"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura düzenlemek ve kullanmak
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yargılama sürecindeki işlemlerin hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ile delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışılarak değerlendirildiği, vicdanî kanının deliller ve dosyadaki bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, fiillerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, fiillere uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlenip uygulandığı, kurulan hükümlerde bir aykırılık bulunmadığı anlaşılmış; sanık müdafinin temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan, hükümlerin ONANMASINA, sanık hakkında TCK'nin 43. maddesine göre zincirleme suç hükümlerinin uygulanması yönünde Başkan ...'in karşı oyu ile 25.12.2019 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
ÇOĞUNLUK OYUNA KATILMAMA NEDENLERİ
İddia ve Davanın Geçirdiği Aşama;
Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 04.04.2014 tarih ve 2014/3029 esas iddianamesi ile "... Mobilya İnşaat İthalat İhracat Sanayi Ticaret Ltd.Şti" nin yetkilisi olan sanık hakkında 2013 yılı içerisinde yapılan inceleme sonucunda, 2010,2011 ve 2012 takvim yıllarında komisyon karşılığı sahte fatura düzenlediği ve aynı takvim yıllarında sahte fatura kullandığı iddia olunarak kamu davası açılmış, şirketin form bs ile bildirimde bulunduğu satışlarının 2010 yılında 159 belge, 2011 yılında 44 adet belge., 2012 yılında 160 adet belge , form ba ile sahte fatura düzenleyicisi şirketlerden yaptığı alışlarının 2010 takvim yılında 53 adet belge, 2011 takvim yılında 132 adet belge , 2012 takvim yılında 67 adet belge olduğu vergi incelemesi ile anlaşılmış ve Samsun 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/12/2018 gün ve 2018/543 E. 2018/746 K. sayılı ilamı ile sanığın 2010, 2011 ve 2012 takvim yıllarına ilişkin sahte fatura düzenleme ve kullanma eylemleri sebebiyle Sanık hakkında ayrı ayrı 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 359/b-1, TCK'nın 62, 53. Maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılırak, toplam 18 yıl 9 ay hapis cezasına ilişkin hüküm. Uyuşmazlığın Konusu; Yüksek 11.Ceza Dairemizde yapılan temyiz incelemesi sonucunda, 25/12/2019 tarih ve 2019/3348 Esas, 2019/10113 Karar sayılı ilam ile Sanık ... hakkında 2010,2011 ve 2012 yıllarında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 359 maddesinde tanımlanan kaçakçılık suçundan, sanığın üç yıl süren eyleminin her takvim yılı için ayrı ayrı mahkumiyet hükmü kurularak toplam 18 yıl 9 ay hapis cezasına ilişkin hükümlerin onanmasına dair çoğunluk görüşüne;Sanığın hukuki bir kesinti olmadan devam eden eylemlerine TCK 43 maddesine göre “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında” değerlendirilerek bozulması gerektiğinden çoğunluğun onama kararına katılmıyorum.
İlgili Yasa Hükümleri;
“213 sayılı Vergi Usul Kanunu madde 359 – (Değişik: 23/1/2008-5728/276 md.)
2-b) Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir.”
213 sayılı Vergi Usul Kanununda düzenlenen “kaçakçılık suçları ve cezaları” maddesinde ve ilgili kanununun sair maddelerinde sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarında her bir takvim yılının ayrı bir suç olduğuna dair bir düzenleme olmadığı gibi diğer kanunlarda da bu konuda herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.
Her takvim yılının ayrı suç olarak kabul edilmesine gerekçe gösterilen "hesap dönemi"ne ilişkin yasal düzenleme;
213 sayılı Vergi Usul Yasası'nın 174.maddesi "Defterler hesap dönemi itibarı ile tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönemin başında yeniden açılır. Hesap dönemi normal takvim yılıdır." şeklindedir.
174. maddesindeki "hesap dönemi" ile ilgili düzenleme vergi mükellefinin vergiye esas ticari defterlerinin defter düzenini sağlamak için vergi sistematiği içinde vergisel hesaplamaları yapmak, mali tabloların hesabının yapılabilmesi kırtasiye ve vergi analiz kolaylığı için getirilmiş bir düzenlemedir. Beyannamelerin belli tarihlerde verilmesinin amacı da vergi idaresinin vergi düzenini sağlamak,vergi sistematiği düzenlemek amacına yöneliktir. Ceza kanunu açısından sanığın suç işleme iradesi,kast,zincirleme suç kavramları ile alakası olmayan ve 213 sayılı vergi usul kanunun defter tutma düzeni ile ilgili ikinci bölüm içinde düzenlenmiş bir düzenlemedir.
YCGK ve CD de ilgili içtihatlar
YCGK'nun her takvim yılının ayrı bir suç olarak kabul edildiğine dair bir kararı bulunmamaktadır. Sadece 2002 tarihli bir kararında, 765 Sy TCK 80. maddesinin tartışıldığı olayda aynı yıl içinde birden fazla beyanname gerektiren KDV'nin ayrı suç olarak kabul edilmemesine yönelik bir kararı vardır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 05.03.2002 gün ve 28/179 sayılı kararı, aynı takvim yılı içinde her ay düzenlenen KDV beyannamelerine ilişkin zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin olup, aynı takvim yılında birden fazla düzenlenen KDV beyannamelerinin somut olayımızla ilgisi bulunmadığı gibi sözkonusu kararda vergi suçlarının oluşumu bakımından vergilendirme-tarh döneminin esas alınmasının vergilerin türleri ve hatta aynı vergi türü bakımından farklı uygulamalara, sonuçta eşitsizliğe, içtima kuralı da nazara alındığında adaletsizliğe yol açacağı vurgulanmıştır.
Vergi Suçlarında görevli Yargıtay 11.Ceza Dairemiz ve daha önce kısa süre görevlendirilmiş 21 C.D. ve 19 C.D.'leri bir çok kararında her takvim yılının her birinin ayrı suç olarak kabul edilmesi gerektiğine dair kabulden doğan bir çok kararları vardır.
TCK 43. MADDESİ
VUK 359 ve diğer maddelerde mali takvim yılına ait bir düzenleme bulunmadığından zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının gerekip gerekmediğini belirlemek için TCK'nin 43. maddesini ayrıntılı değerlendirmek zorunluluğu vardır.
Madde 43- (1) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/6 md.) Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.
(2) Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 43/1. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükmünün uygulanabilmesi için; dördü nesnel (objektif), birisi öznel (sübjektif) olmak üzere toplam beş şart bulunur.
Nesnel şartlar;
1-)Birden çok eylemin bulunması,
2-)Eylemlerin her birinin farklı zamanlarda işlenmesi,
3-)Eylemlerin aynı suçu oluşturması,
4-)Aynı suçun birden çok kez aynı kişiye karşı işlenmesidir.
Öznel şart ise; Birden çok suçun, bir suç işleme kararının gerçekleştirilmesi kapsamında işlenmesidir.
NESNEL (OBJEKTİF)ŞARTLAR;
1-)Birden fazla eylemin bulunması;
Zincirleme suç hükmünün uygulanabilmesi için öncelikle söz konusu bu eylemlerin kanunun aynı maddesinde tanımlanan suçu oluşturması gerekir; yani eylemler bir suçun oluşması için gereken tipiklik ve hukuka aykırılık unsurlarını içermelidir.
TCK’nın 43. maddesinde açıkça suçların çokluğundan bahsedildiği için suçlar ile kabahatler arasında zincirleme suçun oluşması olanaklı değildir.
2-)Eylemlerin Her Birinin Farklı Zamanlarda İşlenmesi;
Zincirleme suçta yasanın aradığı ikinci şart zincire dahil olan suçların değişik zamanlarda işlenmesidir. Fakat değişik zamanlarda ifadesinden suçlar arasındaki bir suç işleme kararını bozacak şekilde uzun zaman dilimi anlaşılmamalıdır. Süre bakımından aşırıya kaçılmamalı, sürenin somut eylemlerin niteliğine göre makul olmasına özen gösterilmelidir. Bunun yanı sıra Yargıtay, eylemin aynı anda olması halinde zincirleme suçun söz konusu olamayacağını belirtmektedir. Gerçekten de 43. maddenin 1.fıkrasında “değişik zamanlarda” ifadesine yer verilmiştir. Bu bağlamda Yargıtay kararlarında da geçen “aynı zaman” kavramının dar yorumlanması ve çok kısa zaman aralıklarının da aynı zaman kavramı içerisinde değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Örneğin birden fazla belge üzerindeki sahteciliğin kısa zaman aralığında yapılmış olması veya birden fazla sahte belgenin kısa zaman aralığında üretilmiş olması halinde de bunların aynı zaman aralığında düzenlendiğinin, bir başka deyişle değişik zamanlarda düzenlenmediğinin kabul edilmesi gerektiği belirtilmektedir.
3-)Eylemlerin Aynı Suçu Oluşturması;
Zincirleme suçun üçüncü şartı failin işlediği eylemlerin aynı suçu oluşturmasıdır. Bu durum 43. maddede “aynı suçun birden fazla işlenmesi” olarak belirtilmiştir. Aynı suçun işlenmesiyle kastedilen, ilk suç ile diğer suçlar arasında korunan hukuksal değer ile tipikliğin maddi ve manevi unsurlarının genel hatlarıyla aynı olmasıdır.
4-)Mağdurun Aynı Olması;
Zincirleme suçun üçüncü nesnel şartı ise birden fazla işlenen suçların aynı kişiye karşı işlenmesi yani bu suçların mağdurunun aynı kişi olmasıdır. Dolayısıyla aynı suç işleme kararı kapsamında işlense dahi suçun mağdurunun farklı kişiler olması halinde zincirleme suç gerçekleşmez.
TCK’nın 43. maddesinin ilk halinde mağduru belli olmayan suçların aynı suç işleme kapsamında çok sayıda işlenmesi halinde zincirleme suçun uygulanıp uygulanmayacağı konusunda açıklık bulunmamakta bu durum hem uygulamada hem de öğretide tereddütlere yol açmaktaydı. Oluşan bu tereddüdü ve adaletsiz durumu gidermek için 5237 sayılı TCK henüz yürürlüğe girmeden 29.6.2005 tarih ve 5377 sayılı Kanunun 6. maddesiyle, 43. maddenin 1. fıkrasına eklenen “mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır” tümcesiyle bu sorun giderilmiştir.
ÖZNEL(SUBJEKTİF)ŞART;
“bir suç işleme kararının icrası”
Zincirleme suçun yukarıda açıklanan objektif şartlarının yanı sıra ayrıca subjektif bir şart bulunmaktadır. Bu şart zinciri oluşturan suçların “aynı suç işleme kararı” ile işlenmiş olmasıdır. Zincirleme suç bakımından karakteristik unsur, kurucu unsur, bu unsurdur. Bu unsur, birden fazla bağımsız suç arasındaki öznel bağı gösterir ve birden fazla suça tek ceza verilmesinin gerekçelerinden birini oluşturur.
Zincirleme suça asıl özelliğini veren “sübjektif şart”tır. O nedenle bu şartın tespiti konusunda daha somut daha belirleyici ifadelerin kullanılması gerekir. Ancak ne şekilde ifade edilirse edilsin tamamen failin iç dünyasına ilişkin olan bu şartın olayda gerçekleşip gerçekleşmediğini anlayabilmek kolay değildir.
Subjektif şart, zincirleme suçta bulunan her bir suç için verilen münferit kararlardan farklıdır. Münferit somut istemleri birleştiren psikolojik bir bağdır. Zincirleme suçu oluşturan her bir suçun manevi unsuru zorunlu olarak ayrıdır. Aynı ve tek olan şey ister “bir suç işleme kararının icrası” ister “suç işleme kararında birlik” isterse “planda birlik” densin, bağımsız kastları birleştiren ve bu nedenle kasttan başka bir anlam ifade etmek zorunda olan psikolojik bir olgudur.
Bu kavram; suç kastı kavramından derece derece uzaklaştırılarak genelleştirilebilir. Fakat çok genel bir birlik de, genel bir saik birliğine kadar varabilir. Hırsızlığı kendisine meslek edinmiş bir kimsenin, birden çok hırsızlık suçları işlemesinde, hayatını gayri