Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/153 Esas 2012/179 Karar
Karar Dilini Çevir:
Ceza Genel Kurulu         2012/3-153 E.  ,  2012/179 K.EK SAVUNMA HAKKITEKERRÜRİDDİANAMEDE UYGULANMASI TALEP OLUNMAYAN TEKERRÜR HÜKÜMLERİNE HÜKMEDEBİLMEK İÇİN SANIĞA EK SAVUNMA HAKKI TANINMASI GEREKİP GEREKMEDİĞİTÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 58CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 226
"İçtihat Metni"

Kasten yaralama suçundan sanık Adalet K'nin 5237 sayılı TCY’nın 86/2, 86/3-a ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezanın anılan Yasanın 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin, Niğde 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 11.09.2008 gün ve 269-409 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 21.11.2011 gün ve 16495-18092  sayı ile;

“Sanığa, 5271 sayılı CMK'nun 226. maddesi hükmü gereğince ek savunma hakkı tanınmadan iddianamede gösterilmeyen 5237 sayılı TCK'nun 58. maddesine göre cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine tabi olarak çektirilmesine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yargıtay C.Başsavcılığı ise 26.01.2012 gün ve 51762 sayı ile;

“…06.05.2008 tarihli iddianamede, TCK'nun 58. maddesinin uygulanması istenmemesine karşın, ekinde sabıka kaydı yer almaktadır.

Dosya kapsamında sanığa ait sabıkasına konu ilamın kesinleşme ve infaz şerhini havi örneği denetime olanak verecek şekilde getirtilmiştir.

11.09.2008 tarihli karar duruşmasında sanığa adli sicil kayıtları okunmuş, sanığa sorulmuş, sanık doğru ve kendisine ait olduğunu belirtmiştir. Ayrıca dosyadaki tüm bilgi ve belgeler okunarak, duruşmanın bitirileceği ihtarı yapılarak, sanıktan esas hakkındaki savunması sorulmuştur.

Sonuç itibariyle, iddianamede TCK'nun 58. maddesinin uygulanması istenmemesine karşın sanığa CMK'nun 226. maddesi gereğince ek savunma hakkı tanınmadan bu madde uygulanmışsa da, sanığa duruşma sırasında sabıka kaydının okunduğu, sanığın da okunan kaydın kendisine ait olduğunu belirttiği anlaşılmakla, mahkeme kararının onanması yerine bozulmasına karar verilmesi isabetli bulunmamaktadır” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

Dosya, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

İnceleme, sanık hakkında kasten yaralama suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında iddianamede uygulanması talep olunmayan 5237 sayılı TCY'nın 58. maddesinin uygulanması için 5271 sayılı CYY'nın 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmesi gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya içeriğinden;

Sanık hakkında eşe karşı kasten yaralama ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kamu davası açıldığı, iddianame içeriğinde sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanması talep edilmediği gibi, sevk maddeleri arasında da 5237 sayılı TCY’nın 58. maddesine yer verilmediği,

11.09.2008 günlü duruşmada, nüfus ve adli sicil kaydının sanığa okunduğu, sanığın okunan belgelerinin doğru ve kendisine ait olduğunu beyan ettiği,

Tekerrüre esas alınan ilamın kesinleşme şerhli suretinin dosya içerisinde bulunduğu,

Aynı duruşmada esas hakkındaki görüşünü bildiren iddia makamının sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasını talep etmediği,

Yerel mahkeme hükmünü temyiz eden sanığın, temyiz dilekçesinde hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmaması gerektiğine ilişkin bir itirazının bulunmadığı,

Anlaşılmaktadır.

5237 sayılı TCY’nın ek savunma hakkına yer verilen “Suçun niteliğinin değişmesi” başlıklı 226. maddesi;

“1) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.

2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.

3) Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.

4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır” şeklinde düzenlenmiştir.

Maddenin açık düzenlemesinden de anlaşılacağa üzere, iddianamede gösterilen eylemin hukuki niteliğinin değişmesi ya da cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hallerin ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkması halinde, anılan maddenin birinci fıkrası uyarınca sanık veya müdafiine ek savunma hakkı verilmesi gerekmektedir.

Savunma hakkı, 1982 Anayasasının 36. maddesinde "Temel Haklar ve Ödevler" başlıklı ikinci kısmın ikinci bölümünde “Kişinin Hakları ve Ödevleri” başlığı altında; "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" şeklinde düzenlenmiş olup, bu hakkın “temel hak” niteliğine uygun olarak, savunma hakkının verilmemesi veya sanığın savunma hakkının kısıtlanması halinde, hüküm daima hukuka aykırı olacaktır.

Buna göre, sanığın ceza yargılamasındaki en önemli haklarından birisi de; yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gereken savunma hakkıdır. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan bu hakkın, herhangi bir nedenle sınırlandırılması olanaklı değildir. Nitekim 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 308/8. maddesine göre de savunma hakkının kısıtlanması mutlak bozma nedenlerindendir.

Savunma hakkının sınırlandırılamayacağı temel ilke olmakla birlikte, yasa koyucunun, yargılamanın uzamasını önlemek, gereksiz emek ve gider kaybına neden olmamak ve usul ekonomisi açısından bazı sınırlamalara gittiği de bir gerçektir. Ancak bu sınırlamalar istisna olup, bu gibi hallerde dahi, Usul Yasamız bazı koşulların varlığını aramaktadır.

Öte yandan, Ceza Genel Kurulunun 16.12.1997 gün ve 300-317 sayılı kararında da belirtildiği üzere,  savunma hakkının sınırlandığından söz edebilmek için, savunmanın hükmü etkileyecek nitelik taşıması ve yargılaması yapılan fiile ilişkin olması gerekir.

Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi için tekerrür kurumunun da incelenmesi gerekmektedir.

Tekerrür, 765 sayılı TCY’sında cezanın artırım nedeni olarak öngörülmüş iken, yeni sistemde koşullu salıverilme süresini de etkileyecek şekilde bir infaz rejimi kurumu olarak düzenlenmiştir.

5237 sayılı TCY’nın 58. maddesi uyarınca önceden işlenen suçtan dolayı verilen hükmün kesinleşmesinden sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanacaktır. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceki hükmün kesinleşmesi ve ikinci suçun kesinleşmeden sonra işlenmesi yeterli olup, cezanın infaz edilmiş olmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak yasa koyucu tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceki cezanın infaz edilmesi koşulunu aramadığı halde, infazdan sonra belirli bir sürenin geçmesi halinde tekerrür hükümlerinin uygulanmayacağını hüküm altına almıştır. Buna göre, beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet halinde cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl, beş yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına mahkûmiyet halinde ise cezanın infaz tarihinden itibaren üç yıl geçmekle tekerrür hükümleri uygulanmayacaktır.

Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Somut olayda suçun hukuki niteliğinin değişmesi söz konusu olmayıp, 5271 sayılı CYY'nın 226. maddesinin birinci fıkrasının uygulanmasını gerektirecek bir durum bulunmadığından ve 5237 sayılı TCY’nda güvenlik tedbirleri arasında sayılan tekerrür hükümleri sanık hakkında uygulandığından, anılan maddenin ikinci fıkrası kapsamında uyumazlığın çözümü gerekmektedir.

Tekerrüre esas oluşturacak nitelikte hükümlülüğü bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCY’nın 58. maddesinde düzenlenmiş olan ve güvenlik tedbirleri arasında sayılan tekerrür hükümlerinin uygulanmasını gerektiren durum ilk defa duruşmada ortaya çıkan bir hal değildir. Çünkü tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtan dolayı verilen hükmün kesinleşmesinden sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, diğer bir anlatımla yasada aranan diğer koşulların da varlığı halinde sanığın sabıkalı olması halinde uygulanmaktadır ki, sanık önceden işlediği bir suçtan dolayı hakkında bir mahkumiyet kararı verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, kısacası sabıkalı olduğunu bilmektedir. Nitekim, 11.09.2008 günlü duruşmada, nüfus kaydı ile birlikte adli sicil kaydı da okunan sanık, okunan belgelerinin doğru ve kendisine ait olduğunu belirtmiş, belge içeriklerinin doğru olmadığına ilişkin herhangi bir savunmada da bulunmamıştır.

Dolayısıyla, adli sicil kaydı duruşmada okunmuş olup, tekerrüre esas hükümlülüğünü ve adli sicil kaydını kabul eden, içeriğine yönelik olarak herhangi bir itirazda bulunmayan ve temyiz dilekçesinde de hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmaması gerektiğine ilişkin bir açıklamada bulunmayan sanık, tekerrür hükümlerinin uygulanmasını gerektiren sabıkalılık halini önceden bildiğinden, bu durumun ilk defa duruşmada ortaya çıktığından söz etmek olanaklı değildir. Ancak, adli sicil kaydının sanığa okunup, diyeceklerinin sorulmaması halinde, adli sicil kaydında yer alan ve tekerrüre esas alınan ilamın kendisine ait olup olmadığı yönünde sanığa savunma hakkı verilmediğinden, bu durumda savunma hakkının sınırlandırılması nedeniyle yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekebilecektir.

Zira, sanığın adli sicil kaydında gözüken ve tekerrüre esas alınan mahkumiyet kararına konu olan suç, sanığın kimlik bilgilerini kullanan başka bir kişi tarafından işlenmiş olabilir ki, bu durumda sanığın hiç bilgisi olmaksızın tekerrüre esas nitelikte sabıka kaydı meydana gelmiş olacaktır.

Diğer taraftan, tekerrür hükümlerinin uygulanmasını gerektiren sabıkalılık halini önceden bildiği anlaşılan sanığa ek savunma hakkı verilmesi halinde, savunmasında herhangi bir değişiklik olmayacağı gibi, mahkemece varılan sonuç da değişmeyecektir.

Ayrıca, yerel mahkeme tarafından tekerrür hükümlerinin uygulanmasında usul ve yasaya aykırılık yapıldığının tespiti halinde, bu aykırılık temyiz edildiği takdirde Özel Daire tarafından bozma konusu yapılacaktır.

Bu nedenle, 5237 sayılı TCY'nın 58. maddesi uyarınca tekerrür hükümlerini uygulayan yerel mahkemece sanığa ek savunma hakkı verilmemesi usul ve yasaya uygun olup, Özel Daire bozma kararı isabetsizdir.

Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve usul ve yasaya uygun olan yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Üyesi M. Kaya; “Taraflar resmi nikahlı karı koca olup, olay günü aralarında çıkan tartışmada sanığın müştekiyi basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde eşini darp ettiğinden dolayı hakkında kamu davası açılmıştır. Düzenlenen iddianame içinde tekerrürden bahsedilmemiş, ancak yargılama aşamasında sanığın sorgusu yapıldıktan sonra, sabıka kaydı sanığa okunmuş, kendisine ait olup olmadığı sorulmuş, sanıkta kendisine ait olduğunu bildirmiştir. Daha son ra bu sabıka kaydının tekerrüre esas olabilecek bir sabıka kaydı olduğu anlaşılmış ancak sanığın ek savunması  sorulmamıştır. 

1-Önce sanığın sabıka kaydı okunup, diyecekle

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat