Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/90 Esas 2005/112 Karar
Karar Dilini Çevir:

Ceza Genel Kurulu 2005/1-90 E., 2005/112 K. BAŞKASINA AİT RUHSATLI SİLAHI İZİNSİZ KULLANMAK KASTEN ADAM ÖLDÜRMEK RUHSATSIZ TABANCA BULUNDURMAK

5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 59 ] 6136 S. ATEŞLİ SİLAHLAR VE BIÇAKLAR İLE DİĞER ALETLER H... [ Madde 13 ]

"İçtihat Metni"

Sanık ..... ....'in, Kasten adam öldürmek suçundan beraetine, ruhsatsız tabanca bulundurmak suçundan, 6136 sayılı Yasanın 13/1, TCY.nın 59. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 118.638.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ve tabancanın sahibine iadesine ilişkin, Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 16.10.2002 gün ve 477-335 sayılı hüküm, katılan vekillerinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 15.12.2003 gün ve 991-3162 sayı ile;

"1- Müdahiller vekilinin yasal yetkisi bulunmadığından 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçuna ilişen temyiz talebinin reddine,

2- Sanığın birlikte yaşadığı eski eşi .....'e ait silahı ......'den habersiz olarak olayın meydana geldiği eve getirip burada gizlediği, bu durumu silahın sahibi olan .....'e dahi söylemediği halde 2-3 gündür yanlarında misafir olan maktûle bu silahın varlığından sözetmesi ve maktûl tarafından olaydan 2-3 dakika gibi kısa bir süre içerisinde gizlendiği yerden bulunmasının hayatın olağan akışına uymadığı, kaldı ki olaydan sonra silahın üzerinde bulunan silahın sarılı olduğu söylenen bezde delik olmamasına rağmen atış artıklarının bulunması, maktûlün elinde atış artığı bulunmamasına karşılık sanığın her iki elinde atış artığının olması ve silah üzerinde parmak izinin de bulunmaması, olaydan sonra sanığın tanıklara maktûlün intihar ettiğini söyleme yerine maktûl vuruldu şeklinde beyanda bulunması sanığın olaydan sonra tanıklar ..... ve ..... .....'a bu olay nedeniyle ne kadar ceza alabileceğini ve kaçmasının uygun olup olmayacağını sorması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın müsnet suçu işlediğinin kabulü ile mahkûmiyeti gerekirken yazılı şekilde beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.

Yerel Mahkemece 11.10.2004 gün ve 53-437 sayı ile;

"Ceza yargılamasının temel amacı, hiçbir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeği saptamak ve yargılama konusu olayla ilgili olarak var olan kuşkuyu yenmek, kesinliğe dönüştürmektir.

Sanık ayrıldığı eşinden habersiz olarak silahı alıp Yeni .....'daki konuta getirmiş olduğuna göre, bu durumu ayrıldığı eşi tanık ......'in bilmemesi doğaldır. Türk toplumunda yerleşik arkadaşlık ilişkileri ve silaha sahip olmanın toplumumuzda adeta bir erkeklik ve güç göstergesi olarak değerlendiriliyor olması göz önüne alındığında, sanığın olay öncesinde kendi evinde kalan, olaydan 4-5 gün önce kendi yanında kalmak istediğini belirterek telefon ile arayarak gelen ve arkadaşı olan maktûle bu silahtan ve bulunduğu yerden söz etmiş olması mümkün olduğu gibi, tanık ...... ....'in anlatımlarında belirtildiği gibi, konutun yatak odası ve banyosu dışındaki bölümler dışarıda görülebildiği için maktûl yıkanma gereksinmesi duyduğunda ya da evde üzerini değişeceği zamanlarda sanık ve sanığın ayrılmış olduğu eşi evden ayrıldıklarında banyo ve yatak odasında birçok kez yalnız kalmış olması nazara alındığında, maktûlün bu silahı gizlendiği yerde bulmuş olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığından söz edilemez.

Silahın sarılı olduğu söylenen bezde delik olmamasına rağmen atış artıklarının bulunması hususuna gelince; tanık ..... .... silahın bir beze sarılı olduğunu açıkça ifade etmiştir. Maktûl bu silahı eline aldığında silah üzerindeki bezi atmamış olsa bile namlu ve tetik bölümlerini tutabilmek için açığa çıkarmıştır, silah üzerinde atıştan kaynaklanan bir delik bulunmaması doğal olup, silah üzerinde atış artığı bulunmasına rağmen maktûlün elinde atış artıkları bulunması bundan kaynaklanmaktadır.

Yukarıda da belirtildiği gibi silah üzerinde bir bez olarak atış gerçekleştirilmiş ise, maktûlün elinde atış artığına rastlanmamış olması mümkün olduğu gibi, silahla ateş etme durumunda her zaman silahı kullanan şahsın elinde atış artığı bulunacağını kabul etmek de mümkün değildir, nitekim onaylı fotokopileri dosyada bulunan mahkememizin 2004/187, 2004/88, 2004/521 ve 2003/741 esas nolu dosyalardaki ekspertiz raporları, olay yakalama ve el koyma tutanakları, incelendiğinde görüleceği gibi, 2004/187 esas nolu dosyada suçu işlediğini belirterek kullandığı silahı da teslim eden sanık .... .....'ün elinden alınan svaplarda, mahkememizin 2004/88 esas nolu dosyasında kahvehanede bir adam öldürme olayını gerçekleştirdikten sonra silahı ile birlikte jandarmaya giderek teslim olan ve olay sırasında 9 kez ateş ettiği anlaşılan sanık ..... .......'ın elinden alınan svaplarda, 2004/521 esas nolu dosyasında suçta kullandığı silahı ile birlikte evinde yakalanan sanık ...... ......'ın el svaplarında, 2003/741 esas nolu dosyasında olaydan hemen sonra silahla birlikte yakalanan sanık ..... .......'in el svaplarında atış artıklarına rastlanmamıştır.

Bir çok ekspertiz raporunda belirtilmiş olduğu gibi silahın şekline, cinsine, tutuluş şekline, patlamanın tam olup olmamasına bağlı olarak ateş eden elde atış artıkları olmayabileceği gibi, silah kullanmamış olduğu halde özellikle bitişik, bitişiğe yakın ve yakın atış durumlarında yara oluşan bölgeye müdahale etmiş ve bu bölgeye yakın şahısların el svaplarında atış artığının bulunması olağandır, sanık tüm aşamalardaki savunmalarında, maktûlün kendisini vurmasından sonra maktûl yere düştüğünde maktûle müdahale ettiğini söylemiş, tanıklar da sanığın maktûlü evin içerisinden dışarıya tek başına çıkardığını açıkça belirtmiş olduklarına göre, sanığın maktûlün yara oluşan bölgesine de dokunmuş olması ve atışın otopsi raporu içeriğine göre bitişiğe yakın düzeyde olması ve deride vuruş izi dışında barut yanığı bulunmuş olması karşısında dokunma sonucu sanığın ellerine atış artığı bulaşması mümkün olup, sanığın tabancayı iki elle tutup ateş ettiği kabul edilemeyeceğine göre, sanığın tabanca ile ateş ettiği ve bu nedenle elinde atış artığı oluştuğu kabul edilirse, yalnızca tek bir elde atış artığı bulunması gerekecektir, her iki elinde atış artığı saptanmış olması, mahkememiz kabulünde belirtildiği gibi sanığın silah kullanmasından değil bitişiğe yakın atış sonucunda oluşan yara bölgesine temastan kaynaklanmaktadır.

Açıkça belirtilmemiş olmasına rağmen, parmak izi bulunmaması durumu sanık tarafından parmak izlerinin silinmesi olarak kabul edilmekte ise de, herhangi bir yerde uygulamaya elverişli bir parmak izi bulunduğunu kabul etmek için ülkemizin parmak izi uzmanlarınca kabul edilmekte olan sisteme göre ayrılabilir en az 11 adet karakteristik iz bölgesinin saptanabilmiş olması gerekir. Parmak izi uzmanlarınca karşılaştırmaya esas 11 ayrı bölgeye ait iz saptanamaması durumu parmak izi bulunamama olarak adlandırıldığından bu durumun sanık aleyhine mahkûmiyete yeterli bir kanıt olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.

Sanığın olay sonrasında tanıklara maktûlün intihar ettiğini söyleyecek yerde (maktûl vuruldu) demesi ve tanık ..... ve ..... ......'a ne kadar ceza alabileceğini sormuş olması hususuna gelince;

Maktûlün silahla vurulduğu ve yaralandığı doktor raporları ve otopsi raporları içeriği ile sabittir. Sanığın olayın hemen sonrasında maktûl vuruldu şeklinde bir açıklaması bir fiili değil gerçekleşmiş bir sonucu ortaya koymaktadır. Maktûlün ne ile vurulduğu değil kim tarafından ve nasıl vurulduğu tartışma konusudur. Bu nedenle olayın hemen sonrasında sanığın maktûlün intihar ettiği yerine vurulduğu sözcüklerini kullanmış olması maktûlün ölümüne neden olan yaralanmanın sanık tarafından ve kasten gerçekleştirildiği biçiminde bir kabule dayanak yapılamaz. Sanık bir sonucu açıklamakla yetinmiş ve kendisine soru yöneltildiğinde ise, olayı "kendini vurdu" şeklinde açıklamıştır.

Dinlenen tanıklardan ..... ...... yönerge mahkemesince kimliği saptanırken belirtilmiş olduğu gibi ceza yargıcı olarak görev yapmaktadır, gerek kendisinin ve gerekse sanığın kullanmış olduğu sözcüklerin nasıl kabul edileceğini ve nasıl yorumlanabileceğini en iyi bilen ve bunu değerlendirebilecek durumdadır, bu tanık anlatımında "sanık büyük bir panik halinde idi ve bağırarak yardım istiyordu bir yandan da şahsın nabzını kontrol ediyordu, bana ne kadar ceza alabileceğini sordu ve ben de bunun üzerine olayın nasıl olduğunu sorduğumda olay gecesi yaralı ile birlikte içki içtiklerini, yaralının arabasını kullanmak istediğini fakat vermediğini, bunun üzerine eve geldiklerinde yaralının bana itimat etmiyorsun diyerek evdeki silahı alıp kendisini vurduğunu söyledi" şeklinde anlatımda bulunmuştur.

Bu tanık dışında hiçbir tanık, sanığın olayın oluş biçimini olayın hemen sonrasında nasıl açıkladığı ile ilgili bir anlatımda bulunmamış, sadece sanığın ...... vuruldu şeklinde panik halinde bir açıklamada bulunduğunu belirtmişlerdir. Sanık kendisine olayın oluşu ile ilgili ilk soru yöneltildiği andan itibaren olayın oluşumunu maktûl kendini vurdu biçiminde açıklamış olduğuna göre, ilk başta ve panik halinde maktûlün vurulmuş olduğu biçimindeki açıklaması eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiği şeklinde kabul edilemez.

Her ne kadar sanık, ne kadar ceza alabileceğini ve kaçıp kaçmaması konusunda da bir soru yöneltmiş ise de, eşine ait bulundurma ruhsatlı bir silahı onun izni olmadan alan ve evinde bulunduran bir şahsın, özellikle herhangi bir hukuki bilgisi olmadığı da gözönüne alındığında bu silahla bir şahsın kendisini vurması durumunda bu eylemden kendisinin sorumlu tutulup tutulmayacağı konusunda bir şüpheye kapılması ve bunu hukukçu olduğunu bildiği bir şahsa yöneltmesi doğaldır. Bu nedenle, bu sorunun yöneltilmiş olması tek başına maktûlün sanık tarafından kasten vurularak öldürüldüğü biçimindeki bir kabule dayanak yapılamaz.

Maktûl ile sanık arasında, olay öncesinde maktûlün kendisine ait aracı kullanıp kullanmaması konusunda doğan sözlü bir tartışma dışında sanığın maktûlü öldürmesini gerektirecek neden bulunmamaktadır. Tam tersine sanık arkadaşı olan maktûle alkollü olduğunu bu nedenle araç kullanmaması gerektiğini söyleyerek ona bir zarar gelmemesi konusunda onu ısrarla uyarmıştır. Olayın görgü tanığı bulunmamaktadır. Adli Tıp Kurumu 1 ihtisas kurulunun raporu içeriğine göre yara yeri ve mermi çekirdeğinin kafada izlemiş olduğu seyre göre bu atışın maktûl tarafından da gerçekleştirilmiş olması mümkündür. Olay sonrasında sanığın maktûlü kurtarmak için göstermiş olduğu ciddi gayret ve olay yerinde düzenlenmiş basit krokiye göre kovanın bulunduğu yer gözönüne alındığında, maktûl yatak odasından çıkarken, tuvaletten çıkan sanıkla karşılaştığında silahı ateşlemiştir. Bu ateşleme biçimine göre silahın sağ tarafından bulunan boş mermiyi fırlatma yerinden çıkan boş kovanın krokide 5 numara ile gösterilen bölümde olması doğaldır. Sanığın maktûle ateş ettiği kabul edildiğinde, maktûlün sağ tarafından bir giriş sözkonusu olduğu için sanığın yüzü krokide belirtilen yöne dönecek şekilde durması ve silahını bu şekilde ateşlemesi gerekeceği için bu pozisyonda yapılacak bir atışta boş kovanın krokide 5 numara ile gösterilen yere değil, mutfak tezgahı olarak adlandırılan yer yönüne gitmesi ve orada bulunması gerekmektedir, oysa yukarıda da belirtildiği gibi krokide 5 numara olarak gösterilen yerde bulunmuştur. Tüm bu nedenler ve yukarıda açıklanan gerekçelerle, sanığın maktûlü kasten öldürdüğü, maktûlün ölümüne neden olan ateşli silah yarasının tabanca sanığın elinde iken gerçekleşen kasta dayalı atış sonucu oluştuğuna ilişkin her tür kuşkudan uzak mahkûmiyete yeter ve inandırıcı kanıt bulunmadığı sonuç ve kanısına varılmıştır." gerekçeleriyle önceki hükümde oyçokluğuyla direnilmiştir.

Bu hükmün de katılan vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istekli 06.07.2005 gün ve 7060 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunda okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

CEZA GENEL KURULU KARARI

Sanığın kasten adam öldürmek suçunu işlediği yönünde kanıt bulunmadığı gerekçeleriyle beraatine karar verilen somut olayda; Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığın atılı suçtan cezalandırılmasına yeterli kanıt bulunup bulunmadığı, başka bir anlatımla sübut noktasında toplanmaktadır.

26.07.2001 tarihli olay yeri keşif ve ölü muayene tutanağına göre; saat 03.20 sıralarında İlçe Jandarma Komutanlığına, ..... Tatil Köyü olarak bilinen mahalde cinayet işlendiğinin bildirilmesi üzerine, C.Savcısınca olay yerine gidildiği, ilk alınan bilgiye göre, evde iki erkek ve bir bayanın bulunduğu, erkek şahıslardan bir tanesinin ateşli silahla yaralanması sonucu hayatını kaybettiği, yatak odasında yerde olduğu gibi muhafaza edilen kurulu vaziyette bir tabancanın durduğu, salonda mutfak bölümünün hemen önünde kan izlerinin mevcut olduğu, sürüklenmeye bağlı olarak kan izlerinin kapıya doğru yöneldiği, maktûlün ölmeden önce evde bulunanlar tarafından sürüklenerek dışarıya çıkartılıp hastaneye götürüldüğü, odalarda herhangi bir boğuşma izi ve duvarlarda kurşun izine rastlanılmadığı,

Hastanede maktûlün elbiselerinin incelenmesinde, herhangi bir boğuşma izi, sökük, yırtık, yağ lekesi, yanık ve barut izi bulunmadığı, kot pantolonunun arka cebinde sürüklenmeyle oluşan kan izinin görüldüğü,

25-27 yaşlarında, 1,80 boylarında 80-85 kg ağırlığındaki cesedin sağ yanağında yıldız biçiminde düzensiz mermi girişi deliği bulunduğu, delik etrafında vurma halkası, helezon barut izi, yanık izi görülmediği, merminin başın içinde kaldığı, başkaca herhangi bir lezyona rastlanılmadığı,

Belirtilmiş,

Bilirkişi, saptanan bulgulara katıldığını beyanla, mermi girişinin maksiller kemiğe denk gelmesi nedeniyle düzensiz yıldız biçiminde olduğunu, ölümün muhtemelen baş bölgesindeki mermi yarasından oluşan harabiyet ve kan kaybından olduğunu, ancak kesin ölüm nedeninin saptanması için klasik otopsi yapılması gerektiğini bildirmiş,

Adli Tıp Kurumu İzmir Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesince düzenlenen 11.10.2001 tarihli otopsi raporunda da; sağ yanakta dudak birleşim yerinin 2 cm sağında 7-8 cm kadar çapta kontüzyon halkası ile çevrili etrafında is bulaşığı bulunan ateşli silah mermi çekirdeği giriş deliği, alnın sol üst tarafında sıyrık ve ekimoz, belin sağ tarafında ve sakrum üzerinde ekimoz, saçlı deri iç yüzeyinde (frontal bölgede) 3x2 cm oksipital bilge üst orta kısmında 4x2 cm ebadında ekimotik alan görüldüğü, ağızda mermi trajesi boyunca ekimoz, azı dişlerinde kırık, boyun omurları arasında harabiyet bulunduğu şeklinde bulgulara yer verilip, ...... ......'nun sağ yanağına isabet eden bir adet mermi çekirdeğinin neden olduğu boyun omuru kırığı, medulla spinalis kontüzyonu ve arteria vertabreliste harabiyetiyle kanama sonucu öldüğü, mermi çekirdeğinin sağdan sola önden arkaya doğru bir seyir takip ettiği, mermi çekirdeği giriş özelliklerine göre atışın bitişiğe yakın bir mesafeden yapılmış olduğu,

Belirtilmiştir.

Sanık ..... ....; kollukta müdafii huzurunda saptanan 26.07.2001 tarihli beyanında;

Ben, ...... isimli şahsı yaklaşık bir ay kadar önce ...... Tatil köyünde ikamet eden ve aynı zamanda ..... Tatil Köyünde canlı müzik yapan ...... isimli arkadaşım sayesinde tanıdım. .......'nin ailesi gelince ..... ..... birkaç gün bende kalmak istedi. Yaklaşık 4 gün kadar kaldıktan sonra İzmir' gitti. Daha sonra beni telefonla arayarak tekrar gelmek istediğini, misafir edip edemeyeceğini sordu, ben de misafir edebileceğimi söyledim. 23.07.2001 günü geldi, 3 gün bizde kaldı. 25.07.2001 günü ..... Tatil Köyünde şarkı söyleyen ..... isimli arkadaşı dinlemek üzere eşim, ben ve ......, .....'e gittik. .... beni ve eşimi bırakıp geri döndü. Saat 22.00 sıralarında ....., ......, ....., .... ve ..... ile birlikte yanımıza geldi. Yaklaşık 01.30 sıralarına kadar orada eğlendik. Birlikte içki içtik. ..... bizim içmiş olduğumuz içkiden daha fazla içki içti. Ben bir duble rakı içtim, .....'ın ise aşağı yukarı bir 70'lik kadar içtiğini tahmin ediyorum. Saat 01.30 sıralarında eğlendiğimiz yerden kalkarak sitemize gitmek üzere hareket ettik. Bu süre içerisinde beraber olduğumuz grup arasında ve özellikle ....... ...... ile herhangi bir tartışmamız veya münakaşamız olmadı. .... arabaya giderken ayakta duracak hali yoktu, aşırı derecede alkollü idi. .... Tatil Köyünün önünde bulunan ....'a ait otomobili alkollü olduğu için istedim. Gideceğimiz .....Sitesine otomobili götürmek istedim. Yanımda bulunan diğer arkadaşlar da alkollü olduğu için aracı kullanmamasını istediler. ..... buna itiraz etti. "Ben arabayı kendim kullanacağım, ben sarhoş değilim, bir 70'lik rakı daha içsem .......'ya gider gelirim" gibi sözler sarfetti. Biz arabaya binmeden yürüyerek ...... Tatil Köyü önüne kadar geldik. Biz yürü

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat