Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2018/8039 Esas 2018/12381 Karar
Karar Dilini Çevir:
19. Ceza Dairesi         2018/8039 E.  ,  2018/12381 K.
"İçtihat Metni"

6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'na aykırı davranmak suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, İstanbul 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/02/2017 tarih, 2016/216 Esas, 2017/64 Karar sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 23/05/2018 gün ve 2018/2514 Esas, 2018/6198 sayılı kararıyla;
Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi,gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Suç tarihinin 05/03/2007 olmasına rağmen karar başlığında 11/01/2007 olarak gösterilmesi mahallinde giderilebilir nitelikte bir hata olarak kabul edilmiştir.
5237 sayılı TCK'nun “Dava zamanaşımı süresinin durması veya kesilmesi” başlıklı 67. maddesinin ikinci fıkrası;
“Bir suçla ilgili olarak;
a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,
b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,
c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi,
Halinde, dava zamanaşımı kesilir” şeklinde düzenlenmiş olup, dava zamanaşımını kesen nedenler, bir suçla ilgili olarak; şüpheli veya sanıklardan birinin Cumhuriyet savcısı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi, şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi, suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi ve sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi olarak belirtilmiştir.
Dava zamanaşımının kesilme nedenleri sayılırken madde metninde kullanılan “şüpheli veya sanıklardan birinin”, “şüpheli veya sanıklardan biri hakkında”, “sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa” ibarelerinden dolayı “dava zamanaşımının sirayeti” ilkesinin benimsendiğinin anlaşıldığı, iştirak halinde bir suç işlendiği takdirde şeriklerden biri hakkında dava zamanaşımını kesen işlemler yapılmış ise haklarında madde metninde sayılan işlemler yapılmamış olan şerikler hakkında da dava zamanaşımı süresi kesilmiş olacaktır. Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları ile öğretide de aynı görüş benimsenmiştir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; iştirak halinde 6362 sayılı Kanun'un 107/1. maddesinde tanımlı "Piyasa Dolandırıcılığı" suçunu işleyen sanık ...'ın savunması 03/11/2008 tarihinde alınmış olsa da şeriklerden ...'ın savunmasının 12/06/2009 tarihinde alındığı, tüm sanıklar açısından zamanaşımı sürelerini son kesen sebebin 12/06/2009 tarihindeki ...'ın savunması olduğu, bu tarihten karar tarihine kadar 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin dolmadığı kabul edilmekle;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre sanık hakkında hükmolunan cezanın süresi itibariyle 5271 sayılı CMK'nun 299. maddesine göre sanık müdafiinin duruşma talebinin reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Yükletilen suçun sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanun'da öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezaların kanuni bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından, sanık müdafiinin ileri sürdüğü temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 23.05.2018 tarihinde oy çokluğuyla karar verilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ:
Çözülmesi gereken sorun, "TCK'nun 67/2-a maddeside düzenlenen zamanaşımı süresinin belirlenmesine ilişkindir."
Ayrıntıları Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 23.05.2018 gün ve 2018/2514 Esas, 2018/6198 Karar sayılı ilamının muhalefet şerhinde belirtildiği üzere; "...TCK'nun 67/2. maddesinin konuluş amacının, iştirak halinde işlenen suçlarda sanıklardan herhangi birisi hakkında dava zamanaşımını kesen usulü işlem yapılmış ise anılan usulü işlemin tüm sanıklar açısından da zamanaşımının kesilmiş sayılacağı konusunda kuşku yoktur. Ancak haklarında zamanaşımını kesen usulü işlem daha önce yapılan örneğin daha önce sorguya çekilerek sorgu aşamasını geçiren sanık açısından; sonradan yakalanan başka bir sanığın sorguya çekilmesinin zamanaşımını kesen bir işlem olarak kabul edilmesinin kanun koyucunun amacına uygun olduğunu söylemeye imkan yoktur. Aksi takdirde, hakkındaki iddiaların bir an önce sonuçlanması için üzerine düşen bütün görevleri eksiksiz bir şekilde yerine getiren sanık açısından; sırf kaçarak yargılamayı uzatmak isteyen başka bir sanığın yakalanarak sorguya çekildi diye zamanaşımının bir kez daha kesildiğini kabul etmek, ülkemizinde taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin olmazsa olmazını teşkil eden adil yargılanma hakkını ihlal edeceği gibi kurallara uyan sanık ile kurallara uymayan sanığın aynı şekilde muameleye tabi tutulması anlamına gelir ki! Böyle bir sonucun ceza hukukunun temel ilkelerinden olan hakkaniyet ve kanun önünde eşitlik ilkelerine aykırı olacağı ve iştirak halinde işlenen suçlardan dolayı, sanıkların tamamının yakalanmadığı durumlarda; asli zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle düşme kararı verilmesini imkansız hale getireceği gibi yargıtay uygulamalarına da aykırı olacağı açıktır.
Aksi taktirde, özellikle iştirak halinde işlenen suçlarda; temyiz aşamasında incelemeye konu sanık açısından asli zamanaşımı süresinin sona erdiği belirlense dahi; yakalanmayan sanıklardan herhangi birisinin yakalanarak yada kendiliğinden teslim olarak hakkında zamanaşımını kesen herhangi bir işlemin yapılması ihtimaline binaen kesintili zamanaşımı süresi dolmamış ise düşme kararı verilemeyeceğinden; yargıtaydaki inceleme sırasında dahi bu hususun araştırılması zorunlu hale gelecektir. Oysa Yargıtay uygulamalarında böyle bir araştırmanın hiç bir zaman yapılmadığı bilinen bir gerçek olarak karşımıza çıkacaktır. Zaten bu yönde bir araştırma yapılmasının zorunlu olması halinde, böyle bir uygulamanın davaları sürüncemede bırakmak suretiyle zaten iş yoğunluğu oldukça fazla olan mahkemelerin iş yükünün iyice artmasına sebebiyet vereceği gibi ayrıca hukuk devletinde hakkındaki iddiaların bir an önce sonuçlandırılması için kanunlara son derece saygılı davranan kişilerin adil yargılanma hakkını ihlal edeceği konusunda kuşku bulunmamaktadır.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; 6362 sayılı Kanunun 107/1. maddesine muhalefet suçu için belirlenen ceza miktarına göre, asli zamanaşımı süresinin, TCK'nun 66. maddesi gereğince 8 yıl olarak belirlendiği, sanığın savunması 03.11.2008 tarihinde alındıktan sonra zamanaşımını kesen en son işlemin mahkumiyet kararının verildiği 07.02.2017 tarihi olduğu gözetilerek, zamanaşımı nedeniyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 66/1-e ve 5271 sayılı CMK'nun 223/8. maddeleri uyarınca davanın düşmesine karar vermesi yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinden dolayı, Yargıtay 19. Ceza Dairesinin anılan ilamındaki "onama" görüşüne itiraz edilmiştir.
SONUÇ VE İSTEM :"Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 23.05.2018 gün ve 2018/2514 Esas, 2018/6198 Karar sayılı kararının kaldırılarak yerine sanığın savunmasının alındığı 03.11.2008 tarihinden sonra zamanaşımını kesen en son işlemin mahkumiyet hükmünün verildiği 07.02.2017 tarihinde asli zamanaşımı süresi tamamlandığından 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASI, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca, sanık hakkındaki davanın gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK'nun 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE hükmedilmesi, itirazın yerinde görülmemesi durumunda, dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi, arz ve talep olunur." isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR:
Dairemizin 23/05/2018 gün ve 2018/2514 Esas, 2018/6198 sayılı kararı usul ve kanuna uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları yerinde görülmediğinden, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanun'un 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMEK üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26/11/2018 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY:

Sayın Çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık; sanık ... hakkında dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği konusuna ilişkindir.
Uyuşmazlığın çözümü için zamanaşımının hukuki niteliğinin teorideki görüşlerden yararlanmak suretiyle açıklığa kavuşturulmasından sonra, 765 sayılı TCK'nun 106. maddesine paralel hükümler içermekle birlikte maddenin uygulama alanını oldukça genişleten hükümlere de yer veren 5237 TCK'nun 67. maddesindeki koşulların irdelenerek; ceza kanununun amacı, kanunilik prensibi, hakkaniyet ve kanun önünde eşitlik gibi hukukun evrensel ilkeleri ile ilişkilendirilmesi, buna göre de koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin yasal düzenleme, yargı kararları ve öğretideki tanımlardan yararlanılarak ortaya konulması gerekmektedir.
Zamanaşımı kurumunun hukuksal niteliği tartışmalıdır. Bir görüşe göre, zamanaşımı davanın açılıp devam etmesine veya kesinleşen cezanın infazına engel olması nedeniyle muhakeme hukuku kuralı olarak kabul edilmelidir. Belirli bir sürenin geçmesi Devletin cezalandırma yetkisini etkilememekte, sadece ceza kovuşturmasını ve hükmedilip kesinleşen cezanın infaz edilmesini önlemektedir. Bu özelliğinden dolayı, zamamaşımı ceza muhakemesinde olumsuz bir yargılama koşuludur.
İkinci görüşe göre; belirli bir sürenin geçmesiyle Devletin sahip olduğu cezalandırma hakkı ortadan kalkar. Dolayısıyla suç işleyen kişi hakkında dava açılamaz, açılmış olan davaya devam edilemez, kesinleşen ceza infaz edilemez. Bu nedenle her iki zamanaşımı kurumu, muhakeme hukukunun değil, maddi ceza hukukunun kurumlarıdır.
Üçüncü görüşe göre; zamanaşımı bir yandan

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat