"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, asıl borçlu hakkında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takip sonucu tahsil edilen 34.731-TL'nin kefalet borcundan mahsup edilmesi gerektiği iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Davalı vekili, asıl borçlu ve davacı kefil hakkında ayrı ayrı yapılan icra takiplerinin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla işleme konulduğunu, asıl borçludan yapılan tahsilatların dosya borcundan düşüleceğinin açık olması karşısında menfi tespit davası açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığını, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmasının kefil hakkında ilamsız icra takibi yapılmasına engel teşkil etmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kefilin kefalet limiti dahilinde kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olduğu, dava tarihi itibariyle borcun 48.075 TL olarak hesaplandığı, kefalet limitinin ise 55.000 TL olduğu, tahsilde tekerrür olmamak üzere takip yapılabileceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 2014/8767 E., 2014/11693 K. sayılı ve 24.06.2014 tarihli ilamında; ''Kefil, kefalet limitiyle sınırlı olarak kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumludur. Kefalet limitinin 55.000-TL olmasına rağmen, takipteki asıl alacak 58.494 TL olarak gösterilmiştir. Nitekim hükme esas alınan bilirkişi raporunda da tespit edilen bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan asıl borçlu hakkında