"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ....Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülen kayıt kabul davası sonucunda verilen hükmün temyiz isteminin süre yönünden reddine ilişkin Dairemizin .... gün ve .... Esas, .... Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkilinin davalı müflisin ortağı olduğu dava dışı şirketin eski çalışanlarından olup, işçilik alacaklarına karşılık kendisine davalının iflasından önce verilen 10.09.2011 keşide, 30.06.2012 vade tarihli 41.030,00 TL bedelli senet dolayısıyla davalıdan olan alacağının masaya kaydı için yaptığı başvurunun haksız olarak reddedildiğini ileri sürerek, 41.030,00 TL alacağın davalı müflisin iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasında ticari ilişki bulunmayıp, kayıt kabule konu alacağın taraflar arasındaki iş sözleşmesinden kaynaklı işçi alacağı vasfında olduğundan uyuşmazlığın İş Kanunu hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği, görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkemenin görevsizliğine dair verilen karar, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin ... tarih ve ...E., ... K. sayılı ilamıyla, mahkemece kayıt kabul talebi hakkında verilen hükmün temyiz eden davacı vekiline 30.01.2014 günü tebliğ edildiği halde, temyiz dilekçesinin İİK'nın 164. maddesinde öngörülen 10 günlük yasal süre geçirildikten sonra 13.02.2014 tarihinde verildiği, tebligatın usulsüzlüğü de ileri sürülmediğinden, süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas, 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinin kabul edildiği belirtilerek, temyiz isteminin süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1-Anayasa Mahkemesi'nin 26.06.2014 tarih ve 2012/855 Başvuru sayılı kararında,
''36. Mahkemeye erişim hakkı, kural olarak mutlak bir hak olmayıp, sınırlandırılabilen bir haktır. Bununla birlikte getirilecek sınırlandırmaların, hakkın özünü zedeleyecek şekilde kısıtlamaması, meşru bir amaç izlemesi, açık ve ölçülü olması ve başvurucu üzerinde ağır bir yük oluşturmaması gerekir (B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 38). Devletler bir davanın açılabilirliğine ilişkin olarak takdir hakları gereği bazı sınırlamalar getirebilir ve bu davalar niteliği gereği düzenleyici işlemlere konu olabilir. Bununla birlikte, bu sınırlamalar dava açmak isteyen bir kişinin mahkemeye erişim hakkının özüne zarar verecek seviyeye ulaşmamalıdır (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Edificaciones March Gallego S.A./İspanya, B. No: 28028/95, 19/2/1998, § 34 ve Rodriguez Valîn/İspanya, B. No: 47792/99, 11/10/2001, § 22).
37. Mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hale getiren uygulamalar mahkemeye erişim hakkını ihlâl edebilir. Bununla birlikte dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi, bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz. Ne var ki, öngörülen süre koşullarının açıkça hukuka aykırı olarak yanlış uygulanması ya da yanlış hesaplanması nedeniyle kişiler dava açma ya da kanun yollarına başvuru hakkını kullanamamışsa mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini kabul etmek gerekir (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Osu/îtalya, B. No: 36534/97,11/7/2002, §§ 36-40).
38. Belli bir hakkın mahkemede ileri sürülebilmesi ya da hak arama hürriyeti kapsamında bir davanın açılabilmesi için öngörülecek süreler hukuk güvenliği ilkesi gereği olup, adil yargılanma hakkının ihlâli olarak değerlendirilemez. Anılan süreler, mahkemelerin zamanın geçmesi nedeniyle güvenilirliği kalmayan, eksik ya da ulaşılması zor kanıtlara dayanarak uzak geçmişte meydana gelmiş olaylar hakkında karar vermelerini istemekle oluşabilecek adaletsizliklerin önüne geçmek ve hukuk güvenliğini sağlamak gibi önemli ve meşru amaçlara hizmet ederler. Süre sınırlaması getiren bu müdahaleler, devletin takdir yetkisi içinde olup, ulaşılmak istenen meşru amaçla orantılı oldukça ve hakkın özünü zedelemedikçe Anayasa’da yer alan hak arama hürriyetini engellemiş sayılmazlar (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Stubbings ve Diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 22083/93, 22095/93; 22/10/1996, §51).
48. AİHM, süre koşulu gibi dava açmaya ilişkin usul koşulları birden fazla yoruma neden olabilecek nitelikte ise, mahkemeye erişim hakk kapsamında o yorumlardan birinin davayı açmak isteyen kişileri engelleyecek şekilde katı bir şekilde kullanılmaması veya söz konusu koşulların katı bir uygulamaya tabi olmaması gerektiğini ifade etmiştir. (Bkz. Beles/Çek Cumhuriyeti, B. No: 47273/99, 12/11/2002, § 51; Tricard/Fransa, B. No: 40472/98, 10/7/2001, § 33.)'' hususları açıklandıktan sonra, mahkemece davaya hangi sıfatla bakıldığının dava boyunca belirtilmemesi, tevhim edilen kararda da kanun yolu ve süresinin gösterilmemesi ve Yargıtay'ca da oluşan hukuki belirsizlik dikkate alınmaksızın başvurucunun temyiz talebini süre yönünden reddetmesi sebebiyle başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlâl edildiğine karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi'nin 26.02.2015 tarih ve 2013/3954 Başvuru sayılı kararında ise,
34. Mahkemeye erişim hakkı adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biridir. Mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hale getiren uygulamalar mahkemeye erişim hakkını ihlâl edebilir. Bununla birlikte dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi, bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz. Ne var ki, öngörülen süre koşullarının açıkça hukuka aykırı olarak yanlış uygulanması ya da yanlış hesaplanması nedeniyle kişiler dava açma ya da kanun yollarına başvuru hakkını kullanamamışsa mahkemeye erişim hakkının ihlâl edildiğinin kabulü gerekir (B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27).
35. Mahkemeye etkili erişim hakkı, mahkemeye başvuru konus