"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ÜMRANİYE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/09/2009
NUMARASI : 2006/729-2009/550
Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 73 ada 13 parsel sayılı taşınmazına komşu 12 sayılı parsel maliki davalıların taşkın bina yapmak suretiyle müdahale ettiklerini bu nedenle bina yapamadığından zarar gördüğünü ileri sürüp, elatmanın önlenmesi,yıkım,ecrimisil ve tazminat isteklerinde bulunmuştur.
Davalı, E.davaya yanıt vermemiş; diğer davalılar, projesine uygun olarak ve aplikasyon krokisi doğrultusunda bina inşa edildiğini, taşkınlığın bulunmadığını, zamanaşımı süresinin geçtiğini, davacı zararının olmadığını belirtip; davanın reddini, aksi halde TMK'nun 725.maddesinin uygulanarak lehlerine irtifak hakkı tesisi veya taşkın kısmın mülkiyetinin tescilini istemişlerdir.
Mahkemece, 12 sayılı parseldeki binanın 13 parsel sayılı taşınmaza taşkın olduğunun keşfen belirlendiği, ecrimisilin taşkın kısmın arsa miktarı esas alınarak hesaplandığı, davalıların kötü niyetli oldukları, davacının taşkın kısma bina yapamamaktan dolayı mahrum kaldıkları kar miktarına yönelik tazminat tabelinin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı Erdal dışındaki davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 29.6.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat E. A. A. ile temyiz edilen vekili Avukat M. İ.geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil ve tazminat isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 73 ada 13 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, komşu aynı ada 12 parsel sayılı taşınmazda ise oluşturulan bağımsız bölümlerin davalılar adlarına kayıtlı bulundukları anlaşılmaktadır.
Öncelikle; dava, nispi harca tabi davalardandır. Mutlak surette bir değer gösterilmesi zorunludur. Dava açılırken, istenen tazminat ve ecrimisil miktarı üzerinden harç yatırılmış olup, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine yönelik herhangi bir değer bildirilmemiştir.
O halde, iddianın ileri sürülüş biçimi ve istemler gözetildiğinde, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinin de nispi harca tabi olduklarından bunlar için de bir değer gösterilmesi ve bunun üzerinden de harç ikmali gerekirken, anılan hususun gözetilmemesi doğru değildir. Bu tür davalarda dava değerinin keşfen belirlenen değer olacağı da kuşkusuzdur.
Bilindiği gibi, Harçlar Kanunun 16. maddesi ve 4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere; elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil gibi istekleri içeren davalarda tümünün kıymetinin toplamının dava değerini teşkil edeceği sabittir.
Öte yandan; harç ödenmemesi halinde 492 sayılı Harçlar Yasasının 30 ve 32. maddeleri hükümlerinin de dikkate alınması zorunludur. Oysa mahkemece bu hususlar üzerinde durulmamıştır.
Diğer taraftan; TMK.nun 724. maddesinden kaynaklanan haksız inşaat nedeniyle ileri sürülen isteklerin ayrı bir davaya konu teşkil etmesine karşın, aynı yasanın 725. maddesinden kaynaklanan taşkın inşaat sebebiyle temliken tescil istekli davaların savunma yoluyla ileri sürülebileceği de açıktır. Davalılar da savunma yoluyla temliken tescil istemişlerdir.
Bilindiği üzere; taşkın yapılarda, sosyal ve ekonomik bir değeri yok etmemek ve yapının bütünlüğünü korumak amacıyla yasa koyucu Medeni Kanunun 722, 723, 724 ncü maddelerinde öngörülenlerden daha değişik ilkelere ihtiyaç duymuş bu nedenle 725. madde hükmünü getirmek zorunda kalmıştır. Söz konusu maddeye göre “ Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olur.”
Böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyi niyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığın