"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :..........Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, ......... plakalı aracın davalıya kasko sigortası ile sigortalı olduğu, meydana gelen hasar bedelinin ödemediğini, aracın pert durumda bulunduğunu hasar bedelinin 8.968,00 TL olarak eksper tarafından belirlendiğini, belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL'nin kaza tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia ve toplanan delillere göre; kısmı dava açılmasında hukuki yarar olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, park halindeki aracının kundaklanması sonucu uğradığı zararın aracın ilgili meslek odasınca yapılacak değerlendirme sonunda belirlenecek piyasa değerinden yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi yoluyla bulunulacak enkaz bedelinin çıkarılması suretiyle tespitini ve tazminini istemiştir.
İsviçre ve Alman Hukukunda yer alan “belirsiz alacak davası”, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Hukukumuza kazandırılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 107. maddesinde;
(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya buna imkansız olduğu hallerde alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
(2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini arttırabilir.
(3) Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hallerde, tesbit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Birinci fıkraya göre, alacaklı muhatabını, talepte bulunacağı hukuki ilişkiyi ve talep edebileceği asgari miktarı biliyor, ancak alacağın tamamını tesbit edemiyorsa belirsiz alacak açabilecektir. Alacağın tamamının belirlenebildiği halde ise belirsiz alacak davası açılamayacaktır.
İkinci fıkrada ise; alacağın miktar veya değerinin tam olarak belirlenebildiği anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmadan talebini arttırabilecektir.
Üçüncü fıkrada ise, kısmi eda davasının açılabildiği hallerde, tesbit davasının da açılabileceği ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilmiştir.
Tam veya kısmi olmasına bakılmaksızın her eda davasının temelinde bir külli tesbit unsuru vardır. Başka deyimle eda hükmünde tertip olunan her durumun arkasında sorumluluk saptamasını içeren bir zorunlu ön tesbit kabulü mevcuttur” denilmiştir.
Belirsiz alacak davasında davacı alacağını dava açtığı sırada belirleyememektedir. Ancak dava sırasında alacağın tesbiti, yani belirlenebilir hale gelmesi üzerine yeni bir dava açmasına gerek kalmaksızın, aynı davada alacağının tamamını talep edebilmektedir. Başlangıçta belirsiz olan alacak en geç ispat aşamasında; delillerin toplanması ya da bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da hakimin takdiri ile belirlenebilir hale gelmektedir. Talep sonucu belirlendikten sonra belirsiz alacak davası eda davasına dönüşmekte ve eda davasından bir farkı kalmamaktadır.
Her ne kadar davacı dava dilekçesinde talep sonucunu açık bir şekilde yazmak zorunda ise de, bu talebini dava açarken tam olarak belirleyemediği hallerde davacının bu durumda zarar görmemesi ve hak arama hürriyetinin olumsuz etkilenmemesi gerekir. (Prof.Dr.Hakan Pekkanıtez, Belirsiz Alacak Davası, Ankara-2011 baskı, sayfa 33)
Bu çerçevede; eğer talep sonucunun belirlenebilmesi için tazminat bilirkişi incelemesi gerekiyorsa, hakimin takdiri söz konusuysa belirsiz alacak davasıda açılabilecektir.
Bu durumda, araç hasar tazminatı davalarıda belirsiz alacak davası olarak açılabilecektir.
Somut olaya göre; Dava HMK'nun yürürlükte olduğu zamanda açılmış olup dava açıldığı tarihte HMK 109/2.maddesi iptal edilmiştir. Kasko sigorta poliçesinde sigorta değeri gösterilmişsede sigortacı gerçek zararla sorumludur. Başka bir söyleyişle sigorta bedeli ile değil sigorta değeri ile sorumludur. Davacı vekili fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000-TL talep ederek, kısmi dava açmıştır. Davacı tarafın iddiasına göre, araç davacının arkadaşının sevk ve idaresi sırasında meydana gelen kaza nedeniyle aracında oluşan hasar bedelini talep etmiştir. Buna göre, davacının iddiası ile araçta oluşan gerçek hasar bedeli ve aracın pert olup olmadığı kesin olarak belirlenebilmesi için yargılama yapılması gerekmektedir. Yukarıda anılan kanun hükümlerine göre, davacının kısmi dava açmasında hukuki yararın bulunduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Mahkemece, açıklanan nedenlerle işin esasına girilerek hüküm verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 17.12.2015 gününde ........'ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Davacı vekili davalıya kasko sigortalı ....... plakalı aracının 09.08.2014 tarihinde meydana gelen kazada hasarlandığını, aracın pert duruma geldiğini, eksperin 8.968 TL araç hasar bedeli belirlediğini, davalı sigortanın hasar bedelini ödemediğini belirterek asıl alacak miktarının yargılama sırasında bilirkişi raporu ve yapılacak tespitler ile ortaya çıkacağını belirterek şimdilik 1.000,00 TL araç hasar bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Aracın pert değerinin tespiti yapılamadığı takdird