"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 175-199
6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan sanık ...'ın aynı Kanun'un 13/1, TCK’nın 62/2, 52/2-4-son, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye ilişkin, Lice Asliye Ceza Mahkemesince verilen 25.12.2013 gün ve 175-199 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 13.02.2015 tarih ve 23735-9454 sayı ile;
"Adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar mahkûmiyet niteliğinde bulunmadığından, sanık hakkında kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve erteleme hususunda bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yasal ve yetersiz gerekçeyle yazılı biçimde yasal şartların oluşmadığından bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve ertelemeye yer olmadığına karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 23.03.2015 tarih ve 34325 sayı ile;
“İtiraz Nedenleri: CMK.nun 231/6 maddesi 'Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir.' hükmünü haizdir.
Keza TCK.nun 51/1 maddesi 'İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;
a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması, gerekir.' düzenlemesini içermektedir. Somut olayda 6136 sayılı Yasa'nın 13/1, TCK'nın 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis ve 500 TL adli para cezası ile cezalandırılan sanık hakkında ceza tür ve miktarı itibarıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ya da hapis cezasının ertelenmesine herhangi bir objektif koşul nedeniyle engel bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden CMK.nun 231/6-b, hapis cezasının ertelenmesi yönünden TCK'nın 51/1-b maddelerindeki düzenleme gereğince mahkemesince bir değerlendirme yapılmak ve sanık hakkında olumlu ya da olumsuz bir kanaatle söz konusu müesseselerin uygulanıp uygulanmayacağına dair bir karar verilmesi gerekmektedir. Sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar veren Yerel Mahkemece sanık hakkında daha önce başka bir suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair bir kararı işaretle 'sanık hakkında daha önce kasıtlı bir suç dolayısıyla hakkında hüküm kurulduğundan ve ileride tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkememizde olumlu kanaat oluşmadığından' denilerek esasen CMK.nun 231/6-b ve TCK.nun 51/1-b maddelerinde yazılı subjektif koşullar yönünden bir değerlendirme yapılmış ve olumsuz kanaatle hem hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hem de hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilmiş olması karşısında, bu gerekçenin yasal ve yeterli olduğu" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 28.05.2015 tarih ve 6391-17865 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Özel Daire arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar; Yerel Mahkemece, CMK'nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve kısa süreli hapis cezasının TCK'nın 51. maddesi uyarınca ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilip gösterilmediğinin belirlenmesine ilişkin olup ayrıca karar tarihinden sonra 6545 sayılı Kanun ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 106. maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklik gözetildiğinde, hüküm fıkrasında yer alan “5237 sayılı TCK'nun 52/4-son maddesi uyarınca adli para cezasının ödenmeyen kısmının hapis cezasına çevrilmesine (ihtarat yapıldı)” şeklindeki kısmın uygulanma imkânının kalıp kalmadığının da değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Lice Sulh Ceza Mahkemesinin 30.09.2013 tarihli ve 298 değişik iş sayılı önleme araması kararı ile, 30.09.2013 tarihinde saat 15.00'ten 07.10.2013 tarihinde saat 15.00'e kadar ilçe giriş ve çıkışlarında, kamuya açık ve kapalı yerlerde şüpheli kişilerin üzeri, eşyası ve araçlarında önleme araması yapılmasına, ele geçirilecek suç eşyasına el konulmasına izin verildiği,
03.10.2013 tarihli olay, arama, yakalama ve muhafaza altına alma tutanağında; aynı tarihte saat 12.00 civarında, Lice Sulh Ceza Mahkemesinin 30.09.2013 tarihli ve 2013/298 değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden Karahasan Mahallesi, TEİAŞ tesisleri yanında yapılan yol uygulaması esnasında, kontrol noktasına gelen sanık ...'ın sevk ve idaresindeki aracın durdurulduğu, araç içerisinde yapılan aramada, ön koltuklar arasında bulunan kül tablasında plaka hâlinde esrar olduğu değerlendirilen madde, torpido gözünde Orhan Gülcü ismine düzenlenmiş nüfus cüzdanı, ön cam üst kısımdaki bölmede kesici kısmı 36 cm olan toplam 48 cm boyunda kesici alet, ön sağ yolcu koltuğu altında bulunan çekmecede ise havluya sarılı şekilde 1 adet kahverengi kabzalı, kapak takımı üzerinde ASTRA logosu ve "ASTRA MOD.4000, ASTRA Uncetay Cia S.A. Guernica-Spain" ibaresi bulunan, kabzasının alt kısmında 840824 numarası yazılı tabanca ile tabancaya takılı şarjöre yerleştirilmiş vaziyette 7 adet MKE yapımı 7,65 mm çapında dolu fişeğin ele geçirildiği bilgilerine yer verildiği,
Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 22.10.2013 tarihli raporuna göre; sanıktan ele geçirilen tabanca ve fişeklerin, 6136 sayılı Kanun'a göre yasak niteliği haiz ateşli silah ve fişeklerden olduğu, ele geçirilen bıçağın ise namlu özellikleri bakımından 2521 sayılı Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanun'un Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik'in 4. maddesinin (c) bendinde belirtilen av bıçağı tanımına uygunluk gösterdiği, 6136 sayılı Kanun'un 4. maddesinde belirtilen yasak niteliği haiz bıçaklardan olmadığı,
Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan yürütülen soruşturma ile sanığın sevk ve idaresindeki araçta ele geçirilen Orhan Gülcü adına düzenlenmiş nüfus cüzdanından dolayı sanığın kardeşi Salim Bozhan hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan yapılan soruşturmaların tefrik edilerek ayrı dosyalar üzerinden yürütüldüğü,
Sanığın, yapılan tek duruşmaya katıldığı,
Sanığın; yakalanan suça konu silahın kendisine ait olduğunu, taşıma ya da bulundurma ruhsatının olmadığını, tabancayı can güvenliğini sağlamak için kullandığını savunup 25.12.2013 tarihli oturumda, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine muvafakatinin olduğunu söylediği,
Sanığın adli sicil kaydında gösterilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın incelenmesinde, Lice Sulh Ceza Mahkemesince 06.11.2011 tarih ve 316-94 sayı ile, sanığın kasten yaralama suçundan TCK'nın 86/2, 86/3-e, 31/3, 62/1-2 ve 52/2-4. maddeleri uyarınca 2.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye, CMK'nın 231 ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 23/3. maddeleri uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın itiraz edilmeksizin 25.12.2012 tarihinde kesinleştiği,
Yerel mahkemece, CMK'nın 231 ve TCK'nın 51. maddelerinin uygulanmamasına ilişkin gerekçelerin, kısa kararda "nedenleri bulunmadığından", gerekçeli kararın gerekçe kısmında ise "...daha önce kasıtlı bir suç dolayısıyla hakkında hüküm kurulduğundan ve ileride tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkememizde olumlu kanaat oluşmadığından..." şeklinde gösterildiği,
Hüküm fıkrasında "5237 sayılı TCK'nun 52/4-son maddesi uyarınca adli para cezasının ödenmeyen kısmının hapis cezasına çevrilmesine (ihtarat yapıldı)" ibaresine yer verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konularının sırayla değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
1) CMK'nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilip gösterilmediği;
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen ve Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 tarihli ve 346–25 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıkça belirtildiği üzere; sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak, kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca düşmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile Devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanun'un 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun'un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.
Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden yalnızca şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanun'un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa'nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, 6008 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle maddenin 6. fıkrasının sonuna "sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez" cümlesi, 6545 sayılı Kanun'un 72. maddesiyle de maddenin 8. fıkrasına "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" cümlesi eklenmiştir.
5560, 5728, 6008 ve 6545 sayılı Kanunlar ile 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasa'nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması,
b- Yargılamaya konu kasıtlı suçun, sanık hakkında daha önce işlediği başka bir suç nedeniyle verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin denetim süresi içinde işlenmemiş olması,
c- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
d- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden su