Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/25 Esas 2008/22 Karar
Karar Dilini Çevir:
Ceza Genel Kurulu 2008/3-25 E., 2008/22 K.

Ceza Genel Kurulu 2008/3-25 E., 2008/22 K. LEHE OLAN KANUN HÜKÜMLERİNİN UYGULANMASI

5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 29 ] 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 4 ] 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 62 ] 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 6 ] 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 86 ] 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 89 ] 5252 S. TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ ... [ Madde 9 ]

"İçtihat Metni"

Sanık E.... O....’ın mağdur M..... G.....’u da eline geçirdiği tahta sopa ile darp ederek sol gözünün tatiline sebebiyet verecek şekilde yaralaması eylemi nedeniyle, lehe olduğu saptanan 765 sayılı TCY’nın 456/3, 51/1 ve 59/2. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Ordu Ağır Ceza Mahkemesince verilen 27.06.2005 gün ve 95-105 sayılı hüküm;

Sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 20.12.2006 gün ve 3708-9489 sayı ile;

“Yakınan M..... G..... hakkında Trabzon Adli Kurum Başkanlığınca, yakınan Ü... Y..... hakkında Ordu Devlet Hastanesince düzenlenen raporlardaki uzman görüşlerinin 5237 sayılı TCK ve Adli Tıp Kriterlerine uygun olduğu, mahkemece 5252 sayılı Kanununun 9/3. maddesine göre Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde eski ve yeni TCK hükümleri ayrı ayrı uygulanarak karşılaştırmalı uygulama yapılıp ortaya çıkan sonuçlar kararda tartışılarak lehe olan TCK belirlenip hüküm kurulmuş olduğundan tebliğnamedeki görüşe katılınmamıştır.”

” açıklamasıyla onanmıştır.

Yargıtay C.Başsavcılığınca 22.01.2008 gün ve 91230 sayı ile;

“01.06.2005 tarihinde 5237 sayılı TCK’nun yürürlüğe girmiş olması nedeniyle hakimin sanık hakkındaki lehe olan kanunu tespit ederek lehe kanunu uygulaması gerekirdi;

1- 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanununun 9/3 maddesinde yer alan “

“lehe olan kanun, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir”

” şeklindeki hüküm ile Yüksek Yargıtay’ın 765 sayılı TCK.nun 2/2. maddesine ilişkin olarak süre gelen uygulamalarına göre, suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan yasa ile sonradan yürürlüğe giren yasa arasında lehte olan yasayı tayin hususunda önceki ve sonraki kanunun ayrı ayrı ve her birinin lehte ve aleyhteki hükümleri kül halinde ele alınarak, her iki kanuna göre ayrı, ayrı somut olarak cezanın tayini ile sanık lehine olan kanunun belirlenmesi ve sanık lehine sonuç doğuran kanunun bütün halinde uygulanması gerekmektedir. Lehte kanunun belirlenmesi sırasında önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümlerinin olaya uygulanması suretiyle yapılacak değerlendirme sonunda varılan sonuçlardan ceza türü ve miktarına göre daha hafif olanın yer aldığı kanun lehe olarak kabul edilmeli, buna göre kıyaslamada hapis cezalarının süresi bakımından az olan, bunlarda eşitlik halinde, hapis cezası yanında para cezası öngörülmeyenin, para cezalarında eşitlik halinde fer’i cezalardan hafif olanın yer aldığı kanunun lehe olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

2- Lehe kanun araştırması yapılırken sanığın eylemine uyan 765 sayılı TCK’nun 456/3 maddesinde 5-10 yıl hapis cezası hükmedilmesi öngörüldüğü halde 5237 sayılı TCK 86/1, 87/2-b, 87/2-son maddeleri uyarınca 5-9 yıl hapis cezası öngörülmektedir. Ceza süresi yönünden 5237 sayılı TCK lehe olduğu gibi feri cezalar yönünden incelendiğinde, 5237 sayılı TCK. 53.madde hükmünün 765 sayılı TCK 31, 33 maddelerine göre sanık lehine olduğu ortadadır.

Ordu Ağır Ceza Mahkemesince lehe kanun incelemesi yapılırken sanığın müşteki M..... G.....’a karşı eylemi yönünden olayda silah veya silahtan sayılan alet kullanılmadığı halde sanki kullanılmış kabul edilerek 5237 sayılı TCK 86/1, 86/3-e, 87/2-b-son, 29, 62. maddeleri uyarınca uygulama yapılarak 5237 sayılı TCK’nun aleyhe olduğu kanaatine varılmış ise de sanığın müşteki Mehmet’i sopa ile yaraladığı müşteki beyanı ve mahkemenin kabulü ile sabit olup 5237 sayılı TCK uyarınca sanığın TCK 86/1, 87/2-b, 87/2-son, 29, 62. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılması gerektiği anlaşılmıştır.

Bu durumda temel cezalar yönünden eşitlik varsa da feri cezalar yönünden 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin sanık lehine olması dikkate alınarak sonuç ceza değişmese bile 5237 sayılı kanun hükümleri uygulanmalıdır.”

” gerekçesi ile itiraz yasa yoluna başvurularak Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 20.12.2006 gün ve 3708-9489 sayılı onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunulmuştur.

Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık öncelikle, suçta kullanılan sopanın 5237 sayılı TCY’nın 6. maddesi kapsamında silah sayılıp sayılmayacağı, dolayısıyla yaralama suçunun silahla işlenip işlenmediği, buna bağlı olarak da, 5237 sayılı TCY hükümlerinin mi, yoksa 765 sayılı TCY hükümlerinin mi lehe olduğunun belirlenmesine ilişkindir.

Sanık, E.... O....’ın, 02.08.2000 tarihinde, yerden aldığı bir odun parçası (sopa) ile mağdur M..... G.....’un sol gözüne vurarak, uzuv tatiline neden olacak şekilde yaraladığı somut olayda; eylemin sopa ile işlendiği sabit olup, anılan sopanın niteliği yönünde dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmamakla birlikte, beyanlarda odun parçası ve sopa şeklinde belirtilen suç aleti, Yerel Mahkemece 765 sayılı TCY’nın 189. maddesi anlamında silah olarak değerlendirilmemiş, ancak anılan sopanın 5237 sayılı TCY’nın 6. maddesinde tanımlanan silah kapsamında olduğu kabul edilerek, lehe yasa karşılaştırılması yapılmıştır.

Uyuşmazlığın somut olayla sınırlı olduğu düşünülebilir ise de, konu 1 Haziran 2005 tarihinden önce yürürlükte bulunan normlardaki silah tanımı ile 1 Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren normlardaki silah tanımının karşılaştırılmasını ve bu kapsamda, önceki içtihat dizgesinin geçerliliğini sürdürüp, sürdürmediğini saptanmasını zorunlu kılmaktadır.

1 Haziran 2005 tarihinde yürürlükten kalkmış olmakla birlikte, lehe hüküm içermesi halinde 1 Haziran 2005 tarihinden önce işlenen suçlarda uygulama olanağına sahip olan 765 sayılı TCY’nın 189. maddesinde ve 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY’nın 6/1-f bendinde silah tanımlanmış olup anılan normlar şu şekildedir;

a) 765 sayılı TCY’nın ilgili hükmü;

“MADDE 189 –

–Ceza tâyininde kanunun şiddet sebebi sayarak bildirdiği silâh tabirinden maksat;

1 - Ateşli silâhlar;

2 - Patlayıcı maddeler;

3 - Tecavüz ve müdafaada kullanılan her türlü kesici, delici veya bereleyici âletler,

4 - Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler ve boğucu, kör edici gazlardır.”

” b) 5237 sayılı TCY’nın ilgili hükmü;

“MADDE 6. - (1) Ceza kanunlarının uygulanmasında;

… f) Silâh deyiminden;

1. Ateşli silâhlar,

2. Patlayıcı maddeler,

3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet,

4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,

5. Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler,

… Anlaşılır.”

” Her iki yasa normu ana hatları itibariyle benzer düzenlemeleri içermekte ise de, anılan normların, farklı yönlerinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi öncesinde, 765 sayılı TCY döneminde 189. maddenin yargısal kararlarda nasıl yorumlandığını belirlemek gerekmektedir.

765 sayılı Yasa döneminde, 189. maddenin 1,2 ve 4. bendlerinin yorumunda herhangi bir sorunla karşılaşılmamış ise de, “

“Tecavüz ve müdafaada kullanılan her türlü kesici, delici veya bereleyici âletler,”

” şeklindeki 3. bend farklı uygulamalara yol açmış, bendin “

“tecavüz ve müdafaada kullanılan silahlardah her türlü aletler, saldırma, kama ve her nevi bıçaklar ve çakılar ve yine bunlar gibi kesici olan ustura ve jiletler ve delici aletler, şişli bastonlar, şişleri ve uçları sivriltilmiş demir çubukları, büyük çivileri ve hülasa batmaya, delmeye yarayan bütün aletler ve Amerikan yumruğu, ustura, topuz ve matrak gibi taarruz için hazırlanmış aletleri ifade eder”

” şeklindeki gerekçesi uygulamaya yol göstermiş, “

“alet”

” kavramı silah tanımında anahtar kavram olarak kabul edilmiş, ancak ne varki bendin uygulanması yönünde genel bir ilke ortaya konam

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat