"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 417-447
İftira suçundan sanık ...’nun TCK'nın 267/1, 50/1-a ve 52/2 maddeleri uyarınca 14.600 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19.07.2013 tarihli ve 506-558 sayılı hükmün, sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 22.10.2014 tarih ve 6104-10677 sayı ile;
“İftira suçunun oluşabilmesi için; yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesinin gerektiği, somut olayda; sanığın eyleminin suç işlemediğini bildiği kimseye suç atmak biçiminde olmayıp daha önceden tanımadığı katılan hakkındaki kanaate dayalı soyut bir takım iddialarının hak arama özgürlüğü kapsamında olduğu iddiaların kanıtlanamamasının iftira suçunun mevcudiyetine sebebiyet vermeyeceği düşünülmeden, yasal unsurları itibariyle oluşmayan iftira suçundan sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesi ise 15.12.2015 tarih ve 417-447 sayı ile;
"...İftira kelime anlamıyla, bir kimseye asılsız suç yüklemek kişinin yapmadığı bir şeyi yapmış gibi göstermek, kişilerin hayatlarını zora sokmak amacıyla hakkında söylenen asılsız sözleri ifade eder. Çamur at izi kalsın misali, suç atmak asılsız ve kasıtlı suç yükleme, ya da bir kimseye işlemediği bir suçu isnat etmektir. Olan bir olayı abartı ile üstüne ekleyerek anlatmakta bir nevi iftiradır. Yargıtay içtihatlarına göre 'eğer ihbar ve şikayette bulunan bir kimse, elinde olayın vukuna delalet edecek ciddi ve inandırıcı kanıtları bulunmadığı halde sırf tahmin ve benzetmeye dayanarak ya da vasat düzeyde bir kimsenin dahi yeterliliğini tartışabileceği kanıtları yeterli sayarak bir suçlama ile şikayet yoluna gitmiş ise bu kişinin davranışında aşırılığın, hukuka aykırılığın ve ağır kusurun varlığını kabul zorunludur' diyerek şikayet konusunda elinde delil olmadığı halde şikayetin yapılmış olması bilerek zararlandırmak, küçük düşürmek için yapıldığı anlamına gelir.
Nitekim sanık savunmasında, isimlerini verdiği ve tanık olarak dinlenilmesini talep ettiği kişilerin kendisini yönlendirdiğini beyan etmiş, dolaylı olarak elinde kanıtının bulunmadığını ifade etmiştir.
Hak arama özgürlüğünün aşılması, kişilik haklarına saldırı anlamına gelir ve eylem iftira suçunu oluşturur. Bu bakımdan sanığın eylemi hak arama özgürlüğü ya da şikayet hakkının kullanımı olarak değerlendirilemez. Zira sanığın elinde bir delil bulunmadığı gibi sırf yönlendirme ve varsayıma dayalı olarak idari bir yaptırım uygulanmasını teminen müdahilin hakimler üzerinde baskı kurduğu iddiasında, hem iftira kastı hem de iftira amacını taşımaktadır.
Bu nedenle Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 22.10.2014 tarih, 2014/10677 sayılı bozma ilamında belirtildiği şekilde unsurları oluşmayan suçtan beraatı yerine iftira suçunun unsurları oluştuğu..." gerekçesiyle bozmaya direnerek, önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermi