Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/1 Esas 2014/256 Karar
Karar Dilini Çevir:
Ceza Genel Kurulu         2014/1 E.  ,  2014/256 K.
"İçtihat Metni"

Mahkemesi : İZMİR 15. Asliye Ceza
Günü : 14.06.2012
Sayısı : 791-871

Kasten yaralama suçundan sanık T.. A..'ın 5237 sayılı TCK'nun 86/2, 86/3-e, 87/1-c-son, 29, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, İzmir 15. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 08.05.2008 gün ve 635-230 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 23.02.2012 gün ve 24982-6669 sayı ile;
"Mağdurun halk sağlığı uzmanınca düzenlenen olay tarihli ilk raporunda 'yüzdeki yaralanma estetik yönden kadına zarar verir nitelikte' olduğunun belirtilmesi, mağdurun muayenesi yapılmadan dosya üzerinden 22.10.2007 tarihinde Adli Tabipçe hazırlanan raporda da; 'yaranın yüzde sabit iz niteliğinde olup olmadığıyla' ilgili olarak bir değerlendirme yapılmadan, yaralanmanın basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilir nitelikte olduğunun belirtilmesi karşısında; raporlar arasındaki bu çelişkinin giderilmesi için mağdurun tüm tedavi evraklarıyla birlikte ATK'na sevki yapılarak usulüne uygun yeniden raporunun alınması gerektiğinin gözetilmemesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 14.06.2012 gün ve 791-871 sayı ile;
“...Öncelikle Yargıtay 3. Ceza Dairesinin bozma ilamında belirtildiği gibi Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılmamış ise de ve bu konuda bozma ilamında yapılan tespit doğruysa da, esasen bu eksikliğin sonuca hiçbir katkı sağlamayacağı düşünüldüğü için bozma ilamının usul ve yasaya uygun olmadığı düşüncesiyle önceki kararda direnilmesine karar vermek gerekmiştir.
Yargılama aşamasında gereksiz zaman kaybına ve adalet arayışı içinde olan kişilerin daha fazla mağduriyetine yol açmamak için mağdurun Adli Tıp Kurumuna sevkine ihtiyaç duyulmaksızın 08.05.2008 tarihli duruşmada mahkeme hakimince mağdurun yüzündeki yaralanma yönünden doğrudan gözlem yapılmış ve duruşma tutanağına bu gözlem 'müşteki huzura alınarak yüzündeki yaralanmanın iz bırakıp bırakmadığı hususunda gözlem yapıldı. Kürsüye yaklaşıp 2 metre mesafeye alındığında, sağ kulağının alt memesinden çenesine doğru yaklaşık 3 cm lik derin bir izle yara izinin bulunduğu ve olaydan sonra cerrahi müdahale ile yapılan dikiş izlerinin de halen mevcut olduğu görüldü' şeklinde yer almıştır. Olayın gerçekleştiği 12.08.2006 tarihinden 1 yıl 8 ay 26 gün sonra mahkeme salonunda yapılan gözlemde mağdurun yüzünde çehrede sabit eser niteliğinde yaralanmanın bulunduğu tespit edildiğinden, bu aşamadan sonra Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılmasına ihtiyaç duyulmamıştır. Mahkemece yapılan tespit ve edinilen kanaate göre, sanık hakkında uygulanması gereken sevk maddesi TCK'nun 87/1-c-son maddesi olacaktır. Hüküm tesis edilirken doktor raporuna uygun olarak TCK'nun 86/2-3-e maddesi delaletiyle 87/1-c-son maddesinin tatbiki yoluna gidilmiştir. Yapılan bu uygulamada usul ve yasaya aykırı hiçbir yön bulunmamaktadır.
Bu tespitler ışığında, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin bozma kararı değerlendirildiğinde; bu bozma kararı ile gereksiz bir yazışma ve belki de davanın zaman aşımına uğramasına sebep olacak şekilde gereksiz bir yargılamanın uzaması söz konusu olacaktır. Tüm bunların yanında hak arayışında bulunan mağdurun, daha da mağdur edilmesi söz konusu olacaktır ki, adalete olan inanç asıl bu noktada zayıflamış olacaktır.
Diğer taraftan 5271 sayılı CMK'nun 63. maddesinde, bilirkişiye başvurulması gereken haller düzenlenmiş olup, burada çözümü uzmanlığı özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, bilirkişinin görüşüne başvurulması gerektiği, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözülmesi olanaklı konularda, bilirkişi görüşüne başvurulmaması hususu hüküm altına alınmıştır.
Bu yasal düzenlemeler ışığında, mağdurun yüzünde meydana gelen yaralanmanın çehrede sabit eser niteliğinde olup olmadığı hususunda asıl yetkili merci sağlık kuruluşları olmakla beraber, olayın üzerinden 1 yıl 8 ay 26 gün süre geçmesi nedeniyle mağdurun daha da mağdur edilmemesi hususu gözetilerek duruşma salonunda yapılan gözlem sonucunda mağdurun yeniden raporunun aldırılması gerekmediği düşünülmüş ve bu gözlemle yetinilmiştir. Esasen CMK'nun 63. maddesinde belirtildiği üzere, çehrede sabit eser niteliğinde bir durumun olup olmadığı hususu, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel bilgiyle de çözülmesi olanaklıdır. Nitekim, bazı ceza davalarında Yargıtay Ceza Dairelerince bilirkişi görüşüyle yetinilmemesi, mahkemece olaya nüfuz edilerek sonuca ulaşılması gerektiği içtihatlarla tespit edilmiştir. Kaldı ki mağdurun adli tıp kurumuna sevki halinde dahi hakimin duruşma salonunda yaptığı gözlemde olduğu gibi yapılacak bir gözlem sonucunda rapor düzenlenecektir. Dolayısıyla Yargıtay 3. Ceza Dairesinin bozma ilamında belirtildiği gibi bu konuda adli tıp kurumundan rapor aldırılmaması yönündeki bozma kararı mahkememizce esasa etkili görülmemiş ve yargılamamın usul ve yasaya uygun yapılarak sonuçlandırıldığı kanaatine varılmış, bu nedenlerle bozma kararına direnilmiş, bu düşünce ve gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir" şeklindeki gerekçeyle direnerek, ilk hükümdeki gibi karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.12.2013 gün ve 215167 sayılı “bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; mahkûmiyet hükmünün eksik araştırma sonucu verilip verilmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Mağdure ile sanığın resmi evlilikleri olmaksızın aynı konutta yaklaşık 13 yıl birlikte yaşadıkları, ilerleyen zaman içinde taraflar arasında anlaşmazlık doğması üzerine, mağdurenin sanıktan ayrılmak istediğini beyan ederek ayrı yaşamaya başladığı, olay günü de karşılaştıklarında mağdurenin sanığa "artık seni istemiyorum, defol git" şeklinde beyanda bulunması üzerine sanığın elindeki jiletle mağdurenin yüzünün sağ tarafından yaraladığı,
Özel Altındağ Halk Polikliniğinde görevli halk sağlığı uzmanınca düzenlenen 12.08.2006 tarihli ilk raporda; “sağ kulak memesi hizasında 3 cm uzunluğunda kesi tespit edildiği, hayati tehlikesinin olmadığı, ancak yüzde yaralanma sonucu estetik yönden kadına zarar veren yaralanma olduğu” şe

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat