"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı :1197-60
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık ...'ın TCK'nın 179/3-2, 62/1, 50, 52 ve 52/4. maddeleri uyarınca 500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Denizli (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 01.10.2013 tarihli ve 319-697 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 13.11.2014 tarih ve 3662-22758 sayı ile;
“...Olay gecesi sanığın idaresindeki araçla aydınlatma olan, 7 metre genişliğindeki iki yönlü yolda, araçta bulunan Ali Duman’ın ve kendi beyanına göre, aracın önüne çıkan köpeğe çarpmamak için, direksiyonu sağa kırıp park halindeki araca çarpması sonucu meydana gelen maddi hasarlı olaydan 10 dakika sonra yapılan ölçümde 0.49 promil alkollü olduğu tespit edildiği, tüm dosya kapsamından aldığı alkolün etkisiyle güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğine ve kazanın alkolün etkisiyle meydana geldiğine dair bir delil ve sanığın dışa yansıyan davranışları ile ilgili bir tespitin bulunmadığı, TCK'nın 179/2. maddesinde düzenlenen suçun kasten işlenebileceği dikkate alınarak, sanığın unsurları oluşmayan suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi...” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
6545 sayılı Kanun'un 84. maddesiyle 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 6. maddenin 1. fıkrası uyarınca sulh ceza mahkemelerinin kapatılması nedeniyle bozmadan sonra yargılama yapan Denizli 10. Asliye Ceza Mahkemesi ise 06.02.2015 tarih ve 1197-60 sayı ile;
"...Her ne kadar sanık 'alkol aldığını, ancak kazanın önüne çıkan bir köpeğe çarpmamak için direksiyonu kırması nedeniyle meydana geldiğini' öne sürmüş ise de bu savunma bir an için doğru olarak kabul edilse bile, köpeğe çarpmamak için duramayacak kadar hızlı ve dikkati dağılmış durumda olan ve direksiyonu kırdığında park halindeki araçlara çarpıp ağır maddi hasara yol açacak kadar direksiyon hakimiyetini kaybetmiş olan bir sürücünün, emniyetli biçimde araç sevk ve idare ettiğinden söz edilemeyeceğinden sanık savunmalarına itibar edilmemiş ve Yargıtay bozma ilamına uyulmaksızın, önceki kararımızda direnilerek sanığın cezalandırılmasına dair hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçeyle bozma kararına direnerek, önceki hükümde olduğu gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.05.2015 tarihli ve 148453 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 444-827 sayı ile 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 19.04.2017 tarih ve 42-3342 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturup oluşturmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
12.04.2013 tarihli trafik kazası tespit tutanağında; olayın 12.04.2013 tarihinde saat 02.10'da gerçekleştiği, havanın açık, yolun kavşak ve geçit bulunmayan, kuru, düz, eğimsiz bir yol olduğu, kazaya etken yol kusurunun bulunmadığı, sanığın kullandığı aracın doğru istikamette giderken park hâlindeki araçlara çarptığı ve hafif hasar verdiği, psikofiziksel durumu tespit edilemeyen sanığın Karayolları Trafik Kanunu'nun 52/1-B maddesini ihlal ettiği yönünde açıklamalara yer verildiği,
Aynı tarihli kaza yeri krokisinde; sanığın sevk ve idaresindeki 20 A.. .6 plaka sayılı aracın seyir hâlinde, 20 . ...2 plaka sayılı araç ile onun arkasındaki 20 H. ..7 plaka sayılı aracın ise yolun sağında park hâlinde oldukları, sanığın direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi üzerine önce 20 H. ..7 sayılı araca ardından da 20 . ...2 plaka sayılı araca çarptığı, sanığın olay nedeni ile yaralandığı ifade edildiği,
Denizli Devlet Hastanesince kaza anından on dakika sonra düzenlenen 12.04.2013 tarihli genel adli muayene raporuna göre; sanığın yapılan muayenesinde 0,49 promil alkollü olduğu,
Anlaşılmaktadır.
Tanık ... kollukta; olay tarihinde evinde uyurken, karşı komşusu olan Mehmet Künarlıoğlu'nun kapıyı çalarak aracına başka birisinin çarptığını söylediğini, 11.04.2013 tarihinde ikametinin önündeki caddeye nizami bir şekilde park ettiği 20 . ...2 plaka sayılı Yiğit İnşaat Ltd. Şti adına kayıtlı olup kendisinin kullandığı kamyonetin 20 A.. .6 plaka sayılı aracın çarpması sonucu sol arka kısmından ağır hasar aldığını gördüğünü, mahkemede ayrıca; sanığı yalnızca karakolda gördüğünü, hâlinden, kokusundan, tavrından alkol aldığının belli olduğunu,
Tanık ... kollukta; kendisi adına kayıtlı 20 H. ..7 plaka sayılı aracını 11.04.2013 tarihinde saat 17.00 sıralarında ikametinin önüne park ettiğini, 12.04.2013 tarihinde saat 02.30 civarında polislerin telefon açması üzerine sanığın aracına çarptığını öğrendiğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık kollukta; olay gecesi saat 02.00 sıralarında 20 A.. .6 plaka sayılı Hasan Hüseyin Akçaöz adına kayıtlı olup kendisinin kullandığı araç ile yanında yeğeni .....bulunduğu hâlde Çamlık Caddesi üzerinden çorba içmeye giderken saatte yaklaşık 40-45 km hızla Lise Caddesi, Jandarma karşısına geldiğinde bir anda önüne köpek çıktığını, köpeğe çarpmamak için direksiyonu sağa doğru kırdığını ve aracın hâkimiyetini kaybettiğini, yan tarafta bulunan Mercedes marka 20 ....2 plaka sayılı kamyonete çarptığını, bu sırada burnunu direksiyona vurarak yaralandığını, arkadaki 20 H. ..7 plaka sayılı araca ise çarpmadığını, mahkemede ise; olay günü evinde yarım şişe bira içtiğini, evden çıkıp 20 A.. .6 plakalı araç ile Çamlık'ta bir çorbacıya gittiğini, önüne köpek çıkınca hayvana çarpmamak için direksiyonu sağa kırmak zorunda kaldığını ve oradaki araca çarptığını, bunun üzerine polisi aradığını, suçlamaları kabul etmediğini, sarhoş olmadığını ve dikkatinin de dağılmadığını, kazanın alkollü olmasından ileri gelmediğini, suçlamaları kabul etmediğini savunmuştur.
5237 sayılı TCK’nın "Trafik güvenliğini tehlikeye sokma" başlıklı 179. maddesinin üçüncü fıkrasında; "Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır" hükmüne yer verilip, fıkranın uygulanma şartları ise gerekçesinde; "Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişinin cezalandırılması öngörülmüştür. Bu bakımdan, örneğin, uzun süre araç kullanmak dolayısıyla yorgun ve uykusuz olan kişilerin araç kullanmaya devam etmesi hâlinde de bu suçun oluştuğunu kabul etmek gerekir." şeklinde açıklanmıştır.
TCK'nın 179. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen suçun faili, alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişidir. Suçun oluşması için tek başına alkol veya uyuşturucu madde etkisinde araç kullanmak yeterli olmayıp ayrıca kişinin alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edip edemeyeceğinin, diğer bir deyişle güvenli araç kullanıp kullanamayacağının tespit edilmesi gerekmektedir. (Ömer Metehan Aynural, Soyut Tehlike Bağlamında Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu (TCK 179/3), On İki Levha Yayıncılık A.Ş., 1. Baskı, İstanbul, Mart 2018, s. 42-45.)
TCK'nın 179/3. maddesinde sözü edilen alkol, alkollü içki yapımında kullanılan alkol türü olan etanoldür (etil alkol). Promil ise, alınan alkolün 100 mililitre kandaki oranını miligram cinsinden gösteren ölçü birimidir. Alkolün ağırlığı, kanın ise hacmi dikkate alınarak kurulan orantı üzerinden kandaki alkolün promil cinsinden seviyesi belirlenir. Örneğin 0,40 promil, 100 mililitre kanda 40 miligram alkol bulunduğunu gösterir. Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulunca vücuda alınan etil alkolün kandaki seviyesinin ortalama olarak saatte 0,15 promil azaldığının tıbben bilindiği belirtilmektedir.
Maddede hangi orandaki alkolün güvenli araç kullanma yeteneğini ortadan kaldıracağına ilişkin bir ölçüt belirlenmemiştir. Bu nedenle somut olaydaki durumun araştırılması gerekmektedir. Esasen bilimsel olarak da kanda bulunan belirli bir alkol oranının her insanda aynı sonuca yol açtığı söylenemez. Bunda kişinin bünyesel özellikleri, yaşı, cinsiyeti, alkol kullanma sıklığı vb. etmenler rol oynamaktadır. Kandaki alkol oranı, olay tarihi itibarıyla saptanabilmelidir. Önemli olan, suç oluşturduğu kabul edilen davranışın icra edildiği sırada failin kanındaki alkol oranıdır. Kandaki alkol oranının her saat için ortalama 0,15 promil azaldığının bilimsel olarak kabul edilmesi nedeniyle olaydan sonraki saatlerde yapılacak ölçümlerde bu hususun gözetilmesi gerekir. Hâkim, alkol oranını, olay tutanağını, bilimsel görüşleri ve failin aracı kullanma şekli, olay sonrasındaki konuşmaları ve diğer hareketleri gibi harici davranışlarına ilişkin tanık gözlemlerini değerlendirerek suçun oluşup oluşmadığını takdir etmelidir. Önemli olan husus, alkol oranı ve failin olay sırasındaki davranışları gibi bilgilerden hareketle alınan alkol nedeniyle aracı güvenli kullanma yeteneğinin azaldığının tespit edilebilmesidir. (Osman Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Yorumlu Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, Adalet Yayınevi, 2. Bası, Ankara, 2014, s. 5525-5531.)
Öte yandan, Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu tarafından, 0,30 promil ve altında kan alkol düzeyine sahip olan olan kişilerin aksi ispatlanmadıkça güvenli sürüş (araç kullanma) yeteneklerinin bozulmadığının, 1,01 promil ve üzerinde kan alkol düzeyine sahip sürücülerin ise bireysel farklılıkları ortadan kaldırabilecek ölçüde alkollü olduklarının ve bu seviyede alkol tesiri altındaki sürücülerin emniyetli sürüş yeteneklerinin olumsuz olarak etkilendiğinin kabulü gerektiği, 0,31-1,00 promil kan alkol seviyesine sahip sürücülerin ise güvenli sürüş yeteneğini kaybedip kaybetmedikleri hususunun ivedilikle yapılacak detaylı bir hekim muayenesi ile tespit edilmesi gerektiği belirtilmekteydi. (Faruk Aşıcıoğlu-Belkıs Yapar-Aliye Tütüncüler-Ahmet Belce, Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu Açısından Alkol, Adli Tıp Dergisi, cilt 23, sayı 3, 2009, s. 15.)
Yine, Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulunca, belirlenen alkol seviyesine göre bulguların ortaya çıkma eşiğinde sayılan etkenlere bağlı olarak değişebilen dere