"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkiline ait araca, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın arkadan çarpması sonucu hasarlandığını, hasar bedelinin kasko sigortacısı tarafından karşılandığını ancak müvekkilinin aracında değer kaybı meydana geldiğini, ayrıca aracın tamiri süresince kullanamamasından dolayı zararının bulunduğunu belirterek yargılama aşamasında belirlenecek değer kaybı ve araç mahrumiyet zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 27/09/2014 tarihli dilekçe ile 1.050,00 TL araç mahrumiyet zararı, 3.000,00 TL değer kaybı talep ettiklerini bildirmiştir.
Davalı ... vekili, kusur oranına itiraz ederek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 4.050,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 207,84 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ...'den alınmasına 18/01/2016 gününde Üye ...'ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Davacı vekili, davalılara ait aracın müvekkiline ait araca arkadan çarpması sonucu hasarladığını, hasar bedelinin kasko sigortacısından karşılandığını, ancak araçta değer kaybı ile birlikte tamiri süresince kullanamamaktan dolayı zararın oluştuğunu belirterek belirsiz alacak davası olarak bu zararların davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini istemiş, bilahare araç mahrumiyet zararını 1.050,00 TL, değer kaybını ise 3.000,00 TL olarak talep ettiklerini bildirmiştir.
Davalı şirket davanın reddini istemiş, davalı sürücü davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece davanın bilirkişi raporuna göre kabulüne ile 4.050,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm, davalı malik şirket tarafından temyiz edilmiştir.
Yüksek dairece yapılan değerlendirme sonucunda hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Aşağıdaki gerekçelerle onama şeklindeki görüşe katılmıyorum.
Talep araçtaki değer kaybı ile kullanmamaktan kaynaklanan zarara ilişkindir.
Uyuşmazlık, davacının aracındaki değer kaybı ve tamir süresince kullanamamaktan kaynaklanan zararın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
6100 Sayılı HMK 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Medeni Usul Hukukuda talep sonucunun belirli olması ilke olarak benimsenmiştir. Bu benimsemeye göre, talep eden davacının mahkemeden neyi istediğini açıkça ortaya koyması gerekir. Çünkü, HMK gereğince birçok usul hükmünün uygulanması bu talep sonucuna göre belirlenecek, hatta karar bu talep nazara alınarak oluşturulacaktır.
Ancak, 6100 Sayılı HMK yenilik olarak alacağın tam olarak belirlenmesinin imkansız ya da alacaklıdan beklenmeyecek kadar zor olduğu durumlarda, birçok ülkeye ait hukuk sistemlerinde de benimsenen belirsiz alacak ve tesbit davalarını getirmiştir.
Davacının, davanın açıldığı tarihte talep sonucunu veya miktarını tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin imkansız veya kendisinden beklenemeyecek bir nitelik taşıması halinde, hukuki olayı açıklamak sureti ile açacağı davaya HMK 107/1 maddesi tanımındaki gibi belirsiz alacak davası denir.
Yasal düzenlemeye göre bu tür davalarda davacının dava konusu yaptığı miktarı, davayı açtığı tarihte tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin ya imkansız olması yad