(4857 S. K. m. 17, 20, 24) (6098 S. K. m. 30, 36, 37, 38)
Dava ve Karar: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı, 2014 yılında bel fıtığı nedeniyle toplam 40 gün rapor aldığı için devamsızlık gerekçesiyle iş akdine son verilmek istendiğini, istifa etmesi halinde kendisine ek ödeme yapılacağının belirtildiğini, aksi halde hiçbir ödeme yapılmayacağının söylendiğini, baskı altında istifa dilekçesi imzalatıldığını, gerçek iradesinin işi bırakmak olmadığını, istifa dilekçesine rağmen 22.500,00 TL ek ödeme yapıldığını, ek ödemenin maaş alacağı ile birlikte icra borcuna yatırıldığını, kıdem ve ihbar tazminatının ise ödenmediğini, işi bırakmasını gerektirecek bir neden bulunmadığını, evli ve çocuklu olduğunu, eşinin hamile olduğunu, bu iş için ...ndan işverenin ısrarları üzerine ...e göç ettiğini, maaşının net 3.400,00 TL olduğunu, istifa etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kendisiyle birlikte kardeşinin de işten bu şekilde çıkartıldığını, işverenin işyerindeki diğer işçilere davacı ve kardeşini işten attıklarını söylediklerini belirterek feshin geçersizliğinin tespitine, işe iadesine, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti ve diğer haklara karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının ...ndan ...e tüm taşınma giderleri karşılanarak getirtildiği beyanının doğru olduğunu, davacının verimli bir eleman olduğunu, son zamanlarda işe devamsızlığının bulunduğunu, ancak iş akdine son verecek boyutta olmadığını, davacıyla kardeşi ....ın son zamanlarda gelirlerinin çok üzerinde borçlandığını ve İcra Müdürlüğünün 2014/941 E. sayılı dosyası üzerinden 200.782,10 TL borç için maaş haczi yapıldığını, ... .İcra Müdürlüğünün 2014/14706 sayılı dosyası üzerinden de 23.807,03 TL maaş haczi işleminin sıraya konulduğunu, davacının istifasının maaş hacziyle ilgili olabileceğini, yani davacının alacaklıların baskısı nedeniyle çevre değiştirme ihtiyacı duymuş olabileceğini, kıdem ve ihbar tazminatına denk düşecek miktarda bir ek ödeme yapıldığını, davacının kendi özgür iradesiyle istifa ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının 31.12.2014 tarihi itibariyle özel sebeplerden dolayı şirketten ayrılmak istediği açıklamasıyla istifa dilekçesi verdiği, davacının kardeşi olan ...ın da el yazısıyla aynı açıklamayla istifa dilekçesi verdiği, davacı hakkında ... .İcra Müdürlüğünün 2014/17604 sayılı takip dosyası üzerinden 19.106,74 TL; ... .İcra Müdürlüğünün 2014/17608 sayılı takip dosyası üzerinden 2.197,00 TL ve ... .İcra Müdürlüğünün 2014/17219 sayılı takip dosyası üzerinden 7.195,20 TL tutarlarındaki borç için maaş haczi yapıldığı, davacının eşi hamile olan, ...ndan ...e davalının ısrarıyla yerleşen, üstelik bir çok kuruluşa borcu olan bir işçi olduğu, davacının yaşlılık aylığına hak kazanacak koşullara da sahip olmadığı, bu nedenlerle davacının aldığı ücretin 1/4üne yapılan hacizden kurtulmak için çalışmak dışında bir seçeneğinin bulunmadığı, davacıya istifa sonrasında kıdem ve ihbar tazminatına denk düşecek miktarda ek ödeme yapıldığı, davacının istifa etmesinde makul yararının bulunmadığı, işsizlik sigortasından da ödenek alamadığı, davacı tanıklarının ifadelerine göre de davacının istifa etmediği, işten çıkartıldığı bu nedenlerle iş akdinin işveren tarafından feshedildiği, davacıya ek ödeme adı altında kıdem ve ihbar tazminatı ödendiği, gerçekten istifa eden bir işçinin kıdem ve ihbar tazminatı gibi temel bir haktan vazgeçmeyi göze alamayacağı ve bu nedenle davacının istifa iradesi taşımadığı, işveren tarafından iş güvencesi hükümlerinin davacıdan böyle bir dilekçe almak suretiyle aşılmaya çalışıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin davacının istifası yoluyla mı yoksa bozma sözleşmesi (ikale) yoluyla mı sona erdirildiği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.
Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı yasanın 17 nci maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında Yasada işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir.
Bozma sözleşmesi (ikale) de yasalarımızda düzenlenmiş değildir. Yargıtay'ın bir kararında, sözleşme özgürlüğünün bir sonucu olarak daha önce kabul edilen bir hukuki ilişkinin sona erdirilmesinin de mümkün olduğu, sözleşmenin doğal yoldan sona ermesi dışında tarafların akdi ilişkiyi sona erdirebilecekleri açıklanmış ve bu işlemin adı ikale olarak belirtilmiştir.
İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. Şarta bağlı istifa ise kural olarak geçerli değildir. Uygulamada en çok karşılaşılan