Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/6487 Esas 2018/1929 Karar
Karar Dilini Çevir:
19. Ceza Dairesi 2018/2035 E. , 2018/3121 K.
"İçtihat Metni"

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair Bodrum 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/03/2015 tarih, 2014/41 Esas, 2015/139 Karar sayılı hüküm sanık ve katılan vekili tarafından temyizleri üzerine,
Dairemizin 25/01/2018 gün ve 2017/6169 Esas, 2018/798 sayılı kararıyla;
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-Anayasanın 141, CMK’nın 34 ve 230. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet savcısını ve herkesi inandıracak ve Yargıtay denetimine imkan verecek biçimde olması gerekir. Yargıtay’ın gerekçelerde tutarlılık denetimini yapabilmesi için; kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ile mağdur ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin, hangi anlatımın ne gerekçeyle diğerine üstün tutulduğunun açık olarak hükmün gerekçesine yansıtılması ve mahkemece ulaşılan vicdani kanı sonucunda sanığın hangi fiillerinin suç sayıldığı açıklandıktan sonra kabul edilen bu fiillerin hukuki nitelendirilmesinin yapılması, cezada artırım ve indirim gerektiren nedenlerin kanuni bağlamda tartışılması gerekirken, açıklanan bu hususlara uyulmayarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına atıf yapılarak gerekçesiz hüküm kurulması,
2-Sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına yönelik yapılan ihbar sonrasında alınan savunmasında CMK'nın 147. maddedeki yasal hakları hatırlatılmadan, okunmuş ve hatırlatılmış ise de denetime olanak sağlayacak biçimde tutanağa geçirilmeden sorgusu yapılarak 5271 sayılı CMK'nın 147. ve 191/3-b maddelerine aykırı davranılmak suretiyle sanığın savunma hakkının kısıtlanması,
3-Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık ile katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak sair yönleri incelenmeyen HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca sair yönlerden incelenmeyen hükmün BOZULMASINA, oyçokluğuyla, karar verilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16/02/2018 gün ve KD-2015/171888 sayılı yazısı ile;
Uyuşmazlıkların çözümü için, öncelikle CMK'nın 170. maddesi uyarınca iddianamede yer alması gereken hususlar net bir şekilde tespit edilip, iddianamenin dışına çıkılarak verilen görevsizlik kararında iddianamede yer almayan bir eylemin yargılamaya konu edilmesi durumunda usulüne uygun olarak açılan bir davadan söz edilmeyeceğinin belirlenmesinden sonra; Yargıtay Yüksek 19. Ceza Dairesi tarafından somut olayda olduğu gibi usulüne uygun dava açıldığının kabul edilmesi halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasından sonra ihbar üzerine davanın yeniden ele alınması sırasında; daha önce usulüne uygun bir şekilde sorgusu yapılan sanığa CMK'nın 147. maddesindeki haklarının hatırlatılmasının zorunlu olup olmadığının bu husustaki kanuni düzenlemeler ile benzer olaylardaki yargı kararlarından yararlanılarak belirlenmesi gerekmektedir.
Somut olaya çok benzer bir olayda; İmar kirliliğine neden olma suçundan sanık İ...... hakkında açılan kamu davasında eylemin 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçunu oluşturduğu kabul edilerek, sanığın 5237 sayılı TCY’nın 44/1. maddesi yollamasıyla 2863 sayılı Kanun'un 65/b, 5237 sayılı TCY'nın 62 ve 51. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis ve 4.166 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hapis cezasının ertelenmesine ilişkin Bursa 12. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 26.12.2005 gün ve 540-1334 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay Yüksek 4. Ceza Dairesince 28/01/2009 gün ve 14041-1033 sayı ile; “İddianamede, doğal sit alanına izinsiz fiziki müdahalede bulunma suçundan açılmış bir dava bulunmamasına karşın TCY'nın 184. maddesi yerine 2863 sayılı Kanun'un 65/b. maddesi uyarınca hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 03.06.2009 gün ve 394-639 sayı ile;
“Ruhsatsız inşaat yapılan alan, 1. Derece Doğal Sit Alanı olup, sanık kaçak inşaat yapmak suretiyle, hem 2863 sayılı Kanun'un 65/b hem de 5237 sayılı TCK'nın 184/1. madde-sindeki hükmü ihlal etmiştir. 765 sayılı TCK’nın 79. maddesinde düzenlenen fikri içtima, 5237 sayılı TCK’nın 44. maddesinde yer almıştır. Olayda iddianamede belirtilen eylem, sa-nığın, belirtilen alanda kaçak inşaat yapması olup, bu alan sit bölgesi olduğuna göre bu konuda dava açılmamış denemez. Belirtilen eylem fikri içtima koşulları oluştuğundan en ağır cezayı gerektiren suç nedeniyle sanığın cezalandırılması gerekir” gerekçesiyle ilk hükmünde direnmiştir. Direnme kararının temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulunun 21/02/2012 gün, 2011/4-570 E-2012/16396 Karar sayılı ilamında;
5271 sayılı CYY’nın 225/1. maddesi “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir” düzenlemesini içermekte olup, 2. fıkrasına göre de “mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.” Aynı Kanun'un 170/3. maddesinde de; “İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır” hükmü getirilmiştir.
Bu hükümlerde de belirtildiği gibi, hükmün konusu iddianamede gösterilen eylemdir. İddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması, diğer bir ifadeyle, davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması yasaya aykırıdır. Soruşturma evresinde elde ettiği kanıtlardan ulaştığı sonuca göre iddianameyi hazırlamakla görevli iddia makamı, düzenlenen iddianame ile CMK’nın 225/1. maddesi uyarınca kovuşturma aşamasının sınırlarını belirlemektedir. Bu bakımdan iddianamede, yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiil/fiillerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak biçimde açıklanması zorunludur. Böylelikle sanık; iddianameden üzerine atılı suçun ne olduğunu hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde anlamalı, buna göre savunmasını yapabilmeli ve kanıtlarını sunabilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; İddianamede, İnkaya Köyü - İkbal Sokak olarak tarif edilen adreste sanığın ruhsatsız kaçak inşaat yaparak imar kirliliğine neden olma suçunu işlediği belirtilmiş olup bu yerin Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararıyla 1.derece sit alanı olarak belirlenen alanda yer aldığına ve dolayısıyla sanığın ruhsat almaksızın sit alanına müdahalede bulunduğuna ilişkin bir anlatıma yer verilmemiştir. Sanık hakkında imar kirliliğine neden olma suçundan dava açılmış ise de, suça konu yerin aynı zamanda 1. derece doğal sit alanında bulunması ve iddianame içeriğinde buna ilişkin anlatım bulunmaması karşısında, öncelikle Cumhuriyet Başsavcılığına dava açılması hususunda ihbarda bulunulması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan açılmış bir dava olmadığı halde, yerel mahkemece 5237 sayılı TCY’nın 44. maddesi gereğince değerlendirme yapılarak bu suçtan hüküm kurulmuş olması isabetsiz olduğundan yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulunun 10/12/2013 gün, 2013/699 Esas -2013/601 Karar sayılı ilamında;
Ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170/1. maddesi uyarınca ceza davası, dava açan belge niteliğindeki icra ceza mahkemesine verilen şikâyet dilekçesi, son soruşturmanın açılması kararı gibi istisnai hükümler dışında, kural olarak Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile açılır. Belirtilen Kanun'un 170. maddesinin 4. fıkrasında da; “iddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
CMK’nın 225. maddesi uyarınca da; “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.” Bu düzenleme gereğince hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.
Anılan kanuni düzenlemelere göre, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu iddia olunan eylemin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen fiil veya olaydan dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması kanuna açıkça aykırılık oluşturacaktır. Öğretide “davasız yargılama olmaz” ve “yargılamanın sınırlılığı” olarak ifade edilen bu ilke uyarınca hâkim, ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve kişi ile ilgili yargılama yapabilecek ve önüne getirilen somut uyuşmazlığı hukuki çözüme kavuşturacaktır.
Yerel mahkemece iddianamede tarif edilen ve cezalandırılması istenen eylemin konut dokunulmazlığının ihlali suçunu da oluşturduğu değerlendirilerek ek savunma hakkı verilmek suretiyle sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmuş ise de, hırsızlık suçunu oluşturduğu iddia olunan fiile ilişkin açıklamalar ve anlatım içeren iddianamede konut dokunulmazlığının ihlali suçunu oluşturduğu düşünülen eylemin açıkça tarif edilmediği görülmektedir. Yargılamaya konu edilen ve hüküm kurulan konut dokunulmazlığının ihlali suçundan usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunmadığından, öncelikle mahkemesince Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden belirlenmesi gerekirken, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak, davaya konu edilmeyen eylemden dolayı yargılama yapılıp hüküm kurulmasının kanuna aykırı olduğundan bah

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat