Ceza Genel Kurulu 2008/3-173 E., 2008/190 K. ADLİ PARA CEZASI
5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 50 ] 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 52 ] 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 223 ] 5320 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ... [ Madde 8 ] 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 305 ]
"İçtihat Metni"
Sanık S........ B......hakkında; 05.10.2005 tarihinde evinde ve müştemilatında devrikten temin ettiği kaçak orman emvali bulundurduğundan bahisle 6831 sayılı Yasanın 91/5-son ve 108/4 maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davası sonunda; Küre Sulh Ceza Mahkemesince 28.12.2005 gün ve 74-119 sayı ile; “
“….Sanığın üzerine atılı devlet ormanından devrik ve düşükten orman emvali toplama suçunu işlediği sabit görüldüğünden; 6831 sayılı Yasanın 91/5-son ve 5237 sayılı Yasanın 62. maddeleri uyarınca 2 ay 15 gün hapis ve 1125 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, başkaca artırım ve indirim maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına, hapis cezasının 5237 sayılı Yasanın 52/2. maddesi uyarınca günlüğü 20 YTL den olmak üzere 1500 YTL adli para cezasına çevrilmesine, para cezalarının 5237 sayılı Yasanın 52/4. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren 1 yıl sonra ve 12 ay eşit taksitler halinde tahsiline, ertelemeye yer olmadığına, yargılama giderine, vekalet ücretine…
….”
” hükmedilmiş olup, hükmün sanık, yerel Cumhuriyet savcısı (sanık lehine) ve üst Cumhuriyet savcısı tarafından (sanık aleyhine) temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 3. Ceza Dairesince 10.04.2008 gün ve 3578-4094 sayı ile; “
“Tayin edilen cezanın tür ve miktarına, 5237 sayılı Kanunun 50/5. maddesine göre; hükmün 14.07.2004 gün ve 5219 sayılı Kanunun 3/b maddesi ile değişik 1412 sayılı CMUK. 305/1. maddesi gereğince temyizi mümkün bulunmadığından sanığın, o yer ve üst Cumhuriyet savcılarının temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK 317. maddesi uyarınca reddine…
…” karar verilmiştir.
Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 24.06.2008 gün ve 92425 sayı ile; “
“…..Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Yargıtay 3.Ceza Dairesi arasındaki hukuki anlaşmazlık,
Tek suç nedeniyle kurulan bir hükümde, yasada farklı neviden dayanakları bulunan “
“adli para cezalarına”
” (hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilme ve doğrudan hükmolunan) mahkûmiyet halinde temyiz edilebilirliğin belirlenmesinde, bu para cezalarının ayrı ayrı miktarlarına mı, yoksa mecmuuna mı itibar olunacağı hususudur.
1-Sanık hakkında hükmolunan sonuç ceza adli para cezası olup, toplam meblağı 2625 YTL. teşkil etmektedir.
2-1412 sayılı CMUK nun 305/1. maddesinde “
“Ceza Mahkemelerinden verilen hükümler temyiz olunabilir.”
” hükmü yer almaktadır.
Nelerin hüküm olduğu 5271 sayılı CMK nun 223/1. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararı bir hüküm olup kural olarak temyizi kabildir.
3-1412 sayılı CMUK nun 305/1. maddesinin 1. bendinde hükümlerin temyiz edilebilirliğine “
“(Değişik bent: 18.11.1992-3842/28 md.) İkimilyar liraya kadar (İkimilyar dahil) para cezalarına dair olan hükümler, …
…. temyiz olunamaz.”
” kuralı ile sınır getirilmiştir.
4-Sanığın mahkûmiyetine konu fiili tek olup, hakkındaki hüküm de bir bütündür. Söz konusu hüküm sonuç olarak adli para cezasından ibarettir.
5-Sanığın mahkûmiyetine esas teşkil eden tekil suçu karşısında verilen cezanın bir kısmının hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilme adli para cezasından, bir kısmının da doğrudan hükmolunan adli para cezasından ibaret olması, sanık hakkındaki mahkûmiyet hükmünün tekliğini ortadan kaldıran bir husus değildir.
6-CMUK nun 305/1. maddesinde “
“İkimilyar liraya kadar (İkimilyar dahil) para cezalarına dair olan hükümler”
” in temyize tabi olacağı belirtilmektedir.
Yasa metninde “
“para cezasından”
” değil, “
“para cezalarından”
” söz edilmesi, tek suç nedeniyle yasa gereği farklı neviden (hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilme ve doğrudan hükmolunan “
“adli para cezalarına”
” mahkûmiyet halinde bu para cezalarının mecmuuna itibar olunacağını ortaya koyan bir hükümdür.
7-Nitekim bu mülahazayı doğrular şekilde,
5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca “
“Bölge adliye mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmi Gazetede ilan edilecek olan görev başlama tarihinde..”
” yürürlüğe girecek olan CMK nun 272/3 (a) maddesinde,
Yürürlükteki temyiz hükümlerine tekabül ettiği hukuk öğretisinde kabul edilen istinaf hükümleri düzenlenirken,
“Sonuç olarak belirlenen”
” ikibin lira dahil para cezasına mahkumiyet hükümlerine karşı istinaf yoluna başvurulamayacağı hususuna vurgu yapılmıştır.
8-Belirtilen sebeplerle, sanık hakkında netice olarak hükmolunan adli para cezalarının toplamının 2000 YTL lik temyiz sınırının üzerinde olduğu görülmekle, sanık hakkındaki hükmün temyizi kabil olduğu düşünülmüştür.”
” şeklinde gerekçe gösterilmek suretiyle itiraz yoluna başvurulmuş ve “
“Yargıtay 3. Ceza Dairesinin temyiz isteminin reddine dair kararının”
” kaldırılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Görüldüğü gibi Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında ortaya çıkan ve Genel Kurulca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, hükmün temyiz kabiliyetinin bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Bu nedenle, esasa ilişkin incelemeye geçilmeden önce bu konunun ön mesele olarak görüşülmesi gerekmiştir.
İncelenen dosya kapsamından; sanığın eylemi nedeniyle sonuç olarak 2 ay 15 gün hapis ve 1125 YTL adli para cezasına hükmedildikten sonra, hapis cezasının da 1500 YTL adli para cezasına çevrildiği ve sanık hakkında aynı suç nedeniyle 1500 YTL ve 1125 YTL olmak üzere iki ayrı adli para cezasına hükmedildikten sonra verilen para cezalarının taksitlendirildiği anlaşılmaktadır. Verilen para cezalarından 1125 YTL doğrudan para cezası, 1500 YTL ise hapisten çevrilmiş para cezasıdır.
Yeni ceza adalet sisteminde, önceki sistemde var olan “
“cezaların içtimaı”
” hükümlerine yer verilmemiştir. Bununla birlikte verilen cezaların toplanamayacağı veya hangi şartlarda toplanabileceğine ilişkin tek düzenleme 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 99. maddesinde yer almaktadır. Bu maddenin başlığı; “
“Birden fazla hükümdeki cezaların toplanması”
” olup; buna göre; “
“Bir kişi hakkında hükmolunan her bir ceza diğerinden bağımsızdır, varlıklarını ayrı ayrı korurlar. Ancak bir kişi hakkında başka başka kesinleşmiş hükümler bulunur ise, 107. maddenin uygulanabilmesi yönünden mahkemeden bir toplama kararı istenir.”
”
Şu halde, birden fazla hükümde yer alan cezalar sadece koşullu salıvermenin hesaplanması amacına dönük olarak infaz aşamasında toplanabilir, bunun dışında ise “
“cezaların içtimaı”
” mümkün değildir.
Öte yandan, 1412 sayılı Yasanın halen yürürlükte bulunan ve temyiz yasa yolunu düzenleyen 305. maddesinin ilk fıkrası; “
“Ceza mahkemelerinden verilen hükümler temyiz olunabilir…
……” şeklinde başlamaktadır. Maddenin 1. bendinde ise “
“İkimilyar liraya kadar (ikimilyar dahil) para cezalarına dair olan hükümler…
…..temyiz olunamaz.”
” hükmü yer almaktadır.
Dolayısıyla, buradan çıkan sonuca göre;
Bir kararın temyiz edilebilmesi için, o kararın “
“hüküm”
” niteliğini taşıması gerekmektedir. Hangi kararların hüküm sayılacağı ise 1412 sayılı Yasanın 253. ve 5271 sayılı Yasanın 223. maddelerinde sayılmıştır. 1412 sayılı Yasanın 253. maddesine göre sanığın beraatına veya mahkumiyetine ilişkin kararlarla, davanın reddine, durmasına ve düşmesine dair kararlar hükümdür. 5271 sayılı Yasanın 223. maddesinde de; beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkumiyet, güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi, davanın reddi ve davanın düşmesi kararlarının hüküm oldukları belirtildikten sonra, adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararının da kanun yolu bakımından hüküm sayılacağı ifade edilmiştir.
Bir suç nedeniyle verilen karar içerisinde yer alan cezalardan her biri ayrı bir hükmü oluşturmayıp, bu cezaların tamamı tek bir hükmü meydana getirmektedir. Bu nedenle de; çeşitli nedenlerle hükmün içerisinde birden fazla “
“cezanın”
” bulunduğu hallerde, temyiz sınırının belirlenmesi açısından cezaların her birinin miktarına değil, toplam ceza miktarına bakılması gerekir. Buna karşılık, aynı kararın içerisinde birden çok hükmün bulunması halinde, temyiz sınırı her hüküm için diğerinden bağımsız olarak ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
5275 sayılı İnfaz Yasasının 99. maddesindeki düzenleme ise “
“birden fazla hükümdeki cezaların”
” temyiz yasa yoluna başvurma sınırı ile ilgili olarak değil, fakat infaz işlemleri ile ilgili olarak toplanması ya da toplanamamasına ilişkindir.
Diğer taraftan; “
“temyiz yasa yoluna başvurma”
” kişiye tanınmış bir hak olduğuna göre, bu hakkın daraltılması yorum yoluyla değil, ancak açık bir yasal bir düzenleme ile sağlanabilir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul üyelerinden M.M.Kaya;”
”Sanık S........ B......hakkında 6831 sayılı Orman Yasasının 91.maddesinin 5. fıkrası uyarınca 1 ay hapis 450 YTL adl