"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 01.07.2010
Sayısı : 35-83
Sanık ...'in kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan 5237 sayılı TCK'nun 125/1, 125/3-a, 125/4, 43/2, 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 1 yıl 9 ay 25 gün hapis; mağdur ...'e yönelik silahla tehdit suçundan aynı kanunun 106/2-a, 43/1, 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 2 yıl 5 ay 5 gün hapis; mağdurlar ... ve ...'e yönelik silahla tehdit suçundan aynı kanunun 106/2-a, 43/2, 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 2 yıl 7 ay 7 gün hapis; görevi yaptırmamak için direnme suçundan aynı kanunun 265/1, 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis; 6136 sayılı Kanununa muhalefet suçundan ise aynı kanunun 13/1 ve 5237 sayılı TCK'nun 62, 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis ve 600 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, hapis cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin, Sivrice Asliye Ceza Mahkemesince verilen 05.11.2009 gün ve 55-113 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyenYargıtay 4. Ceza Dairesince 19.02.2010 gün ve 58-2680 sayı ile;
"...Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak;
1-Tehdit suçunda kullanılan, ele geçirilemeyen, atışa elverişlilik yönünden nitelikleri belirlenemeyen tabanca nedeniyle sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken 'mağdurların ve....’in beyanlarında silaha yönelik ayrıntılı anlatım' olduğundan bahisle yazılı şekilde hükümlülük kararı verilmesi,
2-Sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında mağdurlar ...,....ve .....’i tehdit etmesi karşısında, tehdit suçu nedeniyle bir defa hükümlülük kararı verilip, 43/1 madde nedeniyle artırım yapılması gerekirken,....’e karşı eyleminin bir suç,.........’e karşı eyleminin ayrı bir suç kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi,
3-Görevlilere hakaret eyleminin karakolun hangi bölümünde gerçekleştiği ve aleniyet öğesinin ne surette oluştuğu açıklanıp tartışılmadan yetersiz gerekçe ile cezada artırım yapılması,
4-Sanığın sabıka kaydında bulunan hükümlülüklerden hangisinin tekerrüre esas alındığının denetime olanak verecek şekilde hükümde gösterilmemesi,
5-Hükmün gerekçesinde 'sanık hakkında 62. maddenin uygulanmasına takdiren imkan bulunmadığı' denilirken, hakaret, direnme ve tehdit suçlarında 62. madde uygulanarak, gerekçe ile uygulama arasında çelişki oluşturulması,
6-CMK'nun 232/2-d maddesine aykırı olarak, sanığın tutuklandığı ve tahliye olduğu tarihler ile halen tutuklu olup olmadığının gerekçeli karar başlığında gösterilmemesi" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 01.07.2010 gün ve 35-83 sayı ile; 1, 3, 4, 5 ve 6 numaralı bozma nedenlerine uymuş, 2 numaralı bozma nedenine ise;
“…Somut olayda sanık, bakkala amcası olan mağdur ...'i tehdit etmek amacıyla girmiştir. Bu eylemini gerçekleştirdiği sırada amcasının çocukları olan mağdurlar ... ile ... sanığı engellemek istemişlerdir. Mağdurların bu hareketi karşısında sanık yeni bir kasıtla mağdurlar ... ve .....'e yönelik 'Bırakın, yoksa sizi de öldürürüm' demiştir. Burada tek bir kasıttan bahsedilmesi kanımızca mümkün değildir. Olayın başlangıcında sanığın kastı sadece amcasını tehdit etmek iken gelişen yeni durum karşısında sanıkta amca çocuklarına yönelik yeni bir tehdit kastı oluşmuştur. Sanığın bu nedenle tek bir suçtan değil de iki ayrı suçtan cezalandırılmasının kanunun ruhu, Yargıtay uygulamaları ve oluşa daha uygun olduğu kabul edilmiştir” gerekçesiyle direnerek, sanığın 6136 sayılı Kanununa muhalefet suçundan beraatine, diğer suçlardan ise önceki hükümde olduğu gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı ise sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “onama-bozma” istekli 31.03.2011 gün ve 43055 sayılı tebliğnamesi ile dosyanın gönderildiği Yargıtay 4. Ceza Dairesince 04.07.2013 gün ve 8699-21194 sayı ile; yerel mahkemece uyulmasına karar verilen suçlarla ilgili hükümlerin onanmasına karar verilmiş, direnmeye konu olan tehdit suçu yönünden ise gerekli incelemenin yapılabilmesi amacıyla dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekte, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karar bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında 6136 sayılı Kanuna muhafelet suçundan kurulan beraat hükmü temyiz edilmeksizin, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri ise Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnme hükmünün kapsamına göre inceleme, silahla tehdit suçundan kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Sanığın mağdur ...’e yönelik zincirleme şekilde tehdit suçu nedeniyle 5237 sayılı TCK’nun 106/2-a, 43/1, mağdurlar ... ve ...’e yönelik zincirleme şekilde tehdit suçundan aynı kanunun 106/2-a, 43/2. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın her üç mağdura yönelik silahla tehdit suçunun hukuken tek bir fiille işlenip işlenmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de, mağdur ...’e yönelik tehdit suçunun kendi içerisinde zincirleme biçimde birden çok işlenip işlenmediği hususunun öncelikle ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık hakkında iki farklı iddianame ile mağdurları önce telefonla arayarak, daha sonra da yanlarına gelip silahla tehdit ettiği iddiasıyla kamu davaları açıldığı, ilk açılan davanın silahla tehdit olayı ile ilgili olup mahkemece bu davanın yargılaması sırasında, mağdurların kolluk ifadelerinde sanığın daha önce kendilerini telefonla aramak suretiyle de tehdit ettiklerini söyledikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulması üzerine telefonla tehdit olayı ile ilgili ikinci davanın açıldığı,
Her iki davanın birleştirilerek yapılan yargılaması sonucunda, sanığın mağdur ...’i hem diğer mağdurlarla birlikte silahla, hem de bu olaydan önce telefonla aramak suretiyle zincirleme biçimde birden çok kez, mağdurlar ... ve ...’i ise tek bir fiille tehdit ettiği sonucuna varılarak hüküm kurulduğu,
Sanığın 29.04.2009 tarihinde annesi ....in vefat etttiği, defin hazırlıkları sırasında amcaları olan Kazım Türkmen ve mağdur ...'in sanığın ailesini arayarak ....in kendi satın aldıkları aile mezarlığına gömülmesini istemediklerini söyledikleri, bu nedenle mağdurlarla sanık arasında husumet bulunduğu,
Olay, yakalama ve arama tutanağında; "02.05.2009 günü saat 20.30 sıralarında devriye görevi yapan kolluk görevlilerinin cadde üzerinde kalabalık bir grup görmeleri üzerine olay yerinde bulunanlarla yaptıkları görüşmede sanık ...’in ..... Büfe adlı işyerinde mağdurlar ..., ... ve ...'i silah doğrultup ateş etmek istediği bilgisini edindikleri, olayın haber verildiği Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile sanığın evinde arama yapıldığı, evin önünde olduğu görülen sanığın yakalandığı ancak üzerinde ve evinde yapılan aramada suç unsuru herhangi bir şeyin bulunamadığı" bilgilerine yer verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur ... kollukta; sanığın sürekli alkol alıp etrafa rahatsızlık veren bir kişi olduğunu, olaydan 3 gün önce sanığın annesi ....in vefat ettiğini, Sivrice mezarlığında kendisi ve kardeşi Kazım Türkmen’in satın aldığı özel mezar yeri bulunduğunu, annesinin vefatından sonra sanığın ağabeyi Kadir Bakmaz’ı arayıp Penbe'nin kendi satın aldıkları mezar yerine gömülmesini istemediklerini söylediğini, Kadir Bakmaz’ın bu talebi makul karşıladığını ve Penbe’nin başka bir yere defin edildiğini, olay günü saat 20.30 sıralarında ..... Büfe’de diğer mağdurlarla birlikte oturduğu sırada sanığın büfenin kapısını tekmeleyerek içeri girdiğini, belinden bir tabanca çıkartarak namluya mermi sürüp, “seni ve yanındakileri öldüreceğim” dediğini, bu esnada....ve .....’in sanığın üzerine atladığını, dışarıdan yeğeni Mehmet Tükmen’in de geldiğini ve sanığı tutup uzaklaştırdıklarını, onlar gelince olay yerinden kaçtığını, sanığın annesi öldüğü günden bu yana işlettiği kahvehanedeki ve evindeki sabit telefonları arayarak kendisini tehdit ettiğini beyan etmiş,
Savcılıkta; sanığın içeri girdiğinde kendisine silah doğrultup, “sinkaf ettiğim, sen mezar işine ne karışıyorsun” dediğini, silahı görünce olay yerinden kaçtığını, sanığın kendisini tutan....ve .....’i tehdit etmediğini söylemiş,
Duruşmada ise; sanığın silah çıkartıp namluya mermi sürerek kendisine yönelik hakaret içeren sözler söylediğini, oğlu....ve yeğeni .....’in sanığı tuttuklarını ifade etmiş “ben kahvehanede oturduğum sırada beni telefonla arayıp tehdit eden olmamıştır” demiş, telefonda hakaret ile ilgili birleşen davanın 15.10.2009 tarihli duruşmasında da “Telefonla tehdit hadisesi olmamıştır” şeklinde beyanda bulunmuş,
Mağdur ... kollukta; babası ... ile birlikte ...’e ait markette oturdukları sırada sanığın kapıya tekme atarak içeri girdiğini, elini beline atıp bir tabanca çıkararak babası....'e hitaben, “Önce seni sonra hepinizi öldüreceğim” dediğini, dükkân sahibi amcasının oğlu ..... ile birlikte sanığın eline sarıldıklarını, arbede esnasında babası....’in dükkândan kaçtığını, silahı almak için mücadele ettikleri sırada sanığın sürekli kendilerini öldürmekle tehdit ettiğini, sanığın olay anında aşırı derecede alkollü olduğunu, “polis” diye bağırınca silahı beline sokup olay yerinden kaçtığını, sanığın bu olaydan önce de 01.05.2009 tarihinde kahvehanede bulunan sabit telefonu arayıp “sizin hepinizi öldüreceğim, o... çocukları, şerefsizler” dediğini, 29.04.2009 tarihinde sanığın annesinin vefat ettiğini, babası.... ve amcası Kazım'ın sanığın annesinin mezarlıktaki kendi yerlerine gömülmesini istemediklerini, bundan dolayı sanığın kendilerini tehdit etmeye başladığını ifade etmiş,
Savcılıkta; sanığın silahla içeriye girdiğini, babası....’e bağırarak “seni öldüreceğim, mezarlığa sen bıraktırmadın, ananı avradını sinkaf edeceğim” dediğini, namluya mermi sürünce ..... ile birlikte sanığın önüne atladıklarını ve elinden silahı almaya çalıştıklarını, sanığın bu sırada “bırakın, bırakmazsanız sizi de sinkaf edeceğim” dediğini, sanıkla uğraşırken babasının dükkândan çıktığını, polis gelecek deyince sanığın da dükkandan kaçtığını belirtmiş,
Duruşmada ise; sanık dükkâna geldiğinde orada olmadığını, yan taraftaki kahvehanede olduğunu, sesler üzerine dükkâna geldiğinde .....’in sanığın elindeki silahı almaya çalıştığını gördüğünü, .....’e yardım edip sanığı tuttuğunu, bu sırada sanığın “bırakın, yoksa sizi de vururum” dediğini, babasının dükkândan çıktığını, dükkana gelen tanık ...’nın sanığı alıp götürdüğünü söylemiş, telefonda hakaret ile ilgili birleşen davanın 15.10.2009 tarihli duruşmasında da “sanık beni tehdit etmemiştir” şeklinde beyanda bulunmuş,
Mağdur ... kollukta;.... ve....ile birlikte dükkânda oturdukları sırada sanığın kapıyı tekmeleyerek içeri girdiğini, belinden bir tabanca çıkartarak....'e doğrultup “seni öldüreceğim” dediğini, hemen....ile birlikte sanığın eline sarıldıklarını, sanığın aşırı derecede alkollü olduğunu, bu esnada amcası....’in dükkândan dışarı kaçtığını, silahı almak için mücadele ettikleri sırada sanığın “sizleri de öldüreceğim” dediğini, bir müddet sonra sanığın silahını beline sokup dükkândan çıktığını, babası Kazım ve amcası mağdur ...'in sanığın vefat eden annesinin kendi mezarlıklarına gömülmesini istememeleri nedeniyle sanığın bu şekilde davrandığını, bu olaydan önce de yan taraftaki kahvehanede bulanan sabit telefonu aramak suretiyle kendilerini tehdit ettiğini anlatmış,
Savcılıkta; sanığın elinde silah ile içeri girdiğini, ağzına mermi verip amcası....’e doğrultarak "mezar işine ne karışıyorsun, senin ananı avradını sinkaf ederim" dediğini, bunun üzerine....ile birlikte sanığın önüne geçip silahı elinden almaya çalıştıklarını, sanığın kendisine “sen karışma, seni de vururum” dediğini, sanığı tutmaya ça