"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 5. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 71-86
Zimmet suçundan sanık ...'in TCK'nın 247/1, 249/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Boyabat Ağır Ceza Mahkemesince verilen 16.02.2011 tarihli ve 94-12 sayılı hükmün, sanık ve sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 06.06.2013 tarih ve 8108-6197 sayı ile;
"Mağdurun mahkemede alınan son beyanında suça konu parayı reddiyat tarihinde aldığını ifade etmesinin sanığı suçtan ve cezadan kurtarmaya yönelik beyan olarak kabulü isabetli ise de, bu beyan ve şikâyetteki ifadeler karşısında paranın soruşturmadan sonra mağdura iade edilip edilmediğinin, bu suretle de sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının karar yerinde tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda Boyabat Ağır Ceza Mahkemesince 23.10.2013 tarih ve 71-86 sayı ile; sanığın önceki hüküm gibi cezalandırılmasına karar verilmiş, bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesince 20.04.2017 tarih ve 10730-1514 sayı ile onanmasına oy çokluğuyla karar verilmiş,
Daire Üyeleri V. Dalgalı ve Z. Şahin; “İcra müdürü olan sanığın, haciz masrafı olarak kendisine tevdi edilen 150TL paranın 40TL'sini yedieminlik ücreti olarak mağdur ...’e ödemesi gerekirken, bunu yapmayarak zimmetine geçirdiği kabul edilmek suretiyle hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmuş ise de;
Mağdur ...’ün Durağan Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği şikâyet dilekçesinde; sanığın kendisini İlçe Emniyet Amirliğine araç satışı için götürdüğünü, dönüşte tellallık ücreti ödeyeceğini söylediğini ancak ödemediğini beyan ettiği, oysa mağdura yediemin olarak teslim edilen aracın İlçe Emniyet Amirliğinde değil İlçe Jandarma Komutanlığında bulunduğu, ödenmesi gereken paranın da tellallık değil yedieminlik ücreti olduğu, mağdurun Cumhuriyet savcısına verdiği 10.11.2009 tarihli ifadesinde; Emniyet Amirliğine avukata ait araçla gidip geldiklerini, bu nedenle evrakta bahsi geçen 80TL taksi ücretinin de ödenmediğini beyan ettiği, ancak haciz tutanağında ...plakalı ticari taksi şoförü olarak imzası bulunan ...’ın yeminli ifadesinde İlçe Jandarma Komutanlığına kendisine ait araçla gidildiğini ve sanıktan taksi ücretini aldığını beyan ettiği,
Mağdurun Cumhuriyet savcısına verdiği 13.01.2010 tarihli ifadesinde; direksiyonu kilitlenen hacizli araca müdahalede bulunması için jandarmaya götürülen araç tamircisi ...’e ücret ödenmediğini beyan ettiği, ancak ...’in yeminli ifadesinde yaptığı iş karşılığında ücret istemediği hâlde siftah parası olarak 5TL verildiğini beyan ettiği,
Sanığın savunmasında; mağdura tellal ücreti ödemediğini, zira bu paranın belediyeye yatırıldığını, yedieminlik ücretini ise ödediğini beyan ettiği,
Mağdurun mahkeme huzurunda alınan beyanında; iki farklı araçla ilgili görev aldığını, bunları birbirine karıştığını, bir aracın emniyet müdürlüğünde satıldığını, o araçla ilgili bir ödeme yapılmadığını, ancak iddianameye konu kendisine yediemin sıfatıyla teslim edilen araçla ilgili olarak takdir edilen 40TL'yi aynı gün veya bir gün sonra aldığını ifade ettiği,
İcra Müdürlüğü dosyası içerisinde bulunan haciz tutanağının sağ üst kısmında 28,50TL yol tazminatı, 80TL taksi ücreti, 1,5TL pul ve 40TL yediemin ücreti olmak üzere toplam 150TL masraf yapıldığının yazılı olduğu, haciz tutanağında icra müdürü sanık ..., Jandarma Başçavuş..., ticari araç şoförü ... ve yediemin (mağdur) ...'ün imzalarının bulunduğu, ...’ın imzanın kendisine ait olduğunu ve parayı aldığını kabul ederek tutanağı doğruladığı,
Bunlara ilaveten, Durağan İcra Müdürlüğü tahsilat ve reddiyat kayıtları üzerinde herhangi bir incelemenin yapılmadığı gibi hesap açığı bulunup bulunmadığının da tespit edilmediği,
Sanığın ödeme yaptığına dair savunması, bunu doğrulayan tanıklar ... ve ...'in beyanları ile harcama detayını gösteren ve mağdurun da imzasını içeren haciz tutanağı karşısında, mağdurun aşamalarda değişen ve yukarıda çelişkileri vurgulanan beyanlarının suçun sübutu için yeterli olmadığı, sanığın yüklenen suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delilin bulunmadığı, bu nedenlerle Boyabat Ağır Ceza Mahkemesinin 23.10.2013 tarihli ve 2013/71 esas, 2013/86 karar sayılı mahkûmiyet hükmünün bozulması gerektiği” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 16.06.2017 tarih ve 394610 sayı ile;
“5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 'Zimmet' başlıklı 247. maddesi '(1) Görevi nedeniyle zilyedliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(3) Zimmet suçunun, malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilebilir. '
Etkin pişmanlık
Madde 248- '(1) Soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi indirilir.
(2) Kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın yarısı indirilir. Etkin pişmanlığın hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte biri indirilir.' şeklinde düzenlenmiştir.
Zimmet suçu 'Devlet İdaresi Aleyhine İşlenen Suçlar' başlığında yer aldığı ve bu suç ile korunan hukuki yararın kamuya ait değerlerin, dürüst bir şekilde idare edilmesi ve kullanılmasını sağlamak olduğu ve suçun hukuki konusunun, mülkiyet olmayıp kamu hizmetinin korunması olduğu kabul edilmektedir.
Zimmet suçunun faili kamu görevlisidir. Bu nedenle zimmet suçu özgü suç kapsamındadır. Kamu görevlisi olmayan bir kişinin zimmet suçu işlemesi mümkün değildir. aslında zimmet suçu güveni kötüye kullanma suçunun özel düzenlenmiş bir hâlidir.
Zimmet suçu failin görevi gereği ve yasal olarak kendisine tevdi edilen veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malları haksız bir şekilde mal edinmesiyle oluşur.
Zimmet suçunun konusu taşınır ya da taşınmaz maldır. Bu malın zilyetliğinin kamu görevlisine devredilmiş olması veya kamu görevlisinin bu mal üzerinde koruma ve gözetim yükümlülüğünün bulunması gerekir. Malın mülkiyetinin devlete, kamu kurumuna ya da herhangi bir kişiye ait bulunmasının bir önemi bulunmamaktadır.
Suç konusu malın zimmete geçirilmesi, mal üzerinde malik sıfatıyla tasarrufta bulunulmasıdır. Mal edinme malın amacı dışında kullanılması, tüketilmesi şeklinde olabileceği gibi, bir başkasına satılması ya da devri şeklinde gerçekleşmesinin mümkün olduğu kabul edilmektedir. Zimmet suçu icrai bir davranışla gerçekleşebileceği gibi ihmali bir davranışla da işlenebilmektedir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde; maddi olayda, Eskişehir 2. İcra Müdürlüğünün 02.04.2008 tarihli ve 2005/6682 sayılı talimatı üzerine yakalanan ve İlçe Jandarma Komutanlığında tutulan...plakalı aracın haczinin Durağan İcra Müdürlüğünden istendiği, 11.04.2008 tarihinde sanık tarafından söz konusu aracın haczedildiği, sonrasında aracın Jandarmada muhafazasının güç olduğu belirtilerek yediemine tesliminin istenmesi üzerine yeniden haczedilmesi ve yediemine teslim edilmesi için Eskişehir İcra Müdürlüğünce 02.06.2009 tarihinde 150 TL avansın Durağan İcra Müdürlüğüne gönderildiği,
10.06.2009 tarihinde, söz konusu aracın İlçe Jandarma Komutanlığından alınıp yediemin olarak mağdur ...'e teslim edildiği, haciz tutanağının siyah pilot kalem ile yazıldığı ve hacze katılanlar tarafından aynı nitelikteki bir kalemle imzalandığı, tutanağın sağ üst köşesinde masraf dökümünün ise mavi tükenmez kalem ile tanzim edildiği, avans olarak gönderilen 150TL'nin aynı gün reddiyat makbuzu ile çıkışının sanık tarafından yapıldığı,
Daha sonra, mağdur ...'in 10.11.2009 tarihinde Durağan Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçe vererek, İlçe Emniyet Amirliğine kendisini tellal olarak götüren sanığın hak ettiği ücreti ödemediğinden bahisle şikâyetçi olduğu, aynı gün ifadesi alınan mağdurun İlçe Jandarma Komutanlığında bulunan Broadway marka araç için de yediemin olarak görevlendirildiğini, ancak yediemin olarak bırakılan araçla ilgili herhangi bir ödemenin yapılmadığını, söz konusu olaylar nedeniyle sanıktan şikâyetçi olmadığını ifade ettiği, bu ifade üzerine başlatılan soruşturmada beyanına başvurulan sanık ...'in İlçe Jandarma Komutanlığının bahçesinde bulunan araç için mağdur ...'i yediemin olarak görevlendirdiğini, kendisine belli bir ücret takdir ettiğini, hatırladığı kadarıyla yedieminin günlüğünü 6TL olarak belirlediğini ifade ettiği, sanık Mahkemedeki sorgusunda yediemin ücreti olarak mağdura herhangi bir ücret ödemediğini, zira aracın satışı yapıldıktan sonra kendisine tahakkuk eden ücreti ödeyeceğini, aracın satışı talep edilmediği için söz konusu ücreti ödeyemediğini, yedieminlik ücretini kendisinin almadığını savunduğu,
Tanık ...'ın ifadesinde sanıktan 50-60TL veya bunun üzerinde bir miktar ücret aldığını, sanığın ayrıca tamirci olan ...'e de bir ödeme yaptığını belirttiği, tanık ..., yaptığı iş karşılığında 5 veya 10TL gibi bir para aldığını, bu parayı ise hazırlık aşamasında ifade ettiği üzere tanıklardan ...'dan aldığını ifade ettiği, sanığın Eskişehir 2. İcra Dairesi tarafından gönderilen 150TL'yi çekerek bir kısmını taksi şoförüne verdiği, 28,50TL'sinin yol tazminatı olarak, 40TL'sinin ise yediemine verildiği şeklinde haciz tutanağının sağ üst köşesine not aldığı, ancak haciz tutanağının düzenlenip imzalandığı kalemden farklı bir kalem ile hesap dökümünün yapıldığı, sanığın yediemine herhangi bir ücret ödemediği hâlde tutanağı bu şekilde düzenleyerek reddiyat makbuzunu 150TL çekilmiş ve kullanılmış şekilde imzaladığı,
Bu olaylardan sonra talimat üzerine 10.03.2010 tarihinde araç satışının yapıldığı, aracın 17.03.2010 tarihinde yedieminden alınarak alıcıya teslim edildiği, satışı yapan Durağan İcra Müdürü tarafından yedieminlik ücreti olarak aracın yediemine ilk teslim tarihi olan 10.06.2009 ile aracın satışının yapıldığı 10.03.2010 tarihleri arasında tahakkuk eden 339TL olarak hesaplanıp mağdura 18.03.2010 tarihinde reddiyat makbuzuyla ödendiği, bu şekilde mağdur ...'in alacağı olan miktarı araç satış ücreti üzerinden tahsil ettiği şeklinde gerçekleyen eylemde,
Mağdur ...'in bizzat kaleme aldığı şikâyet dilekçesi ile sanıktan şikâyetçi olduğu hâlde aynı gün verdiği savcılık ifadesinde bu defa sanıktan şikâyetçi olmadığını belirttiği, mağdur ...'in 15.12.2010 tarihinde kendiliğinden duruşmaya katılarak önceki ifadelerinde var olan bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek için yeniden ifade vermek istediğini belirttiği ve alınan ifadesinde, şikâyetinden sonra yaptığı araştırmada başka bir araç için yaptığı tellallık ücretinin kendisine ödenmediğini ancak sanığın suça konu araç kendisine tevdi edildiğinde sanık tarafından 40TL ücretin o esnada kendisine ödendiğini, haciz işlemi sonrası adliyeye döndüklerinde savcı beyin kendisine ücretini alıp almadığını sorduğunu, kendisinin de tellallık ücretini almadığını söylediğini, bu şekilde olayın yanlış anlaşılmadan kaynaklandığını beyan ettiği,
Özel Dairece verilen birinci bozma kararı sonrası mağdur ...'in ifadesinin de benzer şekilde olduğu, icra müdürü olan ve iddia konusu eylemin sonuçlarını bilebilecek durumda olan sanığın, 40TL gibi bir miktar için mesleğini ve geleceğini tehlikeye atmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, kaldı ki haciz tutanağında yazılı takdir edilen yedieminlik ücretinin çok küçük olması, söz konusu ücretin mağdura ödenmediğine ilişkin bir belge ya da delilin de bulunmadığı dikkate alındığında olayın kavram kargaşasından ya da icra müdürü olan sanığın mesleki tecrübesizliğinden veya işlemleri usulüne uygun yerine get