(3167 S. K. m. 13) (765 S. K. m. 119) (7201 S. K. m. 35) (Tebligat Tüzüğü m. 28, 55)
Dava: Çek defterlerini iade etmemek suçundan sanık Hüseyin Yılmaz'ın 3167 sayılı Kanun'un 13/1 ve 765 sayılı TCK'nın 119. maddeleri uyarınca 285.716.369.-TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Ankara 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 09.09.2002 gün ve 2002/1122 esas, 2002/999 karar sayılı ceza kararnamesine yönelik itiraz üzerine, itirazın süre yönünden reddine ilişkin Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 06.10.2004 gün ve 2004/331 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı'nın Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 27.06.2005 gün ve 28187 sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 07.07.2005 gün ve 2005/126103 sayılı tebliğnamesi ile dosya Dairemize gönderilmekle incelenip, gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, Sulh Ceza Mahkemesince gıyapta verilen kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca sanığa tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmakta ise de, anılan maddenin uygulanabilmesi için gerekli ön koşul olan kendisine veya adresine aynı Kanun'un gösterdiği usullere göre, daha önce yapılmış bir tebliğ işleminin bulunması veya tebliğ yapılmamış ise söz konusu Kanun'un 35. maddesinin son fıkrasında gösterilen istisnai durumlardan birinin oluşmasının gerekli olduğu kabul edilerek yapılan incelemede:
Sanığın bilinen son adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi dışındaki maddeleri uyarınca çıkartılmış tebligat bulunmaması sebebiyle anılan Kanun maddesi uyarınca doğrudan yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı gibi, Tebligat Tüzüğü'nün 55/2. maddesi yollamasıyla aynı Tüzüğün 28. maddesinde adres araştırmasına yönelik olmak üzere belirtilen şekil şartları yerine getirilmeden yapılan tebligatın da geçerli sayılamayacağı, bu hususun Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 01.12.2004 tarih, 2004/20415-12070 sayılı ilamında da kabul edildiği cihetle, sanık vekili tarafından verilen 31.08.2004 havale tarihli itiraz dilekçesinin 7201 sayılı Kanun'un 32. maddesi uyarınca öğrenme üzerine süresinde verilmiş itiraz dilekçesi olarak kabulü ile maddi gerçeğin araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden,itirazın kanuni sürenin geçmesinden sonra yapıldığından bahisle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir denilerek, Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesi'nin anılan kararının bozulması istenmiştir.
Tebligat Kanunu'nun kazai tebligat faslının, adres değiştirmenin bildirilmesi mecburiyeti konu başlıklı 35. maddesi uyarınca, adli mercilerce, tebligat yapılabilmesi için iki ihtimal kabul edilmiştir.
Birinci ihtimal; ilgili kişiye daha önce adli mercilerce anılan yasa hükümlerine uygun olarak bir tebligatın yapılmış olması ve tebligat yapılan bu kişinin, yeni adresini adli mercie bildirmemesi durumudur:
Bu durumda, daha önce tebligat yapılan ve adli mercice en son bilinen adrese Tebligat Kanununun 35. maddesi dışındaki maddeler uyarınca yeniden tebligat çıkarılması, ilgilinin adresten ayrıldığının anlaşılması durumunda Tebligat Tüzüğünün 28. maddesi uyarınca, tebliğ memurunun adreste bulunmama nedenini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti kurulu veya meclis üyeleri, zabıta amir ve memurlarından araştırarak, beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını im