"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16/05/2017 tarih ve 2014/120 E- 2017/460 K. sayılı kararın davalılar ..., ..., ..., ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 08/03/2018 tarih ve 2017/704 E- 2018/199 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılar ..., ..., ..., ... vekili tarafından istenmiş ise de 31/05/2019 tarihinde davalılar ..., ..., ..., ... vekili tarafından verilen duruşmadan vazgeçme dilekçesi de dikkate alınarak, dosyanın incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, gerçek kişi davalılar ile bu dosyadan tefrik kararı verilen Alfa ... AŞ, Asya Akaryakıt .. AŞ, Fullgaz Petrol Ürünleri ....AŞ ve Arista Yatırım ... AŞ hakkında açtığı davada, müvekkili banka ile Asya Akaryakıt Tic ve San AŞ arasında imzalanan 22/03/2012 tarihli 17.500.000.- TL bedelli, 06/7/2012 tarihli 17.500.000.- TL bedelli 2 adet genel kredi sözleşmesini davalıların müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, bu sözleşmelere istinaden adı geçen şirkete nakdi ve gayri nakdi krediler kullandırıldığını, gayri nakdi kredi kapsamında asıl borçlu şirket lehine muhtelif tarihlerde 7 adet olmak üzere toplam 16.500.000.- TL tutarında meri ve kesin teminat mektubu verildiğini, borcun ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından 04/02/2013 tarihli kat ihtarnamesi ile hesabın kat edildiğini, kat ihtarında hem nakdi kredilerin ödenmesinin hem de gayri nakdi kredilerin deposunun talep edildiğini, davalıların borçlarını ödemeyerek temerrüte düştüğünü, borçlular hakkında İstanbul 9. İcra Dairesinin 2013/5327 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, borçluların icra takibine itiraz ettiğini, itiraz dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediğini, taraflarınca İstanbul 21. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/258 esas sayılı dosyasında açılan itirazın kaldırılması davasında mahkemenin 8/4/2014 tarihli kararı ile davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek, borçluların icra takibine yapmış oldukları itirazın iptaline ve asıl alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, bu talebin kabul edilmemesi halinde 17.530.791,94 TL'nin kat ihtarnamesinin tarihi olan 04/02/2013 tarihinden itibaren temerrüt faizi yıllık % 40) ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ..., ..., ..., ... vekili, davanın terditli açılamayacağını, itirazın iptali davasının bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, kefaletin kanunun aradığı şekil şartlarını taşımadığından geçersiz olduğunu, Genel Kredi Sözleşmesi hükümlerinin müvekkilleri aleyhine şartlar içeren hükümlerinin genel işlem şartı niteliğinde hükümler olması sebebiyle geçersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... ve vekili, yargılama sırasında davayı kabul ettiklerini bildirmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre dava dilekçesinde terditli olarak talepte bulunulduğu, itirazın iptali olmadığı takdirde davanın alacak davası olarak yürütülmesinin talep edildiği, davacı tarafça terditli olarak açılan itirazın iptali davasının tarihi 11/4/2014 tarihi olup bir yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, davacı taraf davasını terditli olarak açtığından davaya alacak davası olarak devam edildiği, 22/03/2012 tarihli sözleşmenin 818 sayılı BK. döneminde, diğer sözleşmesin ise 6098 sayılı TBK döneminde imzalandığı, 06/07/2012 tarihli sözleşme bakımından gerçek kişi kefillerin eş rızalarının alındığı, gerçek kişi kefillerin 17.500.000,00 TL bedele kefil olarak imza attıkları, kefalet akdinin TBK’nın 583. maddesine göre uygun şekilde düzenlendiği, 818 sayılı Borçlar Kanunu döneminde imzalanan genel kredi sözleşmesinde kefalet limiti bir an için gösterilmemiş olsa bile sözleşmenin ilk-baş tarafında birinci maddede kredi limitinin açık şekilde gösterilmiş olduğu, bu kredi limitinin aynı zamanda kefalet limitini de içerdiği Yargıtay uygulamalarında kabul ediliğinden bu sözleşmelerdeki kefaletler açısından da kefalet limitinin belli olduğu, kefaletin geçerli olduğu, davacı tarafça borcun ödenmemesi üzerine hesap kat edilerek, nakdi kredinin tahsili teminat mektupları nedeniyle gayri nakdi kredinin ise kefillerden deposu istenilmiş ise de, sözleşmelerde kefiller yönünden depo talep edilebileceğine ilişkin hüküm olmadığı ancak teminat mektuplarının takip tarihi ile dava tarihi arasında nakde dönüştüğü, nakde dönüşen teminat mektupları yönünden davacının kefillerden de tahsil talebinde bulunabileceği gerekçesiyle davacının davasının ... yönünden kabulü, diğer davalılar yönünden kısmen kabulü ile, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile, 17.435.219,94 TL’nin ...'dan, diğer davalılar açısından 17.412.505,89 TL’lik limitle sorumlu olmak üzere ( ... 'dan 04/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek %15 temerrüt faizi, diğer davalılardan ise 912.505,89 TL'sine 11/02/2013 kalan 16.500.000,00 TL'sine ise dava tarihi olan 11/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %40 temerrüt faizi ile birlikte,) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, dava tarihinden önce ödenen 21.536,00 TL yönünden davacının dava açmakta hukuki yararı kalmadığından bu kısma yönelik davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, dava tarihinden sonra ödenen 95.572,00 TL yönünden ise, dava konusuz kaldığından bu miktar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacının fazla talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalılar ..., ..., ..., ... vekili, istinaf başvurusunda bulunmuştur.İstinaf Mahkemesince, İİK’nın 67. maddesinin 1. ve 4. fıkraları nazara alındığında davacı itirazın iptal