"İçtihat Metni"
ÖZET: SANIKLAR HAKKINDA YARGILAMANIN DEVAM ETTİĞİ SÜREÇTE, 01 OCAK 2009 TARİHİNDEN SONRA 5237 SAYILI TCY’NİN 2 VE 5. MADDELERİNİN DE YER ALDIĞI GENEL HÜKÜMLERİN, ÖZEL YASALAR AÇISINDAN DA UYGULANMASININ ZORUNLU OLMASI VE ANAYASA MAHKEMESİ’NİN ANILAN İPTAL KARARI GÖZÖNÜNE ALINDIĞINDA SANIKLARA ATILI EYLEMİN SUÇ OLMAKTAN ÇIKARILMASINDAN DOLAYI CYY’NİN 223/9. MADDESİ UYARINCA DERHAL BERAAT KARARI VERİLMESİNİN KOŞULLARI OLUŞMUŞTUR.
DERHAL BERAAT KARARI VERİLMESİ GEREKEN BİR HALDE DE YASANIN AÇIK DÜZENLEMESİ VE CEZA GENEL KURULU’NUN DURAKSAMASIZ UYGULAMALARI DİKKATE ALINARAK ZAMANAŞIMINDAN DÜŞME KARARI VERİLEMEZ.
556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye aykırılık suçundan sanıklar M.Ali ve Hüseyin’in yapılan yargılamaları sonucunda, “5237 sayılı TCK’nın 2/2. maddesi gereğince idarenin düzenleyici işlemleri ile suç ve ceza uygulanamaz hükmü gereğince sanıklar hakkında 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince ceza verilmesine yer olmadığına” ilişkin, (Birecik Asliye Ceza Mahkemesi)’nce verilen 28.12.2006 gün ve 283-350 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Yedinci Ceza Dairesi’nce 13.06.2011 gün ve 15932-7967 sayı ile;
“...I- Katılan vekilinin sanıklar hakkında 556 sayılı KHK’ya muhalefet suçundan verilen hükme yönelik temyizine göre yapılan incelemede,
Zamanaşımını kesen en son işlem olan sanıkların savunmalarının alındığı 01.11.2005 ve 03.06.2006 tarihleri itibariyle temyiz inceleme gününde 765 sayılı TCK’nın 102/4. maddesinde öngörülen dava zamanaşımı gerçekleşmiş bulunduğundan hükmün 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca bozulmasına, anılan madde uyarınca sanıklar hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına...” karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 06.09.2011 gün ve 94724 sayı ile;
“İtirazlarımız Özel Daire’nin 556 sayılı KHK’ya ilişkin vermiş olduğu (1) nolu hükmünün bozulmasına yöneliktir. Yasal mevzuatımız incelendiğinde;
A) 1) Suç tarihinde yürürlükte bulanan 1412 sayılı CMUK’nın 253/son maddesi şöyledir:
‘Derhal beraat kararı verilebilecek hallerde durma veya düşme kararı verilemez’ hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nın 223/9. maddesi şöyledir; ‘Derhal beraat kararı verilebilecek hallerde durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemez’
2) Suç tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı KHK’nın 61-A/c maddesi ise şöyledir; ‘61. maddede yazılı fiillerden birini işleyenler hakkında, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına ve altıyüz milyon liradan bir milyar liraya kadar para cezasına, ayrıca işyerlerinin bir yıldan az olmamak üzere kapatılmasına ve aynı süre ticaretten men edilmelerine, hükmolunur’
Öte yandan;
B) Yargıtay Ceza Genel Kurulu duraksamasız uygulamasına göre, zamanaşımının gerçekleşmesi halinde, derhal beraat kararı verilmesini gerektiren haller hariç, öncelikle ‘beraat’ değil, ‘zamanaşımı nedeniyle düşme’ kararı verilmelidir. Derhal beraat kararı ise eylemin ilk bakışta açıkça suç oluşturmadığının anlaşılması haliyle sınırlı bir düzenleme olduğu cihetle, bu halde uygulanmalıdır, denilmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde,
Sanıklar hakkında savunmalarının alındığı tarih ile inceleme tarihi olan 13.06.2011 tarihleri arasında zamanaşımı süresinin dolduğu belirtilerek ortadan kaldırma kararı verilmiştir.
Oysa Anayasa Mahkemesi’nin 05.07.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 03.01.2008 gün ve 2005/15 esas ve 2008/2 karar sayılı hükmü ile 556 sayılı KHK’nın 9. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının (b) bendi ile ve 61. maddesinin incelenen (a) bendiyle (c) bendinin düzenleyici işlemle suç ve ceza konulamayacağı belirtilerek Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş olup, iptalin doğuracağı hukuksal boşluk dikkate alınarak iptal hükmünün Resmi Gazete’de yayımından itibaren 6 ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
Kanun koyucu tarafından yasal düzenlemenin ise iptal hükmünün Resmi Gazete’de yayımından itibaren 6 ay geçtikten sonra 21.01.2009 kabul tarihli, 28.01.2009 tarih ve 27124 sayılı R.G.’de yayımlanan 5833 sayılı Kanun ile yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda Özel Daire’nin istikrar kazanmış uygulamasında da belirtildiği üzere, sanıklar hakkında 556 sayılı KHK’nın 61/A-c maddesi uyarınca cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmış olup, bu maddenin atıf yaptığı 61. maddede ise kararname hükmüyle suç tanımları düzenlenmiştir. 5252 sayılı Yasa’nın geçici 1. maddesinde ‘Diğer kanunların 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.’ 5237 sayılı TCK’nın 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5/1. maddesinde ‘Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır’ ve aynı kanunun genel hükümleri arasında bulunan 2. maddesinin birinci fıkrasında ise ‘Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanmaz...’ hükümleri yer almaktadır. 5252 sayılı Kanun’un geçici birinci maddesi ile TCK’nın 2. maddesi ve 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; 556 sayılı KHK’nın suç tanımlayan hükümlerinin tümüyle örtülü olarak yürürlükten kaldırıldığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu değerlendirmeler dikkate alındığında sanıklar hakkında iddianame kapsamı gözetildiğinde 01.01.2009 tarihinden itibaren bu tarihten önce işlenmiş olan fiiller açısından 556 sayılı KHK kapsamında suç oluşturan bir eylemin bulunmadığı ve derhal beraat kararı verilmesini gerektiren bir durumun olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda sanıklar hakkında ortadan kaldırma yerine, beraat kararı verilmelidir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire’nin zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırma kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına ve sanıkların beraatına kararı verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığı’na gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu’nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
İtirazın kapsamına göre inceleme 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye aykırılık suçuyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Yerel mahkemenin sanıklar hakkındaki, “5237 sayılı TCY’nin 2/2. maddesi gereğince idarenin düzenleyici işlemleri ile suç ve ceza uygulanamaz hükmü uyarınca verilen ceza verilmesine yer olmadığına” ilişkin hükmünün Özel Daire tarafından zamanaşımının gerçekleştiği gerekçesiyle bozulmasına ve kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verildiği olayda Yargıtay C.Başsavcılığı ile Özel Daire arasında oluşan Ceza Genel Kurulu’nca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; derhal beraat kararı verilmesi gereken bir hal bulunup bulunmadığı ile buna bağlı olarak derhal beraat kararı verilmesi gereken bir halde zamanaşımının dolması nedeniyle ortadan kaldırma (düşme) kararı verilmesinin olanaklı olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Birecik C.Başsavcılığı’nın 11.07.2005 günlü iddianamesiyle, sanıklar hakkında; “11.06.2004 tarihinde ilçe merkezindeki turistik tesislere satmak amacıyla temin ettikleri toplam 210 adet 70 cc.lik sahte rakıyı nakletmek isterken kolluk tarafından yakalandıkları, T… Y… Rakı markasını veya ayırt edilemeyecek derecede benzerin