"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 315 ada 17 parsel sayılı 14195,75 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacılar.... ve diğerleri tarafından davalı ... aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptali ve el atmanın önlenmesi davası davaya konu olan parsel hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Yargılama sırasında .... ve ... vekili çiftlik tapu kayıtlarından haricen pay satın alma iddiasına dayanarak davaya katılmıştır. Kadastro tespitinden sonra, davacılar ....., ...., ... ve Ç. .... vekili 21.01.2009 tarihli dava dilekçesi ile çiftlik tapu kayıtlarından gelen pay tapu kayıtlarına dayanarak çekişmeli taşınmazın davacılar adına tescili istemiyle dava açmıştır. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parsel tutanağı ile dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sırasında, ... ve (9) müştereği vekili 19.11.2009 havale tarihli ve davalı ... vekili ile ortak imzalı dilekçe ile davadan feragat etmiştir. Mahkemece, davacıların davalarının reddi ile çekişmeli taşınmazın davalı ... adına tesciline ilişkin 04.10.2010 tarihli kararın davacılar ... ve müşterekleri vekili ile davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine, "28.3.2012 tarihli ve 2011/4720 Esas, 2012/2214 Karar sayılı ilam ile devredilen davanın davacılarından ... ile katılanlar.... ve ...'ın gerekçeli karar başlığında gösterilmemesi ve talepleri yönünden bir karar verilmesinin isabetsiz olduğuna" değinen Yargıtay Bozma İlamına uyularak yapılan yargılama sonunda davacıların davalarının reddi ile çekişmeli taşınmazın davalı ... adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar ... ve müşterekleri vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmaz, kadastro tespiti sırasında Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılarak tespit edilmiştir. Davacılar ... ve müşterekleri tarafından Mart 1290 tarih 9/18 defter varak sayılı .... mevkiindeki 4000 dönüm yüzölçümlü çiftlik hakkında oluşturulan “Mezar Gediği” ve “Kırvasil Beli” ve “....” ve “.... Çiftliği” sınırlı; Mart 1290 tarih 9/19 defter varak sayılı, Öküz (....) Çiftliği mevkiindeki 3000 dönüm yüzölçümlü çiftlik hakkında oluşturulan, “Mezar Gediği” ve “İnbükü” ve “....” ve “....” ve “.... çiftliği” sınırlı; Mart 1290 tarih 9/20 defter varak sayılı, ... Çiftliği mevkili 7000 dönüm yüzölçümlü çiftlik hakkında oluşturulan, “.... ve ....”, “....” ve “....”, “...”, “....” ve “... Gediği” ve “... Gediği” sınırlı tapu kayıtları ile bu kayıtlardan gelme Ağustos 1326 tarih 2, 3 ve 4 nolu ve Şubat 1962 tarih 1, 2 ve 3 nolu tapu kayıtlarına dayanılarak davalı ... aleyhine açılan tapu iptali ve men'i müdahale davası, katılanların müdahalesinden sonra, davaya konu olan taşınmaz hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Tutanağın düzenlenmesinden sonra, davacılar ... ve müşterekleri vekili tarafından, çiftlik tapu kayıtlarından pay satın alma iddiası ile dava açılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davalı ve öncüllerinin çekişmeli taşınmaz üzerinde Medeni Kanun’un yürürlüğe girdiği 1926 yılından önce 10 yılı aşkın süre aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla zilyetliğinin sürdüğü, davalı ve öncüllerinin malik sıfatıyla zilyetliğinin Medeni Kanun’un yürürlüğünden sonra ve kadastro tespitine kadar kesintisiz olarak devam ettiği, bu suretle Arazi Kanunnamesinin 20 ve 78. maddeleri gereğince davacıların dayanağını oluşturan tapu kaydının hukuki kıymetini kaybettiği, davalının dayanağını oluşturan tescil ilamı ile oluşmuş tapu kaydının çekişmeli taşınmazı kapsadığı kabul edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın davalı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Yukarıda belirtildiği ve dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere; davacılar tarih ve numarası yazılı tapu kayıtlarına dayanmışlar, davalı ve öncüllerinin arazi üzerindeki zilyetliklerinin malik sıfatı ile değil, kiracılık ilişkisine dayalı olduğunu ileri sürmüşler, Medeni Kanun’un yürürlüğe girmesi ile Arazi Kanunnamesi yürürlükten kalktığı için, Arazi Kanunnames'inin 20 ve 78. maddeleri hükümlerinin davalı taraf yararına uygulanma imkanının bulunmadığını iddia etmişlerdir. Davacıların bu iddialarına karşılık olarak karşı taraf; dayanılan tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazı kapsamadığını, Kadastro Mahkemesinin 1996/11 Esas sayılı dosyasında yapılan kapsam belirlemesinin kendileri yönünden bağlayıcı olamayacağını, kayıt maliki ile davacılar arasında akdi veya ırsi bir ilişkinin kurulamaması sebebiyle davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, taşınmaz üzerindeki çok uzun süreli zilyetliğin kiracılık değil malik sıfatıyla sürdüğünü, davacıların dayanağını oluşturan tapu kayıtları taşınmaza uysa dahi uzun süreli nizasız kullanma nedeniyle kaydın hukuki kıymetini kaybettiğini ileri sürmüşlerdir. Bu iddia ve savunma çerçevesinde yerel mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın yeterli olup olmadığı, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülüp düşülmediği, varılan sonucun usul ve Yasa’ya uygun bulunup bulunmadığı konularında yargıya varmadan önce, tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili olarak ileri sürdükleri yukarıda özetlenen tüm vakıa ve delillerin ayrı ayrı tahlillerinin yapılıp buna göre bir sonuca ulaşılması uygun olacaktır. Şöyle ki;
1- Davacılar ... ve müşterekleri ile diğer davacıların pay satın aldıkları kişilerin kök kayıt malikinin mirasçısı olup olmadığı: Karşı taraf, kayıt maliki ile davacıların murisi .... Hanım arasında irs ilişkisi olmadığını ileri sürmüşlerse de; davacı
tapu maliklerinden ... ve müştereklerinin .... Hanımın mirasçısı oldukları hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Tereddüt karşı tarafın iddia ettiği gibi .... Hanımın tapu maliki Hacı....’nin kızı olup olmadığı konusund