"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2013
NUMARASI : 2010/310-2013/324
Taraflar arasında görülen adi ortaklığın feshi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin davalı Füsun ile küçükbaş hayvan, büyükbaş hayvan ile her türlü kelle, iç organ bütün sakatatı toptan alım satımı konusunda faaliyet gösteren şirkete ortak olduklarını, müvekkilinin ortaklık payı olarak davalı Füsun'a elden 100.000 TL verdiğini, taraflar arasındaki adi şirket sözleşmesinde şirkete ait demirbaşların bedellerinin belirtildiğini ve bu bedellerin 01.04.2010 tarihine kadar dönemsel kar oranlarına göre %50 sinin müvekkili tarafından ödeneceğinin belirtildiği, müvekkilinin kar elde etme amacının gerçekleşmesi için sözleşmede belirtilen süreleri beklemeden şirketin demirbaşlarının yarı bedelleri olarak elden 75.000 TL ödeme yaptığını ve bu hususun taraflarca 03.06.2010 tarihli ek sözleşme başlığı ile düzenlenen protokolle imza altına alındığını, ortaklığın her ne kadar davacı ile davalı Füsun arasında gerçekleşmiş ise de davalı Füsun'un eşi olan diğer davalı Ersoy'un gizli ortak olup tüm kararların alınması ve işlerin yürütülmesini gerçekleştirdiğini, adi şirket sözleşmesinde şirketin önceki borçlarından müvekkilinin sorumlu olmadığının belirtilmesine rağmen, müvekkilinin ortaklık için verdiği 175.000 TL'nin şirketin faaliyetleri için kullanılmadığını, şirketin önceki borçları ve davalıların şahsi borçlarının ödenmesi için kullanıldığını, müvekkilinin şirketin faaliyetlerinden şimdiye kadar herhangi bir kar alamadığı gibi şirketle ile ilgili alınmış olan kararlarda da kendisine danışılmadığını ileri sürerek, taraflar arasındaki adi şirket sözleşmesinin feshine, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000 TL alacağının ve sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren alması gereken kar payı oranıın faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili dilekçesinde; davalı Ersoy'un hiçbir belgede ortak olduğuna dair bir ibarenin bulunmadığını belirterek davalı Ersoy hakkındaki davanın husumet nedeni ile reddini, davalı Füsun'un ortaklığın devamı için gereken çabayı sarfettiğini ancak gelinen bu noktada ortaklığın devamının müvekkili açısından çekilmez durumda olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacı ile davalı Füsun arasında imzalanan 13.02.2010 tarihli adi ortaklık sözleşmesinin feshine ve adi ortaklığın tasfiyesine, 10.000 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Füsun'dan tahsiline, davalı Ersoy'un ortaklıkla ilgisi bulunmadığı gerekçesi ile davalı Ersoy hakkındaki davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
04.06.1958 gün 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı gibi; bir davada dayanılan maddi vakıaları açıklamak tarafların, bu olguları hukuken nitelendirmek, uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak yorumlayıp uygulamak da hakimin görevidir. Diğer bir deyişle; bir davada maddi olayı anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir (HUMK.nun madde 76, HMK madde 33).
Taraflar arasındaki 13.02.2010 tarihli adi şirket sözleşmesi içeriği değerlendirildiğinde, davacı ile davalı Füsun arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde (818 sayılı BK.nun 520 ve devamı maddelerinde) düzenlenen adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu açıkça anlaşılmaktadır ki, bu husus gerek tarafların gerekse de mahkemenin kabulündedir.
Somut olayda uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen adi ortaklık sözleşmesinin feshi, 10.000 TL alacağın ve davacının kar payının davalılardan tahsiline ilişkindir. Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsar. Uyuşmazlık, bu bağlamda değerlendirilip, çözüme kavuşturulmalıdır.
Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/1 md.)
Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nun 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar.Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir.
Tasfiye, ortaklığın büt