(Dünya Ticaret Örgütü Anlaşması Eki Ticaretle Bağlantılı Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Anlaşması (TRIPS) m. 16) (556 S. KHK. m. 7, 8, 9, 16, 25, 26, 42) (6762 S. K. m. 57) (11.HD. 15.02.2001 T. 2000/9896 E. 2001/1214 K.)
Dava: Taraflar arasında görülen davada Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 24.02.2005 tarih ve 2004/1114 - 2005/113 sayılı kararın Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı karşı davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 17.10.2006 gününde davacı karşı davalı avukatı Melih Sınar ile davalı karşı davacı avukatı Basis Turizm San. ve Ltd. Şti. vekili Alp Aslan ve Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı avukatı Nihan Tekir gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Ali Orhan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Karar: Davacı vekili, müvekkilinin yaptığı her türlü haşere ile ilaçla mücadele hizmetini 1998 yılından ALO BÖCEK markası adı altında tescil ettirdiğini, davalının Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı'na müvekkilden sonra aynı ibarenin marka olarak tesciline yazılı olarak yaptığı başvurunun haşere ile ilaçla mücadeleye ilişkin talepleri reddedilip, diğer hizmetler açısından kısmen kabul edildiğini, buna rağmen davalının müvekkilinin tescilli markasına konu hizmetleri yapmaya devam ettiğini, davalı Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı'nın ise davalının markasını kısmen tescil ederek haksız rekabete neden olduğunu ileri sürerek, davalı markasının sicilden terkinine, haksız rekabette son verilmesine, fazla hak saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500.000.000.-TL maddi, 2.500.000.000.-TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah ile maddi tazminatı 32.319.000.000.-TL.na yükseltmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilinin tescilli markaya dayalı olarak faaliyetini yürüttüğünü ve Türkiye çapındaki bu faaliyetinin tanıtım için yoğun emek ve sermaye harcaması yaptığını, davacının amacının bu çabaların üzerine oturmak olduğunu ve haksız rekabeti davacının yaptığını savunarak, asıl davanın reddi ile davacının markasının iptaline, 2.500.000.000.-TL maddi, aynı tutarda manevi tazminatın davacı karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı vekili, marka hükümsüzlüğü davasında müvekkiline husumet yönetilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlara göre, davalının markasının davacı markasındaki hizmetleri kapsamadığı, bu nedenle 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 7/b ve 8/b maddeleri gereğince tescilde önceliğe dayalı olarak davalı markasının kullanımının önlenmesinin istenemeyeceği, davacının 8/4'e dayalı bir iddiasının da bulunmadığı, o halde davalının markasının hükümsüzlüğü isteminin yerinde olmadığı, davalının davacı markasında yer alan hizmetleri davacıdan önce yürüttüğü, ancak kendi marka başvurusunda anılan hizmetlerin çıkarılarak tescil edilmesine herhangi bir itirazda bulunmadığı, bu durumun ise sadece Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı kararına karşı dava hakkını düşürdüğünü, davalının önceye dayalı hakkın ileri sürülmesi yetkisinden vazgeçme sonucunu doğurmayacağı, Kanun Hükmünde Kararname'nin tescilsiz işareti ilk kullanan haksız rekabet hükümlerine göre elde ettiği hakka üstünlük tanıdığı, buna göre de davacının marka hakkına tecavüz davasının yerinde görülmediği, davalı Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı'na hükümsüzlük davasında husumet yöneltilmeyeceği gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Kararı davacı karşı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve dava konusu ALO BÖCEK işaretinin 1990 yılından itibaren davalı tarafından haşere mücadelesi hizmetleri sınıfında kullanıldığı ve söz konusu kullanımın davacı şirketin faaliyete başladığı 1997 yılından ve aynı işareti haşere mücadelesi hizmeti sınıfında marka olarak tescil ettirdiği 07.10.1998 tarihinden daha eskiye dayandığının belirlenmesine, tescil dışı kullanmadaki önceliğin 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 8/3 üncü maddesi uyarınca davalı yararına kazanılmış hak oluşturmasına, her ne kadar aynı Kanun Hükmünde Kararname'nin 6 ncı maddesinde bu Kanun Hükmünde Kararname ile sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir hükmü mevcut ise de, bu hüküm ile hakkın doğumunun değil, marka hakkının korunmasının düzenlendiği, nitekim tescille elde edilen korumanın istisnalarının da yine 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 7, 8, 25 ve 26 ncı maddelerinde yer alması nedeniyle, anılan Kanun Hükmünde Kararname ile tescil sistemi kabul edilmesine rağmen, getirdiği istisnalar sebebiyle kullanma yani gerçek hak sahipliği ilkesinin terkedilmemiş olmasına, bu bakımdan önceye dayalı hak sahibi olan kişi, karşı tarafın aynı işareti marka olarak tesciline itiraz etmemiş ve yapılan tescil aleyhine hükümsüzlük davası açmamış olsa bile, tescilli marka hakkı sahibinin, bu işareti önceden beri marka veya sair bir