"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Çocuk Ağır Ceza
Sayısı : 466-2
Sanık ... hakkında güveni kötüye kullanma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında eyleminin nitelikli yağma suçunu oluşturabileceği gerekçesiyle Kartal (Kapatılan) 1. Çocuk Mahkemesince verilen 10.02.2010 tarihli ve 553-31 sayılı görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği Üsküdar (Kapatılan) Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince 03.02.2011 tarih ve 114-41 sayı ile sanığın, nitelikli yağma suçundan TCK’nın 149/1-a-h, 168/3, 31/3, 62 ve 63. maddeleri uyarınca 4 yıl 26 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve mahsuba ilişkin kurulan hükmün sanık müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 26.10.2015 tarih ve 6908-44362 sayı ile;
"İddianamede suçun neden ibaret bulunduğu daha doğrusu yüklenen eylemin neler olduğu açıklanmalıdır. Esas olan iddianamede yazılı sevk maddesi olmayıp, iddianamede olayın anlatılış biçimidir. Açılmış dava olup olmadığı, sevk maddesine göre değil, eylemin açıklanış ve yasal unsurlarını gösteriş biçimine göre belirlenmelidir. Eğer açıklık yok ise, iddianame iade edilerek, yeniden düzenlenmeden hüküm kurulmamalıdır. (CMK. 170. maddesi)
Cumhuriyet savcısı soruşturma evresi sonunda kamu davasının açılmasına ya da kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin iki karardan birini verir.
Kovuşturmaya yer olmadığına kararları kesin hüküm niteliğinde değillerdir. Kovuşturmama kararına karşı;
a-) Suçtan zarar gören, kovuşturmasızlık kararının kendisine bildirilmesinden başlayarak 15 gün içinde bu karara itiraz eder ve itirazı inceleyen makam itiraz dilekçesinde kamu davasını haklı gösterecek olaylar ve deliller görür ise, kamu davasının açılmasına karar verir. Cumhuriyet savcısı bu halde kamu davası açar. Hakimin Cumhuriyet savcısının yerine geçerek dava açması dahi söz konusu olamaz. Kovuşturmaya yer olmadığına dair Cumhuriyet savcısının kararına itiraz CMK'nın 173. maddesinde düzenlenmiştir.
b-) Cumhuriyet savcısı, şüpheli ve/veya şüphelilere karşı yeni delillerin çıkması durumunda da yeniden değerlendirme yaparak daha önce kovuşturmasızlık verdiği konuda dava açabilir. (CMK. 172/2.)
Ancak; kovuşturmama kararı sanık veya/sanıklar için bir baskı aracı da olamaz, o halde gelişi güzel bu karar kaldırılıp dava açılamaz.
CMK'nın 171. maddesinde Cumhuriyet savcısının kamu davasını açıp açmayabileceği hususuna yer verilmiştir. Yani her durumda dava açma yetkisi Cumhuriyet savcısında bulunmaktadır.
CMK'nın 225.maddesine göre, 'Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.' Özetle, hükmün konusu, duruşma sonucuna göre iddianamede gösterilen fiilden ibarettir.
İddianamede anlatılan olay, hükmün konusudur. Dava konusu yapılmayan bir eylem nedeniyle yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması yasaya aykırıdır.
Somut olayımıza gelince;
Mağdur ...’in 11.09.2007 tarihli şikayeti üzerine başlatılan soruşturma neticesinde; Kartal Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2007/32536 soruşturma nolu Ek Kovuştumaya Yer Olmadığına Dair Karar ile sanık ...’nın, mağdur ...'e karşı 'yağma' suçundan 'mağdura ait cep telefonunun bıçak tehdidi ile alındığına ilişkin kamu davası açmaya yeterli delil elde edilemediği' gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği ve bu karara itiraz edilmediği, Kartal Cumhuriyet Başsavcılığınca yeni bir delil araştırması yapılmadığı halde aynı soruşturma sonucunda, 12.12.2007 tarih ve 2007/12521 Esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında, mağdura yönelik 'güveni kötüye kullanma' suçuna yer verilip, 'silahlı yağma' fiili ile ilgili takipsizlik kararı verildiği belirtilip takipsizlik kararının CMK'nın 172-173. maddelerine göre ortadan kaldırıldığına ilişkin bir açıklamaya yer verilmediği gibi bu yönde hukuki bir sürecin başladığının da açıklanmadığı, Kartal 1. Çocuk Mahkemesine açılan davada; 10.02.2010 tarih 2007/553 Esas, 2010/31 Karar sayısı ile sanığın eyleminin, TCK 149/1-a-h maddesi kapsamındaki 'nitelikli yağma' suçunun değerlendirilmesi gerektiği kanaatiyle görevsizlik kararı verilerek dosya Üsküdar Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmiştir.
İddianame bir suç için yargılamanın başlayabilmesini sağlayan dava şartıdır.
Ceza Muhakemesi Kanunu 172-173. maddelerine göre 'yağma' suçundan Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar'ın ortadan kaldırılıp kaldırılmadığının belirli olmadığı veya bu yönde hukuki süreç tespitinin bulunmadığı, bu durum giderilmeksizin anılan görevsizlik kararını benimseyen Üsküdar Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nin yargılamaya devamla usulüne uygun açılmayan 'yağma' suçundan sanık hakkındaki mahkumiyet kararı ile hükme bağlanması suretiyle, sanık için adil yargılama hakkını içeren usul kurallarına aykırı davranılarak sanığın hak arama hürriyeti ve savunma hakkı kısıtlanarak, hak ihlaline neden olunması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 12.01.2016 tarih ve 466-2 sayı ile;
"Sanığın eylemi mahkememizin gerekçeli kararında da kabul edildiği gibi olay tarihinde tiner denilen kimyasal maddeyi kullanan sanığın daha önceden tanıdığı şikayetçinin yanına gelerek 'çıkar paraları' dediği, şikayetçinin 'para yok' demesi üzerine ceplerini aradığı ve cebinde bulunan cep telefonunu istediği, şikayetçinin vermek istememesi üzerine cebinden çıkardığı bıçağı şikayetçinin bacağına değdirerek cep telefonunu alıp olay yerinden gittiği, eylemin bu haliyle yağma suçunu oluşturduğu, eylemin tek ve bölünemez olduğu, Cumhuriyet Savcılığı'nın soruşturma sırasında eylemi güveni kötüye kullanma olarak nitelendirdiği ve yağma suçunu oluşturmadığı gerekçesiyle vasıftan kovuşturmaya yer olmadığına karar verdiği ve bu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın hukuki değerinin bulunmadığı anlaşıldığından Yargıtay bozma kararı usul ve yasaya aykırı bulunmuştur." şeklindeki gerekçe ile bozma kararına direnerek önceki hükümde olduğu gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.08.2016 tarihli ve 70282 sayılı "onama" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 1182-1091 sayı ile; 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 02.02.2017 tarih ve 48-215 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında nitelikli yağma suçundan usulüne uygun olarak açılmış kamu davasının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
11.09.2007 tarihli olay yeri tespit tutanağında; 11.09.2007 tarihinde saat 22.00 sıralarında sanık ...’nın mağdur ...’i gasp ettiğinin bildirilmesi üzerine olay yerine gidildiği, mağdurun görevlilere eve giderken aynı mahallede oturan ve tiner kullandığı tespit edilen sanık tarafından önünün kesilerek para istendiğini, ceplerini kurcalamak suretiyle bulduğu Nokia 7610 marka cep telefonunu almaya çalıştığını, vermek istememesi üzerine cebinden çıkardığı bıçakla tehdit ederek cep telefonunu alıp olay yerinden kaçtığını beyan ettiği bilgilerine yer verildiği,
Kartal Cumhuriyet Başsavcılığının 26.10.2007 tarihli ayırma kararında; sanığın işlediği iddia olunan silahla yağma suçuna yönelik 2007/33307 soruşturma numarası; güveni kötüye kullanmak suçuna yönelik soruşturmanın ise 2007/32536 soruşturma numarası üzerinden yürütülmesine karar verildiğinin belirtildiği,
Kartal Cumhuriyet Başsavcılığınca 2007/32536 soruşturma sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ile; "Her ne kadar suç tarihinde sanığın mağdura ait cep telefonunu bıçakla tehdit ederek aldığından bahisle takibat yapılmış ise de yapılan hazırlık soruşturmasına ve toplanan delillere göre, sanığın mağdura ait cep telefonunu bıçak tehdidi ile aldığına ilişkin kamu davası açmaya şüphe oluşturacak delil elde edilemediği" şeklindeki gerekçeyle sanık hakkında silahlı yağma suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği,
Kartal Cumhuriyet Başsavcılığının 12.12.2007 tarihli iddianamesiyle; sanığın daha önceden tanıdığı mağdurun yanına gelerek müzik dinlemek için cep telefonunu istediği, mağdurun kabul ederek vermesi üzerine cep telefonunu iade etmeden olay yerinden ayrıldığı belirtilip sanık hakkında güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açıldığı,
Kartal Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 25.02.2008 tarihli raporda; mağdurun, sağ bacak üst ön yüzünün bıçakla çizildiğini ve bu nedenle hastaneye gitmediğini beyan etmesine rağmen gösterdiği yerde kesik izine rastlanılmadığının tespit edildiği,
Kartal 1. Çocuk Mahkemesince 10.02.2010 tarih ve 553-31 sayı ile; "Sanık hakkında güveni kötüye kullanma suçundan dolayı kamu davası açılmış ise de mağdurun soruşturmadaki beyanı nazara alındığında sanığın mağduru bıçakla tehdit ettiği ve bıçağı bacağına değdirdiği anlaşılmakla sanığın üzerine atılı eylemin gasp suçunu oluşturma ihtimali bulunduğu, her ne kadar Cumhuriyet Başsavcılığınca gasp suçundan dolayı takipsizlik kararı verilmiş ise de dosyada, iddianame ve davaya konu mağdur beyanından başka delil bulunmadığı, dosya kapsamı nazara alındığında tek delil olan mağdur beyanı değerlendirildiğinde bu suça bakma ve delilleri değerlendirme görevinin kendilerinin görev ve yetkisini aştığı" biçimindeki gerekçeyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın Üsküdar Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği, görevsizlik kararının itiraz edilmeksizin 01.03.2010 tarihinde kesinleştiği,
Anlaşılmaktadır.
Hüküm tarihinde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 'Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar' başlıklı 172. maddesi;
"(1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
(2) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmad