"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 20. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 127-52
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık ...’ın, TCK'nın 188/34, 62, 52/2-4, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis ve 30.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, hak yoksunluğuna, müsadereye ve mahsuba ilişkin Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 17.02.2015 tarihli ve 127-52 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 20. Ceza Dairesince 09.11.2015 tarih ve 15010-4561 sayı ile;
"Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin yasal süreden sonra olması nedeniyle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1, 1412 sayılı CMUK’nın 318/1 ve 5271 sayılı CMK’nın 299. maddeleri uyarınca reddine karar verilerek duruşmasız olarak inceleme yapılmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2013/610-2014/512, 2013/841-2014/513 ve 2014/166-514 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; adli arama kararı alınmasını gerektiren olayda arama kararı alınmadan arama yapılması hukuka aykırıdır. Böyle bir arama sonucu bulunan ve suçun maddi konusunu oluşturan deliller ya da suçun maddi konusu 'hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş' olacağından, ikrar bulunsa bile Anayasa'nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK'nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca hükme esas alınamaz.
Oluş ve dosya içeriğine göre; Antalya İl Emniyet Müdürlüğü'nün 11.03.2014 tarihli yazısı uyarınca sanığın Van ilinden İstanbul iline plaka numarası ve araç markası belirtilerek uyuşturucu madde nakledeceğinin diğer emniyet müdürlüklerine bildirilmesi üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, plaka numarası plaka tanıma sistemine kayıt edilen aracın, olay günü Muhabere ve Elektronik Şube Müdürlüğü görevlilerince Akçaabat ilçesi istikametine doğru gittiğinin bildirilmesi ve yapılan takip sonucunda Vakfıkebir ilçesinde durdurularak sanığın kimlik tespitinin yapılmasından sonra, Antalya İl Emniyet Müdürlüğü'nün 11.03.2014 tarihli yazısından bahsetmek suretiyle telefonla aranıp arama izni vermesi istenen Cumhuriyet savcısının, somut delillere dayalı kuvvetli şüphenin olmaması gerekçesiyle arama kararı talebinde bulunamayacağını bildirmesi sonucu salıverilen sanığın, tekrar Trabzon şehir merkezine doğru uyuşturucunun bulunduğu araç ile döndüğünün tespiti sonrası, aracın ikinci kez durdurulup sanığın kimlik tespiti yapıldıktan sonra, araç üzerinde Narkotik Dedektör Köpeği ile yapılan kontrolde, köpeğin araca yoğun bir şekilde tepki vermesi üzerine, usulüne uygun adli arama kararı ya da emri alınmadan arama yapmak amacıyla Bakım Onarım Şube Müdürlüğü tamirhanesine çekilen ve Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.03.2014 tarih, 2014/163 Değişik İş nolu önleme araması kararına dayanılarak yapılan detaylı arama sonucunda aracın sağ ön koltuğu altında yapılan gizli bölmede 60 paket halinde 18,052 gram eroin olarak tabir edilen uyuşturucu maddenin ele geçirildiği anlaşılmış olması karşısında; suç şüphesi altında bulunan sanığın CMK'nın 116, 117 ve 119. maddelerine uygun şekilde 'adli arama kararı' veya 'yazılı adli arama emri' alınmadan, kullandığı araçta yapılan hukuka aykırı arama sonucu ele geçirilen bu uyuşturucu maddenin, 'suçun maddi konusu' ve 'suçun delili' olarak hükme esas alınamayacağı gözetilerek, somut olayda suçun maddi konusu bulunmadığından, dolayısı ile suçun unsurları oluşmadığından, sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 28.12.2015 tarih ve 189516 sayı ile;
"...Yüksek Daire'nin bozma kararının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Zira; incelenen yargılamaya konu dosya kapsamına göre; Antalya İl Emniyet Müdürlüğü'nün 11.03.2014 tarihli yazısı uyarınca, sanığın Van ilinden İstanbul iline plaka numarası ve araç markası belirtilerek uyuşturucu madde nakledeceğinin diğer emniyet müdürlüklerine bildirilmesi üzerine, başlatılan soruşturma kapsamında, plaka numarası plaka tanıma sistemine kayıt edilen aracın, olay günü Muhabere ve Elektronik Şube Müdürlüğü görevlilerince Akçaabat ilçesi istikametine doğru gittiğinin bildirilmesi ve yapılan takip sonucunda Vakfıkebir ilçesinde durdurularak sanığın kimlik tespitinin yapılmasından sonra, Antalya İl Emniyet Müdürlüğü'nün 11.03.2014 tarihli yazısından bahsetmek suretiyle telefonla aranıp arama izni verilmesi istenen Cumhuriyet savcısının, somut delillere dayalı kuvvetli şüphenin olmaması gerekçesiyle arama kararı talebinde bulunamayacağını bildirmesi sonucu salıverilen sanığın, tekrar Trabzon şehir merkezine doğru uyuşturucunun bulunduğu araç ile döndüğünün tespiti sonrası, aracın ikinci kez durdurulup sanığın kimlik tespiti yapıldıktan sonra, araç üzerinde narkotik dedektör köpeği ile yapılan kontrolde, köpeğin araca yoğun bir şekilde tepki vermesi üzerine, Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.03.2014 tarih, 2014/163 Değişik iş nolu önleme araması kararına dayanılarak yapılan detaylı arama sonucunda aracın sağ ön koltuğu altında yapılan gizli bölmede 60 paket halinde, Trabzon Adli Tıp Kurumu raporuna göre, bulunan 29749 gram maddelerin, net 18052 gram eroin içerdiği tespit edilmiştir. Uyuşturucu maddelerin ele geçmesi nedeniyle, sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan dava açılıp, mahkûmiyet kararı verilmiştir.
5237 sayılı TCK'nın 1. maddesinde, kanunun amacı ortaya konulmuştur. Hükümde, kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletinin, adalet ve güvenliğin sağlandığı bir toplumda yaşama hakkının gereği olarak, kamu düzeni ve güvenliğinin korunması ile suç işlenmesinin önlenmesi, ceza kanunun temel amaçları arasında sayılmaktadır.
'Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi' başlığını taşıyan 5237 sayılı TCK'nın 3. maddesinin 1. fıkrasına göre, suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Hukuk kurallarının temel amaç ve işlevleri, bireylerin yaşamlarını güven ortamı içerisinde sürdürmelerini teminle, toplumsal düzeni sağlmaktır. Düzensiz toplumsal yaşam, kargaşayla birlikte, toplumun da sonu demektir.
Ceza muhakemesi hukuku, hakimlerin ceza kanununu gereği gibi uygulayabilmeleri için sanıklar hakkında lüzumlu bilgileri toplarken, sosyal düzenin korunması ile kişilerin hak ve özgürlüklerine saygı arasında bir denge kurmak suretiyle hukuken geçerli kanıtlarla hiçbir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacını güder.
Suçluların meydana çıkarılarak süratle ve mutlaka cezalandırılmalarını sağlarken, toplum menfaatini; masumların gereksiz yere kovuşturulmaması ve haksız cezaya çarptırılmamalarını teminen de ferdin menfaatini gözetir.
Ceza muhakemesi tedbirlerinden biri olan arama ile A.İ.H. Sözleşmesi’nin 8, Anayasa’nın 20 ve 21. maddeleri ile koruma altına alınan kişinin temel hak ve özgürlüklerine müdahale edildiğinden, Yasa koyucu Sözleşme’ye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına ve Anayasa’nın 20 ve 21. maddelerine uygun olarak kişinin temel hak ve özgürlüklerine müdahale etme hakkı olan arama koruma tedbiri; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 116 ve devamı maddeleri ile Adlî ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nin (Yönetmelik) 5 ve devamı maddelerinde yer almaktadır.
Arama, suçların önlenmesine yönelik olarak, önleme araması (PVSK m.9, 4, Arama Yönetmeliğinin 18 vd.m.9), olarak; suç işlendikten sonra da yakalama delili elde etme ve müsadere tabi eşyayı bulma amacına yönelik olarak adli arama (CMKm.116-122) olarak düzenlenmiştir.
Arama kararı verme yetkisi kural olarak hakime aittir. (...m20, 21; CMK m.119, f.1) Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının, Cumuhriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri arama yapabilirler. Ancak konutta, işyerinde, ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama hakim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılabilir. Kolluk amirinin yazılı emri ile yapılan arama sonuçları Cumhuriyet Başsavcılığına derhal bildirilir.
Kaldı ki, kolluğun bir arama emri veya kararı gerekmeden arama yapabileceği hallerde bulunmaktadır. Bunlar, Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin karar alınmadan yapılacak arama başlıklı 8, 9 ve 25, 27. maddelerinde sayılmıştır.
'...Suçüstü halinde yapılan aramalarda, ..suç işlenen yerlerde delillerin aranması, bulunması, el konulması, için.. , ...5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 24 üncü maddesindeki kanunun hükmü ve amirin emrini yerine getirme, 25. maddesindeki meşru savunma ve zorunluluk hali ve 26. maddesindeki hakkın kullanılması ile diğer kanunların öngördüğü hukuka uygunluk sebepleri ve suçüstü halinde yapılan aramalarda toplum için veya kişiler bakımından hayati tehlikeyi ortadan kaldırmak amacıyla veya kapalı yerlerden gelen yardım çağrıları üzerine, konut, işyeri ve yerleşim yeri ile ile eklentilerine girmek için.'
Belirlenen hallerde, hâkim veya savcı kararı alınmasına gerek bulunmamaktadır.
Arama ve elkoyma işlemi Anayasanın 20. maddesi ve CMK'nın 116 ve devamı maddeleri uyarınca istisnasız hâkim kararı, gecikmesinde sakınca bululanan hallerde Cumhuriyet savcısı ve Cumhuriyet savcısına ulaşılmaması durumunda ise kolluk amirinin yazılı emri ile yapılabileceği kuşkusuzdur.
Ancak çok istisnai ve acele hallerde kolluk amirinin yazılı emrinin dahi alınamayacağı bir durum söz konusu olursa kolluk görevlisinin doğrudan arama ve elkoyma işlemi yapması sonucu elde edilen delillerin hukuka uygun sayılıp sayılmayacağı konusu tartışılmalıdır.
5271 sayılı CMK'nın m.2/1-j. bendi; suçüstü halini, o sırada islenmekte olan suçla sınırlı tutmamıştır, ayrıca suçüstü sayılan halleri de tanımlamıştır. Bu maddeye göre; suçüstü hali; işlenmekte olan suç yanında, henüz işlenmiş olan suç ile suçun işlenmesinden hemen sonra takip edilen veya suçun az önce işlendiğine dair eşya ya da delille yakalanan kimsenin işlediği suçu da içermektedir. CMK md. 90/1-2. ile md. 2/1 - (j) bendi birlikte değerlendirildiğinde, bu gibi hallerde herhangi bir kişi veya makamın yazılı emrine gerek bulunmamaktadır.
Nitekim bozma kararına konu somut olay irdelendiğinde; konunun önleme araması kapsamında, (PVSK m.9, 4, Arama Yönetmeliğinin 18 vd.m.9 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 24.m), Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi kararına dayalı olarak; emniyet görevlilerinin uyuşturucu maddelerin bulunduğu şüphe edilen seyir halindeki araç da hemen yapılan aramada, üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan maddenin nakil esnasında yakalanması durumunun; suçüstü haline bağlı yakalama yetkisini düzenleyen hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekirdi. Somut olayın koşulları dikkate alınarak incelendiğinde de uygulanan ceza muhakemesi tedbirinin sanığın özel yaşam alanını ihlal etmediğinden, ortada yasak ve hukuka aykırı bir delil de bulunmamaktadır.
Mahkeme kararına konu somut olayda, ...Emniyet görevlilerince Van'dan İstanbul'a, araç ile uyuşturucu madde nakledileceği, bilgisinin alınması üzerine; emniyet görevlileri tarafından ... plaka sayılı araç durdurularak, arama talebi iletilen yetkili Cumhuriyet savcısının somut delil olmaması nedeniyle arama izni vermemesi üzerine, Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.03.2014 tarih ve 2014/163 değişik iş nolu önleme araması kararına ve suçüstü haline istinaden araçta yapılan aramada üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan toplam 29.749 gram eroin niteliğindeki uyuşturucu maddeyi naklederken sanık suçüstü yakalanmıştır.
5271 sayılı CMK'nın 2/e-j, 161 ve 2559 sayılı PVSK'nın Ek 6. maddeleri uyarınca, olayın hemen akabinde durum güvenlik görevlileri tarafından nöbetçi Cumhuriyet savcısına bildirilmiş ve onun talimatları doğrultusunda olaya el konularak soruşturmaya başlanmıştır.
Artık suçüstü halinin bulunduğu ve şüphelinin suç delillerini yok etmesi söz konusu olabileceğinden, suç delillerinin görevliler tarafından sanığın yakalanmasından sonra, durum derhal nöbetçi Cumhuriyet savcısına bildirilerek görevli Cumhuriyet savcısının talimatları doğrultusunda hareket edilerek suçlu ve suç konusu eşyalar muhafaza altına alınmıştır. El koyma işlemi üzerine aynı gün işlem yetkili ve görevli hakim tarafından onaylanmıştır. Bu nedenle yapılan işlem hukuka uygundur. Elde edilen kanıtların hükümde değerlendirilmesinde bir engel bulunmamaktadır.
Yukarıda arz ve izah edilen gerekçelerle sanıklardan suçüstü hükümleri uyarınca elde edilmiş olan delillerin hukuka uygun delil olarak kabul edilmesi ve sanık hakkında verilen mahkumiyet hükmünün onanması gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 20. Ceza Dairesince 08.02.2016 tarih ve 4-463 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... hakkında verilen beraat hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkındaki mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna ilişkin olarak yapılan arama işleminin hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığının 20.06.2014 tarihli ve 6195 soruşturma sayılı dosyasında arama işlemini gerçekleştiren Trabzon Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü görevlileri hakkında "Görevi kötüye kullanma" ve "Hürriyeti Tahdit" suçlarından soruşturma izni istenildiği anlaşıldığından, söz konusu soruşturma dosyasının akibetinin araştırılması gerekip gerekmediğinin, bu bağlamda eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Antalya İl Emniyet Müdürlüğünün Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben düzenlediği 08.05.2014 tarihli ve 281128 sayılı fezlekesi içeriğine göre; KOM Şube Müdürlüğü Narkotik Suçlar Büro Amirliğince, örgüt faaliyeti kapsamında değerlendirilen uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticaretinin önlenmesi, şahısların tespiti ile yakalanmalarına yönelik yapılan istihbarat çalışmalarında, uyuşturucu madde ticareti yaptıkları ve suç örgütü içerisinde yer aldıkları değerlendirilen bir takım şahıslar, bu şahısların kullandıkları GSM hatları ile gerçekleştirdikleri eylemlere ilişkin bilgiler elde edildiği, şahısların içerisinde yer aldıkları suç örgütünün faaliyetlerinin deşifre edilebilmesi, yakalanabilmeleri ve delillerin ele geçirilebilmesi için başkaca suretle delil elde edilmesi imkânı da olmadığından başlatılan projeli çalışma kapsamında bir takım şüpheliler hakkında iletişimin tespiti kararları alındığı,
Devam eden iletişimin tespiti çalışmaları sırasında, uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna ilişkin birtakım görüşmeler gerçekleştirdikleri, birbirleri ile irtibatlı oldukları ve takip edilen diğer şahıslardan farklı bir organizasyon içerisinde yer aldıkları değerlendirilen Beşir Bakar, ..., Hakan Akşut ile ... hakkında da iletişimin tespiti kararları alınarak soruşturmanın sürdürüldüğü,
İletişimin tespiti ve kayda alınması tedbiri çalışmaları esnasında şüpheliler arasında gerçekleşen telefon görüşmelerinden; İstanbul’da bulunan Hakan Akşut’un, Van’dan İstanbul’a uyuşturucu madde sevkiyatı hususunda Beşir Bakar ile irtibat kurduğu, bu amaçla 25.12.2013 tarihinde araçla Van’a geldiği, Beşir Bakar ile görüşmesinin ardından aynı gün uçakla İstanbul’a döndüğünün tespit edildiği,
Yapılan araştırmalar ve istihbari çalışmalarda, Hakan Akşut’un uyuşturucu madde sevkiyatını Van’a gelerek Beşir Bakar’a teslim ettiği ... plaka sayılı Fiat marka Doblo tipi araçla gerçekleştireceği bilgisinin elde edildiği,
İletişimin tespiti çalışmaları sırasında gerçekleşen telefon görüşmelerinden; Hakan Akşut’un, irtibata geçtiği ... isimli şahıstan uyuşturucu maddenin naklini yapmak için bir kişi bulmasını istediği, ...’ün de İstanbul’da bulunan ... ile bağlantı kurup, Hakan Akşut’un telefon numarasını vererek görüşmesini istemek suretiyle şahsa yönlendirdiği, Hakan Akşut’un uyuşturucu maddenin nakli sırasında ...’dan yanına bir bayan almasını isteyip bulamaması durumunda tek başına yola çıkacağını söylediği, Hakan Akşut ve Beşir Bakar’ın uyuşturucu maddeyi açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen Mesut isimli bir şahıstan veya bu şahıs aracılığıyla temin edecekleri, adı geçen şahısların telefon görüşmelerinde şifreli konuştuklarının tespit edildiği,
Şüpheliler hakkında iletişimin tespiti ve kayda alınması tedbirinin uygulanmasına devam edildiği sırada, 06.03.2014 tarihli ve 28933 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair 6526 sayılı Kanun’la CMK’nın 135. maddesinde yapılan iletişimin tespiti ve kayda alınması tedbirinin süresi koşullarındaki değişiklik nedeniyle Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı üzerine 06.03.2014 tarihinde iletişimin tespiti ve kayda alınması tedbirinin sonlandırıldığı,
Antalya İl Emniyet Müdürlüğünün 11.03.2014 tarihli, 165068 sayılı ve “Dağıtımdaki Yerlere” başlıklı yazısı ile; yürütülen çalışmalar sırasında Van ili, Bahçesaray ilçesi, Ünlüce nüfusuna kayıtlı, Mehmet Sıddık ve Fahriye oğlu, 23.10.1956 Pervari doğumlu, 12590402676 TC kimlik numaralı ... isimli şahsın, ... plaka sayılı Fiat marka Doblo tipi araçla Van ilinden İstanbul’a yüklü miktarda uyuşturucu madde sevkiyatı yapacağı bilgisinin elde edilmesi nedeniyle bahse konu araç hakkında duyarlı olunması, çalışmaların gizlilik içerisinde yürütülmesi ve yakalanması durumunda KOM Şube Müdürlüğüne bilgi verilmesinin Umum Emniyet Müdürlüklerinden istenildiği,
22.03.2014 tarihli olay, yakalama, arama ve el koyma tutanağına göre; Antalya İl Emniyet Müdürlüğünün 11.03.2014 tarihli ve 165068 sayılı yazısı ile Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde Antalya KOM Şube Müdürlüğü Narkotik Büro Amirliği görevlilerince Antalya ili genelinde uyuşturucu madde ticareti yapan şahıs ve gruplara yönelik başlatılan projeli çalışma kapsamında haklarında tedbir uygulanan açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen Mesut ve Van ili Bahçesaray ilçesi Ünlüce nüfusuna kayıtlı, Mehmet Sıddık ve Fahriye oğlu, 23.10.1956 Pervari doğumlu, 12590402676 TC kimlik numaralı ... isimli şahısların, ... plaka sayılı Fiat marka Doblo tipi araçla Van’dan İstanbul’a yüklü miktarda uyuşturucu madde sevkiyatı yapacakları bilgisi elde edildiğinin bildirilmesi üzerine, bahsi geçen araç plakasının MOBESE kayıtlarına yazılması için 12.03.2014 tarihinde Muhabere ve Elektronik Şube Müdürlüğünden talepte bulunulduğu ve 13.03.2014 tarihinde söz konusu aracın “Plaka Tanıma Sistemi”ne kaydedildiği,
22.03.2014 tarihinde, ... plaka sayılı aracın saat 14.46’da Trabzon il merkezinden Akçaabat ilçesi istikametine doğru gittiğinin Muhabere ve Elektronik Şube Müdürlüğü görevlilerince bildirilmesi üzerine KOM Şube Müdürlüğü Narkotik Büro Amirliği ekiplerinin, konuyla alakalı olarak Vakfıkebir İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlileriyle irtibata geçerek, söz konusu aracın görülmesi durumunda gerekli incelemenin yapılmasını isteyip aynı zamanda aracın yakalanması için hareket ettikleri ve söz konusu aracın Vakfıkebir ilçesine girişi sırasında araca yetiştikleri, Vakfıkebir İlçe Emniyet Müdürlüğü ve Narkotik Büro Amirliği ekiplerinin saat 15.45 sıralarında Kemaliye Mahallesi, Otogar kavşağı, Sahilyolu üzerinde aracı durdurdukları, yapılan kimlik kontrolünde sürücünün sanık ... olduğunun tespit edildiği,
... plaka sayılı araç ile sanık ...’nin üzerinde gerekli aramanın yapılabilmesi için görevlilerce nöbetçi Cumhuriyet savcısının telefonla arandığı, Antalya İl Emniyet Müdürlüğünün 11.03.2014 tarihli ve 165068 sayılı yazısı içeriği okunup şahsın GBT sorgusunda eroin kaçakçılığından sabıkasının olduğu da söylenilerek arama kararı talebinde bulunulduğu, ancak Cumhuriyet savcısının adı geçen şahsın aranan kişilerden olmadığı ve konuyla ilgili somut delil bulunmadığı için arama kararı talebinde bulunamayacağını bildirmesi üzerine, sanığın görevlilerce 22.03.2014 tarihi saat 16.30 sıralarında Vakfıkebir ilçesinde serbest bırakıldığı,
Muhabere ve Elektronik Şube Müdürlüğü görevlilerince aynı gün saat 18.04 sıralarında ... plaka sayılı aracın Akçaabat ilçesinden Trabzon il merkezine giriş yaptığının bildirilmesi üzerine, Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.03.2014 tarihli ve 2014/163 değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden Beşirli Mahallesi, şehir merkezi istikametinde uygulama yapan ekiplere konuyla alakalı bilgi verilerek saat 18.10 sıralarında aracın durdurulmasının sağlandığı, yapılan kimlik kontrolünde sürücünün sanık ... olduğunun anlaşıldığı,
Antalya İl Emniyet Müdürlüğünün 11.03.2014 tarihli ve 165068 sayılı yazısına istinaden araçta gizli bölmeler içerisine konulmuş uyuşturucu maddeler olabileceği değerlendirilip narkotik köpeği ile yapılan aramada, köpeğin araca yoğun şekilde tepki vermesi nedeniyle detaylı şekilde arama yapılmak amacıyla aracın Bakım Onarım Şube Müdürlüğü tamirhanesine çekildiği, söz konusu önleme araması kararına istinaden saat 18.30 sıralarında başlayan arama sonucunda, aracın sağ ön koltuk alt kısmında sonradan yapıldığı anlaşılan kapak bulunduğu görülerek açıldığında, aracın sağ alt bölümünde bulunan boşluğa gizlenmiş şekilde toplam (60) paket içerisinde, daralı ağırlığı 30.716,68 gram suç konusu eroinin ele geçirildiği,
ATK Trabzon Grup Başkanlığı Kimya İhtisas Dairesince düzenlenen 15.04.2014 tarihli rapora göre; net 29.749 kg gelen maddenin 18.052 kg eroin, 1.684 kg 6-MAM ile Papaverin, Noscapin, Acetylcodeine (Eser miktarda) içerdiği,
Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.03.2014 tarihli ve 163 değişik iş sayılı önleme araması kararının olay tarihi ile yerini kapsadığı,
Trabzon Cumhuriyet Başsavılığının şüpheliler ..., Hakan Aşut, Beşir Bakar ve Mesut isimli şahıs hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan ayırma kararı verdiği ve soruşturmanın 2014/6195 sırasına kaydedildiği,
Beşir Bakar’ın kullandığı 0543 848 51 71 ve 0537 951 60 22, ...’ün kullandığı 0532 333 21 18, Hakan Akşut’un kullandığı 0541 938 13 51 ve 0537 339 67 01, ...’ın kullandığı 0545 316 78 06 numaralı GSM hatları hakkında alınan iletişimin dinlenmesi ve kayda alınmasına dair kararlar ile iletişimin tespitine ilişkin tutanakların dosyada bulundukları,
Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığının 20.06.2014 tarihli ve 6195 soruşturma sayılı dosyasında; Vakfıkebir Cumhuriyet savcısının somut delil olmaması nedeniyle ... plaka sayılı araç ile sanık hakkında arama emri vermemesi sonrasında, sanığı aracıyla birlikte Trabzon Bölge Trafik Müdürlüğü önünde bulunan arama noktasına götürüp burada arama işlemini gerçekleştirmeleri nedeniyle Trabzon Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü görevlileri hakkında "Görevi kötüye kullanma" ve "Hürriyeti Tahdit" suçlarından Trabzon Valiliğinden soruşturma izni istenildiği,
Anlaşılmaktadır.
... şüpheli sıfatıyla savcılıktaki ifadesinde; beraber çalıştığı Hüseyin Kaçmaz'ın kendisine olan borcunu kapatmak için ... plaka sayılı aracı verdiğini, oto alım-satım sözleşmesi ile aracı teslim aldığını, aracın 3 ay kendisinde kaldığını, daha sonra Geves Sel isimli bir şahsa yine oto alım-satım sözleşmesi ile satıp teslim ettiğini, olayla ilgisi bulunmadığını,
Tutanak düzenleyici tanık Hasan Aydın; olay tarihinde Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olarak görevli olduğunu, Trabzon KOM Şube Müdürlüğünün olay tarihinde Antalya bağlantılı bir operasyon yaptığını, olay yerine gittiğinde bir şahsın uyuşturucu maddelerle yakalanmış olduğunu, gerekli işlemleri yaptıklarını, olay tutanağının doğru olduğunu, aradan uzunca bir zaman geçtiği için ayrıntıları tam olarak hatırlayamadığını,
Tutanak düzenleyici tanık Fuat Birtan; Antalya Emniyet Müdürlüğünün yazılı bilgilendirilmeleri doğrultusunda sanığın kullandığı Fiat marka Doblo tipi aracın şüpheli olarak takip edildiğini, ilk önce Vakfıkebir’de durdurulan araç hakkında arama izni alınamadığından araç ve sürücüsünün serbest bırakıldığını, bilemedikleri bir sebepten dolayı yoluna devam etmediği anlaşılan aracın kendi görev alanları olan Trabzon’a döndüğünü sistemden görmeleri üzerine araca müdahale ettiklerini, aracı durdurduklarında sadece sürücünün olduğunu, aracın Vakfıkebir’den neden Trabzon’a geri döndüğünü, ilk durduran ekiplerden aracı “Takip edin” diyen olup olmadığını bilmediğini, yapılan aramada zula edilmiş şekilde uyuşturucu madde ele geçirildiğini,
Tutanak düzenleyici tanık Semih Yazıcı; Antalya Emniyet Müdürlüğünden, doğu illerinden batı illerine plaka ve vasfı belirten araçla uyuşturucu sevkiyatı yapılacağı bilgisi geldiğini, söz konusu aracın Trabzon’daki teknik kayıtlara düştüğünü görmeleri üzerine takibe başladıklarını, aracın peşinden gittiklerini ancak yetişemediklerini, Vakfıkebir ilçesinde görevli ekipleri aramaları üzerine aracın durdurulduğunu, ancak arama izni alınamadığından sürücü ve aracın serbest bırakıldığını, bunun üzerine aracın gidiş istikameti olan Giresun ilinde görevli ekipleri bilgilendirip devreye sokmak istediklerini ancak aracın Trabzon il merkezine doğru geldiğinin görülmesi üzerine kendilerinin devreye girdiklerini ve aracın durdurulduğunu, aracın Vakfıkebir’de durdurulmasından sonra Trabzon’a kendileri veya başka bir polis ekibi tarafından getirilmediğini, sürücünün kendi iradesi ile Trabzon’a geldiğini, bunun sebebini bilmediğini, ancak şahsın tedbir amacıyla veya varsa öncü aracı kaybetmiş olması nedeniyle güzergâh değiştirmiş olabileceğini, yapılan aramada aracın gizlenmiş bölmesinde eroin ele geçirildiğini,
Tutanak düzenleyici tanık Levent Demirel; Narkotik Şube Büro Amirliğinde köpek eğiticisi olarak görev yaptığını, karar gereğince uygulama noktasında olduğunu, aracın Trabzon’da durdurulması üzerine uyuşturucu şüphesi ile yapılan kontrol sırasında köpeğin araçta uyuşturucu bulunduğuna dair tepki vermesi üzerine aracı emniyette götürdüklerini, burada yapılan ayrıntılı aramada aracın sağ ön kısımında zula edilmiş paketlere sarılı eroin bulunduğunu, haber bölümünde görev yapmadığı için gelen bilgilerin içeriğini bilmediğini,
Tutanak düzenleyici tanık Aydın Develi; Fiat marka Doblo tipi bir aracın ekipler tarafından uyuşturucu şüphesi ile alınarak emniyete getirildiğini, kendisinin de katılımıyla aracın arandığını ve aracın zemininin altında zula haline getirilmiş bölmede eroin bulunduğunu, konuyla ilgili tutanak tutulduğunu, aracın Giresun’dan Trabzon’a neden döndüğünü, görevli polislerin mi geri getirdiğini bilmediğini, arama işlemi dışındaki işlemlerle ilgili bir bilgisi olmadığını,
İnceleme dışı sanık ...; Hakan Aşut ile İstanbul’da cezaevinde yatarken tanıştığını, Beşir Bakar'ı Van’dan tanıdığını, sanık ...'nin ise köylüsü olduğunu, Mesut isimli şahsı tanımadığını, adı geçen kişilerden uyuşturucu madde ticareti yapan olup olmadığını bilmediğini, kendisine ait kamyon ile yük taşıdığını, bu nedenle İstanbul’a sık sık gittiğini, 15 Şubat tarihinde İstanbul’da olup olmadığımı hatırlamadığını, şubat ayında Hakan ile bir kaç sefer telefon ile görüştüğünü, 0532 333 21 18 numaralı GSM hattının kendisine ait olduğunu, kendisine okunan 14.02.2014 tarihli görüşmeyi hatırladığını, bu görüşmede Hakan Aşut’un İstanbul'dan Batman'a malzeme götürmesi için şoför lazım olduğunu söylediğini, kendisinin de sanık ...’nin numarasını verdiğini, sanık ... ile aralarında geçen görüşme içeriklerini hatırlamadığını, Hakan ile Şubat ayı içersinde Van’da karşılaştığını, o gün sanık ...'yi görmediğini, uyuşturucu ticareti ile ilgisi olmadığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... kollukta; 5-6 gün kadar önce Van’dan tanıdığı İran uyruklu Geves Sel isimli şahısla kahvede oturduklarını, şahsın kendisine araba satın aldığını söylemesi üzerine aracını kendisine kiralayıp kiralamayacağını sorduğunu, günlüğü 150 TL karşılığında anlaştıklarını, amacının İstanbul’da bulunan ailesini ziyaret etmek olduğunu, 2 gün sonra aracı teslim alıp yola çıktığını, 22.03.2014 tarihinde Trabzon’a giriş yaptığında polisler tarafından durdurulduğunu, araçta yapılan aramada, aracın taban bölümünde gizlenmiş eroin bulunduğunu, kendisinin bundan haberinin olmadığını,
Savcılıktaki 23.03.2014 tarihli beyanında emniyetteki benzer ifadesine ek olarak; Vakfıkebir ilçesi girişinde polis ekiplerinin kendisini durdurduğunu, kimlik kontrolünün ardından serbest olduğunu söylediklerini, bu sırada görevlilerden birisinin yaptığı telefon görüşmesinin ardından kendilerini takip etmesini istediğini, aracı ile polis ekiplerini takip ettiğini, yaklaşık 20 dakika kadar polis ekiplerini takip etmesinin ardından Trabzon’a geldiğini, görevlilerin burada tekrar aracını durdurup narkotik köpeği ile yaptıkları aramada, aracın gizlenmiş bölmesinde eroin bulunduğunu,
Sorguda; Cumhuriyet savcılığındaki ifadesini tekrar ettiğini, atılı suçlamayı kabul etmediğini,
Savcılıktaki 12.06.2014 tarihli ifadesinde; Hakan Aşut, Beşir Bakar ve Mesut isimli şahısları tanımadığını, ...’ün ise Bahçesaray’lı olup kamyon şoförlüğü yaptığını, ancak kendisi ile tanışmadığını, 0545 316 78 06 numaralı GSM hattını, mart ayı içerisinde eroin almak için ihtiyaç duyması üzerine ismini bilmediği Van’da oturan bir şahıstan alarak kullandığını, kendisine okunan telefon görüşmelerinden Beşir ile olan konuşmaları yapmış olabileceğini, ancak isminin Beşir olduğunu bilmediğini,
Mahkemede ise; İstanbul’a ailesini ziyarete gitmek için Geves Sel isimli arkadaşından araç kiraladığını, önce bir arkadaşını ziyaret etmek amacıyla Hopa’ya geldiğini, sonra İstanbul’a doğru yola çıktığını, Trabzon’da polislerin kendisini durdurup serbest bıraktıklarını, ancak tekrar arama yapılacağını, kendilerini takip etmesi gerektiğinin söylendiğini, daha sonra Trabzon’da yapılan aramada araca gizlenmiş şekilde eroinlerin bulunduğunu, uyuşturucu maddeden haberinin olmadığını, aksi hâlde polisleri takip etmek yerine kaçabileceğini fakat kaçmadığını savunmuştur.
Uyuşmazlık konusunun isabetli bir biçimde çözümlenmesi için "arama" tedbirinin hukuki niteliği ile bu tedbire hâkim olan genel ilkelere değindikten sonra konuya ilişkin anayasal ve kanuni düzenlemelerin incelenmesinde fayda bulunmaktadır.
A- Genel Olarak Koruma Tedbiri:
Ceza muhakemesinin yapılmasını veya yapılan muhakemenin sonunda verilecek kararın kağıt üzerinde kalmamasını ve muhakeme masraflarının karşılanmasını sağlamak amacıyla, kural olarak ceza muhakemesinde karar verme yetkisini haiz olan yetkililer tarafından, gecikmede sakınca bulunan durumlarda geçici olarak başvurulan ve hükümden önce bazı temel hak ve hürriyetlere müdahaleyi gerektiren kanuni çarelere "koruma tedbiri" denir. (Bahri Öztürk, Behiye Eker Kazancı, Sesim Soyer Güleç, Ceza Muhakemesi Hukukunda Koruma Tedbirleri, Seçkin, 2013, 1. Bası, s.1)
Koruma tedbirleri genel itibarıyla 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenmiştir. Ceza Muhakemesi Kanununun Birinci Kitabının Dördüncü Kısmı “Koruma Tedbirleri” başlığını taşımakta olup arama ve yakalama tedbirine de bu kısımda yer verilmiştir. Kanunun bu açık düzenlemesine göre arama ve yakalama birer koruma tedbiridir.
Koruma tedbirleriyle çoğu zaman henüz gerçekten bir suçun işlenip işlenmediği ya da işleme muhatap olan şüpheli tarafından işlendiği yargı kararı ile sabit olmadığı halde, gecikmesinde sakınca bulunmasından dolayı görünüşte haklılıkla yetinilerek gerek şüphelinin gerekse şüpheli statüsünde olmayan üçüncü kişilerin temel hak ve özgürlüklerine müdahale edilmektedir. Bu nedenle koruma tedbirlerine ölçülü bir şekilde, görünüşte haklı olan ve gecikmesinde sakınca ya da tehlike bulunan hallerde başvurulmalıdır.
Yakalama ve tutuklamanın esasları, Anayasamızın 19. maddesinde “Kişi hürriyeti ve güvenliği” başlığı ile;
"Herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
Şekil ve şartları kanunda gösterilen:
Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin yakalanması veya tutuklanması; bir küçüğün gözetim altında ıslahı veya yetkili merci önüne çıkarılması için verilen bir kararın yerine getirilmesi; toplum için tehlike teşkil eden bir akıl hastası, uyuşturucu madde veya alkol tutkunu, bir serseri veya hastalık yayabilecek bir kişinin bir müessesede tedavi, eğitim veya ıslahı için kanunda belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirin yerine getirilmesi; usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren, ya da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması; halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz.
Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir. Hâkim kararı olmadan yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir; bunun şartlarını kanun gösterir…” şeklinde düzenlenmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanununun 2. maddesinde ise suçüstünün tanımına yer verilmiş, koruma tedbirleri başlığı altında aynı Kanunun 90. maddesinde yakalama ve yakalanan kişi hakkında yapılacak işlemler düzenlenmiştir.
"Madde 2: …j) Suçüstü:
1. İşlenmekte olan suçu,
2. Henüz işlenmiş olan fiil ile fiilin işlenmesinden sonra kolluk, suçtan zarar gören veya başkaları tarafından takip edilerek yakalanan kişinin işlediği suçu,
3. Fiilin pek az önce işlendiğini gösteren eşya ve delille yakalanan kimsenin işlediği suçu…ifade eder"
Maddedeki tanım doğrultusunda; örneğin failin mağduru bıçaklaması durumunda CMK'nın 2/j-1; failin mağduru bıçakladıktan sonra takip üzerine yakalanması durumunda CMK'nın 2/j-2; failin bıçaklama eyleminden hemen sonra elinde kanlı bıçakla yakalanması durumunda ise CMK'nın 2/j-3 maddesindeki suçüstü halleri söz konusu olacaktır.
"Yakalama ve yakalanan kişi hakkında yapılacak işlemler
Madde 90: (1) Aşağıda belirtilen hâllerde, herkes tarafından geçici olarak yakalama yapılabilir:
a) Kişiye suçu işlerken rastlanması.
b) Suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaç