"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Uygulama Kadastrosuna İtiraz
...
Taraflar arasında Milas Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı Hazine vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez Hazine tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Uygulama kadastrosu sırasında, ...,... Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davalı ... adına kayıtlı bulunan eski 521 parsel sayılı 24.300,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 221 ada 3 parsel numarasıyla ve 24.745,20 metrekare yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı Hazine, uygulama kadastrosu sırasında davalıya ait taşınmazın doğusunda bulunan tescil harici bırakılan yer aleyhine olacak şekilde davalının taşınmazının sınırlarının yanlış belirlendiğini ve yüzölçümünün arttığını, artışın sabit sınır olan duvarın farklı yere kaydırılmasından kaynaklandığını ileri sürerek dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; dava konusu 521 parsel ve doğu sınırında bulunan tescil harici alanın ara sınırının ilk tahsis pafta örneği ve 100 nolu ölçü krokisinde sabit duvar sınırı okuması, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi beyanının aynı doğrultuda olması, ilk tahsisin 1973 yılında yapılması dikkate alındığında kullanılan takeometrik mira okumalarının 1 m2 altını dikkate almıyor oluşu dava konusu parsel yüzölçümleri dikkate alındığında, alan artış ve azalışları oranında hata olabileceği, yapılan bilirkişi incelemesinde eski yeni pafta çakıştırması neticesinde köşe ve hat noktalarında genel olarak örtüştüğü, 22/a Yönetmeliği ve genelge hükümlerine göre sınırlandırma ve yüzölçüm hesaplamalarında herhangi bir hatalı yön bulunmadığı, davacının mülkiyet hakkını bertaraf eden idari bir çalışma mevcut olmadığı, yapılan incelemede dava konusu taşınmazda meydana gelen azalmanın aktarıldığı diğer parsellerin bütün halinde incelendiği, buradan hareketle ölçümün doğru olduğu, yapılan işlemlerde idari hata ve ölçümlerden kaynaklanan hata olmadığı, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi beyanları dikkate alınarak kadastro müdürlüğünce yapılan çalışma sonucu oluşan sınırlandırmada hata bulunmadığının sabit olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hükmün davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince, artışın ilk tesis kadastrosu sırasında kullanılan ölçü tekniği ile teknolojisi ve alan hesaplama yöntemlerinin farklı olmasından kaynaklandığı, tesis kadastrosu sırasında çekişmeli sınır yönünde bulunan kuru örme taş duvarın, uygulama kadastrosu gününde de, tesis kadastrosu gününde olduğu hali ile zeminde mevcut olduğu, duvarın yerinin değiştirilmediği, uygulama kadastrosu sırasında çekişmeli sınırın sabit sınır kabul edilerek sınırlandırma işleminin yapıldığı, uygulama kadastrosu işleminde, yasa ve ilgili yönetmelik hükümlerine aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, başvurunun esastan reddine karar verilmiş ve işbu karar davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindedir. Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmala