Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/234 Esas 2021/186 Karar
Karar Dilini Çevir:
Ceza Genel Kurulu         2019/234 E.  ,  2021/186 K.
"İçtihat Metni"


Yargıtay Dairesi : 19. Ceza Dairesi
Mahkemesi :İcra Ceza

Ticareti usulüne aykırı olarak terk etmek suçundan sanık ... hakkında ... Otomotiv Sanayi ve Ticaret AŞ’nin vekili aracılığıyla şikâyetçi olması üzerine yapılan yargılama sonucunda, sanığın İİK’nın 337/a, TCK’nın 62, 50/1-a ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İstanbul 5. İcra Ceza Mahkemesince verilen 24.03.2016 tarihli ve 250-204 sayılı hükmün, şikâyetçi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 19. Ceza Dairesince 08.03.2018 tarih ve 2359-2495 sayı ile;
"02.12.2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden 'etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile' ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 354. maddesinin aynı Kanun'un 331. maddesinde düzenlenen suç yönünden uzlaştırma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, suçun işlenmesinden sonra fail ile mağdur arasındaki çekişmeyi bir uzlaştırmacının girişimiyle kısa zamanda tarafların özgür iradeleriyle ve adli merciler daha fazla meşgul edilmeden sonuçlandırmayı amaçlayan uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması ve İcra ve İflas Kanunu'nun 354. maddesinin yerine geçip anılan maddenin uygulanmasını ortadan kaldırmaması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle değişik CMK'nın 253, 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 03.05.2018 tarih ve 223-185 sayı ile;
"...İcra ceza suçlarının uzlaşmaya tabi olup olmadığı hususuna gelince 'İİK'nın 354. maddesinin, etkin pişmanlık hükmü olduğu' görüşü yerinde değildir. Zaten bu hususa ilişkin kanaatini Yargıtay, Ceza Genel Kurulu olarak daha önce karara bağlamıştı.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2005/10 esas ve 2005/90 karar sayılı emsal içtihadı 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Yasa'nın 16. maddesinde karşılıksız çek keşide etme suçu düzenlenmiş olup madde uyarınca karşılıksız çek keşide edenler, çek bedeli kadar ağır para cezasıyla, mükerrirler ise bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaklardır.
Aynı Yasa'nın 16/a maddesinde, karşılıksız kalan kısmına ibraz tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa'ya göre faiz yürütüleceği belirtilmiş,
'Soruşturma ve kovuşturma usulü, görevli ve yetkili mahkeme' başlıklı 16/b maddesinde; maddede yazılı suçtan soruşturma ve kovuşturma yapılmasının şikâyete bağlı bulunduğu, hükmün kesinleşmesinden sonra şikâyetten vazgeçildiğinde de hükmün bütün sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılacağı, hükmüne yer verilip,
'Davanın açılmasına engel olan, davayı düşüren ve cezayı ortadan kaldıran nedenler' başlıklı 16/c maddesinde; düzeltme hakkının kullanılması veya henüz dava açılmadan, çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmının %12 tazminat ve faiziyle birlikte ödenmesi hâlinde ceza davası açılmayacağı, dava açıldıktan sonra hüküm verilinceye kadar %15 tazminat ve faizle birlikte ödeme hâlinde, hüküm verildikten sonra, hüküm kesinleşinceye kadar %18 tazminat ve faizle birlikte ödeme hâlinde ceza davasının düşeceği, hüküm kesinleştikten sonra %20 tazminat ve faizle birlikte ödeme hâlinde ise hükmün bütün cezai sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılacağı ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere, esasen 3167 sayılı Yasa'da da uzlaşmaya ilişkin hükümler yer almaktadır, ancak; her iki yasanın getirdiği sistem ve olanaklar arasında çeşitli farklılıklar bulunmaktadır,
Şeklinde olup Çek Kanunu'nda (kıyasen icra suçlarında)ki düzenleme özel bir uzlaşma usulü olduğu açık ve seçik olarak ifade etmiştir. Ceza Genel Kurulu şunu demekte: 'İİK'nın 354. madde, etkin pişmanlık hükümlerini de içeren özel bir uzlaşma yöntemidir. Bu nedenlerle uzlaşma düzenlemesindeki 'etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile' ibaresinin çıkarılması CMK'nın 253. maddesindeki uzlaştırma prosedürünün uygulanmasına engel değildir.' görüşü yerinde değildir.
Ayrıca Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2008/5180 esas ve 2008/4928 karar sayılı emsal kararında: 'Sanıklara isnat olunan suç İİK'nın 333/a maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiş olup, cezalandırma şartı olarak alacaklının şikâyeti aranmıştır. Aynı Kanun'un 'Davanın ve cezanın düşmesi' başlıklı 354. maddesi ise, 'Kanun'un bu babında yazılı suçlardan takibi şikâyete bağlı olanların müştekisi feragat eder veya borcun itfa edildiği sabit olursa, dava ve bütün neticeleri ile beraber ceza düşer.' hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere, İcra ve İflas Kanunu'nda uzlaşmaya ilişkin hükümler zaten yer almaktadır. Ancak; (Yargıtay Ceza Genel Kurulunca benzer bir konuda verilen 05.07.2005 tarihli ve 2005/10-84-90 sayılı kararında da açıklandığı üzere) her iki yasanın getirdiği sistem ve olanaklar arasında çeşitli farklılıklar bulunmaktadır.
Şöyle ki;
1- Uzlaşma için failin mutlak olarak suçunu kabul etmesi gerektiği hâlde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca ödeme ile sonuç alınması için failin suçunu kabul etmesi gerekmez.
2- Uzlaşmada, mağdurun zararının tümünün veya büyük bir kısmının ödenmesi zorunlu olduğu hâlde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'na göre şikâyetten vazgeçme failin hiç ödeme yapmaması hâlinde de mümkündür.
3- Uzlaşma için fail ve mağdurun anlaşmalarında zorunluluk bulunduğu hâlde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'na göre fail mağdurdan bağımsız olarak ödemede bulunabileceği gibi, mağdur da bağımsız olarak şikâyetten vazgeçebilir.
4- Uzlaşma hüküm kesinleşinceye kadar yapılabilir, ancak İcra ve İflas Kanunu'nda düzenlenen ve şikâyete bağlı olan suçlarda mağdur ve fail hüküm kesinleştikten sonra da anlaşılabilirler.
Şeklinde açıklanmıştır. İİK'nın 354. maddesi amir hükmü uyarınca uzlaşmayı kendi bünyesinde barındırdığı dikkate alındığında, İcra Mahkemesince uzlaşma konusunda herhangi bir işlem yapılmasına gerek bulunmamaktadır.' şeklinde İİK'daki düzenlemenin etkin pişmanlık müessesi değil özel uzlaşma müessesi olduğunu açıkça izah da etmiştir.
Tüm bu nedenlerle atılı suçlarda uzlaştırma yoluna gidilmemiştir. İcra ceza suçlarının CMK'daki genel uzlaşma hükümlerine değil de İİK'daki özel uzlaşma hükümlerine tabi olduğunun pratik göstergesi de icra ceza suçlarında fiiliyatta neredeyse hiçbir uzlaşmanın sağlanamamasıdır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2017/19-7 esas ve 2017/137 karar sayılı emsal içtihadı da icra ceza suçlarının 'Aynı Kanun'un 354. maddesinin birinci fıkrasında da; 'Kanunun bu babında yazılı suçlardan takibi şikâyete bağlı olanların müştekisi feragat eder veya borcun itfa edildiği sabit olursa dava ve bütün neticeleriyle beraber ceza düşer' hükmüne yer verilmiştir. ...Alacaklılardan birinin şikâyetine bağlı olup aynı Kanun'un 354. maddesinin birinci fıkrasında da davanın ve cezanın düşmesine imkân sağlayan özel bir etkin pişmanlık hükmü düzenlenmiştir.' gerekçesiyle uzlaşmaya tabi olduğu kanaati belirtilmiş ise de İİK'nın 354. maddenin içinde etkin pişmanlık hükümlerini de barındırmakla beraber, hükmün kesinleşmesinden sonra dahi etkin pişmanlık olmadan şikâyetçinin vazgeçmesi ile hükmün tüm neticeleri ile düşmesi hususu da dahil olmak üzere İİK'nın 354. maddenin Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2005/10 esas ve 2005/90 karar sayılı emsal içtihadı ve Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2008/5180 esas ve 2008/4928 karar sayılı emsal içtihadındaki gerekçelere değinmeden hukuki sorunu irdelememesi nedeniyle hatalı sonuca ulaşmıştır." gerekçesiyle bozma kararına direnerek, önceki hükümdeki gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de şikâyetçi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.10.2018 tarihli ve 84488 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya, 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesiyle değişik CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 19. Ceza Dairesince 17.01.2019 tarih, 6894-410 sayı ve oy çokluğu ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğu ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun on altıncı babında yer alan takibi şikâyete bağlı suçlar bakımından 5271 sayılı CMK'da düzenlenen uzlaştırma hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Şikâyetçi ... Otomotiv Sanayi ve Ticaret AŞ tarafından borçlu Şeker Otomotiv ...’den alacağının tahsili amacıyla İstanbul 30. İcra Müdürlüğünün 2013/24536 esas sayılı dosyasında 22.10.2013 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine başlanıldığı,
Ödeme emrinin, Şeker Otomotiv’e ait adresin kapalı olması sebebiyle Tebligat Kanunu'nun 21. maddesinin birinci fıkrasına göre 25.10.2013 tarihinde tebliğ edildiği,
Borçlu Şeker Otomotiv yetkilisi ... tarafından herhangi bir şekilde mal beyanında bulunulmaması üzerine şikâyetçi vekilinin talebi ile 24.06.2014 tarihinde haciz işlemi için söz konusu şirket adresine gidildiğinde, bu adresten yaklaşık 1 yıl önce taşındığı, adreste başka bir firmanın olduğu, hacze kabil mal olmadığından haciz işleminin gerçekleştirilemediği tespit edilerek bu durumun tutanağa bağlandığı,
Şikâyetçi vekilinin 08.07.2014 havale tarihli dilekçesi ile, şirket yetkilisi sıfatıyla sanık hakkında "borçlu şirketin ticareti terk ettiği hâlde, İcra ve İflas Kanunu'nun 44. maddesine aykırı olarak keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmediği ve mal beyanında bulunmadığı" gerekçesiyle şikâyette bulunması üzerine ticareti terk suçundan dava açıldığı,
İstanbul 5. İcra Ceza Mahkemesince 11.04.2016 tarih ve 250-204 sayı ile sanığın atılı ticareti usule aykırı olarak terk etmek suçundan mahkûmiyetine karar verildiği, şikâyetçi vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 19. Ceza Dairesince 08.03.2018 tarih ve 2359-2495 sayı ile; 02.12.2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle CMK’nın 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden "etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile" ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 354. maddesinin aynı Kanun'un 337/a maddesinde düzenlenen suç yönünden uzlaştırma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması ve İcra ve İflas Kanunu'nun 354. maddesinin yerine geçip anılan maddenin uygulanmasını ortadan kaldırmaması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle değişik CMK'nın 253, 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğundan bahisle Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verildiği,
Yerel Mahkemenin 03.05.2018 tarihli ve 223-185 sayılı kararı ile; İİK’nın 354. maddesinin etkin pişmanlık müessesesi olmayıp özel bir uzlaşma hükmü olması sebebiyle CMK’da yer alan uzlaştırma kurumunun uygulanamayacağı gerekçesiyle bozma kararına direndiği,
Anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.02.2007 tarihli ve 16-28 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında vurgulandığı üzere; 5237 sayılı TCK'da cürüm-kabahat ayrımına son verilmesi üzerine, bu sistem ve yaptırım değişikliğinin zorunlu sonucu olarak, özel kanunlardaki yaptırım sisteminin de 5237 sayılı Kanun’a uyarlanması amacıyla 5252 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile kanunlarda, yaptırımı hafif hapis ve hafif para cezası olarak öngörülen eylemler ve buna bağlı olarak İcra ve İflas Kanunu’nda yaptırımı hafif hapis olarak öngörülen eylemler idari para cezasını gerektiren kabahatlere dönüştürülmüştür.
Ancak, bu genel uyarlama hükmünün yetersiz olduğunu gören kanun koyucu, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Kanun ile İcra ve İflas Kanunu’nun 16. babı kapsamındaki fiilleri ikili bir ayrıma tabi tutarak, bir kısım eylemleri suç olarak düzenleyip hapis ve adli para cezası şeklinde yaptırıma bağlamış, diğer bir kısım eylemleri ise kabahat olarak düzenlemek suretiyle, yaptırımlarını disiplin veya tazyik hapsi şeklinde belirlemiştir. Bir kısım suçların resen takibi öngörülmüş, diğer bir kısım suçların takibi ise şikâyet şartına bağlanmış, bu husus suç tanımının yer aldığı maddelerde; "Bu suçlar alacaklının şikâyeti üzerine takip olunur", "alacaklının şikâyeti üzerine", "ilgilinin şikâyeti üzerine", "zarar gören alacaklının şikâyeti üzerine" ibareleriyle açıkça belirtilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’ndaki yaptırım sistemi ile ilgili yapılan bu değişikliklere karşın, bu Kanundaki suçlar bakımından kabul edilen özel muhakeme usulünü düzenleyen maddelerde köklü herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Bu nedenle İİK'da düzenlenen suçlar bakımından, yeni dönemde de 5271 sayılı CMK hükümleri değil, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun ilgili hükümleri uygulanmalıdır.
Ancak atıf yapılan hâllerde CMK hükümlerinin uygulanabileceği açıktır. Diğer taraftan İcra ve İflas Kanunu’nda kendine özgü bir özel yargılama sisteminin öngörülmüş olması, bu Kanunda düzenlenen suçlara ilişkin yargılama işlemlerinin ceza muhakemesi faaliyeti olmadığı anlamına gelmemekte olup aksine sınırlayıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde ve özel kanunun amaç ve prensiplerine uygun düştüğü ölçüde ceza muhakemesi kural ve ilkeleri, İİK'da düzenlenen suçlara ilişkin yapılan yargılamalarda da uygulanabilecektir.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözümlenebilmesi için 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenen icra ceza muhakemesine ilişkin bir takım kuralların öngörüldüğü maddeler üzerinde durulmasında fayda vardır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun, “Görev ve birleştirilme yasağı” başlıklı 346. maddesi;
“Bu Kanun hükümlerine göre disiplin veya tazyik hapsine icra mahkemesi karar verir.
İcra mahkemesinin görevine giren bu işler, diğer mahkemelerde görülen ceza davaları ile birleştirilemez.
Bu Bapta yer alan suçlarla ilgili davalara, icra mahkemesinde bakılır.”,
“Şikayet süresi” başlıklı 347. maddesi;
“Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı şikâyet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer.”,
“Yetki” başlıklı 348. maddesi;
“Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı yetkili icra mahkemesi, icra takibinin yapıldığı yerdeki mahkemedir.”,
“Yargılama usulü” başlıklı icra ceza mahkemelerindeki muhakeme usulünü düzenleyen 349. maddesi;
“Şikayet dilekçe ile veya şifahi beyanla yapılır. Dilekçeyi veya dava beyanını alan icra mahkemesi duruşma için hemen bir gün tayin edip şikayetçinin imzasını alır ve maznuna celpname gönderir. Şahit gösterilmişse o da celbolunur.
İki taraf tayin olunan gün ve saatte icra mahkemesinin huzuruna gelmeye veya vekil göndermeye mecburdurlar.
İcabında icra mahkemesi, tarafların bizzat hazır bulunmasını emredebilir.
Maznun başka yerde ikamet ediyorsa istinabe yoluyla sorguya çekilir.
Maznun, şikayeti alan veya istinabe edilen icra mahkemesinin huzuruna gelmez veya müdafi göndermezse yahut bizzat bulunmasına lüzum görülürse zabıta marifetiyle getirilir. Bu suretle de bulundurulamazsa muhakeme gıyabında görülür.
Şikayetçi muayyen zamanda gelmez ve vekil de göndermezse şikayet hakkı düşer.
Gelmeyen şahitlere yapılacak muamele ile borçlunun gıyabında verilen karara karşı eski hale getirme talebi hakkında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda yazılı hükümler tatbik olunur.”,
“Duruşma” başlıklı 350. maddesi;
“İcra mahkemesi iki tarafı ve delillerini dinler ve gerek tarafların gerek şahitlerin ifadelerini duruşma tutanağına geçirir.
Cumhuriyet Savcısı hazır bulundurulmaz.”,
“Tahkikat” başlıklı 351. maddesi;
“Şikayetçi dilekçe veya beyanında gösterilmiş olduğu delillerle bağlıdır.
Maznun müdafası için tahkikatın tevsiini ancak bir kere isteyebilir.”,
“Karar” başlıklı 352. maddesi;
“İcra mahkemesi iki tarafın ifadelerini ve bütün delillerini ve iddia ve müdafaalarını dinledikten sonra nihayet beş gün içinde kararını verir ve hulasasını Cumhuriyet Savcısına bildirir.
Takibi şikâyete bağlı suçlarda dava ve cezanın 354 üncü maddede yazılı sebeplerle düşeceği kararda belirtilir.”,
“İtiraz” başlıklı 353. maddesi;
“İcra mahkemesinin verdiği tazyik ve di-siplin hapsine ilişkin kararlara karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edilebilir. Mahkeme itirazı incelemesi için dosyayı o yerde icra mahkemesinin birden fazla daire-sinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde icra mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde asliye ceza mahkemesine, icra mahkemesi hâkimi ile asliye ceza mahkemesi hâkiminin aynı hâkim olması hâlinde ise en yakın asliye ceza mahkemesine gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir.
İcra mahkemesinin bu Bapta yer alan suçlardan dolayı verdiği hükümlerle ilgili olarak 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun kanun yollarına ilişkin hükümleri uygulanır.”,
“Davanın ve cezanın düşmesi ile ceza verilemeyecek hâller” başlıklı 354. maddesi;
“Kanunun bu babında yazılı suçlardan takibi şikayete bağlı olanların müştekisi feragat eder veya borcun itfa edildiği sabit olursa dava ve bütün neticeleriyle beraber ceza düşer.
İcra mahkemesinin bu Bap hükümlerine göre verdiği tazyik veya disiplin hapsine ilişkin karar, kesinleştiği tarihten itibaren iki yıl geçtikten sonra yerine getirilmez.
Nafaka alacaklarına ilişkin takipler hariç, alacak mikta-rı Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından her yıl belirlenen aylık en yüksek brüt asgari ücret tutarının altında kalan takiplerde bu Kanunda öngörülen disiplin ve tazyik hapsi uygulanmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yukarıda belirtilen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 346 ila 354. maddelerine göre;
1- İİK’nın on altıncı babında düzenlenen suçlarla ilgili davalara icra mahkemesinde bakılacak olup bu davalar diğer mahkemelerde görülen ceza davaları ile birleştirilemeyecektir.
2- Bu bapta yer alan suçlardan dolayı yetkili icra mahkemesi, icra takibinin yapıldığı yerdeki mahkemedir.
3- Bu bapta yer alan suçlardan dolayı şikâyet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde kullanılması gerekir. Aksi takdirde şikâyet hakkı düşecektir.
4- a) Şikâyet, dilekçe veya şifahi beyanla yapılacak olup dilekçeyi veya dava beyanını alan icra mahkemesi duruşma için hemen bir gün tayin edip imza karşılığında şikâyetçiye kalemde tebliğ edecektir.
b) Mahkemece sanığa ve varsa tanığa duruşma davetiyesi tebliğ edilmelidir. Sanığa çıkarılacak duruşma davetiyesi, İİK’nın 349. maddesinin beşinci fıkrasına uygun şekilde gelmediği takdirde yargılamanın gıyabında görüleceğine ilişkin açıklamayı içermelidir.
c) İki taraf tayin olunan gün ve saatte icra mahkemesinin huzuruna gelmeye veya vekil göndermeye mecburdur. İcabında icra mahkemesi, tarafların bizzat hazır bulunmasını emredebilir.
d) Sanığın başka yerde ikamet etmesi durumunda savunması istinabe yoluyla alınır.
e) Sanık, usulüne uygun olarak tebliğ edilen duruşma davetiyesine rağmen, yargılamayı yapan veya istinabe edilen mahkeme önüne gelmez veya müdafi göndermez ve duruşmada bulunmasına lüzum görülmezse, ancak bu takdirde yokluğunda yargılama yapılması mümkündür.
f) Şikâyetçi, mazeretsiz olarak belirlenen gündeki duruşmaya gelmez veya vekil de göndermezse şikâyet hakkının düşürülmesine karar verilir. Şikâyete bağlı suçlarda, şikâyetçi veya vekilinin duruşmada hazır bulunması zorunlu olup mazeretinin kabulüne karar verilse dahi sanığın mahkûmiyetine veya beraatine karar verilemez.
g) Mahkeme tarafından çağrılmalarına rağmen gelmeyen tanıklar ve sanığın yokluğunda verilen karara karşı eski hâle getirme talebi hakkında CMK’da yazılı hükümler uygulanır.
5- Kanun’un on altıncı babında düzenlenen suçlar ile ilgili davalar duruşmalı görülür. Duruşmada Cumhuriyet savcısı hazır bulunmaz. Yargılama sırasında icra mahkemesi hâkimi iki tarafı ve varsa tanıkları dinleyecek, gösterilen delilleri toplayacaktır. Tarafların ve tanıkların ifadeleri duruşma tutanağına geçirilir.
6- Şikâyetçi dilekçe veya beyanında göstermiş olduğu delillerle bağlıdır. Şikâyetçi, hangi suçtan şikâyette bulunulmuş ise ancak o suça ait yargılama yapılacaktır. Şikâyet dilekçesinde, sanığın işlediğini ileri sürdüğü suçun unsurlarına uygun olarak delillerini somut olarak göstermelidir. Sanık savunması için tahkikatın genişletilmesini ancak bir kere isteyebilir. İcra mahkemesi iki tarafın ifadelerini, bütün delillerini, iddia ve savunmalarını dinledikten sonra beş gün içinde kararını verir. Verilen kararın özetini de Cumhuriyet savcısına bildirir. Takibi şikâyete bağlı suçlarda dava ve cezanın İİK’nın 354. maddesinde yazılı sebeplerle düşeceği kararda belirtilir.
7- İcra mahkemesinin verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara k

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat