"İçtihat Metni"
İtirazname :2012/86015
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi : BATMAN Ağır Ceza
Günü : 27.12.2011
Sayısı : 204-369
Kasten öldürme suçundan sanık Ş.T'in 5237 sayılı TCK'nun 81/1, 29/1 ve 62. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, Batman Ağır Ceza Mahkemesince verilen 27.12.2011 gün ve 204-369 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 19.11.2012 gün ve 3861-8423 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 14.01.2013 gün ve 86015 sayı ile;
"... Tanık Ö.F. Tikit mahkemedeki beyanında; 'O gün elektrikler kesilmişti, annem balkona çıkıp ağlıyordu, ambulans gelmişti, babam bir yere kadar gitmişti, gelince balkonun kapısı açıktı, anneme niye ağlıyorsun dedi, bana da 'geç salona otur' dedi, başka bir şey hatırlamıyorum, dedi. Tanığa 22.11.2009 tarihli Emniyet müdürlüğündeki ifadesi okundu soruldu: Babamın üzerinde kırmızı elbise yoktu, beyaz gömleğinin üzerinde ketçap gibi kırmızı bir leke vardı, annem babama 'ne oldu, neden üzerinde kırmızı kan var' dedi, babam da birisinin arkadaşını vurduğunu, oradan kan bulaştığını söyledi, kanın nasıl bulaştığını tam söylemedi, annemin arkadaşı ölünce annem ağladı, sonra babam bana kardeşim ile beni babaanneme bırakacağını söyledi, oradan birlikte anneannemlere gittik, babam orada anneanneme ve dedeme 'bana çok soru soruyorsunuz, sormazsanız düşüneceğim' dedi, anneannem annemin ağladığını görünce babama 'bu niye ağlıyor' dedi, babam eve ilk geldiğinde üzerindeki kırmızı lekeli gömleği çıkartarak kirli sepetine attı, akşam eve geldiğimizde de ben yattıktan sonra annemle babam tartışıyorlardı, annem babama 'sen öldürdün' diyordu, babam da 'ben öldürmedim, yüzü maskeli biri öldürdü' dedi,
...Şeklinde anlatımlarda bulunmuşlardır.
Ölü muayene ve otopsi tutanağına göre maktulün ölümünün sağ temporal bölgeden giren ateşli silah mermi çekirdeğinin sol kulağın 8 cm üzerinde çıkış yapan kafatası kemiği kırılmasına bağlı müterafik beyin kanaması ve beyin doku harabiyetidir.
Olay yerinde bulunan silahtaki parmak izinin, mukayeseye elverişsiz nitelikte olduğu tespit edilmiştir.
Sanığı ellerinde, giysilerinde ve çamaşır sepetinden alınan pantolonunda atış artığına rastlanmamıştır.
Maktulün, sağ el avuç içi, sağ el üstü, sağ kulak üstte atış artığı tespit edilmiştir.
Ateşli silah mermi çekirdeği giriş deliği cilt altı bulgularına göre bitişik atış mesafesinden yapılmıştır.
Olay yerinde bulunan 2. mermi kovanının, intihar edecek kişinin intihar etmeden önce dikkat çekmek için veya başka bir sebepten bir el havaya ateş edip, sonrada kafasına ateş etmiş olabilecektir.
Görüldüğü gibi, sanığın mahkûmiyetine esas teşkil eden 1. kanıt, Sanık Ş.'e ait mont üzerinde tespit edilen atış artıklarıdır.
Sanığın; 'Ceketimde barut artığı kalması olayı ile ilgili olarak bizim yaptığımız iş sebebiyle listesini sunacağım maddelerin yüklemesini yapıyoruz o barut artığına benzer atık oradan bulaşmış olabilir' şeklindeki savunması karşısında, mahkemece sanık Ş.'e ait mont üzerindeki atış atıkları ile ilgili Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan 20.09.2010 tarihli raporun Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuarından alınan atıfta bulunularak düzenlenip esasen söz konusu mont üzerine atış artıklarının sanığın çalıştığı işe bağlı mı yoksa kurşun artığı olduğu konusunda bakımından teknik açıdan ayrımına yapılamayacağı, dolayısıyla sanığa ait mont üzerindeki atıkların atış artığı olduğu kesin tespit edilemediği gibi nasıl bulaştığı da tam olarak belirlenememiştir. Ayrıca olayın oluşumu ile ilgili çelişkili bilgilerin yanında, saptanan bir diğer olgu ise maktulün daha önce intihar edeceği beyanlarıdır. Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan 'in dubio pro reo' kuşkudan sanık yararlanır kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat teorikte olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir ihtimale değil, kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilmesinin tek yolu budur.
Sanığın mahkûmiyetine esas teşkil eden 2. kanıt ise, sanığın 16.02.2000 doğumlu Tanık Ö. F. T.’in beyanıdır.
Tanık Ö.F.T.; gerek polis ve gerekse mahkemedeki beyanında; babasının üzerindeki kırmızı lekenin ne olduğu, annesinin ölmüş diye ağlaması, annesinin hastaneye gideceğini söylemesi ve babasının karşı çıkması, annesi ile babasını tartışmaları, annesinin babasına 'sen öldürdün' demesi, babasının 'ben öldürmedim, yüzü maskeli biri öldürdü, ben vuran adamı görmedim' beyanları dikkate alınarak;
16.02.2000 doğumlu olan tanık Ö. F. T. Batman Devlet Hastanesi 21.04.2005 tarihli raporuna göre 'mikrosefali' hastası olan tanığın, mahkeme dosyasının Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, adı geçen hastalığı olan tanığın beyanına itibar edilip edilmeyeceği hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun nitelendirilmesi gerektiği gözetilmeyerek eksik soruşturmayla hüküm kurulması,
İnsan öldürme suçundan annesi ve babası sanık olarak yargılanan tanığa, CMK’nın 45. maddesi gereğince tanıklıktan çekilme hakkı hatırlatılmaması 5271 sayılı Yasanın 45 ve 48. maddelerine aykırıdır.
Somut olay değerlendirildiğinde;
Maktulün, sanık Ş.’in eşi N.‘i sevdiği, N.’e, eşinden boşanıp kendisi ile evlenmesini istediği, N.’in evli olup çocuklarının bulunması nedeniyle maktulün talebini kabul etmemesi halinde intihar edeceğini sık sık dile getirdiği, olay günü olaydan önce N. ile 5-10 dakika kadar görüştüğü ve saat 21:45 sıralarında sanıkların evlerinin karşısında kafasından aldığı tek kurşun darbesi ile ölü vaziyette bulunduğu, sanık tarafından öldürülmesi kuşkuda kaldığı, kuşkudan sanık yararlanır ilkesi gereğince sanığın beraatına karar verilmesi gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 19.02.2013 gün ve 156-1205 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; suçun sübutuna ilişkin ise de, tanıklıktan çekinme hakkı bulunan tanığa bu hakkı hatırlatılmadan alınan beyanın hükme esas alınmasının mümkün olup olmadığı hususu öncelikle değerlendirilmelidir.
İncelenen dosya kapsamından;
Maktul, sanık ve sanığın eşi N.'in TPAO Batman İşletmesinde çalıştıkları, olaydan yaklaşık dört yıl önce maktulün, N.'e kendisini sevdiğini, evlenmek istediğini söyleyerek, eşinden boşanmasını istediği, N.'in bu teklifi kabul etmemekle birlikte olay gününe kadar maktulle görüşmeye devam ettiği, yoğun görüşme trafiğinin telefon kayıtlarına yansıdığı, olaydan yaklaşık altı ay önce maktul ile N.'in ilişkisinden sanığın haberdar olduğu, sanığın maktul ile görüşerek eşini rahatsız etmemesini istediği, sanığın bu isteğini maktulün kabul etmediği gibi sanıktan N.'den boşanmasını istediği,
Olay günü saat 21.30-22.00 sıralarında, Batman şehir merkezinde elektriklerin kesik olduğu bir zaman diliminde, sanığın evinin bulunduğu sokakta ve sanığın evine çok yakın mesafede, iki el silah sesinin duyulduğu, silah sesinde