"İçtihat Metni"
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
(Kapatılan Kemer Sulh Ceza Mahkemesinin 80-386 sayılı kararı)
Sayısı : 834-417
Taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan sanık ...'in TCK'nın 89/1, 89/3-b, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 9.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Kemer (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince verilen 21.05.2014 tarihli ve 80-386 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 07.03.2016 tarih ve 6011-3476 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 29.06.2016 tarih ve 227719 sayı ile;
"...Hükme esas alınan 01.04.2014 tarihli bilirkişi raporunda ‘...Olay yeri inceleme rapor formu ve müşteki beyanına göre et tokmağının bulunmadığı, kıyma makinasının et koyma haznesinin koruyucu aparatının takılmamış olduğu, gerekli uyarı levhalarının iş yerine asılmadığı, işçileri karşı karşıya oldukları mesleki riskler, alınması gereken tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmedikleri ve iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemedikleri için iş kazasının oluşumunda 4857 sayılı İş Kanunu'nun 77. maddesi uyarınca aslen ve müteselsilen kusurlu oldukları’ hususunun belirtildiği, bu değerlendirmeyle otelin genel müdürü olan sanık ...'e işveren vekili olarak kusur izafe edildiği, bilirkişi raporundaki bu değerlendirmelerin aksine, olay akabinde kazanın meydana geldiği yerde yapılan inceleme sırasında çekilen fotoğraflardan anlaşılacağı üzere olay yerinde et tokmağının ve uyarı levhalarının bulunduğu, kolluk tarafından düzenlenen olay yeri inceleme rapor formunda kıyma makinasının et koyma haznesinin koruyucu aparatının takılmamış olduğuna dair bir tespitin yer almadığı anlaşılmıştır. Diğer yandan sanık ...'in otelin en üst yöneticisi olduğu, otelde çok sayıda işçinin çalıştığı, otel idaresinde uzmanlaşmaya dayalı hiyerarşik yapılanmanın mevcut olduğu, katılanın çalıştığı kasaphane biriminin başında işin ehli olan, hakkında verilen mahkûmiyet hükmü onanarak kesinleşen ...'un bulunduğu, bu itibarla meydana gelen kazadaki cezai sorumluluğun ...'tan sonra sanık ...'e götürülemeyceği değerlendirilmekte olup Yüksek Yargıtay 12. Ceza Dairesinin yerleşmiş karalarında da bir işin, ehil görevlilere tevdii hâlinde cezai sorumluluğun üst konumdaki kişilere sirayet etmeyeceği kabul edilmektedir. Öte yandan, kasaphane birimiyle irtibatlı konumda olan, Yerel Mahkeme tarafından cezalandırılmasına karar verilen, başaşçı Zafer Madakbaşı ile ilgili hüküm Yargıtay 12. Ceza Dairesi'nin itiraza konu kararıyla ‘kasap bölümünün ayrı bir sorumlusu bulunması nedeni ile başaşçı olan sanığa kusur izafe edilemeyeceği’ gerekçesiyle bozulmuştur. Yüksek mahkeme mezkur kararında kasaphane bölümünün ayrı ve ehil bir sorumlusunun bulunduğu bu nedenle cezai sorumluğun başaşçıya sirayet etmeyeceğini kabul ederken sanık ... bakımından aynı değerlendirmeyi yapmayarak sanık hakkındaki mahkûmiyet hükmünün onanmasına karar vermiştir. Sanık ...'in somut olay bakımından kusurlu eylemi bulunmadığı gibi sanığın otel idaresindeki görev ve faaliyetleriyle kaza neticesi arasındada uygun illiyet bağı bulunmamakta olup bu sebeple sanık hakkında verilen mahkûmiyet hükmünün bozulması gerektiği" düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince, 17.10.2016 tarih ve 9487-11965 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... hakkında taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş, sanık ... hakkında taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ise Özel Dairece bozulmuş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; bir kişinin yaralanması ile sonuçlanan iş kazasında sanık ...’in kusurunun ve iş kazası ile yaralanma arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, CMK’nın 253/1-b-2. bendi uyarınca uzlaşma yoluna başvurulmadan hüküm kurulmasının isabetli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık ...’in genel müdür olarak görev yaptığı ... Resort isimli otelin kasap bölümünde staj yapan katılanın, kasaphane sorumlusu olan ve hakkında taksirle yaralama suçundan mahkûmiyet kararı onanmak suretiyle kesinleşen inceleme dışı sanık ...’un talimatı üzerine kıyma makinasında sarımsak çekerken elini makinaya kaptırması sonucunda yaralandığı, katılanın şikâyette bulunması üzerine başlatılan soruşturma sonucunda sanık ...’un TCK'nın 89/1 ve 89/3-b maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle Kemer Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 13.02.2013 tarihli ve 111-55 sayılı iddianame ile kamu davası açıldığı,
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 25.06.2012 tarihli rapora göre; katılanın 01.06.2012 tarihinde Özel Kemer Anadolu Hastanesine müracaatının yapıldığı, sağ dirseğinin eklemine kadar kıyma makinasında olduğu, çıkartılmaya çalışıldığı ancak muvaffak olunamadığı, entübe edildiği, aynı gün hastaneye sevkinin yapıldığı, makinanın sökülerek ön kolun çıkartıldığı, sağ ön kolun 1/3’ten parçalı total ampute olduğu, aynı tarihte ameliyata alınarak sağ ön kolun orta seviyeden ulna ve radius’un düzeltilerek güdüğün kapatıldığı; yaralanmasının şahsın yaşamını tehlikeye soktuğu, basit ve tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, vücudunda kemik kırıklarına neden olduğu, duyularından veya organlarından birinin işlevini yitirmesi niteliğinde olduğu,
01.06.2012 tarihli olay yeri inceleme tutanağına göre; otelin zemin katında bulunan mutfak bölümündeki kasap odasında yapılan incelemede kapının giriş karşı bölümündeki baharatlığın altındaki tezgâh üzerinde bir kaç metal parçanın olduğu, bu metal parçalardan koyu renkli olan parçanın içerisindeki deliklerde açık renkli maddelerin olduğu, hemen yanında yıldız şekilli demir parçası ve 5 adet boş vidanın bulunduğu, olay yerinin bu hâliyle fotoğraflarının çekildiği; CD içersinde sunulan fotoğrafların incelenmesinde; kıyma makinasının et tokmağının tezgâh üzerinde bulunduğu ancak gerekli uyarı levhalarının asılı olmadığının görüldüğü,
Katılanın şikâyette bulunması üzerine soruşturma ve kovuşturma aşamasında alınan bilirkişi raporlarında; et tokmağının bulunmaması, kıyma makinasının et koyma haznesinin koruyucu aparatının takılmamış olması, gerekli uyarı levhalarının iş yerine asılmaması, işçilerin karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendilmemeleri ve iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığının denetlenmemesi nedenleriyle sanık ... ile inceleme dışı sanıklar Ekrem ve Zafer’in aslen ve müteselsilen kusurlu olduklarının ifade edildiği,
Suç ve karar tarihleri itibarıyla yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesi uyarınca sanığa atılı taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçunun uzlaşma hükümlerine tâbi olduğu, soruşturma ve kovuşturma evresinde sanığa ve katılana uzlaşma teklifinde bulunulmadığı,
Anlaşılmaktadır.
Uzlaştırma kurumu, uyuşmazlığın yargı dışı yolla ve fakat adli makamlar denetiminde çözümlenmesini amaçlayan bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Uzlaştırma; bu kapsama giren suçlarda, fail ve mağdurun suçtan doğan zararın giderilmesi konusunda anlaşmalarına bağlı olarak, devletin de ceza soruşturması veya kovuşturmasından vazgeçmesi ve suçun işlenmesiyle bozulan toplumsal düzenin barış yoluyla yeniden tesisini sağlayıcı nitelikte bir hukuksal kurumdur.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 73. maddesinin 8. fıkrasında, "Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve