Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/326 Esas 2019/633 Karar
Karar Dilini Çevir:
Ceza Genel Kurulu         2018/326 E.  ,  2019/633 K.
"İçtihat Metni"

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 20. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 111-65
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık ...’nin TCK'nın 188/3, 62, 52/2-4, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis ve 10.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye, suç delilllerini gizleme suçundan sanık ...’nin TCK’nın 281/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, her iki sanık hakkında hak yoksunluklarına, müsadereye ve mahsuba ilişkin İskenderun 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 17.03.2016 tarihli ve 111-65 sayılı hükümlerin, sanıklar müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 20. Ceza Dairesince 19.03.2018 tarih ve 643-1456 sayı ile;
"1-) 18.11.2014 tarihli arama, yakalama ve muhafaza altına alma tutanağı içeriğine göre, İskenderun Sulh Ceza Hâkimliğinin 2014/1589 değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden kolluk görevlileri tarafından Hatay istikametinden İskenderun yönüne seyir halinde bulunan 31 . .... plaka sayılı aracın saat 14.30 sıralarında durdurulduğu, araçta yapılan aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanılmamasına karşın, sanıklardan ...’nin yapılan GBT sorgusunda uyuşturucu madde suçundan kaydının bulunduğunun tespit edilmesi üzerine sanıkların ve aracın detaylı incelenmek üzere Belen Polis Merkezi Amirliği’ne götürüldüğü ve aynı gün saat 14.45 sıralarında araçta ve sanıklar üzerinde yapılan detaylı aramada; 'sanık ...’nin sütyeni içerisinde bulunan 2 adet siyah renkli poşetin ilkinde 2 adet üstünde kartal figürü bulunan ağızları mumlu şeffaf poşet içerisinde iç içe geçmiş C amblemi bulunan haplar ile içime hazır esrar; ikinci poşet içerisinde de irili ufaklı 6 adet kartal figürü bulunan ağızları mumlu şeffaf poşet içerisinde iç içe geçmiş C amblemi bulunan haplar ve ayrıca sanık ...’nin külodu içinde 1 adet siyah renkli poşet ve içerisinde 2 adet üstünde kartal figürü bulunan ağızları mumlu şeffaf poşet içerisinde iç içe geçmiş C amblemi bulunan hapların' ele geçirildiği ve ele geçen 4315 adet amfetamin içeren hap ile 19 gr gelmekte olan esrarın ele geçirildiği somut olayda;
CMK'nın 161. maddesinin 2. fıkrası ve PVSK'nın Ek 6. maddeleri uyarınca edinilen bilgi veya alınan ihbar veya şikâyet üzerine veya kendiliğinden bir suçla karşılaşan kolluğun, olay yerinde kişilerin ve toplumun sağlığına, vücut bütünlüğüne veya malvarlığına zarar gelmemesi ve suçun delillerinin kaybolmaması ya da bozulmaması için gerekli acele tedbirleri aldıktan sonra durumu derhal Cumhuriyet savcısına bildirmesi ve Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda gerekli soruşturma işlemlerini yapması gereklidir.
2559 sayılı PVSK'nın 9. maddesine göre ‘önleme araması’, suç işlenmesinin veya bir tehlikenin önlenmesi için yapılan aramadır. Önleme aramasının muhatapları suç şüphesi altında olmayan kişilerdir.
CMK'nın 116 ve 119. maddelerine göre ‘adli arama’ ise şüphelinin veya sanığın yakalanması ya da suç delillerinin elde edilmesi için yapılan aramadır. Somut bir suçun işlendiği şüphesi varsa önleme araması değil ancak adli arama yapılabilir.
Adli arama kararı gerektiren bir olayda önleme araması kararına dayanılarak ya da koşullarına uygun olmayan arama kararı üzerine yapılan arama hukuka aykırıdır. Böyle bir arama sonucu bulunan deliller ya da suçun maddi konusu 'hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş' olacağından, Anayasa'nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK'nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ve 289. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendi uyarınca hükme esas alınamayacağından;
Somut olayla ilgili adli arama kararı ya da yazılı adli arama emri bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa aslı veya onaylı örneğinin getirtilmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
Kabule göre de;
2-) 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararına yanlış anlam verilerek, sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK'nın 53/1-b maddesinin uygulanmaması,
3-) Hükmedilen gün para cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi sırasında 5237 sayılı TCK’nın 52/2. maddesi yerine TCK 52. maddesinin yazılması suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması" isabetsizliklerinden bozulmasına oy çokluğuyla karar verilmiş,
Daire Üyesi R. Gündoğdu "18.11.2014 tarihli arama, yakalama ve muhafaza altına alma tutanağı içeriğine göre, İskenderun Sulh Ceza Hâkimliğinin 2014/1589 değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden kolluk görevlileri tarafından Hatay istikametinden İskenderun yönüne seyir halinde bulunan 31 . .... plaka sayılı aracın saat 14.30 sıralarında durdurulduğu, araçta yapılan aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanılmamasına karşın, sanıklardan ...’nin yapılan GBT sorgusunda uyuşturucu madde suçundan kaydının bulunduğunun tespit edilmesi üzerine sanıkların ve aracın detaylı incelenmek üzere Belen Polis Merkezi Amirliği’ne götürüldüğü ve aynı gün saat 14.45 sıralarında araçta ve sanıklar üzerinde yapılan detaylı aramada; ‘sanık ...’nin sütyeni içerisinde bulunan 2 adet siyah renkli poşetin ilkinde 2 adet üstünde kartal figürü bulunan ağızları mumlu şeffaf poşet içerisinde iç içe geçmiş C amblemi bulunan haplar ile içime hazır esrar; ikinci poşet içerisinde de irili ufaklı 6 adet kartal figürü bulunan ağızları mumlu şeffaf poşet içerisinde iç içe geçmiş C amblemi bulunan haplar ve ayrıca sanık ...’nin külodu içinde 1 adet siyah renkli poşet ve içerisinde 2 adet üstünde kartal figürü bulunan ağızları mumlu şeffaf poşet içerisinde iç içe geçmiş C amblemi bulunan hapların’ ele geçirildiği ve ele geçen 4315 adet amfetamin içeren hap ile 19 gr gelmekte olan esrarın ele geçirildiği somut olayda;
Önleme araması PVSK’nın 9/1 maddesinde düzenlenmiş olup, polis tehlikenin veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla usulüne uygun verilmiş Sulh Ceza Hakiminin kararı veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde mülki amirinin vereceği yazılı emirle kişilerin üstlerini, araçlarını, özel kağıtlarını ve eşyasını arar, alınması gereken tedbirleri alır, suç delillerini koruma altına alarak 5271 sayılı CMK’ya göre gerekli işlemleri yapar.
Adli ve Önleme Arama Yönetmeliği'nin 19. maddesinde önleme araması ve kapsamı düzenlenmiş, 28. maddesinde ise, karar veya yazılı emir üzerine üst ve eşyanın aranmasının icrası düzenlenmiştir.
Somut olayda, aramanın usulüne uygun olup olmadığı hususunda bir görüş farklılığı bulunmaktadır.
CMK’nın 116. maddesine göre, şüpheli veya sanıkla ilgili adli arama kararı, ‘Yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe varsa, şüphelinin veya sanığın üstü eşyası, konutu, iş yeri veya ona ait diğer yerler aranabilir.'
Buna göre adli arama kararı alınabilmesi için ortada makul bir şüphenin bulunması gerekir. Somut olayda ise makul bir şüphe oluşmamış, sadece sanık ...’in GBT sorgulamasından dolayı hakkında daha önceden uyuşturucu suçundan işlem yapıldığının anlaşıldığı, kollukta basit bir şüphe oluştuğu bu nedenle araç ve sanıkların üstlerinin detaylı aranmak üzere karakola götürüldüğü ve aramanın yapılarak uyuşturucunun bulunduğu,
Sayın çoğunluk, önleme araması ile detaylı bir aramanın yapılamaycağını, ancak kaba bir aramanın yapılabileceğini detaylı arama yapılabilmesi için adli arama kararı alınması gerektiğini ileri sürmüştür.
Somut olayımızda henüz adli aramanın şartlarının oluşmadığı dolayısıyla önleme arama kararıyla usulüne uygun olarak aramaya başlandığı ve arama sonucu suça konu uyuşturucular ele geçirildiği, PSVK’nın 9/1 maddesi açık bir şekilde Anayasa’ya uygun olarak düzenlenmiş ve hangi hallerde önleme arama kararının verebileceği ve kapsamı ile nerelerde arama yapılabileceği belirtilmiş olup, aramanın sadece kaba arama olacağına dair bir kayıt bulunmaktadır. Kaldı ki aramanın şekli ve yöntemleri yönetmelikle düzenlenmiş aramalarda bir sınırlama getirilmemiştir.
Kaba arama sadece PVSK’nın 4/A maddesinde herhangi bir arama kararı olmadan araç veya şahısların durdurulma sırasında yapılabileceği şekline düzenlenmiştir.
CMK 116, 117, 119, PVSK 9/1 ve Anayasa’nın 20/2. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde bir suç işlendiğine veya suça teşebbüs edildiğine dair ihbar veya basit şüpheyi gösteren, delil olmadıkça usulune uygun önleme araması yapılabilir. Aramanın ne şekilde, ne zaman, nasıl ve nerede yapılabileceği açıkça düzenlenmiştir.
Önleme aramasında önlenecek olan tehlike soyut bir tehlikedir ve henüz tam olarak belli değildir. Başlamış olan bir önleme aramasında tehlikenin somutlaşmış olması veya suçun belli bir hale gelmesi halinde dahi artık önleme aramasına son verilmeyerek aramaya devam edilerek PVSK 9/1. maddesine göre işlem tamamlanır ve suç delillerine el konularak CMK hükümlerine göre işlem yapılır. Önleme aramasında ihtiyaç duyulan yerlerde oluşabilecek tehlike veya suçun önüne geçilmesi amacıyla henüz somut veya makul bir şüphe aranmaz. Zaten makul şüphe var ise adli bir arama kararı alınması gerekir.
Sayın çoğunluk önleme aramasında kolluğun sadece kaba bir arama yapabileceğini detaylı bir arama yapabilmesi için adli arama kararı alınması gerektiğini, somut olayımızda önleme arama kararıyla detaylı arama yapılması için adli arama kararı bulunup bulunmadığının araştırılması için 2018/643 esas sayılı dosyanın oy çokluğu ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bu görüş kabul edildiği takdirde önleme arama kararının işlemsiz kalması sonucu orataya çıkacaktır. Çünkü PVSK’nın 4/A maddesi gereğince kolluk durdurma işleminde kaba arama yapılabilmektedir. Dolayısıyla kaba arama yapabilmek için o takdirde önleme arama kararı alınması gerekmeyecektir.
Açıklanan nedenlerle sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum." düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 11.05.2018 tarih ve 300029 sayı ile;
"...İtirazımız '1' numaralı bozma nedenine ilişkindir.
18.11.2014 tarihli arama, yakalama ve muhafaza altına alma tutanağı içeriğine göre, İskenderun Sulh Ceza Hâkimliğinin 2014/1589 değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden kolluk görevlileri tarafından Hatay istikametinden İskenderun yönüne seyir halinde bulunan 31 . .... plaka sayılı aracın saat 14.30 sıralarında durdurulduğu, araçta yapılan aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanılmamasına karşın, sanıklardan ...’nin yapılan GBT sorgusunda uyuşturucu madde suçundan kaydının bulunduğunun tespit edilmesi üzerine sanıkların ve aracın detaylı incelenmek üzere Belen Polis Merkezi Amirliği’ne götürüldüğü ve aynı gün saat 14.45 sıralarında araçta ve sanıklar üzerinde yapılan detaylı aramada; ‘sanık ...’nin sütyeni içerisinde bulunan 2 adet siyah renkli poşetin ilkinde 2 adet üstünde kartal figürü bulunan ağızları mumlu şeffaf poşet içerisinde iç içe geçmiş C amblemi bulunan haplar ile içime hazır esrar; ikinci poşet içerisinde de irili ufaklı 6 adet kartal figürü bulunan ağızları mumlu şeffaf poşet içerisinde iç içe geçmiş C amblemi bulunan haplar ve ayrıca sanık ...’nin külodu içinde 1 adet siyah renkli poşet ve içerisinde 2 adet üstünde kartal figürü bulunan ağızları mumlu şeffaf poşet içerisinde iç içe geçmiş C amblemi bulunan hapların’ ele geçirildiği ve ele geçen 4315 adet amfetamin içeren hap ile 19 gr gelmekte olan esrarın ele geçirildiği somut olayda;
Aramanın usulüne uygun olup olmadığı hususunda görüş farklılığı bulunmaktadır.
Adli arama kararı alınabilmesi için ortada makul bir şüphenin bulunması gerekir. Somut olayda ise makul bir şüphe oluşmamış, sadece sanık ...’in GBT sorgulamasından dolayı hakkında daha önceden uyuşturucu suçundan işlem yapıldığının anlaşıldığı, kollukta basit bir şüphe oluştuğu bu nedenle araç ve sanıkların üstlerinin detaylı aranmak üzere karakola götürüldüğü ve aramanın yapılarak uyuşturucunun bulunduğu,
Sayın daire çoğunluğu, önleme araması ile detaylı bir aramanın yapılamaycağını, ancak kaba bir aramanın yapılabileceğini detaylı arama yapılabilmesi için adli arama kararı alınması gerektiğini ileri sürmüştür.
Somut olayımızda henüz adli aramanın şartlarının oluşmadığı dolayısıyla önleme arama kararıyla usulüne uygun olarak aramaya başlandığı ve arama sonucu suça konu uyuşturucuların ele geçirildiği, PSVK’nın 9/1 maddesinde açık bir şekilde düzenlenmiş ve hangi hallerde önleme arama kararının verebileceği ve kapsamı ile nerelerde arama yapılabileceği belirtilmiş olup, aramanın sadece kaba arama olacağına dair bir kayıt bulunmaktadır. Kaldı ki aramanın şekli ve yöntemleri yönetmelikle düzenlenmiş aramalarda bir sınırlama getirilmemiştir.
Sayın daire çoğunluğu, önleme aramasında kolluğun sadece kaba bir arama yapabileceğini detaylı bir arama yapabilmesi için adli arama kararı alınması gerektiğini, somut olayımızda önleme arama kararıyla detaylı arama yapılması için adli arama kararı bulunup bulunmadığının araştırılması için 2018/643 esas sayılı dosyanın oy çokluğu ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bu görüş kabul edildiği takdirde önleme arama kararının işlemsiz kalması sonucu ortaya çıkacaktır. Çünkü PVSK’nın 4/A maddesi gereğince kolluk durdurma işleminde kaba arama yapılabilmektedir.
Ayrıca yasaya uygunluğu Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları ile sabit olan Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin, durdurma ve kontrol işlemlerini düzenleyen 27. maddesi ve arama kararı olmaksızın yapılabilecek aramaları düzenleyen 28. maddesi aşağıdaki şekildedir:
'DÖRDÜNCÜ BÖLÜM : Aramaların Yapılma Şekli
Durdurma ve kontrol işlemleri
Madde 27 - Bir kişiyi geçici olarak durdurmak, yakalama sayılmaz; yakalama sayılması için kişinin fiilen denetim altına alınması gerekir. Denetim için araçların durdurulması da mümkündür.
Durdurma yetkisinin kullanılabilmesi için, 'umma' derecesinde makul şüphe bulunmalıdır. Kolluk görevlisi, tecrübesine dayanarak, izlediği davranışlarından, o kişinin bir suç işleyeceği veya işlediği hususunda kanaat elde eder veya kişinin silâhlı olduğu ve hâlen tehlike yarattığı kanaatine varırsa kişi durdurulabilir.
Somut emarelerle desteklenen şüphe bulunmadan, süreklilik arzedecek, fiilî durum ve keyfilik oluşturacak şekilde durdurma ve kontrol işlemi yapılamaz.
Sebebin oluşmasına veya şüpheye yol açan davranışları hakkında, durdurulan kişiye sorular yöneltilebilir. Kişi bu sorulara cevap vermekle yükümlü değildir. Durdurma yetkisinin kullanılmasına neden olan şüphe, yapılan açıklama ile ortadan kalkarsa, kişinin gitmesine engel olunmaz.
Durdurma üzerine aşağıdaki işlemler yapılır:
a) Durdurulan kişi üzerinde giysilerinden herhangi birisi çıkarılmaksızın, yoklama biçiminde bir kontrol yapılır. Bu işlem sonucunda, kişide silâh bulunduğu sonucunu çıkarmaya yeterli şüphe meydana gelirse, memur kendiliğinden silâh ve diğer suç eşyası araması yapabilir.
b) Yoklama suretiyle kontrol, kişinin cinsiyetinde bulunan görevli tarafından yapılır.
c) Yapılan kontrolün konusu ve sebepleri ilgiliye açıklanır.
d) Bir kişinin veya aracın durdurulma süresinin, şartlara göre makul olması ve kontrol için ayrılan süreyi aşmaması gerekir.
e) Yoklama suretiyle kontrol, kişiye en az sıkıntı verici şekilde yapılır.
f) Yapılan kontrolün neticesinde suça ilişkin iz, eser, emare ve delil elde edilirse, kişi yakalanır.
g) Uyuşturucu gibi belirli bir şeyin, kişinin herhangi bir yerinde gizlendiği düşünülüyorsa, daha geniş çaplı kontrol yapılabilir.
h) Yoklama suretiyle kontrol, kişinin veya aracın ilk durdurulduğu yerde veya o yerin yakınında, mümkün olduğu kadar başkalarının göremeyeceği tarzda yapılır. Başka yere götürülerek kontrol yapılamaz.
i) Makul sebebi oluştuğu takdirde, daha geniş kapsamlı kontrol yapılması için, kolluk aracından veya yakındaki kapalı bir yerden yararlanılabilir.
j) Kontrolden sonra talep üzerine olay yerinde derhâl bir tutanak düzenlenir.
Bu maddede yazılı işlemler gece de yapılabilir.
Karar veya yazılı emir üzerine üst ve eşya aramasının icrası
Madde 28 - Aramanın gerçekleştirileceği yerde, öncelikle kişilerin kaçmasını ve saldırmasını engelleyecek şekilde gerekli güvenlik tedbirleri alınır.
Kolluk görevlileri, kolluk görevlisi olduğunu ispatlayan kimliğini gösterir.
Üst araması, kişinin cinsiyetinde bulunan görevli tarafından yapılır.
Üst ve eşya araması sırasında, yapılan aramanın konusu olan eşyanın ne olduğu veya aramanın yapılmasına temel teşkil eden sebepler ilgiliye açıklanır.
Üst araması sırasında, kişinin beraberinde olan eşya da, mümkünse elektromanyetik cihazlarla, değilse beş duyu organı aracılığıyla aranır. Sahipsiz eşya hakkında da aynı hüküm uygulanır.
Kişi direndiği takdirde üst ve eşya araması orantılı güç kullanılarak gerçekleştirilir.
Üst ve eşya araması, kişinin veya aracın ilk durdurulduğu yerde veya o yerin yakınında, mümkün olduğu kadar başkalarının göremeyeceği tarzda yapılır. Başka yere götürülerek arama yapılamaz. Gerektiğinde kolluk aracından veya yakındaki kapalı bir yerden yararlanılabilir.
Üst araması sırasında, kişinin üstünde veya eşyasında rastlanan özel kâğıt ve zarflar, içinde müsadereye tâbi bir eşya bulunması ihtimali dışında açılmaz; açıksa dahi yazılı bilgiler okunamaz.
Kişinin kanunlara göre izin verilmeyecek bir şeyi taşıdığına ilişkin makul şüphenin bulunması ve aramanın amacına başka türlü ulaşılamaması hâlinde, üst araması aşağıda belirtilen şekilde giysiler çıkartılmak suretiyle yapılabilir:
a) Arama yapılmadan önce, bu aramayı yapmanın neden gerekli görüldüğü ve nasıl yapılacağı, o birimde görevli en üst kolluk âmiri tarafından ilgiliye bildirilir.
b) Arama, aynı cinsiyetten görevliler tarafından yapılır; arama işlemi kimsenin görmemesini sağlayacak tedbirler alınarak gerçekleştirilir.
c) Arama, kişinin utanma duygusunu en az ihlâl edecek bir şekilde yapılır; önce bedenin üst kısmındaki giysiler çıkarttırılır; bedenin alt kısmındaki giysiler, üst kısmındaki giysiler giyildikten sonra çıkarttırılır. Bu giysiler mutlaka aranır.
d) Arama sırasında bedene dokunulmaması için gerekli özen gösterilir.
e) Arama, mümkün olduğunca kısa bir süre içinde bitirilir.
Yapılan aramanın neticesinde bir suça ilişkin iz, eser, emare ve delil elde edilirse, kişi yakalanır.
Bu maddede yazılı işlemler gece de yapılabilir.'
Bu düzenlemelere göre aramaya başlanaılan saat ve bitirilen saat arasındaki 15 dakikalık süre de dikkate alındığında gerçekleştirilen üst araması somut olayda usul ve yasalara uygundur. Açıklanan nedenlerle Özel Dairenin ‘1’ numaralı bozma nedeni usul ve yasalara aykırıdır. ‘2’ ve ‘3’ numaralı bozma nedenleri ise düzeltilerek onamaya konu edilebileceğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 20. Ceza Dairesince 21.05.2018 tarih, 4236-2348 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna ilişkin olarak yapılan arama işleminin hukuka uygun olup olmadığının, bu bağlamda eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
18.11.2014 tarihli arama, yakalama ve muhafaza altına alma tutanağına göre; İskenderun’dan yolcu otobüsleri ve araçlar kullanılarak sürekli kaçak eşya ve uyuşturucu madde taşınması nedeniyle İskenderun Sulh Ceza Hakimliğinin 2014/1589 sayılı önleme araması kararına istinaden 18.11.2014 tarihinde saat 14.00 sıralarında Muhlisali Mahallesi, Mareşal Çakmak Caddesi, İlçe Emniyet Amirliği karşısında yapılacak uygulama için 56 kod numaralı ekibin Halilbey Mahallesinde, 74.36 kod numaralı ekibin çarşı merkezi girişi Kurtoğlu Kavşağında, 74.38 numaralı ekibin Cami Durağında ve 74.60 ile 74.45 numaralı ekiplerin de İlçe Emniyet Amirliği karşısında görevlendirilerek uygulamaya başlanıldığı, aynı gün saat 14.30 sıralarında Hatay’dan İskenderun istikametine seyir halinde bulunan 31 . .... plaka sayılı aracın uygulama noktasında durdurulduğu, yapılan kimlik tespitinde sürücüsünün ..., ön koltukta oturanın ise ... olduğunun tespit edildiği, adı geçenler araçtan indirildikten sonra araçta yapılan aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı, yapılan GBT sorgulamasında sanık ...’in uyuşturucu madde suçundan kaydı olduğunun anlaşılması üzerine sanıklar ve aracın detaylı incelenmek üzere Polis Merkez Amirliğine götürülüp aynı gün saat 14.45 sıralarında araç ve sanıklar üzerinde yapılan detaylı arama sonucunda sanık ...'in üzerinde ve araçta herhangi suç unsuru tespit edilemediği, sanık ...’nin yapılan üst aramasında ise sütyeninin içerisindeki poşetlerde uyarıcı nitelikteki tabletler ile esrarın, külodundaki poşette uyarıcı nitelikteki tabletlerin ele geçirildiği, yapılan kontrolde ele geçirilen tabletlerin toplam 4315 adet, esrarın ise daralı 19 gram geldiğinin tespit edildiği,
Adana Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen 19.12.2014 tarihli uzmanlık raporuna göre; ele geçen tabletlerin “Amfetamin” etken maddesi içerdiği, net 15 gram ağırlığında olan kenevirden 12 gram esrar elde edilebileceği,
İskenderun Sulh Ceza Hakimliğinin 14.11.2014 tarihli ve 1589 sayılı önleme araması kararının olay tarihi ile sanıkların ilk durduruldukları yeri kapsadığı,
İskenderun Devlet Hastanesinden alınan rapora göre; sanık ...’in idrarında esrar etken maddesi olan THC’nin tespit edildiği, sanık ...’de ise uyuşturucu madde tespit edilemediği,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusunun isabetli bir biçimde çözümlenmesi için "arama" tedbirinin hukuki niteliği ile bu tedbire hâkim olan genel ilkelere değindikten sonra konuya ilişkin anayasal ve kanuni düzenlemelerin incelenmesinde fayda bulunmaktadır.
A- Genel Olarak Koruma Tedbiri:
Ceza muhakemesinin yapılmasını veya yapılan muhakemenin sonunda verilecek kararın kağıt üzerinde kalmamasını ve muhakeme masraflarının karşılanmasını sağlamak amacıyla, kural olarak ceza muhakemesinde karar verme yetkisini haiz olan yetkililer tarafından, gecikmede sakınca bulunan durumlarda geçici olarak başvurulan ve hükümden önce bazı temel hak ve hürriyetlere müdahaleyi gerektiren kanuni çarelere "koruma tedbiri" denir. (Bahri Öztürk, Behiye Eker Kazancı, Sesim Soyer Güleç, Ceza Muhakemesi Hukukunda Koruma Tedbirleri, Seçkin, 2013, 1. Bası, s.1)
Koruma tedbirleri genel itibarıyla 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenmiştir. Ceza Muhakemesi Kanununun Birinci Kitabının Dördüncü Kısmı “Koruma Tedbirleri” başlığını taşımakta olup arama ve yakalama tedbirine de bu kısımda yer verilmiştir. Kanunun bu açık düzenlemesine göre arama ve yakalama birer koruma tedbiridir.
Koruma tedbirleriyle çoğu zaman henüz gerçekten bir suçun işlenip işlenmediği ya da işleme muhatap olan şüpheli tarafından işlendiği yargı kararı ile sabit olmadığı halde, gecikmesinde sakınca bulunmasından dolayı görünüşte haklılıkla yetinilerek gerek şüphelinin gerekse şüpheli statüsünde olmayan üçüncü kişilerin temel hak ve özgürlüklerine müdahale edilmektedir. Bu nedenle koruma tedbirlerine ölçülü bir şekilde, görünüşte haklı olan ve gecikmesinde sakınca ya da tehlike bulunan hallerde başvurulmalıdır.
Yakalama ve tutuklamanın esasları, Anayasamızın 19. maddesinde “Kişi hürriyeti ve güvenliği” başlığı ile;
"Herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
Şekil ve şartları kanunda gösterilen:
Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin yakalanması veya tutuklanması; bir küçüğün gözetim altında ıslahı veya yetkili merci önüne çıkarılması için verilen bir kararın yerine getirilmesi; toplum için tehlike teşkil eden bir akıl hastası, uyuşturucu madde veya alkol tutkunu, bir serseri veya hastalık yayabilecek bir kişinin bir müessesede tedavi, eğitim veya ıslahı için kanunda belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirin yerine getirilmesi; usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren, ya da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması; halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz
Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir. Hâkim kararı olmadan yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir; bunun şartlarını kanun gösterir…” şeklinde düzenlenmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 2. maddesinde ise suçüstünün tanımına yer verilmiş, koruma tedbirleri başlığı altında aynı Kanun'un 90. maddesinde yakalama ve yakalanan kişi hakkında yapılacak işlemler düzenlenmiştir.
"Madde 2: …j) Suçüstü:
1. İşlenmekte olan suçu,
2. Henüz işlenmiş olan fiil ile fiilin işlenmesinden sonra kolluk, suçtan zarar gören veya başkaları tarafından takip edilerek yakalanan kişinin işlediği suçu,
3. Fiilin pek az önce işlendiğini gösteren eşya ve delille yakalanan kimsenin işlediği suçu…ifade eder".
Maddedeki tanım doğrultusunda; örneğin failin mağduru bıçaklaması durumunda CMK'nın 2/j-1; failin mağduru bıçakladıktan sonra takip üzerine yakalanması durumunda CMK'nın 2/j-2; failin bıçaklama eyleminden hemen sonra elinde kanlı bıçakla yakalanması durumunda ise CMK'nın 2/j-3 maddesindeki suçüstü hâlleri söz konusu olacaktır.
"Yakalama ve yakalanan kişi hakkında yapılacak işlemler
Madde 90: (1) Aşağıda belirtilen hâllerde, herkes tarafından geçici olarak yakalama yapılabilir:
a) Kişiye suçu işlerken rastlanması.
b) Suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması.
(2) Kolluk görevlileri, tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde; Cumhuriyet savcısına veya âmirlerine derhâl başvurma olanağı bulunmadığı takdirde, yakalama yetkisine sahiptirler.
(3) Soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı olmakla birlikte, çocuklara, beden veya akıl hastalığı, malûllük veya güçsüzlükleri nedeniyle kendilerini idareden aciz bulunanlara karşı işlenen suçüstü hallerinde kişinin yakalanması şikâyete bağlı değildir.
(4) Kolluk, yakalandığı sırada kaçmasını, kendisine veya başkalarına zarar vermesini önleyecek tedbirleri aldıktan sonra, yakalanan kişiye kanunî haklarını derhal bildirir.
(5) Birinci fıkraya göre yakalanıp kolluğa teslim edilen veya ikinci fıkra uyarınca görevlilerce yakalanan kişi ve olay hakkında Cumhuriyet savcısına hemen bilgi verilerek, emri doğrultusunda işlem yapılır.
(6) Yakalama emrine konu işlemin yerine getirilmesi nedeniyle yakalama emrinin çıkarılma amacının ortadan kalkması durumunda mahkeme, hâkim veya Cumhuriyet savcısı tarafından yakalama emrinin derhâl iadesi istenir" şeklindedir. Madde gereğince; kişiye bir suç işlerken rastlanması veya suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçmasının önlenmesi veya kimliğinin hemen belirlenmesinin mümkün olmaması hallerinde herkesin geçici olarak yakalama yetkisi bulunmaktadır. Kolluk görevlileri, hakkında tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde; Cumhuriyet savcısına veya amirlerine ulaşma imkanlarının bulunmaması durumunda yakalama yetkisine sahiptirler. Kolluk, yakaladığı kişinin kaçmasını, kendisine ya da başkalarına zarar vermesini önleyecek tedbirleri almalı, hemen Cumhuriyet savcısına haber vermeli ve emirleri doğrultusunda işlem yapmalıdır.
2559 sayılı PVSK'nın 13. maddesinde de polise, suçüstü hâlinde veya gecikmesinde sakınca bulunan diğer hâllerde suç işlendiğine veya suça teşebbüs edildiğine dair haklarında kuvvetli iz, eser, emare veya delil bulunan şüphelileri yakalama yetkisi verilmiştir.
PVSK'nın suç tarihinde yürürlükte bulunan 13. maddesi;
"Polis,
A) Suçüstü hâlinde veya gecikmesinde sakınca bulunan diğer hâllerde suç işlendiğine veya suça teşebbüs edildiğine dair haklarında kuvvetli iz, eser, emare veya delil bulunan şüphelileri,
B) Haklarında yetkili mercilerce verilen yakalama veya tutuklama kararı bulunanları,
C) Halkın rahatını bozacak veya rezalet çıkaracak derecede sarhoş olanları veya sarhoşluk hâlinde başkalarına saldıranları, yapılan uyarılara rağmen bu hareketlerine devam edenler ile başkalarına saldırmaya yeltenenleri ve kavga edenleri,
D) Usulüne aykırı şekilde ülkeye giren ya da haklarında sınır dışı etme veya geri verme kararı alınanları,
E) Polisin kanunlara uygun olarak aldığı tedbirlere karşı gelenleri, direnenleri ve görev yapmasını engelleyenleri,
F) Bir kurumda tedavi, eğitim ve ıslahı için kanunlarla ve bu Kanunun uygulanmasını gösteren tüzükte belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirlerin yerine getirilmesi amacıyla, toplum için tehlike teşkil eden akıl hastası, uyuşturucu madde veya alkol bağımlısı serseri veya hastalık bulaştırılabilecek kişileri,
G) Haklarında gözetim altında ıslahına veya yetkili merci önüne çıkarılmasına karar verilen küçükleri,
Yakalar ve gerekli kanuni işlemleri yapar..." şeklinde düzenlenmiştir.
Arama ve el koymanın esasları; Anayasamızın 20. maddesinde "Özel hayatın gizliliği", 21. maddesinde ise "Konut dokunulmazlığı" başlıkları altında düzenlenmiştir.
Anayasamızın 20. maddesi;
"Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar...”,
21. maddesi ise;
“Kimsenin konutuna dokunulamaz. Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar” hükümlerini amirdir.
Anayasamızın 13. maddesindeki düzenleme ile temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması anayasal güvence altına alınmış ve belli şartlara tabi kılınmıştır. Bu düzenlemeye göre; temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat