"İçtihat Metni"
Silahla tehdit ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Kanun'a muhalefet suçlarından sanık ...'in, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/2, 59/2, 6136 sayılı Kanun'un 15/1 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 62. maddeleri gereğince iki kez 5 ay hapis ve 375,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 15/10/2009 tarihli ve 2005/148 esas, 2009/323 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 18/01/2010 tarihli ve 2010/82 değişik iş sayılı kararını müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde 12/04/2014 tarihinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu işlediğinden bahisle yapılan ihbar üzerine, hakkındaki hükmün açıklanmasına, 765 sayılı Kanun'un 191/2, 59/2, 6136 sayılı Kanun'un 15/1 ve 5237 sayılı Kanun'un 62. maddeleri gereğince iki kez 5 ay hapis ve 375,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 06/12/2018 tarihli ve 2018/167 esas, 2018/316 sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 19/04/2019 gün ve 94660652-105-34-5374-2019-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/05/2019 gün ve 2019/45061 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 03/02/2014 tarihli ve 2013/23474 esas, 2014/2417 sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 5271 sayılı Kanun’un 231/8. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, denetim süresi içinde dava zamanaşımının duracağı ve zamanaşımının denetim süresi içinde işlenen suçtan dolayı verilen hükümlülük kararının kesinleşmesi koşuluyla suçun işlendiği tarihte yeniden işlemeye başlayacağı,
Dosya kapsamına göre, sanığın 04/04/2005 tarihinde işlemiş olduğu silahla tehdit ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçlarından yapılan yargılama sonucunda hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın itiraz üzerine 18/01/2010 tarihinde kesinleştiği, 5271 sayılı Kanun’un 231/8-son cümlesi hükmü uyarınca, 04/04/2005 olan suç tarihinden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 18/01/2010 tarihine kadar dava zamanaşımı süresinin işlediği, bu tarihten sonra denetim süresi içinde işlenen Edremit 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/03/2017 tarihli ve 2016/124 esas, 2017/32 sayılı kararına konu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan dolayı verilen ve 13/03/2018 tarihinde kesinleşen mahkûmiyet hükmü nedeniyle ihbar üzerine dosyanın yeniden ele alındığı, böylelikle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 18/01/2010 tarihinden itibaren deneme süresi içinde işlenen ikinci suçun suç tarihi olan 12/04/2014’e kadar dava zamanaşımının durduğu, bu haliyle suç tarihi olan 04/04/2005 ile hükmün açıklanarak mahkumiyet kararının verildiği 06/12/2018 tarihleri arasındaki süreden duran zamanaşımı süresi düşüldükten sonra geçen zamanda sanığın lehine olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık olağanüstü dava zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu gözetilmeden, düşme kararı yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Silahla tehdit ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Kanun'a muhalefet suçlarından sanık ...'in, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/2, 59/2, 6136 sayılı Kanun'un 15/1 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 62. maddeleri gereğince iki kez 5 ay hapis ve 375,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 15/10/2009 tarihli ve 2005/148 esas, 2009/323 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 18/01/2010 tarihli ve 2010/82 değişik iş sayılı kararını müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde 12/04/2014 tarihinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu işlediğinden bahisle yapılan ihbar üzerine, hakkındaki hükmün açıklanmasına, 765 sayılı Kanun'un 191/2, 59/2, 6136 sayılı Kanun'un 15/1 ve 5237 sayılı Kanun'un 62. maddeleri gereğince iki kez 5 ay hapis ve 375,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 06/12/2018 tarihli ve 2018/167 esas, 2018/316 sayılı kararının, dosya kapsamına göre, sanığın 04/04/2005 tarihinde işlemiş olduğu silahla tehdit ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçlarından yapılan yargılama sonucunda hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın itiraz üzerine 18/01/2010 tarihinde kesinleştiği, 5271 sayılı Kanun’un 231/8-son cümlesi hükmü uyarınca, 04/04/2005 olan suç tarihinden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 18/01/2010 tarihine kadar dava zamanaşımı süresinin işlediği, bu tarihten sonra denetim süresi içinde işlenen Edremit 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/03/2017 tarihli ve 2016/124 esas, 2017/32 sayılı kararına konu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan dolayı verilen ve 13/03/2018 tarihinde kesinleşen mahkûmiyet hükmü nedeniyle ihbar üzerine dosyanın yeniden ele alındığı, böylelikle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 18/01/2010 tarihinden itibaren deneme süresi içinde işlenen ikinci suçun suç tarihi olan 12/04/2014’e kadar dava zamanaşımının durduğu, bu haliyle suç tarihi olan 04/04/2005 ile hükmün açıklanarak mahkumiyet kararının verildiği 06/12/2018 tarihleri arasındaki süreden duran zamanaşımı süresi düşüldükten sonra geçen zamanda sanığın lehine olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık olağanüstü dava zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu gözetilmeden, düşme kararı yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanık ...'e yükletilen silahla tehdit ve 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçları yönünden dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve buna bağlı olarak sanığın atılı suçlardan mahkumiyetine dair İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 06/12/2018 tarihli ve 2018/167 esas, 2018/316 sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilebilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14/11/1977 günlü ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.(Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamad