"İçtihat Metni"
Silahla tehdit suçundan sanık ...'ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a, 266/1, 29/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve adli emanetin 2017/1722 sırasında kayıtlı tabanca ile bu tabancaya ait şarjörün 5237 sayılı Kanun'un 54. maddesi gereğince müsaderesine dair Sakarya 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/11/2017 tarihli ve 2017/136 esas, 2017/1384 sayılı kararınına karşı sanık tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Sakarya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin bila tarihli ve 2018/9 Değişik İş sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 08/01/2019 gün ve 94660652-105-54-12722-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/01/2019 gün ve 2019/4776 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, suçta kullanıldığından bahisle adli emanetin 2017/1722 suç eşyası esas defter sırasına kayıtlı Sarsılmaz Kılınç 2000 Mega marka ve T1102-10U08155 seri numaralı tabanca ve bu tabancaya ait şarjörün 5237 sayılı Kanun'un 54/1. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmiş ise de; Sakarya Emniyet Müdürlüğü'nün 25/01/2018 tarihli yazısı ile anılan tabancanın mülkiyeti devlete ait olan silâhlardan olduğunun anlaşılması karşısında, idareye teslimine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Silahla tehdit suçundan sanık ...'ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a, 266/1, 29/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve adli emanetin 2017/1722 sırasında kayıtlı tabanca ile bu tabancaya ait şarjörün 5237 sayılı Kanun'un 54. maddesi gereğince müsaderesine dair Sakarya 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/11/2017 tarihli ve 2017/136 esas, 2017/1384 sayılı kararınına karşı sanık tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Sakarya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin bila tarihli ve 2018/9 Değişik İş sayılı kararının, Sakarya Emniyet Müdürlüğü'nün 25/01/2018 tarihli yazısı ile anılan tabancanın mülkiyeti devlete ait olan silâhlardan olduğunun anlaşılması karşısında, idareye teslimine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Polis memuru olan sanık ...'ün, TCK'nın 106/2-a, 266/1, 29/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilirken adli emanetin 2017/1722 sırasında kayıtlı olan ve dosya içerisinde mevcut 31/07/2013 tarihli zati demirbaş tabanca satış senediyle sanığa zati demirbaş olarak satıldığı anlaşılan tabanca ile bu tabancaya ait şarjörün TCK'nın 54. maddesi gereğince müsaderesine karar verilip verilemeyeceğinin ve buna bağlı olarak Sakarya 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/11/2017 tarihli ve 2017/136 esas, 2017/1384 sayılı kararında ve bu karara karşı sanık tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Sakarya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin bila tarihli ve 2018/9 Değişik İş sayılı kararınında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK'nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun'un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
Olağan kanun yollarından olan itiraz, 5271 sayılı CMK’nın 267 ile 271. maddeleri, arasında düzenlenmiş olup "İtiraz olunabilecek kararlar" başlıklı 267. maddesinde; "Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir" şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak sadece hakim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür.
CMK’nın 270 ve 271. maddelerine göre, itiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet savcısı, müdafii veya vekili de dinleyebilecektir. Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir.
CMK’nın itirazla ilgili yukarıda yer verilen maddelerinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın yalnızca şekil yönünden inceleneceği, esasın inceleme dışı bırakılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarihli ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında; “İtiraz mercii, o yer Cumhuriyet savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun sonucunda da TCK'nun 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.” şeklindeki gerekçesiyle itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 11/03/2014 tarihli ve 2013/14-102 esas, 2014/128 sayılı kararında belirtildiği üzere; kurulan hükmün sanık hakkında hukuksal bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir “hüküm” değildir. Bunun sonucu olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, 5271 sayılı CMK’nun 223. maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararlarda lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.
TCK'nın "Eşya müsaderesi" başlıklı 54. maddesi;
"(1) İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlâk açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir.
(2) Birinci fıkra kapsamına giren eşyanın, ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir surette imkânsız kılınması hâlinde; bu eşyanın değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilir.
(3) Suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça