"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 11 - 2012/109451
MAHKEMESİ : Adana 7. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/02/2012
NUMARASI : 2011/145 (E) ve 2012/140 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik (değişen suç vasfına göre resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme)
1) Başkasının kimliğiyle yurt dışına çıkmayı amaçlayan sanık .....'ın, bu amaçla, ".....’a ait” nüfus cüzdanındaki resmi çıkarıp yerine kendi resmini yapıştırmasından ibaret eylem nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçundan açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, sahteliği iddia edilen belgenin aldatıcı niteliğinin bulunmadığı cihetle, resmi belgede sahtecilik suçunun unsurlarının oluşmadığından bahisle, unsurları oluşan "resmi belgeyi bozma, yoketme veya gizleme” suçundan hüküm kurulmuş olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcığınca bu hususa ilişkin olarak, beraat kararı verilmesi gerektiği yönündeki açıklama ile hükmün bozulması talep edilmiş ise de;
TCK'nın 204. maddesindeki gibi 205. maddesindeki suçta da korunan hukuki yarar, ispat araçlarının dokunulmazlığına olan kamu güvenidir. Suçun oluşması için, genel kast yeterli olup, fail, eyleminin haksız, hukuka aykırı olduğunu biliyorsa, suç kastı var demektir. Suç, seçimlik hareketli suç olarak düzenlendiğinden, maddede sayılan hareketlerden birinin gerçekleştirilmesi yeterli olup, ayrıca bir zarar veya tehlikenin doğması gerekmez.
205. maddenin gerekçesinde belirtildiği gibi “suçun konusu, hukuken geçerli, yani gerçek bir resmi belgedir. Söz konusu suçu oluşturan seçimlik hareketler, resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemektir.” 205. maddedeki “bozma” ile 204. maddedeki “değiştirme” fiilleri, birbirine yakın, hatta aynı olabilir. Aradaki fark, “aldatıcılık” vasfıdır. Nitekim bu hususa, hem 204, hem de 205. maddenin gerekçesinde yer verilmiştir. 205. maddenin gerekçesine göre, sahtecilik suçu, düzenlenen belgenin veya belgede yapılan değişikliğin başkasını aldatıcı nitelikte olmasını gerektirir. 205. maddedeki, "resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme" suçunun işlenmesi ise başkasını aldatma özelliği taşımayabilir. 204. madde gerekçesine göre de, “mevcut olan resmi belge üzerinde sahtecilikten söz edebilmek için, yapılan değişikliğin aldatıcı nitelikte olması gerekir. Aksi takdirde, resmi belgeyi bozma suçu oluşur.” Öğretide de bu farka dikkat çekilmiştir.
“Belli bir amaç veya saik” ile hareket edilmesinin arandığı suç tiplerinde veya suçun nitelikli hallerinde, bu husus Kanunda açıkça ve ayrıca gösterilir. Yargıtay CGK’nın bir çok kararında belirtildiği gibi, “Doğrudan kast, failin hareketinin yasal tipi gerçekleştireceğini bilmesi ve istemesini gerektirir. Ancak, failin hareketiyle hedeflediği doğrudan sonuçların yanısıra, hareketinin zorunlu sonuçları ya da kaçınılmaz yan sonuçları da, açık bir isteme olmasa dahi doğrudan kast kapsamında değerlendirilmelidir.” (CGK., 23.11.2010, 171/232). TCK’nın 204. maddesinde olduğu gibi 205. maddesinde de kişilerin amacı değil, fiili cezalandırılmaktadır.
Maddenin 765 sayılı TCK’ndaki karşılığı olan 348. maddede, suçun oluşması için belgenin ortadan kaldırılması veya bozulması yeterli görülmeyip ayrıca bu eylemler sonucunda umumi veya hususi bir zararın doğması da aranmışken, 205. maddede suç için herhangi bir zararın meydana gelmesi aranmamıştır. Suçun işlenmesiyle genellikle bir zararın oluşması veya hak sahibinin o belgeden yararlanma imkânının kalmaması mümkün olsa da, bu şart değildir. Kaldı ki, Yargıtay Ceza Genel Kurulu, zararın suçun oluşması için zorunlu olduğu dönemde bile, “Devlet, bir olgunun kanıtlanma yeteneğini tanıdığı belgelerin öz ve biçimleri ile gerçekliklerine ve doğruluklarına beslenen ortak toplum inancını kamu güveni içinde korumak ve o yüzden de soyut varlık ya da yararın veya değerin somutlaştırdığı belgeleri erişilmez ve dokunulmaz kılmak istemiştir. Zarar doğma olasılığı yeterlidir. Kanıt değeri olan belgenin yok edilmesiyle zarar kendiliğinden doğmuştur” şeklindeki kararıyla, suçla korunan yarara dikkat çekmiş ve somut zararın oluşmasını aramamıştır (CGK, 7.3.1988, 596/73).
Ne 204., ne de 205. maddede suçun unsuru olarak özel bir saik veya amaç öngörülmemiştir. Bu nedenle, "failin kastı sahte resmi belge oluşturmaktır, bu suç resmi belgenin unsurlarından birisinin yokluğu nedeniyle gerçekleşmemiştir, o halde, olayda resmi belgeyi bozma gibi bir kasıt, niyet yoktur” denilemez. Aksinin kabulü, madde gerekçesine hiç değer vermemek, gerçek bir resmi belgeyi değiştirme suçu için genel kast yeterli görülmesine rağmen, aynı resmi belgeyi bozma suçu için özel bir amaç veya saik aramak demektir. Bu ise; “suçun, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemek amacıyla işlenmesi ve belgenin bozulmasıyla bu hususun gerçekleşmesi” şartına bağlanması, dolayısıyla, bir “tehlike suçu”nun “ancak özel amaçla işlenebilen zarar suçu”na dönüştürülmesi demektir.
Belirtilen nedenlerle; tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
2) Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle,
T.C. Anayasa Mahkemesi'nin, TCK'nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk nedeniyle; "TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin olan tüm kısımların" hükümden çıkartılması ile yerine "TCK'nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesi'nin 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle uygulanmasına" ibaresi eklenmek suretiyle sair yönleri