"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
KARAR
Dava, Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile kısmi yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, tarafların vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı, 01.09.1997 ile 06.03.2015 tarihleri arasında tarım bağkur sigortalısı olduğunun tespiti ile kısmi yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde,Akşehir mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın süresi içerisinde açılmadığını, davalı bir kamu kurumu olduğundan, kanun ve yönetmeliklere göre işlem yaptığını, Kurumca yapılan işlemlerde usul ve yasaya aykırı bir husus olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, davacının 01/09/1997 – 06/03/2015 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasaya göre sigortalı olarak kayıt ve tescilini yaptırmadığı gibi Kurumca da resen kayıt ve tescil edilmediği, herhangi bir prim ödemesine de rastlanılmadığı, davacının 01/08/1997 tarihli müstahsil makbuzundaki tevkifatın Kurum kayıtlarına intikal etmediğinden bahisle davacının 01/09/1997 tarihinden itibaren zorunlu sigortalı olarak kayıt ve tescilinin mümkün bulunmadığı ve bu yöndeki kurum işleminin usul ve yasalara uygun olduğu ve davacıya 06/03/2015 tarihli yaşlılık aylığı tahsis talebine göre yaşlılık aylığı bağlanmasının yasal olarak mümkün bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili tarafından, yapılan kesintinin Kurum kayıtlarına intikal ettirilmesindeki sorumluluğun, kesene ait olduğu gerekçesi ve resen tespit edilecek gerekçelerle, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesi istemiyle istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi 17.11.2016 gün ve ... E. - 2017/181 K. sayılı ilamı ile; davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Konya 4. İş Mahkemesinin ... E. - 2016/427 K. sayılı kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.3 hükmü gereğince kaldırılmasına, Davanın kısmen kabulüne, davacının, 01/09/1997 – 31/12/1997 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun, 01/10/2008 - 31/10/2012 tarihleri arasında 5510 sayılı Kanunun 4/1-b-4 maddesi kapsamında sigortalı olduğunun tespitine,şartları oluşmadığından, davacının kısmi yaşlılık aylığı tahsisine ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili ile davalı Kurum vekili, temyiz dilekçesinde özetle; eksik inceleme sonucu verilen kararın istinaf incelemesi ile bozulmasını talep etmişlerdir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
I-)İnceleme konusu davada; davacının aynı tarihli sigorta giriş bildirgesi gereğince Bağ-Kur tescilinin 31.10.2012 tarihi olarak yapıldığı, 16.05.2002-14.05.2014 tarihleri arasında ziraat odası kaydı bulunduğu, Kuruma 11.07.2013 tarihinde başvurarak 65 yaş üstü olduğu ve prim ödeyemediğini belirterek sigortasının sonlandırılması talebinde bulunması üzerine 25.10.2013 tarihi itibariyle sigoratsının sonlandırıldığı, Kuruma 04.08.2013 tarihli başvurusuyla Sütaş A.Ş.’ye sattığı çiğ süt karşılığı adına düzenlenen 28.02.2010 ve 31.03.2010 tarihli müstahsil makbuzlarına istaneden sigorta başlangıç tarihinin geriye çekilmesini talep ettiği, bu defa 29.12.2014 tarihli başvurusuyla da Has Mandıra- ... Yerli Ür.Tic. tarafından adına düzenlenen 01.08.1997 tarihli müstahsil makbuzuna istinaden sigortalı hizmet başlangıç tarihinin 01.09.1997 olarak tescilini talep ettiği, ancak Kurumun söz konusu müstahsil makbuzunda belirtilen kesintiye ilişkin belgelerin Kuruma intikal etmediği belirterek talebini reddettiği, 06.03.2015 tarihli kısmi aylık tahsis başvurusunun da koşulları oluşmadığından reddedildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde, kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı sayılacakları belirtilmiş, 3. maddenin (b) bendinde, bu Kanunda geçen “tarımsal faaliyette bulunanlar”ın, kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya özgü yerlerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan yararlanmak suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından korunmasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanları ifade ettiği açıklanmıştır. Ayrıca 5. maddede, yasal süresinde kayıt ve tescillerini yaptırmayanların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi izleyen aybaşından itibaren başlayacağı, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6. maddede, bu Kanuna göre sigortalı sayılanların sigortalılıklarının tarımsal faaliyetlerine son verdiklerinde sona ereceği, 7. maddede, kişilerin bu Kanuna göre sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç 3 ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorunda oldukları, 9. maddede, bu zorunluluğa uymayanların tescil işlemlerinin Kurumca kendiliğinden yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan davanın diğer yasal dayanağı niteliğindeki 5510 sayılı Kanunun 3. maddesinde tarımsal faaliyet, 2926 sayılı Kanunun 3/b maddesinde öngörüldüğü şekilde tanımlandıktan sonra 4. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendinde, hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı sayılacakları belirtilmiş, 7. maddede sigorta hak ve yükümlülüklerinin, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, 1 yıl içinde bildirilmesi durumunda kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten itibaren başlayacağı öngörülmüştür.
02.08.2003 günü yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 56. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 2926 sayılı Kanunun 36. maddesi ve 4956 sayılı Kanunun 27. maddesi ile değişikliğe uğrayan 1479 sayılı Kanunun 53. maddesi hükümlerinde kanun koyucu, Kurumun prim alacaklarının Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsil edilebilmesine imkan tanımıştır. Buna göre, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla ilgili sigorta primlerinin, ilgiliye ödenmesi gereken ürün bedellerinden kesilerek o kişi adına Kurum hesabına yatırılmak suretiyle tahsil edilmesi durumunda, kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi belirtilen şekildeki prim ödeme olgusunun, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan kişinin kayıt ve tescil konusundaki iradesini ortaya koyduğunun kanıtı olarak kabulü gerekmektedir. Tarımsal faaliyet olgusunun kanıtlanmış olması, tescilli sigortalılar yönünden tescil tarihinden, tescili bulunmayanlar yönünden ise ilk prim ödemesinin veya tevkifatın gerçekleştirildiği tarihten sonraki sürelere ilişkin olumlu sonuç doğurmaktadır. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan Kanunlarda 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesinde açıklanan hizmet tespiti davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemesi ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının öngörülmesi karşısında, tescil veya iradi prim ödemesi ya da prim tevkifatı öncesine ait dönem yönünden tarımsal faaliyet ve buna dayalı Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti söz konusu olamayacaktır. Ayrıca belirtilmelidir ki, tarımsal faaliyete kabul edilebilir süreyi aşar uzunlukta ara verilmesi durumunda Tarım Bağ–Kur sigortalılığının yeniden başlayabilmesi, tescil başvurusu, iradi prim ödeme, prim tevkifatı olgularından herhangi birinin gerçekleşmesine bağlıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.09.2010 gün ve 2010/10-380 Esas - 2010/420 Karar numaralı ilamında da açıklandığı üzere, kendi adına ve hesabına bağımsız tarımsal faaliyete dayalı olarak yetiştirilen ürünlerin teslimi sırasında ürün bedelleri üzerinden tevkifat (prim kesintisi) yapılması durumunda zorunlu sigortalılık hak ve yükümlülüğünün tevkifat tarihini izleyen aybaşından itibaren başlatılarak ait olduğu yılın sonuna kadar ve devam eden yıllarda tevkifatlar var ise devam eden en son yılın sonuna kadar davacının sigortalı olarak kabul edilme