(818 S. K. m. 321, 386, 390) (1086 S. K. m. 76) (6100 S. K. m. 33)
Dava: Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat Mustafa Burak Bozkurt ile davalı Özel Damla Sağlık Hizmetleri A.Ş. vekili avukat Pınar Aksoy Gülaslan'ın gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Karar: Davacı, baş ağrısı, halsizlik şikayetleri nedeni ile çeşitli sağlık kuruluşlarında tetkiklerinin yapıldığını, yapılan tetkiklerden sonuç alamayınca aynı şikayetlerle davalı hastaneye başvurduğunu, 25.09.2007 tarihinde selektif kroner anjiyografi yapıldığını, anjiyografiden sonra şikayetlerinin gün geçtikçe arttığını, hızla kilo kaybettiğini, 19.11.2007 tarihinde Gazi Üniversitesinde tetkiklerinin yapıldığını, kronik böbrek yetmezliği tanısı konulduğunu, % 92 oranında maluliyet oranı ile özürlü sağlık kurulu raporu düzenlendiğini, davalı hastanenin ve davalı doktorun hazırlık işlemlerinin hiçbirini yapmadığı gibi anjiyografi sırasında ve sonrasında da komplikasyon ve böbrek hasarını önleyici tedbir ve yöntemlere başvurmadığını, anjiyografi işlemi ile davacının böbreklerinin ağır hasara uğratılmasına neden olduklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminat ile 150.000,00 TL manevi tazminatın 25.09.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, Özel Damla Sağlık Hiz.. A.Ş., davacıya anjiyografi işleminin yapıldığını, hastanın hastalığı ve yapılacak işlem konusunda bilgilendirildiğini, hastanenin yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiğini, hekimin tıbbi müdahaleden doğan sorumluluğunun bulunmadığını, yine hastanenin de hizmet kusurunun bulunmadığını belirterek, davanın reddini dilemiştir.
Davalı Cemal Özbakır, davacı hastanın yapılacak işlem konusunda aydınlatıldığını, yararları ve sakıncaları ile uygulanmadığı takdirde meydana gelecek sonuçların anlatıldığını, yazılı onayın alındığını, davacının kronik böbrek yetmezliği hastalığı ile müvekkili tarafından yapılan tıbbi müdahale arasında illiyet bağının bulunmadığını, davacıya ön hazırlık yapıldığını, kan, üre, keratinin ve glikoz değerlerine bakılarak risk değerlendirmesinin yapıldığını, gerekli özen sonucu olarak hastada kroner anjiyografi ile ilişkili herhangi bir komplikasyon gelişmediğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacı, davalıların hatalı anjiyografisi neticesinde böbreklerinin ağır hasara uğradığından bahis ile uğradığı zararın tazmini istemi ile eldeki davayı açmıştır. Dava bu hali ile doktor ve özel hastanenin sorumluluğuna ilişkin olup, bir davada dayanılan olguları hukuksal açıdan nitelendirmek ve uygulanacak yasa hükümlerini arayıp bulmak hâkimin doğrudan görevidir. (1086 sayılı HUMK. 76. md