Rekabet Kurumu - Karar Sayı 02-06/51-24
Karar Dilini Çevir:













BU KARAR DANISTAY 13.DAIRESI’NCE IPTAL
EDILMISTIR. REKABET KURULU’NUN AYNI
KONUYA ILISKIN 05.12.2005 / 24.04.2006 TARIH VE
VE 05-81/1118-320 / 06-29/354-86 NOLU KARARINA
INTERNET SAYFAMIZDAKI KARAR ARAMA
BÖLÜMÜNDEN ERİŞEBİLİRSİNİZ.























02-06/51-24
2


REKABET KURUMU

REKABET KURULU KARARI


Dosya Sayısı : D1/2/A.G.-00/1 (Soruşturma)
Karar Sayısı : 02-06/51-24
Karar Tarihi : 01.02.2002
Dosya Konusu : İç Anadolu, Akdeniz ve Marmara bölgelerinde faaliyet
gösteren 22 çimento sağlayıcısı teşebbüsün, 4054 sayılı Rekabetin Korunması
Hakkında Kanun’un 4 üncü ve/veya 6 ncı maddelerini ihlal edip etmediklerinin
tespiti.

A. TOPLANTIYA KATILAN ÜYELER

Başkan : Prof. Dr. M. Tamer MÜFTÜOĞLU.
Üyeler : Dr. Kemal EROL, İsmet CANTÜRK, Nejdet KARACEHENNEM,
Mustafa PARLAK, A. Ersan GÖKMEN, R. Müfit SONBAY, Kubilay ATASAYAR, Murat
GENCER, Prof. Dr. Zühtü AYTAÇ, Rıfkı ÜNAL.

B. SORUŞTURMA HEYETİ

Başkan : Kubilay ATASAYAR.
Raportörler : Abdulgani GÜNGÖRDÜ, H.Hüseyin ÜNLÜ, H.Gökşin KEKEVİ,
Harun ULU, Özgür BAL.

C. HAKKINDA SORUŞTURMA YAPILANLAR

C.1. BAŞTAŞ Başkent Çimento Sanayii ve Ticaret A.Ş. [Baştaş]
Ankara-Samsun Karayolu 35.Km. 06780 Elmadağ/ANKARA

C.2. Bolu Çimento Sanayii A.Ş. [BÇS]
Bolu-Mengen Yolu Üzeri 14001 Çaydurt /BOLU

C.3. ESÇİM Eskişehir Çimento Fabrikası T.A.Ş. [Esçim]
Köprübaşı Kanatlı İş Hanı Kat:2 26120 ESKİŞEHİR

C.4. Konya Çimento Sanayii A.Ş. [Konya Çimento]
Ankara Yolu 8.Km. No:355 42005 KONYA

C.5. OYSA Niğde Çimento Sanayii ve Tic. A.Ş. [OYSA Niğde]
Hacı Sabancı Bulvarı 51270 NİĞDE

C.6. Afyon Çimento Sanayii T.A.Ş. [Set Afyon]
Karaman Mah. Otogar Arkası 03030 AFYON

C.7. Set Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. [Set Çimento]
F. Kerim Gökay Cad. Arduman İş Merkezi B-C Blok No:29 Altunizade/İSTANBUL

C.8. Yibitaş Lafarge Orta Anadolu Çimento San. ve Tic. A.Ş. [YL veya YLOAÇ]
Portakal Çiçeği Sok. No:33 06540 Çankaya/ANKARA
02-06/51-24
3

C.9. Çimsa Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. [Çimsa]
02-06/51-24
2
Toroslar Mah. Tekke Cad. P.K.614 33013 Yenitaşkent Beldesi/MERSİN

C.10. Ado Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. [Ado Çimento]
Uncalı Mah. Hürriyet Cad. No:495/A P.K.626 07100 ANTALYA

C.11. Batıçim Batı Anadolu Çimento Sanayi A.Ş. [Batıçim]
P.K.610 35213 İZMİR 60

C.12. Denizli Çimento Sanayii T.A.Ş. [Denizli Çimento]
Ankara Yolu Üzeri 35.Km. P.K.29 DENİZLİ

C.13. Göltaş Göller Bölgesi Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. [Göltaş]
Isparta-Afyon Karayolu 16.Km. 32100 ISPARTA

C.14. Adana Çimento Sanayii T.A.Ş. [AÇS veya OYAK Adana]
Ceyhan Yolu Üzeri P.K.10 01321 ADANA
70
C.15. OYSA-İskenderun Çimento Sanayii ve Ticaret A.Ş. [OYSA İskenderun]
P.K.27 31201 İSKENDERUN

C.16. Akçansa Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. [Akçansa]
Ebulula Cad. Maya Meridien İş Merkezi Kat:7-10 80630 Akatlar/İSTANBUL

C.17. Bursa Çimento Fabrikası A.Ş. [Bursa Çimento]
P.K.15 16451 Kestel/BURSA

C.18. Lafarge Aslan Çimento A.Ş. [Lafarge Aslan] 80
Darıca Taşliman Mevkii 41700 Gebze/KOCAELİ

C.19. Marmara Çimento ve Yapı Malz. San. ve Tic. A.Ş. [Marmara Çimento]
E-5 Kumcular Yolu, Ambarlı Limanı 34902 Yakuplu/İSTANBUL

C.20. Nuh Çimento Sanayi A.Ş. [Nuh Çimento]
P.K.7 41800 Hereke/KOCAELİ

C.21. Rota Denizcilik ve Ticaret A.Ş. [Rota]
Atatürk Cad. Esin S. No:3 Yazgan İş Merkezi Kat:7 81090 Kozyatağı/İSTANBUL 90

C.22. Anadolu Çimentoları T.A.Ş. [Set Anadolu]
Ambarlı Liman Tesisleri 34900 Büyükçekmece/İSTANBUL

D. İDDİALARIN ÖZETİ

İç Anadolu, Akdeniz ve Marmara bölgelerinde faaliyet gösteren 22 çimento
sağlayıcısı teşebbüsün, “fiyat tespit etmek, pazar paylaşmak, arz miktarını kontrol
etmek, rakip teşebbüslerin faaliyetlerini zorlaştırmak, bayilerinin bölgeler arası ticaretini
engellemek, aşırı fiyat uygulayarak hakim durumlarını kötüye kullanmak...” suretiyle, 100
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4 üncü ve/veya 6 ncı maddelerini
ihlal edip etmediklerinin tespiti.




02-06/51-24
3
E. DOSYA EVRELERİ

E.1. Rekabet Kurulu [Kurul] 17.06.1999 tarihinde, 4054 sayılı Rekabetin Korunması
Hakkında Kanun’un 40/1 inci maddesi uyarınca, çimento sektörüne yönelik olarak 110
önaraştırma yapılmasına karar vermiştir.
E.2. Resen yapılan önaraştırma sonucu düzenlenen 16.05.2000 tarih ve D1/2/A.G.-
00/1 sayılı Önaraştırma Raporu, Kurul’un 20.06.2000 tarihli toplantısında görüşülmüş ve
4054 sayılı Kanun’un 41 ve 43/1 inci maddeleri uyarınca, yukarıda adı geçen 22
teşebbüs hakkında, aynı Kanun’un 4 üncü ve/veya 6 ncı maddelerini ihlal edip
etmediklerinin tespiti için soruşturma açılmasına karar verilmiştir.
E.3. Bu karar üzerine, Kanun’un 43/2 nci maddesi uyarınca, 04.07.2000 tarihinde, ilgili
teşebbüslere soruşturma açıldığına dair bildirimde bulunularak 30 gün içinde ilk yazılı
savunmalarını göndermeleri istenmiştir.
E.4. Haklarında soruşturma açılan teşebbüslerin ilk yazılı savunmaları yasal süresi 120
içinde Kurum kayıtlarına intikal etmiştir.
E.5. Kurul’un 12.12.2000 tarihli toplantısında, Kanun’un 43/1 inci maddesi uyarınca
soruşturmanın süresi 6 ay uzatılmıştır.
E.6. Soruşturma Heyetince tamamlanan 20.06.2001 tarih ve SR/01-4 sayılı
Soruşturma Raporu, Kanun’un 45/1 inci maddesi uyarınca, Kurul üyeleri ile ilgili
teşebbüslere tebliğ olunmuş ve aynı maddenin ikinci fıkrası gereğince teşebbüslerden
30 gün içinde yazılı savunmalarını göndermeleri istenmiştir.
E.7. Haklarında soruşturma yürütülen teşebbüslerin ikinci savunma yazıları yasal
süresi içinde Kurum kayıtlarına girmiştir.
E.8. Soruşturma Heyeti’nin hazırladığı ek yazılı görüş, Kanun’un 45/2 nci maddesi 130
uyarınca, 18.09.2001 tarihinde Kurul üyeleri ile ilgili teşebbüslere tebliğ edilmiştir.
E.9. İlgili teşebbüslerin ek yazılı görüşe karşı cevapları yasal süresi içinde Kurum
kayıtlarına intikal etmiştir.
E.10. Kurul’un 27.11.2001 tarihindeki toplantısında, yürütülen soruşturma ile ilgili olarak
17.01.2002 tarihinde sözlü savunma toplantısı yapılmasına karar verilmiş ve sözlü
savunma toplantısı davetiyeleri, Kanun’un 46/2 nci maddesi uyarınca ilgililere
gönderilmiştir.
E.11. 17-18.01.2002 tarihlerinde yapılan sözlü savunma toplantısında teşebbüsler son
savunmalarını yapmıştır.
E.12. Kurul, 01.02.2002 tarihinde, 02-06/51-24 sayı ile nihai kararını vermiş ve karar, 140
04.02.2002 tarihinde tefhim edilmiştir.

F. RAPORTÖRLERİN GÖRÜŞÜ

Yapılan incelemeler sonucunda,

- Baştaş, BÇS, Set Çimento ve YL’nin Ankara PKÇ 32,5 torbalı çimento pazarında
fiyat tespiti konusunda 01.01.1998-15.12.1999 tarihleri arasında uyumlu eylem;
16.12.1999’dan itibaren anlaşma içinde olduğu,
- Baştaş ile BÇS’nin pazar paylaşımı konusunda uyumlu eylem içinde bulundukları 150
iddiasını ispatlamaya yeterli delil olmadığı,
- Baştaş ile Esçim’in pazar paylaşımı konusunda uyumlu eylem içinde bulundukları
iddiasını ispatlamaya yeterli delil olmadığı,
02-06/51-24
4
- Baştaş ile Set Afyon’un pazar paylaşımı konusunda uyumlu eylem içinde
bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli delil olmadığı,
- Baştaş ile Set Çimento’nun pazar paylaşımı konusunda uyumlu eylem içinde
bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli delil olmadığı,
- Baştaş ile YL’nin pazar paylaşımı konusunda uyumlu eylem içinde bulundukları
iddiasını ispatlamaya yeterli delil olmadığı,
- BÇS ile Esçim’in pazar paylaşımı konusunda uyumlu eylem içinde bulundukları 160
iddiasını ispatlamaya yeterli delil olmadığı,
- BÇS ile Set Çimento’nun pazar paylaşımı konusunda uyumlu eylem içinde
bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli delil olmadığı,
- Herhangi bir doğal ya da hukuki tekelin bulunmadığı çimento pazarında, BÇS’nin
hakim durumda olduğu Bolu-Gerede pazarında diğer bölgelere oranla daha yüksek
fiyat uygulamasının, hakim durumun kötüye kullanılması şeklinde
değerlendirilemeyeceği,
- Esçim ile Bursa Çimento’nun Tavşanlı, Emet, Domaniç PKÇ 32,5 torbalı çimento
pazarında fiyat tespiti ve rakip teşebbüslerinin faaliyetlerinin zorlaştırılması
konusunda anlaşma içinde olduğu, 170
- Esçim ile Bursa Çimento’nun pazar paylaşımı konusunda uyumlu eylem içinde
bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli delil olmadığı,
- Esçim ile Set Afyon’un Kütahya PKÇ 32,5 torbalı çimento pazarında fiyat tespiti
konusunda uyumlu eylem içinde bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli delil
olmadığı,
- Esçim ile Set Afyon’un pazar paylaşımı konusunda uyumlu eylem içinde
bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli delil olmadığı,
- Esçim ile Set Çimento’nun pazar paylaşımı konusunda uyumlu eylem içinde
bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli delil olmadığı,
- Esçim ile YL’nin pazar paylaşımı konusunda uyumlu eylem içinde bulundukları 180
iddiasını ispatlamaya yeterli delil olmadığı,
- Herhangi bir doğal ya da hukuki tekelin bulunmadığı çimento pazarında, Esçim’in
hakim durumda olduğu Eskişehir pazarında diğer bölgelere oranla daha yüksek fiyat
uygulamasının, hakim durumun kötüye kullanılması şeklinde
değerlendirilemeyeceği,
- Konya Çimento ile OYSA Niğde’nin Karaman PKÇ 32,5 torbalı çimento pazarında
fiyat tespiti konusunda uyumlu eylem içinde bulundukları iddiasını ispatlamaya
yeterli delil olmadığı,
- Konya Çimento ile OYSA Niğde’nin çimento arzının kontrolü konusunda uyumlu
eylem içinde bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli delil olmadığı, 190
- Konya Çimento ile Set Afyon’un Akşehir PKÇ 32,5 torbalı çimento pazarında fiyat
tespiti konusunda uyumlu eylem içinde bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli
delil olmadığı,
- Konya Çimento ile Set Afyon’un pazar paylaşımı konusunda uyumlu eylem içinde
bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli delil olmadığı,
- OYSA Niğde ve OYSA İskenderun’un gerek kurucu taraflar olan Çimsa ve OYAK
Adana arasında gerekse de bu kurucu taraflarla kendileri arasında rekabeti
sınırlayıcı amaç ve etkiler doğuran işbirliği anlaşmaları olduğu,
02-06/51-24
5
- OYSA Niğde ile YL’nin Nevşehir PKÇ 32,5 torbalı çimento pazarında fiyat tespiti
konusunda uyumlu eylem içinde olduğu, 200
- OYSA Niğde ile YL’nin çimento arzının kontrolü konusunda uyumlu eylem içinde
bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli delil olmadığı,
- Herhangi bir doğal ya da hukuki tekelin bulunmadığı çimento pazarında, OYSA
Niğde’nin hakim durumda olduğu Niğde pazarında diğer bölgelere oranla daha
yüksek fiyat uygulamasının, hakim durumun kötüye kullanılması şeklinde
değerlendirilemeyeceği,
- Set Afyon, Denizli Çimento ve Göltaş’ın Kütahya PKÇ 32,5 torbalı çimento
pazarında fiyat tespiti konusunda uyumlu eylem içinde bulundukları iddiasını
ispatlamaya yeterli delil olmadığı,
- Set Afyon ile Denizli Çimento’nun pazar paylaşımı konusunda uyumlu eylem içinde 210
bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli delil olmadığı,
- Set Afyon ile Göltaş’ın pazar paylaşımı konusunda uyumlu eylem içinde
bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli delil olmadığı,
- Herhangi bir doğal ya da hukuki tekelin bulunmadığı çimento pazarında, Set
Afyon’un hakim durumda olduğu Afyon Merkez pazarında diğer bölgelere oranla
daha yüksek fiyat uygulamasının, hakim durumun kötüye kullanılması şeklinde
değerlendirilemeyeceği,
- Set Çimento ile YL’nin pazar paylaşımı konusunda uyumlu eylem içinde
bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli delil olmadığı,
- YL ile Çimsa’nın Kayseri PKÇ 32,5 torbalı çimento pazarında fiyat tespiti konusunda 220
uyumlu eylem içinde olduğu,
- Ado Çimento, Batıçim, Çimsa, Denizli Çimento ve Göltaş’ın Antalya PKÇ 32,5
torbalı çimento pazarında fiyat tespiti konusunda uyumlu eylem içinde olduğu,
- Ado Çimento ile Denizli Çimento arasında akdedilen fason üretim anlaşmasının
4054 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi kapsamında olduğu,
- Denizli Çimento’nun, Rekabet Kurumu’nun bilgi isteme yazısına karşılık, yanlış ve
yanıltıcı bilgi verdiği,
- Akçansa, Bursa Çimento, Lafarge Aslan, Marmara Çimento, Nuh Çimento, Rota,
Set Çimento ve Set Anadolu’nun Marmara Bölgesi pazarının bölüşülmesi ve arz
miktarının kontrolü konusunda anlaşma içinde olduğu, 230
- Akçansa, Bursa Çimento ve Set Çimento’nun Güney Marmara pazarının paylaşımı
konusunda anlaşma içinde olduğu,
- Akçansa, BÇS, Bursa Çimento, Lafarge Aslan, Marmara Çimento, Nuh Çimento,
Rota, Set Çimento ve Set Anadolu’nun birlikte fiyat tespit ettikleri iddiasını
ispatlamaya yeterli delil olmadığı,
- Baştaş, BÇS, Esçim, Konya Çimento, OYSA Niğde, Set Afyon, Set Çimento, YL,
Çimsa, Ado Çimento, Batıçim, OYAK Adana, Akçansa, Lafarge Aslan, Nuh Çimento
ve Set Anadolu’nun, bayilik anlaşmalarının ve uygulamalarının, 4054 sayılı Kanunun
4 üncü maddesinde yasaklanan bayilerin bölgeler arası ticaretini engelleyici rekabet
ihlalleri olduğu, 240
düşünülmektedir.

02-06/51-24
6
G. İNCELEME VE DEĞERLENDİRME

G.1. İLGİLİ PAZAR

G.1.1.İLGİLİ ÜRÜN PAZARI

İlgili ürün pazarı, ana başlık olarak, ikame edilemez niteliği ile “çimento”dur.
Ancak bu başlık altında alt grupların oluştuğu tespit edilmiştir. 250

En başta, Avrupa Komisyonu’nun [Komisyon] çimento kararına1 benzer şekilde,
“gri” ve “beyaz” şeklinde ayrım yapılabilir. Az sayıda teşebbüs tarafından üretilen beyaz
çimentonun tüketimi, gri çimentonun %1’ine tekabül etmektedir. Gri çimentodan daha
yüksek bir maliyetle üretilen bu ürünün satış fiyatı da, gri çimentonun iki katıdır.

Bu ayrımın ardından, ilgili pazarın belirlenebilmesi için yöneltilmiş sorulara,
soruşturma kapsamındaki teşebbüs yetkililerinin verdiği cevaplar2, yeni ayrımlar
yapılmasını gerektirmiştir. Bu çerçevede, gri çimentonun da kullanılan katkı maddelerinin
cinsi ve miktarına göre alt gruplara ayrıldığı söylenmelidir. İnceleme konusu itibarıyla 260
önemi olmadığı için çimento türlerinin tamamına değinilmeyecek, şu söylenmekle
yetinilecektir; Türkiye’de, çimentonun mukavemet alma süresinin hızlı olması gereken
yerlerde çoğunlukla PÇ 42,5 türünde çimento kullanılmaktadır (Üretimi çok daha az
olmakla beraber PÇ 52,5, PKÇ/A 42,5 ve PKÇ/B 42,5 bu grup içinde
değerlendirilebilir). Bu ürün grubu genellikle daha nitelikli işlerde kullanılmak üzere
büyük inşaat şirketleri ve endüstriyel üreticiler tarafından talep edilmektedir. Aynı
miktarda betonun daha az çimento ile elde edilmesini sağladığından, nispeten daha az
nakliye maliyetine katlanmak isteyen hazır beton tesisleri de bu ürün grubunun
müşterisidir. Mukavemet alma süresinin daha uzun olabileceği yerlerde ise çoğunlukla
PKÇ/B 32,5, PKÇ/A 32,5, KZÇ 32,5, TÇ 32,5, KÇ 32,5 ve CÇ 32,5 kullanılmakta ve 270
bunlar da ayrı bir grup teşkil etmektedir. Bu iki ana grup dışında, SDÇ 32,5 gibi özel
nitelikli işlerde kullanılan çimento türleri de vardır; ancak bunların üreticileri az sayıda
olduğu gibi, kullanım alanları da sınırlıdır.

Çimento türlerine göre ayrımdan sonra, çimentonun pazarlama yöntemine göre,
“ambalajlı” ve “dökme” şeklinde de bir ayrım yapılması gerekmektedir. Çünkü bu ikisinin
tüketici grupları birbirinden farklıdır. Dökme çimentonun müşteri grubu, hazır beton
tesisleri, diğer endüstriyel üreticiler ve silosu olan büyük inşaat şirketleriyken; torbalı
çimento, “elle beton dökümü” gibi daha düşük yoğunluklu tüketim gerektiren işlerde
kullanmak üzere, bireyler tarafından talep edilmektedir. “Ambalajlı-dökme” ayrımı, 280
beraberinde, tüketim merkezleri bakımından da ayrım getirmektedir. Dökme çimento
müşterileri genellikle şehir merkezlerinde yer almaktadır. Ayrıca dökme çimentonun
nakliyesi silobaslarla yapıldığından tek yönlü nakliyeye neden olmakta ve bu da nakliye
maliyetini yükseltmektedir. Buna karşılık, torbalı çimentonun nakliyesi kamyonlarla
yapılabilmekte ve çift yönlü nakliye avantajına sahip olunduğundan daha düşük maliyetle
daha uzun mesafelere satılabilmektedir.

Gri çimento başlığı altında yapılan açıklamalar çerçevesinde “PÇ 42,5 dökme” ve
“PKÇ 32,5 torbalı” çimento müşterileri şeklinde iki grup oluşmaktadır. Birinci grubun
tüketimi gerek müşteri kitlesinden gerekse de bir ölçüde nakliye dezavantajından dolayı 290
şehir merkezlerinde ve daha dar bir alanda gerçekleşirken; fabrikaların satış alanları
bakımından kesişim torbalı çimentoda ortaya çıkmaktadır.

1 Cement (1994) OJ L343/1.
2 Bu cevaplar, Baştaş, BÇS, Çimsa Kayseri, Set Afyon, Set Ankara ve YLOAÇ’ta hazırlanan tutanaklarda yer
almaktadır.
02-06/51-24
7

İlgili soruşturmanın esas konusunun “fiyat tespiti” ve “pazar paylaşımı” olduğu
söylenebilir. Bu nedenle ana ürün pazarı çimento olmakla beraber, analizler PKÇ/A
(KÇ), PKÇ/B (TÇ) ve KZÇ (CÇ) 32,5 torbalı çimento üzerinde yoğunlaştırılacaktır.
Kısacası, ilgili ürün pazarı, değerlendirmelerde genel pazar olan “çimento”ya gönderme
yapılmadıkça, gerek niteliksel gerekse de pratik etkenler göz önünde bulundurularak
PKÇ ve KZÇ 32,5 torbalı çimento olarak belirlenmiştir.
300
G.1.2. İLGİLİ COĞRAFİ PAZAR

İlgili coğrafi pazar da, ana başlıklar halinde belirlenebilir. Buna göre, ilgili coğrafi
pazarlar, İç Anadolu, Marmara ve Akdeniz Bölgeleridir. Ege Bölgesine ilişkin çimento
soruşturmasında bulunan ve 17.06.1999 tarih ve 99-30/276-166 (a) sayılı Kurul
kararına3 konu olan, çimento satış projeksiyonu anlaşmalarının da yukarıdaki ayrım göz
önünde bulundurularak yapılması, bu tanımı desteklemektedir. Ancak çimentonun
nakliye maliyetinin önemli olması, teşebbüslerin satış politikaları gibi nedenlerle bu genel
başlıkların altında alt pazarlar da oluşmaktadır:
310
Örneğin; İç Anadolu Bölgesi’nde, pazarın en batısında yer alan Set Afyon ile en
doğusunda yer alan OYSA Niğde’nin hiçbir ortak faaliyet alanı bulunmamaktadır. Buna
karşılık, her iki fabrikanın da Konya Çimento ile kesişen pazarları bulunmaktadır. Konya
Çimentonun, gerek Konya’da, gerek Set Afyon ile kesişim bölgesi olan Akşehir’de
gerekse de OYSA Niğde ile kesişim bölgesi olan Karaman’da farklı fiyatlar uyguladığı
saptanmıştır. Benzer durum İç Anadolu Bölgesi’ndeki diğer teşebbüsler için de geçerlidir.
Teşebbüsler il, hatta ilçe bazında, pazarın uzaklığı, pazarda faaliyet gösteren diğer
teşebbüslerin davranışları, nakliye imkanları gibi etkenlere bağlı olarak farklı fiyat
politikaları uygulamaktadır. Bu durum mikro marketler oluşmasına yol açmaktadır. Bu
çerçevede, İç Anadolu Bölgesi başlığı altında alfabetik sırayla Afyon, Akşehir, Ankara, 320
Bolu, Çorum, Eskişehir, Karaman, Kayseri, Konya, Kütahya, Nevşehir, Niğde, Tavşanlı
ve Yozgat bölgelerinde fiyat analizleri yapılmıştır. Bunların belirlenmesinde göz önünde
bulundurulan kriter, fabrika merkezi ya da kesişim bölgesi olmalarıdır. Bölgede faaliyet
gösteren teşebbüslerin fiyat listeleri ya da stratejik çalışmaları vb. dokümanlarında
yapılan incelemeler neticesinde, benzer bir ayrımın kendileri tarafından da yapıldığı
saptanmıştır. Fiyat analizleri dışında ise, aksi belirtilmedikçe, genel pazar tanımı olan İç
Anadolu Bölgesi, ilgili coğrafi pazar olarak kabul edilecektir.

Akdeniz Bölgesi ise Batı ve Doğu Akdeniz şeklinde iki alt pazara ayrılmaktadır.
Bu noktada Göltaş’tan alınan, “Ege Bölgesi ve Batı Akdeniz Bölgesinin Bütünleşik 330
Değerlendirilmesini Zorunlu Kılan Sebepler” başlıklı yazıya yer verilmelidir. İlgili yazıda,
“Çimsa, Adana ve İskenderun fabrikaları Akdeniz Bölgesi’nde bulunmasına rağmen, Batı
Akdeniz’den çok farklılık göstermektedirler. Bu üç fabrikanın bulunduğu bölge ile Batı
Akdeniz’de bulunan Göltaş’ın konum ve pazar durumu itibarıyla hiç bir ilgisi yoktur.
Örneğin Adana Çimento’nun ürettiği çimentonun tamamını iç piyasaya, Göltaş’ın ürettiği
çimentonun da tamamını ihracata verseniz bile birbirine hiç bir etkisi olmaz. Doğu
Akdeniz ile Batı Akdeniz Bölgeleri coğrafi olarak birbirine etkileşimi olmayan pazarlardır.
Fabrika kapasitelerinin müsbet veya menfi yönde birbirine etkisi yoktur” denilmektedir.
Batı ve Doğu Akdeniz pazarlarına ilişkin fiyat analizleri de, bu iki bölgenin birbirinden
farklılığını ortaya koymaktadır. Bu nedenlerle, Anamur’a kadar olan bölge, Batı Akdeniz4; 340
Taşucu’ndan başlayıp Antakya’ya kadar uzanan bölge ise Doğu Akdeniz pazarı olarak
kabul edilmiştir.

3 06.10.2000 tarih ve 24192 sayılı Resmi Gazete.
4 Batı Akdeniz pazarında faaliyet gösteren tüm teşebbüslerin kesişim alanı olması bakımından Antalya bölgesinde fiyat
analizi yapılmıştır.
02-06/51-24
8

Marmara Bölgesi’nde de, coğrafi özellikler, fabrikaların dağılımı gibi nedenlerle alt
pazarlar oluşmuştur. Ancak Akçansa, Set Balıkesir ve Bursa Çimento’nun faaliyet
gösterdiği “Güney Marmara pazarı” olarak adlandırılabilecek bölge dışındaki alt
pazarların önemi bulunmadığından bunlara değinilmeyecektir.

G.2. SEKTÖRE İLİŞKİN GENEL BİLGİLER
350
Bu bölümde, “Bölge” başlıkları altında yapılacak değerlendirmelerin daha iyi
anlaşılabilmesini sağlamak için, sektöre ilişkin bilgiler verilecektir. Bölüm, tespitlerin daha
sağlıklı olması amacıyla, soruşturma kapsamındaki teşebbüslerde yapılan yerinde
incelemelerde bulunan belgeler temelinde hazırlanmıştır.

G.2.1. ÇİMENTO SEKTÖRÜNDE MALİYETLER

G.2.1.1. Tespitler

Temel konusu fiyat tespiti ve pazar paylaşımı olan bu soruşturmada, maliyetlere 360
ilişkin analizlerin önemli bir yer tuttuğu açıktır. Bu çerçevede, öncelikle, çimento
üreticileri arasında maliyetlerin farklılık gösterip gösteremeyeceği açıklanacaktır.

Aşağıdaki belgeler, çimento fabrikalarının birbirlerinden farklı maliyetlerle üretim
yaptıklarını ve bunun nedenlerini ortaya koymaktadır:

1. VII. Beş Yıllık Kalkınma Planı Çimento Hammaddeleri ve Yapı Malzemeleri
Raporu’nda (s.54), “…hammadde kullanım miktarlarının çok yüksek olması, nakliye
maliyetlerinin düşük olmasını gerektirdiğinden ana hammadde sahalarının fabrikaya
yakın olması (ençok 5 km) büyük önem taşımaktadır. Ayrıca hammaddelerin kaliteli, 370
kolay kırılabilir, öğütülebilir ve pişebilir özellikte olması, düşük nem içermesi, sahaların
ocak işletmeciliğine uygun olması, dekapaj gerektirmemesi, tarım-orman alanları içinde
olmaması hammadde maliyetlerinin düşük olmasını sağladığından hammadde
etütlerinde esas alınması gereken kriterler olmaktadır” denilmektedir.

2. VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı Çimento ve Hazır Beton Sanayi Özel İhtisas
Komisyonu Raporu:

1) “…Çimento üretim metod ve teknolojisinde en önemli farklılıklar fırın
ünitelerinde kendini göstermektedir… 380
iv. Isı enerjisinin daha tasarruflu kullanılmasına yönelik teknolojiler:
…Ön kalsinasyonlu sistem ise bir japon firması tarafından geliştirilmiştir…Sistem
ayrıca ısı sarfiyatını %5-10 civarında azaltmaktadır. Bu uygulama aynı zamanda çimento
fırınlarında düşük kalorili kömürlerin ve atıkların yakılması imkanını da getirmektedir.
v. Elektrik enerjisinden tasarruf sağlayan yenilikler: Çimento üretiminde kullanılan
elektrik enerjisinin %40’ının öğütme sistemlerinde kullanılması gerçeği, üreticileri daha
az enerji kullanan öğütme metotları aramaya sevketmiştir. Dolayısıyla yeni eziciler,
kırıcılar, öğütücüler, separatörler ve değirmenler geliştirilmiştir. Çarpmalı kırıcılar, şakuli
tipli valsli değirmenler veya yüksek basınçlı merdaneli öğütücüler, klinker, kömür veya
hammadde öğütmede %15-20 enerji tasarrufu sağlamaktadırlar. Yüksek randımanlı 390
separatörler tesis edilmek suretiyle %15-20 enerji tasarrufu sağlanabilmektedir. Yeni
uygulanan yoğun-faz pnömatik taşıma sistemleri enerji tüketiminde önemli tasarruf
sağlamaktadır…
02-06/51-24
9
vi. Katkı maddeleri kullanımında artış: Enerji tasarrufunun önemli bir yolu da
çimentoda katkı maddeleri kullanımıdır ve bu yöntem dünyanın birçok bölgesinde gittikçe
önem kazanmaktadır…” (s.27-35 arasından)
2) “…Fabrikanın hammadde ocaklarına yakınlığı, yakıt, kraft kağıdı torba
temininde dağıtım merkezlerine mesafesi vs. gibi unsurlar maliyetlerde farklılık
getirmektedir.” (s.54)
400
3. BÇS’den alınan maliyetlere ilişkin bir belgede “(Prekalsinasyon yolu ile kapasite
artırımı) Yatırım(ı) sonucunda; 1-Elektrik ham çimentoda … kwh’dan … kwh’a inmiştir.
Yılda …… ton çimento üretildiğinde sağlanan tasarruf …… kwh olup, bugünkü fiyatı
(Nisan 1999) … kwh/TL’den yıllık tutarı …milyar TL’dir. 2-Klinker pişirme kalorisi …..
k.kaloriden … k.kaloriye inmiş olup, … ton klinkerde sağlanan tasarruf … milyar
k.kaloridir. 1 k.kalori fiyatı … TL’den yıllık tutarı … milyar TL’dir. 3-Üretimin 260 kişi ile
yapıldığını varsaydığımızda kişi başına klinker üretimi … ton’dan (…) … tona çıkmıştır
(……)” ifadeleri yer almaktadır.

4. Esçim 2000–2004 Dönemi Gelişme Planı ve 2000 Yılı Programı’nda, 410
“…Fabrikamızda ton klinker başına yakıt sarfiyatı … Kcal gibi oldukça yüksek bir
düzeyde bulunmaktadır. Nedeni hammaddenin karakterinden ve fırının yapısından
kaynaklanmaktadır. Yeni tesis edilen büyük kapasiteli fırınlarda bu değer …Kcal.nin
altına düşürülebilmektedir. Döner fırınımızda 1998 yılında bir bölümünü
gerçekleştirdiğimiz yatırımın amacı, kapasiteyi %… artırmak ve de 2001’de
tamamlanacak ikinci bölümde önısıtıcının en üst siklon kademesini değiştirerek yakıt
tüketimini … Kcal/Kg. düzeyine indirmektir. Elektrik tüketimi ikinci büyük tasarruf
unsurudur. Tasarruf fiyatını düşürmek ve tüketimi azaltmakla sağlanabilir. Enerji; bilindiği
gibi yakın zamana kadar resmi fiyatla Tedaş’tan sağlanmakta idi. Akenerji’nin Bozüyük’te
doğal gaz santralının faaliyete geçtiği Eylül 1997’den bu yana ihtiyacımız % …daha 420
düşük fiyatla Akenerji’den sağlanmaktadır. Yıllık tüketim … Milyon Kwh. civarında olup, 1
ton üretim için genelde … Kwh kullanılmakta ise de bu değer Esçim’de … Kwh’a kadar
geriletilmiştir. Enerji tüketiminin dağılımına bakılırsa … Kwh hammadde hazırlığında, …
Kwh fırın ve bağlı sistemlerde, … Kwh çimento öğütmede kullanılmaktadır.
Hammaddenin öğütülmesinde bilyalı değirmenden dikey değirmene dönüşüm … Kwh
tasarruf sağlamakta isede büyük bir yatırımı gerektirmektedir ve şimdilik programımıza
alınmamıştır. Fırın enerji tüketimi optimum değerlere çekilmiştir. Çimento öğütmede
tasarruf sağlayan Roller-press/Ön ezici sistem fabrikamızda 1994’den bu yana
çalışmaktadır. Bir ileri adım olan horomil tipi değirmenler ülkemizde birkaç fabrikada
çalışmaya başlamış ise de henüz deneme sürecinde kabul edilmekte ve ayrıca ciddi 430
büyüklükte yatırım gerektirmektedir. Enerji tasarrufu açısından klapeli fanların sabit
devirli motorları, giderek yaptığı iş kadar güç kullanan frekans konvertörlü AC motorlara
dönüştürülmektedir. Abgaz ve baca fanlarının DS motorları da bazı sorunlara rağmen
sağlamaktadır…Kağıt torba zayiatı paketleme cihazları ile yükleme bantlarında yapılan
iyileştirmelerle ve kaliteli kağıt kullanmakla ton çimento başına %1’e kadar geriletilmiştir.
Yedek parça ve bakım malzemesi tüketimi fabrikamızda 1992’den beri uygulanan
Koruyucu Bakım Yöntemi ile minimum düzeyde tutulmaya çalışılmaktadır. Bu yöntem
fabrikamızda yerine oturtulmuştur. Yardımcı maddelerde miktar açısından sağlanacak
tasarruf, standartların ve kalitenin elverdiği ölçüde tüketimi arttırmakla oluşmaktadır.
Fabrikada kullanılan katkı oranı bazı tip çimentolarda %45 oranına kadar 440
çıkarılabilmektedir…İşçilikle tasarruf personel sayısı ve ücret düzeyi yoluyla sağlanabilir.
Esçim yıllardan bu yana yapılan tenkisatlarla hemen hemen ideal kadrosuna ulaşmış
sayılabilir…” ifadeleri yer almaktadır.

5. Set Afyon Pazarlama ve Satış 3 Yıllık Plan Sunumu-Kuvvetli ve Zayıf Yönler
Analizi’nde, “Tehditler ve Fırsatlar Analizi” başlığı altında, “Tehditler” arasında yer alan,
02-06/51-24
10
“rakip fabrikaların (Denizli, Göltaş) kapasitelerinin yüksek olması nedeniyle, düşük
maliyetle ürünlerini bize göre daha uygun vade ve fiyatla satabilecek olmaları” ve
“Denizli fabrikası 1999 yılından itibaren kendi elektriğini üreterek üretim maliyetlerini
düşürecek” şeklindeki ifadeler, sektörde nasıl maliyet avantajı sağlanabileceği sorusuna 450
cevap niteliğindedir.

6. Set Afyon’un rakiplerine ve pazarına ilişkin, 30.06.2000 tarihli çalışmada, Denizli
Çimento’nun kuvvetli yönlerinden biri, “Fabrikanın ihtiyacı olan elektriğin %65’ini kendisi
üretiyor olması”; Esçim’in zayıf yönlerinden biri ise, “Eski bir fabrika olması ve
kapasitesinin düşük olması” şeklinde belirtilmiştir.

7. Set Ankara Satış ve Pazarlama 3 Yıllık Plan Güçlü ve Zayıf Noktalar Analizi’nde,
“Tehditler ve Fırsatlar Analizi” başlığı altında, “Tehdit” olarak değerlendirilen “Bolu
Çimento fabrikasının kurmayı planladığı termik santral projesi. Ucuz enerji avantajı 460
sağlama” ifadesi dikkat çekicidir.

8. Set Ankara’nın rakiplerine ve pazarına ilişkin, 27.06.2000 tarihli çalışmada,
Yozgat Fabrikası’nın kuvvetli yönü, “Hammadde ucuz”; Bolu Fabrikası’nın kuvvetli
yönleri, “Ucuz maliyet, yakın hammadde imkanları, enerji santralı kurma planları
mevcut”; Baştaş Fabrikası’nın kuvvetli yönleri ise, “hammadde kaynaklarına yakınlığı,
ucuz maliyet ve enerji girdisinde önemli yeri olan ithal kömürünü ucuza temin etmesi”
şeklinde belirlenmiştir.

9. Raportörler tarafından yöneltilen “Çimento üretiminde bir optimum ölçek var 470
mıdır? Örneğin 1.000.000 ton/yıl üzerinde üretim optimum ölçek olarak kabul edilebilir
mi?” sorusuna, BÇS Genel Müdürü İsmail ERKOVAN ve Genel Müdür Yardımcısı
Memiş VANLI, “Kullanılan teknolojiye bağlı olarak daha az kapasitede de etkin
çalışılabilir; ancak doğal olarak aynı teknolojik altyapıya sahip iki fabrikadan daha çok
üretim yapan daha etkin olacaktır. Bu noktada fabrikaların sahip olduğu fırın sayısı da
önem kazanmaktadır. Çünkü 1.000.000 tonu tek bir fırında üretiyorsanız o fırından
yalnızca tek bir ekip sorumlu olacaktır. Ancak örneğin üretim kapasitesi bizim
fabrikamızdan yüksek olan Adana çimentonun 4 fırını olduğundan her fırın için ayrı
ekipler kurulması gerekmektedir ki bu maliyetleri artıran bir durumdur. Fabrikamızın
üretim kapasitesi, tek fırınla 1.000.000 tonun üzerinde olmasına rağmen bizim de 480
hammaddeden kaynaklanan dezavantajımız var. Çünkü bölgemiz deprem bölgesi ve
yerküre hareketleri nedeniyle hammaddeler homojen biçimde elde edilemiyor. Ayrıca
hammadde alanlarına uzaklık da maliyetleri olumsuz yönde etkilemektedir” cevabını
vermiştir5.

10. Raportörler tarafından yöneltilen “Fabrikanızı, maliyet faktörleri bakımından,
Ankara’daki diğer üreticilerle karşılaştırabilir misiniz?” sorusuna, Baştaş Genel Müdürü
Lütfi BAŞ ve Ticaret Müdürü Nihat DEMİRCİ, “Entegre tesis olduğumuzdan klinker
üretimi yapmaktayız. Bu sayede, klinker üretimi yapamayan Yibitaş Lafarge Hasanoğlan
ve Bolu Çimento Ankara öğütme tesislerine nazaran bir maliyet avantajımız var. Set 490
Ankara fabrikasının bize göre avantajlı olduğu husus, Ankara pazarına yakınlıktan
kaynaklanan nakliye maliyetlerindeki düşüklüktür. Buna karşılık Set Ankara’nın
hammadde kaynaklarına uzaklıktan kaynaklanan maliyet dezavantajı var. Ayrıca
belediye mücavir alan sınırları içinde olduklarından kömürü yalnızca BELKO’dan
alabiliyorlar ki, bu da üretimde çok önemli bir kalem olan yakıt maliyetlerini artırmakta.
Bunlara karşılık, bizim Ankara pazarına uzaklıktan dolayı nakliye maliyetlerimiz fazladır.

5 Benzer cevaplar, Baştaş, Çimsa Kayseri ve YLOAÇ’ta hazırlanan tutanaklarda da yer almaktadır.
02-06/51-24
11
Fakat hammadde kaynaklarımızın fabrika sahasında bulunması bir ölçüde avantaj
sağlamaktadır” cevabını vermiştir6.

11. Raportörler tarafından yöneltilen “Fabrikanızın yarı yaş sistemde üretim yapması 500
maliyetlerinizi nasıl etkiliyor?” sorusuna, Set Afyon Fabrika Direktörü Nuri YEŞİLYURT
ve Pazarlama ve Satış Müdürü Güvenç CEYHAN, “Yarı yaş sistemde üretebilmek için
kuru sistemden farklı olarak hammaddeye %13-14 oranında su katılmaktadır. Bu suyu
buharlaştırmak için ekstra yakıt harcanmakta ve bu üretim maliyetini kuru sisteme göre
yaklaşık 2 ABD $/ton artırmaktadır. Öte yandan kuru sistemde ürünün kurutulması fırının
kendi gazlarıyla yapılmaktadır. Bu unsurlarla birlikte yarı yaş sistemin üretim
kapasitesinin kuru sisteme göre yaklaşık %10 daha düşük olmasından dolayı sabit
maliyetler bakımından da bir dezavantajı söz konusu olmakta ve yarı yaş sistemde
üretilen çimentoya göre maliyeti daha yüksek olmaktadır” cevabını vermiştir.
510
Aşağıdaki belgeler, aynı grup içinde yer alan çimento fabrikalarının bile
maliyetlerinin birbirlerinden farklılaştığını ortaya koymaktadır:

12. BÇS’den alınan 18.11.1996 tarihli belgede, OYAK (Adana, Bolu, Elazığ, Mardin
ve Ünye) ve OYSA (Niğde ve İskenderun) fabrikaları karşılaştırılırken kullanılan ifadeler,
aynı gruba ait çimento fabrikaları maliyetlerinin nasıl farklılaştığını ortaya koymaktadır:

“2.GENEL İŞÇİLİK
…Adana ve Bolu’nun çimento üretimleri hemen hemen aynı olmasına karşın,
Bolu’nun işçi sayısının az oluşu (az işçi ile aynı üretimi yapması nedeniyle) genel işçilik 520
maliyetinin oldukça aşağıda kalmasını sağlamıştır. Adana’da ünitelerin fazlalığı (4
fabrikanın olması) nedeniyle daha çok işçi çalıştırılmakta, bu nedenle genel işçilik
maliyetleri yüksek çıkmaktadır. Aynı yorum, çok rahatlıkla Elazığ için de yapılabilir…
1. YAKITLAR
a) Pişirme :
…Diğer yandan, fabrika teknolojisi de yakıt giderlerini etkilemektedir. Yine açık bir
örnekle, Bolu Çimento 1 ton klinker üretmek için … kalori harcarken, Adana … kalori
harcayarak 1 ton klinker üretebilmiştir. Bolu Çimento Fabrikası’nın döner fırın
teknolojisinin Adana’ya göre daha iyi oluşu pişirme ve hammadde kurutma maliyetlerinin
daha aşağıda oluşmasına etkide bulunmuştur. 530
b) Hammadde Kurutma :
Pişirmede ifade edilen hususlar, her iki şıkda da girdinin aynı olması nedeniyle
burada da geçerlidir. Elazığ’ın hammadde kurutmada yüksek maliyete sahip olmasının
nedeni, diğer fabrikalar gibi farin kurutmasının yanı sıra, %… nemli Gölbaşı kömürünü
de kurutuyor olmasıdır…
6. PERSONEL ÜCRETLERİ
Bu gider kalemi, çimento üretimi, kapsam dışı teknik personelin sayısı ve
ücretiyle ters yönlü ilişkilidir. Adana’nın ünitelerinin dağınıklığı nedeniyle diğer fabrikalara
göre daha fazla kapsam dışı personel çalıştırması bu giderin yüksek çıkmasına neden
olmaktadır… 540
7. DIŞARIDAN SAĞ.FAY. VE HİZ.
a) Enerji :
Fabrikaların kapasiteleri ölçüsünde puant saatlere girip girmediğine, kalkınmada
öncelikli yörelerde bulunup bulunmadıklarına, üretim teknolojilerinin eskiliği-yeniliği,
klinkerin olup olmadığına göre enerji maliyetleri farklılık göstermektedir. Bolu’nun enerji
gideri, satın aldığı klinkerin üretimine yansıması, teknolojinin daha yeni olması nedeniyle
düşük kalmaktadır…”


6 Benzer cevap, Set Ankara’da hazırlanan tutanakda da yer almaktadır.
02-06/51-24
12
13. YLOAÇ 07.07.1999 tarihli 1999 İlk Yarı Yıl Değerlendirmesi’nde, YLOAÇ’ın,
Yozgat, Çorum, Sivas, Hasanoğlan, Nevşehir ve Samsun fabrikaları için ayrı ayrı yapılan 550
analizlerde, her fabrikada kullanılan katkı oranlarının, yakıt karışımlarının, yakıt
tüketimlerinin, elektrik enerjisi tüketimlerinin birbirinden farklı olduğu görülmektedir.
Nitekim bu farklılıklar, 6 fabrikanın da birbirinden farklı “değişken, sabit ve toplam”
maliyetlere sahip olmasına yol açmıştır.

14. YLOAÇ’tan alınan Lafarge Turkey September’99 Management Report
çalışmasında, “…Yozgat ve Ağustos’tan itibaren Sivas fabrikası, elektriğe yarı fiyat
ödemek şeklindeki devlet teşviğinden yararlanıyor. Teşvik miktarı aylık olarak Yozgat
için … MUSD ve Sivas için … MUSD. Tasarrufun, yıllık olarak, Yozgat için … MUSD ve
Sivas için … MUSD olması bekleniyor…” ifadesi yer almaktadır. 560

15. YLOAÇ’tan alınan “Key Performance Indicators” başlıklı tabloda, “Katkı Oranı,
Enerji Tüketimi, Yakıt, Enerji Maliyeti ve Hammadde Maliyeti” başlıkları altında, Yozgat,
Çorum, Sivas, Hasanoğlan, Nevşehir ve Samsun fabrikalarına ait verilere yer verilmiştir.
Aynı şirket fabrikalarına ait bu veriler arasındaki büyük farklılıklar dikkat çekicidir.

Çimento fabrikalarının, aynı grup içinde yer alanlar da dahil olmak üzere,
birbirlerinden farklı maliyetlere sahip olduğunu ortaya koyduktan sonra, bu farklılığın
boyutunun ne kadar olabileceği sorusuna cevap verilmelidir. Aşağıdaki belgeler,
fabrikaların üretim maliyetlerinin birbirlerinden önemli miktarlarda farklılaşabileceğini 570
ortaya koymaktadır:

16. YLOAÇ’tan alınan 19.07.1996 tarihli Fabrikaların Uzun Vadeli Planı 1996–2006
çalışması:

“YLOAÇ Fabrikalarının Rakiplerinin Analizi” tablosunda, “Kapasite, Performans
Değerleri (C/K, Sp. Isı, Sp.Güç) ve Takribi Maliyetler (Hammadde, Yakıt, Elektrik, İşçilik,
Bakım, Diğer, Toplam)” başlıkları altında YLOAÇ rakiplerine ilişkin veriler ortaya
konmuştur. Bu verilerden de anlaşılacağı üzere, çimento fabrikalarının maliyetleri
arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır Örneğin, en düşük maliyetli fabrikanın birim 580
maliyeti 20.6 USD iken, en yüksek maliyetli fabrikanın maliyeti 29.7 USD olarak
gösterilmiştir. Görüldüğü üzere arada %50’ye yakın bir fark bulunmaktadır.

Bu farklılıkların nasıl oluştuğuna dair açıklama yine ilgili çalışmadan alıntılarla
açıklanabilir7:

“Aşağıda rakip firmalar hakkında bazı stratejik bilgiler yer almaktadır:
Set–Ankara Çimento
Hammadde maliyetleri 2 US$/ton’dur. Fabrika şehrin içinde kaldığından dolayı
çevre problemi vardır ve ocakları gelecek senelerde kapatmak zorundalar. Fabrikanın 590
şehre çok yakın olmasından dolayı SO2 emisyonlarını engellemek amacıyla oldukça
pahalı olan düşük kükürt muhteviyatlı kömür kullanıyorlar. Kalori sarfiyatları 810 kcal/kg.
Yakıt maliyeti 5 US$/t ve toplam maliyet 23 US$/ton KK’dir…
Baştaş Çimento
…Hammadde maliyetleri düşüktür (1.5 US$/ton). Spesifik kalori ve elektrik
üretimleri 850 kcal/kg ve 110 kwh/ton’dur. Çevre konusunda şimdilik kritik problemleri
olmadığından her tip kömür kullanılabilmektedir. Bunun yanısıra, pazara yakınlıklarından
dolayı nakliye maliyetleri düşüktür…Toplam maliyet 23.8 US$/ton KK’dir.
Bolu Çimento

7 İlgili çalışmada soruşturma kapsamında olmayan teşebbüslerin maliyetlerine ilişkin olarak da analizler yapılmıştır.
Ancak Kurul tarafından bu analizlere yer vermeye gerek görülmemiştir.
02-06/51-24
13
Hammadde maliyeti 1.8 US$/t KK’dir…PASEC Sistem-Voest Alpine’den dolayı 600
spesifik yakıt tüketimi ve spesifik elektrik tüketimi 765 kcal/kg ve 90 kwh/t’dur. Fabrikanın
konumundan dolayı yakıt nakliye masrafları yüksektir…Toplam maliyet 20.1 US$/t KK
civarındadır…
Niğde Çimento
…Hammadde maliyetleri açısından oldukça rekabetçi bir durumdalar (1.5
US$/ton). Öte yandan spesifik kalori sarfiyatları 950 kcal/kg ve spesifik elektrik sarfiyatı
ise 110 kwh/ton CC’dir…”

İlgili çalışmada bu ifadelerin ardından, Yozgat, Çorum ve Sivas fabrikalarının
maliyetleri arasındaki farklılık nedenleri, hammadde, enerji, bakım, organizasyon, çevre 610
gibi başlıklar altında açıklanmıştır. “Hammadde” başlığı altında yapılan
değerlendirmelerden, hammadde ocağının fabrikaya olan uzaklığının ve çıkarılan
hammadde kalitesinin, maliyetler üzerinde etkili olduğu anlaşılmaktadır. “Enerji” başlığı
altında ise, klinker ve çimento üretim süreçlerinde yapılması gereken teknolojik
yenilemelerden ve bunların elektrik ve yakıt tüketimini azaltarak getireceği maliyet
avantajlarından bahsedilmektedir. Bu başlık altında yer alan “…Arçelik firması tarafından
inşa edilen, çimento fabrikası için yeterli 10 MW’lık bir dizel elektrik santrali 1995
fiyatlarıyla 12 milyon dolara malolmuştur. Üretim maliyeti 3.5 cents/kwsaat’dir. TEK fiyatı
olan 7.5 cent/kwsaat ile mukayese edildiğinde 4 centlik bir kazanç yılda 4.5 milyon
US$/yıl tasarruf anlamına gelir. Yatırımın geri dönüşü 3 yıldır…” ifadesi özellikle dikkat 620
çekicidir.

17. Haziran 1998 tarihli Lafarge Turkey Central Anatolia Strategy Review Extension
çalışmasında, “İktisadi fiyattan yaklaşık 5 $/t daha yüksek olan fiyat ödülünün
korunabilmesi, Bolu, Konya gibi nakliye dahil maliyetleri Ankara’daki oyunculara çok
yakın olan dış oyuncuların davranışlarına bağlıdır” ifadesi yer almaktadır. Bu belge,
1.000.000 ton/yıl’ın üzerinde kapasitesi olan Bolu ve Konya Çimento’nun, üretim
maliyetlerinin düşüklüğü sayesinde, nakliye maliyetleri eklendiğinde dahi, Ankara’daki
üreticilere yakın bir dağıtım maliyetine sahip olacağını göstermektedir.
630
G.2.1.2. Savunmalar ve Bu Savunmalara İlişkin Değerlendirmeler

Soruşturma kapsamındaki teşebbüslerin, yukarıda yer verilen tespitlere ilişkin
olarak yaptığı başlıca savunma8, “çimento fabrikalarında üretim maliyetlerini oluşturan
kalemlerin büyük ölçüde aynı olduğu, bu kalemlerde anlamlı değişiklik yapmanın ve
iddia edildiği üzere, maliyetlerde %50’ye yakın fark yaratılmasının mümkün olmadığı”
şeklindedir.

Üretim girdileri aynı olmasına rağmen değişik üretim teknolojileri sayesinde
maliyetlerin nasıl ve ne kadar farklılaştığı, soruşturma kapsamındaki teşebbüslerde 640
yapılan yerinde incelemelerde bulunan belgelerle tespit edilmiştir.

Diğer bir savunma ise, “teşebbüslerin farklı teknikler kullanarak maliyetlerini
hesapladığı; dolayısıyla bu verilerin kıyaslanmasının doğru olmayacağıdır.”

Kurul, teşebbüslerin maliyet belirleme tekniklerinin farklı olabileceğini kabul
ettiğinden, soruşturma kapsamındaki teşebbüslerin gönderdiği maliyet verilerine tek
başına itibar etmeyip, yukarıdaki gibi ayrıntılı analizlere yer vermiştir.


8 “Savunma” ifadesi, haklarında soruşturma yapılan teşebbüslerin, birinci ve ikinci yazılı savunmaları, ek görüşe
cevapları ile sözlü savunma toplantısında ileri sürdükleri hususları kapsamaktadır.
02-06/51-24
14
Sonuç olarak, yukarıdaki belgeler çerçevesinde, savunmalardaki iddialar ve 650
yaygın kanının aksine, çimento üreticilerinin maliyetleri arasında, hammadde
kaynaklarına yakınlık, teknolojiye yatırım, doğru personel politikası gibi etkenler
sayesinde büyük farklılıklar oluştuğu söylenebilir. Bu durum, istenildiği takdirde aynı ilde
hatta yakın bölgelerde yer alan çimento üreticilerinin sahip olduğu üretim maliyeti
avantajını kullanarak rekabet edebileceğini göstermektedir.

G.2.2. ÇİMENTO SEKTÖRÜNDE NAKLİYE MALİYETLERİ

G.2.2.1. Tespitler
660
Üretim maliyetlerinin önemli ölçüde farklılaşabildiğini ve bu sayede, aynı il veya
yakın bölgelerdeki çimento fabrikalarının istedikleri takdirde rekabet edebileceklerini
ortaya koyduktan sonra, görece uzak bölgelerde yer alan çimento fabrikalarının birbirleri
ile rekabet edip edemeyeceğine ilişkin analizler yapılmalıdır. Bunun için, çimento, gübre
gibi taşıma maliyetinin üretim maliyetine oranının yüksek olduğu sektörlerde nakliye
maliyetlerini incelemek gereklidir. Bu çerçevede, öncelikle nakliye maliyeti nasıl
hesaplanır ve bu maliyeti neler etkiler sorusuna cevap verilmelidir.

Çimento sektöründe, çift yönlü nakliyenin söz konusu olduğu durumlarda “motorin
zam miktarı X 0,0386 X kilometre” şeklinde bir formül kullanıldığı; tek yönlü nakliyede 670
ise, yukarıdaki formül neticesinde oluşan verinin 2 (iki) ile çarpıldığı tespit edilmiştir.
Teşebbüs yetkilileri “bu formülün tecrübeler neticesinde oluştuğunu” belirtmiştir.

Nakliye maliyetlerine ilişkin olarak değinilmesi gereken diğer bir husus,
Komisyonun çimento kararında da belirtildiği üzere, nakliye mesafesi uzadıkça, nakliye
maliyetlerinin azalan oranlı olarak artmasıdır. Benzer şekilde, fabrika merkezlerine
yapılan nakliyelerde de, yükleme-boşaltma giderlerinden dolayı, belli bir mesafeye kadar
olan nakliye maliyetine yakın bir miktar oluşmaktadır.

Nakliye maliyetlerini, yukarıdaki reel etkiler yanında, bazı savunmalarda da 680
belirtildiği üzere, nakliyenin kim tarafından, hangi saikle yapıldığı da etkilemektedir.
Ancak tekrara yol açmamak bakımından buna ilişkin değerlendirmeler, dikey
kısıtlamalara ilişkin bölümde yapılacaktır.

Yukarıdaki formül dikkate alınarak hesaplanan nakliye maliyetleri, Türk çimento
endüstrisinde yaygın bir davranış olan rakip fabrika merkezlerine satış yapılmaması
uygulamasını, o bölgedeki fabrikanın üretim maliyetlerine yakın düzeyde bir fiyatla satış
yapması halinde haklı kılmaktadır. Ancak Kurul tarafından yapılan analizler şunu
göstermiştir; çimento fabrikalarının bulundukları merkezde üretim maliyetlerinin çok
üzerinde bir fiyatla satış yapmaları, rakiplerin yüksek nakliye maliyetine rağmen karlı 690
biçimde ilgili merkeze gelebilmesine imkan vermektedir. Bu noktada, Set Group’ta
bulunan ve temel varsayımları, Kurul’un analizlerinde de kabul edilen aşağıdaki belgeye
değinilmelidir:

1. Set Group’tan alınan, üretim ve nakliye maliyetleri ile birlikte mikro marketler
ölçeğinde Set Afyon ve rakiplerinin değerlendirildiği çalışmadan çıkarılabilecek sonuç,
Set Afyon’un üretim maliyetleri bakımından Konya, Denizli ve Göltaş’a göre en
dezavantajlı konumda olmasına rağmen, nakliye maliyetleri dahil edildiğinde Afyon
pazarında en avantajlı konuma geçtiğidir. Ancak, tabloya göre pazarda oluşması
gereken ekonomik fiyat … $ iken, yine Set Afyon verilerine göre Afyon il sınırları içindeki 700
1999 yılı ortalama PKÇ 32,5/A torbalı fiyatı 34,53 $ olmuştur. Dökme çimento fiyatlarının
daha da yüksek olduğu ve ilgili bölgenin, Set Afyon’un görece rekabet içerisinde olduğu,
02-06/51-24
15
dolayısıyla daha düşük fiyatla satışların yapıldığı Afyon Merkez dışındaki pazarları
kapsadığı düşünüldüğünde, bu ortalama satış fiyatı daha da yükselecektir. Bütün bu
hususlar göz önünde bulundurularak Afyon’a, Konya ve Denizli’nin 30 $’lık, Göltaş’ın ise
27 $’lık nakliye dahil maliyetlerine rağmen girmemesi, rakip fabrika merkezine satış
yapılmamasının nakliye maliyeti ile ilişkili olmadığının göstergesidir. Benzer tablolar,
fabrika bulunan diğer merkezler için de yapılmıştır. Bu bölgelerde de, iktisadi fiyatın
üzerinde fiyatlar olmasına rağmen, nakliye dahil maliyetleri daha düşük olan diğer
fabrikalar, rakiplerinin bölgelerine girmemektedir. 710

Kurul da, Set Group’un yaptığı gibi, rakip fabrika merkezlerine satış
yapılmamasının en yaygın olduğu İç Anadolu Bölgesi’ndeki fabrikaların üretim
maliyetlerine, yukarıdaki formülle hesaplanan nakliye maliyetlerini eklemiştir. 1998-
1999’daki her ayın ortalama üretim ve nakliye maliyet verileri ile elde edilen sonuç, rakip
fabrika merkezlerindeki aylık ortalama fiyatlara, tıpkı Set Group’un çalışmasındaki gibi 2
USD eklenerek, elde edilen fiyatla karşılaştırılmıştır. Bulunan sonuçlar, nakliye maliyeti
“tek yönlü” varsayımı altında hesaplansa dahi, rakip fabrikaların bulundukları merkezlere
her zaman için karlı satışlarla girme olanağını göstermektedir. Bu sonuçlara “Bölgeler”e
ilişkin bölümde ayrıntılı olarak yer verilecektir. 720

Nitekim aşağıdaki belgeler de, mevcut fiyat yapısında, istenildiği takdirde rakip
fabrika merkezlerine girilebileceğinin göstergesidir:

2. Set Afyon’un rakiplerine ve pazarına ilişkin, 30.06.2000 tarihli çalışmada, Göltaş
Fabrikası’na ilişkin olarak, “Tehditler” başlığı altında, “Afyon’dan Antalya bölgesine Tuğla
gitmesi nedeniyle, bölgemize çimento gelmesi bakımından uygun nakliye bulunması”;
Konya Fabrikası’na ilişkin olarak ise yine “Tehditler” başlığı altında, “Afyon’dan Konya
bölgesine Tuğla gitmesi nedeniyle bölgemize uygun fiyatla çimento nakliyesi olması”
ifadeleri yer almaktadır. Bu ifadeler, Set Afyon’un isimleri geçen rakiplerinin istedikleri 730
takdirde Afyon’a girebileceğini ortaya koymaktadır.

3. 07.10.1997 tarihli Esçim III. Stratejik Planlama Komitesi Toplantı Raporu’nda yer
alan Genel Müdür Sadık AKALAN’ın, “Eskişehir ve Bilecik’e başka çimento fabrikaları
girmiyor, girerse savaşa gireriz. Ton başına 13 $ kaybederiz. Diğerlerinin pazarına
girmeye çalışırsak onları tedirgin ederiz” şeklindeki sözleri, istenildiği takdirde Esçim’in
diğer fabrika merkezlerine, diğer teşebbüslerin de Eskişehir’e girebileceğini
göstermektedir.

4. ÇMİS Türk Rekabet Hukuku ve Rekabet Kurumu Uygulamaları Semineri’nde, 740
Batıçim Yönetim Kurulu üyesi Şinasi ERTAN’ın, “Sayın Ayduk Çelenk’in temsil ettiği
grup9, Sayın Mehmet Eskiyapan’ın temsil ettiği grup10, Sayın Adnan kardeşimin temsil
ettiği grup11, Sayın Ertan kardeşimin temsil ettiği Lafarge grubu Aslan Çimento, biz 1989
veya 90 senesinde İstanbul’da yüzer bir terminal vardı. Oraya 10 bin ton mu ne İzmir’den
ihtiyacı var. Bölge fabrikalarından temin edemiyor. Herhalde talep fazlası var o sıralarda
bir dökme gemisi gönderdik. Hiç unutmuyorum, dünya başımıza yıkıldı. Ne oldu biliyor
musunuz? 4 fabrika gayet güzel bir organizasyon içerisinde yemin ediyorum ki size
yaptığım hesaplamalara göre o günkü maliyetine fiyatlarla İzmir’e günlerce çimento
sattım” şeklindeki sözleri (s.176), istenildiğinde İzmir-İstanbul arasında bile çimento
satışının yapılabileceğini göstermektedir. 750


9 Sabancı Holding.
10 Nuh Çimento.
11 Set Grup.
02-06/51-24
16
5. Haziran 1998 Tarihli Lafarge Turkey Central Anatolia Strategy Review Extension
çalışması:

1) “Strategic Options New Assumptions” başlıklı sayfada, “YLOAÇ fiyat savaşı
tehdidine bağlı olarak Ankara pazarında yapay bir pazar payını sürdürebilmektedir”
ifadesi yer almaktadır.

2) “Price Sensitivity in Ankara” başlıklı sayfada, “Ankara’daki 5 $/t’luk fiyat
ödülünün nedeni fiyat savaşı tehdidir. YLOAÇ’a rakiplerini fiyat savaşı ile tehdit etmesine 760
bağlı olarak Ankara’da pazar payı bırakılmıştır.” ifadesi yer almaktadır.

3) “Ankara Market Competitive Pressure from Outside Players” başlıklı sayfada,
“Fakat, bugün, Konya ve Bolu gibi aktörler pazara girebilir ve YLOAÇ’a bırakılan %23
pay üzerinde hak iddia edebilir” ifadesi yer almaktadır.

4) “Additional Strategic Options Incremental NPV – Price in Ankara: 35$/t” başlıklı
sayfada, “Ankara’da %23 pazar payı ile 35 $/t fiyatı koruyabilen seçenekler YLOAÇ’ın
Konya ve Bolu’yu pazarın dışında tutabilme kapasitesine bağlıdır” ifadesi yer almaktadır.
770
5) “Conclusion” başlıklı sayfada, “İktisadi fiyattan yaklaşık 5 $/t daha yüksek olan
fiyat ödülünün korunabilmesi, Bolu, Konya gibi nakliye dahil maliyetleri Ankara’daki
oyunculara çok yakın olan dış oyuncuların davranışlarına bağlıdır. Bu dış oyuncuların
varlığında, %23 pazar payını ve 5 $/tonluk fiyat ödülünü koruyabilmek zordur” ifadesi yer
almaktadır.

Pazarda fiyat savaşı tehdidine bağlı olarak rekabetçi fiyatların oluşmaması, düşük
üretim maliyetine sahip teşebbüslerin nakliye maliyetine rağmen uzaktaki rakibin
pazarına girebilmesine imkan vermektedir.
780
G.2.2.2. Savunmalar ve Bu Savunmalara İlişkin Değerlendirmeler

Soruşturma kapsamındaki teşebbüslerin, yukarıda yer verilen tespitlere ilişkin
olarak yaptığı başlıca savunma, “motorin zam miktarı X 0,0386 X kilometre formülünün,
belli bir nakliye maliyetinin üzerine eklenecek motorin fiyat artışını hesaplamak için
kullanılabileceği; kaldı ki, nakliye maliyetinin, araç büyüklüğü, mevsim, nakliye yapılacak
yer gibi faktörler gözetilmeden, yalnızca bu nitelikte bir formülle belirlenmesinin mümkün
olmadığı” şeklindedir.

Kurul nakliye maliyetinin yalnızca ilgili formülle hesaplanamayacağını, başka 790
etkenlerin de göz önünde bulundurulması gereğini zaten kabul etmiş; hatta çimento
sektöründeki dikey kısıtlamalara ilişkin görüşlerini bu doğrultuda oluşturmuştur.
Yukarıdaki formülün kullanılmasının sebebi ise, yapılan analizlere belli bir ölçüde ışık
tutulabilmesinin sağlanmasıdır.

Yukarıdaki analiz ve belgeler çerçevesinde sonuç olarak şunlar söylenebilir.
Çimento endüstrisinde nakliye maliyetinin, üretim maliyetine oranı yüksektir. Bu durum,
eğer nakliyenin yapıldığı bölgedeki fiyatlar, üretim-değişken maliyet seviyesine yakın
oluşmuşsa rakiplerin girmesine engel teşkil etmektedir. Ancak şu da bir gerçektir;
fabrikalar kuruldukları merkezde, rakiplerinin anlaşma ya da tek taraflı politikalara bağlı 800
olarak girmemesi neticesinde önemli bir pazar gücüne sahip olmakta ve maliyetlerinin
çok üzerinde fiyatlar uygulamaktadır. Bu fiyat yapısı, çevre teşebbüslerin pazara
girebilmesine imkan vermekte; ancak anlaşma ya da misillemeye uğrama korkusuna
dayanan tek taraflı şirket politikaları yüzünden rakip fabrikaların kurulduğu pazara
02-06/51-24
17
girmemek şeklindeki davranış devam etmektedir. Böylece “yumurta-tavuk” ilişkisi
şeklinde özetlenebilecek bir yapı oluşmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki “tek taraflı
şirket politikaları” ifadesi bir bilinçliliği ifade etmektedir. Çimento sektöründeki
teşebbüsler bilinçli olarak rakip bölgelere girmemektedir ancak bu bilinçli davranış tek
yönlü olduğu sürece bir ihlal teşkil etmemektedir.
810
G.2.3. SEKTÖRE GENEL BİR BAKIŞ

G.2.3.1. Tespitler

Üretim ve nakliye maliyetlerine ilişkin açıklamalardan sonra sektöre genel bir
bakışta bulunmak yerinde olacaktır.

Çimento sektörü kar marjının yüksek olduğu bir sektördür. Aşağıdaki iki belge ve
maliyet-fiyat analizleri bunu destekleyici niteliktedir:
820
1. Özgür Çimento’dan alınan bir yazıda, “…Çimento piyasasında ise durum çok
farklı. Radikal dalgalanmalar olmuyor, çimento piyasası hazır beton piyasası gibi değil.
Yatırımı çok ağır olduğu için piyasaya yeni üreticiler giremiyor. Bizim bölgemizdeki
üreticiler yüksek karla çalışmaya alışmış ve şartlanmışlar. Zaman zaman fiyat rekabete
girip fiyat kırımı oluyor. Ancak bunlar çok kısa vadeli oluyor, hemen oturup tekrar
anlaşıyorlar, yüksek karla çalışmak onları rehavete itmiş. Dolayısıyla çimentodaki
karlılığımızın hiçbir zaman %25’in altına düşmeyeceğini hesaplıyoruz” denilmektedir.

2. Esçim 1998–2002 Dönemi Gelişme Planı ve 1998 Yılı Programı’nda, “Türkiye
genelinde azalmakta olan pazar payımızın arttırılması, ancak Eskişehir dışında bir 830
fabrika almak veya kurmakla mümkün olabilecektir. Bugünkü ekonomik dengelerle
Çimento fabrikalarının akıllı bir yöntemle %35 kar marjı ile çalışabileceği ve kendini
yaklaşık 4 yılda geri ödeyebileceği düşünülürse karlı bir yatırım olarak görülmektedir”
ifadesi yer almaktadır.

Türkiye gelişmekte olan bir ülkedir. Bu nedenle gelişmiş ülkeler gibi yatırımların
durduğu olgun bir pazar değildir. Alınması zor olan ÇED raporu dışında pazara girişe
hukuki bir engel bulunmamaktadır. Bu etkenler karlılıkla birleşince, çimento sektörüne
gerek yerli sermayenin gerekse de Lafarge, Italcementi, Heidelberger, Vicat ve Cementir
gibi yabancı sermayenin yatırımları devam etmektedir. Ancak bu noktada bir hususu 840
belirtmek gerekir. Yatırımlar, sektöre yeni oyuncuların girişi ya da yaklaşık 100 milyon
USD maliyetindeki klinker ve çimento üretimini bir arada gerçekleştirebilen entegre
tesisler kurmak yerine; mevcut kapasitelere, prekalsinasyon yatırımı gibi teknik
müdahaleler, yeni fırın kurulması ya da daha küçük çaplı revizyonlarla ilave yaratmak
şeklindedir. Ayrıca görece düşük bir maliyetle çimento öğütme tesisleri kurulmaktadır. Bu
yatırımlar neticesinde, sektörde, bugün için aşırı kapasite meydana gelmiştir. Çimento
üretiminde dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olan Türkiye’deki bu durum, gerek yurt
içindeki gerekse de yurt dışındaki piyasaları etkileyebilecek niteliktedir. Aşağıdaki belge,
halen ülkemizde ne kadar klinker fazlası olduğunu ve konunun Türkiye sınırlarının
ötesinde, uluslararası bir öneme sahip olduğunu ortaya koymaktadır: 850

3. Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı sermayeli bir şirketten alınan strateji
çalışmasında, “…Türk çimento pazarında aktif bir oyuncu olmamak Grup için aşağıda
sunulacak potansiyel tehlikeyi getirecektir: Türkiye’nin, ihracat da dahil edildiğinde 9
milyon ton fazla klinker kapasitesi mevcuttur. …’nın yokluğunun avantajını
değerlendirecek yerel üreticiler, çimento fiyatlarının her zaman çekici olduğu Avrupa
02-06/51-24
18
çimento pazarına ihracatlarını artırma tehdidi oluşturacaktır. Bu tehdit, Türkiye AB’nin
tam üyesi olduğunda çok daha önemli olacaktır…” ifadesi bulunmaktadır.

Ancak bu noktada belirtmek gerekir ki, her coğrafi bölge ya da bunların altında 860
yer alan mikro pazarlar için kapasite fazlası söz konusu değildir. Nitekim bazı bölgelerde,
gerek klinker gerekse de çimento öğütme kapasitesinin yetersiz olduğunu gösteren
belgeler aşağıdadır:

4. Set Ankara Satış ve Pazarlama 3 Yıllık Plan Güçlü ve Zayıf Noktalar Analizi’nde,
“Pazar ve Çevre” başlığı altında, zayıf yön olarak “Çimento öğütme kapasitesinin
yetersiz olduğu” ifade edilmektedir.

5. Set Afyon Pazarlama ve Satış 3 Yıllık Plan Sunumu-Kuvvetli ve Zayıf Yönler
Analizi’nde, “Ürün” başlığı altında, zayıf yönler olarak belirtilen hususlardan biri; “Talebin 870
yüksek olduğu dönemde, öğütme kapasitesinin yetersiz olması”dır.

Türk çimento pazarındaki kapasite fazlası ve bölgesel bazda oluşan
dengesizlikler, Ege Bölgesine ilişkin çimento soruşturmasında bulunan ve Kurul kararına
konu olan anlaşmaların yapılmasına yol açmaktadır. Soruşturma kapsamındaki
teşebbüslerin bir kısmının savunmalarında varlığını kabul ettiği Türkiye Çimento
Müstahsilleri Birliği [TÇMB] öncülüğünde yapılan bu anlaşmaların amacı, pazarda oluşan
kapasite fazlasının ve dengesizliklerinin giderilebilmesi için teşebbüslerin ihracat, bölge
içi ve dışı satış miktarlarının belirlenmesidir. Bu sayede teşebbüslerin çıkarları ortak bir
noktada birleştirilmekte ve nihai tahlilde, fiyatın, yapay bir şekilde oluşmasına neden 880
olunmaktadır. Sektörün genel yapısını belirleyen bu anlaşmalar, mikro marketlerde
oluşacak fiyat ve benzeri parametrelerin tayinini ise daha alt ölçekli anlaşmalara
bırakmaktadır:

6. Set Group teşebbüslerinin savunmalarında TÇMB öncülüğünde gerçekleştirilen
anlaşmaların varlığı, “‘Rekabeti Sınırlayan Anlaşmalar’ olarak nitelendirilen 4. madde
kapsamına giren değerlendirmelerin büyük bölümü, Rekabet Kurumunun kuruluş tarihi
olan 5 Kasım 1997 tarihinden öncesine ait bazı üretim, satış, kapasite kullanımı, bölge
ihtiyacı planlaması ve ihracat tahminleri olup; esas itibariyle Türkiye Çimento
Müstahsiller Birliği (T.Ç.M.B.)'nin Milli Koruma Kanununa dayalı olarak çıkarılan 1164 ve 890
1180 sayılı Bakanlar Kurulu kararnamelerine istinaden, çimento fonunun yönetilmesi ve
ilgili istatistiklerin toplanarak, yetkili mercilerin yanı sıra, tüm birlik üyesi çimento
kuruluşlarına dağıtılması kapsamında yürüttüğü bir dizi çalışmaların sonunda elde
edilmiş, üretilmiş bilgilerdir. Bu bilgilerin, T.Ç.M.B. dışında sağlıklı takibini yapabilecek
başkaca bir kuruluş olmaması nedeniyle, teşebbüsler arasında bilgi alışverişine
gidilmesine gerek dahi duyulmaksızın, herkesin aynı anda sahip olduğu ve sektörün
mevcut durumu ve geleceği hakkında doğru analiz yapılmakta kullanılan resmi ve aleni
bilgiler olduğu malumunuzdur…” sözleriyle kabul edilmiştir.

7. 04.07.1994 Tarihli Oyak Çimento İştirakleri Koordinasyon Toplantısı Tutanağı’nda 900
varılan sonuçlar, “...Sektörde karşı karşıya kalınan durum nedeniyle, üretim planlaması
konusu gündeme gelmiştir. Sektörde önemli bir konuma sahip olan OYAK Grubu
Çimento fabrikalarının üretim planlaması konusunda politika oluşturmaları önem arz
etmektedir. 1994 yılında 1993 yılına göre çimento üretiminde %8 civarında bir azalma
beklendiğinden gündeme gelen üretim planlamasında dikkate alınacak üç hareket
noktası bulunmakta olup bunlar fabrikaların kapasiteleri, Şirketlerce Çimento Müst.
Birliği’ne önceden bildirilen 1994 yılı program çimento iç satışları ve Şirketlerin 1993 yılı
fiili çimento iç satışlarıdır…Üretim ve satış planlaması kontrolünün Çimento Müstahsilleri
Birliği’nce yapılabileceği, her fabrikanın kendilerine verilen kontenjan çerçevesinde
02-06/51-24
19
yaptığı satışı Birliğe bildirmesi, kontenjanına göre ilgili ayda aşağı veya fazla sattıysa 910
fiyatını aşağı yukarı çekerek bir sonraki ay telafi yoluna gidilmesinin mümkün olabileceği,
kontrol için gerekirse her ay toplantı tertiplenebileceği, fazla üretimin ise ihracata
yöneltilmesi gerektiği belirtilmiştir” şeklinde ifade edilmiştir.

8. BÇS’den alınan “Stratejiler-Varsayımlar” başlıklı belgede, “Dış Satım Olanakları:
Fabrikamızın ihraç limanlarına uzak olması, tonaj tahdidi ve liman masraflarının yüksek
olmasının yanısıra, T. Çimento Müstahsilleri Birliği’nin sektördeki planlayıcı ve onarıcı
çalışmalarının, Rekabet Kanunu nedeniyle azalması olağan koşullarda ihracat
yapmamızı imkansız kılmaktadır...” ifadesi yer almaktadır.
920
9. Esçim 07.10.1997 Tarihli III. Stratejik Planlama Komitesi Toplantı Raporu:

“Sadık AKALAN (Genel Müdür): Klinker alımı sorun yaratıyor. Marmara bölgesi
satıcıları “diğer bölgelerin klinkerini çimentoya dönüştürerek bizim pazarımıza
sokuyorsunuz” diyerek bize tepki gösteriyorlar. Yönetim kurulu da klinker satın
alınmasına tepki gösterecektir…Klinker satın almak için aceleci olmayalım. En ucuz
zamanda satın alalım. Doğu Anadolu’dan satın alınan klinker Esçim tarafından öğütülüp,
Marmara’ya satılıyor. Bölgesel kaymalar oluşuyor. Bu da Marmara bölgesi üreticileri
tarafından ciddi eleştiri konusu yapılıyor, savaşın içine düşebiliriz. İyi bir hesaplama ile
klinkeri az satın almalıyız. 930
Nafi MAKAROÇ (Satış Müdürü): Eğer klinker satın almazsak; Ankara bizim
alanımıza girecektir.
Fikret ULUAKAY (Teknik Genel Müdür Yardımcısı): Biz kapasitemizin ne kadarını
afişe edeceğiz?
Sadık AKALAN (Genel Müdür): 300.000 ton/yıl diyebiliriz. Duruş süresi boyunca
kaybettiğimiz klinkeri alacağımızı söyleyebiliriz.
Fikret ULUAKAY (Teknik Genel Müdür Yardımcısı): Finansman sıkıntısı var.
Şimdiden tarih bildiremeyiz.
Sadık AKALAN (Genel Müdür): 1997 yılında klinker satın almak için acele ettik,
piyasa karıştı, telaş oldu, Set en fazla 40.000 ton klinker teklif etti, daha sonra 60.000 940
ton verebildi. Bizde hemen satın aldık fakat yıl içindeki satışlarımız beklediğimizin altında
gerçekleştiği için stok klinker fazla. Bu fazlalığı yedirtmek amacıyla ucuza satış yaparsak
bu savaş bize para kaybettirir. 700.000 tonluk bu pazarı kaybetmemeliyiz.”

Anlaşma yapmak kadar bu anlaşmayı sürdürmek de önemlidir. Sektörde, yapılan
anlaşmaların devamını sağlamak için, Komisyonun çimento kararında “carrot&stick
(havuç ve sopa)” şeklinde tanımlanan ödüllendirme ve yaptırım politikaları
uygulanmaktadır. Ödüllendirmeye bir örnek, anlaşmada belirlenen kontenjanın altında
satış yapan teşebbüsün satışlarını artırabilmek için rakiplerinin fiyatlarını artırmasıdır:
950
10. 04.07.1994 Tarihli Oyak Çimento İştirakleri Koordinasyon Toplantısı
Tutanağı’ndaki, “Üretim ve satış planlaması kontrolünün Çimento Müstahsilleri Birliği’nce
yapılabileceği, her fabrikanın kendilerine verilen kontenjan çerçevesinde yaptığı satışı
Birliğe bildirmesi, kontenjanına göre ilgili ayda aşağı veya fazla sattıysa fiyatını aşağı
yukarı çekerek bir sonraki ay telafi yoluna gidilmesinin mümkün olabileceği, kontrol için
gerekirse her ay toplantı tertiplenebileceği, fazla üretimin ise ihracata yöneltilmesi
gerektiği belirtilmiştir” ifadesi, bu düşüncemizi desteklemektedir.

Yaptırıma örnek ise, topluca ya da bireysel olarak, anlaşmaya uymayan
teşebbüsün faaliyet alanına misilleme satışları yapmaktır: 960

02-06/51-24
20
11. Set Ankara Satış ve Pazarlama 3 Yıllık Plan Güçlü ve Zayıf Noktalar Analizi’nde,
“Ürün” başlığı altında kuvvetli yön olarak gösterilen “klinker kapasitemizin yüksekliği
nedeniyle rakiplerin bizden çekinmeleri” ifadesi, pazarda anlaşmanın bozulması halinde
sahip olunan yaptırım gücünü göstermesi bakımından kayda değerdir.

12. Haziran 1998 Tarihli Lafarge Turkey Central Anatolia Strategy Review Extension
çalışmasındaki ifadeler, fiyat savaşı tehdidi ile YLOAÇ’ın Ankara’da sahip olduğu yapay
pazar payını ortaya koymaktadır.
970
13. ÇMİS Türk Rekabet Hukuku ve Rekabet Kurumu Uygulamaları Semineri’ndeki
Batıçim Yönetim Kurulu üyesi Şinasi ERTAN’ın sözleri, anlaşmaya uymayan
teşebbüslere yönelik toplu misillemeyi ortaya koymaktadır.

Ancak ödüllendirme ve yaptırım politikalarının varlığına rağmen oligopolist
piyasalarda anlaşmalar yapıldığı sıklıkta da bozulmaktadır:

14. 09-11.10.1997 tarihinde Colossae Hotel Thermal’de yapılan TÇMB Arama
Konferansı tutanaklarında yer alan, “Güvensizlik şuradan çıkabiliyor; zor dönemlerde
(kış ayları) verilen sözler tutulamayabiliyor. “Sen benim pazarıma girmeyeceğini söyledin 980
ama girdin” gibi sözler...” ifadesi, sektörde talebin azaldığı dönemlerde aldatmaların
(cheating) yaygınlaştığını ortaya koymaktadır.

15. BÇS Ticaret Müdürü tarafından 27.11.1996’da “Genel Müdürlük Makamına”
gönderilen, “Ankara bölgesinde pazarı paylaştığımız çimento fabrikaları 15.11.1996
tarihinden geçerli olmak üzere uygulamaya alınan fiyat ve ödeme koşullarına
uymamakta, buna bağlı olarak da bölge bayilerimiz Ankara bölgesinde çimento
satamamaktadırlar. Bu sebeple 02.12.1996 pazartesi gününden geçerli olmak üzere:
Ankara Öğütme ve Paketleme tesisimiz bandı teslimi 4.000.000 TL/TON+KDV fatura
tarihi + 30 gün vadeli fiyat uygulanabilmesini…emir ve müsaadelerinize arz ederim” 990
şeklindeki yazı, oligopolistik piyasalarda sıklıkla görülen, belirlenen fiyata tarafların
uymamasına ve dolayısıyla fiyat savaşlarının yeniden başlamasına, Kurul’un henüz
oluşmadığı bir dönemden örnektir. Bu duruma 1998-1999 yıllarında da rastlanmaktadır.

Eldeki bilgiler çerçevesinde, TÇMB öncülüğünde yapılan yukarıdaki türden
anlaşmaların sonuncusu 1998 yılına ilişkindir. Ancak bu tür anlaşmalarla kurulmak
istenen yapı, oligopolist pazarın genel dengeleri içinde olduğu belirtilerek, halen devam
etmektedir:

16. Ado Çimento Satış Müdürü Tarık ÇAĞLAYAN’ın, “Çimento sektöründeki ticari 1000
teamüller gereği her çimento fabrikasının, müteahhit, hazır beton gibi önemli miktarda
çimento satın alan müşteriler bellidir. Çimento fabrikası ile bu müşteriler birlikte
çalışmaya alışmışlardır. Bu nedenle başka bir fabrikanın müşterisi olan bir müteahhit ya
da şirket mal talebinde bulunduğu zaman mal satılması için fazla istekli
davranılmamakta ve daha yüksek bir fiyat ya da kısa vade gibi daha dezavantajlı bir
koşul sunulmaktadır. Bu konuda çimento fabrikaları arasında herhangi bir anlaşma
bulunmamasına rağmen herkes müşterisini bilir ve buna razı olur. Aksi takdirde bir
çimento fabrikasının diğer bir fabrikanın müşterisine mal satmak suretiyle müşterisini
elinden alması durumunda, o fabrika da kendi müşterisini almaya çalışır. Bu şekilde
sektörde bir karışıklık meydana gelir. Bu nedenle genel olarak kimse kimsenin 1010
müşterisine karışmaz. Bu durum çimento fabrikasının müşteriden alacağının tahsilini de
kolaylaştırmaktadır. Çünkü diğer çimento fabrikaları o müşteriye mal vermediğinden ve
müşteri fabrikasına bağlı kaldığından fabrikaya borçlarını ödemek ve fabrikayla olan
ilişkilerini iyi tutmak zorunda kalmaktadır” şeklindeki ifadeleri tutanağa geçmiştir.
02-06/51-24
21

17. Set Group’tan alınan 28 Mayıs 1999 tarihli Türkiye Sunumu’nun “Ankara” başlıklı
sayfasında, “Pazardaki oyuncular arasındaki iyi klinker anlaşmaları, iç pazardaki
sürdürülebilir stabiliteye katkı sağlayacak” ifadesi yer almaktadır. Bir başka yerde ise,
“Klinker kapasitesindeki ciddi fazlalığa rağmen, oyuncuların süregelen ihracatları ve
klinker anlaşmaları, Nuh ve Çanakkale’nin ihracat konusunda uzlaşmaları halinde, kavga 1020
riskini azaltacak” denilmektedir. Nitekim Ankara ve İstanbul’a ilişkin bu
değerlendirmelerin satış miktarı ve fiyat üzerindeki etkileri, aynı belgenin “Turkish
Cement Market–Situation&Outlook” başlıklı sayfasında, “Genellikle düşük yakıt ve
nakliye maliyetlerine bağlı düşük üretim maliyetleri, bazı sorunlu bölgelerde, satışları
artırma amacına yönelik rekabetçi saldırganlığı ateşlemektedir. Bunun sonucunda,
rekabetçi tehditlere bağlı olarak, fiyatlar bir bölgeden diğerine çok büyük değişkenlik
göstermektedir. Aşırı derecede düşük fiyatlardan kötü etkilenen Ege, Akdeniz ve Güney
Anadolu bölgelerinin aksine, Ankara ve İstanbul bölgeleri, dışarıdan gelen sürekli
tehditlere rağmen, genellikle, satış miktarı ve fiyatlarını koruyabilmektedir” şeklinde
belirtilmektedir. 1030

Bu noktada sektördeki fiyatların yıllar itibarıyla genel seyrine bakmak yerinde
olacaktır. Kurul analizlerini, esas olarak 1998-1999 yılları verileri çerçevesinde yapmıştır.
Bundan önceki döneme ilişkin olarak ise soruşturma kapsamındaki bazı teşebbüslerin
savunmasını yapmış bir firma tarafından yapılan değerlendirmelerden alıntılar
aşağıdadır:

18. ESC Consulting Ltd. tarafından hazırlanan, “Türkiye Çimento Piyasalarında
Rekabet Hukuku Kapsamında Temel Göstergeler ve Teşebbüslerin Uygulamaları
Üzerine Sektör Analizi”: 1040

“...Çimento üreticisi grupların ve fabrikaların bölgesel satışlarını ve pazar
paylarını incelemek çimento üreticilerinin bölgesel yoğunlaşmalarını belirlemek için
gereklidir. Bu gruplar Türkiye’de bölgesel olarak bazı pazarlarda hakim konumdadırlar...
AKDENİZ BÖLGESİ
...Bölgeye Konya, Afyon ve Denizli fabrikaları da ürün sevkıyatı yapmaktadır.
Böylelikle çimentoda navlun faktörünün sanıldığı kadar önemli olmadığı
anlaşılmaktadır...
Maliyet Yapısı ve Çimento Fiyatları
...Çimento fiyatlarının 1996 12 aylık ve 1997 6 aylık değişimleri incelendiğinde, 1050
 Dökme çimento fiyatların 1996 yılında %124 ve 1997 ilk 6 ayında %64 oranında
artmış olduğu tespit edilmektedir.
1996 yılında ham petrol fiyatları %120, elektrik dağıtım fiyatları ise %88 oranında
artmıştır. Bu iki maliyet girdisinin maliyetteki payları da incelendiğinde çimento
fiyatlarının maliyetin üzerinde bir artış içerisinde olduğunu tespit edilmektedir.
Dolar bazında ise 1996 yılında
 dökme çimento fiyatları %23.53 artmıştır.Bu artış yine dolar bazında 1997 yılının ilk
6 ayında %17.73 olarak belirlenmiştir.
1997’nin ilk altı ayında TL olarak dökme çimento fiyatları %55.3 oranında
artmıştır. Buna karşılık toptan eşya fiyatları endeksinde artış %30.5 olarak 1060
gerçekleşmiştir...
Örnek olarak sadece Mayıs ayı çimento fiyatları incelendiğinde, bir ton dökme
çimentonun fiyatı 1996 Mayıs’ında 36 USD iken bu rakam 1997 Mayı’ında 47 USD
olmak üzere bir artış göstermektedir. Diğer bir deyişle, söz konusu dönemde çimento
fiyatları dolar bazında %49.65 artmıştır. Ekonomik göstergeler açısından bakıldığında,
1996-1997 arası toptan eşya fiyatlarındaki artış oranının Mayıs ayı itibariyle %77.7 ve
dolar artış oranının aynı dönemde %75.81 olduğu belirlenmiştir. Bu da, dolar artışının
02-06/51-24
22
enflasyona yakın oranlarda arttığını göstermektedir. Aynı dönemde dökme portland
çimento fiyatları ise bir önceki döneme göre %110.8 oranında artış göstermiştir.
Çimentodaki bu fiyat artışlarını maliyet girdilerindeki artışa dayandırmak mümkün 1070
gözükmemektedir. Ancak petrol fiyatlarındaki artış çimento nakliye maliyetlerini kısmen
artırmış ve satış hinterlandının daralmasına neden olmuştur. Bütün bunlara rağmen
bölgesel taleplerde bir azalma olmaması pazar paylaşımı olanağını da beraberinde
getirmektedir...
Demir ve çimento fiyatlarının ilk 7 ayda karşılaştırılması da çimento fiyat
artışlarının inşaat sektöründe kullanılan diğer malzemelerin çok üzerinde artmış
olduğunun göstergesidir...Yukarıdaki tabloda da görüldüğü üzere, esas inşaat gereçleri
kategorisine giren çimento fiyatları diğer bazı inşaat malzemeleri ile karşılaştırıldığında
1996-1997 yılı arasında daha yüksek bir artış trendi göstermiştir. Çimentoya yönelik
talebin, inşaata olan talebe göre şekillendiği göz önüne alınırsa, çimento fiyatlarında 1080
daha yüksek olarak belirlenen artışın serbest piyasa düzenini belirleyen arz-talep
dengesi kaidesine göre oluşmadığı ortaya çıkmaktadır. Çünkü aynı dönemde çimento
fiyatları %174 oranında artmış, fakat esas inşaat gereçlerinde ortalama %112.7’lik bir
artış olmuştur. Bu dönemde genel inşaat malzemeleri endeksinde %78.8’lik artış
gerçekleşmiştir...
Sektördeki rekabet yapısı
...Türkiye pazarını bütün olarak değerlendirdiğimizde herhangi bir grubun hakim
konumda olduğu söylenemez. Fakat çimento sektöünde pazar oluşumları bölgesel
düzendedir. Piyasaların bölgesel yapıları ve bölgesel üreticiler değerlendirildiğinde ise,
ayrı ayrı her piyasada, bölgesel lider konumundaki grupların hakim konuma sahip 1090
oldukları görülmektedir...Sürekli artış kaydeden çimento talebine karşın, üretim
kapasitesinin aynı oranda artmadığı, bu durumun ise piyasa fiyatlarının gelişmesine
yansıdığı görülmektedir. Bunun yanısıra 1996 yılında fiyatların Türk Lirası bazında
%123, Amerikan doları bazında ise %24 oranında artması da üretim ve talep şartlarının
bu şekilde gelişmesinin bir sonucunda bölgesel pazarların hakim durumdaki üreticileri
arasında uyumlu eylem halinde paylaşılmasının bir göstergesidir.”

Kurul fiyatların ana maliyet kalemleri, enflasyon, dolar, diğer inşaat
malzemelerindeki artışla kıyaslanması gibi bir yöntemi benimsememektedir. Çünkü
maliyetleri etkileyen unsurlar üretim teknolojisi, ürün gamındaki değişimler gibi çok 1100
komplike etkenlere bağlıdır. Keza çimento sektörünün tabi olduğu üretim koşulları bilinse
bile, diğer inşaat malzemelerindeki koşullar ortaya konulmadan bu şekilde bir kıyaslama
yapılması doğru değildir. Ancak çalışmada geçen, fiyatların pazar koşulları dışında
oluşması, pazar paylaşımı, navlun maliyetlerinin sanıldığı kadar önemli olmaması, hakim
durumun oluşması gibi ifadeler 1998 öncesine ışık tutmasının yanında sektöre ilişkin
analizleri desteklemektedir.

Çimento sektörünün 1998-1999 dönemine bakarsak 1998 yılının özellikle ilk
yarısının üreticiler açısından parlak geçtiğini söyleyebiliriz. Ancak 1998’in ikinci yarısında
dünya ekonomisinde Asya ve Rusya krizleri patlak vermiştir. Bu krizler çimento 1110
sektöründe kendisini hissettirmeye başlamış, ancak gerek çimento sektörünün niteliği
gereği geç tepki vermesinden gerekse de uygulanan seçim ekonomisi,
gecekondulaşmaya imkan verilmesi gibi etkenlerden dolayı asıl etkilerini 1999’un ikinci
yarısında göstermiştir. 1999 Ağustos ve Kasım aylarındaki deprem felaketlerini takip
eden gelişmeler çimento pazarındaki daralmayı daha da artırmıştır. Son olarak 1999’un
sonundan itibaren başlayan ağır kış koşulları, talebi daha da azaltmıştır. 1998-1999
dönemindeki gelişmelere ilişkin olarak teşebbüs yetkilileri ile yapılan görüşmeler
aşağıdadır:

02-06/51-24
23
19. Raportörler tarafından yöneltilen “1999 yılının ikinci yarısından itibaren çimento 1120
fiyatlarındaki düşüşün sebebi nedir?” sorusuna YLOAÇ Pazarlama ve Satış
Koordinatörü Kadir BÜYÜKKARA, “Çimento sektöründe sıkıntı aslında 1998 ortalarında
başladı ancak uygulanan seçim ekonomisi, gecekondulara göz yumulması gibi
etkenlerle bu durum fazla hissedilmedi. Sektörün niteliği gereği, ekonomik krizlerin
etkileri daha sonra ortaya çıkmaktadır. 1998 yılındaki Asya ve Rusya Krizlerinin etkileri
de, 1999 yılının ikinci yarısında ortaya çıkmıştır. Ayrıca ilgili dönemde yaşadığımız
deprem afeti de sektörümüzü etkilemiştir. Çünkü, çok uzun bir süre ne tür tedbirler
alınması gerektiğine dair tartışmalar yürütülmüş ve bu dönemde belediyeler inşaat
ruhsatı vermemiştir. Keza psikolojik nedenlerden dolayı konut talebinin azaldığı da
söylenebilir. Depremin ekonomik etkileri önceki krizin etkilerini de perçinlemiştir. Hemen 1130
belirtmek gerekir ki deprem yalnızca deprem bölgesini değil tüm Türkiye’yi etkilemiştir
çünkü yukarıdaki gerekçeler tüm Türkiye için geçerlidir. Son olarak İç Anadolu
bölgesinde 1999 yılının sonundan itibaren başlayan ağır kış koşullarının da talep,
dolayısıyla fiyat üzerinde olumsuz etkileri olmuştur” cevabını vermiştir12.

Yukarıdaki nedenlerle, çimento sektörünün karşı karşıya olduğu talep eğrisinin
1998’de başlayan ama 1999’un ikinci yarısında açıkça ortaya çıkan biçimde sola
kaydığını söyleyebiliriz. Bu durum teşebbüslerin hakim durumda olduğu bölgelerde dahi
hedeflediği fiyatları uygulayamamasına neden olmuş; faaliyet bölgelerinin kesiştiği
bölgelerde ise kendini daha açık belli etmiştir. Ancak belli pazarlarda bu dönemde dahi 1140
anlaşmalar yapılmıştır. Fakat anlaşmaların bozulmasının temel nedeni olarak gösterilen
güvensizlik ortamının, bu daralma döneminde daha fazla ortaya çıktığı da açıktır.

Bu noktada önemli olduğunu düşündüğümüz bir husus daha belirtilmelidir.
Sektörde daralma olmasa bile çimento fiyatlarının düşmesi gerektiği söylenebilir. Çünkü
üretim maliyetleri de, üretim teknolojisindeki gelişmelerden ve ürün gamındaki
değişmelerden dolayı düşmektedir:

20. YLOAÇ’tan alınan PKÇ/B 32,5R ve KÇ 32,5 Tip Çimento Maliyet Karşılaştırılması
çalışmasında, YLOAÇ Hasanoğlan Çimento Fabrikası, 1998 Ocak ayından itibaren, KÇ 1150
32.5 tip çimentodan, PKÇ/B 32,5R tip çimento üretimine geçtiği için, geçişin enerji ve
çimento maliyetine etkisi, Nisan-Ekim ayları periyodu baz alınarak Şirket yetkilileri
tarafından değerlendirilmiştir. İlgili çalışmada, klinker, alçı, yakıt maliyetlerinin azaldığı;
tras, kalker, kömür, elektrik ve işletme malzemesi maliyetlerinin ise yükseldiği
söylenmektedir. Ancak toplu bir değerlendirme yapıldığında, “1997 ve 1998 yılı Nisan-
Ekim ayları kümülatifte yapılan değişken maliyetlerde gerçekleşen toplam tasarrufun …..
$/tÇ; birim maliyetler sabit olduğu varsayılarak yapılan karşılaştırmalarda ise
maliyetlerde gerçekleşen toplam tasarrufun … $/tÇ olduğu” söylenmektedir.

21. ESÇİM 1998–2002 Dönemi Gelişme Planı ve 1998 Yılı Programı’nda, 1160
“…Şirketimizin ana üretimi çimento olmakla birlikte (Eski tarihlerde genellikle Portland
Çimentosu üretilirken) teknolojide, standartlarda, maliyetlerde ve pazardaki gelişmeler
çerçevesinde son yıllarda üretim içinde Katkılı Portland Çimentosunun ve Traslı
Çimentonun payı giderek artmıştır. Bu suretle üretilen klinker daha fazla çimentoya tahvil
edilerek satış potansiyelini arttırmak mümkün olmuştur. Ayrıca katkı miktarının oran
olarak artışı üretim maliyetlerini de azaltmıştır. Şirketimiz de bu gelişme istikametinde,
önümüzdeki yıllarda klinker kalitesindeki olumlu gelişmeleri, aynı miktar klinkere daha
fazla katkı malzemesi katarak daha fazla çimento üretme ve ton başına çimento üretim
maliyetini düşürmek yönünde çalışmalarını sürdürecektir…” ifadesi yer almaktadır.
1170

12 Benzer cevaplar, Set Ankara, Baştaş ve Set Afyon’da hazırlanan tutanaklarda da yer almaktadır.
02-06/51-24
24
22. ESÇİM 1999–2003 Dönemi Gelişme Planı ve 1999 Yılı Programı’nda, “…TÇ 32,5
ve KÇ 32,5 tip çimentoların üretiminden vazgeçilerek; AB normlarına uygun olarak
1.8.1998’de yürürlüğe giren 97/51-52 mecburi standart çerçevesinde Ağustos 1998’den
itibaren Portland Kompoze Çimento (PKÇ 32,5) üretilmesine başlanmıştır. Böylece daha
az klinker ve daha fazla gerekli kompoze katkılar kullanılarak aynı evsafta daha çok
çimento üretmek dolayısı ile katma değeri artırmak mümkün olmuştur. Bu kompozisyonu
daha elverişli bir katmadeğer formüle edene kadar muhafaza etmek ve tespit etmek
uygun görülmektedir…” denilmektedir.

G.2.3.2. Savunmalar ve Bu Savunmalara İlişkin Değerlendirmeler 1180

Yukarıda yer verilen tespitlere ilişkin olarak, soruşturma kapsamındaki bazı
teşebbüsler, “homojen bir malın söz konusu olduğu, ürünün niteliği gereği maliyetlerin de
birbirine çok yakın seyrettiği oligopolistik çimento sektöründe uyumlu hareketlerin
zorunlu bir sonuç olduğunu” ileri sürmüş; bazıları ise, “‘oligopolistik bağımlılık’
argümanının, ‘fiyat tespiti’ ve ‘pazar paylaşımı’ iddialarına karşı savunma olarak kabul
edilmesi gerektiğini” söylemiştir.

Herşeyden önce, çimento üreticilerinin maliyetlerinin nasıl ve ne kadar
farklılaştığının da, uyumlu hareketlerin homojen bir malın söz konusu olduğu oligopol 1190
pazarların zorunlu bir sonucu olmadığının da yukarıda ortaya konulduğu söylenmelidir.
Buna karşılık Kurul, “oligopolistik bağımlılık” savunmasını kabul etmektedir. Zaten bu
savunmayı kabul ettiğinden, fiyat hareketlerinin maliyetlerden bağımsız paralelliğini;
rakip teşebbüslerin mevcut maliyet yapıları ve fiyat seviyeleri ile birbirlerinin ana
hinterlandlarına satış yapabileceğini gösterdiği durumlarda bile, uyumlu eylem
karinesine başvurmadan, teşebbüsler arasındaki koordinasyonu gösteren delillerin
varlığını aramıştır. Başka bir deyişle, yalnızca iktisadi analizlerin bulunduğu durumlarda,
“uyumlu eylem karinesi”ne bile başvurmadan, ihlalin bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır.
Buna karşılık, teşebbüsler arasındaki koordinasyonu gösteren delillerin varlığında
“oligopolistik bağımlılık” savunmasının kabul edilemeyeceği; aksine, bunun, 1200
teşebbüslerin yapacakları diğer savunmaların çürütülmesinde kullanılabileceği açıktır.

G.2.4. ÇİMENTO SEKTÖRÜNDE BİLGİ DEĞİŞİMİNİN ÖNEMİ VE BİLGİ DEĞİŞİMİNE
REKABET HUKUKUNUN BAKIŞI

G.2.4.1. Tespitler

Çimento endüstrisini analiz ederken değinilmesi gereken bir diğer husus,
sektördeki bilgi değişimidir:
1210
1. 1994 Mart tarihli Cembureau13 İstatistik Kuralları çalışmasında yer alan, “Bu
{Cembureau İstatistik} kuralların{ın} amacı, Cembureau çalışanlarına ve üyelerine
Cembureau’nun istatistiksel faaliyetleri için bilgi toplama ve değişiminde rehberlik
etmektir. Bu kurallar, Avrupa Topluluğu’nun rekabet hukuku ilkelerini yansıtmak
amacıyla düzenlenmiştir. Bilgilerin Cembureau tarafından toplanması ve dağıtılması,
kurumun önemli ve yasal bir görevidir. İşletmeler, etkili karar alacakları zaman kendi
endüstrilerindeki koşullar hakkında güvenilir bilgi alma ihtiyacı duyarlar. Endüstri ve
kamu yararı için bu istatistiksel programların değeri mahkemeler ve Avrupa Komisyonu
tarafından kabul edilmiştir. Bununla birlikte, fiyat veya üretim düzeylerinin belirlenmesi,
müşterilerin ya da satış alanlarının paylaşılması gibi işletmelerin rekabetçi davranışlarını 1220
koordine etmeye yönelik olan (yahut bu şekilde algılanabilecek olan) istatistiksel
faaliyetlerden kesinlikle kaçınılmalıdır. Cembureau’nun politikası, firma bazında, gizli ve

13 Avrupa Çimento Birliği.
02-06/51-24
25
doğası gereği rekabete duyarlı14 herhangi bir bilginin dağıtılmasından veya birleşik bir
yapıda olsa dahi rekabetçi davranışların koordinasyonunu kolaylaştırdığı şeklinde
yorumlanabilecek herhangi bir bilginin mübadelesinden kaçınmaktır” şeklindeki ifadeler,
istatiksel bilgi değişimine rekabet hukukunun bakış açısını özetlemektedir. İlgili belgede,
bu ifadelerin ardından, Rekabet Kurumu’ndan, TÇMB’ye menfi tespit verilmesi için
gerekli görülen koşullara benzer kurallar yer almaktadır.

2. Bilgi değişimine ilişkin olarak TÇMB ile Rekabet Kurumu arasındaki yazışmalar 1230
ve bunlara ilişkin diğer belgeler:

1) TÇMB’den Rekabet Kurumu’na gönderilen 01.12.1997 tarihli yazıdaki,
“Çimento kalkınmanın temel maddelerinden biri olması bakımından ülkede istenilen
yerde, zamanda ve miktarda çimentonun bulunmasını temin etmek üzere Birliğimiz kısa,
orta ve uzun vadeli çimento üretim, tüketim ve ihracat projeksiyonları yapmakta ve bu
projeksiyonları izlemek ve gerektiğinde düzeltici tedbirler almak amacına yönelik olarak
tüm üreticilerden üretim, iç satış, ihracat, stok bilgilerini aylık olarak derlemekte ve
bilgileri tüm çimento üreticilerine eşit olarak dağıtmaktadır...Geçmişte, ülke ekonomisi
açısından önemli yararlar sağlayan bu projeksiyon, bilgi toplama ve dağıtma 1240
faaliyetlerimizin rekabetin korunması konusundaki yeni mevzuat muvacehesinde
değerlendirilerek sürdürülebilmesi için gereğini emir ve müsaadelerinize arz ederiz”
şeklindeki ifadeler, bilgi değişiminin çimento sektöründe taşıdığı anlamı, bizzat TÇMB’nin
bakış açısıyla ortaya koymaktadır.

2) Rekabet Kurumu’ndan, cevaben, 15.05.1998 tarih ve 1054 sayı ile TÇMB’ye
gönderilen ve menfi tespit verilmesinin hangi koşulların yerine getirilmesi halinde
mümkün olacağını gösteren yazıdaki şu ifadeler önemlidir:

“Teşebbüs bazında miktar verilerinin mübadelesini içeren bilgi değişim sistemleri, 1250
çimento pazarının yukarıda değinilen özellikleri ile biraraya geldiğinde, Rekabet Hukuku
uygulamaları ile önlenmek istenen yapılanma ve davranış türlerinin oluşumunu
kolaylaştırma potansiyeli ihtiva etmektedir. Böyle bir pazarda sık ve ayrıntılı bilgi
değişiminin, ekonomik birimlerin davranışlarındaki esnekliğin giderilmesine ve rekabetin
doğasında bulunan risklerin bertaraf edilmesine yönelik olarak anormal saydam ve
istikrarlı bir mal akışını içeren yapay piyasa koşullarının yaratılmasına araç olabileceği
açıktır. Bunun için, benzer bilgi değişim sistemlerinin teşebbüs bazında ayrıntılı ticari
bilgi içermesinden kaynaklanan; teşebbüslerin ticari davranışlarının serbest rekabet
şartları altında oluşan bireysel tercihler haricindeki etkenlere dayanılarak belirlenmesini,
piyasa davranışlarının koordinasyonunu ve Rekabet Hukukuna aykırı yapılanmaların 1260
işleyişlerinin denetlenmesini sağlama ihtimali mevcuttur.

Yukarıda belirtilen sakıncalar Birliğiniz tarafından halen sürdürülmekte olan
uygulamaya Menfi Tespit verilmesine engel olmaktadır. Söz konusu sakıncaların ortadan
kaldırılması ve dolayısıyla Rekabet Hukuku esaslarının ihlal edilmesine engel olunması
amacıyla verilerin toplanması ve dağıtılması aşamalarında aşağıdaki prensiplere
uyulması gerekmektedir:
1. Miktara ilişkin verilerin (üretim, satış, stok, ihracat vb.) gösterildiği tablolar, bu tür
verilerin teşebbüs veya ekonomik birlik teşkil eden teşebbüs grupları bazında
bilinmesine imkan vermeyecek şekilde hazırlanmalıdır. Bu nedenle tablolarda 1270
yalnızca her coğrafi bölge için toplam üretim, satış, ithalat, ihracat ve stok bilgilerine
yer verilmeli; bir bölgedeki teşebbüs ya da ekonomik birlik teşkil eden teşebbüs
grubunun sayısı üçten az ise, söz konusu bölgeye ilişkin veriler, bireysel bazda

14 Rekabete duyarlı temel veriler: Fiyatlar, Üretim, Kapasite, Ticaret.
02-06/51-24
26
hesaplanmalarına imkan vermeyecek şekilde çevre bölgelerden birinin verileriyle
birleştirilerek (toplanarak) tablolaştırılmalıdır.
2. Herhangi bir veri grubuna dayanılarak teşebbüslerin birbirleriyle karşılaştırıldığı
tablolar hazırlanmamalıdır.
3. Tablolarda yer alan istatistiki veriler teşebbüs temsilcilerinin biraraya geldiği
toplantılarda hiçbir görüşmeye ve tartışmaya konu edilmemelidir.
4. Dağıtılan istatistiklere ek olarak teşebbüslerin karşılıklı rekabetçi davranışlarını 1280
etkileyebilecek herhangi bir yorum, analiz veya tavsiyeye yer verilmemelidir.
5. Her bir ürün türünden belirli bir dönemde üretilen miktarların gösterildiği tablolar bu
listedeki bireysel bilgilerin açıklanmamasına yönelik prensiplere aynen uyularak
hazırlanmalıdır. Bunun için, ürün türleri en fazla üç gruba ayrılarak bölgesel
toplamlar halinde yayınlanmalıdır.
6. Fiyatların, üretimin, satışların ve kapasite kullanım oranlarının gelecekteki
durumlarına dair tahminler yapılmamalıdır.
7. Teşebbüs Birlikleri, verilerin toplanması ve tablolaştırılması ile görevli olan kişilerin,
rekabete hassas bilgileri (özellikle teşebbüslerden toplanmış bireysel miktar
verilerin) Birlik üyelerinden ve üçüncü kişilerden gizli tutmalarını sağlamalıdır. 1290
8. Belirli bir teşebbüse ilişkin rekabete hassas bilgilerin anlaşılması ihtimali varsa
özetler ve toplamlar dahi yayımlanmamalıdır.
9. Aylık verileri gösteren tablolar, ilgili ayın bitiminden itibaren iki ay geçmeden
dağıtılmamalıdır.
10. İstatistiki bilgi talep eden kamu kuruluşları (DİE, DPT vb.) ile ilişkilerin aynen
sürdürülmesinde sakınca yoktur.

Başvuruya konu olan uygulamanızın Menfi Tespit kapsamında
değerlendirilebilmesi için yukarıda sayılan prensipler doğrultusunda yeniden
düzenlenmesi ve uygulamanın düzeltilmiş halini gösteren taslak tabloların ivedilikle 1300
Kurumumuza intikal ettirilmesi gerekmektedir.”

3) Bu yazı üzerine, TÇMB tarafından gerekli koşullar yerine getirilmiş ve bu
durum tüm üyelere, 22.05.1998 tarihinde TÇMB Yönetim Kurulu Başkanı Ayduk
ÇELENK ve Genel Koordinatör Yavuz BAYAR imzalı, “Birliğimizin faaliyetleri hakkında
Rekabet Kurumu’na yapmış olduğumuz, müracata adı geçen kurum tarafından verilen
cevabi yazı ilişikte sunulmuştur. Yazıdan da anlaşılacağı gibi Birliğimiz üreticilerinden
aylık ve devre olarak klinker, çimento üretimi, iç satış, ihracat ve ithalat rakamları ile
klinker ve çimento stok rakamlarını almaya devam edecektir. Ancak, Birliğimiz bu
rakamları Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet İstatistik Enstitüsü ve diğer isteyen resmi 1310
kuruluşlar dışındaki üyelere veya üçüncü şahıslara üretici bazında hazırlanmış olan
bölgesel sonuçları ihtiva eden tabloları iki ay gecikmeli gönderecektir. Birlikçe toplanan
bu istatistiki değerler gizlilik içinde muhafaza edilecektir. Bilgilerinizi ve gereğini rica
ederiz” şeklindeki yazı ile bildirilmiştir.

4) TÇMB’nin şu anki Genel Koordinatörü Murat TOKSÖZ, Raportörler tarafından
yöneltilen sorulara şu cevapları vermiştir:

“Soru: Birlik’e hangi teşebbüsler üyedir?
Cevap: Birliğimize, Uzan grubu dışında Türkiye’de klinker ve çimento üretimi 1320
yapan tüm teşebbüsler üyedir. Birliğimize üye olabilmek için klinker ve çimento
üretiminin bir arada gerçekleştirilmesi gereklidir. Dolayısıyla yalnızca çimento üreten ya
da paketleyen teşebbüsler üye değildir.
Soru: Üye teşebbüslerden Birlik’e fiyat konusunda veri transferi olmakta mıdır?
Cevap: Hayır.
02-06/51-24
27
Soru: Üye teşebbüslerden Birlik’e yapılan üretim ve satış miktarına ilişkin bilgi
aktarımı nasıl bir prosedüre tabi tutulmaktadır?
Cevap: Üye teşebbüslerden üretim ve satış miktarına ilişkin bilgiler Birlik web
adresine gelir. Bilgisayar sistemimiz uyarınca bana gelen bu bilgiler, tarafımdan
kullanıma hazır hale getirilmek üzere, Birlik personeli Kerem ERŞEN’e aktarılır. Benim 1330
herhangi bir nedenle Ankara’da bulunmadığım dönemlerde ise, yerime vekalet eden Ar-
ge Direktörü Prof.Asım Yeğinobalı tarafından bu görevliye aktarılır. Dolayısıyla, Rekabet
Kurulu’nun ilgili kararından bu yana, teşebbüsler tarafından üretim ve satış bilgilerini,
ham hali ile yalnızca iki kişi (Genel Koordinatör veya onun olmadığı dönemlerde yerine
vekalet eden kişi ile verileri hazırlayan görevli) görebilmektedir. Bunlar dışında hiç kimse,
Birlik Yönetim Kurulu Başkanı dahil olmak üzere, veriler Kurulunuz kararına uygun hale
gelmeden göremez.”

TÇMB’nin belirlenen ilkelere aykırı hareket ettiğini gösteren hiçbir delil
bulunamaması, Murat TOKSÖZ’ün sözlerini desteklemektedir. 1340

Bilgi değişiminin önemi şu belgelerle de ortaya konabilir:

3. 04.07.1994 tarihli Oyak Çimento İştirakleri Koordinasyon Toplantısı
Tutanağı’ndaki “…Üretim ve satış planlaması kontrolünün Çimento Müstahsilleri
Birliği’nce yapılabileceği, her fabrikanın kendilerine verilen kontenjan çerçevesinde
yaptığı satışı Birliğe bildirmesi, kontenjanına göre ilgili ayda aşağı veya fazla sattıysa
fiyatını aşağı yukarı çekerek bir sonraki ay telafi yoluna gidilmesinin mümkün olabileceği,
kontrol için gerekirse her ay toplantı tertiplenebileceği, fazla üretimin ise ihracata
yöneltilmesi gerektiği belirtilmiştir...” ifadesi, yapılan anlaşmaların devamını sağlamak 1350
için satış miktarlarının bilinmesinin önemini göstermektedir.

4. 07.10.1997 tarihli Esçim III. Stratejik Planlama Komitesi Toplantı Raporu’nda yer
alan Genel Müdür Sadık AKALAN’ın, “Afyon’un 1996 yılına göre 54.000 ton fazla satışı
var. Denizli ve Afyon ucuz satışlarını kontrol edemiyor, normalde Antalya yöresine
gönderiyor. Fakat bizim bölgemize kaçak girişler oluyor…” şeklindeki sözleri, aylık satış
miktarlarının bilinmesinin yarattığı aşırı şeffaflığı ortaya koymaktadır. Bu şeffaflık bir
sonraki bölümde değinileceği üzere, bayilerin sektörde yarattığı rekabetçi etkilerin
tespitine imkan ve dolayısıyla dikey kısıtlamaların getirilmesine sebebiyet vermektedir.
1360
Sektördeki teşebbüsler, gerek TÇMB vasıtasıyla üye oldukları Cembureau
istatistik kurallarından gerekse de Rekabet Kurumu-TÇMB arasındaki yazışmalardan
dolayı konunun önemini bilmektedir; hatta bazı teşebbüsler, savunmalarında, sektörün
rekabet hukuku bakımından miladının TÇMB’nin üyelerine gönderdiği yazı ile başlaması
gerektiğini ifade etmiştir. TÇMB’nin belirlenen ilkelere uygun şekilde faaliyetlerini
sürdürdüğü düşünüldüğünde, teşebbüslerde bulunan rakiplere ilişkin satış miktarı ve
diğer verilerin tek açıklaması, teşebbüslerin, konunun hassasiyetine rağmen, birbirleri ile
bilgi değişimi içinde bulunduğudur.

G.2.4.2. Savunmalar ve Bu Savunmalara İlişkin Değerlendirmeler 1370

Soruşturma kapsamındaki teşebbüsler, yukarıda yer verilen tespitlere ilişkin
olarak, “‘her fabrika bünyesinde bulunan piyasa araştırmacıları ve analiz uzmanlarının,
rakip teşebbüslerin satış fiyatı ve miktarı vb. bilgilerini, piyasanın şeffaf yapısı, SPK’ya
bağlı şirketlerin üçer aylık kesin üretim ve satış rakamlarını yayımlamaları, yıl sonu
faaliyet raporları, TÇMB’den temin edilen veriler gibi etkenler sayesinde kesinliğe yakın
bir oranda tahmin edebildiğini’ iddia etmekte; dolayısıyla, bu nitelikteki bilgilerin edinimi
02-06/51-24
28
için teşebbüsler arasında bir iletişimin kurulmasına ihtiyaç bulunmadığı” savunmasını
ileri sürmektedir.
1380
Kurul, bir teşebbüste yapılan yerinde incelemede bulunan rakiplere ait bilgilerin,
piyasadaki araştırmalarla elde edilebileceğini (örneğin, alıcılara duyurulmuş fiyatlar,
mevzuat gereğince yayımlanmış veriler) tespit etmişse, bunları zaten teşebbüsler
arasındaki koordinasyonu gösteren deliller olarak kullanmamaktadır. Buna karşılık,
soruşturma kapsamındaki teşebbüslerin ileri sürdüğü yöntemlerle de, ilerleyen
bölümlerde gösterilecek kadar yakın tahminlerin yapılması mümkün değildir. Kaldı ki,
yapılan yerinde incelemelerde, “...’nın verdiği-...’dan alınan bilgiler” gibi ifadelerin yer
aldığı belgeler de bulunmuştur. Ancak vurgulamak gerekirse, bunlar olmasaydı dahi,
yukarıdaki nitelikteki belgeler delil olarak kullanılabilir.
1390
G.2.5. ÇİMENTO SEKTÖRÜNDE DİKEY KISITLAMALAR

G.2.5.1. Tespitler

Çimento sektöründeki dikey kısıtlamalara ilişkin olarak değerlendirme yapabilmek
için, öncelikle, sektörde kullanılan fiyatlandırma sistemi açıklanmalıdır. Soruşturma
kapsamındaki teşebbüslerin hemen tamamı “birden fazla baz noktası sistemi” olarak
adlandırılan sisteme benzer bir fiyatlandırma politikası uygulamaktadır. Bu uygulamalar,
Amerika Birleşik Devletleri [ABD] Yüksek Mahkemesi tarafından 1948’de yasaklanan15
sisteme benzemektedir. Benzerlik, örnek olarak alınan aşağıdaki belgede belirtildiği 1400
üzere, diğer çimento fabrikalarının, satış yaptıkları bölgeye en yakın çimento fabrikasının
o bölgeye uygulamakta olduğu fiyata uygun fiyatla satış yapmasından
kaynaklanmaktadır:

1. “Bolu Çimento Sanayii A.Ş.’nin Tüketiciyi Koruma ve Rekabetin Korunması
Hakkındaki Kanunlar İle İlgili Görüş ve Düşünceleri” başlıklı yazıda, “…Bolu Çimento
diğer tüm fabrikaların yaptığı gibi hinterlandı içerisinde her bölgeye en yakın çimento
fabrikasının o bölgeye uygulamakta olduğu fiyata uygun fiyat tespit ederek, satışlarını
yapmaktadır…” denilmektedir.
1410
Uygulanan sistemde fiyat, diğer fabrikaların bir bölgeye geliş maliyetine göre
belirlendiği için genelde fabrika merkezlerindeki fiyat seviyesi de yüksek olmaktadır.
Ancak bazen arz-talep dengesi içinde İstanbul, Ankara gibi bölgelerde daha yüksek fiyat
seviyesi oluştuğundan, fabrika merkezine aynı mesafedeki iki bölgede fiyat farklılıkları
meydana gelmekte ve aşağıdaki yasaklamalar söz konusu olmaktadır:

2. Baştaş’tan alınan 09.08.1994 tarihli Yıldırımlar Ltd.Şti. tarafından imzalanmış
taahhütnamede, “Fabrikanızdan bant teslimi torbalı alacağım çimentoları Kırıkkale civarı
ilçe ve kasabalarında pazarlayacağımdan hiç bir surette Ankarada satmıyacağıma
taahhüt ederim” ifadesi yer almaktadır. 1420

Bu belgelerde de görüldüğü üzere, fabrikaya yaklaşık olarak aynı mesafedeki iki
bölgeden birindeki fiyat seviyesi geleneksel olarak daha yüksek olduğu için, düşük fiyatlı
bölgedeki bayilerin, yüksek fiyatlı bölgeye satış yapması engellenmeye çalışılmaktadır.

Türkiye’de uygulanan sistemin ABD’dekinden farklılığı ise, standart nakliye
tarifelerinin olmamasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle ABD’de sistem, bir kez
kurulduktan sonra sürekli olarak fiyatların aynı olmasını sağlarken; ülkemizde, nakliyenin
bayiler tarafından karayoluyla yapılmasının getirdiği aşağıda değinilecek görece

15 Federal Trade Commission v. Cement Institute, 333 U.S. 683 (1948).
02-06/51-24
29
belirsizlik, nakliye maliyetlerinde farklılık, dolayısıyla da, eğer yapılıyorsa, anlaşmaların 1430
yenilenmesi gereğini doğurmaktadır. Nitekim aşağıdaki belge, sistemin bu zayıf
noktasını vurgulamaktadır:

3. Set Afyon Pazarlama ve Satış 3 Yıllık Plan Sunumu-Kuvvetli ve Zayıf Yönler
Analizi’nde, “Fiyatlar”a ilişkin olarak belirtilen zayıf yönlerden birisi, “fiyatlarımızın bant
teslimi olması, tüketiciye ulaşan fiyatları kontrol edememiz” ifadesidir.

Bu sistem, Türkiye’de olduğu gibi, bayilerin nakliye araçlarına dayanan bir
dağıtım sistemi ile birlikte kullanılmak istenirse ne olur? Böyle bir durumda bayiler, doğal
olarak, çimentoyu en yüksek fiyatlı bölgelerde satmak isteyecektir. İşte bu noktada 1440
bayiler üzerinde kontrol ve yaptırımlar devreye girmektedir. Kontrol amacına yönelik
olarak bölgelere göre farklı ambalaj uygulaması, nakliye vasıtalarının takibi, malın farklı
bölgeye gittiğini ihbar eden bayilere ödül verilmesi gibi yöntemler söylenebilir.
Yaptırımlar ise, bayilere verilen çimento miktarında kısıtlamalarla başlamakta, alınan
bölge ile satılan bölge arasındaki fiyat farkı kadar ya da önceden belirlenen miktarda
ceza verilmesi ile devam etmekte ve mal verilmemesine hatta sözleşmenin feshine
kadar uzanabilmektedir.

Bu uygulamaların, Türk rekabet mevzuatına göre üzerlerine en fazla, “anlaşma
bölgesi dışında müşteri aramama, şube açmama ve dağıtım deposu kurmama” şeklinde 1450
aktif satış yasağı yükümlülüğü getirilebilecek bayilere ilave sınırlama getirdiği açıktır.
Çünkü mevcut sistem aktif-pasif satış16 ayrımı gözetmeden, malın alındığı bölgeye
gitmesini şart koşmaktadır. “Açık ihlal” kabul edilen bu hususun, bazı savunmalarda
iddia edildiği üzere “rule of reason” analizine tabi tutulması gerekmemekle birlikte, soru
işaretlerini gidermek için bu sisteme ilişkin geniş bir analiz yapılacaktır.

Aşağıdaki belgeler, bazı savunmalarda belirtildiğinin aksine, yapılan
uygulamaların, düşük fiyatlı bölge ürünlerinin, yalnızca fabrika çevresine ya da daha
yüksek fiyatlı bölgelere gitmemesi için alınan tedbirler olmadığını göstermektedir:
1460
4. Raportörler tarafından yöneltilen “Bölgelere göre çimentoyu farklı ambalajla
satma uygulaması ne zaman başladı? Bu uygulama nasıl ve neden yapılmakta?”
sorusuna, Çimsa Kayseri Öğütme ve Paketleme Tesisi Müdürü Necmi ÖZÇELİK ve
Muhasebe Şefi Sadık ALTEKİN, “...Uygulama, yalnızca Kayseri ile dış piyasa arasında
fiyat farkı olduğu zamanlarda değil; olmadığı zamanlarda da yapılmaktadır...” cevabını
vermiştir.

Kayseri ile dış piyasa arasında fiyat farkı olmadığı zamanlarda dahi farklı ambalaj
uygulamasının yapılması, amacın yalnızca düşük fiyatlı bölge malının, yüksek fiyatlı
bölgede satılmasını engellemek olmadığını göstermektedir. 1470

5. OYSA Niğde Genel Müdürü Adil EROL, “…Satışlarımızın (99 yılında) 70.000 tonu
demiryoluyla yaptık. Demiryolu güzergahı Ereğli, Karaman, Konya ve Kayseri, Sivas
etekleri, Kırıkkale ve Ankara şeklinde gider. Demiryoluyla nakliye, karayoluna göre daha
ucuz. Demiryoluyla satışta, mal nereye gidecekse ordan başka bir yerde boşaltılmaz...”
şeklinde bir ifadede bulunmuştur.

6. OYSA Niğde bayisi H… A… “Ben Karaman’da satış yapıyorum. Karaman dışına
satış yapmam fabrikayla (OYSA Niğde) yaptığımız bayilik anlaşmasına aykırı olur.
Fabrika bize bayiliği verirken Karaman’da satış yapacaksın dedi, dışarıya satış 1480

16 Bu kavramlara ilişkin daha ayrıntılı açıklama, “Çimento Sektöründe Dikey Kısıtlamalar” başlığı altındaki “Savunmalar
ve Bu Savunmalara İlişkin Değerlendirmeler” bölümünde yapılacaktır.
02-06/51-24
30
yapmıyoruz bu yüzden…Karaman’da OYSA Niğde çimentonun mavi torbası
satılıyor…OYSA Niğde’den çimento demiryoluyla geliyor bize…” şeklinde bir ifadede
bulunmuştur.

OYSA Niğde Genel Müdürü’nün “Demiryoluyla satışta, mal nereye gidecekse
ordan başka bir yerde boşaltılmaz” ifadesi üzerine görüşülen Karaman OYSA Niğde
bayisinin ifadeleri, malın nakliye vasıtası gereği fabrika merkezine boşaltılma imkanı
olmasa bile, farklı ambalaj uygulamasının yapıldığını ve bayilerin başka bölgelere satış
yapmaması konusunda uyarıldığını göstermektedir.
1490
Aşağıdaki belge, bazı savunmalarda belirtildiğinin aksine, çimentonun satıldığı
bölgeye gitmesinden sonra yeniden satışının nereye yapıldığına karışılmadığı iddiasını
çürütmektedir:

7. BÇS Devrek-Beycuma TEDA bayisi Kısmet Cin, bölgesi dışında satış yaptığı için
verilen ceza üzerine, 05.05.1999 tarihinde BÇS’ye gönderdiği yazıda, “sevkedilen
malzemenin, Bolu’dan doğrudan Karadeniz Ereğli’ye sevk edilmediğini; ekteki
29.04.1999 tarih, 2962 nolu sevk irsaliyesi ile, Beycuma’dan satıcının kendi deposundan
yükleyip Karadeniz Ereğli’ye naklettiğini; firma olarak Bolu Çimento Fabrikası’ndan
yapılan sevkıyatlardan sorumlu olmaları gerektiğini; satıcıların kendi deposuna indirdiği 1500
çimentoyu sattığı yeri devamlı kontrol etmelerinin mümkün olmadığını” belirtmiştir. Bu
yazıya, 18.05.1999’da, “29.04.1999 günü 67 EY 115 plaka nolu aracın fabrikamızdan
ayrılış saati 10.25 olarak kayıtlarımızda mevcuttur. Söz konusu araç 15.00’de Beycuma
için almış olduğu çimentoyu Kdz.Ereğli’ye fabrikamızdan almış olduğu gibi 25 ton olarak
boşaltmıştır. Söz konusu edilen çimentonun Karaman’da bulunan depoya yıkıldığı,
oradan da Ereğli’ye götürüldüğü savı uygun değildir. Kaldı ki, o şekilde bile çimentonun
taşınması şirketinizi bağlı kılacaktır...” şeklinde cevap verilmiştir.

Aşağıdaki belgeler, bazı savunmalarda belirtildiğinin aksine, çimentonun satıldığı
bölgeye gitmesi ile oluşan nakliye dahil maliyetin, malın başka bir bölgeye gitmesini veya 1510
fabrika merkezine geri dönmesini zaten iktisadi olarak engellediği iddiasını
çürütmektedir:

8. “Bolu Çimento Sanayii A.Ş.’nin Tüketiciyi Koruma ve Rekabetin Korunması
Hakkındaki Kanunlar İle İlgili Görüş ve Düşünceleri” başlıklı yazıda, “…bazı Çimento
gruplarının (örneğin; Uzanlar) Çimento sektörünün yanında daha öne çıkartmaya
çalıştıkları bankacılık sektörüne kaynak sağlamak üzere maliyet fiyatlarına çimento
satmaları BÇS’nin ve diğer fabrikaların bu ortak hinterlandda çimento satışlarında
sıkıntılar yaratmaktadır. Bu tip yerlerde tüketiciyi ve rekabeti koruma kanunları yönünden
problemler çıkabileceği düşünülmektedir. Ayrıca BÇS, Bolu’dan uzaklaştıkça yukarıdaki 1520
nedenlerle fiyatlarında nakliye fiyat farklarını karşılamaktadır. Bu durumda da tabi olarak
örneğin bant çıkışı fiyatlar bazında Bolu, Düzce, Gerede fiyatları en yüksek, Kastamonu
fiyatları ise en düşük fiyatlar olmaktadır. Bu da tüketiciyi koruma kanunu açısından
sakınca yaratabilir düşüncesindeyiz” denilmektedir.

9. Raportörler tarafından yöneltilen “Bartın bölgesi fiyatlarınızın genellikle diğer
bölge fiyatlarınızdan daha düşük olması neden kaynaklanmaktadır?” sorusuna, BÇS
Genel Müdürü İsmail ERKOVAN ve Genel Müdür Yardımcısı Memiş VANLI, “Bu bölgede
faaliyet gösteren ana fabrika, ABD Doları üzerinden fiyat belirlemektedir. Bu nedenle
geçtiğimiz senelerde ilgili bölge fiyatları çok düşük kalmıştır” cevabını vermiştir. 1530

02-06/51-24
31
Yukarıdaki belgeler, TÇMB üyesi olmayan Uzan grubuna ait Bartın fabrikası
nedeniyle, bu bölgedeki fiyat seviyesinin çok düşük oluştuğunu ortaya koymaktadır.
Diğer bölgelerle bu il arasındaki büyük fiyat farkı şu sonucu doğurmaktadır:

10. Set Ankara’dan Set Group’a 16.02.2000’de gönderilen yazıya göre, Set
Ankara’nın Bartın torbalı çimento fiyatı 14.000.000 TL/ton’dur. İlgili belgede, bizzat Set
Ankara Satış Müdürü tarafından Ankara–Bartın nakliye maliyeti 4.000.000 TL/ton olarak
belirlenmiştir. Aynı dönemde, Ankara Merkezi’ndeki torbalı çimento fiyatları 25.000.000
TL/ton’dur. Dolayısıyla, çift yönlü nakliyenin nakliye maliyeti üzerine getireceği olumlu 1540
etkiler gözardı edildiğinde bile, Bartın bölgesi bayisi, satın aldığı çimentoyu tekrar
Ankara’ya getirerek, fiyatların anlaşma ile belirlendiği bu pazarda büyük bir karla satış
yapabilecektir. Bu durumun, yapılan anlaşmayı sürdürülemez hale getireceği açıktır.
Bartın fabrikası satış yaptığı için, fiyatların düşük seyrettiği diğer bölgelerden de, malın
tekrar geriye gönderilmesi halinde bile, Ankara’daki fiyatlardan daha düşük fiyat elde
edileceği tablo incelendiğinde görülecektir.

Örnekleme yolu ile alınarak değinilen ve teşebbüslere ilişkin bölümde daha da
artırılacak belgeler, sektördeki dikey kısıtlamalara ilişkin olarak yapılan çeşitli
savunmaları çürütmektedir. Bu durumda, uygulamaların asıl amacının ne olduğunu 1550
ortaya koymak gerekmektedir:

Birinci amaç, rakip teşebbüslerin karlı olduğu halde anlaşma veya tek taraflı şirket
politikasına bağlı olarak girmediği fabrika çevresinde, elde edilen hakim durum veya
pazar gücüne bağlı olarak yüksek fiyat uygulayabilmektir. Yukarıda değinilen sistem,
fiyat farklılaştırılmasının ana koşulu olan pazarların bölünebilmesine imkan vermekte;
hakim durumun veya pazar gücünün bulunduğu pazarlarda, diğer pazarlardaki fiyat
seviyesinden etkilenmeden yüksek fiyat uygulanarak kar maksimizasyonu
sağlanmaktadır. Bu uygulamayı tam olarak yapmayan teşebbüsler ise sektörde “zayıf”
olmakla nitelendirilmektedir: 1560

11. Set Afyon’un rakiplerine ve pazarına ilişkin, 30.06.2000 tarihli çalışmada, Göltaş
Fabrikası’nın zayıf yönlerinden birinin, “Bölge fiyatı uygulayamaması, genel fiyatlarını
düşürmesi karlılığını düşürmektedir” şeklinde belirlenmesi dikkat çekicidir.

İkinci amaç, fiyatların rekabet neticesinde düşük seviyede gerçekleştiği pazarlar
ile anlaşma bölgeleri arasında ayrım yapabilmektir. Bartın ve Ankara bölgesi fiyatları
arasındaki ilişki, bu amacın açık bir örneğidir.

Çimento üreticilerinin fiyatlar farklı olmasa bile malın alındığı bölgeye gitmesini 1570
istemelerinin sebebi ise, Kurul’un 27.06.2000 tarih ve 00-24/255-138 sayılı “Maya
Kararı17” ile yasakladığı konuya ilişkindir; bayiler vasıtasıyla sektöre gelebilecek
rekabetin engellenmesi...

Nakliye maliyetlerine ilişkin bölümde “Nakliye maliyetlerini, yukarıdaki reel etkiler
yanında, bazı savunmalarda da belirtildiği üzere, nakliyenin kim tarafından, hangi saikle
yapıldığı da etkilemektedir” ifadesi kullanılmıştı. Bu savunmalardan ve benzer
düşüncelerin tekrarlandığı diğer belgelerden alıntılar aşağıdadır:

12. Set Group teşebbüslerinin savunmasında, “Nakliye maliyeti prensip olarak 1580
ulaşılacak bölgeye göre farklılık göstermenin yanı sıra, kimin aracı ile yapıldığına göre
de değişiklik gösterebilir. Örneğin, bayilerin kendi kamyonları ile yaptıkları nakliyelerin
maliyetinin kontrolü kendilerine aittir ve müşteriye ulaşan fıyatı etkilemektedir. Üçüncü

17 29.11.2000 tarih ve 24245 sayılı Resmi Gazete.
02-06/51-24
32
şahıslara yaptırılan nakliyelerde ise bundan farklı olarak nakliyeci fırma fıyatlarına
bağımlı bir maliyet oluşmaktadır. Kullanıcının kendi araçları ile yaptığı nakliyede ise
nakliye maliyetini belirlemek kullanıcının tasarrufundadır…” denilmektedir.

13. OYSA Niğde’nin savunmasında, “Bölgelerarası ticaret ancak belli boyutlarda
olabilmektedir. Bunun en önemli nedeni ise bazı bölgelerdeki aşırı üretim fazlasının
kısmen eritilmesi ve en önemlisi herhangi bir bölgeye başka amaçla zaten giden ulaşım 1590
araçlarının daha ekonomik kullanım için bir nevi pasif satış şeklindeki tamamlayıcı
ticarettir. Örneğin ticaretin yoğun olduğu bölgelerden gelen ya da bu bölgelere giden
taşımacılar ulaşım maliyetini düşürmek için bu bölgelere çimento götürebilmektedir…”
denilmektedir.

14. Raportörler tarafından yöneltilen “Torbalı çimentonun aksine, dökme çimentoda
satışlar genellikle fabrikanın bulunduğu il merkezinde oluyor. Bunun sebebi nedir?”
sorusuna, OYSA Niğde Genel Müdür Yardımcısı Şefik ÖĞRETEN ve Satış Şefi Adnan
YILMAZ’ın verdiği cevaptan yapılan, “Dökme çimento nakliyesinin yalnız bu işe tahsis
edilebilen özel silobas gerektirmesi nedeniyle dökme çimento nakliyesi torbalı çimento 1600
nakliyesinden 1,5-2 kat daha maliyetlidir. Bu durum da, torbalı çimentodan farklı olarak
dökme çimentonun fabrikadan uzak bölgelere satışını engellemektedir. Buna karşılık
bölgemizdeki çimento bayileri aynı zamanda diğer inşaat malzemelerinin de satıcılarıdır.
Kamyon sahibi olan bu satıcılar nakliyecilik hizmeti de yapmaktadır. Söz konusu satıcılar
çimentoyu götürdükleri yerden sebze, buğday, briket gibi ürünleri kamyonlarına doldurup
çift yönlü nakliye avantajına sahip olmaktadır. Bu da torbalı çimentonun daha uzak
bölgelere satılabilmesini sağlamaktadır” şeklindeki alıntı ilginçtir.

15. Raportörler tarafından yöneltilen “Şirketinizde yapılan yerinde incelemelerde
alınan bazı belgelerde “bayi karı” ifadesi geçmektedir. “Bayi karı” neyi ifade etmektedir? 1610
Bayilerinizin satış fiyatını belirlemekte misiniz?” sorusuna, Fabrika Direktörü Atilla
YILDIZ ve Pazarlama ve Satış Müdürü Sinan SEVDİN’in verdiği cevaptan yapılan, “Bayi
karını etkileyen ikinci unsur nakliyedir. Çimento bayilerinin hemen hepsinin kendilerine
ait kamyonları vardır ve bunlarla nakliyecilik de yapmaktadır. Bu nedenle örneğin, Kulu
bayisi Ankara’ya herhangi bir mal taşıyıp dönüşte fabrikamızdan çimento alır. Bu malı
Kulu’da alış maliyetine satsa bile çift yönlü nakliyeden dolayı gizli bir kar elde eder. Bayi
karını etkileyen üçüncü unsur ise bayilerin aynı zamanda diğer inşaat malzemelerinin de
(demir, briket, tuğla, kireç vb.) alım-satım işi ile uğraşmasıdır. Bu nedenle örneğin,
bayiler bir alıcıya demir satışından kar elde edecekse, çimentodaki karından feragat edip
maliyetine satabilir...” şeklindeki alıntı kayda değerdir18. 1620

16. Set Afyon’un rakiplerine ve pazarına ilişkin, 30.06.2000 tarihli çalışmada, Göltaş
Fabrikası’na ilişkin olarak, “Tehditler” başlığı altında, “Kütahya bölgesinden Kömür
gitmesi nedeniyle bu bölgeye uygun nakliye imkanı vardır”; “Afyon’dan Antalya bölgesine
Tuğla gitmesi nedeniyle, bölgemize çimento gelmesi bakımından uygun nakliye
bulunması” ifadeleri; Denizli Fabrikası’na ilişkin olarak, “Kütahya bölgesinden Kömür
alması nedeniyle, bu bölgeye çimento sevkıyatında uygun nakliye bulunması” cümlesi
ve Konya Fabrikası’na ilişkin olarak, “Afyon’dan Konya bölgesine Tuğla gitmesi
nedeniyle bölgemize uygun fiyatla çimento nakliyesi olması” ifadesi yer almaktadır.
1630
Hemen belirtmek gerekir ki, çimento yeniden satıcılarının kendi nakliye
maliyetlerini belirlerken baktıkları yegane faktör, çift yönlü nakliye değildir. Daralma
dönemlerinde, nakliye vasıtalarının boş kalmaması için, kar marjından fedakarlık
edilerek nakliye yapılabilmektedir:


18 Benzer cevaplar, Baştaş ve YLOAÇ’ta hazırlanan tutanaklarda da yer almaktadır.
02-06/51-24
33
17. Set Afyon’dan 04.02.1999’da Set Group’a gönderilen yazıda, “…Bölgeye nakliye
fiyatımızın 1.700.000 TL/ton olması nedeniyle, bayimize 40 Ton çimentonun 10+10 gün
vadeli, 10.500.000 TL/ton fiyatla verilebilmesi hususunu onaylarınıza arz ederiz” ifadesi
yer almaktadır. Set Group’tan verilen cevapta ise, “Uygundur. Ancak bundan sonra
nakliye fiyatlarını daha konservatif hesap edin. Bu kriz dönemlerinde bayi arabaları 1640
maliyetine çalışmalı” denilmektedir.

Yukarıdaki belgelerden çıkarılabilecek sonuç, asıl işleri nakliyecilik olan ya da
kendilerine ait kamyonları ile aynı zamanda nakliyecilik de yapan çimento satıcılarının,
formül ve diğer reel etkenlerden bir ölçüde bağımsız olarak nakliye maliyetlerini
belirleyebildikleri ve bu sayede, uygun gördükleri bölgelere satış yapabilme imkanına, en
azından teoride sahip olduklarıdır. Kaldı ki çimento satıcısı Ramazan Azboz’un tutanağa
geçen “Bölge dışına satışın güvenle ilgisi yok. Peşin para getiren herkese mal satılır. O
yüzden güvenseniz de güvenmeseniz de bölge dışından gelen şahsa mal satılır; peşin
para veriyorsa” şeklindeki ifadesi düşünüldüğünde, bazı savunmalarda öne sürülen 1650
“bayilerin ticari kapasiteleri müsait değil” tezi de çürütülmektedir. Bu unsurlara, gerek
yukarıda değinilen gerekse de örneğin BÇS’nin savunmasında, “Bolu-Gerede’de bir ton
çimento fiyatı 31 ABD doları iken, Marmara Bölgesi’nde 35-38 $; Akdeniz Bölgesi’nde
35-42 $’dır” denilerek belirtilen bölgeler arası büyük fiyat farklılıkları eklendiğinde, paralel
ticaret için gerekli bütün şartlar bir araya gelmiş demektir. Ancak bölgeler arası ticaretin,
anlaşma ya da tek taraflı şirket politikaları neticesinde oluşan ve en başta da rakiplerin
ana pazarına girilmemesi kuralının geldiği çeşitli pazar dengelerini bozacağı açıktır. Bu
nedenle bayilerin satış bölgeleri kontrol altına alınmak istenmekte ve çoğunlukla da,
Ankara’dan İstanbul’a çimento satışının varlığına rağmen BÇS’nin savunmasındaki ifade
ile, “Türkiye'nin başkenti ile en büyük şehrini bağlayan yolun ortasında bulunan Bolu-1660
Gerede pazarında”, yine bizzat bu şirketin belgelerine göre %100'e yakın bir pay ortaya
çıkabilmesini sağlayacak kadar başarılı olunmaktadır. Bu kontrol yeterince
kurulamadığında ise, aşağıdaki durumlar meydana gelmektedir:

18. Oyak Genel Müdürlüğü’nden, BÇS’ye, 01.11.1999 tarihinde gönderilen 2000 yılı
bütçe mesajı hakkında yazıda, “...Rekabeti Koruma Yasası’na uygun olarak bayilik
sistemlerinde denetim artırılacak ve fiyat rekabetine neden olan bölge dışına kaçış ve
sızıntılar önlenecektir. Bayilik sözleşmeleri, bu amaçla gözden geçirilecek ve cezai
yaptırımlar ağırlaştırılacaktır…” ifadesi yer almaktadır.
1670
19. 07.10.1997 tarihli Esçim III. Stratejik Planlama Komitesi Toplantı Raporu’nda,
Genel Müdür Sadık AKALAN’ın, “Afyon’un 1996 yılına göre 54.000 ton fazla satışı var.
Denizli ve Afyon ucuz satışlarını kontrol edemiyor, normalde Antalya yöresine
gönderiyor. Fakat bizim bölgemize kaçak girişler oluyor…Kütahya’da savaş etkili, Simav
ve Tavşanlı’daki bayiler sadakatli davranıyorlar. Bir yolla müşterilerini tutmasını biliyorlar.
Perakende satıcılar üç kağıtçı, güvensiz. Eskişehir’de de büyük bayiler iyi niyetli
davrandı, küçük bayiler ise yabancı çimentoları şehir içine sokmadan inşaatlara direk
boşaltma yaptılar...” şeklindeki sözleri tespit edilmiştir.

20. Raportörler tarafından yöneltilen “Diğer çimento şirketleri Eskişehir’de satış 1680
yapabiliyor mu?” sorusuna, Esçim Genel Müdürü Sadık Akalan, “Buraya gelecek olan
fabrikanın örneğin Ankara’dan gelecek olan fabrikanın ton başına 5 milyon TL nakliyeyi
fazladan öder. Bu nedenle gelmesi mantıklı değil ama bazen kaçaklar oluyor” cevabını
vermiştir. Bu sözler, 07.10.1997 tarihli rapordaki “...küçük bayiler ise yabancı çimentoları
şehir içine sokmadan inşaatlara direk boşaltma yaptılar...” ifadesine anlam
kazandırmaktadır. Küçük bayiler, sektörde “kaçak” olarak tanımlanan kontrol dışı
çimentoları, yukarıda değinilen nakliye maliyetini etkileyen faktörler neticesinde zaman
02-06/51-24
34
zaman Eskişehir’e getirmekte ve bu durum Eskişehir’de kurulmak istenen dengeleri
bozmaktadır.
1690
21. Set Ankara Satış ve Pazarlama 3 Yıllık Plan Güçlü ve Zayıf Noktalar Analizi’nde,
“Fiyat” başlığı altında, zayıf yön olarak, “rakip fabrikaların bayilerini kontrol edememeleri”
ifadesinin yer alması dikkat çekicidir.

22. Set Ankara’nın rakiplerine ve pazarına ilişkin, 30.06.2000 tarihli çalışmada,
Baştaş Fabrikası’nın zayıf yönlerine ilişkin olarak, “bayi yönetimi, teminatsız ve uzun
vadeli satışları ile Ali Rıza Onat isimli bayiye teslimiyetli bir politika uygulaması”
değerlendirmelerinin yapılması dikkat çekicidir.

23. Set Ankara’dan Set Group’a 08.04.1999’da gönderilen yazıdaki, “Bartın, Karabük, 1700
Kastamonu, Çankırı bölgelerine yaşanan yoğun rekabet sonucu yükseltilmeye çalışılan
fiyatlar tekrar düşüş kaydetmektedir. Yapılan tespitlerde, özellikle Çankırı ve Kastamonu
bölgelerine Eryiğit Tic. (A.Rıza ONAT) çok düşük fiyatlarla girme mücadelesi
vermektedir. Firmanın bilmediği bu bölgelere girmesi, piyasayı çok bozduğu gibi,
satışlarımızı da olumsuz yönde etkilediği bir gerçektir” ifadesi dikkat çekicidir. Bu
noktada, Ali Rıza ONAT’ın, Baştaş’ın önemli miktarda alım yapan bir bayisi olduğunu
hatırlatmakta fayda vardır. Baştaş’ın rakipleri tarafından bayilerini kontrol
edememesinden dolayı eleştirildiği belgeler göz önünde bulundurulduğunda, büyük bir
bayinin pazarda yaratacağı etkiler anlaşılabilir.
1710
24. Set Afyon’un rakiplerine ve pazarına ilişkin, 30.06.2000 tarihli çalışmada, Göltaş
Fabrikası’nın zayıf yönlerinden birinin, “Bölge fiyatı uygulayamaması, genel fiyatlarını
düşürmesi karlılığını düşürmektedir” şeklinde belirlenmesi dikkat çekicidir. “Tehditler”
başlığı altında ise, “Tüm bölgeler tek fiyatla çıkması, fiyatlarımızı olumsuz
etkilemektedir19” ve “Afyon’dan Antalya bölgesine Tuğla gitmesi nedeniyle, bölgemize
çimento gelmesi bakımından uygun nakliye bulunması” ifadeleri yer almaktadır.
Görüldüğü üzere, bölge fiyatı uygulayamayan dolayısıyla yeniden satıcılarını yeterince
kontrol etmeyen Göltaş’ın varlığı, Afyon’dan Antalya bölgesine tuğla gittiği için dönüşte
çimento gelmesi imkanı ile birleşince, Set Afyon’un, Afyon’da oluşturmak istediği fiyatlar
üzerinde olumsuz etki meydana gelmektedir. 1720

Bu açıklamaların ardından, “Rekabet Kurumu’nun oluşturulmasının ardından
rekabet mevzuatı ile bağdaşması mümkün olmayan bu davranışların giderilmesi ya da
‘saklanması’ için ne yapılmıştır?” sorusuna cevap verilmelidir. Bu noktada, yalnızca
sektörün fotoğrafını doğru çekebilmek amacına yönelik olarak aşağıdaki yazıya
değinmek yerinde olacaktır:

25. ...’NIN HAZIRLAYIP ...’YA GÖNDERDİĞİ GÖRÜŞ:

“RAPOR 1730
Rekabet Kanunu ve ilgili 1997/1 ve 1997/2 sayılı Grup Muafiyeti Tebliğleri’ne
uyumlu yeni jenerasyon sözleşmelerin hazırlanmasına ilişkin çalışmaların birinci bölümü
tamamlanmıştır. Bu çalışmalarda, ...’nın yeniden satışa konu olarak dağıtım sistemindeki
bayileriyle akdettikleri sözleşmeler incelenmiştir. Öte yandan şirketlerin ayrı ayrı piyasa
şartları, dağıtım sistemleri ve sözleşmeleri, ...’daki çalışma toplantılarında incelenmiş ve
piyasaların özel şartları kapsamında faaliyetleri rekabet mevzuatı çerçevesinde niteliksel
ve niceliksel olarak değerlendirilmiştir.

19 Çalışmanın ilerleyen bölümlerinde, Göltaş fabrikasının, Kütahya bölgesi hariç tüm bölgelere tek fiyatla satış yaptığı
belirtilmektedir.
02-06/51-24
35
Muafiyet rejiminin dahi, ... işletmelerinin mevcut uygulamalarını sürdürmelerine
olanak tanımadığı tespit edilmiştir. Uyumlu olmadığı tespit edilen hususların re’sen veya
şikayet ile Kanun’un 6’ıncı maddesinin (a) ve (b) bentlerinde tanımlanan ihlaller olduğu 1740
iddia edilebilir. Meselenin hallinin sabit bant çıkış fiyatının tüm satışlara eşit olarak
uygulanması olduğu bilinmektedir. Fakat bununla birlikte, bu uygulamaya derhal
geçilemeyeceği, bu yönde bir uygulamanın başlaması için piyasaların eşit şart ve şekilde
faaliyetlerini yeniden düzenlemeleri gerekliliği tarafınızdan belirtilmiştir.
Bu durumda izlenebilecek yolun, piyasaların “mevzuatla uyumlu” satış
prosedürlerini uygulamaya almalarına kadar geçecek süre içerisinde, ... işletmelerinin
mevcut faaliyetlerinin “muafiyet rejimi” dahilinde yeniden düzenlenmesi olduğuna kanaat
getirilmiştir. Bu itibarla bölgesel farklılıklar oluşturan fiyat yapılarını “gizlemek” için,
muafiyet rejiminin tanıdığı Tek Elden Dağıtım Anlaşmaları (TEDA) ve Tek Elden Satın
Alma Anlaşmaları (TESA) Grup Muafiyetleri ile, eş edimdeki alıcılara farklı fiyatlar 1750
uygulanması pratiğinin, edimleri farklılaştırıcı bir statü yaratılması cihetine gidilmiştir. Bu
sistem ile, üretim tesislerine uzak mesafelerde bulunan alım merkezleri bölgesel sınır ile
tefrik edilecek ve bu bölgeye TEDA çerçevesinde bir Dağıtıcı ihdas edilecek ve böylelikle
düşük fiyatlı bant fiyatına karşın, edimlerin üretim tesisinin ana hinterlandı içerisinde yer
alan TESA’lar ile farklılıkları ortaya koyulacaktır. Bu yöntemin kalıcı bir çözüm getirmesi
beklenemez. Yalnızca piyasadaki hatalı uygulamaların birlikte sona erdirileceği tarihe
kadar geçecek olan süre zarfında, ... işletmelerinin bayi satışları nedeni ile ceza
almamasını temin edebilecektir. Bu itibarla biri TEDA diğeri TESA formatında iki tip
sözleşme oluşturulmuştur. Bu sözleşmeler taslak niteliğinde olup işletmelere eş zamanlı
olarak bildirilecektir. İşletmeler ferdi pazar şartlarından kaynaklanan prosedür 1760
farklılıklarını, diğer çekince, itiraz ve taleplerini de belirterek tarafımıza bildireceklerdir.
Böylelikle sözleşmelere nihai şekil verilebilecek ve tensiplerinize arz edilebilecektir.
Tarafınızdan uygulamaya alınması ön görülen ve tarafımızdan evvelemirde
uygulanabileceğine kanaat getirilen yegane yöntem niteliğindeki tip sözleşmeler eklidir.
Bu sistemin kalıcı bir çözüme hizmet etmeyeceğini ve ihlallerin tek fiyat uygulamalarıyla
durdurulmasının esas olduğunu birkez daha vurgulayarak durumu tensiplerinize arz
ederiz.”

Bu ve benzeri görüşler çerçevesinde, pek çok teşebbüs, Rekabet Kurumu
öncesinde yukarıda değindiğimiz üç amacı tam olarak içeren bayilik sözleşmelerini, uzak 1770
bölgelerdeki bayileri ile TEDA, fabrika çevresindeki bayilerle ise TESA sözleşmeleri ile
değiştirerek, 1997/3 sayılı “Tek Elden Dağıtım Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti
Tebliği” ve 1997/4 sayılı “Tek Elden Satın Alma Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti
Tebliği” hükümlerine uyumlu hale getirmeye; başka bir deyişle de, gizlemeye çalışmıştır.
Aşağıda Rekabet Kurumu öncesi imzalanmış birkaç anlaşma örneği yer almaktadır:

26. BÇS ile Kenan Salındırma arasında, 10.03.1997’de imzalanan anlaşmada
aşağıdaki maddeler dikkat çekicidir:

“6. Madde : Bayi satış ordinosu ve buna göre düzenlenen sevk irsaliyesinde 1780
belirtilen yer dışına sevk yaptığı takdirde, bayinin bayiliği iptal edilecek ve 1.000.000.000
TL tutarındaki şirkete verdiği ceza çeki ceza olarak tahsil edilecektir. Pazarlama
Şefliğinin konu ile ilgili tespiti ve raporu esas kabul edilecek, bayinin savunması dikkate
alınmayacaktır.
7.Madde : Bayinin şirketin uyguladığı bölgesel fiyatların altında bant teslimi veya
şantiye teslimi (ilgili bölge ile Bolu arasındaki fiili nakliye fiyatları dikkate alınarak
hesaplanacaktır) çimento satan bayi tespit edildiğinde, bayi şirketin yapacağı bu tespite
itiraz edemeyecek ve kendisine bir defaya mahsus ilgili bölge fiyatıyla serbest satış fiyatı
arasındaki farkın 3 misli para cezası verilecektir. Tekerrüründe bayiliği iptal edilerek,
şirket nezdinde bulunan nakit teminatı ve ceza çeki tahsil edilerek irad kaydedilecektir.” 1790
02-06/51-24
36

BÇS ile Albayrak Ltd.Şti. arasında, 31.12.1996’da imzalanan anlaşmada, Kenan
Salındırma ile imzalanan bayilik anlaşmasının 6 ve 7’nci maddeleri, 7 ve 8’inci maddeler
olarak yer almaktadır. BÇS ile Albayrak Ltd.Şti. arasında bu anlaşmaya ek olarak
14.03.1997’de protokol imzalanmıştır. Protokoldeki şu ifadeler dikkat çekicidir:

“2- SÜRE VE UYGULAMA : İlgili bölgelerde çimento fiyatlarının istikrara
kavuşması yolunda şirketin yapacağı tespitler doğrultusunda, şirket bu uygulamaya
istediği zaman son verebilecektir.
4- CEZAİ HÜKÜM : Bayinin yukarıda belirtilen bölgelere pazarlamak üzere aldığı 1800
çimentoyu başka bir bölgeye sevkettiğinin şirket tarafından tespit edilmesi halinde;
Bayinin ilgili bölgeye sevkıyatı sağlamasına rağmen, çimento boşaltıldıktan sonra tekrar
başka bir araç bayi veya alıcı kişi tarafından farklı bir bölgeye nakledilmesi durumunda;
Bayinin, şirketin ilgili bölgelerde diğer fabrikalar ile rekabet edebilmek amacıyla
kendisine fiyatlarda sağladığı bu toleransı bir başka bayiye dolaylı olarak kullandırdığının
tespit edilmesi durumunda;
hiçbir savunma ve açıklamaya müsaade edilmeksizin Bayi’nin 1997 yılı bayilik
sözleşmesi (Protokol) tek taraflı iptal edilecek, her iki protokol düzenlenirken kendisinden
teminat için alınan açık çekler tahsil edilecek, vadesi gelen gelmeyen tüm borçları şirket
nezdinde bulunan teminatlarından tahsil edilecek ve eğer varsa diğer teminatları da 1810
şirket lehine irad kaydedilecektir.”

27. Konya Çimento’nun 29.04.1994’de Yusuf Bulduk ile imzaladığı Ambalajlı Çimento
Bayilik ve Bağlantı Şartnamesi’ndeki, “Bayi, şirketin çimento alım ve satımı için koyacağı
kurallara uymak zorunda olacaktır. Şirket ile bayilik sözleşmesini imzalayan satıcılar
perakende satış yaptıkları takdirde, şirketle bayilik anlaşması olmayan diğer çimento
satıcıları ile fiyat birliği içerisinde satış yapmaya gayret göstereceklerdir. Şirket dilerse
bayinin perakende satış fiyatını belirleyebilir. Bayi bu konuya itiraz edemez…” ifadesi
dikkat çekicidir.
1820
Görüldüğü üzere, sektörde Rekabet Kurumu’nun kurulmasından önce kullanılan
bayilik sözleşmeleri, teşebbüslere ilişkin bölümde de değinilecek ve genellikle 1997/3 ve
1997/4 sayılı Tebliğlere uyum gösteren sözleşmelerle büyük farklılık göstermektedir.
Ancak gerçek amaçlar değişmediğinden mevcut sözleşme yapısında çeşitli çelişkiler
meydana gelmektedir. Her şeyden önce, bayilere imzaladıkları sözleşmeler
verilmemekte ve içeriklerine ilişkin olarak eksik bilgi verilmektedir:

28. Set Afyon, 1998 yılından beri bayileriyle “Tek Elden Dağıtım Anlaşması” başlıklı
bir sözleşme imzalamaktadır. 1997/3 sayılı Grup Muafiyeti Tebliği’ne büyük ölçüde
uyumlu olan bu sözleşmelerin uygulanmasına dair aşağıdaki olay kayda değerdir. 1830
Bölgesi dışına satış yapan Akşehir bayisi Yörükoğlu Ltd.Ş, ceza faturası ile birlikte
Set Afyon’dan gönderilen yazıda “Fabrikamızla yapmış olduğunuz Tek Elden Dağıtım
Anlaşması’nın 2. Maddesinde açıkça belirtildiği gibi, bayi kendisine tanımlanan bölge
dışında müşteri aramamak kayıt ve şartıyla satış yapabilir denmektedir. Ayrıca aynı
durum sözleşmenin 4. Maddesinin c bendinde de belirtilmiştir. 05.06.1999 tarihinde
şirketinize ait 03 EH 935 plakalı vasıta Akşehir bölgesi için almış olduğu çimentoyu
Sultandağ ilçesindeki Aydoğmuş Ticaret’e boşalttığı tespit edilmiştir. Bu durum
sözleşmenin yukarıda belirtilen maddelerine uymadığından, aynı sözleşmenin 10.
maddenin a bendi tarafınıza uygulanmış ve ceza faturanız ekte sunulmuştur. Aramızdaki
iyi ilişkilerin devamı bakımından, sözleşme şartlarına uyulmasını önemle rica eder, 1840
bilvesile hayırlı işler dileriz” denilmektedir. Yörükoğlu Ltd.Şti.’nden, Set Afyon’a,
10.06.1999’da gönderilen itiraz yazısındaki “İlgi yazınızda belirtilen Tek Elden Dağıtım
Anlaşması bugüne kadar tarafımıza intikal ettirilmemiştir. Anlaşmanın 2. maddesinde
02-06/51-24
37
belirtilen ‘bayi kendisine tanımlanan bölge dışında müşteri aramamak kayıt ve şartıyla
satış yapabilir’ ibaresine firmamız bugüne kadar kesinlikle uymuştur. 05.06.1999
tarihinde şirketimize ait 03 EH 935 plakalı vasıta Akşehir Şubemize çimento
götürmüştür. Yazıda söz konusu edilen Aydoğmuş Ticaret de Akşehir’deki şubemizden
çimento satın almıştır. Bu çimentonun bir kısmını Akşehir’e yakın köylerden birine
indirmiş, bir kısmını da deposuna götürdüğü tarafımızdan da tespit edilmiştir...” ifadesi
dikkat çekicidir. 1850

29. OYSA Niğde’nin bayilik sözleşmelerinin uygulanmasına dair belgeler:

1) OYSA Niğde bayisi …….., yapılan görüşmede, “OYSA Niğde Çimento
San.Tic.A.Ş.’nin bayisi olduğunu, bayilik sözleşmesi yaptıklarını ancak sözleşmenin
içeriğinin ne olduğu konusunda bilgilerinin olmadığını, hatta sözleşmelerinin yanlarında
olmadığını” ifade etmiştir.

2) OYSA Niğde eski bayisi ……………, “1999 yılında OYSA Niğde Çimento
bayiliğini bıraktım. Bayiliğim sırasında bölgem Ereğli idi. Bölgenin dışına mal satışı 1860
yasaktı. Cezası sözleşmede belirtilir. Ama sözleşme bize verilmez, orada kalır. Biz
gideriz, önümüze ne konursa imzalarız. Bölgeler arası satışı engellemek için çimento
torbalarının rengi değiştirilir... Yanlış hatırlamıyorsam 1998 yılında Antalya'da bir toplantı
yapıldı. ‘Rekabet uzmanları gelirse sakın bundan bahsetmeyin’ denildi. Aynı uygulamayı
Konya Çimento A.Ş.’de yapıyor... Konya da Niğde de (A.Ş.) farklı bölgelere satış
yapılırsa, o bölgenin fiyatını uygulayarak ceza uyguluyor (malın dağıtıldığı bölgenin
fiyatları). Eğer bölge ayrımı yapılmazsa; herkese aynı fiyat uygulanırsa bu bayiler için
daha iyi olur. Daha sağlıklı bir sistem olur…Bölge dışına satışın güvenle ilgisi yok. Peşin
para getiren herkese mal satılır. O yüzden güvenseniz de güvenmeseniz de bölge
dışından gelen şahsa mal satılır; peşin para veriyorsa…1998 yılında Antalya’da yapılan 1870
toplantıda OYSA Niğde Genel Müd.Yrd.Şefik Bey; ‘Rekabet Kurulu kuruldu, dikkatli olun’
dedi” şeklinde bir ifadede bulunmuştur.

3) OYSA Niğde bayisi …………., “Ben Karaman’da satış yapıyorum. Karaman
dışına satış yapmam fabrikayla (OYSA Niğde) yaptığımız bayilik anlaşmasına aykırı olur.
Fabrika bize bayiliği verirken Karaman’da satış yapacaksın dedi, dışarıya satış
yapmıyoruz bu yüzden. Yaptığımız bayilik anlaşmasını fabrikada parafladık, orda kaldı;
bende bir örneği yok…1998 yılı sonlarında Antalya’da Oysa’nın yaptığı toplantıda bize
Rekabet Kurumu’ndan bahsetmişlerdi. Bizim isteğimiz tüm bayilere aynı fiyattan satılsın”
şeklinde bir ifadede bulunmuştur. 1880

1998 sonrası döneme ilişkin olarak yapılan TEDA bayilik sözleşmelerinde diğer
bir ilginç nokta, sözleşmelerin konusu bir bölgede tek elden dağıtım olmasına rağmen,
aynı bölgede birden fazla bayinin görevlendirilmesidir:

30. Set Ankara’nın hepsi 01.01.1998’de imzalanan tek elden dağıtım anlaşmalarında
bölge tanımları şu şekilde yapılmıştır:

- Yalçın İnşaat Yapı Malz. Ltd.Şti.; Ankara Merkez, Sincan, Polatlı, Beypazarı.
- Cangül İnş. Malz. San. ve Ltd.Şti.; Ankara Merkez, Polatlı, Beypazarı, Ayaş. 1890
- Yıldırımer A.Ş.; Ankara Merkez, Çubuk, Polatlı, Eskişehir.
- Evren Yapı Malz. İnş. Ltd.Şti.; Ankara Merkez, Çubuk, Gölbaşı.
- Kandemir İnş. San. ve Tic. Ltd.Şti.; Ankara Merkez, Gölbaşı.
- Söyler Ltd.Şti.; Ankara Merkez, Çubuk.
- Pelenkoğlu Nak. San. ve Tic. Ltd.Şti.; Ankara Merkez, Kızılcahamam, Çankırı,
Kastamonu.
02-06/51-24
38

Buna karşılık, Gözde İnşaat Malzemeleri Ltd.Şti. ile 01.01.1998’de imzalanmış
“Tek Elden Dağıtım Anlaşması”nda, bölge tanımının yapılmadığı tespit edilmiştir.
1900
İncelenen bayilik sözleşmeleri ve uygulamalarında, çok küçük bölgeler şeklinde
yapay pazar tanımları ile tek elden dağıtım bölgeleri belirlemek, sözleşmelerle tek elden
satın alma zorunluluğu getirilmesine rağmen sağlayıcı şirketin bilgisi dahilinde rakip
teşebbüslerin çimentosunu satmak gibi, Grup Muafiyeti Tebliğlerinin ruhu ile
bağdaşmayan pek çok uygulamaya rastlanmıştır. Bunlara da, ileride, taraflara ilişkin
değerlendirmelerde ayrıntılı olarak yer verilecektir.

Bütün bu hususlar, çimento sektöründe uygulanmakta olan dikey kısıtlamaların
amacına ve bunların gizlenmesine yönelik girişimlere dair düşüncelerimizi
desteklemektedir. 1910

G.2.5.2. Savunmalar ve Bu Savunmalara İlişkin Değerlendirmeler

Soruşturma kapsamındaki teşebbüslerin, yukarıda yer verilen tespitlere ilişkin
olarak yaptıkları temel iktisadi savunma, “fiyatların, malın gönderileceği bölgede hakim
durumda olan çimento fabrikasıyla rekabet edebilmek için sübvanse edilerek belirlendiği;
dolayısıyla buna yapılacak bir müdahalenin mevcut sistemle sağlanan rekabeti ortadan
kaldıracağı” şeklindedir.

Kurul, yukarıdaki savunmanın aksine, teşebbüslerin, maliyet ve fiyat yapıları izin 1920
vermesine rağmen, anlaşma ya da misillemeye uğrama korkusuna dayanan tek taraflı
şirket politikaları yüzünden rakip fabrikaların kurulduğu pazara girmediğini tespit etmiştir.
Ancak Ege Bölgesi Çimento kararında da belirtildiği gibi, “...iç talep açısından
bakıldığında arz fazlası olan bir sektörde pazarın teşebbüsler arasında coğrafi olarak
çok katı bir biçimde bölünmesi teorik olarak bile mümkün olmadığından, uygulama biraz
yumuşatılarak, en azından fabrikaların yakın çevresindeki yoğun talep bölgelerinin
münhasırlaştırılmasıyla birlikte, artan üretimin tampon bölgelerde, rekabete açık
bölgelerde ve gerekirde dış pazarda, teşebbüsler açısından en karlı olacak şekilde
değerlendirildiği görülmektedir. Uygulamayı mümkün kılan da, satış merkezleri itibariyle
uygulanan farklı fiyatlar ve satış ağı üzerindeki katı denetim mekanizmasıdır...Kaldı ki; 1930
ortak bölgelerde yaşanan rekabetin de sağlıklı bir rekabet olduğunu söylemek mümkün
değildir...” Dolayısıyla mevcut sistem, teşebbüslerin iddia ettiği gibi pazara rekabet
getirmemektedir.

Keza, Kurul, yaptığı incelemeler ve 06.04.2001 tarih ve 01-17/150-39 sayılı Belko
kararında20 da kullandığı “fiyatların nispeten rekabetçi pazarlarla kıyaslanması”
şeklindeki analiz yöntemi çerçevesinde, rakip teşebbüslerin karlı olduğu halde anlaşma
veya tek taraflı şirket politikasına bağlı olarak girmediği fabrika çevresinde, elde edilen
hakim durum veya pazar gücüne bağlı olarak yüksek-rekabetçi olmayan fiyat
uygulandığını tespit etmiş; bu gücün azaldığı ya da olmadığı pazarlardaki fiyatların ise, 1940
maliyetin altına düşmediğini saptamıştır21. Nitekim bu husus da Ege Bölgesi Çimento
kararında “Fabrikaların farklı fiyat uygulamasına ilişkin olarak yaptıkları savunmalarda,
her fabrikanın bir merkeze uygulayacağı fiyatını, diğer fabrikaların ve kendisinin oraya
olan uzaklığını gözönüne almak suretiyle tespit ettiği ve diğerine daha yakın olan yere
yapacağı satışlarını artırmak için ‘nakliyeyi sübvanse ettiği’ belirtilmiştir. Hatta nakliyenin
sübvanse edilmesi suretiyle diğerine daha yakın olan bölgelere satış yapma olanağının

20 23.12.2001 tarih ve 24619 sayılı Resmi Gazete.
21 Nitekim bu saptama çerçevesinde, çeşitli teşebbüslerin yıkıcı fiyat uygulamalarına maruz kaldığı iddiaları da kabul
edilmemiştir.
02-06/51-24
39
sağlandığı ve sistemin daha rekabetçi bir yapı gösterdiği ileri sürülmüştür. Ancak,
buradaki asıl sorun, çimentonun uzak yerlere satılması değil, fabrika merkezi ve yakın
çevresine, anlaşmayla sağlanan korumanın sonucu olarak pahalıya satılmasıdır”
şeklinde ifade edilmiştir. Dolayısıyla zaten rekabetçi olmayan fiyattan indirim yapıldığı da 1950
unutulmamalıdır.

Kaldı ki, fiyat politikalarının rekabetçi olduğunu düşünen teşebbüsler, bunu, 4054
sayılı Kanunu ihlal etmeyen yöntemlerle de (sübvanse edildiğini ileri sürdükleri fiyatları,
tüm bölgelere uygulamak gibi) sürdürebilirler.

İşte bu noktada, “sisteme yapılacak müdahalenin rekabeti ortadan kaldıracağı”
şeklindeki savunmanın, “teşebbüslerin lehlerine olan bu duruma neden itiraz ettiği”
sorusunu da gündeme getirdiği söylenmelidir. Bu soruya verilecek cevap, mevcut
uygulamaların iktisadi etkinliği ortadan kaldırıcı niteliğini daha da açıklayıcı olacaktır. Bu 1960
çerçevede öncelikle savunmalardan yapılacak çeşitli alıntılara yer verilmelidir:

Baştaş savunmasında, “Bir an için dağıtım ve fiyatlandırma sisteminin
değiştirilerek fabrika çıkışı tek bir fiyat belirlenmesi ihtimali düşünüldüğünde, bu halde
fabrikalar sadece kendi hinterlandlarında satış yapabilecek, daha uzak mesafelere yani
rakip fabrikaların hinterlandlarına gidemeyecek ve ellerindeki arz fazlasını
tüketemeyeceklerdir. Bilindiği gibi, çimento sektörünün yapısı gereği fabrikaların üretim
kapasitelerini kısmaları mümkün değildir. Bir fabrikanın kapanması ise, çalışmasından
daha maliyetlidir. Dolayısıyla bu tür bir sistem değişikliğinde fabrikanın üretim
kapasitesini kısmak suretiyle, arz fazlasını önleyebilmesi mümkün olmayacaktır. Bu 1970
durumda teşebbüslerin aralarında, Ege bölgesinde faaliyette bulunan Çimentocular ile
ilgili kararda olduğu gibi, ihracat karteline girmeleri veya damping gibi uygulamalara
yönelmeleri kaçınılmaz hale gelecektir” ifadesi yer almaktadır.

Çimsa savunmasında, “Renkli torba sistemi üretim kapasitesini kullanmak amacı
ile müşterinin (münhasır bayinin veya yeniden satıcının) satış pazarının bulunduğu yere
farklı fabrika çıkış fiyatı uygulaması yapılması zaruretinden kaynaklanmaktadır. Zira tek
ve standart bir fabrika çıkış fiyatı uygulandığında belli bir yarıçapın ötesine satış yapmak
imkansızdır. Bu durumda coğrafi satış pazarının sınırları daralarak üreticiler arası
rekabet daha da kısıtlanacak ve sınırlar daha belirgin hale gelecektir. Bu açıdan, malı 1980
uzak mesafeye nakledecek ve uzak pazarlarda pazarlayacak olan yeniden satıcıya
nakliye fiyatını telafi edecek şekilde, daha düşük bir çıkış fiyata satış yapmak
kaçınılmazdır. Burada amaç, üretim kapasitesinin kullanımını sağlamaktır. Kapasite
kullanılmadığı takdirde sabit maliyetler sebebi ile karlı bir faaliyette bulunulması
zorlaşacaktır...” ifadesi yer almaktadır.

BÇS savunmasında, “BÇS’nin TEDA anlaşmaları, potansiyel rekabet ile
şekillenen yakın hinterland içinde oluşan piyasa fiyatı ile üretim maliyeti arasındaki
farktan kaynaklanan kar marjı ile üretilen çimentonun azami kapasite kullanımı
sağlanarak birim maliyetinin düşürüleceği miktarlarda satılması için oluşturulan marj 1990
dahilinde azami uzaklığa kadar çevre bölgelere çimento satılabilmesi için
uygulanmaktadır. TEDA anlaşması imzalayan bayinin muafiyet rejimine uygun olarak
bölge dışına aktif satışta bulunmama yükümlülüğü vasıtasıyla, sübvanse edilerek
kapasite kullanım oranına bağlı olarak maliyeti daha da düşürülen çimentonun satılması
mümkün olmaktadır. Arzın artması ile fiyatların daha da düşmesi sonucu doğmakta,
ayrıca benzer ekonomik süreçlerin etkisi altındaki rakiplerin de kapasitelerine bağlı
olarak uzak bölgelere daha düşük fiyatla çimento sevk edebilmeleri mümkün olmaktadır.
Bu denge, potansiyel rekabetin önemini artırmakta, üretim kapasitelerindeki yükseklik ise
hem üretimi hem de uzak bölgelere yapılacak satışları vazgeçilmez kılmakta ve artan
02-06/51-24
40
kapasitelere bağlı olarak satış miktarlarını da artırmaktadır. Aynı ekonomik döngü tekrar 2000
etkisini göstermekte, gidilen uzak bölgeler bir başka üreticinin ana hinterlandı olduğu için
o bölgede ‘uzaklara taşıma fonunu oluşturacak piyasa fiyatı fırsatını’ baskı altına
almakta, sonuç olarak ekonominin tüm dinamiklerinin olumlu etkisi altında rekabet
şekillenmektedir. Yani uzak bölgelere çimento satma zorunluluğu, piyasa ekonomisinin
doğal bir zorunluluğu olduğu gibi, rekabet kuralları bakımından da bölgesel
hakimiyetlerin oluşmaması önünde doğal kontrol ve baskı süreçlerini oluşturmakta ve
potansiyel rekabet bakımından önem taşımaktadır...” ifadesi yer almaktadır.

Bu alıntılar çerçevesinde şunlar söylenebilir. Çimento sektöründe ortalama sabit
ve toplam maliyetlerin düşürülebilmesi için kapasite kullanım oranlarının artırılması 2010
gereklidir. Ancak üretim ve satış miktarının yani arzın artması, ekonominin temel
prensipleri çerçevesinde, genel olarak fiyatların da düşmesine yol açar. Bunu bir ölçüde
engelleyerek karlılığı azaltmamanın yolu ise; hakim durumda bulunulan veya pazar
gücüne sahip olunan pazarlar ile diğer piyasalar arasında fiyat farklılaştırması
yapılmasıdır. Mevcut sistem, yukarıda değinilen diğer amaçlar yanında, bu hedefe de
hizmet etmektedir. Bu durumu Ege Bölgesi Çimento kararında da saptayan Kurul’un
4054 sayılı Kanunu ihlal eden uygulamalara yapacağı müdahale, Baştaş’ın
savunmasında, “bilindiği gibi, çimento sektörünün yapısı gereği fabrikaların üretim
kapasitelerini kısmaları mümkün değildir. Bir fabrikanın kapanması ise, çalışmasından
daha maliyetlidir. Dolayısıyla bu tür bir sistem değişikliğinde fabrikanın üretim 2020
kapasitesini kısmak suretiyle, arz fazlasını önleyebilmesi mümkün olmayacaktır. Bu
durumda teşebbüslerin aralarında, Ege bölgesinde faaliyette bulunan Çimentocular ile
ilgili kararda olduğu gibi, ihracat karteline girmeleri veya damping gibi uygulamalara
yönelmeleri kaçınılmaz hale gelecektir” ifadesini kullanmasına yol açmıştır. Çimento
sektörünün yapısı gereği, kapasiteler kısılamayacağından, oluşacak arz fazlası, ya
Baştaş’ın ileri sürdüğü teşebbüsler arası anlaşmalara konu olacak ya da mevcut koşullar
çerçevesinde rekabetçi fiyat oluşumunu sağlayacaktır. Hemen belirtmek gerekir ki
teşebbüsler arasındaki arz miktarının kontrolü ve benzeri anlaşmalar 4054 sayılı Kanun
ile yasaklanmıştır. Dolayısıyla ulaşılacak sonucun rekabetçi fiyat oluşumu olduğu
söylenebilir. Kaldı ki mevcut sistem, D.E. Waldman’ın 1988 tarihli makalesinde22 ayrıntılı 2030
biçimde ortaya koyduğu üzere, kapasitelerin kontrolsüz biçimde artışını teşvik edici
niteliktedir. Kurul kararı sonrasındaki beklenen gelişmeler arasında, iktisadi etkinlikten
uzaklaşmaya yol açan bu durumun sona ermesi de bulunmaktadır.

Soruşturma kapsamındaki teşebbüslerin, yukarıda yer verilen tespitlere ilişkin
olarak yaptıkları savunmalarını dayandırdıkları hukuki argümanlar ise aşağıdaki şekilde
özetlenebilir:

Teşebbüslere göre, “fiyatın diğer bölgelere göre düşük olduğu bir pazarda
satılacağı belirtilerek alınmış olan bir ürünün, daha yüksek fiyatların oluştuğu bir bölgede 2040
satılması, ilgili alıcıya haksız bir kazanç sağlayacaktır. Bu eylem, alıcılar arasında
“aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her
türlü suistimali” şeklinde tanımlanan bir haksız rekabet yaratacaktır. Üreticiyi hileye
düşürmek sonucu elde edilen ve nadir de olsa bazı hallerde, eğer unsurları varsa,
‘dolandırıcılık’ dahi sayılıp cezalandırılabilecek bu haksız kazancı hukukun koruması da
mümkün değildir. Hemen belirtmek gerekir ki, üretici teşebbüsler ile bayiler arasında iki
tür hukuki ilişki bulunmaktadır. Bunlardan ilki ve temel olanı, üretici ile bayi arasındaki
bayilik anlaşması-çerçeve anlaşmadır. 4054 sayılı Kanun’un alanına girebilecek olan da
bu sözleşmelerdir. İkincisi ise, bayi ile üretici arasında her sipariş ve teslimat ile tekrar
eden satım anlaşmalarıdır. Bu satım anlaşmaları, malın alındığı bölgeye sevk edilmesi, 2050

22 WALDMAN, D.E. (1988), “The inefficiencies of ‘unsuccessful’ price fixing agreements”, The Antitrust Bulletin, Spring
1988, s.67-93.
02-06/51-24
41
bedelinin üreticiye ödenmesi gibi hususlarda bayiyi borç altına sokmaktadır. Diğer bir
deyişle, üreticinin satım anlaşmasına konu mal üzerindeki hakkının ortadan kalkması
için, ilgili ürünün satış akdi uyarınca anlaşmaya varılan bölgeye sevk edilmesi, doğan
borcun ödenmesi gibi edimlerin ifası gerekmektedir. Bir bayinin mal bedelini üreticiye
ödememesi ile taahhüt ettiği bölgeye söz konusu malı sevk etmemesi arasında
doğurulan zarar ve sözleşmeye riayetsizlik açısından fark yoktur. Her ikisi de, akit
serbestisi içinde belirlenen biçimde cezai yaptırıma tabi tutulabilir. Bunun ise rekabet
kuralları açısından doğurduğu bir sakınca yoktur. Yukarıda ifade edilen hile sonucu
üretici tarafından haklı olarak iptal edilebilecek olan sözleşmenin, 4054 sayılı Kanuna
aykırı olacağı düşünülerek ayakta tutulması mümkün değildir. Kaldı ki, 4054 sayılı 2060
Kanuna aykırı olması nedeniyle satım sözleşmesi geçersiz olsa bile, üreticilerin, hileye
maruz kalmış olmaları nedeniyle, Borçlar Kanunu m.41 uyarınca haksız fiil
hükümlerinden yararlanmaları da mümkündür.”

Yukarıdaki savunmaların değerlendirilmesine, 4054 sayılı Rekabetin Korunması
Hakkında Kanun ve bağlı mevzuatına ilişkin açıklayıcı bir bilgi verilmesi ile başlanabilir.
İlgili Yasa’da belirlenen temel prensiplerden biri, alıcılara, satın aldıkları malların yeniden
satımına ilişkin olarak bölgesel sınırlamalar getirilememesi; daha açık bir deyişle, satın
alınan malların istenilen yerde satılması suretiyle sağlanacak rekabetin
engellenememesidir. Ancak yasa koyucunun 4054 sayılı Yasa’nın 5’inci maddesinde 2070
verdiği yetkiye dayanarak, Kurul, ilgili maddede belirtilen şartların tamamının varlığı
halinde, bu kurala bireysel veya grup olarak muafiyet tanınmasını sağlayabilir. Nitekim
Kurul, iktisat biliminden de yararlanılarak hazırlanan Avrupa Birliği uygulamalarını da göz
önünde bulundurup, konumuzla ilgili temel belge olarak kabul edilebilecek 1997/3 sayılı
“Tek Elden Dağıtım Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği”ni yayımlamıştır. Bu
Tebliğin kurucu unsuru, sağlayacağı çeşitli etkilerle (“free rider”ın azaltılması vb.), nihai
tahlilde daha olumlu bir iktisadi sonuç oluşacağı için, münhasır bölgelerin varlığına izin
vermesidir. Bu izne getirilen temel sınırlama ise, tek elden dağıtıcı üzerine, anlaşmada
belirlenen bölge dışında anlaşma konusu mallarla ilgili olarak, müşteri aramama, şube
açmama ve dağıtım deposu kurmama, yükümlülüklerinden başka rekabet sınırlamaması 2080
yüklenememesidir. Tek elden dağıtıcı üzerine, “aktif satış” olarak tanımlanan bu kısıtların
getirilmesine izin verilirken, bunlar dışında kalan her türlü satış “pasif” olarak
değerlendirilmekte ve yapılacak engellemeler, 4054 sayılı Yasa’nın ihlali olarak kabul
edilmektedir. Dolayısıyla bir alıcı, diğer bölgelerden gelecek talepleri, bu bölgelerde,
müşteri aramamak, şube açmamak ve dağıtım deposu kurmamak koşuluyla dilediği gibi
karşılayabilir. Hemen belirtmek gerekir ki, tek elden dağıtım bölgeleri belirlenmemişse
(birden fazla yeniden satıcının bir pazarda görevlendirilmesi gibi), ilgili Tebliğ’in dayanak
noktasını oluşturan ve korunması gereken bir çıkar da kalmamış demektir. Dolayısıyla
böyle bir durumda, ilgili Tebliğ’in müsaade ettiği “aktif satışların engellenmesi”nin bile
imkanı bulunmamaktadır. 2090

Teşebbüsler arasındaki tüm hukuki ilişkiler, bayilik anlaşması, çerçeve anlaşma,
satım sözleşmesi gibi isimler taşıması farketmeksizin, yukarıda belirtilen ilkelere uygun
olmalıdır. Bu ilkelere aykırı sözleşmelerin, “hile, dolandıcılık, haksız fiil” gibi kavramlar
çerçevesinde 4054 sayılı Yasa kapsamı dışına çıkarılması kabul edilemez. Çünkü,
anılan Yasa’nın 4’üncü maddesinde, dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da
kısıtlama etkisi doğurabilecek nitelikteki teşebbüsler arası anlaşma ve uyumlu eylemler
bile hukuka aykırı kabul edilip yasaklanmıştır. Bundan farklı bir yorum, RKHK’yi ihlal
eden anlaşmalara, yatay veya dikey nitelik taşıması farketmeksizin, müdahale
edilememesi sonucunu doğurabilir. Örneğin “bir teşebbüsün, X malının tedarikini, 2100
‘alıcının, Y asgari fiyatından satış yapması’ şartına bağlaması”nın savunmalarda
belirtilen gerekçeler çerçevesinde kabulü, 4054 sayılı Yasayı ihlal eden “asgari satış
fiyatının tespiti”ne izin verilmesi anlamına gelmektedir.
02-06/51-24
42

Bu açıklamalar çerçevesinde, “bir bayinin mal bedelini üreticiye ödememesi ile
taahhüt ettiği bölgeye söz konusu malı sevk etmemesi arasında doğurulan zarar ve
sözleşmeye riayetsizlik açısından fark yoktur” şeklindeki savunmaya da cevap verilebilir.
Aradaki fark, ikinci durumda, yukarıda yapılan açıklamalarla ortaya konulduğu üzere,
rekabetin bozulması; dolayısıyla, RKHK’nin ihlal edilmesidir.
2110
G.2.6. YAPILACAK ANALİZLERE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

Çimento homojen bir maldır ancak aşağıdaki belgelerde belirtilen etkenler tüketici
tercihleri üzerinde etkili olarak fiyat farklılıkları meydana getirmektedir:

1. OYSA Niğde bayisi ………’ın, “…Karaman’da Konya çimento da satılıyor ama
bizim fiyatımız biraz daha ucuzdur. Çünkü bizim çimentonun rengi biraz açıktı önceden.
Şimdi düzeldi ama kalite olarak düşük olduğu düşünülüyor, bu yüzden Konya
çimentodan biraz daha ucuza satıyoruz…” şeklinde bir ifadesi bulunmaktadır.
2120
2. Raportörler tarafından yöneltilen “Aynı tip çimentoda, üreticilere bağlı olarak kalite
farkı söz konusu mudur? Tüketicilerin tercihlerine bağlı olarak fiyat farklılıkları oluşabilir
mi?” sorusuna, YLOAÇ Pazarlama ve Satış Koordinatörü Kadir BÜYÜKKARA, “Hiçbir
çimento üreticisi belirlenmiş standartların altında üretim yapamaz; ancak bazı fabrikalar
hiçbir dalgalanma olmadan, bu asgari standartların üzerinde üretim yapmaktadır. Bu
tüketici tercihlerini etkileyen bir faktördür. Bilimsel olmamakla beraber çimentonun açık
ya da koyu renk olması da, özellikle kırsal kesimde tercihleri etkilemektedir. Bu
bölgelerde, hammaddesi nedeniyle daha koyu renk olan çimentolar tercih sebebidir.
Benzer şekilde, hemşehricilik de tüketici tercihlerini etkiler. Bu nedenle örneğin
Ankara’da, Baştaş ve Set en azından geçmiş senelerde daha çok tercih edilirdi. Keza, 2130
tüketicilerinize verdiğiniz hizmet ve bu sayede oluşan marka imajı da önemlidir. Örneğin,
Şirketimiz, 1999’da ‘Müşteri Teknik Hizmetler Servisi (Gezer Laboratuvar)’ kurmuştur. Bu
gezer laboratuvarla tüketicilerin teknik sorunlarına çözüm üretilmeye çalışılmaktadır. Bu
laboratuvar, müşteri talebinin Şirketimize yönelmesi ve böylece, bir dahaki siparişini bize
vermesi amacına yönelik bir pazarlama aracıdır. Ayrıca belediyeler, üniversiteler, kamu
kuruluşları ve sanayi ve ticaret odaları ile birlikte tüketicileri bilinçlendirmek için, çimento
ve beton yapımı, bakım ve kullanım koşullarını içeren seminerler düzenlenmektedir.
Bunlar, Şirketimizin pazara ve tüketicilere verdiği önem çerçevesinde, tüketicilerin
bilinçlendirilmesi ve bu sayede fabrikalarımız çimentosuna yönelik ilave bir talep
sağlanabilmesi için yapılan uygulamalardır. Bütün bunlar tüketici tercihlerinde ve 2140
dolayısıyla fiyat üzerinde etkilidir. Başka bir deyişle, aynı fiyat koşullarında bazı
üreticilerin çimentoları tercih konusu olmaktadır” cevabını vermiştir23.

3. Esçim Ticaret Müdürü Nafi Makaroç’un ajandasının 26.06.1999 tarihli sayfası:

“Çifteler (Cönger Ticaret)
1) Duranlar Tic. Bursa
2) Tuncer Tic. Bursa
3) Mustafa Kocayayla Bursa
Bant 750.000, 13.000, + KDV 2150
Şantiye 900.000, -
Çiftelerde tonda 500.000 TL/Ton fark olursa yine Eskişehiri tercih ediyorlar.”


23 Benzer cevaplar, Konya Çimento, OYSA Niğde, Çimsa Kayseri, BÇS, Set Ankara ve Baştaş’ta hazırlanan
tutanaklarda da yer almaktadır.
02-06/51-24
43
4. Set Afyon Pazarlama ve Satış 3 Yıllık Plan Sunumu-Kuvvetli ve Zayıf Yönler
Analizi’nde, “Ürün” başlığı altında, zayıf yönler olarak belirtilen hususlardan biri; “pazarda
koyu renkli çimento talep edilmesine rağmen üretilen çimento renginin açık olması”dır.

Yukarıdaki belgeler tüketicilerin bir dereceye kadar marka tercihinin olduğunu
ortaya koymaktadır; başka bir deyişle belli bir fiyat marjına kadar bazı üreticilerin ürünleri
tercih edilmektedir. Bu durum, aynı pazarda yer alan teşebbüsler arasında fiyat 2160
farklılıklarına neden olabilmektedir. Keza, nakliyeye ve dikey kısıtlamalara ilişkin
analizlerde değinildiği üzere, bu maliyetin hesaplanmasında pek çok faktör etkili olmakta
ve yaklaşık değerler bulunabilse bile kesin bir miktar söylemek imkanı bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle fiyat analizleri, nakliye dahil fiyatlar üzerinden değil, fabrikaların çıkış
fiyatları üzerinden ve fiyat artış tarihleri itibarıyla yapılacaktır. Bunun dışında, gerekli
görülen yerlerde diğer açıklamalara da yer verilecektir.

G.3. İÇ ANADOLU BÖLGESİ

G.3.1. BAŞTAŞ BAŞKENT ÇİMENTO SANAYİİ VE TİCARET A.Ş. 2170

G.3.1.1. Baştaş, BÇS, Set Ankara ve YL Hasanoğlan’ın Ankara PKÇ 32,5 Torbalı
Çimento Pazarında Fiyat Tespiti Konusunda Uyumlu Eylem ve Anlaşma
İçinde Oldukları İddiası

G.3.1.1.1. Delil ve Tespitler

Aşağıdaki belgeler, Ankara pazarında faaliyet gösteren teşebbüslerin birbirleri ile,
başta satış miktarlarına ilişkin bilgi değişimi konusunda olmak üzere, sürekli bir iletişim
içinde olduğunu göstermektedir: 2180

1. YLOAÇ’tan alınan, “1996 Objectivities Of Trade Coordinationship” başlıklı
belgede, “Rakiplerin stratejilerini takip etmek ve onlarla daha iyi ilişki kurarak çimentoyu
en iyi fiyatlardan satmayı denemek (Ankara Dışı: Oyak / Sabancı - Ankara: Set / Baştaş /
Bolu)” ifadesi yer almaktadır.

2. YLOAÇ Ticaret ve Hazır Beton Koordinatörü İlhami Yumak’ın, J.F.Sautin’e hitap
ettiği yazıda, “Yokluğumda, Kadir Büyükkara çimento, Selahattin Hacıalioğlu beton
satışlarına ilişkin ticari koordinasyon görevini üstlenecek…Fiyat artışları, pazarın
durumuna ve rakiplerle yapılan toplantılara bağlı olarak belirlenecek” ifadesi 2190
bulunmaktadır.


3. YLOAÇ Genel Koordinatörü Erdoğan Pekenç’in, YLOAÇ Pazarlama ve Satış
Koordinatörü Kadir Büyükkara’yı değerlendirdiği 1998 Yıllık Performans Görüşmesi
Formu’nda, “98 yılında rakipler ile yapılan toplantı hazırlıkları çok iyi bir örnek. Kadir bey
özellikle dış ilişkilerde işini iyi planlaması ve önceliklerini sonuç alacak şekilde
belirlemelidir” ve “Satış yöneticisi olarak ikna etme becerisini özellikle rakipler ile olan
görüşmelerde, müşteriler ile olan ilişkilerde başarılı olmuştur” ifadeleri yer almaktadır.
2200
4. YLOAÇ Çimento Pazarlama ve Satış Koordinatörlüğü 1998 Temmuz Raporu:

1) RAKİPLER ÇİMENTO SATIŞ (97-98) başlıklı sayfada, YL, Set, Baştaş ve Bolu
başlıkları altında, Ankara pazarında, Temmuz ayı ile ilk 7 aylık satış miktarlarına yer
verilmiştir.
02-06/51-24
44
2) Aynı sayfada, YLOAÇ, Ünye+Bolu, Afyon+Ankara, Kayseri+Niğde,
Ladik+Trabzon+Bartın, Konya+Baştaş ve Diğer başlıkları altında, İç Anadolu ve
Karadeniz bölgesindeki rakiplere ilişkin Temmuz ayı ile ilk yedi aya ilişkin satış
miktarlarına yer verilmiştir.
3) RAKİPLER ÇİMENTO SATIŞ (97-98) GERÇEK ANKARA başlıklı sayfada, YL, 2210
Set, Baştaş ve Bolu başlıkları altında, Ankara pazarındaki Temmuz ayı ile ilk 7 aylık
satış miktarlarına, Set ve Baştaş’ın Ankara dışı satışları hariç tutularak, yer verilmiştir.
4) ORTA ANADOLU 97-98 SATIŞ KARŞILAŞTIRMALARI başlıklı sayfada,
YLOAÇ ile Afyon, Ankara, Baştaş, Eskişehir, Konya, Niğde ve Çimsa Kayseri
fabrikalarının, 1997 –1998 ilk yedi aylık satış miktarlarına yer verilmiştir.
5) ORTA ANADOLU 97-98 SATIŞ KARŞILAŞTIRMALARI – BAŞTAŞ VE
ANKARA DIŞI SATIŞLARI HARİÇ başlıklı sayfada, YLOAÇ ile Afyon, Ankara, Baştaş,
Eskişehir, Konya, Niğde ve Çimsa Kayseri fabrikalarının, 1997 –1998 ilk yedi aylık satış
miktarlarına, Baştaş ve Set Ankara’nın Ankara dışı satışları hariç tutularak, yer
verilmiştir. 2220

Bu çalışmada belirtilen satış miktarlarının, ismi geçen teşebbüslerin satış
miktarlarını yansıttığı Kurul tarafından tespit edilmiştir.

5. 07.07.1999 tarihli “YLOAÇ 1999 İlk Yarı Yıl Değerlendirmesi”nin, RAKİPLER
ÇİMENTO SATIŞ (99-98) başlıklı sayfasında, YLOAÇ dışında, Ünye+Bolu,
Afyon+Ankara, Kayseri+Niğde, Ladik+Trabzon+Bartın, Konya+Baştaş ve Diğer alt
başlıkları altında, İç Anadolu ve Karadeniz bölgesindeki rakiplere ilişkin Haziran ayı ile ilk
altı aya ilişkin satış miktarlarına yer verilmiştir. Bu miktarların ilgili teşebbüslerin satış
rakamlarını yansıttığı Kurul tarafından tespit edilmiştir. 2230

6. YLOAÇ’tan alınan, rakip teşebbüslerden toplanan satış miktarlarının, TÇMB
verileriyle karşılaştırıldığı çalışmada şu ifadeler bulunmaktadır:

“1. Müstahsiller Birliği verileri ile bizim topladığımız veriler arasında

Bizim veriler Müst.Birliği Fark
İç Anadolu 5.543 5.662 119

1- Farklılık İç Anadolu’da Baştaş, Eskişehir satışlarındaki farklılık verilen bilgiden 2240
kaynaklanmaktadır.

Karadeniz bölgesinde bizim veriler ve Müstahsiller Birliği verileri

Bizim veriler Müst.Birliği Fark
Karadeniz 3.979 4.413 434

Bu sonuç tüketim hesaplamalarını oldukça değiştiriyor.
Tahminimizce farklılık Bolu’nun satışlarını bize düşük vermesinden
kaynaklanıyor. Ayrıca, Ünye’nin Çayeli terminalinin açılmasından sonra, bu terminalden 2250
yapılan satışlar gizlenmiş olabilir.
Bunun dışında, az da olsa Karçimsa satış rakamlarını gizlemiş olabilir.”

7. BÇS Ankara’dan BÇS’ye gönderilen günlük faaliyet raporlarında;

- 05.07.1999 tarihli raporda; “Ankara piyasasında çimento satış fiyatları ile ilgili
inceleme yapıldı, gerekli görüşmeler yapıldı”,
02-06/51-24
45
- 06.07.1999 tarihli raporda; “Çimento satışlarının azalması nedeni ile fiyat
araştırması yapıldı, Ankara piyasasında daha çok Bursa çimentonun varlığı
gözlendi. Diğer fabrikalar ve bayiler ile görüşmelere devam ediliyor” ve “Torbalı ve 2260
dökme çimento satışına devam edildi. Piyasa çimento fiyatları ile ilgili bilgi akışı
sağlandı”,

ifadeleri yer almaktadır.

8. Set Ankara’dan alınan “23-25 Haziran 1998 toplantıları notları” başlıklı belgede,
“5) BAŞTAŞ- Trası nereden alıyor (Yibitaş ile beraber) ileriye dönük olarak ne yapmak
istiyorlar. Yeni fırın yapacaklar mı?- Ziyaret edelim” ifadesi yer almaktadır.

9. Baştaş Genel Müdürü Lütfi Baş’ın masasında bulunan 30.09.1999 tarihli belgede, 2270
Baştaş, Set ve YB/LF başlıkları altında, Baştaş ve Set’in ilk 9 aylık, YL’ninse ilk 8 aylık
satış miktarları, “dökme-ambalajlı-toplam” ve “iç-dış” ayrımını içerecek şekilde yer
almaktadır. Keza, “Hazır Beton” başlığı altında, Baştaş, İstaş, Çelikler, Şerbetçi,
Özkardeşler (Baştaş’ın grubu olarak); Set, Evren, Erişsan (Set’in grubu olarak); Yibitaş
Lafarge, Birlik, Çelikler (Yibitaş Lafarge’ın grubu olarak) ve Bolu hazır beton tesislerinin
m3 cinsinden üretim miktarlarına ve bu tesislerin aldığı dökme tonajlarına yer verilmiştir.
Bütün bunların ardından da, Baştaş, Set, Lafarge ve Bolu başlıkları altında, 1997 ve
1998’in tamamına, 1999’un ise Ağustos ayına kadar olan dönemde, ilgili teşebbüslerin
aylık satış miktar verilerine dayanan bir grafik hazırlanmıştır. İlgili belgelerin üstüne,
Baştaş Genel Müdürü Lütfi BAŞ tarafından, Raportörlerin bilgisi dahilinde, açıklama 2280
olarak “Tahmini Satışlar” ve “Çimento Araştırmalarına Göre Fabrikaların Çimento ve
Hazır Beton Tahmini Satış ve Pazar Payları” şeklinde not düşülmüştür. Ancak, ilgili
teşebbüslerden Kurumumuza, bilgi isteme yazısına cevaben gönderilen satış miktarı
verilerinden, bunların gerçeği yansıttığı anlaşılmıştır. Başka bir deyişle, ilgili teşebbüsler
arasında satış miktarlarına ilişkin olarak aylık bir bilgi alışverişi (dolayısıyla aylık temaslar
da) gerçekleşmiş; 30.09.1999’da da taraflar biraraya gelip çok daha ayrıntılı bir analiz
yapmışlardır. Nitekim, 01.10.1999’da Baştaş ve Set Ankara, 02.10.1999’da ise YL
fiyatlarını artırmıştır24.

Yukarıdaki belgelerle gösterilen iletişimin en açık sonucu ise 16.12.1999’da 2290
ortaya çıkmıştır:

10. Baştaş Genel Müdürü Lütfi Baş’ın masasında bulunan 16.12.1999 tarihli not:

“16.12.99
* 23.000 1825.12.99 10+40
* 25.000 2526.12.99
HAZIR BETON
23.000 X 0.70 = 16.100.000
Ufuk bey 2300
Mehmet bey
545 Şener bey
45.8 $/Ton

Baştaş 23
Konya 21

24 Baştaş ve YL, bir ton PKÇ 32,5 torbalı çimentonun bant satış fiyatını, 21.500.000 TL.’den 22.000.000 TL.’ye; Set
Ankara, 17.500.000 TL.’den 18.500.000 TL.’ye çıkarmıştır.
25 Önce 21 yazılmış; daha sonra üstü çizilip 18 olarak düzeltilmiştir.
26 Önce 27 yazılmış; daha sonra üstü çizilip 25 olarak düzeltilmiştir.
02-06/51-24
46
Niğde 21
Kayseri 21 KÇ 32,5
Nevşehir 21 PKÇ 32,5
Samsun 20 2310
Ünye 20 18/B
Eskişehir 20/S
Bursa 21/YL + B
Adana 21
Çimsa 21
İzmir 21 1999 7.2 gerileme
İstanbul 23 1998 var.
Karçimsa BS 18
Bolu 14+2 17.12.99
Çorum 16+2 20.12. 2320
17+3 30.12.”

İlgili belgenin üstüne, Baştaş Genel Müdürü Lütfi BAŞ tarafından, Raportörlerin
bilgisi dahilinde, açıklama olarak “Tahmini Fiatlar” şeklinde not düşülmüştür. Buna karşın
ilgili belge açık bir anlaşmadır. Çünkü, “18/B”, 18.12.1999’da Baştaş’ın; “20/S”
20.12.1999’da Set Ankara’nın; 21/YL + B” ise, 21.12.1999’da YL Hasanoğlan ve
BÇS’nin fiyatlarını, 23.000.000 TL’ye çıkartacağı anlamına gelmektedir. Nitekim aynen
belgede belirlendiği üzere, Baştaş 18.12.1999’da, Set Ankara 20.12.1999’da, YL ve BÇS
ise 21.12.1999’da, sırasıyla 22.000.000, 17.500.000, 22.000.000 ve 17.500.000 TL. olan
bir ton PKÇ 32,5 torbalı çimentonun KDV hariç bant satış fiyatını 23.000.000 TL.’ye 2330
çıkarmıştır.

Anlaşmanın tek bir fiyat artışı ile sınırlı olmadığı “*25.000 (27’nin üstü çizilerek)
25.12.99” ifadesinden anlaşılmaktadır. 27.12.1999’da, Baştaş ve YL; 28.12.1999’da Set
Ankara; 29.12.1999’da ise BÇS, fiyatlarını 25.000.000 TL’ye çıkarmıştır.

Böylece yine ilgili belgede belirlendiği üzere, fiyatlar yaklaşık 45,8 $/Ton
seviyesine getirilmiştir. Bu düşüncelerimizi destekleyen diğer belgeler aşağıda yer
almaktadır:
2340
11. BÇS Ankara’dan BÇS’ye gönderilen günlük faaliyet raporlarında şu ifadeler yer
almaktadır:

- 22.12.1999 tarihli raporda; “Ankara piyasasındaki çimento satış ve şekilleri ile ilgili
fabrikalar da izlenimler yapıldı”,
- 23.12.1999 tarihli raporda; “Belirlenen zamlı çimento fiyatlarından sonra Ankara
piyasasındaki çimento satışı ile ilgili incelemede bulunuldu, detay bilgi iletişimi
sağlandı”,
- 24.12.1999 tarihli raporda; “Toplam 120 ton çimento satışı yapıldı. Satış ile ilgili
Ankara piyasasında incelemelerde bulunuldu. Bilgi iletişimi sağlandı”. 2350

12. Baştaş Genel Müdürü Lütfi Baş’ın ajandasının 24.01.2000 tarihli sayfasındaki not
aşağıdaki gibidir:

“*YB/LF Saat 10.00
*Çimtek
45 $ korunuyor her ay yarım $ zam yapıyoruz
PKÇ
KÇ”
02-06/51-24
47
2360
13. YLOAÇ’ın savunmasında, yukarıdaki ajanda notuna ilişkin olarak, “Lütfi Baş'ın
2000 yılı ajandasının 24 Ocak tarihli bölümünde yer alan, YLOAÇ ile görüşüleceğine
ilişkin kayıt, YLOAÇ Genel Koordinatörü Erdoğan Pekenç'in, BAŞTAŞ Genel
Koordinatörlüğü'ne atanan Fransız uyruklu Gilbert Alcazer'in 2000 yılı başında bu göreve
atanması nedeniyle yeni görevinde başarı dileklerini iletmek üzere gerçekleştirdiği
ziyarete ilişkin bir randevu olup, Gilbert Alcazer de 10 Şubat 2000 tarihinde nezaket
gereği buna karşılık vererek, YLOAÇ'ı ziyaret etmiştir…” ifadesi bulunmaktadır.

14. Baştaş’ın savunmasında ise, konuya ilişkin olarak, “…Oysa, yıllardır ilk kez böyle
bir ziyaret yapılmıştır. Bu ziyaretin de sebebi BAŞTAŞ'ta göreve başlayan Fransız 2370
Gilbert Alcazer'e 1999 Yılı sonlarında yapılan tanışma ziyaretine nezaketen karşılık
vermektir. Esasen 24.02.1999'da saat 10.00'da gerçekleştirilen bu ziyaret bir nezaket
ziyareti olmaktan öteye geçmemiş, bu nedenle çok kısa sürmüştür. Bundan da
anlaşılacağı gibi ziyaretin bunun dışında bir amacı bulunmamaktadır…” ifadesi yer
almaktadır.

Gerek Baştaş’ın gerekse de YL’nin varlığını kabul ettiği 24.01.2000 tarihli
buluşmada, 16.12.1999 tarihinde, 45,8 $ olarak belirlenen fiyatın da devamı teyit
edilmiştir.
2380
Soruşturma kapsamındaki teşebbüslerde yapılan yerinde incelemelerde bulunan
şu belgeler de, pazarda rekabetin bozulduğu sonucunu desteklemektedir:

15. Haziran 1998 Tarihli Lafarge Turkey Central Anatolia Strategy Review Extension
çalışması:

1) “Strategic Options New Assumptions” başlıklı sayfada, “YLOAÇ fiyat savaşı
tehdidine bağlı olarak Ankara pazarında yapay bir pazar payını sürdürebilmektedir”
ifadesi yer almaktadır.
2390
2) “Price Sensitivity in Ankara” başlıklı sayfada, “Ankara’daki 5 $/t’luk fiyat
ödülünün nedeni fiyat savaşı tehdidir. YLOAÇ’a rakiplerini fiyat savaşı ile tehdit etmesine
bağlı olarak Ankara’da pazar payı bırakılmıştır.” ifadesi yer almaktadır.

3) “Ankara Market Competitive Pressure from Outside Players” başlıklı sayfada,
“Fakat, bugün, Konya ve Bolu gibi aktörler pazara girebilir ve YLOAÇ’a bırakılan %23
pay üzerinde hak iddia edebilir” ifadesi yer almaktadır.

4) “Additional Strategic Options Incremental NPV – Price in Ankara: 35$/t” başlıklı
sayfada, “Ankara’da %23 pazar payı ile 35 $/t fiyatı koruyabilen seçenekler YLOAÇ’ın 2400
Konya ve Bolu’yu pazarın dışında tutabilme kapasitesine bağlıdır” ifadesi yer almaktadır.

5) “Conclusion” başlıklı sayfada, “İktisadi fiyattan yaklaşık 5 $/t daha yüksek olan
fiyat ödülünün korunabilmesi, Bolu, Konya gibi nakliye dahil maliyetleri Ankara’daki
oyunculara çok yakın olan dış oyuncuların davranışlarına bağlıdır. Bu dış oyuncuların
varlığında, %23 pazar payını ve 5 $/tonluk fiyat ödülünü koruyabilmek zordur” ifadesi yer
almaktadır.

16. YLOAÇ’tan alınan Corporate Value Associates Raporu’nda, “Ankara Pazarı:
Pazardaki liderlerin “rekabetçi şemsiye” oluşumları (Baştaş/Set arası fiyat/pazar payı 2410
değiş tokuşları) dolayısı ile YLOAÇ’ın Ankara’daki rekabetçi durumu, “fazlasıyla iyi
02-06/51-24
48
(abartılı)” görülmektedir (%23 reel pazar payına karşın %8 teorik pazar payı)...” ifadesi
bulunmaktadır.

17. YLOAÇ’ın savunmasında, “…CVA tarafından hazırlanan ve Önaraştırma
Raporunda atıf yapılan bu çalışmada, örneğin, Ankara pazarına gelecekte kapasite
arttırarak girebilecek ve çimento satışı yapacak iki fabrikanın bulunabileceği ve bu
durumun Ankara satışlarını etkileyebileceği belirtildikten sonra, özellikle Konya ve Bolu
fabrikalarının üretim maliyetlerinin daha düşük olması dolayısıyla Hasanoğlan
fabrikasının %23 pazar payını koruyamayacağı ifade edilmektedir. Bu durum CVA'in 2420
yaptığı pazar analizi sonucunda ortaya çıkmış olan iktisadi bir
değerlendirmedir…Bağımsız bir kuruluş tarafından hazırlanan bu pazar araştırmasının
YLOAÇ'ı bağlayıcı nitelikte olması ve bu çalışmada öngörülen senaryoların YLOAÇ'ın
eylemleri gibi değerlendirilmesi söz konusu olamaz…” denilmektedir. Bağımsız bir
kuruluşun hazırladığı iktisadi değerlendirmenin yukarıda değinilen sonuçları ortaya
koyması, Kurul’un Ankara pazarı hakkındaki görüşlerini destekler niteliktedir.

18. Set Group’tan alınan, Strategik Plan 1998–2002 çalışmasında, “Ankara
pazarında üç uluslararası grubun nihai tahlilde sürekli bir stabiliteyi sağlayacağı”
belirtilmektedir. 2430

19. Set Group’tan alınan 28 Mayıs 1999 tarihli Türkiye Sunumu’nun “Ankara” başlıklı
sayfasında, “Pazardaki oyuncular arasındaki iyi klinker anlaşmaları, iç pazardaki
sürdürülebilir stabiliteye katkı sağlayacak” ifadesi yer almaktadır. Bu stabilitenin varlığı,
aynı belgedeki “Ankara ve İstanbul bölgeleri, dışarıdan gelen sürekli tehditlere rağmen,
genellikle, satış miktarı ve fiyatlarını koruyabilmektedir” ifadesi ile de ortaya konmaktadır.

20. 07.10.1997 tarihli Esçim III. Stratejik Planlama Komitesi Toplantı Raporu’nda yer
alan Satış Müdürü Nafi MAKAROÇ’un, “Baştaş dışarıya fiyat kırarak giriyor. Ankara
bölgesi satışları için Set’le anlaşıyorlar...” şeklindeki sözleri analizleri destekleyici bir 2440
gözlemdir.

G.3.1.1.2. Savunmalar ve Bu Savunmalara İlişkin Değerlendirmeler

İlgili teşebbüslerin, yukarıda yer verilen delil ve tespitlere ilişkin olarak yaptığı
savunmalardan ilki, “pazarın şeffaf yapısından dolayı, rakiplerin fiyatlarının öğrenilebildiği
ya da doğru biçimde tahmin edilebildiğidir.”

Baştaş’a rakip teşebbüslerin, 16.12.1999 tarihli belgede yer alan fiyatlarını, anılan
tarihten sonra duyurdukları düşünüldüğünde (örneğin YL, 27.12.1999’dan itibaren 2450
uygulayacağı fiyatın deklarasyonunu, 24.12.1999’da yapmıştır), mükemmel biçimde
tahmin yapıldığı anlamına gelen ilgili savunmanın kabulü mümkün değildir.

İkinci savunma, “gerek 16.12.1999 tarihli belgede gerekse de diğer belgelerde
rekabetin bozulması amacına yönelik bir irade uyuşmasının bulunmadığı; oysa, bir
anlaşmadan söz edebilmek için taraflardan birinin irade beyanının, karşı tarafca, açıkça
veya zımnen kabul edilmesi gerektiği” şeklindedir.

Kurul, tüm modern rekabet otoritelerinin yaptığı gibi, “smoking gun” niteliğindeki
yukarıda değinilen belgeleri bir bütün olarak değerlendirmiş ve bu belgelerin 2460
doğruluğunu ortaya koyan bir analizle anlaşma sonucuna ulaşmıştır. Çünkü sonradan
Avrupa Komisyonu Rekabet Dairesi Kartel Birimi’nin başına geçecek J. Joshua’nın da
02-06/51-24
49
belirttiği gibi27 “gizli kartel anlaşmaları ticari sözleşmelere benzemez; uzlaşmalar nadiren
yazılı hale getirilir. Bir kanıt katılımcıların hepsinde bulunmaz. Dolayısıyla delilleri yok
etmekte en başarılı olanı ödüllendirmek yanlış olur...İhlalleri ve delilleri bütün olarak
değerlendirmek yerine parçalamak bir savunma taktiğidir.”

Üçüncü savunma, “fiyatların ilgili dönemde 45,8 $/ton seviyesine ulaşmadığı”
şeklindedir.
2470
Bu seviyeye ulaşıldığı, hatta aşıldığı, bizzat Baştaş’ın savunma eki olarak
gönderdiği 21-31.12.1999 tarihleri arasına ilişkin fatura dökümündeki 46,23 $/ton’luk
satışla ortadadır.

İlgili teşebbüsler son olarak, “16.12.1999 tarihli belgede, liste fiyatlarının yer
aldığını; oysa satışların genellikle daha düşük fiyatlardan yapıldığını” belirtmiştir.

Öncelikle, yukarıdaki fiyatların, bilgi isteme yazılarına cevaben Kurumumuza
gönderilen fiyat listelerine ve faturalara, yerinde incelemelerde bulunan belgelere (şirket
içi yazışmalar, alıcılara gönderilen faks mesajları gibi) ve teşebbüs yetkililerinin tutanağa 2480
geçen ifadelerine dayandığı söylenmelidir. Nitekim, ilgili teşebbüslerce de kabul edildiği
üzere, bu fiyatların uygulaması bulunmaktadır. Bunlardan farklılaşmaların ise, teşebbüs
yetkililerinin yine tutanağa geçen ifadelerinde de yer aldığı üzere, bağlantılı satış, fiyat
değişikliğinin ardından alıcılara belli bir dönem için eski fiyattan mal verilmesi gibi
nedenleri olabilmektedir. Kaldı ki, 4054 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinde “her türlü
satım şartı”nın tespiti yasaklanmıştır. Dolayısıyla liste fiyatlarının, teşebbüslerce birlikte
belirlenmesi de anılan Kanun’un ihlali niteliğindedir. Nitekim liste fiyatlarının tespitine
ilişkin anlaşmaların bu piyasada önemli sonuçları da bulunmaktadır. Çünkü, sektörde
bağıtlanan uzun dönemli tedarik sözleşmelerinde, “alıcılara, rakiplerin deklare ettiği
fiyatlar üzerinden belli bir oranda indirim yapılacağı”na dair hükümler yer alabilmektedir. 2490
Bu tür hükümler, alıcıların, rekabetçi bir fiyat elde ettiklerini düşünmelerini sağlasa da;
teşebbüsler arasında liste fiyatlarına ilişkin bir anlaşma yapıldığında farklı bir sonuç
ortaya çıkacaktır. Çünkü böyle bir anlaşma, söz konusu olayda olduğu ve teşebbüslerce
de reddedilmediği üzere, ortalama satış fiyatlarının yükselmesini sağlamaktadır.

Bu belge ve analizler çerçevesinde, Baştaş, BÇS, Set Ankara ve YL
Hasanoğlan’ın Ankara PKÇ 32,5 torbalı çimento pazarında fiyat tespiti konusunda
01.01.1998-15.12.1999 tarihleri arasında uyumlu eylem içinde oldukları iddiasını
ispatlamaya, fiyat hareketleri genellikle uyumlu olmadığından, yeterli delil bulunmadığı;
buna karşılık aynı teşebbüslerin 16.12.1999 tarihinden itibaren fiyat tespiti konusunda 2500
anlaşma içinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

G.3.1.2. Baştaş ile BÇS’nin Pazar Paylaşımı Konusunda Uyumlu Eylem İçinde
Oldukları İddiası

Baştaş’ın 25 $/tona varan bir kar ile girebileceği Bolu bölgesine satışı
bulunmamaktadır. Ancak bu analizin, Baştaş ile BÇS’nin pazar paylaşımı konusunda
uyumlu eylem içinde bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı sonucuna
ulaşılmıştır.
2510




27 JOSHUA, J. (1999), “Cartels and Conspiracies: The Turning of The Tide?”, IBC Advanced EC Competition Law
Conference, Brussels, s.8.
02-06/51-24
50
G.3.1.3. Baştaş ile Esçim’in Pazar Paylaşımı Konusunda Uyumlu Eylem İçinde
Oldukları İddiası

Bu iddiaya ilişkin olarak aşağıdaki belgeler tespit edilmiştir:

1. Baştaş Genel Müdürü Lütfi Baş’ın masasında bulunan tarihsiz belgede,
“Eskişehir Çim. (Nafi Bey) Küpeliler Eskişehir içine ardiye ve inşaatlara torbalı çim. 2520
indiriyor” ifadeleri yer almaktadır.

2. 03.10.1997 tarihli Esçim I. Stratejik Planlama Komitesi Toplantı Raporu’nda,
Genel Müdür Sadık AKALAN’ın, “Küpeli ile ESÇİM’in problemi kalktı. Biz diğer şehirlerde
bayi açmadık, onlarda Eskişehir’de bayi açmıyor. Centilmenlik ilişkisi yürüyor...”
şeklindeki sözleri tespit edilmiştir.

Analizi yapılan 1998-1999 döneminde Baştaş’ın, Eskişehir’e satışı
bulunmamaktadır. Esçim ise, Ankara’ya hepsi torbalı olmak üzere 1998’de 4149 ton,
1999’da ise yalnızca Temmuz ayına kadar 821 ton çimento göndermiştir. Yapılan 2530
analizler, Baştaş ile Esçim’in birbirlerinin ana hinterlandlarına 26 $/tona varan karlarla
satış yapabileceğini göstermektedir. Ancak bu belge ve analizlerin, Baştaş ile Esçim’in
pazar paylaşımı konusunda uyumlu eylem içinde bulundukları iddiasını ispatlamaya
yeterli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

G.3.1.4. Baştaş ile Set Afyon’un Pazar Paylaşımı Konusunda Uyumlu Eylem İçinde
Oldukları İddiası

Baştaş’ın 25 $/tona varan bir kar ile girebileceği Afyon bölgesine satışı
bulunmamaktadır. Ancak bu analizin, Baştaş ile Set Afyon’un pazar paylaşımı 2540
konusunda uyumlu eylem içinde bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı
sonucuna ulaşılmıştır.

G.3.1.5. Baştaş ile Set Ankara’nın Pazar Paylaşımı Konusunda Uyumlu Eylem
İçinde Oldukları İddiası

YLOAÇ’tan alınan Corporate Value Associates Raporu’nda “Ankara Pazarı:
Pazardaki liderlerin “rekabetçi şemsiye” oluşumları (Baştaş/Set arası fiyat/pazar payı
değiş tokuşları) dolayısı ile YLOAÇ’ın Ankara’daki rekabetçi durumu, “fazlasıyla iyi
(abartılı)” görülmektedir (%23 reel pazar payına karşın %8 teorik pazar payı)...” ifadesi 2550
bulunmaktadır. Ancak bu belgenin, Baştaş ile Set Ankara’nın pazar paylaşımı
konusunda uyumlu eylem içinde bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı
sonucuna ulaşılmıştır.

G.3.1.6. Baştaş ile YLOAÇ’ın Pazar Paylaşımı Konusunda Uyumlu Eylem İçinde
Oldukları İddiası

Baştaş’ın 26 $/tona varan bir kar ile girebileceği Yozgat ve Çorum bölgelerine
satışı bulunmamaktadır. Ancak bu analizin, Baştaş ile YLOAÇ’ın pazar paylaşımı
konusunda uyumlu eylem içinde bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı 2560
sonucuna ulaşılmıştır.





02-06/51-24
51
G.3.1.7. Baştaş’ın, Bayilerinin Bölgeler Arası Ticaretini Engellemesi İddiası

G.3.1.7.1. Delil ve Tespitler
2570
1. 09.08.1994’te, Yurtseven Ltd.Şti. adına Sefer YURTSEVEN, Özeroğlu Ticaret
adına Ali ÖZER, ŞEK-SAN Ltd.Şti., Ali ALTAN ve Aydın KESKİN tarafından imzalanmış
taahhütnamede, “09.08.1994 tarih itibarı ile BAŞTAŞ Çimento Fabrikasından alacağımız
çimentoyu Kırıkkale ve ilçelerine satacağımızı taahhüt eder Ankaraya veya Kırıkkale
dışına çıkmıyacağımıza söz veririz” ifadeleri yer almaktadır.

2. 09.08.1994’te, Yıldırımlar Ltd.Şti. tarafından imzalanmış taahhütnamede,
“Fabrikanızdan bant teslimi torbalı alacağım çimentoları Kırıkkale civarı ilçe ve
kasabalarında pazarlayacağımdan hiç bir surette Ankarada satmıyacağıma taahhüt
ederim” ifadeleri yer almaktadır. 2580

3. 23.03.1995’te, Özcan Ticaret adına M.K. ÖZCAN tarafından imzalanmış
taahhütnamede, “23.03.1995 tarihi itibariyle fabrikanızdan ÖZCAN TİCARET adına
alacağım Torbalı Çimentoyu Çankırı, Şabanözü, Çerkeş, Orta, Atkaracalar, Ilgaz,
Kurşunlu, Eldivan, Yapraklı, Eskipazar ve Tosya dışında başka il ve ilçelere
pazarlamayacağımı beyan ederim. Aksi takdirde tarafınıza verdiğim 8459876 nolu Halk
Bankası Şabanözü/ÇANKIRI şubesi çekinin, bölge dışına satılan çimento bedelinin iki
misli olarak doldurulup, tarafınızdan tahsil edileceğini kabul ederim” ifadeleri yer
almaktadır:
2590
4. Baştaş yetkilileri, Raportörler tarafından yöneltilen “Dağıtım sisteminiz nasıl?”
sorusunu, “Ankara, Çankırı, Kastamonu, Adapazarı, İstanbul (Anadolu), Kütahya ve
Bursa illerine çimento sevkıyatı yapıyoruz. İsteyen herkese satış yapıyoruz. Bayilik
sistemimiz yoktur. Fabrikamızdan mal satınalan kişi ticari faaliyetini sürdürdüğü bölgede
satış yapması gerekir. Dışarıya yani başka bir bölgeye satış yapmaması gerekir. Başka
bir bölgeye satan satıcıya oluşan fiyat farkını alırız, bir daha da mal vermeyiz. Satıcının
bu yaptığı hırsızlıktır. Çünkü biz taşıma maliyetini sübvanse ederek satıyoruz”; “Farklı
ambalaj uygulamanız bulunmakta mıdır?” sorusunu ise, “Evet farklı ambalaj uygulaması
yapmaktayız. Ankara için siyah şeritli torba, Ankara dışı içinse yeşil şeritli torba
kullanmaktayız. Hemen belirtmek gerekir ki, Polatlı, Beypazarı, Nallıhan gibi Ankara’nın 2600
uzak ilçelerine de oradaki piyasa koşulları gereği yeşil torba ile satış yapılmaktadır. Buna
karşılık, Kırıkkale iline, fabrikamıza yakınlığı sebebiyle siyah torba ile satış yapmaktayız.
Bu uygulamanın sebebi, düşük fiyatlı çimentonun yüksek fiyatlı bölgelerde satılmak
suretiyle elde edilecek haksız kazancın önlenmesidir. Farklı ambalaj sayesinde
çimentonun nerede satıldığını takip edebilmekteyiz. Eğer yeşil torbalı çimento Ankara
içinde satılırsa bayiler tarafından bize haber verilir. Malın boşaltıldığı yerdeki yetkililer ile
görüşür ve hangi araç tarafından boşaltıldığını tespit ederiz. Bilgisayar kayıtlarımızdan o
malın hangi araçla çıktığına bakıp sorumluyu buluruz. Bizim yıllardan beri çalıştığımız
bayilerimiz hiçbir zaman bu tür davranışlar içine girmez. Ancak zaman zaman onlar
vasıtasıyla bağlantı kuran alıcılar bu tür davranışlar içine girmektedir yani örneğin 2610
Çankırı için bağlantı yapıp malı Ankara’ya boşaltmaktadır. Fakat böyle çimento satışı
yılda 500 tonu bulmaz” şeklinde cevaplamıştır.

Belgelerin ardından, Baştaş’ın satış sisteminin değerlendirilmesine geçilebilir:

Baştaş’ın standart sözleşmeler imzaladığı bayileri bulunmamaktadır. Buna
karşılık ilgili teşebbüs, kendilerinden teminat alınan az sayıda çimento satıcısı ile
ürününün dağıtımını yaptırmaktadır. Bu sistemdeki tek kural, çimentonun hangi bölge
için alındıysa o bölgeye götürülmesidir. Buna aykırı davrananlara ise, hiç mal
02-06/51-24
52
verilmemesine varan yaptırımlar uygulanmaktadır. Sistemin yaşatılabilmesi için gerekli 2620
temel kontrol ise, “farklı ambalaj” uygulaması ile sağlanmaktadır. Başka bir deyişle,
Baştaş, bir bölge fiyatıyla alınan malın mutlaka o bölgede satılmasını istemekte (kural);
bunun denetimi için başta farklı ambalaj olmak üzere çeşitli kontrol vasıtaları
kullanmakta (denetim); bunlara rağmen malın alındığı bölge dışına satılması halinde de,
hiç mal verilmemesine varan yaptırımlar uygulamaktadır (yaptırım). Baştaş’ın satış
sisteminin, tek elden dağıtım bölgeleri belirlenmediği için 1997/3 sayılı Grup Muafiyeti
Tebliği’nden yararlanması mümkün değildir. Kaldı ki, mevcut sistemde, alıcılar üzerine,
aktif-pasif satış ayrımı gözetmeksizin malın yalnızca satın alındığı bölgede satılması
yükümlülüğünün getirilmesi, 1997/3 sayılı Tebliğ’in de izin verdiğinin ötesinde bir
sınırlamadır ve önemli bir rekabet ihlali teşkil etmektedir. 2630

Konuya ilişkin nihai değerlendirmenin ise, aşağıdaki analizlerden sonra yapılması
doğru olacaktır. Baştaş’ın satış sisteminin şu üç amacı gerçekleştirdiği düşünülmektedir:

Yapılan incelemeler neticesinde Baştaş’ın en yüksek pazar payının Ankara’da
olduğu tespit edilmiştir. Bu pazar payına bağlı pazar gücü ve sektörde uygulanan fiyat
sistemine bağlı olarak Baştaş’ın en yüksek fiyatla satış yaptığı dolayısıyla en büyük kar
marjına sahip olduğu bölge Ankara pazarıdır. Mevcut dikey kısıtlamalar, Baştaş’ın pazar
gücünün olduğu piyasa ile bu gücün azaldığı ya da olmadığı piyasalar arasında fiyat
farklılaştırması yapabilmesine imkan sağlamaktadır. Bu durum iktisadi etkinlikten 2640
uzaklaşılmasına yol açmaktadır.

Keza, rakip teşebbüslerle belli bir bölgedeki fiyat için yapılan anlaşmanın
uygulanabilmesi de, farklı fiyatlı bölgelerden bu bölgeye ürün gelmemesine bağlıdır. Bu
nedenle de, paralel ticaretin engellenmesi büyük önem taşımaktadır. Nitekim, bir örnek
olarak, TÇMB üyesi olmayan Uzan grubuna ait Bartın fabrikasının bu bölgede
oluşturduğu fiyat seviyesinin, Ankara bölgesindeki anlaşma ile belirlenen fiyat seviyesini
tehlikeye düşürdüğü söylenebilir.

Üçüncü amaç ise, yukarıda açıklandığı üzere, bayiler vasıtasıyla sektöre 2650
gelebilecek rekabetin engellenmesidir.

Bu noktada değinilmesi gereken, üçüncü amaçla da ilişkili bir husus, Baştaş’ın
rakip fabrika merkezlerine girebilme olanağına rağmen bunu kullanmamasıdır. Bu
durum, “Baştaş’ın satış sisteminin, sektöre getirdiği rekabetçi etkiler dolayısıyla
hoşgörülebileceği” şeklinde bir değerlendirme yapılmasına engeldir.

G.3.1.7.2. Savunmalar ve Bu Savunmalara İlişkin Değerlendirmeler

Baştaş’ın, yukarıda yer verilen tespitlere ilişkin olarak yaptığı genel nitelikli 2660
savunmalar, "G.2.5. Çimento Sektöründe Dikey Kısıtlamalar” başlığı altında
değerlendirilmiştir. İlgili teşebbüs, bunun dışında, “09.08.1994 tarihli taahhütnamelerin,
4054 sayılı Yasa’nın kabulünden önce hazırlandığından Baştaş aleyhine
kullanılamayacağını” ve “23.03.1995 tarihli taahhütnamenin uygulamasının terk
edildiğini” söylemiştir.

Her iki savunmaya da verilecek ortak cevap, bu belgelerin hazırlanmasına esas
teşkil eden satış sisteminin Baştaş tarafından halen kullanıldığının, bizzat anılan
teşebbüs yetkililerinin tutanakla saptanan ve yukarıda yer verilen ifadeleriyle ortada
olduğudur. 2670

02-06/51-24
53
Bu belge ve analizler çerçevesinde, Baştaş’ın, 4054 sayılı Kanun’un 4’üncü
maddesinde yasaklanan bayilerinin bölgeler arası ticaretini engelleyici uygulamalarda
bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.

G.3.2. BOLU ÇİMENTO SANAYİİ A.Ş.

G.3.2.1. BÇS, Baştaş, Set Ankara ve YL Hasanoğlan’ın Ankara PKÇ 32,5 Torbalı
Çimento Pazarında Fiyat Tespiti Konusunda Uyumlu Eylem ve Anlaşma
İçinde Oldukları İddiası 2680

Bu bölümdeki değerlendirmeler, “G.3.1.1.” bölümde yapılmıştır.

G.3.2.2. BÇS ile Baştaş’ın Pazar Paylaşımı Konusunda Uyumlu Eylem İçinde
Oldukları İddiası

Bu bölümdeki değerlendirmeler, “G.3.1.2.” bölümde yapılmıştır.

G.3.2.3. BÇS ile Esçim’in Pazar Paylaşımı Konusunda Uyumlu Eylem İçinde
Oldukları İddiası 2690

07.10.1997 tarihli Esçim III. Stratejik Planlama Komitesi Toplantı Raporu’nda,
Genel Müdür Sadık AKALAN’ın, “Bolu’nun müşterisini kapmamalıyız. Özellikle ucuz PÇ
satmak doğru değil...” şeklindeki sözleri tespit edilmiştir. Yapılan analizler, BÇS ile
Esçim’in 32 $/tona varan karlarla girebilecekleri birbirlerinin ana hinterlandlarına
satışlarının bulunmadığını göstermektedir. Ancak bu belge ve analizlerin, BÇS ile
Esçim’in pazar paylaşımı konusunda uyumlu eylem içinde bulundukları iddiasını
ispatlamaya yeterli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

G.3.2.4. BÇS ile Set Ankara’nın Pazar Paylaşımı Konusunda Uyumlu Eylem İçinde 2700
Oldukları İddiası

Set Ankara’nın 30 $/tona varan bir kar ile girebileceği Bolu bölgesine satışı
bulunmamaktadır. Ancak bu analizin, BÇS ile Set Ankara’nın pazar paylaşımı
konusunda uyumlu eylem içinde bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı
sonucuna ulaşılmıştır.

G.3.2.5. BÇS, Akçansa ve Nuh Çimento’nun Marmara Bölgesi PKÇ 32,5 Torbalı
Çimento Pazarında Fiyat Tespiti Konusunda Uyumlu Eylem İçinde
Oldukları İddiası 2710

Bu bölümdeki değerlendirmeler, “G.5. Marmara Bölgesi” başlıklı bölümde
yapılmıştır.

G.3.2.6. BÇS’nin Bolu-Gerede Pazarında Aşırı Fiyat Uygulayarak Hakim Durumunu
Kötüye Kullanması İddiası

Hakim durumun kötüye kullanılmasına ilişkin davalarda, önce ilgili pazarın
çizildiği, sonra çizilen pazarda hakim durumdaki bir teşebbüsün varlığının ortaya
konulduğu ve son olarak da, bu teşebbüsün, hakim durumunu kötüye kullanıp 2720
kullanmadığının tespit edildiği bilinmektedir. Bu sıra çerçevesinde, ilgili ürün pazarı,
çimento; ilgili coğrafi pazar ise, Bolu ve Gerede’dir (BÇS’nin, Düzce bölgesine satış
politikalarında, Bolu ve Gerede’den farklılık olduğu için bu bölge ihmal edilmiştir).

02-06/51-24
54
Gerek pazarın tanımlanmasında gerekse de tanımlanan pazarda BÇS’nin hakim
durumda olduğunun düşünülmesinde etkili olan belgeler şunlardır:

1997 yılında, BÇS’ce, International Finance Corporation için hazırlanan raporda,
“toplam 500.000 ton/yıl büyüklüğündeki Bolu-Düzce-Gerede pazarında BÇS’nin payının
% 80 (dolayısıyla 400.000 ton) olduğu” söylenmektedir. Keza, BÇS 1999 Yılı İş Programı 2730
ve Bütçesi’nde, 1999 yılı için planlanan Bolu-Düzce-Gerede pazar payı, 350.000 ton
satışla % 85’dir. Bu pazar payının, “Sektöre İlişkin Genel Bilgiler” bölümünde yapılan
analizlerle birlikte değerlendirildiğinde, hakim durumu ispatlamaya yeterli olduğu
düşünülmektedir. Nitekim, Şirketin IFC için hazırladığı metindeki, “rakip fabrikaların
giremediği hiçbir bölge yoktur. Dönem dönem rakip firmalar Bolu merkeze dahi
girebilmektedir. Ancak Bolu merkez diğer fabrikaların daha zor girebildikleri bir bölgedir”
ifadesi de analizlerimizi desteklemektedir.

Yukarıda bizzat BÇS verilerinin ortaya koyduğu pazar tanımı ve hakim durum,
soruşturma kapsamındaki teşebbüslerin Kurumumuza gönderdiği satış miktarı verileri ile 2740
de desteklenmektedir. Gerçekten de, analizi yapılan 1998-1999 döneminde Bolu il
merkezine rakip fabrikaların satışı bulunmamaktadır.

Son olarak, BÇS’nin hakim durumda olduğu düşünülen Bolu-Gerede pazarında,
“aşırı fiyat” uygulamak suretiyle bu konumunu kötüye kullanıp kullanmadığı sorusunun
cevaplanması gereklidir. Yapılan incelemeler neticesinde, BÇS’nin hakim durumu ve
sektörde uygulanan fiyat sistemine bağlı olarak, en yüksek fiyatla satış yaptığı
dolayısıyla en büyük kar marjına sahip olduğu bölgenin Bolu pazarı olduğu tespit
edilmiştir28.
2750
Ancak yukarıdaki belge ve analizlere rağmen, Kurul, herhangi bir doğal ya da
hukuki tekelin bulunmadığı çimento pazarında, BÇS’nin hakim durumda olduğu Bolu-
Gerede pazarında diğer bölgelere oranla daha yüksek fiyat uygulamasının, hakim
durumun kötüye kullanılması şeklinde değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşmıştır.

G.3.2.7. BÇS’nin, Bayilerinin Bölgeler Arası Ticaretini Engellemesi İddiası

G.3.2.7.1. Delil ve Tespitler

BÇS’nin dikey sözleşmeleri aşağıdadır: 2760

1. BÇS ile Kenan Salındırma arasında29, 10 Mart-31 Aralık 1997 tarihleri arasında
ambalajlı çimento satışına ilişkin olarak, 10.03.1997’de imzalanan anlaşmada aşağıdaki
maddeler dikkat çekicidir:

“6. Madde: Bayi satış ordinosu ve buna göre düzenlenen sevk irsaliyesinde
belirtilen yer dışına sevk yaptığı takdirde, bayinin bayiliği iptal edilecek ve 1.000.000.000
TL tutarındaki şirkete verdiği ceza çeki ceza olarak tahsil edilecektir. Pazarlama
Şefliğinin konu ile ilgili tespiti ve raporu esas kabul edilecek, bayinin savunması dikkate
alınmayacaktır. 2770
7.Madde: Bayinin şirketin uyguladığı bölgesel fiyatların altında bant teslimi veya
şantiye teslimi (ilgili bölge ile Bolu arasındaki fiili nakliye fiyatları dikkate alınarak

28 BÇS’nin öğütme tesisi ile faaliyet gösterdiği ve anlaşma ile rekabetin bozulduğunu yukarıda ortaya koyduğumuz
Ankara pazarındaki fiyat ortalaması, Bolu-Gerede pazarına göre, tesisin 4’üncü büyük oyuncu olarak sahip olduğu
pazar gücünün de etkisiyle az da olsa daha yüksektir. Ancak BÇS’nin Bolu’daki entegre tesisinden Bolu-Gerede’ye mal
sağlaması, daha düşük maliyete bağlı olarak bu pazardaki karlılığını daha yüksek kılmaktadır.
29 6 ve 7’nci maddelere karşılık gelen hükümlerin yer aldığı anlaşmalar, Doğa Ltd. Şti., Özaylar Ltd. Şti. ve Limit Ltd.Şti.
ile de imzalanmıştır.
02-06/51-24
55
hesaplanacaktır) çimento satan bayi tespit edildiğinde, bayi şirketin yapacağı bu tespite
itiraz edemeyecek ve kendisine bir defaya mahsus ilgili bölge fiyatıyla serbest satış fiyatı
arasındaki farkın 3 misli para cezası verilecektir. Tekerrüründe bayiliği iptal edilerek,
şirket nezdinde bulunan nakit teminatı ve ceza çeki tahsil edilerek irad kaydedilecektir.”

2. BÇS ile Sel-Ni Ltd.Şti. arasında, 10 Mart-31 Aralık 1997 tarihleri arasında
ambalajlı çimento satışına ilişkin olarak, 10.03.1997’de imzalanan anlaşmadaki, “...Bayi
satışlarının % 80’ini peşin olarak, % 20 sini ise vadeli olarak yapabilecektir...” ifadesi 2780
dikkat çekicidir30.

3. BÇS ile Albayrak Ltd.Şti. arasında31, 01 Ocak-31 Aralık 1997 tarihleri arasında
ambalajlı çimento satışına ilişkin olarak, 31.12.1996’da imzalanan anlaşmada, Kenan
Salındırma ile imzalanan bayilik anlaşmasının 6 ve 7’nci maddeleri, 7 ve 8’inci maddeler
olarak yer almaktadır. BÇS ile Albayrak Ltd.Şti. arasında bu anlaşmaya ek olarak
14.03.1997 tarihinde protokol imzalanmıştır. Protokoldeki şu ifadeler dikkat çekicidir:

“2- SÜRE VE UYGULAMA: İlgili bölgelerde çimento fiyatlarının istikrara
kavuşması yolunda şirketin yapacağı tespitler doğrultusunda, şirket bu uygulamaya 2790
istediği zaman son verebilecektir.
4- CEZAİ HÜKÜM: Bayinin yukarıda belirtilen bölgelere pazarlamak üzere aldığı
çimentoyu başka bir bölgeye sevkettiğinin şirket tarafından tespit edilmesi halinde;
Bayinin ilgili bölgeye sevkıyatı sağlamasına rağmen, çimento boşaltıldıktan sonra tekrar
başka bir araç bayi veya alıcı kişi tarafından farklı bir bölgeye nakledilmesi durumunda;
Bayinin, şirketin ilgili bölgelerde diğer fabrikalar ile rekabet edebilmek amacıyla
kendisine fiyatlarda sağladığı bu toleransı bir başka bayiye dolaylı olarak kullandırdığının
tespit edilmesi durumunda;
hiçbir savunma ve açıklamaya müsaade edilmeksizin Bayi’nin 1997 yılı bayilik
sözleşmesi (Protokol) tek taraflı iptal edilecek, her iki protokol düzenlenirken kendisinden 2800
teminat için alınan açık çekler tahsil edilecek, vadesi gelen gelmeyen tüm borçları şirket
nezdinde bulunan teminatlarından tahsil edilecek ve eğer varsa diğer teminatları da
şirket lehine irad kaydedilecektir.”

4. BÇS, 1998 yılından itibaren çoğunlukla “Tek Elden Satın Alma” ve “Tek Elden
Dağıtım” başlıklı tek tip sözleşmeler uygulamaya başlamıştır. 31.12.1997 tarihinde BÇS
ile Yurdakul Ltd.Şti. arasında 1 yıl süre ile geçerli olmak üzere akdedilen tek elden
dağıtım sözleşmesi incelenerek önemli hususlar ortaya konulabilir:

“1-SÖZLEŞMENİN KAPSAMI: 2810
İşbu sözleşme ile BÇS’nin ürettiği çimento ürünlerinin DAĞITICI tarafından
yalnızca BÇS’den satın alınarak kendisine ihdas edilmiş bölge içerisinde (yeniden
satıcılara ve müteahhit kullanıcılara) aktif olarak dağıtmasına ilişkin karşılıklı hak ve
yükümlülükler belirlenmiştir.
2-DAĞITICININ TEMEL YÜKÜMLÜLÜKLERİ:
A- Dağıtıcı aşağıda belirtilen yükümlülüklerinden herhangi birine riayet
etmemesi halinde hiçbir ihtar ve ihbarı gerektirmeden tüm sevkıyatların durdurulacağını
ve işbu sözleşmenin BÇS tarafından tek taraflı olarak fesh edileceğini, bu durumun
DAĞITICIYA hiçbir tazminat hakkı doğurmayacağını peşinen beyan ve kabul eder...
c) Sözleşme konusu ürünleri yalnızca BÇS tarafından tek dağıtıcı olarak 2820
yetkilendirildiği bölge hudutları dahilinde aktif olarak pazarlayacağını ve dağıtacağını ve
bu bölge dışında hiçbir surette bayi, depo, acente veya her ne nam ve ünvan altında
olursa olsun aktif ticaret faaliyetlerinde bulunmayacağını, müşteri aramayacağını ve

30 Kenan Salındırma ile imzalanan bayilik anlaşmasının 6 ve 7’nci maddeleri bu anlaşmada da yer almaktadır.
31 Tamamen aynı hükümlere sahip bir anlaşma, Yurdakul Ltd.Şti. ile de yapılmıştır.
02-06/51-24
56
muvazaa oluşturacak biçimde bu yükümlülüğüne başka fertlerle vesair biçimde ihlal
etmeyeceğini,…
B- Dağıtıcı sözleşme konusu ürünleri ÇANKIRI MERKEZ, ŞABANÖZÜ VE
ORTA ilçe sınırları içerisinde satabilecektir. Dağıtıcı her ne şekilde olursa olsun yukarıda
belirtilen sınırların dışına BÇS onay vermedikçe satış yapamaz...
5- CEZAİ ŞART:
A- DAĞITICI’nın sözleşme süresi içerisinde BÇS ile mutabakata varmadan 2830
yeniden satıcılığı bırakması veya işbu sözleşme hükümlerinden herhangi birine aykırı
hareket etmesi halinde 5.000.000.000 TL (beş milyarlık) cezai şartı bankalarca
uygulanan en yüksek kredi faizi ile birlikte hiçbir ihtara hacet kalmadan BÇS’ye nakden
ve defaten ödemeyi DAĞITICI kabul ve taahhüt etmiştir.
B- DAĞITICI, işbu taahhüdüne karşılık 5.000.000.000 TL. tutarında şahsi çekini
teminat olarak BÇS’ye vermiş olup, sözleşmeyi ihlali halinde, söz konusu teminatın BÇS
tarafından nakde çevrilip irad kaydedilmesine hiçbir itirazının olmayacağını kabul ve
taahhüt etmiştir.
C- İşbu sözleşme şartlarının DAĞITICI tarafından kısmen veya tamamen ihlal
edilmesi halinde BÇS tarafından DAĞITICI’nın tahsisi iptal edilecek ve işbu sözleşme 2840
fesh edilecektir. Bu durumda BÇS her türlü zarar ve ziyanının tazminini talep edebilir.
Tazminat cezai nakdiden takas ve mahsup edilemez.”

5. Görüldüğü üzere, BÇS 1998 yılından itibaren, Tek Elden Satın Alma ve Tek
Elden Dağıtım Anlaşmaları yapmaya başlamıştır. Ancak yerinde incelemeler sırasında,
bu anlaşmalardan farklı bayilik protokollerine de rastlanmıştır. Örnek olarak,
09.02.1999’da, BÇS ile Pelenkoğlu Ltd.Şti. arasında imzalanan protokol söylenebilir.
Protokolün 7’nci maddesindeki, “Bayi aldığı dökme çimentoyu Karabük bölgesi dışında
satamayacaktır. Doğabilecek anlaşmazlıklarda şirketin koyacağı usul ve prensipler
geçerli olacaktır” düzenlemesi dikkat çekicidir. 2850

6. 2000 yılı için imzalanan Tek Elden Dağıtım Anlaşmaları ise, 1998 yılı
anlaşmalarıyla büyük benzerlik gösterse de, aşağıdaki husus, önemli bir farklılık
arzetmektedir:

“...6- CEZAİ ŞART:
A- DAĞITICI’nın sözleşme süresi içerisinde BÇS ile mutabakata varmadan
yeniden satıcılığı bırakması veya işbu sözleşme hükümlerinden herhangi birine aykırı
hareket etmesi halinde 10.000.000.000 TL (on milyarlık) cezai şartı bankalarca
uygulanan en yüksek kredi faizi ile birlikte hiçbir ihtara hacet kalmadan BÇS’ye nakden 2860
ve defaten ödemeyi DAĞITICI kabul ve taahhüt etmiştir. Dağıtıcının kendi bölgeleri
dışında, diğer dağıtıcı ve satıcıların bölgesine çimento satışı yapması halinde; BÇS
dağıtıcıya 1.000.000.000 TL ile 5.000.000.000 TL arasında ceza uygulanacaktır. Tekrarı
halinde ise BÇS sözleşmeyi fesh edebilecektir. BÇS dağıtıcıya uyguladığı cezanın
yarısına kadar olan meblağı bölgesi bozulan satıcılara ödenmek üzere dağıtıcıdan tahsil
edebilecektir...”

Görüldüğü üzere, 1998 yılında akdedilen TEDA’lardan farklı olarak, tek elden
dağıtıcının kendi bölgesi dışına hiçbir suretle satış yapamamasını sağlamak üzere
yaptırımlar ağırlaştırılmış; bölgesine satış yapılan satıcılara da belli bir kısmı verilmek 2870
üzere para cezası getirilmiştir.

BÇS’de yapılan yerinde incelemede, TEDA başlıklı sözleşmelerin uygulanmasına
dair, birçok belge bulunmuştur:

02-06/51-24
57
7. 1) 15.06.1998’de, BÇS Ticaret Müdürü M. Ali ONSEKİZOĞLU’nun, Genel
Müdürlük makamına yazdığı yazıda, “17081 dosya nolu müşterimiz Muhammet
GÜMÜŞTAŞ TEDA bayisi olarak Bartın bölgesine almış olduğu çimentolar, Yeniçağa’da
Cami-Atik mahallesinde Kemal Battal’a ait inşaatta görülmüştür. Bu nedenle adı geçen
bayimize protokol gereği olarak 1.000.000.000 TL sı ceza verilmesini tensiplerinize arz 2880
ederim” denilmektedir.

2) 08.07.1998’de, benzer bir yazıda, “17081 dosya nolu müşterimiz Muhammet
GÜMÜŞTAŞ TEDA bayisi olarak Bartın bölgesine 26.06.1998 tarihinde 34 MPE 38
plakalı araçla almış olduğu çimentoyu, Karabük’e boşalttığı görülmüştür. Bu nedenle adı
geçen bayimize protokol gereği olarak 1.000.000.000 TL+KDV ceza verilmesini
tensiplerinize arz ederim” denilmektedir.

3) 25.11.1998’de, yeni Ticaret Müdürü Selim ÖZTÜRK’ün, Genel Müdürlük
makamına yazdığı yazıda, “17081 dosya müşterimiz GÜMÜŞTAŞ LTD.ŞTİ.nin 2890
24.11.1998 tarihinde Bartın bölgesi olarak 74 AT 747 plakalı araca yaptırmış olduğu 20
ton ambalajlı çimentoyu Çayırhan’da Fikri Güneş’e, yine aynı tarihte 67 AE 127 plakalı
araca yaptırmış olduğu 25 ton ambalajlı çimentoyu Hendek’te mukim Ali Bostancı’ya
sevk ettiği tespit edilmiştir. Bu nedenle adı geçen bayimize protokol gereği olarak bölgesi
dışına mal satmış olduğundan para cezası verilmesini, araba başına 1.000.000.000
TL+KDV olmak üzere toplam 2.000.000.000 TL+KDV ceza kesilebilmesini; Aynı
zamanda da bahse konu araçlara 60’şar gün satış yapılmamasını tensiplerinize arz
ederim” denilmektedir.

4) BÇS’nin bayilerinden Kısmet Cin’in, BÇS’ye gönderdiği bir ihbar yazısında, 2900
“Bolu Çimento Fabrikamızdan, 12.02.1999 günü Çaycuma Çimento Satışı yapılan,
Kaptan Ticaret’e ait 67 ZA 996 plakalı kamyon, Devrek ilçemiz sınırları dahilindeki,
Tabaklar (Gürçeşme) köyüne Bolu Çimento boşaltmıştır. Kaptan Ticaret’in çimento yüklü
kamyonu Devrek içinde yüklü olarak tespit edilmiş, pazarlama elemanımız tarafından
takip edilerek, çimentoyu boşaltırken Devrek’teki Nağme Color fotoğrafçısına bütün olayı
görüntüleyen fotoğraflar çektirilmiş, yazımız ekinde tarafınıza gönderilmektedir…”
denilmektedir. Bu şikayet üzerine, Ticaret Müdürü Selim ÖZTÜRK, 16.02.1999’da, Genel
Müdürlük makamına yazdığı yazıda, “17081 dosya nolu Bartın-Zonguldak bölgesi
bayimiz Muhammet GÜMÜŞTAŞ, 12.02.1999 tarihli ve 5485 irsaliye ile Çaycuma satışı
yapılan 67 ZA 996 plakalı aracının Devrek ilçesi sınırları içinde Tabaklar (Gürçeşme) 2910
köyüne çimentoyu boşalttığı, Devrek bölgesi bayimiz Kısmet CİN tarafından ilişikte
sunulan fotoğraf ve yazı ile tespit edilmiştir. Bu nedenle adı geçen bayimize protokol
gereği olarak 1.500.000.000 TL’sı+KDV ceza verilmesini, Devrek bölgesi bayimiz Kısmet
Cin şirketimizi bilgilendirdiği için kesilen cezanın 500.000.000 TL’sı hesabına alacak
kaydedilmesini tensiplerinize arz ederim” şeklinde talepte bulunmuştur. Nitekim, bu talep
üzerine, BÇS’den, Muhammet Gümüştaş’a, 16.02.1999’da gönderilen yazıda,
“12.02.1999 tarihinde Bartın bölgesi olarak 5485 irsaliye ile 25 ton satış yapılan 67 ZA
996 plakalı araç, bahse konu çimentoyu Devrek Tabaklar köyüne sevkedildiği tespit
edildiğinden, protokol gereği olarak 1.500.000.000 TL’sı+KDV ceza tahakkuk ettirilmiştir.
Bundan böyle bölgesi dışında çimento sevkıyatı yapıldığında, bayilik bağlantınız iptal 2920
edilerek, şirketinizde mevcut bağlantı teminatınız irad kaydedilecektir” denilmektedir.

5) Muhammet Gümüştaş’a, 16.03.1999’da da, 11.03.1999 tarihinde Bolu SSK
Hastanesi arkasındaki bir inşaatta yapılan incelemede Zonguldak bölgesine ait çimento
bulunduğu tespit edildiğinden 1.500.000.000 TL+KDV ceza tahakkuk ettirilmiştir. Ayrıca
BÇS’yi bilgilendirdiği için bu cezanın 500.000.000 TL’si Bolu bölgesi bayisi Abdullah
SEYMEN hesabına alacak kaydedilmiştir. Bu cezanın verilmesine esas teşkil eden
şikayet dilekçesi ve tutanak konumuz itibarıyla önemlidir. Abdullah Seymen,
02-06/51-24
58
11.03.1999’da gönderdiği dilekçede, “Bolu SSK Hastanesi arkasında, üzerinde
Zonguldak yazan çimentolar gördüğünü” söylemektedir. Bunun üzerine, BÇS’nin 2930
Pazarlama Şefi Nazım ULUSOY tarafından hazırlanan tutanak, “Bolu bayimiz Abdullah
Seymen’in dilekçesine istinaden, adı geçen bayimiz ile SSK hastanesi arkasındaki bir
inşaata gidildi. İnşaatta üzerinde ZONGULDAK yazan çimento torbaları tespit edildi.
2/1999 tarihli çimento torbalarının tespit edilmesi neticesinde işbu tutanak tutulmuştur.
11.03.1999” şeklindedir.

6) Muhammet Gümüştaş’a, benzer içerikli bir başka yazı, 24.03.1999 tarihinde
gönderilmiştir. Yazıda, “Teda bayilik sözleşmeniz gereği Zonguldak-Çaycuma-Bartın
olmak üzere belirli bir bölgeye çimento satışı yapmanız gerekmektedir. Özellikle Mart
ayında sık sık sözlü uyarılarımıza rağmen Devrek bölgesine, Özdemir Ticaret’e 2940
17.03.1999 günü 67 NS 738, 67 NP 924 plaka nolu araçlar ile, Gökçebey’de İnan Tic.e
14 ER 789 plakalı araç ile 17.03.1999 günü, Karacalar Tic.e ait 67 ZA 525 plakalı araçla
Devrek-Çolakpehlivan köyüne sevkıyat yaptığınız tespit edilmiştir. Yapılan sözleşme
gereği beher araç için şirketinize ceza uygulamamız gerekmektedir. Anlaşılan odur ki,
daha önce de para cezası verilmesine rağmen bu yanlış uygulamaya devam ettiğiniz
görülmektedir. Para cezaları saklı kalmak üzere şirketinizi son kez uyardığımızı bildirir,
bu araçlara Çaycuma satışının 1999 yılı boyunca bundan böyle yapılmayacağını bildirir,
tekerrüründe bayiliğinizin iptal edilip, bağlantı teminatınızın şirketimiz hesabına irad
kaydedileceğini bildiririz” denilmektedir.
2950
7) Muhammet Gümüştaş hakkında bir başka şikayet, 17.05.1999 tarihinde, BÇS
İstanbul bölgesi bayisi Doğa Ltd.Şti. tarafından yapılmıştır. BÇS Genel Müdürlüğü’ne
gönderilen şikayet dilekçesinde “Firmamızca yapılan piyasa takibinde 67 NS 738 plakalı
aracın, Özdemir İnş. Sultanbeyli adresine çimento boşalttığı; bu aracın diğer bir başka
bölge için çimento aldığı ve İstanbul bölgesine kaçak olarak getirdiği ve bu tip olayların
düzenli olarak yapıldığı tarafımızdan tespit edilmiştir” denilmektedir. Nitekim gerek bu
şikayetin gerekse de Gökçebey bölgesi bayisi Kısmet Cin ve Gerede bölgesi bayisi İmat
Ltd.Şti.’nin şikayetleri neticesinde, Muhammet Gümüştaş’a, bölgesi haricinde çimento
sevkıyatı yaptığı için, 18.05.1999’da, 4.500.000.000 TL+KDV ceza faturası kesilmiştir.
2960
8) Muhammet Gümüştaş ise, BÇS’ye iki kez şikayet dilekçesi göndermiştir.
11.03.1999 tarihli dilekçede, “bölgemize ait olan Çaycuma bölgesine Devrek bölge
bayisinin defalarca çimentosu satılmaktadır. Şifaen söylememize rağmen yine devam
etmektedir. Yapılan tespit sonucu İstasyon Caddesindeki inşaaatlarda çimentosu tespit
edilmiş olup, tarafınıza bildirilmektedir” yazmaktadır. 22.03.1999 tarihli yazısında ise,
“bölgemiz olan Zonguldak bölgesine Karaman ve Beycuma’ya gelen Devrek bayilerine
ait çimentoların Zonguldak merkezine ve Kozlu bölgesindeki inşaatlara boşaldığı
tarafımızdan tespit edilmiş olup durumu bilgilerinize arz ederim” denilmektedir.

9) Bu noktada, Muhammet Gümüştaş’ın bayilik yaptığı Bartın-Zonguldak 2970
bölgesinin özelliğini ortaya koyan aşağıdaki iki belgeye, açıklamaları ileride yapılmak
üzere değinmek yerinde olacaktır:

a) “Bolu Çimento Sanayii A.Ş.’nin Tüketiciyi Koruma ve Rekabetin Korunması
Hakkındaki Kanunlar İle İlgili Görüş ve Düşünceleri” başlıklı yazıda, “…bazı Çimento
gruplarının (örneğin; Uzanlar) Çimento sektörünün yanında daha öne çıkartmaya
çalıştıkları bankacılık sektörüne kaynak sağlamak üzere maliyet fiyatlarına çimento
satmaları BÇS’nin ve diğer fabrikaların bu ortak hinterlandda çimento satışlarında
sıkıntılar yaratmaktadır. Bu tip yerlerde tüketiciyi ve rekabeti koruma kanunları yönünden
problemler çıkabileceği düşünülmektedir. Ayrıca BÇS, Bolu’dan uzaklaştıkça yukarıdaki 2980
nedenlerle fiyatlarında nakliye fiyat farklarını karşılamaktadır. Bu durumda da tabi olarak
02-06/51-24
59
örneğin bant çıkışı fiyatlar bazında Bolu, Düzce, Gerede fiyatları en yüksek, Kastamonu
fiyatları ise en düşük fiyatlar olmaktadır. Bu da tüketiciyi koruma kanunu açısından
sakınca yaratabilir düşüncesindeyiz” denilmektedir.

b) Raportörler tarafından yöneltilen “Bartın bölgesi fiyatlarınızın genellikle diğer
bölge fiyatlarınızdan daha düşük olması neden kaynaklanmaktadır?” sorusuna, BÇS
Genel Müdürü İsmail ERKOVAN ve Genel Müdür Yardımcısı Memiş VANLI, “Bu bölgede
faaliyet gösteren ana fabrika, ABD Doları üzerinden fiyat belirlemektedir. Bu nedenle
geçtiğimiz senelerde ilgili bölge fiyatları çok düşük kalmıştır” cevabını vermiştir. 2990

8. 1) BÇS, aynı gerekçelerle başka bayilerine de ceza uygulamıştır. Örneğin, BÇS
bayilerinden, Semercioğlu Nak.Tic.Ltd.Şti.’nin 30.04.1999’daki ihbar yazısında, “Sayın
şirketinizin Alaplı-Ereğli bölgeleri bayisiyim. 29.04.1999 tarihinde Ereğli’ye Devrek bölge
bayisi olan Kısmet Cin’e ait olan satışla 67 EY 115 plakalı araba ile 25 ton çimento
yıkılmıştır. Görgü şahidine ait tutanak ekte sunulmuştur. Gerekli işlemin yapılmasını emir
ve müsaadelerinize arz ederim” denilmektedir. Bu ihbar üzerine, BÇS’den,
04.05.1999’da, Kısmet Cin’e 1.500.000.000 TL+KDV ceza verildiğine dair yazı
gönderilmiş; yazıda ayrıca, “Teda bayilik sözleşmesi gereği Devrek-Beycuma bölgesine
satış yapılması gerektiği; bundan böyle satışların bölge dışında yapılmamasına titizlik 3000
gösterilmesi” istenmiştir. Kısmet Cin, bu ceza üzerine, 05.05.1999’da BÇS’ye gönderdiği
yazıda, “sevkedilen malzemenin, Bolu’dan doğrudan Karadeniz Ereğli’ye sevk
edilmediğini; ekteki 29.04.1999 tarih, 2962 nolu sevk irsaliyesi ile, Beycuma’dan
satıcının kendi deposundan yükleyip Karadeniz Ereğli’ye naklettiğini; firma olarak Bolu
Çimento Fabrikası’ndan yapılan sevkıyatlardan sorumlu olmaları gerektiğini; satıcıların
kendi deposuna indirdiği çimentoyu sattığı yeri devamlı kontrol etmelerinin mümkün
olmadığını” belirtmiştir. Bu yazıya, 18.05.1999’da, BÇS ‘den verilen “29.04.1999 günü 67
EY 115 plaka nolu aracın fabrikamızdan ayrılış saati 10.25 olarak kayıtlarımızda
mevcuttur. Söz konusu araç 15.00’de Beycuma için almış olduğu çimentoyu
Kdz.Ereğli’ye fabrikamızdan almış olduğu gibi 25 ton olarak boşaltmıştır. Söz konusu 3010
edilen çimentonun Karaman’da bulunan depoya yıkıldığı, oradan da Ereğli’ye
götürüldüğü savı uygun değildir. Kaldı ki, o şekilde bile çimentonun taşınması şirketinizi
bağlı kılacaktır...Sonuç olarak kesilen cezanın iptal edilmesi mümkün değildir.
Ödenmesini ve bu tip sevkıyatların engellenmesini önemle rica ederiz” şeklindeki cevap
ilginçtir.

2) Kısmet Cin’e, benzer içerikte bir yazı 30.07.1999 tarihinde de gönderilmiştir.

9. BÇS’nin, bölge haricinde çimento sevkıyatı yapıldığı için, ceza kestiği bir diğer
örnek, 22.07.1999 tarihinde İmat Ltd.Şti.’ne verilen cezadır. Bolu bölgesi bayisi Abdullah 3020
Seymen’in 19.07.1999’daki ihbarı üzerine, BÇS Satış Memuru Erol Usta, 19.07.1999’da
tutanak hazırlamıştır. Bu tutanakta; “Bolu bayimiz Abdullah Seymen’in ihbarını
değerlendirmek üzere ben satıştan Erol Usta ve bayimiz Abdullah Seymen’le birlikte
Gerede’nin Macarlar köyünde bulunan inşaatta yerinde tespit yapılmıştır. Tespitimizde
çimentonun Çerkeş çimentosu olduğu (üzerinde yazılı kısaltmadan anlaşılmıştır) ve
buranın Bolu il sınırları içinde olduğu tespit edilmiştir. Tarafımızdan sayımı yapılmış
takribi 240 torbadır” yazmaktadır. Bunun üzerine, BÇS Ticaret Müdürü Selim Öztürk,
20.07.1999’da, İmat Ltd.Şti.’ne 1.500.000.000 TL+KDV ceza verilmesini, Abdullah
Seymen hesabına da şirketi bilgilendirdiği için 500.000.000 TL alacak kaydedilmesini
talep etmiştir. Nitekim, 22.07.1999’da, İmat Ltd.Ş, Çerkeş bölgesine ait çimentoları 3030
Gerede ilçesine bağlı Macarlar köyüne boşalttığı için, protokol gereği olarak
1.500.000.000 TL+KDV ceza faturası kesilmiş ardından da geri alınmıştır. Bunun sebebi,
14 KD 108 plakalı aracın, önce Çerkeş satışı yüklemesi, ardından kapı çıkış pusulasını
Gerede için değiştirmesidir. Bu değişikliğe istinaden ceza geri alınmıştır.
02-06/51-24
60

10. 1) Benzer gerekçelerle ceza yazılan bir diğer bayi, BÇS’nin Gebze-Gölcük-
Yalova-Karamürsel bayisi Albayrak Ltd.Şti.dir. BÇS tarafından, bu şirkete, 02.02.1999’da
gönderilen yazıda, 07.01.1999 tarihinde, İstanbul bölgesi olarak satışı yapılan bir araç
çimentonun, Bolu’daki Filiz Gıda San. A.Ş.ye yıkıldığı tespit edildiğinden 1.500.000.000
TL+KDV ceza tahakkuk ettirildiği belirtilmektedir. İhbarı yapan Bolu bölgesi bayisi 3040
Abdullah Seymen hesabına da 500.000.000 TL alacak kaydedilmiştir.

2) Aynı şirkete, 02.08.1999’da, BÇS tarafından, 14 ET 074 plakalı araç
Tuzla/Bayramoğlu mevkiinde görüldüğünden, bölge haricinde satış yapılmamasına
ilişkin olarak uyarıda bulunulmuştur.

3) 05.08.1999’da ise, 04.08.1999 tarihinde Bolu Kültür mahallesinde bulunan
Tabakoğlu inşaatta yapılan tetkikte Gebze çimentosu olduğu tespit edildiğinden ceza
verilmiştir. Albayrak Ltd.Şti.nin, bu son cezaya, 27.08.1999’da yaptığı “28.07.1999
tarihinde 14 ED 889 plakalı aracımızdaki 16 tonluk GEBZE satışının BOLU’ya yıkıldığını 3050
05.08.1999 tarihli yazınızdan öğrendik. Şirketimiz malzeme satış elemanı Yusuf Çidem
tarafından araç şoförüne, fabrikada yapılmış olup alınmayan Gebze satışını, Bolu satışı
olarak, satışta değiştirilip Bolu Kültür Mahallesinde bulunan müşterimiz Tabakoğlu
İnşaata boşaltması söylenmiş, araba boşaltılmış ve araç orada kalmış, şoför de işten
ayrılmış olduğundan arabada bulunan çimento kapı fişi gelmemiştir. Dolayısı ile satışın
değişmediği bilinmemiş; ancak BÇS yetkililerinden durum öğrenilmiştir...Bu olay
yanlışlıkla olduğundan ve şirketimizin bilerek bu işi yapmadığından dolayı 3495 nolu
ceza faturasının iptal edilmesi için gereğini emir ve müsadelerinize arz ederiz” şeklindeki
itiraz, BÇS’nin satış uygulamalarında kapı çıkış fişinin (pusulasının) önemini ortaya
koyması bakımından ilginçtir. Albayrak Ltd.Şti.’nin bu itirazına rağmen, BÇS’den 3060
02.09.1999’da gönderilen yazıda, cezanın affedilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir.

11. BÇS’nin benzer bir cezayı uygulamasının diğer bir örneği, Devrek bölgesi bayisi
İbrahim Saraç’a ait 67 NR 850 plakalı aracın, 02.06.1999 tarihinde Mengen ilçesi Aktepe
köyü Şıhlar Mahallesine, bölgesi haricinde çimento boşalttığı için 10.06.1999’da verilen
1.500.000.000 TL+KDV cezadır. BÇS’yi bilgilendirdiği için, Gerede bölgesi bayisi İmat
Ltd.Şti. hesabına, 500 milyon TL., alacak olarak kaydedilmiştir.

12. Bir diğer örnek, BÇS Akçakoca bölge bayisi Nasuhoğlu Tic.’e ilişkindir. Bu
şirkete, BÇS’den 06.10.1999’da gönderilen yazıda, “(Üçler Nakl.Ltd.Şti.nin ihbarı 3070
üzerine) 01.10.1999 tarihinde fabrikamızdan Akçakoca satışı yükleyen 14 DV 475
plakalı araç 02.10.1999 tarihinde Alaplı’da Balcılar inşaatta, 14 DT 717 plakalı araç ise
aynı tarihte Kdz. Ereğli’de Balcılar inşaatta çimentoyu boşalttıkları saptanmıştır.
Firmanızla iş ilişkilerimizin bugüne dek iyi olması ve bu şekilde bir olayın ilk defa
görülmesi nedeniyle tarafınıza cezai müeyyide uygulanmamıştır. Ancak tekrarı
durumunda bu olay da göz önünde bulundurularak, protokolde bulunan ilgili madde
gereği her bir araç için 1.500.000.000 TL+KDV ceza kesilecektir” denilmektedir.

13. 1) Başka bir örnek, H.Hüseyin ERTOZAN’a verilen cezalardır. 17.08.1998’de
M.Ali ONSEKİZOĞLU’nun “Genel Müdürlük Makamına” yazdığı yazıda “17021 dosya 3080
no’lu müşterimiz H.Hüseyin ERTOZAN’ın Çaycuma bölgesine almış olduğu çimentolar
BOLU’da Beypiliç’e ait inşaatta ve Akay İnş. (Üniversite binaları) ta görülmüştür. Bu
nedenle adı geçen bayimize protokol gereği olarak 1.000.000.000 TL+KDV ceza
verilmesini tensiplerinize arz ederim” denilmektedir.

2) Aynı şahsa, 21.09.1998 tarihinde, Selim ÖZTÜRK’ün, “17021 dosya
müşterimiz H.Hüseyin ERTOZAN 17.09.1998 tarihinde Çaycuma bölgesi olarak 78 AD
02-06/51-24
61
336 plakalı araca yaptırmış olduğu 15 ton ambalajlı çimentoyu Eskipazar Lisesi’ne sevk
ettiği tespit edilmiştir. Bu nedenle adı geçen bayimize protokol gereği olarak
1.000.000.000 TL+KDV ceza verilmesini tensiplerinize arz ederim” şeklindeki yazısı 3090
uyarınca yine ceza verilmiştir.

14. BÇS Ankara Tesisi bayilerine de benzer cezalar uygulanmıştır. 24.08.1998’de, M.
Ali ONSEKİZOĞLU’nun, Genel Müdürlük makamına yazdığı yazıda, “17037 dosya
müşterimiz LİMİT İNŞ.SAN. ve TİC.LTD.ŞTİ. Beypazarı bölgesine 24.08.1998 tarihinde
yaptırmış olduğu aşağıda plakası yazılı 06 YUE 85 araca ait çimentoları İvedik
Cd.No:614 Yahyalar/ANKARA adresine sevk ettiği tespit edilmiştir. Bu nedenle adı
geçen bayimize protokol gereği olarak 1.000.000.000 TL+KDV ceza verilmesini
tensiplerinize arz ederim” ifadeleri yer almaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, yukarıdaki
ceza, Selim ÖZTÜRK’ün 14.09.1998 tarihli “Ankara Bölgesi bayimiz LİMİT İNŞ.SAN. ve 3100
TİC.LTD.ŞTİ.ne 24.08.1998 tarihinde 06 YUE 85 plakalı aracın Beypazarı satışını
Ankara’ya boşalttığından protokol gereği KDV dahil 1.150.000.000 TL ceza faturası
kesilmiştir. İlişikte sunulan dilekçeyle mazeretini belirtmiş aracın arızasından dolayı
Ankara’ya yıkılması gerekmiştir. Bu nedenle cezanın bayimizin keseceği iade faturası ile
geri alınabilmesi hususunu tensiplerinize arz ederim” şeklindeki yazısıyla geri alınmıştır.

BÇS’nin dikey kısıtlamalarına ilişkin diğer kanıtlar aşağıdadır:

15. 1) M. Ali ONSEKİZOĞLU’nun, Genel Müdürlük makamına yönelik 26.01.1998
tarihli yazısında, “Çimento piyasasındaki gelişmeler ve maliyetlerimizde oluşan yeni 3110
artışlar nedeniyle, Bartın, Zonguldak, Çaycuma ve Devrek bölgesi çimento fiyatlarımızın
artırılması gereği doğmuştur. Bu nedenle; Bartın, Zonguldak bölgesine satış yapmak
üzere bayilik verilen Muhammet Gümüştaş’a günlük 200 ton için 7.500.000.000
TL/Ton+KDV, günlük ikinci 75 ton için 7.750.000 TL/Ton+KDV ve günlük üçüncü 75 ton
için 8.000.000 TL/Ton+KDV fiyat ile sadece Bartın ve Zonguldak bölgelerinde satılmak
üzere...26.01.1998 tarihinden geçerli olmak üzere yukarıda belirtilen fiyatlarla çimento
satışına devam edilmesini emir ve müsaadelerinize arz ederim” denilmektedir.

2) M. Ali ONSEKİZOĞLU’nun, 10.02.1998 tarihli yazısında ise, “Çimento
piyasasındaki gelişmeler ve maliyetlerimizde oluşan yeni artışlar nedeniyle, Bartın, 3120
Zonguldak, Çaycuma ve Devrek bölgesi çimento fiyatlarımızın artırılması gereği
doğmuştur. Bu nedenle; Bartın, Zonguldak bölgesine satış yapmak üzere bayilik verilen
Muhammet Gümüştaş’a günlük 200 ton için 7.800.000.000 TL/Ton+KDV, günlük ikinci
75 ton için 8.050.000 TL/Ton+KDV ve günlük üçüncü 75 ton için 8.300.000 TL/Ton+KDV
fiyat ile sadece Bartın ve Zonguldak bölgelerinde satılmak üzere...11.02.1998 tarihinden
geçerli olmak üzere yukarıda belirtilen fiyatlarla çimento satışına devam edilmesini emir
ve müsaadelerinize arz ederim” denilmektedir.

16. M. Ali ONSEKİZOĞLU’nun, Genel Müdürlük makamına yönelik 16.03.1998 tarihli
yazısında, “…Çankırı bayimiz Yurdakul Ticaret’e Ankara tesisimizden Çankırı bölgesi 3130
için 7.200.000 TL/Ton+KDV fiyattan peşin bedelle çimento verilebilmesini, torbaların
üzerine bölgesinin (ÇANKIRI) yazılmasını ve de kredili alımlarda şu andaki fiyatlara
devam edilmesini tensiplerinize arz ederim” denilmektedir.

17. BÇS Satış Şefi Nazım Ulusoy’un, Genel Müdürlük makamına yönelik 21.05.1998
tarihli yazısında, “24.03.1998 tarihli ilgili OLUR’la Ankara bayimiz TELLİOĞLU
LTD.ŞTİ.’ne Beypazarı Belediyesi ve Beypazarı bölgesine pazarlamak üzere
7.500.000.000 TL/Ton bedeli peşin alınmak şartıyla bağlantı yapılmış olup, 30.04.1998
tarihine kadar çimentoyu teslim alma süresi verilmiştir. Ancak bayi istenilen sürede
çimentoyu teslim almamış ve de çimento fiyatlarının artması dolayısıyla fiyat düşük 3140
02-06/51-24
62
kalmıştır. Bu sebeple bakiye alacağının 01.05.1998 tarihinden itibaren (TON) 8.500.000
TL/Ton+KDV bant teslimi fiyat uygulanması, çimentoyu en kısa zamanda bağlantı
yaptığı bölge dışında da pazarlayabilmesi hususunu tensiplerinize arz ederim”
denilmektedir.

18. BÇS Genel Müdürü Çevik PERKER’e, Şevket Maden imzası ile gönderilen
“İstanbul Anadolu yakasında gri çimento, Marmara bölgesinde beyaz çimento
pazarlaması ve satışı ile ilgili görüş ve düşünceler” başlıklı yazıya ek olarak, BÇS Ticaret
Müdürü Selim Öztürk tarafından hazırlanan “Yapılan Piyasa Araştırmasına Ek Görüş ve
Düşünceler” başlıklı yazıdaki, “piyasalarda bölge bölge satış fiyatlarında farklılıklar 3150
mevcuttur. Eğer direkt fabrikadan bant teslimi çimento alınarak pazarlanması
organizasyonuna gidilecekse, bu farklı bölge fiyatlarından dolayı İstanbul Anadolu
yakasına gidecek çimentonun başka bölgelere gönderilmesini önlemek için kontrol
mekanizmasını kurmak gerekmektedir…” ifadesi dikkat çekicidir.

19. Oyak Genel Müdürlüğü’nden, BÇS Genel Müdürlüğü’ne, 01.11.1999 tarihinde,
2000 yılı bütçe mesajı hakkında gönderilen yazıda, “...Rekabeti Koruma Yasası’na
uygun olarak bayilik sistemlerinde denetim artırılacak ve fiyat rekabetine neden olan
bölge dışına kaçış ve sızıntılar önlenecektir. Bayilik sözleşmeleri, bu amaçla gözden
geçirilecek ve cezai yaptırımlar ağırlaştırılacaktır…” ifadesi yer almaktadır. 3160

Belgelerin ardından, BÇS’nin satış sisteminin değerlendirilmesine geçilebilir:

BÇS ile Kenan Salındırma arasında imzalanan sözleşmenin 6’ncı maddesinde,
bayinin, aldığı malı, satışın yapıldığı bölge dışına çıkarması kesinlikle yasaklanmakta ve
para cezası yanında bayiliğin iptali yaptırımı da uygulanmaktadır. Bu şekilde bir
düzenlemenin, bölgeler arası ticareti tamamen ortadan kaldıran yapısıyla, “yeniden satış
fiyatının belirlenmesi” gibi, 4054 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinin açık bir ihlali olduğu
söylenebilir.
3170
Gizlice yeniden satış fiyatını belirleyen 7’nci madde ise, açık bir rekabet ihlali
olmasının yanında, bayiler vasıtasıyla sektöre getirilecek rekabetin engellenebilmesi için
bir teminat niteliğindedir. BÇS ile Sel-Ni Ltd.Şti. arasında imzalanan anlaşmadaki “...Bayi
satışlarının % 80’ini peşin olarak, % 20 sini ise vadeli olarak yapabilecektir...” ifadesi de
aynı amaca hizmet etmektedir.

BÇS ile Albayrak Ltd.Şti. arasında imzalanan ek protokolde de, 4’üncü maddede
yapılan düzenlemeyle bölgeler arası ticaret tamamen engellenerek açık bir rekabet ihlali
yapılmaktadır. Ayrıca ek protokolün, 2’nci maddesinde yapılan düzenleme, “dikey
kısıtlamalar-bayilerin sektöre getirebileceği rekabet ilişkisi” hakkındaki görüşümüzü 3180
destekler niteliktedir.

BÇS, Kurul’un faaliyetlerine başlamasından sonra, bu açık rekabet ihlallerini tek
tip Tek Elden Dağıtım ve Tek Elden Satın Alma sözleşmeleri ile “gizlemek” istemiştir.
Ancak, BÇS’nin 1998 yılından itibaren uygulamaya koyduğu Tek Elden Dağıtım
Anlaşmaları da, salt metne bakılıp uygulanması gözardı edilse bile, 1997/3 sayılı
Tebliğ’in kapsamı dışındadır. Çünkü bu sözleşmenin “Dağıtıcının Temel Yükümlülükleri”
başlıklı 2’nci maddesinde yapılan “Dağıtıcı sözleşme konusu ürünleri ... sınırları
içerisinde satabilecektir. Dağıtıcı her ne şekilde olursa olsun yukarıda belirtilen sınırların
dışına BÇS onay vermedikçe satış yapamaz” şeklindeki düzenleme, pasif satış dahil, tek 3190
elden dağıtıcının anlaşma bölgesi dışına yapacağı tüm satışları sağlayıcının iznine tabi
kılmaktadır. 1997/3 sayılı Tebliğ’in izin verdiği sınırlamanın çok ötesine giden bu
02-06/51-24
63
düzenlemenin, BÇS’nin uyguladığı TEDA’ları grup muafiyeti kapsamı dışına çıkardığı ve
per se rekabet ihlali teşkil ettiği açıktır.

BÇS’nin 2000 yılı için yaptığı TEDA’lardaki ihlal “Cezai Şart” başlıklı 6’ncı madde
ile daha da ileri götürülmüştür. Bu maddedeki, “...Dağıtıcının kendi bölgeleri dışında,
diğer dağıtıcı ve satıcıların bölgesine çimento satışı yapması halinde; BÇS dağıtıcıya
1.000.000.000 TL ile 5.000.000.000 TL arasında ceza uygulanacaktır. Tekrarı halinde
ise BÇS sözleşmeyi fesh edebilecektir. BÇS dağıtıcıya uyguladığı cezanın yarısına 3200
kadar olan meblağı bölgesi bozulan satıcılara ödenmek üzere dağıtıcıdan tahsil
edebilecektir” düzenlemesi, diğer cezai yükümlülüklerle birlikte, yeniden satış sonrasında
bölgeler arası ticaretin gerçekleşmesini imkansız hale getirmekte ve açık bir ihlal teşkil
etmektedir.

Hemen belirtmek gerekir ki, BÇS’nin 1998 sonrasında, tek tip sözleşmelerin
dışında da bayilik anlaşmaları yaptığı bilinmektedir ve bunlarda da rekabeti kısıtlayıcı
hükümler bulunmaktadır. Örneğin, Pelenkoğlu Ltd.Şti. ile yapılan protokolde, “bayinin
aldığı dökme çimentoyu Karabük bölgesi dışında satamayacağı, doğabilecek
anlaşmazlıklarda şirketin koyacağı usul ve prensiplerin geçerli olacağı” düzenlemesi 3210
yapılmıştır. Anılan protokol, tek elden dağıtım bölgesi belirlenmediğinden, 1997/3 sayılı
Tebliğ’den yararlanamaz. Kaldı ki, alıcı üzerine, “anlaşmada belirlenen bölge dışında
anlaşma konusu malı hiçbir şekilde satamayacağına” dair yükümlülük getirmek, 1997/3
sayılı Tebliğ’in de izin verdiğinin ötesinde bir sınırlamadır ve önemli bir rekabet ihlali
oluşturmaktadır.

BÇS’nin yukarıda değinilen anlaşmalarının, salt metin olarak bile, 4054 sayılı
Kanun ve ilgili Tebliğlere aykırı olduğunu düşünsek de, uygulamaya bakmak yerinde
olacaktır. Gerek anlaşma hükümlerinden faydalanarak gerekse de başka yöntemlerle
BÇS, bölgeler arası ticareti tamamen ortadan kaldırmaya yönelik faaliyetlerde 3220
bulunmaktadır:

1- Para Cezası: BÇS’den, belli bir bölgenin fiyatından mal alan bayinin, çimentoyu
mutlaka o bölgeye boşaltması istenmektedir. Aksi takdirde, öncelikle, yapılan tek
elden dağıtım anlaşmasının 6’ncı maddesi uyarınca para cezası verilmektedir.
Nitekim, Muhammet Gümüştaş’a, Kısmet Ticaret’e, Albayrak Ltd.Ş, İbrahim
Saraç’a ve H.Hüseyin Ertozan’a uygulanan para cezalarından bahsedilmiştir.
2- Mal Verilmemesi: Diğer bir yaptırım, bayilere mal verilmemesidir. Buna örnek
olarak, 24.03.1999’da BÇS’den, Muhammet Gümüştaş’a gönderilen yazı
gösterilebilir. Bu yazıda; “Teda bayilik sözleşmeniz gereği Zonguldak-Çaycuma-3230
Bartın olmak üzere belirli bir bölgeye çimento satışı yapmanız gerekmektedir.
Özellikle Mart ayında sık sık sözlü uyarılarımıza rağmen Devrek bölgesine,
Özdemir Ticaret’e 17.03.1999 günü 67 NS 738, 67 NP 924 plaka nolu araçlar ile,
Gökçebey’de İnan Tic.e 14 ER 789 plakalı araç ile 17.03.1999 günü, Karacalar
Tic.e ait 67 ZA 525 plakalı araçla Devrek-Çolakpehlivan köyüne sevkıyat yaptığınız
tespit edilmiştir. Yapılan sözleşme gereği beher araç için şirketinize ceza
uygulamamız gerekmektedir. Anlaşılan odur ki, daha önce de para cezası
verilmesine rağmen bu yanlış uygulamaya devam ettiğiniz görülmektedir. Para
cezaları saklı kalmak üzere şirketinizi son kez uyardığımızı bildirir, bu araçlara
Çaycuma satışının 1999 yılı boyunca bundan böyle yapılmayacağını bildirir, 3240
tekerrüründe bayiliğinizin iptal edilip, bağlantı teminatınızın şirketimiz hesabına irad
kaydedileceğini bildiririz” denilmektedir.
3- Sözleşmenin Feshi: BÇS’nin belli bir bölgenin fiyatından mal alıp, doğrudan veya
dolaylı olarak, malı o bölgeye boşaltmayan bayilerine uygulayabileceği son
yaptırım; tek elden dağıtım anlaşmasının 6 ncı maddesi uyarınca sözleşmenin
02-06/51-24
64
feshidir. Fesih halinde, bayinin anlaşma yapılırken verdiği 10.000.000.000 TL’lik
teminat çekinin BÇS’ce nakde çevrilip irad kaydedilmesinin yanında, BÇS’nin her
türlü zarar ve ziyanını talep edebilecek olması, bu yaptırımı daha da
ağırlaştırmaktadır.
4- BÇS’yi Bilgilendiren Bayiye Ödül Verilmesi: BÇS kurduğu sistemin 3250
işleyebilmesi için, tek elden dağıtım anlaşmasının 6 ıncı maddesinde “BÇS,
dağıtıcıya uyguladığı cezanın yarısına kadar olan meblağı bölgesi bozulan
satıcılara ödenmek üzere dağıtıcıdan tahsil edebilecektir” düzenlemesini yapmıştır.
Nitekim, BÇS’yi bilgilendirdiği için, Kısmet Cin’in, Abdullah Seymen’in, İmat
Ltd.Şti.’nin ve Doğa Ltd.Şti.’nin hesaplarına, haber verdikleri her olayda,
500.000.000 TL alacak kaydedilmiştir.
5- Farklı Ambalajlar: BÇS’nin, bölgeler arası ticareti engelleyebilmek için kullandığı
diğer bir tamamlayıcı yöntem; çimentonun gideceği bölgeye göre farklı ambalajlara
konulması, daha açık bir deyişle, çimento torbasının üzerine gideceği bölgenin
isminin yazılmasıdır. Buna örnek olarak, 16.03.1998’de, M. Ali 3260
ONSEKİZOĞLU’nun, Genel Müdürlük makamına yazdığı bir yazıdaki “...Çankırı
bayimiz Yurdakul Ticaret’e Ankara tesisimizden Çankırı bölgesi için 7.200.000
TL/Ton+KDV fiyattan peşin bedelle çimento verilebilmesini, torbaların üzerine
bölgesinin (ÇANKIRI) yazılmasını...tensiplerinize arz ederim” ifadesini; Bolu bayisi
Abdullah Seymen’in, 11.03.1999’da BÇS’ye gönderdiği ihbar dilekçesinde, “Bolu
SSK Hastanesi arkasında, üzerinde Zonguldak yazan çimentolar gördüğünü”
söylemesini, nitekim, bu ihbar üzerine, Pazarlama Şefi Nazım ULUSOY tuttuğu
tutanakta “inşaatta üzerinde ZONGULDAK yazan çimento torbaları tespit edildi.
2/1999 tarihli çimento torbalarının tespit edilmesi neticesinde işbu tutanak
tutulmuştur. 11.03.1999” yazmasını; ve nihayet, BÇS Satış Memuru Erol Usta’nın, 3270
19.07.1999’da “...Tespitimizde çimentonun Çerkeş çimentosu olduğu (üzerinde
yazılı kısaltmadan anlaşılmıştır)...” şeklinde tutanak hazırlamasını gösterebiliriz.
6- Satış Ordinosu ve Sevk İrsaliyesi: Bir diğer tamamlayıcı yöntem, satış ordinosu
ve buna göre düzenlenen sevk irsaliyesidir. BÇS, bayilerinden, satış ordinosu-kapı
çıkış pusulasındaki, “yukarıda plakası belirtilen araçla, belirtilen tonajdaki
çimentoyu bildirilen adrese sevkedeceğimi, sevkıyatın farklı adrese yapılması
durumunda; yine yukarıda belirtilen aracın tonaj fazlası nedeniyle gelecek olan
ceza ve uygulamaları peşinen kabul ettiğimi taahhüt ederim” yazısını kaşeleyip
imzalayarak onaylamasını istemektedir. Bu ordinonun önemine ileride daha
ayrıntılı değinilecektir. 3280
7- Miktar Kısıtlaması: BÇS’nin kullandığı tamamlayıcı yöntemlerden biri de,
bayilerinin Şirket’ten çektiği çimento miktarı arttıkça fiyatı artırması yani dolaylı
olarak miktar kısıtlaması getirmesidir. Buna örnek olarak, 26.01.1998’de, M. Ali
ONSEKİZOĞLU’nun, Genel Müdürlük makamına yazdığı yazıda, “Bartın,
Zonguldak bölgesine satış yapmak üzere bayilik verilen Muhammet Gümüştaş’a
günlük 200 ton için 7.500.000.000 TL/Ton+KDV, günlük ikinci 75 ton için 7.750.000
TL/Ton+KDV ve günlük üçüncü 75 ton için 8.000.000 TL/Ton+KDV fiyat ile sadece
Bartın ve Zonguldak bölgelerinde satılmak üzere çimento verilmesi” talebinde
bulunmasını; yine M. Ali ONSEKİZOĞLU’nun, 10.02.1998’de, Genel Müdürlük
makamına yazdığı bir diğer yazıda “Muhammet Gümüştaş’a günlük 200 ton için 3290
7.800.000.000 TL/Ton+KDV, günlük ikinci 75 ton için 8.050.000 TL/Ton+KDV ve
günlük üçüncü 75 ton için 8.300.000 TL/Ton+KDV fiyat ile sadece Bartın ve
Zonguldak bölgelerinde satılmak üzere çimento verilmesi” isteğini söyleyebiliriz.
BÇS’nin satın alınan çimento arttıkça uygulanan fiyatı da artırmasındaki amacının,
düşük fiyatla satılan çimentonun gittiği bölgedeki talepden fazla malın, fiyatın
yüksek olduğu bölgelere gönderilmesini engellemek olduğu düşünülmektedir.

02-06/51-24
65
Bu belgelere rağmen sürdürülen, “yukarıdaki uygulamaların, yalnızca, anlaşma
konusu bölge dışında ‘aktif’ satışı engellemek için yapıldığı” savunması, aşağıdaki
belgelerle de çürütülebilir: 3300

Devrek bayisi Kısmet Cin’in, bayilik bölgesi dışına çimento satmasından dolayı
verilen ceza üzerine, 05.05.1999’da yaptığı “sevkedilen malzemenin, Bolu’dan doğrudan
Karadeniz Ereğli’ye sevk edilmediği; ekteki 29.04.1999 tarih, 2962 nolu sevk irsaliyesi
ile, Beycuma’dan satıcının kendi deposundan yükleyip Karadeniz Ereğli’ye naklettiği;
firma olarak Bolu Çimento Fabrikası’ndan yapılan sevkıyatlardan sorumlu olmaları
gerektiği; satıcıların kendi deposuna indirdiği çimentoyu sattığı yeri devamlı kontrol
etmelerinin mümkün olmadığı” şeklindeki savunmasına, 18.05.1999’da, BÇS’den “...o
şekilde bile çimentonun taşınması şirketinizi bağlı kılacaktır...” cevabı verilmiştir.
3310
21.05.1998’de, Nazım Ulusoy’un, Genel Müdürlük Makamına yazdığı yazıda,
Ankara bayisi Tellioğlu Ltd.Şti.’ne, “Beypazarı Belediyesi ve Beypazarı bölgesine
pazarlamak üzere aldığı çimentoyu bölge dışında da pazarlayabilmesi için izin verilmesi”
talep edilmiştir.

M. Ali Onsekizoğlu’nun, 26.01.1998 ve 10.02.1998’de Genel Müdürlük makamına
yazdığı yazılarla Bartın-Zonguldak bayisi Muhammet Gümüştaş’a “sadece Bartın ve
Zonguldak bölgelerinde satılmak üzere” çimento verilmesi talep edilmiştir.

22.07.1999’da, Gerede bayisi İmat Ltd.Ş, Çerkeş bölgesine ait çimentoları 3320
Gerede ilçesine bağlı Macarlar köyüne boşalttığı için, protokol gereği olarak verilen
1.500.000.000 TL+KDV ceza daha sonra geri alınmıştır. Bunun sebebi, bayinin aracının,
önce Çerkeş satışı yüklemesi, ardından kapı çıkış pusulasını Gerede için değiştirmesidir.
Bu kapı çıkış pusulasına istinaden ceza geri alınmıştır. Dikkat edileceği üzere, bu
olayda, Gerede bölgesi bayisi İmat Ltd.Ş, kendi bölgesine mal sattığı için ceza
uygulanması şeklinde bir çelişki ortaya çıkmaktadır. Bu hareket aynı zamanda bölgeler
arası ticaretin engellenmesinde kapı çıkış pusulası-satış ordinosunun önemini de ortaya
koymaktadır.

Bir diğer belge, BÇS Ankara bayisi Limit Ltd.Şti.’ne, Beypazarı için almış olduğu 3330
çimentoyu Ankara’ya boşalttığı için verilip ardından geri alınan cezadır. Oysa, Limit
Ltd.Şti. BÇS’nin TESA bayisidir. Üzerine aktif satış yasağı bile getirilemeyecek olan
yeniden satıcıya verilen ceza, düşüncelerimizi desteklemektedir.

Konuya ilişkin nihai değerlendirmenin ise, aşağıdaki analizlerden sonra yapılması
doğru olacaktır. BÇS’nin satış sisteminin şu üç amacı gerçekleştirdiği düşünülmektedir:

BÇS’nin, hakim durumu ve sektörde uygulanan fiyat sistemine bağlı olarak en
yüksek fiyatla satış yaptığı dolayısıyla en büyük kar marjına sahip olduğu bölge Bolu
pazarıdır. Mevcut dikey kısıtlamalar, BÇS’nin pazar gücünün olduğu piyasa ile bu gücün 3340
azaldığı ya da olmadığı piyasalar arasında fiyat farklılaştırması yapabilmesine imkan
sağlamaktadır. Bu durum iktisadi etkinlikten uzaklaşılmasına yol açmaktadır.

Keza, rakip teşebbüslerle belli bir bölgedeki fiyat için yapılan anlaşmanın
uygulanabilmesi de, farklı fiyatlı bölgelerden bu bölgeye ürün gelmemesine bağlıdır. Bu
nedenle de, paralel ticaretin engellenmesi büyük önem taşımaktadır. Nitekim, bir örnek
olarak, TÇMB üyesi olmayan Uzan grubuna ait Bartın fabrikasının bu bölgede
oluşturduğu fiyat seviyesinin, Ankara bölgesindeki anlaşma ile belirlenen fiyat seviyesini
tehlikeye düşürdüğü söylenebilir. Benzer şekilde, Selim Öztürk’ün “Yapılan Piyasa
Araştırmasına Ek Görüş ve Düşünceler” başlıklı yazısındaki, “piyasalarda bölge bölge 3350
02-06/51-24
66
satış fiyatlarında farklılıklar mevcuttur. Eğer direkt fabrikadan bant teslimi çimento
alınarak pazarlanması organizasyonuna gidilecekse, bu farklı bölge fiyatlarından dolayı
İstanbul Anadolu yakasına gidecek çimentonun başka bölgelere gönderilmesini önlemek
için kontrol mekanizmasını kurmak gerekmektedir” ifadesi bu düşüncemizi
desteklemektedir.

Üçüncü amaç ise, yukarıda açıklandığı üzere, bayiler vasıtasıyla sektöre
gelebilecek rekabetin engellenmesidir. Nitekim, OYAK Genel Müdürlüğü’nden, BÇS
Genel Müdürlüğü’ne, 01.11.1999’da, 2000 yılı bütçe mesajı hakkında gönderilen
yazıdaki “...Rekabeti Koruma Yasası’na uygun olarak bayilik sistemlerinde denetim 3360
artırılacak ve fiyat rekabetine neden olan bölge dışına kaçış ve sızıntılar önlenecektir.
Bayilik sözleşmeleri, bu amaçla gözden geçirilecek ve cezai yaptırımlar
ağırlaştırılacaktır...” ifadesi bu düşüncemizi desteklemektedir.

Bu noktada değinilmesi gereken, üçüncü amaçla da ilişkili bir husus, BÇS’nin
rakip fabrika merkezlerine girebilme olanağına rağmen bunu kullanmamasıdır. Bu
durum, “BÇS’nin satış sisteminin, sektöre getirdiği rekabetçi etkiler dolayısıyla
hoşgörülebileceği” şeklinde bir değerlendirme yapılmasına engeldir.

G.3.2.7.2. Savunmalar ve Bu Savunmalara İlişkin Değerlendirmeler 3370

BÇS’nin, yukarıda yer verilen tespitlere ilişkin olarak yaptığı genel nitelikli
savunmalar, "G.2.5. Çimento Sektöründe Dikey Kısıtlamalar” başlığı altında
değerlendirilmiştir. BÇS, bunun dışında, “ilgili TEDA anlaşmalarının kapsamının,
‘Sözleşmenin Kapsamı’ başlıklı 1’inci madde ile, ‘BÇS ürünlerinin DAĞITICI tarafından
aktif olarak dağıtılmasına ilişkin karşılıklı hak ve yükümlülükler’ şeklinde sınırlandığını;
bir sözleşmenin kapsamadığı alanlarda hüküm istihsal ederek aykırılığa yol açmasının
ise mümkün olamayacağını” söylemiştir.

Bu savunmaya ilişkin olarak verilebilecek cevaplardan birincisi, sözleşmelerin tüm 3380
maddelerinin değerlendirilmesi gerektiğidir. Kaldı ki, savunmaya esas teşkil eden
anlaşma maddesi, bayilerin bölgeler arası ticaretinin engellenmesini de önleyici nitelikte
değildir. Keza, “her ne şekilde olursa olsun” ifadesi, her ne şekilde olursa olsun bayilerin
bölgeler arası ticaretini engelleyicidir. Üstelik, anılan anlaşmaların uygulanmasına da
bakılmış ve BÇS’nin, sözleşmelerinin lafzında yer aldığı gibi 1997/3 sayılı Tebliğ
çerçevesinde bir tek elden dağıtım sistemi kurmadığı tespit edilmiştir. Bu durum,
sözleşme uyarınca bir bayiye bırakılan bölgede başka satıcılara da mal verilmesi,
sözleşme bölgesinde satış yaptığı için ilgili bayiye ceza verilmesi gibi birçok örnekle
ortadadır. Son olarak, BÇS’nin savunma konusu anlaşmaların dışındaki sözleşmelerle
de bayilerinin bölgeler arası ticaretini engellediğine dikkat edilmelidir. 3390

Bu belge ve analizler çerçevesinde, BÇS’nin bayilik anlaşmalarının ve
uygulamalarının, 4054 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinde yasaklanan bayilerin bölgeler
arası ticaretini engelleyici rekabet ihlalleri olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

G.3.3. ESÇİM ESKİŞEHİR ÇİMENTO FABRİKASI T.A.Ş.

G.3.3.1. Esçim ile Bursa Çimento’nun Tavşanlı, Emet, Domaniç PKÇ 32,5 Torbalı
Çimento Pazarında Fiyat Tespiti ve Rakip Teşebbüslerin Faaliyetlerinin
Zorlaştırılması Konusunda Anlaşma İçinde Oldukları İddiası 3400

Bu iddiaya ilişkin olarak aşağıdaki belgeler tespit edilmiştir:

02-06/51-24
67
1. Esçim Satış Müdürü Nafi Makaroç’un odasında, “11/8/99 tarihinde ÇARŞAMBA
saat 13,30 da Kazım Uçar Bey ile Satış Md. Fatih Bey’le yapılan görüşmeler neticesinde
Bursa Çimentonun teklifi Biz Tavşanlı Emet Domaniç te gerek Hazır Beton gerekse
Dökme Torba çimento pazarını Beraberce hareket edilecek. Gerekirse Set Afyon
çimento veya diğer Baştaşa karşı fikirbirliği yapıp fiatlarımızı ona göre ayarlıyacağız”
ifadelerinin yer aldığı bir belge bulunmuştur32.
3410
2. Bursa Çimento’nun savunmasında, “11.8.1999 tarihinde Şirketimiz Genel Müdür
Yardımcısı Kazım UÇAR ve Satış Müdürü Fatih ERGÜDEN en son tesis edilen
TAVŞANLI Hazır Beton Santralı’nı ve oradaki pazarla ilgili araştırma ve görüşmelerde
bulunmak üzere Domaniç–Tavşanlı yöresine bir iş seyahati düzenlemişlerdir. Söz
konusu bölge Bursa Çimento, Eskişehir Çimento ve Afyon Çimento’nun kesişen pazarı
niteliğinde olup; 1998’den itibaren ve 1999’da, pazarımızın diğer yerleşim birimlerinde
olduğu gibi burada da; Baştaş Çimento’nun anormal boyutta rekabeti ile karşılaşılmıştır.
Seyahat bu durumu yerinde tespit amacı ile yapılmış; dönüş yolunda da kişisel dostluklar
ve geçmişten bu yana süren yakınlık sebebi ile Eskişehir Fabrikası’nda mola verilmiştir.
Diğer Şirket yetkililerinin de bulunduğu bir ortamda Tavşanlı seyahati ve oradaki iki 3420
şirketi de ilgilendiren sıkıntılar gündeme gelmiş; Baştaş’ın haksız rekabeti sohbet
boyutunda konuşulmuştur” denilmektedir.

3. Esçim’in savunmasında, “Söz konusu not, hukuken bir anlaşma mahiyeti
taşımamaktadır, altında herhangi bir imza bulunmamaktadır, sözü edilen kişiler anlaşma
yapma yetkisine sahip değillerdir. Tüketim miktarları esasen kısıtlı olan bu bölgede fiyat
indirerek Set Afyon, Baştaş fabrikalarının pazara hakim olmalarını önlemeye yönelik bir
yaklaşım ifade edilmektedir. Kaldı ki söz konusu notun son satırı dikkate alınmayarak
anlamı değiştirilmiştir. Gerçekte rekabet hızlandırılarak düşen fiyatlarla bölge halkının
yararına bir durum oluşmuştur” ve “Bursa Çimento’nun ve ayrıca Esçim’in ilk yazılı 3430
savunmalarında belirtmiş oldukları üzere, bahse konu görüşme yapılmıştır. Bu görüşme
haklarında soruşturma yürütülen teşebbüslerin rekabetçi davranışlarını teati etmek
amacıyla düzenlenmiş bir görüşme olmayıp, önceden programlı olmaksızın bölgeye
yapılan bir ziyarette her iki teşebbüsün de ortak sorunlarının dile getirilme fırsatının
doğmasından kaynaklanmıştır” ifadeleri yer almaktadır.

Yukarıdaki savunmalarda, yerinde incelemede bulunan belgede belirtilen tarihte,
Esçim ve Bursa Çimento yetkililerinin biraraya geldiği ve genel olarak, yine belge
üzerinde yer alan konuların görüşüldüğü kabul edilmektedir. Bu görüşmenin ardından
Esçim 14.08.1999’da, 13.750.000 TL/ton olan bölge fiyatını 14.500.000 (peşin) - 3440
15.500.000’e (20 gün vadeli); Bursa Çimento ise 16.08.1999’da 12.000.000 TL/ton olan
fiyatını 14.500.000’e çıkartmıştır.

Ancak yukarıdaki belge ve analizlerin, Esçim ile Bursa Çimento’nun Tavşanlı,
Emet, Domaniç PKÇ 32,5 torbalı çimento pazarında, fiyat tespiti ve rakip teşebbüslerin
faaliyetlerinin zorlaştırılması konusunda anlaşma içinde oldukları iddiasını ispatlamaya,
rakip teşebbüs yetkililerinin bu tür konuları görüşmelerinin doğal olduğu ve bu
görüşmelerin yasaklanamayacağı göz önünde bulundurulduğunda, yeterli olmadığı
sonucuna ulaşılmıştır.
3450
G.3.3.2. Esçim ile Bursa Çimento’nun Pazar Paylaşımı Konusunda Uyumlu Eylem
İçinde Oldukları İddiası

Yapılan analizler, Esçim ile Bursa Çimento’nun 30 $/tona varan karlarla
girebilecekleri birbirlerinin ana hinterlandlarına satışlarının bulunmadığını

32 Vurgular ve imla hataları orijinal metindendir.
02-06/51-24
68
göstermektedir. Ancak bu analizin, Esçim ile Bursa Çimento’nun pazar paylaşımı
konusunda uyumlu eylem içinde bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı
sonucuna ulaşılmıştır.

G.3.3.3. Esçim ile Set Afyon’un Kütahya PKÇ 32,5 Torbalı Çimento Pazarında Fiyat 3460
Tespiti Konusunda Uyumlu Eylem İçinde Oldukları İddiası

Bu bölümdeki değerlendirmeler, “G.3.6.1.” bölümde yapılmıştır.

G.3.3.4. Esçim ile Set Afyon’un Pazar Paylaşımı Konusunda Uyumlu Eylem İçinde
Oldukları İddiası

Bu bölümdeki değerlendirmeler, “G.3.6.3.” bölümde yapılmıştır.

G.3.3.5. Esçim ile Baştaş’ın Pazar Paylaşımı Konusunda Uyumlu Eylem İçinde 3470
Oldukları İddiası

Bu bölümdeki değerlendirmeler, “G.3.1.3.” bölümde yapılmıştır.

G.3.3.6. Esçim ile BÇS’nin Pazar Paylaşımı Konusunda Uyumlu Eylem İçinde
Oldukları İddiası

Bu bölümdeki değerlendirmeler, “G.3.2.3.” bölümde yapılmıştır.

G.3.3.7. Esçim ile Set Ankara’nın Pazar Paylaşımı Konusunda Uyumlu Eylem 3480
İçinde Oldukları İddiası

Analizi yapılan 1998-1999 döneminde Set Ankara’nın, Eskişehir’e satışı
bulunmamaktadır. Esçim ise, Ankara’ya hepsi torbalı olmak üzere 1998’de 4149 ton,
1999’da ise yalnızca Temmuz ayına kadar 821 ton çimento göndermiştir. Yapılan
analizler, Esçim ile Set Ankara’nın birbirlerinin ana hinterlandlarına 33 $/tona varan
karlarla satış yapabileceğini göstermektedir. Ancak bu analizin, Esçim ile Set Ankara’nın
pazar paylaşımı konusunda uyumlu eylem içinde bulundukları iddiasını ispatlamaya
yeterli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
3490
G.3.3.8. Esçim ile YLOAÇ’ın Pazar Paylaşımı Konusunda Uyumlu Eylem İçinde
Oldukları İddiası

Analizi yapılan 1998-1999 döneminde YL’nin, Eskişehir’e satışı
bulunmamaktadır. Esçim ise, YL Hasanoğlan fabrikasının bulunduğu Ankara’ya hepsi
torbalı olmak üzere 1998’de 4149 ton, 1999’da ise yalnızca Temmuz ayına kadar 821
ton çimento göndermiştir. Yapılan analizler, Esçim ile YL Hasanoğlan’ın birbirlerinin ana
hinterlandlarına 25 $/tona varan karlarla satış yapabileceğini göstermektedir. Ancak bu
analizin, Esçim ile YL Hasanoğlan’ın pazar paylaşımı konusunda uyumlu eylem içinde
bulundukları iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. 3500

G.3.3.9. Esçim’in Eskişehir Merkez Pazarında Aşırı Fiyat Uygulayarak Hakim
Durumunu Kötüye Kullanması İddiası

Hakim durumun kötüye kullanılmasına ilişkin davalarda, önce ilgili pazarın
çizildiği, sonra çizilen pazarda hakim durumdaki bir teşebbüsün varlığının ortaya
konulduğu ve son olarak da, bu teşebbüsün, hakim durumunu kötüye kullanıp
02-06/51-24
69
kullanmadığının tespit edildiği bilinmektedir. Bu sıra çerçevesinde, ilgili ürün pazarı,
çimento; ilgili coğrafi pazar ise, Eskişehir Merkez’dir.
3510
Gerek pazarın tanımlanmasında gerekse de tanımlanan pazarda Esçim’in hakim
durumda olduğunun düşünülmesinde etkili olan belgeler şunlardır:

1. Esçim’in 22.05.2000’de Rekabet Kurumu’na gönderdiği yazıda, Esçim’in pazar
payları, “Eskişehir’de %80-85; Bilecik’de ise %70-75” olarak gösterilmiştir.

2. Esçim’in savunmasında, “Esçim’in Eskişehir ve Bilecik’de hakim durumda olması
kurucuların yer seçimini nerdeyse 50 yıl önce bilmsel verilere uygun ve doğru
yapmalarından kaynaklanmaktadır” denilmektedir.
3520
3. Esçim Genel Müdür Yardımcısı Fikret Uluakay’ın bilgisayarından alınan, fiyat–
maliyet–kar/zarar tablosunda, 1996-1997-1998-1999 ve 2000 yıllarına ilişkin olarak,
Esçim’in satış yaptığı bölgeler olan, “Eskişehir, Bilecik, Kütahya, Sakarya, Yalova,
Ankara ve Diğer” başlıkları altında, aylık ve yıllık olarak, satış miktarı, fiyat ortalaması,
maliyet ortalaması, kar/zarar ve kümülatif K/Z hesaplamaları yapılmıştır33. Buna göre,
Esçim’in:

Eskişehir bölgesi fiyat ortalaması, 1996’da 45,4; 1997’de 47,9 ve 1998’de 47,4
US$/Ton’dur. Buna karşılık ilgili bölgedeki maliyet ortalaması 1996’da ……; 1997’de
…… ve 1998’de …. US$/Ton’dur. Dolayısıyla karlılık, sırasıyla, ……...; …… ve …… 3530
US$/Ton olarak gerçekleşmiştir.

Bilecik bölgesi fiyat ortalaması, 1996’da 42,7; 1997’de 48,2 ve 1998’de 47,8
US$/Ton’dur. Buna karşılık ilgili bölgedeki maliyet ortalaması 1996’da ……; 1997’de ….
ve 1998’de ….. US$/Ton’dur. Dolayısıyla karlılık, sırasıyla, …..; … ve …. US$/Ton
olarak gerçekleşmiştir.

Kütahya bölgesi fiyat ortalaması, 1996’da 41,8; 1997’de 42,7 ve 1998’de 42,7
US$/Ton’dur. Buna karşılık ilgili bölgedeki maliyet ortalaması 1996’da ….; 1997’de …. ve
1998’de …. US$/Ton’dur. Dolayısıyla karlılık, sırasıyla, ….; …. ve …. US$/Ton olarak 3540
gerçekleşmiştir.

Sakarya bölgesi fiyat ortalaması, 1996’da 39,3; 1997’de 42,2 ve 1998’de 41,7
US$/Ton’dur. Buna karşılık ilgili bölgedeki maliyet ortalaması 1996’da …..; 1997’de … ve
1998’de … US$/Ton’dur. Dolayısıyla karlılık, sırasıyla, ….; ….. ve …. US$/Ton olarak
gerçekleşmiştir.

Yalova bölgesi fiyat ortalaması, 1996’da 36,9; 1997’de 43,9 ve 1998’de 44,3
US$/Ton’dur. Buna karşılık ilgili bölgedeki maliyet ortalaması 1996’da …..; 1997’de … ve
1998’de …. US$/Ton’dur. Dolayısıyla karlılık, sırasıyla, ….; …. ve … US$/Ton olarak 3550
gerçekleşmiştir.

Ankara bölgesi fiyat ortalaması, 1996’da 38,1; 1997’de 40,5 ve 1998’de 40,5
US$/Ton’dur. Buna karşılık ilgili bölgedeki maliyet ortalaması 1996’da …; 1997’de …. ve
1998’de …. US$/Ton’dur. Dolayısıyla karlılık, sırasıyla, ….; …. ve …. US$/Ton olarak
gerçekleşmiştir.

Bu verilerden de görüleceği üzere, Esçim’in en yüksek fiyatı uygulayıp en düşük
maliyetle sattığı, dolayısıyla en büyük karı elde ettiği bölgeler, kendi ifadeleri ile %80-85

33 1999 ve 2000 yılları verilerine, eksik oldukları için yer verilmemiştir.
02-06/51-24
70
pazar payına sahip oldukları Eskişehir ve %70-75 pazar payına sahip oldukları Bilecik’tir. 3560
İlgili bölgelerdeki karlılık oranının yüksekliği ve görece düşük pazar payına sahip olduğu
bölgelerde de azımsanmayacak oranda kar elde edilmesi dikkat çekicidir.

Yukarıda bizzat Esçim tarafından ortaya konulan pazar tanımı ve hakim durum,
soruşturma kapsamındaki teşebbüslerin Kurumumuza gönderdiği satış miktarı verileri ile
de desteklenmektedir. Gerçekten de, analizi yapılan 1998-1999 döneminde Eskişehir il
merkezine rakip fabrikaların satışı bulunmamaktadır.

Son olarak, Esçim’nin hakim durumda olduğu düşünülen Eskişehir Merkez
pazarında, “aşırı fiyat” uygulamak suretiyle bu konumunu kötüye kullanıp kullanmadığı 3570
sorusunun cevaplanması gereklidir. Yapılan incelemeler neticesinde, Esçim’in hakim
durumu ve sektörde uygulanan fiyat sistemine bağlı olarak, en yüksek fiyatla satış
yaptığı dolayısıyla en büyük kar marjına sahip olduğu bölgenin Eskişehir pazarı olduğu
tespit edilmiştir. Bu durum, Esçim’in yukarıdaki belgelerinde de ortaya konulmaktadır.

Ancak yukarıdaki belge ve analizlere rağmen, Kurul, herhangi bir doğal ya da
hukuki tekelin bulunmadığı çimento pazarında, Esçim’in hakim durumda olduğu
Eskişehir Merkez pazarında diğer bölgelere oranla daha yüksek fiyat uygulamasının,
hakim durumun kötüye kullanılması şeklinde değerlendirilemeyeceği sonucuna
ulaşmıştır. 3580

G.3.3.10. Esçim’in, Bayilerinin Bölgeler Arası Ticaretini Engellemesi İddiası

G.3.3.10.1. Delil ve Tespitler

1. Esçim’in, 1998-1999-2000 Yılı Çimento Bayilik Şartnameleri’ndeki aşağıdaki
maddeler önemlidir:

“ÖZEL HÜKÜMLER
Satıcı aldığı malı; 3590
Şirketin yazılı izni olmadan diğer bir bayi, talibayi veya satıcıya devretmemeyi,
Şirket işyeri kapısı önü veya yakınında devretmemeyi,
Peşinen kabul eder. Aksinin tespiti halinde tahsis derhal iptal olunarak teminat
irat kaydedilir…
ŞARTNAME HÜKÜMLERİNİN İHLALİ:
Satıcının, şartname hükümlerini kısmen veya tamamen ihlali halinde, Şirket
tahsisi hiçbir ihbara gerek kalmaksızın iptal etme ve teminatı irat kaydetme hakkına
sahip olduğu gibi, bu konuda şirketin zararlarının tazminini isteyebilir. Bu durumda satıcı
hiçbir suretle hak-zarar-ziyan-tazminat talebinde bulunamaz…”
3600
2. Raportörler tarafından yöneltilen “Mavi, kırmızı, siyah çimento torbalarının farkı
nedir?” sorusunu, Esçim Genel Müdürü Sadık Akalan, “Normalde siyah torba ile çimento
satıyoruz. Siyah en yakın bölgeye, kırmızı orta mesafe, mavi en uzak mesafeye satılan
çimentoların torba rengidir. Bunun amacı nakliyeyi sübvanse etmektir. Bayi kodları da
torba üzerine işleniyor. Böylece bayilerin bölgelerinde satış yapmaları sağlanacaktır.
Başka bir bölgeye satış yapan bayiye satış yaptığı bölgenin alış fiyatından fatura
kesiyoruz” şeklinde cevaplamıştır.

3. 1) 23.07.1998’de, Afçim Ltd.Şti.’nden, Esçim’e, “Firmamız AFYON ÇİMENTO
TİC.SAN.LTD.ŞTİ. (AFÇİM LTD.ŞTİ.) olarak tespit edeceğiniz en uygun fiyatla ve tespit 3610
edeceğiniz bayileriniz aracılığıyla çimento almak istiyoruz. Afyon Karahisar’ı da pazarınız
olarak görmelisiniz…Uyguladığınız fiyatlar hakkında bilgimiz vardır. Gereğini yapmanızı
02-06/51-24
71
önemle hatırlatarak saygılarımızı arz ederiz. İşbu müracat nedenimizi içeren bu
dilekçenin mümkün olan en kısa zamanda müsbet ya da menfi gerekçeleriyle birlikte
cevabını arz ederiz (Rek.Kor.Kurulu ile istişare halindeyiz)” ifadelerinin yer aldığı yazı
gönderilmiştir.

2) 24.07.1998’de, Esçim’den, Afçim’e verilen cevapta, “23.7.1998 tarihli antetsiz
kağıda yazılı fax mesajınızın amacı açıkça anlaşılamamıştır. ‘Tespit edeceğiniz
bayileriniz aracılığı ile’ ifadesinden tali bayilik yapmak istediğiniz anlamı çıkıyor. Tali 3620
Bayileri biz seçmiyoruz, bu ilişki doğrudan Ana Bayilerimizle inşaat malzemesi satı

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat