"İçtihat Metni"
6136 sayılı Yasaya aykırılık ve silahla tehdit suçlarından sanık Koray’ın 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesi uyarınca 1 yıl, TCY’nın 106/2-a maddesi uyarınca da 2 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, takdiri indirim nedeninin, CYY’nın 231, TCY’nın 50 ve 51. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin, İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 01.03.2007 gün ve 187-118 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 06.07.2011 gün ve 9686-12170 sayı ile;
“Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- 5237 sayılı TCK'nun 62.maddesinde yazılı bulunan sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki etkileri gibi hususlar tartışılmadan; ‘nedenleri bulunmadığından TCK'nun 62. maddesinin uygulanma¬sına yer olmadığın’ biçiminde yetersiz ve yasal olmayan gerekçeyle hüküm kurulması,
2- 5237 sayılı TCY.nın 53/l-(c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden ve 53/1-a, b, d, e bentlerindeki hak yoksunlukları bakımından mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının gözetilmemesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 29.07.2011 gün ve 176263 sayı ile;
“Aynı cins suçu işleyen faillerden her birinin kişilik ve karakter bakımından özel bir durumu olması karşısında, bu suçlara daima aynı cezayı uygulamak, cezada adaletin sağlanması olanağını yok etmektedir. Yasa koyucu tarafından suçluyu tanımaksızın belirlenmiş olan cezanın, suçluya uygulanması, başka bir deyimle, suç ve suçlunun özellikleri göz önünde tutularak verilmesi gereken en uygun cezanın belirlenmesi, ‘cezaların kişiselleştirilmesi’dir. Cezada takdiri indirim nedenleri de bu işlevi yerine getirmede önemli bir yere sahiptir.
Takdiri indirim nedenleri 5237 sayılı TCK.nun 62. maddesinde ifadesini bulmuştur. Buna göre;
‘Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmibeş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir.
Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir’ şeklindedir.
Madde metninden de anlaşılacağı üzere, ceza hukukumuz, cezayı azaltıcı takdiri indirim nedenlerinin bir olayda var olup olmadığını ve nelerin cezayı azaltıcı takdiri indirim nedenleri olarak kabul edilebileceği konularını, hâkimin mutlak takdirine bırakmış olup, nelerin bu kavrama gireceğini sınırlayıcı biçimde sayıp göstermeyerek ‘serbest takdir’ sistemini benimsemiştir.
Serbest takdir sisteminde, cezayı azaltıcı takdiri indirim nedenlerinin varlığını kabul ve değerlendirme yetkisi, tamamen hâkime ait bir haktır.
Takdir sübjektif bir değerlendirme olduğuna göre, bunu davayı yöneten hâkimden daha iyi bulup çıkaracak bir kimse olamaz. Zira suç, suçlu ve bununla ilgili her türlü delille, özellikle tanıklarla karşı karşıya olan, duruşmayı yönetmekle bunlarla doğrudan doğruya temas halinde bulunan hâkimin, ilgili davada cezayı azaltıcı takdiri indirim nedenlerinin var olup olmadığını en iyi şekilde değerlendireceğinin kabulü gerektiği gibi, dosya kapsamına göre, makul olmayan veya yerinde kullanılmayan hâkimin bu husustaki takdir hakkının Yargıtay tarafından denetleneceği de kuşkusuzdur. 5237 sayılı TCK.nun 62. maddesine ilişkin takdir hakkı kullanılırken, gösterilen gerekçenin makul olması, hukuk kurallarını zedelemeyecek, yasaların maksat ve amacına aykırı düşmeyecek, vicdanları rahatsız etmeyecek bir nitelik taşıması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Üzerinde taşıdığı ruhsatsız tabanca ile şikayetçi Murat'ı silahla tehdit ettiğinden bahisle, sanık hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırılık ve silahla tehdit suçlarından kamu davası açılmış, yargılama sonunda 6136 sayılı Yasanın 13/1, 5237 sayılı TCK.nun 53, 58, 54, 106/2-a, 53/1. madde ve fıkraları gereğince 1 yıl hapis, 450 Türk Lirası adli para ve 2 yıl hapis cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin mahkumiyet hükmü kurulmuştur.
Mahkeme, ‘nedenleri bulunmadığından sanığın cezasından başkaca yasal ve takdiri sebeplerle artırım veya indirim yapılmasına yer olmadığına’ karar vermiştir.
Ayrıca, sanığın kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, yargılama sırasında gösterdiği tavırlar ve suçun işlenmesindeki özellikler ve duruşmada gözlemlenen hal ve tavırları ile pişmanlık duyduğunu gösterir herhangi bir davranışının bulunmaması ve sabıkası aleyhine değerlendirilerek hakkında 5237 sayılı TCK.nun 50 ve 51. maddelerinin de uygulanmamasına karar verilmiş ve mahkemenin bu takdirinde Yüksek Dairece herhangi bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Dosya içeriği dikkate alındığında; sanık hakkında takdiri indirim hükmünün uygulanmamasının, hukuk kurallarını zedeleyen, yasanın maksat ve amacına aykırı düşen, vicdanları rahatsız eden bir yanının olup olmadığı, diğer bir anlatımla takdiri indirimin uygulanmamasının ‘makul’ ve ‘makbul’ olup olmadığı irdelendiğinde;
Sanığın, adli sicil kaydına göre sabıkalı bir kişiliğe sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Kişiliğin göstergesi olan anılan sabıkalar dikkate alındığında, ayrıca sanığın yargılama sırasında gösterdiği tavırlar, duruşmada gözlemlenen hal ve tavırları ile pişmanlık duyduğunu gösterir herhangi bir davranışının bulunmadığına ilişkin mahkemece yapılan tespitler birlikte değerlendirildiğinde, mahkemenin ‘nedenleri bulunmadığından sanığın cezasından başkaca ve takdiri