Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/51 Esas 2010/162 Karar
Karar Dilini Çevir:
Ceza Genel Kurulu 2010/8-51 E., 2010/162 K.

Ceza Genel Kurulu 2010/8-51 E., 2010/162 K. DOĞRUDAN KAST - OLASI KAST FİKRİ İÇTİMA

5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 44 ] 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 21 ]

"İçtihat Metni"

Sanık Abdulkadir'in, mağdur Selahattin'i silahla kasten yaralama suçundan 765 sayılı TCY'nin 456/1, 457/1, 281, 59 ve 647 sayılı Yasa'nın 4. maddesi uyarınca 2563 YTL adli para; korku, kaygı veya panik yaratacak şekilde ateş ederek genel güvenliği tehlikeye sokma suçundan 5237 sayılı TCY'nin 170/1-c, 266 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezalarıyla cezalandırılmasına; sanık Seyithan'ın, mağdurlar Hakan ve Handan'ı silahla kasten yaralama suçlarından 765 sayılı TCY'nin 456/1, 457/1, 59, 647 sayılı Yasa'nın 4 ve 765 sayılı TCY'nin 72. maddeleri uyarınca iki kez olmak üzere toplam 4400 YTL adli para, korku, kaygı veya panik yaratacak şekilde ateş ederek genel güvenliği tehlikeye sokma suçundan ise 5237 sayılı TCY'nin 170/1-c ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezalarıyla cezalandırılmalarına ilişkin, (Mardin İkinci Asliye Ceza Mahkemesi)'nce 15.05.2007 gün ve 13-192 sayı ile verilen hüküm, her iki sanık tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay Sekizinci Ceza Dairesi'nce 24.12.2009 gün ve 13178-16607 sayı ile;

"...II- Sanık Abdulkadir'e gönüllü köy koruyucusu olması sebebiyle verilen silahı, işlemiş olduğu korku, kaygı veya panik yaratacak biçimde silahla ateş etme suçunda kullanmasından dolayı hakkında 5237 sayılı TCK'nın 266. maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,

III-Sanık Seyithan hakkında; kasten yaralama ve korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçlarından açılan davada, 765 sayılı TCK'nın 264/7. madde ve fıkrasındakix...eylem başka bir suç oluştursa bile...fşeklindeki düzenleme nedeniyle, suç tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK'ya göre sanığın eyleminin hem korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme, hem de kasten yaralama suçunu oluşturacağı, ancak anılan düzenlemeye 5237 sayılı TCK'nın 170/1-c madde ve fıkrasında yer verilmemesi karşısında, aynı Yasa'nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı uyarınca en ağır cezayı gerektiren fiilden hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, her iki suçtan hüküm kurulması,

IV-Hükümden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Kan unfun 562. maddesiyle değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesindeki koşulların varlığı halinde, sanık Bedriye hakkında 6136 sayılı Yasa'ya aykırılık suçundan, sanık Abdulkadir hakkında kasten yaralama suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünde mahkemesince değerlendirme yapılması zorunluluğu../'nedenleriyle, IV nolu bozma nedeni yönünden sair yönleri incelenmeksizin,

Daire Üyesi H. Metiner'in; * Sanık (köy korucusu) Abdulkadir'in ka-leşnikofla, sanık Seyithan'ın av tüfeği ile akşam saatlerinde yerleşik yerde halkta korku, kaygı veya panik yaratabilecek şekilde çok sayıda ateş etmeleri ve bu silahlardan çıkan kurşunların mağdurlara da isabet edip onların yaralanmalarına yol açtığı olayda; sanıkların eylemleri bağımsız suçlar olarak mı kabul edilecek, yoksa fikri içtima kuralı uyarınca, bu suçlar için gösterilen en ağır ceza mı uygulanacaktır.

Konunun açıklığa kavuşması bakımından, önce kast kavramının incelenmesi ve sonrasında da eylemin hangi suçu veya suçları oluşturduğu, dolayısıyla fikri içtima hususunun irdelenmesi gerekmektedir O haldey kastın ne olduğuna bakmak gerekirse;

5237 sayılı TCK'nın 21/1. maddesinde; kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi şeklinde tanımlanmaktadır. Kastın varlığı için hareketten doğacak sonucun bilinmesiyle birlikte istenmesi de gerekir. Fail belli bir sonucu gerçekleştirmek üzere hareket ederken bunun yanında başka sonuçların meydana gelebileceğini göze almışsa ve bu sonuçlar da gerçekleşmişse failin bu sonuçlar açısından da kasten hareket ettiği kabul edilir.

Fikri içtima hususunun irdelenmesine gelince;

5237 sayılı TCK'nın 44. maddesindey işlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır'. Bu kuralın uygulanabilmesi için işlenen bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşması gerekir. Failin işlediği bir fiil olacak, bu fiille birden fazla fakat birbirinden farklı suç işlenecek ve fail hakkında bu suçlar için gösterilen en ağır ceza uygulanacaktır. Fiil ise hareketten başka sonucu da kapsar. Buradaki fiilin tekliğinden y hareket' unsuru değil, hareket ile ondan doğan neticeyi ve hareket ile netice arasındaki nedensellik bağını anlamak gerekir. Yapılan bir hareket dış dünyada aynı anda birden çok maddi sonucun doğmasına neden olmuşsa, eylemin hukuken tek sayılmasına olanak yoktur. Bir fiilden söz edebilmek için dış alemdeki değişikliğin tek olması, aynı zamanda meydana gelmesi gerekir. Bu nedenle hareketin tek olup olmadığını belirlemede dış dünyaya yansıyan sonuç sayısı önem/idin Ancak sonuç tek ise ve bu tek sonuç aynı anda farklı suç tanımlarını ihlal ediyorsa fikri içtima hükmü uygulanarak faile sadece en ağır ceza verilin Buna karşılık hareket tek olmakla birlikte, dış dünyaya yansıyan maddi sonuç sayısı birden çok ise, bunların ayrı ayrı cezalandırılması gerekin Bir başka deyişle fiil, dış alemdeki değişiklik olduğuna göre, fiilin esas kısmını netice oluşturun Fikri içtimain söz konusu olabilmesi için öncelikle bu neticenin tek olması gerekin Dış alemdeki değişikliğin birden fazla olması halinde fikri içtima kuralı uygulanamayacaktın

Bu açıklama çerçevesinde somut olay incelendiğinde;

Olay günü akşam saatlerinde Bahri ve aile fertlerinin Abdulkadir'in evine doğru geldikleri, A., aile fertlerinin evlerinin terasında, Ç... ailesi fertlerinin ise yerde aşağıda oldukları, taraflar arasında önce tartışma yaşandığı, sonrasında sanık (köy korucusu) Abdulkadir'in kaleşnikof silah ile diğer sanık Seyithan'ın da av tüfeği ile hedef gözetmeksizin Ç... ailesi fertlerinin üzerine doğru çok sayıda ateş ettikleri, bunun sonucunda Ç... ailesinden Selahaddin, Hakan ve Handan'ın hayati tehlike geçirmeksizin 15'er gün iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandıkları;

Sanık Abdulkadir'in eylemine uyan 765 sayılı TCK'nın 456/1, 457/1, 281. maddeleri uyarınca mağdur sayısınca,

Sanık Seyithan'ın eylemine uyan 765 sayılı TCK'nın 456/1, 457/1. maddeleri uyarınca mağdur sayısınca,

Yine sanıklar Abdulkadir ve Seyithan'ın kendi evlerinin de bulunduğu meskun mahalde, akşam saatlerinde halkta korku, kaygı veya panik yaratabilecekşekilde>

>çok sayıda olmaküzere silahla ateş-ettikleri;

Sanık Abdulkadir'in gerçekleşen eyleminin 765 sayılı TCK'nın 264/7 ve 281. maddeleri uyarınca,

Sanık Seyithan'ın eyleminin ise 765 sayılı TCK'nın 264/7. maddelerine uyduğundan söz edilerek haklarında kamu davası açılmıştın

Yapılan yargılama sonucunda, mahkemece; her iki sanığın kendi ev-lerinin de bulunduğu meskun mahalde, akşam saatlerinde halkta korku, kaygı veya panik yaratabilecek şekilde çok sayıda olmak üzere silahla ateş etmeleri eylemi, genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak suçunu oluşturacağından ve lehe yasa değerlendirilmesi de yapılarak 5237 sayılı TCK'nın 170/1-c madde fıkrası bendi gereğince,

Mağdurlar Handan ve Hakan hakkında düzenlenen ilk raporlarda yaralanmalarının saçma tanesinden kaynaklandığının bildirildiği, bu nedenle her iki mağdurun Seyithan'ın tüfekle ateş etmesi sonucu yaralandıkları kabul edilip; lehe yasa değerlendirilmesi de yapılarak;

Sanık Seyithan'ın 765 sayılı TCK'nın 456/1 (2 kez), 457/1 (2 kez) maddeleri uyarınca olmak üzere,

Yine sanık Abdulkadir'in kaleşnikofla (korucu tüfeği) ateş etmesi sonucu mağdur Selahaddin yaralandığından, lehe yasa değerlendirilmesi de yapıldıktan sonra 765 sayılı TCK'nın 456/1, 457/1, 281. maddeleri uyarınca sanığın fiilinin yaralama suçunu oluşturacağı kabul edilerek cezalandırılması yoluna gidilerek sahıklar hakkında her bir suçtan ayrı ayrı hüküm kurulmuştur.

Bu oluş itibariyle; yukarıda belirtildiği üzere sanıkların dış dünyaya yansıyan fiili birden fazla olup farklı suçları oluşturmaktadır. Olayda farklı neviden fikri içtima kuralının uygulanması koşulları bulunmamaktadır. Çoğunluk görüşüne göre, 5237 sayılı TCK'nın 170/1-c madde fıkrası bendinde; 765 sayılı TCK'nın 264/7 madde fıkrasında olduğu gibi'y eylem başka bir suç oluştursa bile...'(genelgüvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan dolayı) ayrıca ceza verileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamasına dayanmakta ise de, ceza verilmeyeceğine yönelik bir sınırlamada bulunmamaktadır. Kanun koyucu bazı suçlar bakımından farklı neviden fikri içtimain varlığına rağmen, yasada en ağır cezayı gerektiren suçun cezasının belli bir oranda arttırılmasını düzenleyebilirdi. Örneklemek gerekirse; 5237 sayılı TCK'nın 297/1. madde fıkrası 2. cümlesinde \..Bu suçun konusunu oluşturan eşyanın temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir suç oluşturduğu takdirde, fikri içtima hükümlerine göre belirlenecek ceza yarı oranında arttırılır' biçiminde düzenlemeye yer vermiştir. Kanun koyucu isteseydi genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçu bakımından da buna benzer bir düzenleme getirebilirdi. 5237 sayılı Yasa'nm sistemi kaç tane fiil, o kadar suç fikrini benimsemiştir. Yerel mahkemenin fiili vasıflandırması ve ulaştığı sonuç isabetli olup, bu yolda verilen mahkumiyet kararının oluşa ve yasaya uygun bulunduğu düşüncesinde olduğumdan, sayın çoğunluğun farklı neviden fikri içtima kuralının uygulanması gerektiği yönündeki 3 nolu bozma görüşüne katılmıyorum" yönündeki karşı oyuyla, oyçokluğuyla bozulmuştur.

Yargıtay CBaşsavcıhğı'nca 01.03.2010 gün ve 38135 sayı ile;

"İtiraza konu uyuşmazlık sanıklar Abdulkadir ve Seyithan'ın yaralama suçlarının olası kastla işlenmesi, somut olayın özelliklerine göre fikri içtima kurallarının uygulanmaması gerekliliği ve Yüksek Daire'nin kabulüne göre ilamın 3. fıkrasında sanık Seyithan hakkında fikri içtima kurallarının uygulanması gerekliliğinin bu sanıkla aynı konumda olan sanık Abdulkadir'e uygulanmaması yönlerinde toplanmaktadır.

1-) Ç... ailesinden Turanla, A... ailesinden Elvan'ın evliliklerindeki geçimsizlik nedeniyle, Elvan'ın ağabeyi olan Abdulkadir'in evine gittiği ve orada kalmaya başladığı, olay günü gelinlerini alıp evine geri götürmek amacıyla Ç... ailesinden 7-8 kişinin A... '/arın evine doğru geldikleri, A... ailesinin evlerinin terasında, Ç... ailesinden kişilerin ise sokakta oldukları sırada, A... ailesinden gönüllü köy korucusu Abdulkadirln kaleşnikof silah ile diğer sanık Seyithan'ın da av tüfeği ile önce korkutmak ve olayın büyümesini engellemek amacıyla havaya doğru birkaç el, daha sonra da hedef gözetmeksizin Ç... aile fertlerinin üzerine ve yere doğru çok sayıda ateş ettikleri, bunun sonucunda yerden seken kurşun ve saçma taneleri ile Ç... ailesinden Selahattin, Hakan ve Handan'm hayati tehlike geçirmeksizin 15'er gün iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandıkları olayda;

Sanıkların, ellerindeki silahlarla etkili mesafeden mağdurların bulunduğu tarafa doğru ateş ettikleri ve mağdurların isabet alıp yaralanabileceklerini öngörecek durumda oldukları, eylemlerinin olası kastla yaralama suçunu oluşturacağı ve sanık Seyithan'ın 765 sayılı TCK'nın 456/1, 457/1, 59. maddeleri uygulaması uyarınca lehine olmamakla beraber sanık Abdulkadir'in 5237 sayılı TCK'nın 86/1-3-e, 21/2, 62. maddeleri uygulamasında indirim oranının takdirine göre lehe yasa değerlendirilmesi de yapılarak 765 sayılı TCK'nın 456/1, 457/1, 281. maddeleri ile karşılaştırılması ve buna göre uygulama yapılmasının gerekliliği,

2-) Yüksek Yargıtay Sekizinci Ceza Dairesi'nin söz konusu bozma ilamının 3. fıkrasında; sanık Seyithan hakkında; kasten yaralama ve korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçlarından açılan davada, 765 sayılı TCK'nın 264/7. madde ve fıkrasındaki^

^ ...eylem başka bir suç oluştursa bile... 'şeklindeki düzenleme nedeniyle, suç tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK'ya göre sanığın eyleminin hem korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme, hem de kasten yaralama suçunu oluşturacağı, ancak anılan düzenlemeye 5237 sayılı TCK'nın 170/1-c madde ve fıkrasında yer verilmemesi karşısında, aynı Yasa'nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı uyarınca en ağır cezayı gerektiren fiilden hüküm kurulması gerekliliği hüküm altına alınmıştır.

5237 sayılı TCK'nın 44. maddesinde fikri içtima düzenlenmekte ve ^

^işlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır' denmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken, işlenen bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasıdır. Eylem tek olacak, ancak bu eylemle birden fazla fakat birbirinden farklı suç işlenecek ve fail hakkında bu suçlar için gösterilen en ağır ceza uygulanacaktır.

5237 sayılı TCK'nın suçların içtimai bakımından gerçek içtima kurallarını benimsediği, suç oluşturan kaç eylem varsa o kadar suç ve kaç suç varsa o kadar ceza vardır ilkesi doğrultusunda düzenlendiği anlaşılmaktadır. Fiil, suçun maddi unsurudur. İçinde hareket, netice ve hareketle netice arasındaki nedensellik bağını barındırır. Hareket, yasanın suç saydığı neticeye sebebiyet veren insan işi olarak tanımlanabilir. Netice ise dış alemdeki değişikliktir. Bir hareket ile dış alemde aynı anda birden çok maddi sonucun doğmasına neden olunmuşsa, artık hukuken eylemin tek sayılması olanaklı değildir. Ancak sonuç tek ise ve bu tek sonuç aynı anda farklı suç tanımlarını ihlal ediyorsa fikri içtima hükmü uygulanarak faile en ağır ceza verilir. Buna karşılık hareket tek olmakla birlikte, dış dünyaya yansıyan maddi sonuç sayısı birden çok ise, bunların ayrı ayrı cezalandırılması gerekir. Bir başka deyişle fiil, dış alemdeki değişiklik olduğuna göre, fiilin esas kısmını netice oluşturur. Dış alemdeki değişikliğin birden fazla olması halinde fikri içtima kuralı artık uygulanamayacaktır.

Bu ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde; sanık Seyithan ve diğer sanık Abdulkadir'in önce Ç... ailesini olay yerinden uzaklaştırmak amacıyla birkaç el havaya ateş ettikten sonra hedef gözetmeksizin Ç... ailesinden bireylerin üzerine ve yere doğru çok sayıda ateş ettikleri ve artık burada tek eylemden söz edilemeyeceği, aksine dış aleme yansıyan eylemlerinin birden fazla olup farklı suçları oluşturdukları görülmektedir.

5237 sayılı TCK'nın 170/1. maddesinin c bendinde; 765 sayılı TCK'nın 264/7. maddesinde olduğu gibi ^

^eylem başka bir suç oluştursa bile../ şeklindeki düzenlemeye 5237 sayılı TCK'nın 170/1-c madde ve fıkrasında yer verilmemiş olmakla beraber, ceza verilmeyeceğine yönelik bir düzenleme de yer almamaktadır.

Yüksek Yargıtay Sekizinci Ceza Dairesi'nin emsal kararlarında, düğünde havaya ateş etmeye hazırlanırken silahın ateş alması sonucu bir mağdurun yaralanması veya hem silahla tehdit hem de korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla bir veya iki defa ateş etme suçlarında yerinde ve oturmuş uygulamasıyla 5237 sayılı TCK'nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı uyarınca en ağır cezayı gerektiren fiilden hüküm kurulması gerektiği belirtilmektedir. Ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararlarında da görüleceği gibi, Vfil, dış a/emdeki değişiklik olduğuna göre, fiilin esas kısmını netice oluşturur. Şu halde, fikri içtimanın bulunabilmesi için, her şeyden önce bu neticenin tek olması gerekir' denmektedir. Bu kararı da birlikte değerlendirdiğimizde somut olayda sanıkların hem havaya doğru hem de mağdurların üzerine doğru hedef gözetmeksizin çok sayıda atış yaptıkları, bunun sonucunda da 3 mağdurun yaralandığı ve artık eylemin dış alemdeki neticeleri itibarıyla tek sayılamayacağı aşikardır. Eğer fail, ikinci neticeyi de öngörmüş ve göze almış ise, bu ikinci neticeden dolayı ayrıca, olası kasta dayanan sorumluluğu mevcuttur.

Bu nedenlerle sanık Seyithan'ın mağdur sayısınca kasten yaralama ve halkta korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçlarından ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmesi gerekliliği,

3-) Yine Yüksek Yargıtay Sekizinci Ceza Dairesi'nin söz konusu bozma ilamının 3. fıkrasında; sanık Seyithan'ın; kasten yaralama ve korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçlarından açılan davada, 5237 sayılı TCK'nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı uyarınca en ağır cezayı gerektiren fiilden hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, her iki suçtan hüküm kurulması gerekçesiyle bozulmasına hükmedildiği ve bu kabule göre, diğer sanık Abdulkadir hakkında da aynı suçlardan kamu davası açıldığı ve hem kasten yaralama, hem de korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçlarından cezalandırılmasına karar verildiği halde, ilamda bu sanığa yer verilmeyerek sadece sanık Seylthan hakkında bozma yapılması" gerekçeleriyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bu nedenlerle bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunulmuştur.

Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Ceza Genel Kuru-lu'nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

İtirazının kapsamına göre, sanıklar Abdulkadir ve Seyithan hakkında verilmiş olan mahkumiyet hükümlerine hasren yapılan incelemede:

17.06.2004 tarihinde, ailevi bir ilişki nedeniyle, gönüllü köy korucusu olan sanık Abdulkadir'in kaleşnikof tüfekle, sanık Seyithan'ın ise av tüfeğiyle çok sayıda ateş etmek suretiyle mağdurlar Bahri, Selahattin, Handan ve Hakan'ı yaraladıkları hususunda kuşku bulunmayan olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında ortaya çıkan uyuşmazlık, sanıkların eylemlerinin doğrudan kastla yaralama suçunu mu, yoksa olası kastla ya-ralama suçunu mu oluşturacağı ile yaralama ve korku, kaygı veya panik yaratacak şekilde ateş etmek suretiyle genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçları yönünden fikri içtimanın söz konusu olup olmayacağının belirlenmesine ilişkindir.

Dosya incelendiğinde;

17.06.2004 tarihinde saat 20.50 sıralarında, polis memurlarınca yoğun şekilde silah seslerinin duyulması üzerine olay yerine hareket edildiğinde, polislerin geldiği yöne doğru kaçmaya çalışan 4-5 kişinin üzerine evin çatı-sından yoğun şekilde ateş edildiğinin görüldüğü,

Ateş eden şahısları etkisiz hale getirmek için ev tarafına gidilmesi üzerine, ateş eden şahıs ve yanındakilerin terastan aşağıya inerek kaçmaya çalıştıkları,

Gönüllü köy korucusu olan Abdulkadir'e 09.04.2002 tarihli senetle teslim edilmiş olan 71 C 3172 numaralı kaleşnikof tüfek elinde bulunan Seyithan'dan bu silahı vermesinin istendiği, vermek istememesi üzerine ise zorla yere yatırılarak alındığı, Kaleşnikof tüfeğin içerisinde 28 adet mermi bulunduğunun tespit edildiği, Seyithan'dan başka, olaya karıştıkları düşünülen Abdulkadir, Abdurrahim ve Murat isimli şahısların da yakalandıkları,

Açılan ateş sonucu yaralanan 3 kişinin hastaneye ulaştırıldığı,

Yapılan incelemede, evin önündeki toprak yol üzerinde 6 adet 7.62 mm. çapında kaleşnikof boş kovanı, 1 adet kaleşnikof dolu mermisi; ateş edilen evin karşı tarafındaki dere yatağının içerisinde 16 adet, bu dere yatağının yanındaki asfalt zeminde 5 adet, bu bölgedeki toprak yol üzerinden de 1 adet 7.62 mm. çapında boş kaleşnikof kovanı bulunduğu,

Olaydan sonra, 17.06.2004 tarihinde saat 23.00 sıralarında Abdulkadir'in evinde yapılan arama sırasında, avcı yeleğinde 17 adet 7.62 mm. çapında boş kaleşnikof kovanı, 30 adet 12'lik av tüfeği fişeği ve 1 adet üzerinde Esenkurup yazılı olan tek kırma av tüfeğinin elde edildiği,

Hastanedeki yakınlarının yanında bulunan Bedriye'nin üzerinden eşi Bahri'ye ait olan ve içerisinde 10 adet 9 mm. çaplı mermi bulunan bir adet ruhsatlı 14'lü tabancanın ele geçirildiği,

Ekspertiz raporlarına göre; olaydan sonra Abdurrahim'den konutta bulundurma ruhsatlı 9 mm. tabanca ve Bedriye'den ele geçirilen Bahri'ye ait ruhsatlı 9 mm. tabancaların sağlam oldukları ancak, bunların olayda kulla-nıldıklarına ilişkin delil bulunmadığı, buna karşılık Seyithan'dan elde edilen, Abdulkadir'e ait kaleşnikof tüfeğin sağlam olduğu, çeşitli yerlerden elde edilen toplam 45 adet kovanın da bu silahtan atıldığı,

Emniyet Genel Müdürlüğü Kayseri Kriminal Polis Laboratuarları Dairesi Başkanlığı'nın 04.08.2004 gün ve 347 sayılı raporuna göre; Aldulkadir'e ait sol ve sağ el avuç içi svaplarında belirgin şekilde, sol ve sağ el üstü svaplarında zayıf olarak, Seyithan'a ait svapların tamamında ise zayıf olarak atış artıklarından olan antimon maddesine rastlandığı,

Diğer yandan olay sırasında;

Selahattin'in, hayati tehlike geçirmeyip 15 gün iş ve gücünden kalacak ve basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde, sağ ayak baldırından ve sağ kol biseps üzerinden kurşun yarası ile; Handan'ın hayati tehlike ge-çirmeyip 15 gün iş ve gücünden kalacak ve basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde sırtından 1-2 adet yüzeysel sıyrıkla ve bacak üst kısımdan ise saçma tanesi ile; Hakan'ın hayati tehlike geçirmeyip 15 gün iş ve gücünden kalacak ve basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek biçimde sırt bölgesinden ve sağ üst koldan saçma tanesi ile yaralandıkları, Bahri'nin ise sol yanağında basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte yüzeysel sıyrık bulunduğu,

Bu mağdurlardan, Selahattin'in, 28.07.2004 tarihli dilekçesinde, ben bir taş veya kurşun parçası ile ayağımdan tesadüfen yaralandım, aramızda herhangi bir sorun yoktur, şikayetçi değilim dediği,

Mahkemece olay saatine ve gününe uygun koşullarda yapılan 09.02.2005 tarihli keşifte; müştekilerin, olay günü evin tam önündeki aydınlatma lambasının yanmadığını söyledikleri, buna rağmen ateş edilen terastan bakıldığında mağdurların bulunduklarını söyledikleri yerdeki kişilerin yüzlerinin net olarak seçilememekle birlikte mevcudiyetlerinin görüldüğü, evin önünden bakıldığında ise şahısların yüzlerinin net olarak seçilebildiğinin gözlemlendiği,

Keşif sonunda bilirkişi polis memuru tarafından düzenlenen raporda da; olay yerinin meskun mahal olduğu, yakınında başka evlerin bulunduğu, olay günü evin girişini aydınlatan sokak lambasının yanmadığı, Abdulkadir'in mağdurlara ilk ateş ettiği sırada terastaki Abdulkadir ile alt tarafta merdiven önündeki mağdurlar arasındaki mesafenin 14.40 metre olduğu, bu mesafeden mağdurların yüzlerinin seçilebildiği, ateş etmeye başlandıktan sonra mağdurların kaçmaya başladıkları, en son ateşin kesildiği sırada mağdurların evin merdivenlerine olan uzaklıklarının 50 metre olduğu, kovanların bulunduğu yerler dikkate alındığında, kaleşnikofla ateş edilen yerin evin terası değil evin önündeki yolun üzeri olduğu, zira terastan ateş edilmesi durumunda maksimum 1,5 ila 4 metre arasındaki bir uzaklığa kadar fırlayan kovanların bu-lundukları 10.25 metre mesafeye düşmelerinin mümkün olmadığı, dolayısıyla burası ile ateşin kesildiği sırada mağdurların bulunduğu yer arasındaki mesafenin 50 metre olduğu, arada engel bulunmadığı, 50 metrelik uzaklığın tesir mesafesi 30 metre olan tüfek ve tabancanın tesir mesafesi dışında fakat 400 metre olan kaleşnikof tüfeğin etki mesafesi içerisinde bulunduğu, saptamalarına yer verildiği, Sanık Abdulkadiıin kolluktaki 18.06.2004 tarihli savunmasında; "...Benim küçük k/zkardeşim Elvan 20 ay kadar önce Turan ile evlendi, bu evliliklerinden 10 aylık bir erkek çocukları bulunmaktadır Eniştem Turan'm babası Bahri, benim babamın öz halasının oğludur, buradan da bir akrabalığımız vardın Kızkardeşim evlendiği ilk zamanlarda eşi ile aralarında bir sorun yoktu, ancak sonraları yani çocukları olduktan sonra hem eşi ile hem de eşinin ailesi ile aralarında sorunlar olmaya başladığını kız kardeşimin söylemesi üzerine öğrendim, zaten ara s ıra kızkardeşim i ziyarete gittiğim zamanlarda da bana söylüyordu. Son olarak 15 gün kadar önce kızkardeşim eşi ve ailesi ile aralarında tartışma olduğunu söyleyerek çocuğu ile benim evime geldi, o günün gecesi eşi Turan benim evime geldi ve aramızda konuştuk, eşini sevdiğini söyleyerek tekrar alıp kendi evlerine götürdü. Ben bu hafta pazartesi günü kızkardeşim i telefonla aradım, akşam ailem ile geleceğimi söyledim ve akşam kızkardeşim in evine gittiğim zaman eniştem Turan'm evde olmadığını görmem üzerine kızkardeşime kocasının nerede olduğunu sorduğum zaman kızkardeşim de bana sizleri görmek istemediğini söyleyerek evden ayrılıp gitti dedi. Hatta artık kocasının ve ailesinin baskılarına ve hakaretlerine dayanamadığını ve ayrılmak istediğini söyleyerek baba evine dönmek istediğini söyledi. Ben de madem sen böyle istiyorsun gel gidelim dedim ve çocuğu da alarak kendi evime döndük. Aradan biraz zaman geçtikten sonra eniştem Turan telefonla beni aradı ve bana madem kızkardeşim' götürdün niye çocuğu bırakmadın dedi, ben de çocuğun küçük olduğu için tek başına evde kalamayacağını, o sebeple evde bırakmadığımı, hem annesinin çocuğunu aldığını söyledim, aradan biraz zaman geçtikten sonra bu sefer eniştemin babası Bahri aradı ve niye çocuğu götürdün diye sordu, ben de gelin çocuğu alın dedim. Bir müddet sonra çocuğu almak üzere eniştemin annesi Bedriye ve kızkardeşi Özlem benim evime geldiler, kızkardeşim küçük çocuğunu bunlara verdi, aralarında herhangi bir konuşma olmadı. Bugün, yani 17.06.2004 günü saat: 11.00 sıralarında eniştemin amcası Mahmut beni işyeri telefonumdan aradı ve bana saat: 15.00 sıralarına kadar kızkardeşim Elvan'ı kocasının evine götürmemi, götürmediğim takdirde beni öldüreceğini söyledi. Olay bu şekilde olmaz, aile arasına büyükler girsin, onlar bu işi düzgün bir şek/İde tatlıya bağlasın dedim. Aynı gün saat: 19.30 sıralarında eniştemin kardeşi Tuncay aradı ve bana xyengemi eve gönder yoksa ya ben seni ya da sen beni öldüreceksin, bunu yapmayan şerefsizdir'dedi ve telefonu kapattı. Aradan 10 dakika geçmişti ki, bu sefer eniştemin babası Bahri telefonla aradı ve bana * Elvan'ı evine getir' dedi. Ben de bunun üzerine kendisine Elvan'm kendilerini artık istemediğini, bu sebeple kızkardeşimi göndermeyeceğimi söyledim. Bu telefon görüşmesinden yaklaşık yarım saat kadar sonra evimin dışarısında bağırma sesleri gelmeye başladı. Dışarıya çıktığım zaman eniştem Turan, kardeşi Hakan, amcası Mahmut ve babası Bahriyi gördüm. Bunlardan Bahri ve Mahmut'un ellerinde silah olduğunu ve ateş ettiklerini gördüm, ancak nereye doğru ateş ettiklerini görmedim. Ben de korkutmak için daha önceden gönüllü köy korucusu olduğum için M... İl Jandarma Komutanlığı tarafından bana verilen kaleşnikof tüfeği aldım ve evimin terasına çıktım, oradan yere doğru korkutmak için ateş etmeye başladım, ancak kaç el ateş ettiğimi bilmiyorum. Ayrıca ateş ettiğim zaman herhangi bir kimseyi vurmadım. Daha sonra olay yerine görevli polisler geldiler ve bizleri alarak Emniyet Müdürlüğüme ge-tirdiler. Ben tüm bu olaylardan dolayı evime baskına gelen ve silahla ateş ederek bana ve aileme hakaret ve tehdit eden Mahmut, Bahri, Hakan, Turan ile Bedriye ve Özlem isimli şahıslardan davacıyım" derken, Cumhuriyet Savcısı önündeki aynı tarihli (avukatlı) savunmasında; "telefon görüşmesinden yaklaşık yarım saat sonra evimin kapısında inin aşağıya diye bir ses duydum, dışarı çıkıp baktığımda evin dış kapısının dışında Hakan, Turan ve Bahriyi gördüm, arkadan da katılanLar geliyordu, teşhis edemediğim başka kişiler de vardı. Mahmut'un da sesini duydum ancak kendisini net göremedim, evin kapısında Bahri yanında bulunan silahla havaya doğru ateş etti, bunun üzerine ben de kaleşnikof marka silahımı alarak önce havaya, sonra Ç...lerin bulunduğu yöne doğru ancak yere ateş ettim, benim ateş ettiğim yerin 5 metre kadar ilerisindeydiler, yaralananlar yerden seken kurşunlarla yaralanmış olabilirler, silah sesinden sonra kardeşim Seyithan ve amcam Abdurrahim dışarı çıktılar, onların elinde bir şey yoktu, beni engellemeye çalıştılar, Erdal ve M.Emin ise sonra geldi. Ben Bahri'nin 7-8 el ateş ettiğini gördüm. Ayrıca Ç...terden bir kişinin daha ateş ettiğini gördüm, ben ateş ederken 20-30 metre mesafe vardı, ben öldürmek için ateş etmedim, öldürmek için ateş etseydim, hepsini vururdum. Benden başka ateş eden olmadı, olay bittikten sonra Seyithan silahı elimden almıştı, bu nedenle zaptetme tutanağında silahın ondan alındığı yazılıdır. Ben önce tek tek ateş ediyordum, Ç...ler olay yerinden uzaklaşmadıkları için tüfeği seriye alarak ateş etmeye başladım, kaç el ateş ettiğimi bilmiyorum, evde bulunan boş kovanlar bu olayla ilgili değildir, gönüllü köy korucusu olduğum için bunları jandarmaya iade etmek için saklıyorum" dedikten sonra, sulh ceza mahkemesi hakimi huzurundaki savunmasında; " amacım sadece bize yapılan saldırıyı püskürtmek ve onları korkutmaktı", mahkemedeki 21.09.2004 tarihli savunmasında; aynı şeyleri tekrar etmekle birlikte, "5 el ateş edildiğini duydum ancak karşı taraftan kimin ateş ettiğini görmedim", mahkemece yapılan keşifteki 09.02.2005 tarihli savunmasında ise, "Olay günü müştekilerin merdiven altındaki boşlukta olduklarını ve geldiklerini görünce önce 3 el havaya doğru ateş ettim, daha sonra yere merdivenlerin dibine doğru ateş ettim. Geri kaçtılar, iyice uzaklaştıklarında yere doğru terastan birkaç el ateş ettim. Yüzleri tam seçil meşe de tam olarak görülüyorlardı, bu nedenle onlara isabet etmeyecek şekilde ateş ettim, yanımda Seyithan vardı, ben müştekilerden kimin ateş ettiğini görmedim ama dışarı çıktığımda ateş ediyorlardı" dediği ve bahsettiği yerleri gösterdiği,

Sanık Seyithan'ın kolluktaki 18.06.2004 tarihli savunmasında; "...Kız-kardeşim Elvan, Turanla evliydi. Ancak geçen pazartesi günü yani 3 gün önce eşi ve eşinin ailesi ile aralarında geçimsizlik olduğundan çocuğunu alarak abim Abdulkadirln evine geldi. Dün yani 17.06.2004 günü akşam bizim evde bulunduğumuz sırada hem kızkardeşimin eşi hem de kaymbabası abimin evini telefonla arayarak tehdit ettiler. Saat: 19.30 sıralarında bizler abimin evinde oturduğumuz esnada dışarıdan bağırma sesleri ile birlikte silah sesleri duymamız üzerine dışarıya çıkıp baktığımda, eniştem Turan, kardeşi Hakan, amcası Mahmut ve babası Bahriyi gördüm. Bunlardan Bahri ve Mahmut'un ellerinde silah olduğunu ve silahla ateş ettiklerini gördüm, ancak nereye doğru ateş ettiklerini görmedim. Bunun üzerine abim gönüllü köy korucusu olduğu için M... İl Jandarma Komutanlığı tarafından verilen kaLeşnikof tüfeği aldı ve evin terasına çıktı, oradan yere doğru korkutmak için ateş etmeye başladı, ancak kaç el ateş ettiğini bilmiyorum, ayrıca ateş ettiği zaman herhangi bir kimseyi vurup vurmadığını bilmiyorum. Yalnız bu olayda yaralanan şahıslar büyük bir ihtimalle abimin bu şahısları korkutmak için yere doğru ateş ettiği zaman seken mermilerden yaralanmış olabilir, daha sonra olay yerine görevli polisler geldiler ve abimin elinde bulunan silahı ben alarak emniyet görevlilerine teslim ettim ve bizleri alarak Emniyet Müdürlüğüme getirdiler" derken, Cumhuriyet Savcısı önündeki aynı tarihli savunmasında; "Seslenmeleri üzerine dışarı çıktık, beş el silah sesi duydum. Ancak karanlık olduğu için kimin ateş ettiğini görmedim. Mahmut'u ateş ederken görmedim. Bahri'nin elinde biri ruhsatlı, diğeri ruhsatsız iki tabanca vardı. Kovanlar yere düşmesin diye dolaptı silah kullanıyor olabilir. Benim yanımda Abdurrahim, annem ve Abdulkadir vardı. Diğer kardeşlerim sonradan geldiler. Ç.Jer ile bizim evin arası 5 km'dır. Ben silahla ateş etmedim. Abdulkadir ateş ettiğinde ona yere ateş etmesini söylüyordum. Sonra ağabeyimden kaleşnikofu aldım, polisler beni gördü, ellerini kal

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat