"İçtihat Metni"
Mahkemesi : DİNAR Asliye Ceza
Günü : 11.09.2008
Sayısı : 190-308
Sanık B.. C.. hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılamasında, eylemin bilinçli taksirle gerçekleştirildiği kabul edilerek sanığın 5237 sayılı TCK’nun 85/1, 22/3, 22/6 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hükmolunan cezanın ertelenmesine, hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesi nedeniyle 5271 sayılı CMK’nun 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin, Dinar Asliye Ceza Mahkemesince verilen 11.09.2008 gün ve 190-308 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 13.06.2012 gün ve 22169-14928 sayı ile;
"Sanığa 5237 sayılı TCK'nun 85/1. maddesi ile tayin olunan 2 yıl hapis cezasından aynı Kanunun 22/3 maddesi gereğince artırım yapılmasına karar verilmiş olup neticede, 2 yıl 8 ay hapis cezası yerine 2 yıl 6 ay hapis cezasına hükmedilerek eksik ceza tayini aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır, ancak;
1- Sanık hakkında TCK'nun 22/3. maddesi gereğince artırım uygulanmasına rağmen CMK'nun 226. maddesi gereğince ek savunma hakkı verilmemesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2- 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılması düzenlemesi için öngörülen koşulların, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlarla birlikte, denetime imkan verecek şekilde, somut gerekçeler gösterilmek suretiyle değerlendirildikten sonra, sanık hakkında 'hükmün açıklanmasının geri bırakılması'na ilişkin düzenlemenin uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, mahkemece kanunun amacına aykırı şekilde, sanığın cezasının ertelenmesi sebebiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği, oysa sanık lehine düzenlemelerden, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının, seçenek yaptırımlardan ve erteleme hükümlerinden önce tartışılması gerektiği, sanığa verilen cezanın ertelenmiş olması sebebiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığı şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle ve ölenin yakınlarının da sanık hakkında şikayetçi olmadıkları gözetilmeksizin lehine olan bu düzenlemeden faydalandırılmaması" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiş,
Daire Üyeleri A.E.. ve M.A.....; "Mahkemenin olayı bilinçli taksirle işlendiğine dair uygulamasını onayan Daire çoğunluğunun görüşüne katılmıyoruz. Şöyle ki:
Olay sonrası ifadesi alınan ölenin kız kardeşi S.....K..... Cumhuriyet savcılığında; 'ablam ile ben yürüyorduk, arkada eniştem sanık B...i yürüyordu. Ablam ile yürürken omuzlarımız birbirine değer vaziyetteydi. Bu esnada M.. Ö.. sanık enişteme hitaben tüfek dolu horozu da çekik dediğini hatırlıyorum. Yine bu esnada ölen ablam sigara yaktı. Eniştem sanıkta bende isterim dediği anda patlama sesi duydum, geri dönüp arkama baktığımda ablam yerde yatıyordu' şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkeme 'sanığın rastgele kuşlara ateş ettikten sonra eşiyle kolkola gezerken tüfeğin ateş alabileceğini düşünmeden, kılıfını takmadan ateş almasına sebebiyet vermek şeklindeki eylemi bilinçli taksirle işlediğini' kabul etmiştir.
Sanığın savunması, ölenin kız kardeşi S.... K.... ve diğer tanıklar M.. Ö.. ve N.. Ö..’ün beyanlarından anlaşılacağı gibi olayın basit taksirle işlendiği halde eylemin bilinçli taksirle işlendiğinin kabulü kanuna aykırıdır. Çünkü olayda failin neticeyi öngörüp hareketlerine devamla neticenin oluşumuna sebebiyet verdiği söylenemez. Alışa gelmiş uygulama ile tüfeği dikkatsiz ve özensiz şekilde taşırken tüfeğin tetiğine dokunmakla öngörülebilir netice meydana gelmiştir. Kaldı ki mahkemenin bilinçli taksir için gösterdiği gerekçe aslında basit taksire ait olgulardır.
Bu nedenle olayda bilinçli taksirin bulunmadığını düşündüğümüzden sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz" görüşüyle, Özel Dairenin eylemin bilinçli taksirle gerçekleştirildiğine ilişkin kabulü yönüyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 10.09.2012 gün ve 254811 sayı ile;
"1- Olay günü sanığın eşi S.. C.. (ölen) ve yanlarında M.. Ö.., N.. Ö.. ile S.... K...r olduğu halde piknik yaptıktan sonra M.. Ö..'e ait av tüfeği ile kuşlara ateş ettikleri, dönüş yolunda sanık ile eşi S.. C..'in yanyana yürüdükleri sırada sanığın elinde bulunan av tüfeğinin ateş almasıyla eşi S.. C..'in kafasından vurularak öldüğü olayda;
Tüm dosya kapsamından, sanığın dolu olan av tüfeğini dikkatsiz ve özensiz şekilde taşırken tüfeğin tetiğine dokunmasıyla gerçekleşen sonuç bakımından, taksirli davranışı dışında bilinçli bir davranışının bulunmadığı dolayısıyla sanığın davranışlarının taksir boyutunu aşıp bilinçli taksir seviyesine ulaşmadığı, mahkemenin bilinçli taksir uygulamasına dair gerekçesinin de basit taksire ait olgulardan ibaret bulunduğu bu nedenlerle sanığın eyleminde bilinçli taksirin uygulanma koşullarının bulunmadığı halde yazılı şekilde uygulama ile sanık hakkında fazla cezaya hükmolunmasından dolayı hükmün bozulmasına karar verilmesi yerine bilinçli taksir uygulanmasına dair yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi,
2- Yerel mahkeme hükmünün başkaca hukuka aykırılık nedenleriyle bozulmuş olması karşısında, 5237 sayılı TCK'nun 85/1, 22/3 ve 62. maddeleri uyarınca yapılan uygulamada 2 yıl 8 ay yerine 2 yıl 6 ay olarak eksik ceza tayin edilmesi şeklindeki uygulama yanlışlığının da bozma konusu yapılması gerektiği halde eleştiri nedeni olarak yazılmasının isabetli olmadığı, zira hükmün bozulması halinde tüm hukuka aykırılık hallerinin bozma nedeni olarak yazılması gerektiği, uygulama yanlışlıklarının bozma nedeni sayılmayıp eleştiri konusu yapılması durumunda 1412 sayılı CMUK'nun 326/son maddesinin uygulanamaz ve işlevsiz bir madde haline geleceği gözetilmeden, sanık hakkında eylemine uyan yasa maddeleri uyarınca doğru ceza miktarının belirlenmesinden sonra ilk hükmün sadece sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi, aleyhe temyiz bulunmaması nedeniyle 1412 sayılı CMUK'nun 326/son maddesi gereğince sanığın ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkı gözetilerek uygulama yapılması koşuluyla bu yönden de hükmün bozulmasına karar verilmesi yerine yazılı şekilde eleştiri yapılması,
3- Sanık hakkında düzenlenen iddianamede taksirle öldürme suçundan 5237 sayılı TCK'nun 85/1 ve 63. maddelerinin uygulanması istemiyle kamu davası açılmış olup, sanık ile müdafiinin hazır bulunduğu 11.09.2008 tarihli oturumda Cumhuriyet savcısının vermiş olduğu esas hakkındaki mütalaasında bilinçli taksirle öldürme suçundan 5237 sayılı TCK'nun 85/1, 22/3 ve 53. maddelerinin uygulanmasının talep edildiği ve sanık ile müdafiinin bu mütalaaya göre savunmalarını yaptıkları anlaşılmakla, bunun ek savunma yerine geçeceği ve ek savunma verilmediğinden sözedilemeyeceğinden, sanık hakkında TCK'nun 22/3. maddesi uyarınca artırım uygulanmasına rağmen ek savunma hakkı verilmemesi suretiyle savunma hakkınının kısıtlandığından bahisle verilen bozma kararının kaldırılması,
4- Mahkemesince sanık hakkında tayin olunan hapis cezasının ertelenmesi nedeniyle CMK'nun 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına dair verilen kararın Yüksek Dairece 'sanığın lehine olan bu düzenlemeden faydalandırılmaması' nedeniyle bozulmasına hükmedilmiş ise de;
Sanık lehine olan düzenlemelerden hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının seçenek yaptırımlardan ve erteleme hükümlerinden önce