"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 20. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 350-60
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanıklar ..., ..., ... ve ...'ın, 5237 sayılı TCK'nın 188/3-5, 62, 52/2-4, 53, 54 ve 63. maddeleri gereğince 15 yıl 6 ay hapis ve 4500 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına, taksitlendirmeye, hak yoksunluklarına, müsadereye ve mahsuba, sanık ... hakkında ayrıca TCK'nın 58. maddesi gereğince hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Muş Ağır Ceza Mahkemesince verilen 12.02.2015 tarihli ve 350-60 sayılı resen temyize tabi hükümlerin, sanıkların müdafileri ile sanıklar .... ve..... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 20. Ceza Dairesince 22.10.2015 tarih ve 8271-4251 sayı ile;
"1- Dosya kapsamına göre; sanık ...'ın ..... plakalı araçla yüklü miktarda uyuşturucu madde getireceği ihbarı üzerine arama işleminin Muş Sulh Ceza Hakimliğinin 01.08.2014 gün ve 2014/113 sayılı önleme arama kararınına göre gerçekleştirildiği olay tutanağına göre sanıkların içinde bulunduğu araçta suç konusu uyuşturucu maddelerin ele geçirildiği anlaşılmaktadır.
2559 sayılı PVSK'nın 9. maddesine göre 'önleme araması', suç işlenmesinin veya bir tehlikenin önlenmesi için yapılan aramadır. Önleme aramasının muhatapları suç şüphesi altında olmayan kişilerdir.
CMK'nın 116 ve 119. maddelerine göre 'adli arama' ise, şüphelinin veya sanığın yakalanması ya da suç delillerinin elde edilmesi için yapılan aramadır. Somut bir suçun işlendiği şüphesi varsa önleme araması değil ancak adli arama yapılabilir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2013/610, 2014/512, 2013/841, 2014/513 ve 2014/166-514 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; adli arama kararı gerektiren bir olayda önleme araması kararına dayanılarak ya da koşullarına uygun olmayan arama kararı üzerine yapılan arama hukuka aykırıdır. Böyle bir arama sonucu bulunan deliller ya da suçun maddi konusu 'hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş' olacağından, Anayasa'nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK'nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca hükme esas alınamaz.
Somut olayda gelen ihbar nedeniyle bir suçun işlendiği konusunda şüphe oluşmuştur. CMK'nın 116, 117 ve 119. maddelerine uygun şekilde 'adli arama kararı' alınmadan, olaydan 11 gün önce verilen 'önleme araması kararına' dayanılarak sanıkların içinde bulunduğu araçta arama yapılması hukuka aykırıdır. Bu arama sonucu bulunan uyuşturucu madde ise hem 'suçun maddi konusu' hem de 'suçun delili' olup 'hukuka aykırı yöntemle elde edildiğinden hükme esas alınamaz.'
Sanıklara isnat olunan suçun maddi konusu olan uyuşturucu maddenin hukuka aykırı yöntemle elde edilmesi nedeniyle suçun maddi konusu bulunmadığı ve hükme esas alınamayacağı; buna bağlı olarak suçun unsurunun oluşmadığı gözetilmeden, sanıklar hakkında beraat yerine mahkûmiyet hükmü kurulması,
2-Kabule göre de;
Sanıklar.....ve Serkan'ın, içinde yakalandıkları araçtan kaçan şahsın sanık ... olduğunu beyan ettikleri anlaşıldığından: sanık ...'ın suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım eden sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK'nın 192/3. maddesindeki etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 30.11.2015 tarih ve 99007 sayı ile;
"Anayasanın 38/6. maddesi 'Kanuna aykırı elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilmez' şeklinde düzenleme yapılmıştır.
CMK'nın 116, 117, 118, 119, 120, 121 ve devamı maddelerinde de arama ve elkoyma ile ilgili esaslar belirlenmiştir. Buna göre, 'Hakim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri arama yapabilirler. Ancak konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama hakim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılabilir. Kolluk amirinin yazılı emri ile yapılan arama sonuçları Cumhuriyet Başsavcılığına derhal bildirilir.' şeklinde düzenleme yapılmıştır. CMK'nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkraları uyarınca hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin reddolunacağı ve yüklenen suçun hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş delille ispat edilebileceği hükümlerini amirdir.
2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nun 4/A maddesinin 6. fıkrasında ise 'Polis durdurduğu kişi üzerinde veya aracında silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı halinde kendisine ve başkalarına zarar verilmesine önlemek amacına yönelik gerekli tedbirleri alabilir. Bu amaçla kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin açılması istenemez. Ancak el ile dıştan kontrol hariç, kişinin üstü ve eşyası ile aracının dışarıdan bakıldığında içerisinin görünmeyen bölümlerinin aranması İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslar dahilinde mülki amirin görevlendireceği kolluk amirinin yazılı, acele hallerde sonradan yazıyla teyit edilmek üzere sözlü emriyle yapılabilir. Kolluk amirinin kararı yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Bu fıkra kapsamında yapılan araç aramalarına ilişkin olarak kişiye, arama gerekçesini de içeren bir bir belge verilir.' şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin karar alınmadan yapılacak arama başlıklı 8. maddesinde;
Aşağıdaki hallerde ayrıca bir arama emri ya da kararı aranmaz, denilmesinden sonra sınırlı şekilde bunlar sayılırken (f) bendinde;
'5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 24 üncü maddesindeki kanunun hükmü ve amirin emrini yerine getirme 25. maddesindeki meşru savunma ve zorunluluk hali ve 26 ıncı maddesindeki hakkın kullanılması ile diğer kanunların öngördüğü hukuka uygunluk sebepleri ve suçüstü halinde yapılan aramalarda toplum için veya kişiler bakımından hayati tehlikeyi ortadan kaldırmak amacıyla veya kapalı yerlerden gelen yardım çağrıları üzerine, konut, işyeri ve yerleşim yeri ile ile eklentilerine girmek için.' şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin 27. maddesinin 5. fıkrasında;
'Durdurma üzerine aşağıdaki işlemler yapılır.
a) Durdurulan kişi üzerinde giysilerinden herhangi birisi çıkarılmaksızın yoklama biçiminde bir kontrol yapılır. Bu işlem sonucunda kişide silah bulunduğu sonucunu çıkarmaya yeterli şüphe meydana gelirse memur kendiliğinden silah ve diğer suç eşyası araması yapabilir.
b) Yoklama suretiyle kontrol kişinin cinsiyetinde bulunan görevli tarafından yapılır.
c) Yapılan kontrolün konusu ve sebepleri ilgiliye açıklanır.
d) Bir kişinin veya aracın durdurulma süresinin şartlara göre, makul olması ve ayrılan süreyi geçmemesi gerekir.
e) Yoklama suretiyle kontrol kişiye en az sıkıntı verici şekilde yapılır.
f) Yapılan kontrolün neticesinde suça konu iz, eser, emare ve delil elde edilirse kişi yakalanır.
g) Uyuşturucu gibi belirli bir şeyin kişinin herhangi bir yerinde gizlendiği düşünülüyorsa daha geniş çaplı kontrol yapılabilir.
h) Yoklama suretiyle kontrol kişinin veya aracın ilk durdurulduğu yerde veya o yerin yakınında mümkün olduğu kadar başkalarının görmeyeceği tarzda yapılır. Başka yere götürülerek kontrol yapılmaz.
i) Makul sebebi oluştuğu takdirde daha geniş kapsamlı kontrol yapılması için, kolluk aracından veya yakındaki kapalı bir yerden yaralanılabilir.
j) Kontrolden sonra talep üzerine olay yerinde derhal bir tutanak düzenlenir.
Bu maddede yazılı işlemler gece de yapılabilir.' şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği'nin yakalama başlıklı 6. maddesinin 3. fıkrasında 'Yakalama sırasında suçun iz emare ve delillerinin yok edilmesini veya bozulmasını önleyecek tedbirler alınır.' şeklinde düzenleme yapılmıştır.
CMK'nın 2. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinde;
'Suçüstü:
1. İşlenmekte olan suçu,
2. Henüz işlenmiş olan fiil ile fiilin işlenmesinden sonra kolluk, suçtan zarar gören veya başkaları atarafından takip edilerek yakalanan kişinin işlediği suçu,
3. Fiilin pek az önce işlendiğini gösteren eşya ve delille yakalanan kimsenin işlediği suçu,' biçiminde tanımlanmıştır.
Yukarıda anlatılan somut olay ve belirtilen mevzuat çerçevesinde;
Arama ve elkoyma işlemi Anayasanın 20. maddesi ve CMK'nın 116 ve devamı maddeleri uyarınca istisnasız hakim kararı, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı ve Cumhuriyet savcısına ulaşılmaması durumunda ise kolluk amirinin yazılı emri ile yapılabileceği kuşkusuzdur.
Ancak çok istisnai ve acele hallerde kolluk amirinin yazılı emrinin dahi alınamayacağı bir durum söz konusu olursa kolluk görevlisinin doğrudan arama ve elkoyma işlemi yapması sonucu elde edilen delillerin hukuka uygun sayılıp sayılmayacağı konusu tartışılmalıdır.
2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nun 4/A maddesinin 6. fıkrasında ise bu konuda bir düzenleme getirilerek, polisin kişi üzerine veya aracında silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı halinde kendisine ve başkasına zarar verilmesini önlemek amacına yönelik olarak gerekli tedbirleri alabileceği el ile dıştan kontrol yapabileceği başka bir deyişle kaba üst araması yapabileceği esası getirilmiştir. Aksine üzerinde tehlikeli bir silah, bomba ya da patlayıcı tehlikeli bir madde taşıdığından şüphe edilerek yakalanan kişinin en azından üstünün kontrol edilmesi için kolluk amirinin yazılı emrinin alınması beklenemez.
Karar alınmadan arama yapılabilecek durumlar Adli Arama ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin 8. maddesinde tek tek sayılmış, (f) bendinde suçüstü hali de gösterilmiş, ayrıca aynı yönetmeliğin 27. maddesinde kişinin suç işleyeceği ya da işlediği hususunda kolluk görevlisinin kanaat elde etmesi halinde (g) bendinde uyuşturucu gibi belirli şeyin kişinin herhangi bir yerinde gizlendiği düşünülüyorsa daha geniş çaplı kontrol yapılabileceği de belirtilmiştir.
Bunlardan bizi ilgilendiren kısım (f) bendinde suçüstü halinde kolluk görevlisi yakaladığı veya durdurduğu şüphelinin üzerinde suç delillerinin kaybolmaması amacıyla üst araması yapıp yapamayacağı ve bu şekilde bir üst araması yapılarak delil elde edilmişse, işlemi hukuka uygun olup olmadığıdır.
Somut olayda, olay günü 12.08.2014 tarihinde yapılan ham istihbarat çalışmalar neticesinde sanık ...'ın Muş iline Diyarbakır ili Kulp ilçesinden yüklü miktarda ..... plaka sayılı ford transit marka araç ile esrar maddesi getirileceği ihbarı üzerine Muş ili Kulp karayolu Bağlar Köyü kavşağında görevli ekip tarafından uygulanmaya başlanmış ve saat 10.45 sıralarında uygulama noktasında suça konu araç durdurulmuş suça konu aracın ford transit marka arkası açık kamyonet olduğu ve açık kısmı kontrol edildiğinde 31 RH 964 plaka sayılı siyah renkli yatık vaziyette bulunan motosiklet ve bu motosikletin altında koyu renkli battaniyelerin olduğu, battaniyeler kontrol edildiğinde renk görünüm ve koku itibariyle uyuşturucu maddelerden kenevir maddesi olduğu tespit edildiği söz konusu araçta ele geçirilen uyuşturucu maddelerin net olarak 28 kg ağırlığında olduğunun tespit edilmiştir.
Ham istihbarat çalışmaları neticesinde sanık ...'ın Muş iline Diyarbakır ili Kulp ilçesinden yüklü miktarda ..... plaka sayılı ford transit marka araç ile esrar maddesi getirileceği ihbarında, mevcut duruma göre emniyet görevliler tarafından alınan bu ham istihbari bilginin, 'adli arama kararı' veya 'yazılı adli arama emrini' talep edilecek bir somut delile dayanmadığı ve 'adli arama kararı' veya 'yazılı adli arama emrini' talep edilecek aşamada bulunmadığı, mevcut usul ve yasalara göre görevlilerin sadece istihbari çalışmada bulunabilecekleri, bu çalışma esnasında istihbari bilginin kısmen doğru çıkması üzerine, gerek olmadığı halde sehven olaydan 11 gün önce verilen 'önleme araması kararına' dayanılarak sanıkların içinde bulunduğu araçta arama yapılmıştır.
Aslında emniyet görevlileri aramayı suçüstü haline dayanarak resen yapmış olmalarına rağmen hukuki yanılğıyla ilave olarak 'önleme araması kararına' dayandığı belirtmeleri suçüstü halini ortadan kaldıramayacağı ve arama sonucunda suça konu uyuşturucu madde elde edildiğinden hukuka uygun olarak kabul edilmesi ve sanıklar hakkında verilen mahkumiyet hükümlerinin onanması gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 20. Ceza Dairesince 23.12.2015 tarih ve 16311-5356 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Sanıklara atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna ilişkin olarak yapılan arama işlemlerinin hukuka uygun olup olmadığının,
2- Arama işlemlerinin hukuka uygun olduğunun kabulü hâlinde sanıklara atılı suçun sübut bulup bulmadığının,
3- Atılı suçu işledikleri sonucuna ulaşılması hâlinde;
a) Sanıklar ... ve ... hakkında TCK'nın 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının,
b) Sanık ... hakkında TCK'nın 58. maddesinin uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının,
Belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
12.08.2014 tarihli olay yakalama, üst arama, muhafaza altına alma ve aynı tarihli araç arama muhafaza altına alma, tartı ve ön inceleme tutanaklarına göre; Muş Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Amirliği görevlilerince uyuşturucu madde içen ve satan şahıslara karşı yapılan istihbarat çalışmaları kapsamında; 12.08.2014 tarihinde saat 10.00 sıralarında, ... isimli şahsın ..... plaka sayılı Ford Transit marka araç ile Kulp ilçesinden Muş'a yüklü miktarda esrar getireceği bilgisinin elde edildiği, bunun üzerine aynı gün saat 10.15 sıralarında görevlilerce Kulp Karayolu Bağlar Köyü kavşağında, Muş Sulh Ceza Mahkemesinin önleme araması kararına istinaden uygulama noktası oluşturulduğu, saat 10.45 sıralarında ..... plaka sayılı, beyaz renkli ve açık kasalı olan Ford Transit marka aracın Kulp istikametinden gelmekte olduğu görülüp kontrol noktasında durdurulduğu, görevlilerce içinde dört erkek şahsın bulunduğu tespit edilen araca, söz konusu kişilerin kimlik kontrolünün yapılması için yaklaşıldığında, aracın sağ ön yolcu kısmında oturan 1.70 cm boylarında, yaklaşık 60-65 kilo ağırlığında, esmer, kısa saçlı ve kirli sakallı olan, üzerinde kot pantolon bulunan şahsın kapıyı açıp Bağlar Köyü istikametine doğru kaçmaya başladığı, görevlilerce takip edilmesine rağmen şahsın yakalanamadığı, araç içindeki diğer üç kişinin yapılan kimlik kontrolleri neticesinde; şoför koltuğunda oturan şahsın sanık ..., sağ ön yolcu koltuğunda oturan şahısların ise sanıklar ... ile ... olduklarının tespit edildiği, kaçan şahsın kim olduğu sorulduğunda adı geçenlerin söz konusu kişiyi tanımadıklarını söyledikleri, önleme araması kararına istinaden araçta arama yapılmak istendiği sırada, aracın açık arka kasasında dört adet koli, koyu renkli iki adet battaniye ile bu battaniyelerin üzerine yatırılmış 31 RH 964 plaka sayılı motosiklet bulunduğunun görüldüğü, sanık ...'a kolilerin içinde suç unsuru olup olmadığı sorulduğunda, adı geçenin elektrik süpürgesi ile Arçelik marka yedek parçaların bulunduğunu söyleyip kolileri açarak içlerini görevlilere gösterdiği, görevlilerce battaniyeler kontrol edildiğinde ise her iki battaniyenin içinde dışarıdan görünür şekilde renk, koku ve görünüm itibarıyla topraktan yeni sökülmüş kenevir olduğu değerlendirilen bitkilerin bulunduğunun tespit edilip muhafaza altına alındığı, ardından aracın, suç konusu uyuşturucu maddelerin ve sanıkların emniyet müdürlüğünü götürüldüğü, burada yapılan tartım ve incelemede ele geçirilen toplam 400 kök hâlindeki bitkilerin daralı ağırlığı yirmi sekiz kilogram gelen kenevir olduğunun tespit edildiği, konu hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiğinde söz konusu koli kutularında ve aracın içinde arama yapılması talimatı alındığı, bunun üzerine Cumhuriyet savcısının yazılı arama emrine istinaden saat 13.20 sıralarında araç içinde yapılan aramada, şoför koltuğu güneşlik kısmında beyaz kâğıda sarılı, renk ve görünüm itibarıyla esrar olduğu değerlendirilen ve daralı 12 gram gelen uyuşturucu maddenin ele geçirildiği, görevlilerce sorulduğunda sanık ...'ın, uyuşturucu maddenin kendisine ait olmadığını, kime ait olduğunu bilmediğini beyan ettiği, gerçekleştirilen işlemler hakkında tekrar Cumhuriyet savcısına bilgi verildiğinde, sanıklar hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan işlem yapılması ile kaçan şahsın kimlik bilgilerinin tespit edilmesi talimatlarının alındığı,
Muş Sulh Ceza Hakimliğinin 01.08.2014 tarihli ve 113 sayılı önleme araması kararının olay tarihi ve yerini kapsadığı,
“Arama ve El Koyma Kararı Talebi” başlıklı 12.08.2014 tarihli belgeye göre; Muş Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce, şüphelilerin yakalanması ve delil elde edilmesi amacıyla makul şüphe ve gecikmesinde sakınca bulunduğu gerekçesiyle ..... plaka sayılı aracın kasasında bulunan kapalı kutularda ve içinde, 12.08.2014 tarihinde saat 13.00 ile 14.00 saatleri arasında arama yapılması ve bulunması muhtemel suç unsurlarına el konulmasının talep edildiği, talebin hemen altında ilgili birim amirinin imzası ile Cumhuriyet savcısının “UYGUNDUR” kaşesi ve imzasının bulunduğu,
Ziraat Teknikeri tarafından düzenlenen tutanağa göre; ..... plaka sayılı aracın kasasında ele geçirilen, bakımı yapılıp tohum bağlamış ve yaklaşık 70 ile 80 cm boylarında olan toplam 400 adet bitkinin kenevir olduğu, söz konusu bitkilerin kullanma aşamasına geldiği,
Kolluk tarafından düzenlenen imha tutanağına göre; daralı ağırlığı 27715 gram olan toplam 400 kök kenevir içerisinden daralı ağırlığı 285 gram gelen toplam 5 kökün alınıp geriye kalan 395 kök kenevirin, Muş Sulh Ceza Hakimliğinin 14.08.2014 tarihli kararına istinaden imha edildiği,
Malatya Adli Tıp Grup Başkanlığınca düzenlenen rapora göre; incelemeye gönderilen maddelerden; ..... plaka sayılı aracın güneşlik kısmında ele geçirilen net 6,5 gram kenevirden 2,93 gram, aracın kasasında ele geçirilen net 28 kilogram gelen 400 kök bitkiden numune gönderilen 5 kök bitki net 94 gram ağırlığında olup söz konusu bitkilerden 39,48 gram esrar elde edilebileceği,
Malatya Adli Tıp Grup Başkanlığınca düzenlenen raporda yer alan miktar ve oranları dikkate alındığında, 400 kök kenevir bitkisinden net 3158,4 gram esrar elde edilebileceği,
Muş Emniyet Müdürlüğü Biyometrik Veri İşlemleri Büro Amirliğince düzenlenen raporda; suç konusu uyuşturucu maddenin naklinde kullanılan ..... plaka sayılı araç üzerinde yapılan incelemede mukayese elverişli toplam iki adet vücut izinin tespit edildiğinin, söz konusu bu izler ile sanıklar ..., ... ve ...’tan alınan parmak izleri karşılaştırıldığında, aracın sol ön kapı dış yüzeyinden elde edilen izin İbrahim Erzurumlu isimli şahsın sağ el baş parmak izi ile; aracın sol ön kapı kelebek camı dış yüzeyinden elde edilen izin ise sanık ...’un sağ el yüzük parmak izi ile aynı olduğunun belirtildiği,
Anlaşılmıştır.
Tanık ... mahkemede; Ortakent Köyünde oturduğunu, burada kendisine ait karpuz tarlasının bulunduğunu, sanık ...’ı aynı köyden olmaları nedeniyle tanıdığını, olay günü sanık .....ın’ın saat 08.00 ile 08.30 arasında kendisine ait tarlada çalıştığını, saat 09.00 sıralarında sanık ...’ın abisinin telefon ile araması üzerine adı geçenin Muş’a gitmek için köyden ayrıldığını,
Tanık ... kollukta; Muş merkezde faaliyet gösteren Arçelik bayisinde teknisyen olarak çalıştığını, sanık ...’ın da aynı iş yerinde şoförlük yaptığını, olay tarihinde saat 09.30 sıralarında yanına gelen sanık ...’ın annesinin rahatsızlığı nedeniyle izin alması gerektiğini ve arabaya ihtiyacı bulunduğunu söylediğini, adı geçene bu durumu iş yerinin müdürü olan tanık ...’a iletmesi gerektiğini ifade ettiğini, bunun üzerine sanık ...’ın tanık Kamuran’ın yanına gidip konuyu anlattığını ve gerekli izni aldığını, araç bakımından ise, sanık ...’ın iş yerine ait olan beyaz renkli, kapalı Doblo marka aracı istediğini, ancak tanık Kamuran’ın bunu kabul etmeyip ..... plaka sayılı kamyoneti alabileceğini söylediğini, müşteri ziyareti için Yeşilyurt Mahallesine gitmesi gerektiğinden sanık ...’dan kendisini söz konusu yere bırakmasını istediğini, kabul etmesi üzerine sanık ...’ın kullandığı araç ile Yeşilyurt Mahallesine gittiklerini, burada araçtan indiği esnada sanık ...’ın “Eğirmeç Köyüne gidip, iş yerine ait parayı alıp geleceğim.” dediğini, yaklaşık yarım saat sonra sanık ...’ı telefon ile aradığını ancak adı geçene ulaşamadığını, iş yerine gittiğinde tekrar aramasına rağmen sanığa yine ulaşamadığını, aradan iki saat geçtikten sonra kendisini telefon ile arayan polislerden sanık ...’ın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan gözaltına alındığını öğrendiğini, mahkemede ise farklı olarak; olay tarihinde müşteri ziyaretinde bulunduğu için, sanık ...’ın izin alıp hasta olan annesini hastaneye götürdüğünü iş yerindeki arkadaşlarından öğrendiğini, gün içinde sanık ...’ın telefon ile arayıp işinin bittiğini, annesini hastaneye götürdüğünü söyledikten sonra kendisine işinin bitip bitmediğini sorduğunu, bitmediğini söylemesi üzerine adı geçenin bir işi nedeniyle Eğirmeç Köyüne gideceğini belirtip telefonu kapattığını, bu görüşmeden bir süre sonra telefon ile aramasına rağmen sanık ...’a ulaşamadığını,
Malen sorumlu ...; Muş il merkezinde faaliyet gösteren Arçelik bayisinin sahibi olduğunu, sanık ...’ın yaklaşık 4 yıldır iş yerinde şoför olarak çalıştığını, olay günü sanığı malzeme teslimi ve iş yerine ait alacağı tahsil etmesi için Eğirmenç Köyüne gönderdiğini, daha sonra ise sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan yakalandığını öğrendiğini,
Tutanak düzenleyici tanık Vedat Şölen; olay tarihinde edindikleri bilgi üzerine uygulama noktası oluşturduklarını, Bağlar Köyü girişinde söz konusu aracı görüp durdurduklarını, bu esnada araçtan bir şahsın inip kaçtığını, araçta yaptıkları kontrol neticesinde aracın açık kasasında kenevir ele geçirdiklerini, olay tutanağının doğru olduğunu,
Tutanak düzenleyici tanık Yılmaz Kara; kendilerine bildirilen istihbarat bilgisi üzerine uygulama noktası oluşturduklarını, yaklaşık kırk dakika sonra söz konusu aracın geldiğini, aracı durdurduklarında bir kişinin inip kaçtığını, yaptıkları kontrolde aracın kasasında bulunan battaniyelerin içinde esrar ele geçirdiklerini, olay tutanağının doğru olduğunu,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... kollukta ve savcılıkta; Muş il merkezine bağlı Ortakent Köyünde ikamet ettiğini, adına kayıtlı olan 0536 488 44 25 numaralı GSM hattını kullandığını, üç yıl öncesine kadar esrar içtiğini, ancak şu an herhangi bir madde kullanmadığını, olay günü saat 08.00 sıralarında tarlada çalıştığı esnada abisi olan Memdiz Bozkurt'un telefon ile kendisini arayıp Muş'a gelmesini istediğini, bunun üzerine tarladaki işini bırakıp yaya olarak Kızılağaç yolunda bulunan Ortakent Köyü kavşağına kadar geldiğini, otostop yoluyla bir araca binebilmek için beklemeye başladığını, yaklaşık yarım saat sonra Kulp yönünden gelip Muş istikametine gitmekte olan beyaz renkli pikabı görmesi üzerine el kaldırdığını, duran araca binmek için kapısını açtığında içinde şoför dâhil tanımadığı üç kişinin oturduğunu gördüğünü, araç durdurulduğunda polislerden kaçan kişinin nereye gideceğini sorması üzerine, Muş'a gideceğini söyleyip bu kişinin yanına oturduğunu, Bağlar Köyü kavşağına geldiklerinde polislerin aracı durdurduklarını, bu sırada yanında oturduğu ve kimlik bilgilerini bilmediği şahsın araçtan inip kaçtığını, ardından görevlilerce yapılan arama neticesinde aracın kasasında ve şoför güneşlik kısmında esrar ele geçirildiğini öğrendiğini, sanıklar Serkan ile ....'ı ve araçtan inip kaçan kişiyi tanımadığını, ele geçirilen uyuşturucu maddelerin kime ait olduğunu bilmediğini, araca bindiği esnada battaniye ya da esrar görmediğini, yalnızca aracın kasasında bir tane motosiklet gördüğünü, atılı suçlamayı kabul etmediğini, sorguda ise; araçtan inip kaçan kişinin sanık ... olduğunu, adı geçeni tanıdığını, araca bindiği esnada ele geçirilen esrarların kokusunu fark etmesi nedeniyle sanıklar Serkan, .... ve.....'ın araca uyuşturucu madde yüklediklerini anladığını, bunun dışında emniyetteki ifadesini tekrar ettiğini, mahkemede; sanıklar Serkan ve ....’ın ifadelerini kabul etmediğini, diğer üç sanığı da tanımadığını, soruşturma evresindeki beyanlarını tekrar ettiğini, araca bindiği sırada bir koku fark ettiğini, ancak ne olduğunu anlayamadığını,
Sanık ... kollukta; Muş il merkezinde ikamet ettiğini, Arçelik servisinde şoför olarak çalıştığını, abisi adına kayıtlı olan 0530 381 72 83 numaralı GSM hattını kullandığını, geçmişte esrar içtiğini, ancak şu an herhangi bir uyuşturucu madde kullanmadığını, sanık ...'ı Muratpaşa Mahallesinde işlettiği kahvehaneden dolayı tanıdığını, diğer sanık ...'ı ve araçtan inip kaçan şahsı tanımadığını, olay günü saat 09.30 sıralarında iş yerine ait olan ve kendisi tarafından kullanılan ..... plaka sayılı araca müşterilere teslim edilecek malzemeleri yüklediğini, daha sonra ilk olarak Yeşilyurt Mahallesine, buradan da Eğirmeç Köyüne gidip iş yerine ait olan beyaz eşyaları teslim ettiğini, Muş merkeze dönmek için hareket ettiğinde köy içindeki çeşmenin yanında sanık ... ile kimlik bilgilerini emniyette öğrendiği sanık ...'ı ve sanık ...'ın işlettiği kahvehaneye takılan açık kimlik bilgilerini bilmediği şahsı gördüğünü, yanlarına yaklaşıp durduğunda sanık ...'ın “Bizim motosikletin lastiği patladı, bizi Muş'a götürebilir misin?” dediğini, bırakabileceğini söyleyip araçtan indiği esnada sanık ... ile açık kimlik bilgilerini bilmediğini diğer şahsın içinde bir şeyler bulunan iki adet battaniyeyi aracın kasasına yüklediklerini, motosikleti ise hep beraber yerleştirdiklerini, sanık ...’a battaniyelerin içinde ne bulunduğunu sorduğunda uygulama notasında kaçan şahsın, “Abi pancar topladık, anneme götürüyorum” dediğini, bu esnada sanık ...’ın söz konusu bu şahsa “Sino gel arabaya bin” şeklinde seslendiğini, ardından hep birlikte araca binip Muş il merkezine doğru hareket ettiklerini, Bağlar Köyü kavşağında oluşturulan kontrol noktasına yaklaştıklarında sanık ... ile isminin..... olduğunu tahmin ettiği kişinin “Dur biz ineceğiz” dediklerini, daha sonra ise..... adlı kişi ile sanıklar .... ve .....’ın ceplerinden çıkardıkları bir şeyleri aracın içine attıklarını, görevlilerin ikazları üzerine aracı durdurduğunu, bu esnada..... adlı şahsın araçtan inip kaçtığını, aracın kasasında ve güneşlik kısmında ele geçirilen esrarların kendisine ait olmadığını, söz konusu bu maddelerle..... adlı şahıs ile sanıklar.....ve ....’ın ilgisinin olduğunu, atılı suçlamayı kabul etmediğini, savcılıkta farklı olarak; “Sino gel arabaya bin” şeklinde seslenen ve battaniyelerin içinde pancar bulunduğunu söyleyen kişinin sanık ... olduğunu, uygulama noktasına yaklaştıklarında görevlileri gören..... adlı kişi ile sanıklar .... ve .....’ın ceplerindeki esrarları aracın değişik yerlerine saklamaya çalıştıklarını, araçtan inen..... adlı kişinin kaçmasına engel olmaya çalıştığını, ancak başaramadığını, sorguda; emniyet ve savcılıkta yaptığı savunmalarını tekrar ettiğini, mahkemede ise; olay günü Eğirmenç Köyüne beyaz eşya götürmek için çalıştığı iş yerine ait olan araç ile Muş merkezden hareket ettiğini, Kızılağaç yoluna geldiğinde mahalleden tanıdığı olan sanık ...’ı görüp durduğunu, birlikte Eğirmenç Köyüne gitmeyi teklif ettiğini, adı geçenin kabul etmesi üzerine söz konusu köye gidip beyaz eşyayı teslim ettiklerini, Muş’a dönmek için yola çıktıklarında köy içindeki çeşmenin yanında sanık ... ile sanık ...’ın el kaldırdığını görüp durduğunu, yanlarında bir adet motosiklet ile iki adet battaniye bulunan adı geçenlerin motosikletin lastiğinin patladığını ve Muş il merkezine gitmek istediklerini söylediklerini, sanık ... ile birlikte kendilerine yardımcı olabileceklerini belirtip motosikletin aracın kasasına yerleştirilmesine yardım ettiğini, battaniyelerin konulmasına ise yardım etmediğini, battaniyelerin içinde bir şeyler olduğunu anlayıp sorduğunda, sanıklar.....ile.....’ın pancar bulunduğunu söylediklerini, hep birlikte araca binip Muş’a gitmek üzere hareket ettiklerini, görevlilerce oluşturulan uygulama noktasına geldiklerinde sanıklar.....ile.....’ın inmek istediklerini beyan ettiklerini, aracı durdurduğunda ise sanık ...’ın araçtan inip kaçtığını, sanıklar.....ile.....’ı tanımadığını, araçta esrar bulunduğunu ve bu maddelerin kime ait olduğunu bilmediğini,
Sanık ... soruşturma evresinde; Muş il merkezinde ikamet ettiğini, adına kayıtlı olan 0542 809 09 49 numaralı GSM hattını kullandığını, geçmişte esrar içtiğini, ancak şu an herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanmadığını, sanık ...’ı aynı mahallede oturmaları nedeniyle tanıdığını, olay günü saat 10.00 sıralarında sanık ...’ın kullandığı araç ile Kızılağaç Beldesinde bulunan bir köye çamaşır makinesi götürdüklerini, teslimatı yaptıktan sonra Muş’a geri dönmek için yola çıktıklarını, söz konusu beldenin çıkışına geldiklerinde yol kenarında beklemekte olan sanık ... ile kimlik bilgilerini bilmediği bir şahsın el kaldırdıklarını görüp durduklarını, yanlarında bir adet motosiklet ile iki adet battaniye bulunan söz konusu bu şahısların, motosikletin tekerleğinin patladığını söyleyip kendilerini Muş’a götürüp götüremeyeceklerini sorduklarını, aracın müsait olması nedeniyle götürebileceklerini söyleyip motosikletin aracın kasasına yerleştirilmesine sanık ... ile birlikte yardımcı olduklarını, ancak battaniyelerin konulmasına yardımcı olmadığını, ayrıca içlerinin de gözükmediğini, daha sonra hep birlikte araca binip Muş’a gitmek üzere hareket ettiklerini, il merkezine yaklaştıklarında polisler tarafından durdurulduklarını, bu esnada kimlik bilgilerini bilmediği şahsın araçtan inip kaçtığını, araçta yapılan aramada aracın güneşliğinde ve kasasındaki battaniyelerin içinde esrar ele geçirildiğini, bu maddenin kime ait olduğunu bilmediğini, sanık ... ile polislerden kaçan diğer şahsı tanımadığını, bu iki şahsı ilk kez olay günü gördüğünü, mahkemede 22.10.2014 tarihli oturumda; sanık ...’ı mahalleden tanıdığını, sanık ...’ı ise tanımadığını, olay günü Kızılağaç Beldesinde bulunduğu sırada sanık ... ile karşılaştığını, adı geçenin bir köye çamaşır makinesi bırakacağını söyleyip birlikte gitmeyi teklif ettiğini, kabul etmesi üzerine sanık ...’ın kullandığı araç ile Kızılağaç Beldesine ait bir köye gidip söz konusu makineyi teslim ettiklerini, Muş’a dönmek için yola çıktıklarında bir çeşmenin yanında beklemekte olan ve yanlarında bir adet motosiklet ile iki adet battaniye bulunan sanıklar..... ile .....’ı görüp durduklarını, adı geçenlerin motosikletin lastiğinin patladığını söyleyip Muş’a kadar kendilerini götürüp götüremeyeceklerini sorduklarını, yardım edebileceklerini belirtmeleri üzerine hep birlikte motosikleti aracın kasasına yüklediklerini, battaniyelerin yerleştirilmesine ise yardımcı olmadığını, sanıklar.....ile.....’a battaniyelerin içinde ne olduğunu sorduklarında, adı geçenlerin pancar bulunduğunu söylediklerini, ardından hep birlikte sanık ...’ın kullandığı araca binip Muş’a gitmek için hareket ettiklerini, polisler tarafından oluşturulan kontrol noktasına yaklaştıklarında sanıklar.....ile.....’ın “Durun, Durun” dediklerini, sanık ...’ın aracı durdurduğu esnada sanık ...’ın araçtan inip kaçtığını, araçta uyuşturucu madde bulunduğunu bilmediğini, sanık ...’ı mahalleden tanıdığını, ancak sanık ...’ı tanımadığını, 17.12.2014 tarihli oturumda; olay tarihinde sabah saat 09.30 sıralarında sanık ...’ın kendisini telefon ile arayıp motosikletinin lastiğinin patladığını ve yardıma ihtiyacı olduğunu söyleyip bulunduğu yeri tarif ettiğini, bunun üzerine sanık ...’ı telefon ile arayıp durumu anlattığını, adı geçenin diğer sanık ...’ın bulunduğu yere beyaz eşya götüreceğini söyleyip birlikte gitmeyi teklif ettiğini, kabul etmesi üzerine sanık ... ile birlikte beyaz eşyayı ilgili yere götürüp teslim ettiklerini, Muş’a dönmek için yola çıktıklarında Ortakent Köyü civarında yanlarında bir adet motosiklet ile iki adet battaniye bulunan sanıklar..... ve .....’ı görüp durduklarını, sanık ...’ın GSM hattının telefonun da kayıtlı olmadığını, şimdiki savunmasının daha doğru olduğunu, 12.02.2015 tarihli oturumda; olay günü sanık ... ve sanık ... ile telefon görüşmesi yaptığını, sanık ...’ın adına kayıtlı olmayan bir numaradan kendisini aradığını, sanık ...’ı tanımadığı için adı geçenle herhangi bir görüşmesinin bulunmadığını, her ne kadar HTS kayıtlarından olay tarihinde sanık ... ile görüştüğü anlaşılmakta ise de aslında kendisi ile görüşen kişinin sanık ... olduğunu,
Sanık ...; Atılı suçlamayı kabul etmediğini, yalnızca sanık ...’ı tanıdığını, diğerler sanıkları ise tanımadığını, olay tarihinde söz konusu aracın içinde