Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/27 Esas 2019/644 Karar
Karar Dilini Çevir:
Ceza Genel Kurulu         2018/27 E.  ,  2019/644 K.
"İçtihat Metni"

Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 300-364

Sanık ... hakkında kasten öldürme suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın eyleminin olası kastla öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilerek TCK’nın 81, 21/2, 62, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, mahsuba ve müsadereye ilişkin Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 29.09.2010 tarihli ve 483-198 sayılı, karar tarihi itibarıyla resen temyize tabi olan hükmün sanık ve müdafisi tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 13.03.2012 tarih ve 5142-1741 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Özel Dairenin onama kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 06.03.2016 tarih ve 47983 sayı ile; “Sanık hakkında meşru savunmada sınırın aşılması ve ceza sorumluluğunu azaltan nedenlerde hataya düşülmesine ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.
Dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 05.04.2016 tarih, 2184-1754 sayı ve oy çokluğuyla; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüyle 13.03.2012 tarih ve 5142-1741 sayılı onama kararının kaldırılmasına, Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 29.09.2010 tarihli ve 483-198 sayılı hükmün;
“...Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; olay günü saat 00.30 sıralarında eşi... ile birlikte yatak odasında uyumaya başlayan sanığın, saat 4.30 sıralarında gürültü üzerine uyanarak 15 gün önce evine hırsız girmesi nedeniyle yakınında bulundurduğu tabanca ile gürültünün geldiği pencereye doğru toplam 13 kez ateş ederek orada bulunmakta olan eşi...'yi sağ yüz, göbek üzeri ve sol uyluk bölgelerinden 3 isabet ile vurarak öldürdüğü anlaşılan olayda;
A- Sanığın gece vakti pencereden gelen ses üzerine 15 gün kadar önce evine hırsız girmesinin de etkisiyle evine hırsız girdiği konusunda kaçınılmaz bir hataya düşerek, tamamı aynı yöne olmak üzere tabanca ile 13 kez ateş ettiği dikkate alındığında pencerede bulunan kişiye yönelik olarak doğrudan ateş etmek suretiyle gerçekleştirdiğinden TCK'nın 30/2. maddesi gereğince nitelikli hâlde hatasından yararlanarak kasten öldürme suçundan ve aynı maddenin 3. fıkrasında belirtilen ceza sorumluluğunu azaltan haksız tahrikteki kaçınılmaz hatasından yararlanarak haksız tahrik hükümlerininin uygulanması suretiyle TCK'nın 81, 29 ve 62. maddeleri uyarınca cezalandırılması yerine delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
B- Sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına karar verilmemesi," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiş, Daire Üyeleri M. N. Öztürk ve M. V. Ekinci itirazın reddedilmesi yönünde görüş bildirerek karşı oy kullanmışlardır.
Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi ise 27.09.2016 tarih ve 300-364 sayı ile TCK'nın 53. maddesi ile ilgili bozma nedenine eylemli olarak uymuş, (A) bendinde belirtilen bozma nedenine ise;
"...Olay tarihinde sanığın Kumburgaz’da bulunan evinde sabaha karşı ateşli silah ile ateş etmesi sonucu eşinin ölümüne sebebiyet verdiği, sanığın alınan savunmasında daha önce de evine hırsız girdiği için tabanca ile uyuduğunu, olay gecesi 04.00 sıralarında pencereden gelen bir ses ile uyandığından hırsız geldi düşüncesiyle sesin geldiği pencereye doğru silahı ile rastgele ateş ettiğini, eşinin yanında olmadığını fark edince oda içinde bulunan banyoda olduğunu düşünerek oraya baktığında maktul eşini göremediğini, oda kapısı da kapalı olduğundan o zaman eşini vurduğunu anladığını ve eşini dahi görmeden bu kanaatle kayınbiraderi Yusuf’un evine gittiğini beyan ettiği görülmüştür.
Maktule ait ATK Morg İhtisas Dairesinin 30.05.2008 tarihli otopsi raporuna göre maktulün ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı mandibula, pelvis kaburga ve vertebra kırıkları ile birlikte iç organ büyük damar yaralanmasında gelişen iç kanama sonucu meydana gelmiş olduğu kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Yine oluş şekline göre, olay öncesi koşullar birlikte değerlendirildiğinde ceza sorumluluğunu ortadan kaldıran bir durumun varlığı da söz konusu değildir. Olayda varlığı kabul edilmeyen meşru müdafaaya bağlanabilir ‘heyecan, korku veya telaştan’ kaynaklı bir eylemden de bahsedilemeyecektir. Olayımızda sanıkta varolan amaç ve saik bulunduğu odada ateş ettiği yerdeki kişiyi etkisiz kılmaktır.
Sanığın kullandığı tabancanın yaralama ve ölüm neticelerini meydana getirmeye elverişli olduğu gibi, hiçbir kontrol, ikaz, araştırma yapmadan oda içerisinde yakın mesafeden 13 (on üç) adet mermi ateşlenmesi de varlığını düşündüğü savunma içeriğine göre hırsızı vurmaktır. Olayın gerçekleşme şekline göre atış mesafesi, atış sayısı, öldürmeye elverişli alet kullanılması da bu neticenin oluşmasının açıkça öngörülüp buna rağmen gerçekleştirilmesi şeklinde sübut bulmuştur.
Kabul edilen olay şekline göre eylemin taksirle işlendiğinin kabulü mümkün görülmemiştir.
Dinlenilen tüm tanık anlatımları Mahkememizce de kabul gördüğü üzere sanık ile maktul veya ailesi arasında bir husumetin var olmadığına yönelik olduğundan olay öncesi var olan koşullar ve ilişkiler için dikkate alınmış ancak olayın meydana geliş şekli, sanığın eyleminin hukuki nitelendirilmesinin etkiler nitelikte de olmadığı dikkate alınmıştır.
Netice itibarıyla; sanığın ceza ehliyetini ve sorumluluğunu etkileyecek herhangi bir rahatsızlığı olmadığı hâlde, yanında eşinin yattığı ortak yatak ve odada, yataktan kalkan, olay yerine yürüyüp perde arkasına geçen maktulü bu süreç içerisinde fark etmeyip, daha önce yaşandığı bildirilen hırsızlık olaylarıyla açıklanması mümkün olmayan koşullarda hiçbir kontrol yapmadan, öncelikle de hane halkının dahi o anki konumunu araştırmadan, yalnızca pencereye yönelik ardışık biçimde 13 el ateş etmesi ne taksir ne kaygı ve korku içerisinde ateş etme kavramları ile açıklanamaz bir durum olarak kabul edilmiştir. Böylece sanığın eşinin orada bulunduğunu bilmeden, sıradan bir kişiye ateş etme kastı taşıdığı sonucuna varıldığı, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2184-1754 sayılı ilamının yargılama konusu olaylarla ilgili tanzim edilmiş iddianame, sürdürülen yargılama ve neticesinde verilen kararın temyizi üzerine aynı Dairesince verilen onama kararı sonrası yasal yollara başvurulduğu, ... Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine önceki onama kararının itirazen kaldırıldığı, bu kez önceki yargılama aşamasında değerlendirilen ve uygulama yeri olmadığı kanaatine varılan maddelerin uygulanması gerektiğinden bahisle bozma ilamı verilip önceki kararın kaldırılmasının bu hâliyle usul ve esasa aykırı olduğu, içerik itibarıyla da Mahkememizin önceki karar yerinde yaptığı usul ve esasa yönelik değerlendirmenin oluşa uygun olup, ... bu hâliyle sanığın eyleminin TCK'nın 81/1 ve 21/2. maddeleri kapsamında değerlendirilmesinin gerekli olduğu," gerekçesiyle bozmaya direnerek sanığın önceki hüküm gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
Direnme kararına konu, 1412 sayılı CMUK'nın 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 305. maddesine göre resen temyize tabi olan bu hükmün sanık müdafisi ve sanık lehine olarak Cumhuriyet savcısı tarafından da temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.11.2017 tarih ve 21892 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesiyle değişik CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 28.12.2017 tarih ve 3178-5350 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Ceza Genel Kurulunda duruşmalı inceleme yapılabileceğine dair bir düzenleme olmadığından, 1412 sayılı CMUK'nın 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince uygulanması gereken 318. maddesi uyarınca, sanık müdafisinin duruşma isteminin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında TCK’nın 30. maddesinin 3. fıkrasının uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkin ise de yapılan müzakere esnasında, bir kısım Ceza Genel Kurulu Üyelerinin de talebinin olması nedeniyle Ceza Genel Kurulu Başkanı tarafından uyuşmazlık, önceki uyuşmazlığa ilaveten sanığın suçunun kasten öldürme suçunu mu yoksa olası kastla öldürme suçunu mu oluşturduğunun ayrıca tespit edilmesi şeklinde yeniden belirlenmiş olup uyuşmazlık konuları bu doğrultuda değerlendirilmiştir.
İncelenen dosya kapsamından;
29.05.2008 tarihli olay yeri inceleme ve tespit tutanağında; saat 04.30 sıralarında Kumburgaz Jandarma Karakol Komutanlığına telefonla yapılan ihbarda, İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi, Kumburgaz Semtinde bulunan Güneysu Villalarında ikamet eden maktul ...’in, eşi sanık ... tarafından ateşli silahla vurularak öldürüldüğünün bildirilmesi üzerine olay yerine gidildiği, olayın kamuya kapalı, etrafı duvarla çevrili arsa içerisinde dört adet villa bulunan sitedeki 34/D sayılı villada meydana geldiği, villanın bodrum, zemin ve 2 kattan oluştuğu, olay mahallinin villanın 1. katında yer alan yatak odası olduğu, yatak odasının giriş kapısı iç tarafında, yatağın sağ yanında 13 adet 9 mm çapında boş kovan, yatağın ön ve sol yan tarafında, zeminde 9 mm çapında 3 adet fişek, pencere duvarında bulunan kalorifer peteği üzerinde 2 adet mermi giriş deliği, peteğin altında 1 adet mermi çekirdeği ve mermi çekirdeği parçası, pencere aksamı üzerinde 1 adet deforme mermi çekirdeği, pencere pervazında 1 adet mermi giriş deliği, yatak üzerinde sürgüsü geride kalmış, atış yatağı ve şarjöründe mermi bulunmayan Canik 55 marka, 9 mm çapında mermi kullanan 1 adet tabanca, tabancaya takılı boş şarjör ile içerisinde 11 adet fişek bulunan ikinci bir şarjör bulunduğu, oda ve ev içerisinde herhangi bir boğuşma emaresi ve dağınıklık olmadığı, oda ve pencere kapılarında zorlama izi bulunmadığı bilgilerine yer verildiği,
29.05.2008 tarihli yakalama tutanağında; sanık ...’in Selimpaşa Travmatoloji Hastanesinde yakalanarak gözaltına alındığının belirtildiği,
Yargılamayı yürüten Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesince 22.05.2009 tarihinde keşif işlemi yapıldığı, keşif sonrası İstanbul Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Kimlik Tespit Şube Müdürlüğünde görev yapan Başkomiser bilirkişi tarafından düzenlenen 08.06.2009 tarihli rapor ile 06.07.2009 tarihli ek raporda; olay yerinde 13 adet 9 mm çapında boş kovan bulunduğu, sanığın yüzü pencereye dönük şekilde yatağın sol tarafında yattığı, yatağın 4 metre uzağında, karşısında yer alan pencere camında yerden 98, 99 ve 108 cm yüksekte 3 adet mermi isabet izi bulunduğu, yine pencerenin sol tarafında yerden 93,5 cm yüksekte 1 adet mermi giriş deliği yer aldığı, tül ve kalın perdede, perdenin alt kısmından 28, 16, 9, 14, 27 ve 15 cm yukarıda toplam 6 adet delik bulunduğu, atışların yatağın üzerinden ve sol tarafından yapıldığının değerlendirildiği, sanık ve dinlenen tanık anlatımları ile bulunan delillerin uygunluk gösterdiği, atışların yaklaşık 100 cm yüksekten başlayıp, perdedeki hareketi izleyerek aşağı yöne doğru takip ettiği, atış izlerinden sanığın duraksamadan perdede hareketliliğin olduğu bölgelere doğru atışa devam ettiğini gösterdiğinin ifade edildiği,
29.05.2008 tarihli ölü muayene tutanağı ile 25.06.2008 tarihli otopsi raporunda; 160 cm boyunda, 87 kg ağırlığında, 40-45 yaşlarındaki kadın cesedinde, yüzde sağ yanda 1 cm çapında, ksifoid üzerinde 1 cm çapında ve sol uyluk 1/3 orta bölgede 1 cm çapında olmak üzere, etrafında vurma halkası bulunan ancak atış artığı bulunmayan toplam 3 adet ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası buluduğu, sol lomber bölgede 1 cm çapında yırtık tarzında ateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarası bulunduğu, cesetten 2 adet mermi çekirdeği elde edildiği, ölümün her biri müstakilen öldürücü 3 adet ateşli silah yaralanmasının meydana getirdiği mandibula, pelvis, kaburga ve vertebra kırıkları ile birlikte iç organ, büyük damar yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu meydana geldiğine ilişkin tespitler yapıldığı,
Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarı Dairesi Başkanlığınca düzenlenen 29.05.2008 tarihli raporda; incelemeye konu silahın, 9 mm çapında Parabellum tipi fişek atan, Canik 55 marka, Light model, yarı otomatik bir tabanca olduğu, ateş etmesine mani mekanik arızasının bulunmadığı, olay yerinde bulunan 13 adet boş kovan ile incelemeye gönderilen 2 adet mermi çekirdeği ve 1 adet mermi çekirdeği gömlek parçasının incelemeye konu silahtan atılmış olduğu, 30.06.2008 tarihli raporda ise; sanığın el svab numunelerinde atış artığına rastlanılmadığı, maktulün giysileri üzerinde yapılan inceleme sonucu atışın uzak atış mesafesinden yapıldığı bilgilerine yer verildiği,
Silivri İlçe Emniyet Müdürlüğünün 09.06.2006 tarihli yazısından; sanığın 09.06.2006 tarihinde Silivri Kaymakamlığına müracaat ederek yönetim Kurulu Üyesi olduğu şirketin 2005 yılında 55.501.275,65 TL ciro yaptığından bahisle, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik’in 9. maddesinin (H) bendi uyarınca silah taşıma ruhsatı talebinde bulunduğu, kendisine suçta kullanılan Canik 55 marka silaha ilişkin olarak 09.06.2011 tarihine kadar geçerli silah taşıma ruhsatı verildiğinin ifade edildiği,
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/11520 hazırlık sayılı dosyasından; suçun meydana geldiği sanığa ait müstakil evde olay tarihinden 14 gün önce 15.05.2008 tarihinde saat 05.00 sıralarında hırsızlık suçunun işlendiği, sanığa ait eve giren kimliği tespit edilemeyen kişi veya kişilerce, ikametin 1. katında bulunan sanığın yatak odasındaki pantolonun cebinden yaklaşık 400 TL tutarında paranın çalındığı, evin bahçesinde 3 adet izmarit bulunduğu, bunun dışında herhangi bir delile rastlanılmadığı, suçun fail veya failllerinin bulunamaması nedeniyle şüpheli veya şüphelilerin zamanaşımı süresince aranarak yakalanmalarını temin için Büyükçekmece İlçe Jandarma Karakoluna müzekkere yazıldığı,
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) Sistemi vasıtasıyla alınan nüfus kayıt örneğinden, 1965 Rize, Güneysu doğumlu olan sanığın maktul ile 1983 yılında evlendiği, bu evlilikten 1994 doğumlu Hamza Yusuf ile 2001 doğumlu Sinan Talip isimli iki oğullarının bulunduğu, 2008 yılında gerçekleşen olay tarihi itibarıyla sanık ile maktulun yaklaşık 25 yıldır evli oldukları, sanığın olaydan 2 yıl 10 ay sonra 31.03.2011 tarihinde ...’la evlendiği,
29.05.2008 tarihinde Büyükçekmece ilçesinde güneşin saat 05.33’te doğduğu,
Psikiyatrist Uzman Doktor ...tarafından düzenlenerek sanık müdafileri tarafından Yerel Mahkemenin ilk hükmünden sonra dosyaya sunulan 25.05.2011 tarihli raporda, sanığın yapılan psikiyatrik muayenesi sonucunda anksiyete bozukluğu ile birlikte parasomnia tanısına varıldığının belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur ... Mahkemede; sanık ve maktulün oğlu olduğunu, olaydan yaklaşık 15 gün önce evlerine hırsız girdiğini, bu yüzden ailece tedirgin olduklarını, olay gecesi silah sesi duyması üzerine uyandığını, annesi ve babasının kaldığı yatak odasına gittiğini, odada babasını göremediğini, ancak dışarıdan babası olan sanığın olayı haber vermeye yönelik bağrışlarını duyduğunu, dışarıdan sızan ışığın etkisi ile alaca karanlık olan odada yolunu bularak pencere kenarında yerde yatan annesini gördüğünü, cesaret edemediği için annesinin yanına gidemediğini, aile içinde annesi ile babası arasında hiçbir tartışma ve gerginliğe tanık olmadığını, babası olan sanığın annesi maktulü herhangi bir nedenle vurabileceği iddiasını asla kabul etmediğini, böyle bir yaşam şekillerinin olmadığını, sanıktan da şikâyetçi olmadığını,
Mağdur ... Cumhuriyet Başsavcılığında ve Mahkemede benzer şekilde; maktulün kardeşi, sanığın ise eniştesi olduğunu, maktul ile sanığın yaklaşık 25 yıldır evli olduklarını, aile çevresinde bu evliliğin örnek gösterildiğini, maktul ile sanık arasında bu süre zarfında hiçbir ciddi sorun yaşandığına tanık olmadığını, Kumburgaz’da bulunan 4 villalık Güneysu Villalarını ailece yaptırdıklarını, villaların birinde maktul ablası ve sanığın, bir diğerinde ise kendisinin ikamet ettiğini, şehre uzak olduğu için villalara sık sık hırsız girdiğini, sanığın evinde de olaydan önce hırsızlık olduğunu, geceleyin yatak odasına giren hırsızın sanığın pantolonunun cebinden para aldığını, bu durumun kendilerini tedirgin ettiğini, sanığın da bu olaydan sonra ruhsatlı silahını yastığının altında muhafaza etmeye başladığını, olay günü kendisinin şehir dışında olduğunu, eşi...’nin kendisine anlattığına göre olay gecesi kuvvetli rüzgâr nedeniyle pencerelerdeki sinekliklerin açılıp kapanmak suretiyle ses yaptığını, sanığın yatak odasındaki perdelerin tavandan zemine kadar indiğini, pencereyi kontrol etmek için bu perdenin arkasına geçilmesi gerektiğini, perde arkasındaki kişinin ise görünmesinin mümkün olmadığını, sanığın kendisine, “Olay gecesi duyduğu tıkırtı üzerine eve hırsız girdiğini zannedip, sese doğru ateş ettiğini, pencerenin önünde veya yakınlarında kimseyi görmediğini” aktardığını, zaten aksinin düşünülemeyeceğini, sanıktan şikâyetçi olmadığını,
Mahkemede; siteye 3 kez hırsız girdiğini, hırsızların yatak odalarına kadar girmesi nedeniyle panik hâlinde olduklarını, sanığın da bu korku nedeniyle olay sırasında rastgele ateş ettiğini düşündüğünü,
Bozmadan sonra Mahkemede vekili aracılığıyla; olay ile ilgili kanaatinin değiştiğini, sanığın eylemini kasten işlediğini, sanıktan şikâyetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini,
Tanık ... Kollukta; maktulün kardeşi olan ... ile evli olduğunu ve Kumburgaz’da bulunan Güneysu Villalarında ikamet ettiğini, olay gecesi saat 04.30 sıralarında sanığın bağrışmaları üzerine uyandığını, kalkıp yanına gittiğinde sanığın “Ben ne yaptım, ne ettim” diyerek dövündüğünü, kendisine “Hemen yukarı çık, ablanı sarsma” demesi üzerine, maktulün bulunduğu yatak odasına girdiğini, maktulü pencerenin yanında hareketsiz bir hâlde gördüğünü, delinen kalorifer peteğinden yere su sızdığını, maktulü kontrol ettiğini, vücudunun hâlâ sıcak olduğunu, seslenmesine karşın maktulden cevap alamadığını, maktulle sanığın mutlu bir evliliklerinin olduğunu, olay gecesi havanın rüzgârlı olması nedeniyle birkaç kez rüzgâr sesinden uyandığını,
Mahkemede; sanığın evi ile kendi evi arasında 30 metre mesafe bulunduğunu, olay gecesi silah sesi işitmediğini, sanığın ağlama ve bağırış seslerini duyarak uyandığını, sanık ile eşi ...’ın ortak market işlettiklerini ancak işlerinin kötü gitmesi üzerine iş yerini sattıklarını, bu nedenle morallerinin bozulduğunu ancak iş nedeniyle tartışmadıklarını, hatta “Sattık, kurtulduk” dediklerini, olay gecesi yatak odasına girdiğinde pencerenin kapalı olduğunu,
Tanık... Kollukta; sanıkla iş ortaklığının bulunduğunu ve aynı sitede oturduklarını, olay gecesi site bahçıvanı Bayram Atalay’ın kendisini telefonla aradığını, “Teyzem vuruldu, koş gel” dediğini, olay yerine gittiğinde, kendinde olmayan sanığı feryat ederken gördüğünü, sanığın eve girmek istemediğini, olayın meydana geldiği yatak odasına girdiğinde, maktulü pencerenin yanında yerde gördüğünü, sanığı 15 yıldır tanıdığını, eşiyle en küçük bir tartışmasına şahit olmadığını, olay günü aradıkları cankurtaranın evi bulamaması üzerine sanığın ana yola giderek cankurtaranla beraber geldiğini,
Mahkemede; sanığın ruh sağlığı ile ilgili bir rahatsızlığının bulunmadığını, olay yerine gittiğinde maktulü yerde perdenin önünde, yüzü cama dönük, sırtüstü yatarken gördüğünü,
Tanık... Kollukta ve Mahkemede benzer şekilde; sanığın ikamet ettiği sitede bahçıvan olarak çalıştığını, maktulün yeğeni olduğunu, olay gecesi 34/A numaralı villada uyuduğu sırada sanığın bağrışlarını işiterek uyandığını, sanığın “Ben ne yaptım, ne ettim, hırsız değilmiş” şeklinde sözler söyleyerek dövündüğünü, ne olduğunu sorduğunda sanığın, “Hırsız sanıp teyzen...’yi vurdum, yukarı çık, bak teyzen yaşıyor mu, yaşıyorsa arabanın anahtarını al, hastaneye götürelim, ja

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat