"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Sulh Hukuk ile ... 2. Sulh Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
... 1. Sulh Hukuk Mahkemesince, davaya konu taşınmazın iştirak halinde olmayıp müşterek mülkiyet halinde olduğu bu durumda görevli mahkemenin Ahkamı Şahsiye Mahkemesi olmayıp aynı yerde diğer işlere bakan sulh hukuk mahkemesi olduğu ... Sulh Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü nedeni ile dosyanın aynı yerdeki diğer işlere bakan sulh hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi ise dava konusu taşınmaz üzerinde müteveffalar ..., ... (..) ve ...(...) iştirak halinde malikler oldukları; müteveffalar ..., ... (...) ve ... ... ...(...)'in dava tarihinden önce öldüğü ve hisselerinin mirasçılara intikal etmediği böylelikle adı geçen maliklerin hissesinin tereke vasfında olduğu anlaşılmış ve terekeye bakmakla görevli ... Ahkam-ı Şahsiye Mahkemelerinin kurulu olduğu ve davanın ilk açıldığı Ahkam-ı Şahsiye Mahkemesi niteliğinde olan ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.
İki mahkemenin de görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermesi ve bu kararların kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiş bulunması durumunda, 6100 sayılı HMK'nın 21. maddesinde, davaya bakacak mahkemenin tayini için yargı yeri belirlenmesi yoluna başvurulacak haller arasında sayılmaktadır. 6100 sayılı HMK m. 22/2 uyarınca da, "İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir." Buna göre, burada, usule ilişkin nihai kararlardan olan ve yazılması, kapsamı ve kanun yolları bakımından, hükümler gibi işlem görecek olan (HMK m. 294/6) ve HMK'nın 21ve 22. maddelerinde yargı yeri belirlenmesi bakımından mevcudiyeti şart koşulan nitelikte "Yetkisizik-görevsizlik kararı" bulunmadığından, merci tayini (yargı yeri belirlenmesi) için öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.
Öte yandan, bir yerde aynı mahkemeden birden fazla bulunuyorsa, bunlar arasındaki ilişki genel anlamda iş dağılımı ilişkisidir. Diğer anlatımla, bir yerde bulunan aynı ad ve nitelikteki asliye hukuk veya sulh hukuk mahkemelerinin (birbirleri, yani asliye hukuk mahkemeleri ile sulh hukuk mahkemeleri arasındaki değil), kendi aralarındaki ilişki, iş dağılımı ilişkisidir.
Dar ve teknik anlamdaki işbölümü ise aynı yerde asliye hukuk mahkemesi yanında asliye ticaret mahkemesi bulunması durumunda ortaya çıkmaktaydı. Gerçekten, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi (ve diğer hukuk mahkemeleri) arasındaki ilişki, hem 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda (m.5) hem de 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun kanunlaşan ilk halinde (m.5/3-4), iş bölümü ilişkisi olarak kabul edilmişti. Ancak, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinde, 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, işbölümü ilişkisi olmaktan çıkarılmış ve görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve böylece buna ilişkin itiraz da ilk itiraz olmaktan çıkarılıp, davanın her aşamasında ileri sürülebilecek ve hâkim tarafından re’sen gözetilebilecek bir dava şartı haline getirilmiştir.
Konuyla ilgili olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.04.2011 tarih