"İçtihat Metni"
Firar suçundan sanık ...'nun 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nun 66/1-a ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62/1. maddeleri gereğince iki kez 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Hava Kuvvetleri Komutanlığı Muharip Hava Kuvveti ve Hava Füze Savunma Komutanlığı Eskişehir Askeri Mahkemesinin 10/09/2015 tarihli ve 2013/54 Esas, 2015/374 Karar sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Benzer bir olay nedeniyle Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 17/10/2018 tarihli ve 2018/4294 Esas, 2018/10482 Karar sayılı ilâmı ile; "....sanığın Bingöl İli Adaklı İlçe Jandarma Komutanlığı, Jandarma Asayiş Bölük Komutanlığı emrinde askerlik hizmetini ifa etmekte iken, sevk edildiği Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesindeki işlemleri bittiğinden dolayı bir günlük yol süresi de dahil olmak üzere en geç 10/05/2014 günü bitiminde birliğine katılım yapması gerekirken yapmayarak firar ettiği ve atılı firar suçunun da sırf askeri suçlardan olduğu, ancak Askeri Ceza Kanunu’nun 66. maddesinde düzenlenen firar suçunun temadi eden suçlardan olduğu ve askeri birliğe dönülmesi gereken tarihten itibaren 6 gün sonrasında tamamlandığına ilişkin Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına gözetilerek yapılan değerlendirmede,...." şeklinde de belirtildiği üzere, firar suçunun askeri birliğe dönülmesi gereken tarihten itibaren 6 gün sonrasında tamamlanacağı,
Dosya kapsamına göre;
Sanığın 16/09/1999-07/08/2006 ile 12/08/2006-28/05/2007 tarihleri arasında iki kez firar suçunu işlediğinden bahisle mahkûmiyetine karar verilmiş ise de, sanığın işlediği iddia olunan ilk firar suçu bakımından yapılan incelemede, Çorlu Hava Meydan Komutanlığı emrinde askerlik görevini yerine getirmekte olan sanığa 14/09/1999 başka bir suçtan dolayı hükümlü olarak bulunduğu cezaevinden en geç 16/09/1999 tarihinde birliğine teslim olmak üzere, serbest şekilde sevk edilmesine rağmen bu tarihten itibaren 6 gün sonrasında, 21/09/1999 tarihinde firar suçunun oluştuğu, sanığın üzerine atılı firar suçuna ilişkin kanunda öngörülen cezasının nev’i ve süresine göre, suç tarihi itibariyle lehe olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun zamanaşımını düzenleyen 102/4 ve 104. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 aylık olağanüstü zamanaşımı süresine tâbi olduğu ve suçun işlendiği 21/09/1999 tarihi ile iddianamenin düzenlendiği 05/05/2010 tarihi arasında zamanaşımının gerçekleşmiş olduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun'un 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Türk Ceza Hukuk