(2709 S. K. m. 45) (5237 S. K. m. 51, 52, 53, 62, 154) (4342 S. K. m. 3, 4, 5, 6, 9, 12, 14, 15, 16, 19, 21, 22, 25, 29) (3402 S. K. m. 16/B) (4721 S. K. m. 715) (2886 S. K. m. 75) (442 S. K. m. 2, 8, 12, 33) (3091 S. K. m. 3) (765 S. K. m. 513) (5271 S. K. m. 237) (1412 S. K. m. 365) (YHGK. 21.03.2001 T. 2001/4-231 E. 2001/271 K.) (YHGK. 05.05.2010 T. 2010/14-234 E. 2010/248 K.) (YHGK. 19.03.2003 T. 2003/4-171 E. 2003/184 K.) (YCGK. 30.06.2009 T. 2008/9-169 E. 2008/186 K.) (YCGK. 07.07.1998 T. 1998/9-187 E. 1998/272 K.) (YCGK. 21.02.2012 T. 2011/8-279 E. 2012/55 K.) (YCGK. 27.03.2012 T. 2011/8-263 E. 2012/118 K.) (YCGK. 03.05.2011 T. 2010/4-155 E. 2011/80)
Köy merasına tecavüz suçundan sanık ...'in beraatına; sanık ...'ın ise 5237 sayılı TCK'nun 154/2, 154/1, 62, 52/2, 51/1 ve 53. maddeleri uyarıca 5 ay hapis ve 80 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, ertelemeye ve hak yoksunluğuna ilişkin, Çaykara Asliye Ceza Mahkemesince verilen 27.11.2012 gün ve 110-165 sayılı hükmün katılan vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 23.10.2014 gün ve 18090-23443 sayı ile katılan vekilinin sanıklar hakkında kurulan hükümlere yönelik temyiz talebinin;
"Köylünün ortak kullanımında bulunan yaylaya tecavüz suçundan açılan davada suçun mağduru köy tüzel kişiliği olup suçtan doğrudan zarar görmeyen Maliye Hazinesinin davaya müdahale hakkı bulunmadığı ve mahkeme tarafından müdahale kararı verilmiş olması da hükmü temyiz hakkı vermeyeceği cihetle; ... vekilinin temyiz isteğinin CMUK'nun 317. maddesi gereğince oybirliğiyle reddine " karar verilmiş; Cumhuriyet savcısının sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz talebi üzerine yapılan incelemede ise bu sanık hakkında kurulan hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 19.11.2014 gün ve 323497 sayı ile;
"..Suç konusu taşınmaz Devlete ait ancak kullanım hakkı Uzuntarla Köyü halkına ait bir yerdir, söz konusu taşınmaza vaki tecavüz ile ilgili açılan kamu davasında suçtan zarar gören 'Devlet' hükmi şahsiyetini temsilen ...'nin kamu davasına katılma hakkının bulunduğu..." görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat ederek, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve her iki hüküm hakkında Hazine vekilinin katılan vekili sıfatıyla yaptığı temyiz istemi yönünden de incelenebilmesi amacıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
CMK'nun 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 30.09.2015 gün ve 35624-21832 sayı ile, itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; köy merasına tecavüz suçundan açılan kamu davasına Maliye Hazinesinin katılıp hükmü temyize hak ve yetkisi bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Çaykara Cumhuriyet Başsavcılığınca, 26.07.2011 gün ve 351-96 sayılı iddianame ile, sanıklar ... ve ...'ın Limonsuyu Yaylasında yetkili makamdan izin almaksızın mera üzerinde kaçak inşaat başlatarak tecavüzde bulundukları iddiasıyla 5237 sayılı TCKnun 154/2. maddesi aracılığıyla aynı maddenin 1. fıkrası gereğince cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açıldığı,
Kovuşturma aşamasında Hazine vekilinin suçtan zarar gördüklerinden bahisle davaya katılma isteminde bulunduğu,
Suça konu yerin Gülen Köyü ve Of Dumlusu Köy halkı tarafından kullanılmakta olduğu ve Çaykara İlçesi Uzuntarla Köyü sınırları içerisinde bulunduğunun bildirildiği,
Sanıkların aşamalarda, suç işleme kasıtlarının bulunmadığını beyan ettikleri,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir hukuki çözüme ulaşılması bakımından, meranın hukuki statüsü ile Hazine ve köy tüzel kişiliğinin meralar üzerinde sahip oldukları hakların niteliği üzerinde durulması gerekmektedir.
Mera, 4342 sayılı Mera Kanununun, Tanımlar başlıklı 3. maddesinde; Hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yeri ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı kanunun Mera, Yaylak ve Kışlakların Hukuki Durumu kenar başlıklı 4. maddesinde ise meraların kullanma hakkının bir veya birden çok köy veya belediyeye ait olduğu, bu yerlerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu, özel mülkiyete geçirilemeyeceği, amacı dışında kullanılamayacağı, meralarda zamanaşımının uygulanmayacağı sınırlarının daraltılamayacağı, ancak kullanım hakkının kiralanabileceği hüküm altına alınmıştır.
3402 sayılı Kadastro Kanunun 16-B maddesinde meraların kamunun yararlanmasına tahsis edilmiş veya kamunun kadimden beri yararlandığı orta malı taşınmazlardan olup, tescile tabi olmadıkları ve özel mülkiyete konu teşkil etmeyecekleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 715. maddesinde de yararı kamuya ait malların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu, bu malların kazanılması, bakımı, korunması, işletilmesi ve kullanılmasının özel kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Anılan kanuni düzenlemeler uyarınca meralar kamu malı olup en genel tanımıyla kamu malları, Devletin özel mülkiyetindeki malları, kamunun yararlanmasına tahsis edilen hizmet malları ile kamunun ortak kullanımına ve yararlanmasına açık olan orta malları ve sahipsiz malları ifade eder (Sadık Kırbaş, Devlet Malları, Birlik Yayınevi, Ankara,s.4). Yararlanma, tahsis şekli, mahiyet gibi ölçütler çerçevesinde kamu malları sahipsiz malları, hizmet malları, orta malı, vakıf malları, eski eserler gibi çeşitli sınıflandırmalara tabi tutulmaktadır. Bu ayrım içerisinde meralar kamu orta malları kapsamında yer almaktadır. Orta mallarının bir kısmından yapılan tahsise göre toplumun belirli bir kesimi yararlanırken -meralar buna örnektir- bir kısmından ise yol ve meydanlar gibi mahiyetleri itibariyle herkes yararlanmaktadır.
Öğretide, Devletin kamu malları üzerinde sahip olduğu hakkın hukuki mahiyeti konusunda iki farklı görüş ileri sürülmüştür:
1) Birinci görüşü göre; Devlet kamu malları üzerinde mülkiyet değil, bir zabıta ve koruma hakkına sahiptir. Buna göre, kamu malları özel mülkiyete ve ferdi tasarrufa elverişli değildir. Çünkü mülkiyet hakkı bir şeyden mutlak şekilde faydalanmak ve tasarruf etmek yetkisini vermektedir. Devletin ise kamu malları üzerinde serbestçe tasarruf ve mutlak kullanma yetkisi olmadığından kamu malları üzerindeki yetkisi bir mülkiyet hakkı olarak tavsif edilemeyecektir. Devlet kamu malları üzerinde sadece kamu hukukundan kaynaklanan bir zabıta ve koruma hakkına sahiptir.
2) İkinci görüşe göre de; Devlet kamu malları üzerinde bir nevi idare hukuku mülkiyetine sahiptir. Ancak bu mallar umumun istifadesine bırakıldığından veya belli bir kamu hizmetine tahsis edildiğinden bu mülkiyet hakkı çok sınırlı ve idare hukuku kaidelerine bağlı bir haktır. (Halil Cin, Mehmet Handan Surlu, Türk Hukukunda Mera Yaylak ve Kışlaklar ve Mera Kanunu Şerhi, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2000, s.13 vd)
Belirtilen görüşler doğrultusunda Devletin meralar üzerinde sahip olduğu hakkın hukuki niteliğinin takdir ve tayininden önce mevzuatta Devlete ve onu temsilen Hazineye meralarla ilgili tanınan hak ve yükümlülüklerin neler olduğunun da gözden geçirilmesinde yarar bulunmaktadır.
Anayasanın 45. maddesinde; "Devlet, tarım arazileri ile çayır ve mer'aların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır" denilmektedir. Bu madde ile Devletin meraları koruma görevinin olduğu vurgulanmıştır. Nitekim madde gerekçesinde bu husus daha açık biçimde; "Madde, Devlete, tarım arazilerinin ve çayırlarla meraların amaç dışı kullanılmasını önleme görevini yüklemektedir" şeklinde ifade edilmiştir.
4342 sayılı Mera Kanununun 4. maddesinde; amaç dışı kullanılmak suretiyle vasıfları bozulan mera, yaylak ve kışlakları tekrar eski konumuna getirmek amacıyla yapılan veya yapılacak olan masrafların, sebebiyet verenlerden tahsil edileceği, yapılan masraflar karşılığı tahsil edilen tutarların genel bütçeye, yapılacak olan masraflar karşılığı tahsil edilen tutarların ise il müdürlüklerince hazırlanan ıslah projelerine uygun olarak o yerin ıslah çalışmalarında kullanılmak üzere köy sandığında veya belediye bütçesinde açılacak hesaba gelir kaydedileceği,
5 ve 6. maddelerinde; meraların tespit, tahdit ve tahsislerinin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yapılacağı, Devletin hüküm ve tasarrufunda veya Hazinenin mülkiyetinde bulunan arazilerin mera olarak tahsis edilebileceği,
12. maddesinde; vali yardımcısı başkanlığında çeşitli kamu görevlileri ve ziraat odası temsilcisinden oluşan mera komisyonlarınca meraların ihtiyaçtan fazla çıkan kısmının çevre köy veya belediyelerde hayvancılık yapan özel gerçek ve tüzel kişilere kiralanabileceği 30. maddesinde; otlatma amacıyla kiraya verilen meralardan alınacak ücretlerin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Merkez Saymanlık Müdürlüğü hesabına yatırılacağı, yatırılan bu tutarların bütçeye gelir kaydedileceği,
14. maddesinde; tahsis amacı değiştirilmedikçe mera, yaylak ve kışlaklardan bu kanunda gösterilenden başka şekilde yararlanılamayacağı, ancak, bu kanuna veya daha önceki kanunlara göre mera olarak tahsis edilmiş olan veya kadimden beri bu amaçla kullanılan arazilerin belirli şartlarda ilgili müdürlüğün talebi, komisyonun ve defterdarlığın uygun görüşü üzerine, valilikçe tahsis amacı değiştirilebileceği bu takdirde söz konusu yerlerin tescillerinin Hazine adına yapılacağı,
16. maddesinde; mera komisyonlarının tespit ve tahdit çalışmaları sırasında köy ve belediyelere tahsisli veya kadimden beri bu amaçla kullanılan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde zilyedlik yoluyla hasım gösterilmeksizin yapılmış bulunan tescillerin iptalini sağlamak üzere, durumu Hazineye ihbar etmekle yükümlü oldukları,
19. maddesinde; muhtarlar ve belediye başkanlarının mera, yaylak ve kışlakların ve sınır işaretlerinin korunmasından ve ayrıca tahsis amacına göre en iyi şekilde kullanılmasının sağlanmasından sorumlu oldukları, bu amaçla ilgili köy ve belediyelerde "Mera Yönetim Birlikleri" kurulacağı, muhtarlar ve belediye başkanları, mera, yaylak ve kışlaklara tecavüz olduğu takdirde durumu derhal Bakanlık, il veya ilçe müdürlüğüne, il ve ilçe müdürlükleri de valilik veya kaymakamlığa bildirmekle yükümlü oldukları, bu makamlarca 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyedliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun veya 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75. maddesi uyarınca gerekli işlemlerin yapılacağı,
442 sayılı Köy Kanununun 2. maddesinde; meraların köyü oluşturan unsurlardan biri olduğu, 8. maddesinde meraların da dahil bulunduğu köy orta mallarının Devlet malı gibi korunacağı, bu türlü mallara el uzatanların Devlet malına el uzatanlar gibi cezalandırılacağı,
12. maddesinde; meralardan ihtiyaçtan fazlasının kiralanabileceği bu takdirde kira bedelinin köy parası olarak köy tüzel kişiliğine ait olacağı,
3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyedliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanunun 3. maddesinde; köye ait taşınmaz mallara yapılan tecavüz veya müdahalelerde köy halkından herhangi birinin de yetkili makama başvuruda bulunabileceği, anılan kanunun uygulama şekli ve esaslarına dair yönetmeliğin 46. maddesinde ise köy tüzel kişiliğine ait mer'a, harman yeri, yol ve sulak gibi taşınmaz mallara yapılan ilk tecavüz ve müdahaleler 3091 sayılı Kanuna göre önlenmekle birlikte, tecavüz veya müdahalede bulunanlar hakkında 5237 sayılı Türk Ce