Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/120 Esas 2018/627 Karar
Karar Dilini Çevir:
Ceza Genel Kurulu 2018/120 E. , 2018/627 K.
"İçtihat Metni"


Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 420-631

Resmî belgede sahtecilik suçundan sanık ...'in TCK'nın 204/1 ve 53. maddeleri uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 10.02.2011 tarihli ve 316-36 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 15.12.2014 tarih ve 7734-21668 sayı ile;
"...1- Sanık hakkında sahte araç muayenesi yapmak suçundan açılan kamu davasında, UYAP ortamında yapılan araştırmada, benzer nitelikteki fiilleri nedeniyle mahkûmiyetine karar verilmiş ve temyiz incelemesi sırası bekleyen kamu davaları bulunduğu anlaşılmakla, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 22.04.2014 gün ve 2013/11-397-2014/202 sayılı kararında açıklandığı üzere, belgelerde sahtecilik suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu ve eylem tarihleri de dikkate alınarak; sanığın fiillerinin her biri yenilenen kasıtla işlenmiş ayrı suçları mı, yoksa bir suç işleme kararıyla kanunun aynı hükmünün kısa zaman aralıkları içerisinde, birkaç kez ihlal etmek suretiyle zincirleme biçimde işlenmiş tek suçu mu oluşturduğunun değerlendirilmesi açısından, Dairemizce temyiz inceleme sonucunda bozma kararı verilen İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/57-685, Urla Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/574-2012/595 E. K. sayılı dosyaları ile sanık hakkında varsa benzer nitelikteki diğer dava dosyalarının da tespit edilip, mümkünse mevcut dava ile birleştirilmesi, aksi halde özetlerinin duruşma tutanağına geçirilip, bu davayı ilgilendiren onaylı örneklerinin intikal ettirilerek sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
2- 5237 sayılı TCK'nun 61. maddesi uyarınca hakim somut olayda; suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. 5237 sayılı TCK'nun 'Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi' başlıklı 3/1. maddesi uyarınca suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Bu itibarla; kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirlemek hâkimin takdir ve değerlendirme yetkisi içindedir. Ancak, Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK'nun 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca hükümde bu takdirin denetime olanak sağlayacak biçimde, hak ve nesafet kurallarına uygun, dosya içeriği ile uyumlu yasal ve yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Yasa metinlerindeki ifadelerin kararda tekrar edilmesi ile bu metinlerdeki genel nitelikli ölçütler somut olaya ve failine özgülenmediği müddetçe yeterli bir gerekçe olmadığı gözetilmeden yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayini" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Yerel Mahkemece 26.10.2015 tarih ve 64-728 sayı ile; sanığın resmî belgede sahtecilik suçundan TCK'nın 204/1 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilmiş, bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 27.03.2017 tarih ve 314-2204 sayı ile;
"1-Bozmaya uyularak yapılan yargılamada, Mahkemece uyulmasına karar verilen Dairemizin 15.12.2014 tarih ve 2013/7734 Esas-2014/2166 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, sanık hakkında sahte araç muayenesi yapmak eylemi nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasında, UYAP sistemi üzerinden yapılan araştırmada, benzer nitelikteki fiilleri nedeniyle mahkûmiyetine karar verilmiş kesinleşen ve temyiz incelemesi sırası bekleyen kamu davaları bulunduğu, Yargıtay Ceza Genel Kurulu‘nun 22/04/2014 tarih, 2013/11-397 Esas ve 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK'nın 'Kamu Güvenine Karşı Suçlar' bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan 'resmi belgede sahtecilik' suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu da gözetilerek açıklanan ilkeler doğrultusunda sanığın fiillerinin her biri yenilenen kastla işlenmiş ayrı suçları mı, yoksa bir suç işleme kararının yerine getirilmesi amacıyla kanunun aynı hükmünü, kısa zaman aralıkları içerisinde, birkaç kez ihlal etmek suretiyle zincirleme tek suçu mu oluşturduğunun değerlendirilmesi açısından, İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesi‘nin 2010/57 Esas-2010/685 Karar sayılı ve Urla Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/574-2012/595 Esas - Karar sayılı dosyaları ile benzer nitelikteki diğer davalar da tespit edilip, her iddianameye kadar olan eylemlerin zincirleme biçimde işlenmiş bir resmi belgede sahtecilik suçunu, iddianameden sonraki eylemlerin ise ayrı suçu oluşturacağı, resmi belgede sahtecilik suçundan sanık hakkında kesinleşen hükümler bulunduğu dikkate alınarak, sonradan sübutu kabul edilen eylemler nedeniyle zincirleme suça ilişkin hükümler de uygulanarak tayin olunacak cezadan kesinleşmiş önceki cezanın mahsup edilmesi gerekebileceği de gözetilerek, kesinleşen ve yargılaması devam eden ilgili dava dosyalarının incelenerek, yargılaması devam eden dava dosyalarının mümkünse bu dava ile birleştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dosya içine konulması ile birlikte tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 09.10.2017 tarih ve 420-631 sayı ile; bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.01.2018 tarihli ve 66614 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya, 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesiyle değişik CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 26.02.2018 tarih ve 901-1710 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan yapılan başka yargılamalar sonucunda verilen ve kesinleşen mahkûmiyet hükümleri ile hâlen derdest olan yargılamalardan dolayı zincirleme suç hükmünün uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, Yerel Mahkemece uyulan Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 15.12.2014 tarihli ve 7734-21668 sayılı bozma kararında, sanık hakkında varsa benzer nitelikteki dosyaların tespit edilerek getirtilmesinin istenilmesine rağmen, sanığın adli sicil kaydında görünen ve UYAP sistemi üzerinden bilgilerine ulaşılabilen İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/739 ve İzmir 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/967 esas sayılı dosyalarının getirtilmediğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında zincirleme suç hükmünün uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının tespiti yönünden, söz konusu dosyaların getirilmesinin gerekip gerekmediğinin, dosyaların getirilmesinin gerekmediği ve zincirleme suç hükmünün uygulanma şartlarının bulunmadığı sonucuna ulaşılması hâlinde, ayrıca atılı suç yönünden dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Şikâyetçi ...’in sahibi olduğu Eskort İklimlendirme Hizmetleri Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi adına kayıtlı 35 BKT 05 plaka sayılı kamyonetin, 20.03.2007 tarihinde şikâyetçinin şirketinde çalışan Mutlu Subaşı yönetiminde iken görevlilerce yapılan trafik kontrolü sırasında durdurulduğu, araca ait belgelerin incelenmesi sırasında motorlu araç trafik belgesi üzerinde yer alan 16.06.2006 tarihli muayene işleminin sahte olduğundan şüphelenilerek soruşturmanın başlatıldığı,
Yapılan soruşturma sırasında, söz konusu muayene işlemini yaptırdığı iddia edilen sanığın, bu işlemi ... ismindeki kişiye yaptırdığını savunması üzerine, ... isimli şahsa ulaşıldığı ve bu şahsın sanığa teşhis ettirildiği, teşhis işlemine ilişkin 12.05.2010 tarihli tutanakta; sanığın gösterilen kişinin önceden tanıdığı ... olmadığını beyan ettiğinin belirtildiği,
İzmir Kriminal Polis Laboratuarı Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen 31.07.2007 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 35 BKT 05 plaka sayılı kamyonet için düzenlenmiş olan “F 609182” seri numaralı motorlu araç trafik belgesinin arka yüzünde yer alan 16.06.2006 tarihli araç muayene işleminin sahte ve iğfal kabiliyetini haiz olduğu bilgilerine yer verildiği,
Yerel Mahkemece suça konu muayene işleminin bulunduğu belge aslı 10.02.2011 tarihli oturuma getirtilerek yapılan incelemede özetle; 16.06.2006 tarihli muayenenin Çınarlı Muayene İstasyonunda yapıldığının, hologram pulunun yapıştırıldığının, imzanın mevcut olduğunun gözlemlendiği ve belgenin bu hâli ile iğfal kabiliyetini haiz olduğunun belirtildiği,
Yerel Mahkemece 10.02.2011 tarih ve 316-36 sayı ile, sanık hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 15.12.2014 tarih ve 7734-21668 sayı ile; sanık hakkında zincirleme suç hükmünün uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi bakımından sanığın benzer nitelikteki dosyaları tespit edilerek bu dosyaların getirtilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine, Yerel Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen, sanığın adli sicil kaydında görünen ve UYAP sistemi üzerinden bilgilerine ulaşılabilen İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/739 ve İzmir 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/967 esas sayılı dosyaları mevcut dosyaya getirtilmeden benzer eylemlerinden açılmış başka dava dosyalarının incelenmesi sonucunda bu dosya kapsamındaki suçun, diğer davalara konu eylemlerle bir suç işleme kararı kapsamında işlenmiş zincirleme suç mahiyetinde olmadığı kabul edilerek sanık hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanmaksızın resmî belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulduğu, bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine inceleme yapan Özel Dairece önceki bozma nedenine ek olarak; her iddianameye kadar olan eylemlerin zincirleme biçimde işlenmiş bir resmî belgede sahtecilik suçunu, iddianameden sonraki eylemlerin ise ayrı suçu oluşturacağı, resmî belgede sahtecilik suçundan sanık hakkında kesinleşen hükümler bulunduğu da dikkate alınıp sonradan sübutu kabul edilen eylemler nedeniyle zincirleme suça ilişkin hükümler de uygulanarak tayin olunacak cezadan kesinleşmiş önceki cezanın mahsup edilmesi gerekebileceğinin de gözetilmesi hususlarına yer vererek ilgili dava dosyaları getirtilip incelendikten sonra sanık hakkında zincirleme suç hükmünün uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığı yönünden tüm delillerle birlikte değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle yeniden bozulmasına karar verildiği, ancak Yerel Mahkemece önceki kararda direnilerek bu bozma kararına uyulmadığı,
Yerel Mahkemece dosya içerisine getirtilmeyen ve sanığın adli sicil kaydında görünen İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/739 ve İzmir 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/967 esas sayılı dosyalarının Uyap sistemi üzerinden incelenmesi sonucunda;
1- İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/739 esas sayılı dosyasında sanığın 35 DSM 95 plaka sayılı aracın trafik muayenesini sahte olarak yaptırmak eyleminden açılan kamu davasında suç tarihinin 22.09.2005, iddianame tarihinin ise 30.10.2008 olduğu, yargılama sonucunda sanık hakkında verilen 1 yıl 8 ay hapis cezasına ilişkin hükmün temyiz incelemesi sırasında Yargıtay 11. Ceza Dairesince onanmak suretiyle 10.03.2014 tarihinde kesinleştiği,
2- İzmir 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/967 esas sayılı dosyasında sanığın 35 LT 074 plaka sayılı aracın trafik muayenesini sahte olarak yaptırmak eyleminden açılan kamu davasında suç tarihinin 24.03.2006, iddianame tarihinin ise 05.10.2009 olduğu, yargılama sonucunda sanık hakkında verilen 1 yıl 8 ay hapis cezasına ilişkin hükmün temyiz incelemesi sırasında Yargıtay 11. Ceza Dairesince onanmak suretiyle 11.11.2014 tarihinde kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
Şikâyetçi; 35 BKT 05 plakalı kamyonetin kendi şirketi adına kayıtlı olduğunu, araç muayene işlemi için iş yeri komşusu olan ...’a danıştığını, İsmail Kenan’ın da araç muayene işlemini iş takipçisi olduğunu bildiği sanık ...’e yaptırabileceklerini söylediğini, bunun üzerine araç ve belgelerini İsmail Kenan’a verdiğini, İsmail Kenan’ın da araç ve belgeleri sanığa verdiğini, daha sonra aracının muayenesi yapılmış şekilde kendisine getirildiğini, sonradan sanığa ulaştıklarında sanığın kendilerine bu muayene işlemini ... adındaki bir şahsa yaptırdığını söylediğini, şikâyetçi olduğunu,
Tanık ...; iş yeri komşusu olan şikâyetçinin kendisine aracının muayene işlemini yaptıracağını söylemesi üzerine tanıdığı olan sanığın bu işlemi yapabileceğini söylediğini, şikâyetçinin de kabul etmesi sonucunda sanığı iş yerine çağırdığını, aracı ve belgeleri sanığa verdiğini, daha sonra sanığın muayene işlemi yapılmış şekilde aracı ve belgeleri kendisine teslim ettiğini, sonradan görüştüklerinde sanığın bu işlemi ... isminde birisine yaptırdığını söylediğini ancak kendisinin ...’ı tanımadığını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık aşamalarda; kendisinin bir dönem trafik takip işi yaptığını, 35 BKT 05 plakalı aracın muayene işlemi için tanık İsmail Kenan’ın kendisinden ricada bulunduğunu, sonrasında aracı ve belgelerini kendisine verdiğini, kendisinin de Çınarlı Araç Muayene İstasyonuna giderek orada ismini ... olarak bildiği şahsa aracı ve belgeleri teslim ettiğini, muayene işlemi yapılınca aracı ve belgeleri bu şahıstan aldığını, bu şahsın kim olduğunu bilmediğini, bu şahsın bu işleri sahte kimlik kullanarak yaptığını sonradan öğrendiğini savunmuştur.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözülebilmesi için "zincirleme suç" hükümleri üzerinde durulmalıdır.
5237 sayılı TCK’ya hâkim olan ilke gerçek içtima olduğundan, bunun sonucu olarak, "kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza" söz konusu olacaktır. Nitekim bu husus Adalet Komisyonu raporunda da; "Ceza hukukunun temel kurallarından birisi, ‘kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza vardır' şeklinde ifade edilmektedir. Bunun istisnaları, suçların içtimaı bölümünde belirlenmiştir. Bu istisnalar dışında, işlenen her bir suçla ilgili olarak ayrı ayrı cezaya hükmedilecektir. Böylece verilen her bir ceza, bağımsızlığını koruyacaktır" şeklinde ifade edilmiştir. Bu kuralın istisnalarına ise, 5237 sayılı TCK’nın "suçların içtimaı" bölümünde, 42 (bileşik suç), 43 (zincirleme suç) ve 44. (fikri içtima) maddelerinde yer verilmiştir.
Konumuza ilişkin olan zincirleme suç, 765 sayılı Kanun’un 80. maddesinde; "Bir suç işlemek kararının icrası cümlesinden olarak kanunun aynı hükmünün bir kaç defa ihlal edilmesi, muhtelif zamanlarda vaki olsa bile bir suç sayılır. Fakat bundan dolayı terettüp edecek ceza altıda birden yarıya kadar artırılır" şeklinde düzenlenmiştir. Buna karşın 5237 sayılı Kanun’un 43. maddesinin ilk fıkrasında; "Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat