"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında,...mahallesi 126 ada 1 ve 3, 162 ada 1, 161 ada 4 ve 158 ada 5 parsel sayılı taşınmazlar, ham toprak niteliği ile Hazine adına, 162 ada 2 sayılı parsel çeşme niteliği ile davalı köy tüzel kişiliği adına tespit edilmiştir.
Davacılar, Temmuz 1954 tarih ve 71 sıra sayılı tapu kaydına dayanak göstererek ...mahallesi 126 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tespitin iptali ve bu taşımazın sınırları içinde kalan taşınmazların adlarına tescilini talep ve dava etmişlerdir.
Yargılama sonunda mahkemece; davanın kabulü ile dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile davacılar adına müştereken tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından esasa ilişkin olarak temyiz edilmekle Dairenin 26/05/2010 gün 2010/6092 E. -2010/7136 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece, temyize konu 126 ada 1-3, 162 ada 1, 161 ada 4 ve 158 ada 5 parsel sayılı taşınmazların davacıların dayandığı Temmuz 1954 tarih ve 71 sıra sayılı tapu kaydının kapsamında kaldığı gerekçesiyle davacıların davasının kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. ...Sulh Hukuk Mahkemesinin 12.08.1953 tarih ve 1953/21-19 sayılı tescil ilamı ile oluşan ve tescil krokisi de bulunan tapu kaydının uygulamasını gösteren ve fen bilirkişi Necdet Bilen tarafından düzenlenen 15.08.2008 tarihli rapor ekindeki kroki ile tescil krokisinin bir birine benzememektedir. Uygulanan tapu kaydının doğusu-batısı ve kuzeyi hendek ve güneyi Kahmiran yolu okumaktadır. Tescil krokisinde de parselleri çevreleyen hendekler ve yol gösterilmiştir. Kadastro paftasında ise tapu kaydında belirtilen hendek ve yolun 162 ada 1 - 2, 126 ada 1 - 2 ve 3 parselleri içine alan bölüm tescil krokisi ile benzeşmektedir. Oysa ki; hükme esas alınan fen bilirkişi rapor ve krokisinde tapu kaydı kapsamı 162 ada 1 - 2, 126 ada 1 - 3, 161 ada 4 ve 158 ada 5 parseller olarak belirlendiği, fen bilirkişinin belirlediği tapu kaydı sınırlarında şahıs parsellerinin bulunduğu, kayıtta bahsi geçen hendeklerin ise taşınmazın ortasından ve doğusundaki 2 nolu parselden sonra geldiği, bu haliyle yapılan uygulamanın sabit sınırlı sayılabilecek tapu kaydındaki sınırlarla örtüşmediği ve hatalı olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan; taşınmazların güneyindeki yoldan sonra 101 ada 1 nolu orman parseli geldiği halde orman araştırması yapılmamıştır.
O halde; Mahkemece, dayanak tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri ile revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu
konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.-K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.-K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.-K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; dayanak tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiğinden, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3 maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli; asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının ormandan açma olup olmadığı ve orman parseli ile davalı parseller arasındaki yolun kadim yol olup olmadığı belirlenmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, davalı taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, tapu kaydı kapsamı dışında kalan bölümler yönünden zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ... mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı yasanın 03.07.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulmasının ardından yapıla