(765 S. K. m. 168, 169) (3713 S. K. m. 5) (1412 S. K. m. 4)
Dava: Yasadışı silahlı çete üyesi olmak suçundan sanık M. A.'ın TCY.nın 168/2, 3713 sayılı Yasanın 5 ve TCY.nın 59. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay ağır hapis ve fer'i ceza ile cezalandırılmalarına ilişkin Diyarbakır 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesince verilen 13.06.2002 gün ve 400-225 sayılı hüküm, sanık vekilinin temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 17.12.2002 gün ve 2034-2535 sayı ile;
"Sanık hakkında beyanları bulunan A.Ü., N.Ş., S. Ü., R. Y., O. T., L. K.l ve M.E. haklarındaki dava sonuçları araştırılarak buna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 6.3.2003 gün ve 13-33 sayı ile "Sanık M. A. Hizbullah terör örgütüne yönelik operasyonlar sırasında eldeki istihbari bilgiler doğrultusunda 6.11.2001 günü güvenlik güçlerince yakalanarak gözlem altına alınmış ve hakkında hazırlık soruşturması başlatılmıştır.
Sanık, doktor raporları ile de kanıtlandığı şekilde gözlem altında iken hiçbir cebir, şiddet yada baskıya maruz kalmaksızın alınan ilk ifadesinde Hizbullah terör örgütüne üye olduğunu ve bu örgütün amaçları doğrultusunda yakalandığı tarihe kadar çalışma yaptığını samimi bir şekilde açıklamıştır.
Dosyada değişik tarihlerde gözlem altına alınıp sanıkla ilgili beyanda bulunanlar, açıklamalarında sanığın Hizbullah terör örgütü mensubu olduğunu, camilerde çalışma yapıp çocuklara ders verdiğini, örgütün propagandasını yaptığını, ev ve cami toplantıları düzenlendiğini, örgütün şehitliğini bir çok defa birlikte ziyaret ettiklerini ve sanığın cami sorumluluğuna kadar getirildiğini samimi şekilde anlatmışlar, bu anlatımları sanığın kolluk anlatımı ile tamamen örtüşmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılamada sanıkla ilgili kolluk anlatımları bulunan şahısların örgütsel konumları DGM C.Başsavcılığından sorulmuş,
DGM C.Başsavcılığı tarafından verilen yanıtta bildirilen A.Ü., S. Ü. haklarında 3 nolu DGM' nin 2001/223esas sayılı dava dosyası,
R.Y., O. T. ve M. E. H. ile ilgili 1 nolu DGM'nin 2000/134 esas sayılı dava dosyası,
N. Ş. ve L. K. ile ilgili 1 nolu DGM'nin 2000/237 esas sayılı dava dosyaları getirtilerek incelenmiş, düzenlenen inceleme tutanakları ile birlikte bu şahısların tüm aşama ifadeleri, Yargıtay denetimine olanak sağlayacak biçimde çıkarılarak tastiklenip dosyaya bağlanmıştır.
Bu şahısların dosyada bulunan aşama ifadeleri ile sanığın kolluk ifadesi ve diğer belgeler hüküm tesisi için yeterlidir.
Özellikle Hizbullah terör örgütünün gizliliğe önem verdiği ve örgüte ve örgüt mensuplarına zarar verebilecek açıklama yapan şahısları ve ailelerini cezalandırdıkları ve bu nedenle kollukta önemli açıklamalar yapan sanıkların, baskı ve sindirme hareketleri nedeniyle kolluk ifadelerini geri aldıkları ve açıklamada bulunmadıkları bilinen bir gerçektir.
Somut olayda da dosyamızda ki gerek sanığın ve gerekse kolluk ifadeleri olan şahısların kolluk açıklamasından belirtilen nedenlerle rücu ettikleri anlaşılmaktadır.
Terör örgütleri ile ilgili yapılan yargılamalar sırasında bu güne kadar ki uygulamaların sanık aleyhinde anlatımda bulunan şahısların dosyalarının getirtilerek incelenmesi ve sonuçlanıp sonuçlanmadığına bakılmaksızın tüm aşama ifadelerinin Yargıtay denetimine olanak sağlayacak biçimde çıkarılıp dosyaya konulması şeklindedir.
Sanıkla ilgili kolluk ifadesi olan her şahsın davasının sonucunun beklenmesi durumunda, bu şahıslarla ilgili yargılama yapan mahkemenin de kendi dosyasındaki sanığı ilgilendirmesi nedeni ile diğer dosya sonucunu beklemesine yol açacağı, bunun da terör suçlarında dosyaların sürüncemede kalmasına neden olacağı açıktır.
Kaldı ki somut olayda da mahkememizce hüküm verildiği tarih olan 13.6.2002 tarihinden önceki 9.5.2002 tarihli oturumda bu dosyalar incelenmiş, aşama ifadeleri dosyaya bağlanmış ve dosya inceleme tutanakları düzenlenmiştir." gerekçeleri ile ilk hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istekli 5.6.2003 gün ve 66916 sayılı tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: Sanığın yasadışı silahlı Hizbullah örgütünün sair efradı olmak suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık soruşturmanın genişletilmesine gerek bulunup, bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hizbullah terör örgütü üyesi olduğundan kuşkulanılan sanık M. A. 6.11.2001 günü gözaltına alınmış, aynı gün kollukta alınan beyanında; köyde M.C.A. olarak tanındığını beyan ettikten sonra;
Ailece dinimize bağlıyız. Ailem ve akrabalarımın içerisinden Hizbullah adına faaliyet yürütmekten dolayı gözaltına alınan şahıs yoktur, yapmış olduğu faaliyetlere ılımlı bakmaktayız, örgüt ile ailem içerisinde ilişkisi olan sadece benim, örgütünün amacı dine dayalı bir devlet kurmaktır. Örgüt, özellikle İran gibi İslam Devletlerinden ve yurt içinde dini kesimlerden maddi ve manevi yardımlar görmektedir.
Hüseyin Velioğlu'nun öldürülmesinin ardından örgüt içerisinde bir liderlik kavgasının olduğunu biliyorum.
Hizbullah örgütü yasadışı faaliyetleri sonucunda Türkiye'de İslami bir devlet kurmaya çalışmakta, bu faaliyetlerini genellikle camilerde yürüterek tabanını genişletmektedir.
Örgüte yeni kazandırılacak elemanlara özellikle camilerde tebliğ çalışması, Kuran okutulması, Peygamberimizin hayatı ve Hizbullah terör örgütünün amacı hakkında bilgiler verilmesi şeklinde yapılmakta, ayrıca örgüt mensupları kendi görüşlerine yakın olan aileleri ve akrabalarını ziyaret ederek örgütün propagandasını yapmaktadırlar.
Tebliğ faaliyetleri genellikle camilerde ve evlerde yapılan toplantılarda yapılmaktadır. Camilerde özellikle küçük çocuklar üzerinde durulmaktadır Örgüt içerisinde cami sorumluları, ders sorumluları ve mahalle sorumluları gibi görevliler bulunmakta olup bunlar birbirleri ile bağlantılı olarak faaliyetlerini yürütmekt