Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/603 Esas 2015/66 Karar
Karar Dilini Çevir:
Ceza Genel Kurulu         2014/603 E.  ,  2015/66 K.MÜSTEHCENLİK VE ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ ARASINDAKİ FARKTÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 226TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 134
"İçtihat Metni"

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanık H.. D..'ın TCK'nun 134/1, 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin, Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 02.05.2013 gün ve 49-136 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 15.01.2014 gün ve 10217-257 sayı ile;
"...Sanığın cep telefonu ve hafıza kartı üzerinde yapılan incelemede, sanığın müstehcen görüntü üretiminde mağdur çocuğu kullandığından, sanığın eyleminin TCK'nun 226/3. maddesindeki suçu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması ..." isabetsizliğinden ceza miktarı yönünden kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 08.04.2014 gün ve 266537 sayı ile;
"İtirazlarımız sanığa isnat edilen özel hayatın gizliliğinin ihlali suçundan açılan kamu davasında sanığın eyleminin müstehcenlik suçunun unsurlarını taşımaması nedeniyle hükmün onanması gerektiğine yöneliktir...
Öncelikle müstehcenlik kelimesi üzerinde durulmasında yarar vardır. Müstehcen kelimesi Arapça lisanında yer alan 'Hücnet' kelimesinden türeyerek Türkçeye geçmiş olup 'Hücnet' kelimesi sözlüklerde; 'Soysuzluk, karışıklık, bayağılık, aşağılık, kötü davranış' olarak tarif edilmektedir. Bu tarife bağlı olarak aynı sözlüklerde 'müstehcen' kelimesi; 'Ayıp, terbiyesizce, iğrenç, açık saçık, edepsizcesine, edebe aykırı, yakışıksız' olarak açıklanmaktadır.
Günümüzde çoğu ülkeler müstehcen malzemeleri yasaklayan kanunlar kabul etmiş ve ceza kanunlar aracılığıyla bir denetim sağlamaya çalışmıştır. Asıl konumuz TCK'nun 226. maddenin üçüncü fıkrasında düzenlenen suçtur. Maddede pornografi ve çocuk pornografisi terimlerine yer verilmemişse de müstehcenlik suçu içerisinde düzenlenmiştir. Müstehcenlik kavramı daha geniş ve pornografi kavramını da içerisine alan bir anlama sahiptir. Ancak 'çocuk pornografisi' artık uluslar arası hukukta da kabul edilmiş bir terimdir. Ülkemizin de taraf olduğu Sözleşme ve Protokollerde söz konusu terim kullanılmaktadır.
Suçun konusu çocuğun kullanıldığı müstehcen üründür. Kanunda 'Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanan' şeklinde ifade edilmiştir. TCK'nun 226. maddesinin 3. fıkrasında iki ayrı suç tanımına yer verilmiş olup bu husus fıkranın gerekçesinde de açıkça ifade edilmiştir;
1-Müstehcen görüntü yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukların kullanılması;
Burada üzerinde durulması gereken ilk önemli husus 'üretmek' terimidir. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre üretmek ekonomik bir etkinlik sonucu ürün elde etmek, oluşturmak, yaratmak, meydana getirmek anlamlarına gelmektedir. Örneğin çocuğun kullanıldığı müstehcen filmi çekmek, bir dergiye basım amacıyla fotoğrafını çekmek veya tap etmek bu meyanda kabul edilebilir. NND sözlükteki karşılığı ise doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey, mahsul, bir oluşum, işlem ya da yapım sonucu elde edilen nesne olarak tarif edilmiştir. Diğer taraftan 'kullanma' kavramı üzerinde de durulmasında fayda vardır. Öğretide Prof. Dr. Veli Özer Özbek müstehcen ürünlerin üretilmesinde çocuğun kullanılması çocuğun cinsel istismar boyutuna ulaşmış hareketler olarak anlaşılması gerektiğini ancak Alman Ceza Kanunununda olduğu gibi kullanmak eyleminin çocuğun cinsel istismarı boyutuna ulaşmasının aranmadığını bununla birlikte çocuğun sadece bulunması bu suçun oluşması bakımından yeterli olmadığı eylemin kullanma boyutuna ulaşmasının da şart olduğunu ifade etmektedir.
Kanaatimizce de üretiminde çocuğun kullanıldığı bir ürünün TCK'nun 226 maddesinin 3. fıkrasındaki suçu oluşturabilmesi için çocuğa yönelik cinsel davranışlar içermesi ve cinsel arzuları tahrik etme amacına yönelik olması gerekir. Bu nedenle çocuğun müstehcen görüntüsünün çekilmesi kullanma olarak nitelendirilemez. Çocuğun rızasının bulunması da suçun oluşumuna etkili değildir. Her ne kadar cinsel istismar suçu bakımından 5237 sayılı TCK'nu 0-15 yaş grubundaki çocukların rızalarına itibar etmemiş, 16-18 yaş grubundaki çocuklara ise suçun oluşumu için cebir, tehdit veya hilenin varlığını aramakta ise de müstehcenlik suçu yönünden bunun bir önemi yoktur. Zira bu suç için korunan yarar toplum menfaatidir. Bu nedenle çocuğun kendi rızasıyla müstehcen görüntüsünü çekip kullanması suçun oluşumuna engel değildir.
Bu itibarla 'kullanmadan' söz edilebilmesi için yapılan eylemin cinsellik taşıması zorunludur. Ayrıca bu nitelikteki bir ürünün üretiminde çocuğun cinsel bir eylemi bizzat gerçekleştirmesi ya da eylemin çocuk üzerinde gerçekleştirilmesi şart olmayıp, çocuğun yer aldığı cinsel davranışları konu olan bir ürün bakımından da söz konusu eylem bir cinsel istismar niteliği taşıdığı sürece çocuğun 'kullanıldığı' kabul edilmelidir. (Doç. Dr. Veli Özer Özbek, Müstehcenlik Suçu shf. 127)
Diğer taraftan bu suçun oluşması için cinsel davranışın bizzat çocuğun kendisi tarafından gerçekleştirilmiş olması halinde de yeterli ise de kanun metni karşısında başka birisi tarafından yönlendirilmiş olması zorunludur.
2-Çocukların kullanıldığı müstehcen ürünleri ülkeye sokmak, çoğaltmak, satışa arz etmek, satmak, nakletmek, depolamak, ihraç etmek, bulundurmak, ya da başkalarının kullanımına sunmak;
Suç seçimlik hareketli olarak düzenlenmiştir. Bunlar;
A-Ülkeye sokmak; ithal etmek, yabancı bir ülkeden yurda getirilmesini ifade etmektedir. Ülkeye ne şekilde sokulduğunun bir önemi bulunmamakla birlikte internet ve benzer yolların kullanılması durumunda TCK'nun 226. maddenin beşinci fıkrası üzerinde durulmalıdır. Ayrıca failin ticari bir amaç güttüğü de değerlendirilmelidir.
B-Çoğaltmak; kopyalamak, sayı ve miktarını arttırmak anlamlarına gelmektedir. Ne kadar bir miktar arttırıldığında çoğaltmadan söz edileceği konusunda kanunda bir hüküm bulunmamakla birlikte kişisel kullanım olarak değerlendirilemeyecek bir miktar olması gerekir.
C-Satışa arz etmek;
D-Satmak;
E-Nakletmek;
F-Depolamak;
G-İhraç Etmek;
H-Başkalarının kullanımına sunmak; çocukların kullanıldığı müstehcen ürünü bir kimseye kullanması gayesiyle verme, gönderme veya bir şekilde kullanımına sunma anlamına gelmektedir. Kiralama ve ödünç verme durumunda da başkalarının kullanımına sunma söz konusudur.
I-Bulundurmak; hazır bulunmasını sağlamak, çocukların kullanıldığı müstehcen ürün üzerinde fiili egemenlik kurma olarak anlaşılabilir. Burada failin saikinin bir önemi yoktur. Bu nedenle ticari veya şahsi bir amaca yönelik olabilir. Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 1.10.2007 gün ve 2007/9649 Esas, 2007/ 6954 sayılı kararında 'Sanığın internet ortamında müstehcen vasıfta görüntüleri temin ettiğinin öğrenilmesi üzerine usulüne uygun arama ve elkoyma kararları doğrultusunda evinde ele geçirilen iki bilgisayara ait kayıtlar ile beş adet CD'nin incelenmesinde çocuk pornografisi içerikli çok sayıda görüntüye rastlandığı, ülkemizin taraf olduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 34/c maddesiyle 'çocukların pornografik nitelikteki gösterilerde ve malzemede kullanılarak sömürülmesini önlemek amacıyla her türlü önlemi alma', Uluslararası Çalışma Örgütünce kabul edilen 182 sayılı Kötü Şartlardaki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Önlemler Sözleşmesinin 1 ve 3/b maddeleriyle 'pornografik yayınların üretiminde veya pornografik gösterilerde kullanılmasını, bunlar için tedarikini ya da sunumunun yasaklanmasını ve ortadan kaldırılmasını temin edecek ivedi ve etkin tedbirleri alma', ayrıca Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye Ek Çocuk Satışı, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi İle İlgili İhtiyari Protokolün 1, 2/c, 3/1, 3/1-c ve 3/3. maddeleriyle de, 'ülke içinde veya ülke dışında veya ferdi veya örgütlü bir biçimde işlenmiş olup olmadığına bakılmaksızın çocuk pornografisinin üretimi, dağıtımı, yayılması, ithali, ihracı, sunumu, satışı veya kasıtlı zilyetliğini suç ve ceza yasalarının tam anlamıyla kapsamı içine girdiğini garanti etme ve fiillerin vahametini dikkate alan uygun cezalarla cezalandırılabilir suçlar haline getirme' yi kabul ettiği, bu uluslararası yükümlülükler paralelinde düzenlenen 5237 sayılı TCK'nun 226/3.maddesinde çocukların kullanıldığı müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin ülkeye sokulması, çoğaltılması, satışa arzı, satışı, nakli, ihracı veya başkalarının kullanımına sunulmasının yanında, bu ürünlere olan talebin azaltılmasının da çocuklara dolaylı koruma sağlayacağı düşünülerek, kasıtlı olarak yapılan kişisel amaçlı bulundurma ve depolamanın da suç sayıldığı, müstehcen görüntülerin miktarına, niteliğine ve oluşturulma biçimine göre uzun süre içerisinde ve kasten yapıldığı anlaşılan 'çocuk pornografisine ilişkin çok sayıda görüntüyü bilgisayar sistemi vasıtasıyla temin edip bilgisayarına ve CD'ye sistematik biçimde depolama ve bulundurma' fiilinin kişisel amaçlı dahi olsa 5237 sayılı TCK'nun 226/3. maddesine uyan suçu oluşturduğunun anlaşılması karşısında mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş, delillerle iddia ve savunma duruşma gözönünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan yerinde görülmeyen sanık müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün tebliğname gibi onanmasına' denilerek sistematik olarak yapılan depolama ve bulundurma eylemi müstehcenlik suçu olarak kabul edilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın çocuğun ruh sağlığı bozulacak şekilde nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçları ile birlikte mağdurenin müstehcen fotoğraflarını da çekmiştir. Ortada çocuğa ait müstehcen görüntüler bulunmakla birlikte cinsel arzuları tahrike yönelik resimler olmayıp, şantaj yapmak amacıyla çekilmiş olup, kullanılması da söz konusu değildir. Zira bu görüntüler cinsel istismar suçunun soruşturulması sırasında sanığın cep telefonunda ele geçirilmiştir. Ortada kanunun aradığı anlamda bir 'ürün' olmadığı gibi sistematik bir şekilde depolama veya bulundurmadan da söz edilemeyeceğinden sanığın eyleminin TCK'nun 134. maddesinde belirtilen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturacağı cihetle hükmün onanması gerektiği..." görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
5271 sayılı CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 09.07.2014 gün ve 4511-9360 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme, özel hayatın gizliliğini ihlal suçuyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Suçun sübutuna ilişkin bir uyuşmazlık bulunmayan somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 15 yaşından küçük mağdure ile girdiği cinsel ilişkiyi kayda alan, mağdurenin çıplak fotoğraflarını çeken ve bu kayıtları cep telefonunun hafıza kartında saklayan sanığın eyleminin, TCK'nun 226/3. maddesindeki müstehcenlik suçunu mu yoksa aynı kanunun 134. maddesindeki özel hayatın gizliliğinin ihlali suçunu mu oluşturduğunun tespitine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
1963 doğumlu, evli, 2 çocuklu ve adam öldürme suçundan sabıkalı olan sanığın, mağdurenin annesi M.. G.. ile aynı işyerinde çalışmasından dolayı yaklaşık 9 yıldır tanıdığı 02.05.1996 doğumlu mağdureyi, annesinin işe gittiği günlerde annesinin bilgisi dahilinde zaman zaman okula, alışverişe ve kendi evine götürdüğü, bu süreçte sanığın mağdureyi okul ve alışveriş dışında başka yerlere de götürmeye başladığı, daha sonra mağdureye dans etmeyi, yüzmeyi, oturmayı, kalkmayı, öpmeyi öğreteceğini söyleyerek onunla yalnız kalacağı ortamlar yarattığı ve sonrasında cinsel ilişkiye girmeye başladıkları, 2010 yılı Kasım ayında sanığın evinde cinsel ilişkiye girdikleri sırada, sanığın bu ilişki öncesi ve ilişki sırasında mağdurenin çıplak görüntülerini cep telefonu kamerasıyla çekerek kaydettiği, bundan sonra da birlikteliklerinin devam ettiği, bir süre sonra bu ilişkiden rahatsız olan mağdurenin olayı öğretmenine anlatması üzerine soruşturma başlatıldığı ve soruşturma sırasında Cumhuriyet savcısının talimatıyla sanığın üzerinde yapılan aramada suça konu görüntülerin bulunduğu hafıza kartı ele geçirilerek elkonulduğu ve elkoyma işleminin sulh ceza mahkemesi kararı ile onaylandığı,
Ele geçen hafıza kartı üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; hafıza kartının 512 MB olduğu, kart içerisinde mağdureye ait okul kıyafetli ve çıplak 10 adet fotoğrafın bulunduğu, yine toplam 4 dakika 22 saniyelik 6 adet görüntüde de mağdure ile sanığın yatak üzerinde ve cinsel ilişkiye girme pozisyonlarına ait görüntülerin bulunduğu bilgilerine yer verildiği,
Mağdurenin; 29.12.2010 tarihinde öğretmenlerine hitaben el yazısıyla yazdığı "tutanaktır" başlıklı yazının; "O.. A..Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi 9 H sınıfından .. nolu A.. G.. isimli öğrenciyim. Annemin 9 senelik tanıdığı H.. D.. adlı şahsın sözle ve elle tacizine uğradım. Bu durum sürekli devam etti. Bana ilk önce dans etmesini, yüzmesini, oturmasını, kalkmasını, öpmeyi öğreteceğini söyledi ve onunla yalnız kalacağımız ortamlar sağladı. Dağlık bir alana arabasıyla beni götürdü. Bana soyun dedi, ben tamamen çıplak olmak suretiyle seviştik. Bu günden sonra 1-2 ay boyunca çağırdı ve bu şekilde görüşmelerimiz devam etti. Daha sonra ters ilişki teklif ederek ısrarlarıyla kabul etmemi sağladı. Kendi evine götürerek ters ilişkiye girdik ve bu şekilde ikimizin çıplak fotoğraflarını çekti. Bu fotoğrafları aileme göstereceği korkusuyla her söylediğini yapmak zorunda kaldım. Yılbaşı gecesi birlikte olmamız konusunda benden söz aldı. Ayrıca ona yakın söylediğim ve verdiğim sözleri tutmadığım takdirde beni ormanlık alana götürüp çırıl çıplak soyup ağaca bağlayıp bırakıp geleceğini söyleyerek tehditte bulunuyor" şeklinde olduğu,
Anlaşılmaktadır.
Mağdure 29.12.2010 tarihli avukat ve sosyal hizmet uzmanı huzurunda alınan beyanında; sanıkla olan cinsel ilişkilerini anlattıktan sonra, sanık H.. D..'ın bazı görüşmelerinde kendisinin çıplak fotoğraflarını çektiğini, en son geçen hafta yine annesinin işte olduğu bir sırada kendisini evlerinden alarak saat 10.00 sıralarında Yeniköy'de bulunan evine götürdüğünü, evde kimsenin olmadığını, arkadan cinsel ilişkiye girme teklifinde bulunduğunu, kabul etmediğini, ancak önceden elinde bulunan çıplak fotoğraflarını annesine ve başkalarına gösterir diyerek korktuğunu ve arkadan cinsel ilişkiye girmeyi kabul ettiğini, H.. D..'dan davacı ve şikâyetçi olduğunu söylemiş,
Kovuşturma sırasında 23.06.2011 tarihli pedagog huzurunda alınan beyanında; sanığın sadece fotoğraf çektiğini zannettiğini, videoya da aldığını bilmediğini, 2010 yılı Kasım ayında evine götürdüğünde kendisini arkasından yaptığını, bunun dışında başka yapmadığını, karşı koyduğunu ancak engel olamadığını, sanığın fotoğrafları çektikten sonra "herhangi bir şey yaparsan bunu internete koyarım" dediğini, sanıktan şikayetçi olmadığını, davanın kapanmasını istediğini, sanığın fotoğraf çektikten sonra kartı değiştirerek makineyi kendisine verdiğini, görüntüleri çektiği kartın sanıkta kaldığını ifade etmiş,
Sanık; soruşturma sırasında 29.12.2010 tarihli müdafii huzurunda alınan beyanında; mağdure Aslı'nın annesi olan Müjgan'ı aynı işyerinde uzun yıllardır çalıştıklarından dolayı tanıdığını, 2010 yılı Kasım ayı içerisinde annesinin işe gittiği zamanlarda, bilgisi dahilinde Aslı'yı evlerinden alarak, kendi evine götürdüğünü, evinde güvercinlerin ve av köpeklerinin olduğunu, mağdure Aslı'nın bu hayvanları çok merak ettiğini, onları görmek sevmek için kendisi ile birlikte evine geldiğini, isnat edildiği gibi mağdureye herhangi bir cinsel istismarda bulunmadığını, mağdure Aslı'nın 2-3 ay önce kendisine "beni senin evdeki hayvanlarına bakmaya götürür müsün" dediğini, kendisinin çok sarhoş olduğunu ve arabayı kullanamadığını söylemesine rağmen Aslı'nın yavaş yavaş gideriz, bir şey olmaz demesi üzerine kendi kullandığı araba ile Aslı'yı merkez Yeniköy'de bulunan evine götürdüğünü, o anda evde başka kimsenin olmadığını, Aslı'nın bahçedeki av köpeklerine bakıp biraz sevdiğini, köpeklerle fotoğraf çekildiğini, bu fotoğrafları Aslı ve kendisinin çektiğini, bundan dolayı Aslı'nın üzerinde bulunan okul elbisesinin kirlendiğini, Aslı'nın "amca üzerim battı, üzerimi değiştirip bir duş alabilir miyim" dediğini, duş alabileceğini söyleyerek banyoyu gösterdiğini ve evinin salon kısmına geçtiğini, Aslı'nın banyodan kendisini çağırarak şofbeni yakmasını istediğini, banyoya gittiğinde Aslı'yı tamamen çıplak vaziyette gördüğünü, Aslı'nın banyoda kendisinin boynuna sarıldığını, alkollü olduğundan Aslı'nın bu davranışından tahrik olduğunu, Aslı'nın sarıldığı sırada bir taraftan kendisini yatak odasına asılarak götürdüğünü daha sonra neler olduğunu ve cinsel ilişkiye girdiğini hatırlamadığını, üst yoklamasında üzerinden çıkan telefon hafıza kartında ne olduğu sorulduğunda ise görevlilere A.. G..'ın çıplak fotoğrafları ve videosunun olduğunu, çektiğinde sarhoş olduğunu ve fazla bir şey hatırlamadığını, fotoğraflar ve video görüntüsünün kendi evinde çekildiğini, ancak ne şekilde çekildiğini bilmediğini, atılı suçlamaları kabul etmediğini, Aslı'nın kendi öz evladı gibi olduğunu, Aslı'ya kesinlikle cinsel taciz ve istismarda bulunmadığını, bunların hepsinin komplo olduğunu,
30.12.2010 tarihli sorgusunda ve Cumhuriyet sav

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat